Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Suudi Arabistan`ın Cidde kentinde basın toplantısında açıklamaları - 11 Temmuz 1994

Ben iki kutsal şehrin koruyucusu, aziz dostum ve kardeşim, Kral Fahd bin Abdül Aziz el - Suud`un davetine icabetle Suudi Arabistan`da resmi ziyarette bulunuyorum. Bu ziyaret bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti için çok manidar ve önemlidir. Zira, biz kutsal toprağa - Suudi Arabistan`a geldik ve buradaki iki kutsal şehri ziyaret etme fırsatını kazandık. Ziyaretin diğer bir önemi şu ki, ben bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatıyla Arap ülkelerinden ilk olarak Suudi Arabistan`ı ziyaret ediyorum.

Suudi Arabistan, Arap dünyasında , İslam aleminde çok önemli bir yer işgal ediyor. Bu nedenle benim ilk burayı ziyaret etmem bir rastlantı değildir. Suudi Arabistan Kralı, iki kutsal şehrin koruyucusunun beni buraya, resmi ziyarete davet etmesi benim için çok değerli ve önemlidir.

Biz bu kutsal toprağa ayak bastığımız an itibariyle buradaki kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın içtenliğini hissediyoruz. Ta başından beri ziyaretim dostca, kardeşçe ve samimi bir ortamda gerçekleşiyor. Benim ve heyet üyelerimiz için en değerli nokta şu ki, biz bu ülkeye gezimizin ilk gününde kutsal Kabe`yi ziyaret ettik ve biz de sonunda müslümanlık görevimizi yerine getirme mutluluğuna erdik. Kutsal Mekke kentinde bulunmak, kutsal Kâbe taşına dokunmak ve Kabe`de namaz kılmak bizim için büyük bir şereftir. Bu şerefe nail olduğum için, bu niyet ve dileklerime ulaştığım için Allah`a şükr ediyorum ve iki kutsal kentin koruyucusuna, değerli dostuma teşekkür ediyorum. Biz bu ziyaretten çok mutlu olduk ve böylece Suudi Arabistan gezimizin ilk gününü tamamlamış olduk.

Suudi Arabistan ziyaretimin diğer bir amacı da işbu ülke ile bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti arasında ilişkiler kurmak ve bu ilişkilerin ileriye yönelik gelişme yollarını tespit etmektir. İki kutsal şehrin muhafızı, Suudi Arabistan Kralı değerli dostum ve kardeşim Fahd bin Abdül Aziz el-Suud ile görüşmemiz ve saatlerce süren toplantımız bunun için iyi bir temel oluşturdu. Görüşmelerimiz dostça bir ortamda gerçekleşti, bana üst düzeyde misafirperverlik gösterildi. En önemlisi, görüşmelerimiz zengin içerikli, anlamlı ve bağımsız Azerbaycan ile Suudi Arabistan arasında ilişkilerin kurulması açısından çok kayda değer görüşmeler oldu. Biz tüm konularda geniş fikir alışverişi yaptık.

Ülkelerimiz arasında ilişkilerin perspektifleri üzerinde görüş birliğine vardık ve her ikimiz bu ilişkilerin kurulması ve gelişmesini tasvip ettik. Ayrıca İslam aleminin içinde bulunduğu durum, uluslararası durum hakkında geniş çaplı fikir alışverişinde bulunduk . İki kutsal camiinin muhafızı, Kral Fahd bin Abdülaziz el-Suud bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti`nin geçmişi ve bugünkü durumu ile çok ilgilendi. Biz eskiden Sovyetler Birliği`ne üye olan ve şuanda bağımsızlığını kazanan cumhuriyetlerdeki durumu detaylı olarak konuştuk. Özellikle Kafkasya bölgesindeki durum ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında süren savaş, Ermenistan`ın Azerbaycan`a yönelik saldırısı hakkında bilgi verdim ve biz bu konuyu geniş bir biçimde ele aldık. İki kutsal camiinin koruyucusu ve Suudi Arabistan`ın diğer üst düzey yetkilileri ile görüşme ve temaslarım Azerbaycan ile Suudi Arabistan arasında dostluk, kardeşlik ilişkilerinin oluşması ve gelişmesi bakımından büyük önem taşıdı.

Ziyaret çerçevesinde ben Suudi Arabistan Sanayi ve Ticaret Odası`nda oldum, oda üyeleri, ülkenin iş adamlarıyla bir araya geldim. Sanırım, bu görüşme ve Suudi Arabistan işadamlarını Azerbaycan`a davet etmem, Azerbaycan`da iş yapmak için geniş olanakların sağlanacağı yönünde açıklamalarım onları Azerbaycan`da çalışmaya teşvik edecek ve tüm bunlar ülkelerimiz arasında ekonomik ilişkilerin oluşmasına katkıda bulunacaktır.

Ayrıca merkezi Cidde`de bulunan ve İslam dünyasını temsil eden uluslararası kuruluşların - İslam Konferansı Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı, Uluslararası İslami Yardım Örgütü, İslam Kalkınma Bankası, İslam Haberleşme Kurumu yöneticileri ile temaslarda bulundum. Görüşmelerde aynı kuruluşların Azerbaycan ile ilişkileri hakkında görüş alışverişi yaptık ve kendilerine Azerbaycan konusunda daha özenli bir tutum sergileme çağrısında bulundum.

Gezi kapsamında Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hasan Hasanov Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ile görüşmeler yaptı. Bu ülke mevzuatı gereğince, dışişleri bakanları Azerbaycan ile Suudi Arabistan arasında temel sözleşme imzaladılar. Bu sözleşme, ülkelerimiz arasında ekonomi, bilim, teknoloji, kültür, turizm ve diğer alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi konusunda önemli bir belgedir. Ben burada resmi ziyarette bulunuyorum, ülke yasalarına, gelenek ve göreneklerine saygı duyuyorum ve bu belgeyi uluslararası anlamda önemli bir anlaşma olarak addediyorum.

Suudi Arabistan ve Azerbaycan Cumhuriyeti ziyaretimin sonuçlarına ilişkin ortak bir bildiri yayınlayacak ve kuşkusuz, bu belgede ülkelerimiz arasındaki ilişkiler ve bu ilişkilerle ilgili beklentiler yer alacaktır. Benim Suudi Arabistan ziyaretimin Azerbaycan Cumhuriyeti için çok büyük önem taşıdığını birkez daha yineliyorum. Bu ziyaret aracılığıyla biz Azerbaycan Cumhuriyeti`nin İslam dünyasına ait olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyoruz ve ben İslam aleminde önemli bir yeri olan Suudi Arabistan gibi bir devletle dostluk ve kardeşlik ilişkilerimizin oluşmasından dolayı çok memnunum.

Hem Azerbaycan, hem Suudi Arabistan kamuoyu, temaslarımızın ve buraya ziyaretimin sonuçlarını takdir edecektir diye düşünüyorum. Bu gezi ve sonuçları Azerbaycan Cumhuriyeti`nde büyük takdirle karşılanacağını kararlılıkla söyleyebilirim. Buradaki temas ve görüşmelerimizin diğer en büyük önemi bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti hakkında, onun bugünkü ağır durumu hakkında Suudi Arabistan`a geniş bilgi verme olanağını kazanmış olmaktır. Biliyorsunuz, Azerbaycan iki yıl önce bağımsızlığını elde etti ve halkımız ulusal özgürlüğüne kavuştu. Bundan önce Azerbaycan, yaklaşık 200 yıl boyunca Rusya, ardından Sovyetler Birliği bünyesinde bulundu. Şimdi Azerbaycan halkının yeniden bağımsızlığını kazanması, ulusal özgürlüğüne kavuşması ülkemiz için büyük bir tarihi olaydır. Halihazırda Azerbaycan, bağımsız bir devlet olarak dünya birliğine katılmış, uluslararası kuruluşlara üye olmuştur . Halkımız kendi kaderi üzerinde söz sahibidir.

Ancak bu bağımsızlık yolunda Azerbaycan`ın önünde pek çok karmaşık, zorlu sorunlar bulunuyor. Sorunlardan biri bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti`nin eski toplumsal, siyasi ve ekonomik düzenden dünyanın tüm ülkelerince benimsenen bir düzene geçiş aşaması ile ilgilidir. Şüphesiz ki, 70 yıl boyunca komünist ideolojiyi benimseyerek sosyalist düzende yaşamış olan Azerbaycan halkı, tamamen yeni bir düzene geçerken zorlu sorunlarla karşılaşıyor. Ne var ki bu, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin derin bir sosyo-ekonomik kriz yaşamasına neden oldu. Bu, olağan bir durumdu, bizim bu aşamayı atlatmamız gerekir. Zira bunu yapmadan yeni düzene geçmek mümkün değildir. Bu, eskiden Sovyetler Birliği`ne üye olan şimdiki bağımsız cumhuriyetlerin hepsini kapsamaktadır.

Azerbaycan`ın durumunu daha da ağırlaştıran bir diğer neden komşu Ermenistan Cumhuriyeti`nin ülkemize yönelik altı yılı aşkın bir süredir devam eden silahlı saldırısıdır. Bu saldırı Azerbaycan`a çok büyük felaketler getirdi. Azerbaycan, topraklarını savunmak, toprak bütünlüğünü, sınırlarının dokunulmazlığını sağlamak için altı yıldır kanlı bir savaşın içine girmiştir. Bağımsız Azerbaycan Devleti işte böyle bir ortamda kuruldu ve bağımsızlık yolunda ilk adımlarını atmaktadır.

Ben burayı ziyaretim sırasında birkez daha şunun farkına vardım, Azerbaycan`ın bugünkü durumu, genel olarak ülkemiz ve Azerbaycan`ın Ermenistan`ın silahlı saldırısına uğraması hakkında Suudi Arabistan`da, Azerbaycan`dan uzakta bulunan tüm ülkelerde çok az bir bilgi var, bu arada bazı bilgiler farklı devletlerin haber kanallarından alındığı için önyargılı bilgilerdir. Bu yüzden Suudi Arabistan basınına Azerbaycan hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum.

Malumunuz üzere, Azerbaycan, Kafkasya`da bulunuyor, nüfusu 7 milyon kişidir, Müslüman ülkesidir. Sovyetler Birliği bünyesinde bulunduğu70 yıl boyunca bu Müslüman ülkesinde de din yasaklanmıştı. Buna rağmen, Azeriler, dine bağlılıklarını içten içe sürdürerek kuşaktan kuşağa aktardılar. Azerbaycan, bağımsızlığını kazandıktan sonra milli örf ve adetlerimizi canlandırıp tekrar hayata taşıdı, böylece İslam dini de kendi yerini almış oldu.

Azerbaycan, muazzam ekonomik, bilimsel, kültürel potansiyele sahiptir. Kendi tarihi geçmişi, kökleri itibariyle halkımız ve Müslüman ülkeler, keza Suudi Arabistan arasında çok sıkı bağlar mevcuttur. Bildiğiniz üzere, Azerbaycan, 7.yüzyılda İslam dinini kabul etti. Bana eşlik eden Suudi Arabistan Hac Bakanı bildirdi ki, araştırmalarına göre Azerbaycan, İslam dininin yayıldığı ilk ülkelerden biridir. Bizim gelenek göreneklerimiz birbirine çok benziyor ve belki de aynıdır. Bildiğimiz kadarıyla, Suudi Arabistan`da - kutsal Mekke ve Medine kentlerinde yüzyıllar boyunca Azeriler de yaşadılar ve Azeri kökenli insanlar günümüzde de yaşıyorlar. Tüm bunlar bizim kültürümüzün, manevi değerlerimizin aynı kaynaktan beslendiğini birkez daha kanıtlıyor.

Azerbaycan Cumhuriyeti, yeraltı ve yerüstü kaynaklar bakımından zengindir. Başlıca servetimiz petroldür. Azerbaycan`da petrol endüstrisinin 150 yıllık tarihi geçmişi var. Buna rağmen, o, büyük bir gelecek vadetmektedir. Azerbaycan`ın gelişmiş sanayisi, tarım ürünleri üretimi için geniş olanakları, büyük bilimsel merkezleri, dünyaca ünlü bilim adamları vardır. Bizde pekçok üniversite faaliyet gösteriyor. Ülkede okuma yazma bilmeyen kişi hemen hemen yok. Böyle bir potansiyeli bulunan cumhuriyet, ne yazık ki, Ermenistan`ın saldırısı yüzünden bu potansiyelini değerlendiremiyor ve hayatını istediği şekilde kurma olanağından yoksun bırakılmıştır.

Ermenistan, Azerbaycan ile komşu olan küçük bir devlettir. Bildiğiniz üzere, Ermeniler başka bir dine mensupturlar. Onların Azerbaycan`a saldırısının amacı topraklarımızın bir kısmını istila ederek kendi topraklarına katmaktı. Çeşitli büyük devletlerin haber ajansları bazen önyargılı bilgiler vererek, Azerbaycan`a yönelik bu silahlı saldırıyı iki ülke arasında bir sınır tartışması olarak yansıtıyor, yahut her iki devleti aynı ölçüde suçluymuş gibi göstermeye çalışıyorlar. Özellikle Ermenistan`a yardım eden, bu saldırıda destekleyen bazı büyük devletlerde haber ajansları, Azerbaycan hakkında önyargılı fikirler oluşturmak için kasıtlı olarak bu tür bilgiler yayıyorlar. Bu durumun oluşmasının bir diğer nedeni başka ülkelerde, keza Müslüman ülkelerde Azerbaycan hakkında gerçeklerin anlatılması alanındaki gayretlerimizin yetersiz kalmasıdır.

Gerçek durum şu ki, 29 bin kilometrekarelik yüzölçümü ve 3,5-4 milyon nüfusa sahip Ermenistan Cumhuriyeti gibi küçük bir devlet 86 bin kilometrekarelik yüzölçümü ve demin söylediğim gibi, 7 milyon nüfuslu Azerbaycan`a saldırarak topraklarının bir kısmını işgal etmiştir.

Günümüzde Azerbaycan topraklarının yüzde 20`si Ermenistan silahlı kuvvetlerinin işgali altında bulunuyor, 1 milyon kadar Azerbaycanlı, Müslüman yerindan yurdundan edilerek mülteci konumuna düşürüldü ve yaşamını diğer Azerbaycan bölgelerinde sürdürmek zorunda kaldı. Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Azerbaycan ordusu arasındaki savaşlar cumhuriyetimizin topraklarında yapılıyor. Ermenistan, Azerbaycan`ın topraklarında bulunan ve eskiden Dağlık Karabağ İli olarak adlandırılan topraklar üzerinde hak iddia ediyor ve orada yaşayan nüfusun büyük bir kısmı Ermenilerden oluştuğu için bu toprakları Ermenistan`a bağlamak istiyor. İşte Dağlık Karabağ`da ikamet eden 50 bin Azerbaycanlı, Ermeniler tarafından oradan zorla göç ettirildi ve şimdi mülteci durumundadır. Dağlık Karabağ, Azerbaycan`ın diğer bazı bölgeleri gibi Ermeni silahlı kuvvetlerinin işgali altında tutuluyor.

Azerbaycan, halkı kendi toprağını savunarak çok şehit verdi. Halkımız bugün de kendi topraklarını savunma kararlılığı içindedir. Halihazırda oluşmuş durum asla Ermenistan`ın Azerbaycan`dan güçlü olduğu anlamına gelmez. Dünyanın birkaç büyük devleti Ermenistan`ı kayırıyor, bu savaşta ona yardım ediyor. Asıl bu yüzden Ermenistan silahlı kuvvetleri savaşta belli düzeyde avantaj sağlayabildiler. Fakat biz bunu geçici bir durum olarak görüyoruz. Bağımsız bir devlet olan Azerbaycan, kendi sınırları içinde bulunan topraklar üzerinde egemen olmalıdır.

Uluslararası ilke ve kurallara riayet eden dünya kamuoyunun, Azerbaycan`ın toprak bütünlüğünün ve sınırlarının dokunulmazlığının sağlanması için ilgili etkili kararları alması gerekir. Savaşı Azerbaycan değil, Ermenistan başlattı. Biz sadece kendi topraklarımızı savunuyor ve bu savaşı bitirecek barışçıl bir çözüm istiyoruz. Bu nedenle uluslararası kurumların faaliyetlerinden, onların kararlarından çok umutluyuz. BM Güvenlik Konseyi, Ermenistan silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan topraklarını işgal etmesine ilişkin dört karar aldı. Bu kararlarda Ermeni işgalcilerinin Azerbaycan topraklarından koşulsuz olarak çekilmesi talebi kesin bir şekilde öne sürüldü. Fakat Ermenistan, bu kararları yerine getirmek istemiyor.

Ayrıca sorunun barışçıl çözümü için AGİK ve bünyesinde kurulan Minsk Grubu önemli çalışmalar yapıyor. Biz AGİK ile yoğun işbirliği yapıyor ve kendisine büyük umutlar bağlıyoruz. Aynı şekilde Rusya dahil büyük devletler Ermenistan-Azerbaycan savaşına son vermek için arabuluculuk çabaları gösteriyorlar. Bu arada İslam Konferansı Teşkilatı`nın da bu meseleye müdahale etmesinin çok yararı olurdu. Kurumun ileri gelenleri ile yaptığım görüşmede ben bu düşüncemi kendilerine ifade ettim. Bence, İslam Konferansı Teşkilatı bu alanda AGİK ile beraber girişimlerde bulunabilir.

Bölgede barışın tesisi, Azerbaycan`ın savaştan kurtulması için biz ayrıca ABD`nin girişimlerinden çok umutluyuz. ABD Başkanı Sayın Bill Clinton`a mektuplarımda ve kendisinin yazdığı yanıtlarda bu konu tartışıldı. Ben 9 Haziran`da İstanbul`da ABD Dış İşleri Bakanı Christopher ile bir araya gelerek aynı konuyu geniş müzakere ettim. Bence, ABD, Avrupa`nın büyük devletleri bizim durumumuza kayıtsız kalmayacak ve bölgede barışın tesisi, Ermenistan silahlı kuvvetlerinin işgal altındaki topraklarımızdan çekilmesi, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin toprak bütünlüğünün sağlanması için çabalarını sürdürecekler.

Anlattığım üzere, savaş yüzünden biz sosyoekonomik bakımdan zorlu koşullarda yaşıyoruz. Bir düşünün, ülkenin 7 milyonluk nüfusunun 1 milyonu mülteci konumuna düşmüştür. Bu yüzden dünyanın birçok ülkesi Azerbaycan`a insani yardımda bulunuyor. Burayı ziyaretim sırasında Suudi Arabistan yöneticisi, iki kutsal camiinin koruyucusunun talimatı üzerine Azerbaycan mültecilerine iki büyük uçak insani yardım gönderildiğini bildirdi. Uluslararası İslami Yardım Örgütü, Berde İlçesi`ne yerleştirilen 10 bin mülteciyi, Sumgayıt`da barınan 3 bin göçmeni himayesi altına aldı. İran İslam Cumhuriyeti, 100 bin mülteciyi himaye ediyor. Türkiye Cumhuriyeti`nin Kızılay Örgütü 15-20 bin mültecinin ihtiyaçlarını karşılamayı üstlendi. Tüm bunlar bizim yükümüzü bir hayli hafifletiyor ve ben bu yüzden bu ülkelere, kurumlara şükranlarımı sunuyorum. Fakat bu yardımlar yaralarımızın hepsine merhem olamaz. Hal böyle iken Azerbaycan`ın büyük devletlerin, özellikle Müslüman ülkelerin, aynı şekilde Suudi Arabistan gibi zengin bir ülkenin yardımına ihtiyaç duyuyor ve ben bize yardım edileceğine dair inancımı vurgulamak istiyorum.

Bağımsız Azerbaycan devletinin kılavuz edindiği prensipleri bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Azerbaycan, bağımsız bir devlettir, ulusal özgürlüğünü daima koruyacak ve başka bir devletin egemenliği altına girmesine asla izin verilmeyecektir. Azerbaycan, eski komünist ideolojiden, sosyalist düzenden vazgeçmiş ve tekrar bu yola girmeyecektir, Azerbaycan, İslam dünyasına mensup bir devlettir ve İslam aleminde kendi seçkin yerini almaya çalışacaktır. Ülkemizde demokratik ilkeler - insan özgürlüğü, ifade ve özellikle din, vicdan özgürlüğü sağlanmıştır ve bundan böyle de sağlanacaktır. İleride de ekonomimizde piyasa ilişkilerinin geliştirilmesi doğrultusunda girişimcilik ve özel mülkiyete geniş olanakların sağlanması ilkesi temel alınacaktır. Böylece Azerbaycan ekonomisi gelişmiş ülkelerin ekonomisi ile yoğun temas halinde olacaktır.

Tüm bu ilkeleri yaşama geçirmek, seçtiğimiz yolda ilerlemek, amaçlarımıza ulaşmak için Azerbaycan`da olanaklar mevcuttur ve bunları verimli kullanmaya çalışacağız. Ancak günümüzde Azerbaycan`ın savaş ortamında bulunması, topraklarının bir bölümünün işgal altında tutulması, ülkenin sosyo-ekonomik kriz yaşaması onun durumunu daha da zora sokmuştur. Bu durumdan kurtulmak için biz dost ve kardeş ülkelerin yardımına güveniyoruz.

Azerbaycan`ın mevcut durumu hakkında Arap ülkelerine, özellikle Suudi Arabistan`a geniş bilgi sağlamak için biz burada Azerbaycan iletişim merkezi, kültür merkezinin kurulması, aynı zamanda Azerbaycan`da Suudi Arabistan basın temsilciliği veya aynı ülkenin isteği üzerine her hangi kurumunun açılmasını takdir eder ve şükranla karşılarız.

Benim ziyaretim, buradaki temaslar ve bugünkü basın toplantısının ülkelerimiz arasında sağlam bir köprü oluşturduğunu düşünüyorum ve her iki taraf bunu etkin bir şekilde değerlendirmeye çalışmalıdır. Beni ve heyet üyelerini bir kutsal ziyaret daha bekliyor. Yarın biz kutsal Medine kentini ziyaret edeceğiz. Azerbaycan`a döndükten sonra bu kutsal yerler hakkında daha geniş bilgi verecek ve bu arada bağımsız devletimizin gelişmesi için yeni bir karalılıkla çalışacağız.

Konuşmamı tamamlarken ziyaretimiz sırasında bize sağlanan her türlü olanak için iki kutsal şehrin kentin koruyucusu, Suudi Arabistan Karlı, değerli dostum ve kardeşim Fahd bin Abdülaziz el-Suud`a bir kez daha şükranlarımı sunarım. Suudi Arabistan vatandaşlarına, kardeşlerimize huzur ve mutluluk dilerim. Biz bugün iki dev bir işletmeyi - petrol tesisi ve bitki yağları üretimi fabrikasını ziyaret ettik. Bu işletmelerdeki gezim Suudi Arabistan`da nüfusun bilimsel ve teknik düzeyinin çok yüksek düzeyde olduğunu gösterdi. Eminim, tüm bu olanaklar Suudi Arabistan`ın hızla gelişimi için zemin oluşturmakatdır.

Soru: İzininiz olursa, bize bilgi verdiğiniz için öncelikle teşekkürlerimi sunarım. Vermiş olduğunuz bu geniş bilgilerle soruların çoğunu yanıtlamış oldunuz Size Suudi Arabistan iş adamları ile yaptığınız görüşme üzerine soru soracağım. Siz Azerbaycan`ın çok zengin doğal kaynakları ve büyük ekonomik potansiyeli bulunduğunu söylediniz. İş adamlarımızın sizinle işbirliği yapması için hangi koşullar sağlanacak?

Cevap: Suudi Arabistan iş adamları için Aerbaycan`da her türlü ortam sağlanacaktır. Öneğin petrol yataklarının işletilmesi. Bazı yatakların ortak işlenmesi üzerine batılı şirketlerle görüşmeler yapıyoruz. Fakat Azerbaycan`da henüz açılmamış petrol yatakları da mevcuttur. Onların ortak işletilmesi için Suudi Arabistan şirketlerini Azerbaycan`a davet ediyorum. Ülkenizin petrol ve doğal gaz üretimi, petrol işlenmesi alanında çok muazzam bir tecrübesi olduğu için bunu söylüyorum. Sanayinin diğer dallarında, tarım ve ticarette de iş adamları için tüm koşullar sağlanacaktır. Madem biz piyasa ekonomisi doğrultusunda özel mülkiyeti yaygın hale getirmek, girişimcilik, ortaklık prensiplerini uygulamak istiyoruz, bu şu demek oluyor ki, iş adamları Azerbaycan`a yatırım yaptıkları takdirde çok büyük kar elde edebilecekler. Bunu gazetenizde geniş bir şekilde anlatmanızı rica ediyorum.

Soru: Siz Ermenistan ile savaş ve bunun bertaraf edilmesi alanında Rusya`nın arabuluculuk faaliyetlerinden bahsettiniz. Ermenistan-Rusya ilişkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Cevap: Ermenistan`ın Rusya ile çok yoğun ilişkileri vardır, topraklarında Rus askeri birliği konuşlanmıştır. Bildiğiniz üzere, eski Sovyetler Birliği topraklarında, özellikle sınırda bulunan cumhuriyetlerde Sovyet ordusuna bağlı büyük askeri birlikler vardı. SSCB`nin çökmesi ile birlikte bu askeri birlikler Rusya`nın komutasına geçti. Diğer cumhuriyetler bağımsızlık kazandıktan sonra kendi ordularını kurdular. Azerbaycan dahil bazı cumhuriyetlerden eski Sovyet, şimdiki Rus askeri birlikleri çekildi. Şimdi Azerbaycan`da bir tane bile Rus askeri yok. Ne var ki Ermenistan`dan Rus askeri birlikleri çekilmedi, bilakis, daha da arttı. Şimdi orada çok güçlü Rus orduları bulunuyor ve askeri üs haline gelmiştir. Bence, başlı başına bu olgu Ermenistan ile Rusya arasındaki ilişkileri çok net bir şekilde gözler önüne seriyor.

Soru: Siz Suudi Arabistan ve Azerbaycan dışişleri bakanlarının ortak bir belge imzaladıklarını bildirdiniz. Bu belgede büyükelçiliklerin açılması öngörülüyor mu?

Cevap: Eskiden Sovyetler Birliği`ne üye olan ve şimdi bağımsızlığını kazanan Müslüman cumhuriyetlerinden ilk olarak Azerbaycan, Suudi Arabistan`da büyükelçiliğini açtı. Azerbaycan Büyükelçisi Elman Araslı şuan burada bulunuyor ve üc ayı aşkın bir süredir, ülkenizde faaliyet göstermektedir. Herkesin onu görmesi için Büyükelçiden ayağa kalkmasını rica ediyorum. Eski SSCB üyesi ülkelerden ilk olarak Azerbaycan`ın Suudi Arabistan`da büyükelçilik açmasından dolayı gurur duyuyorum. Umarım, bağımsızlığını kazanmış diğer Müslüman cumhuriyetleri de burada büyükelçiliklerini açacaklar.

Suudi Arabistan`ın Azerbaycan Büyükelçisi de atanmıştır. Ben Bakü`ye dönünce kendisi bana itimatnamesini sunacaktır. Maalesef, Suudi Arabistan`ın Ankara Büyükelçisi aynı zamanda Azerbaycan Büyükelçisi görevini yürütecektir. Ne var ki ben Suudi Arabistan`ın Azerbaycan Büyükelçisi`nin ancak burada görev yapmasını isterim. Suudi Arabistan Büyükelçiliği`nin Azerbaycan`da faaliyetlerde bulunması için ben bir Cumhurbaşkanı olarak her türlü koşulu sağlayacağım.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, bildiğim kadarıyla, Karaçi`de Dağlık Karabağ konusu, ilk kez İslam Konferansı Örgütü`nün gündemine alındı. Yakında Tunus`ta İslam devletleri dışişleri bakanlarının olağan toplantısı yapılacaktır. Azerbaycan, bu toplantıya katılacak mı? Katılacak olursa bu konuyla ilgili gerçekleri anlatacak mı? Bunun için herhangi karar tasarısı sunacak mı?

Cevap: İslam devletlerinin düzenlediği her etkinliğe Azerbaycan temsilcileri katılacaklar, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Dışişleri bakanlarının Tunus`ta yapılacak toplantısına Azerbaycan Dış İşleri Bakanı Hasan Hasanov katılacaktır. Kendisi şuan burada bulunuyor. Ancak sizden ricam şu ki, sizin gazeteniz ve diğer gazeteler Tunus`ta yapılacak bu görüşmede aynı konunun görüşülmesi ve kesin bir karar alınması için yardım etsinler. Biz kendi önerilerimizi, tasarımızı sunacağız. Dilerim tüm İslam devletleri bu önerilerin yaşama geçirilmesi için çaba gösterirler.

Soru: Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki savaş kaç yıldır devam ediyor. Bu süreçte İslam dünyası her hangi yardımda bulundu mu?

Cevap: Bazı yardımlar ettiler. Ancak Müslüman olmayan devletlerin Ermenistan`a yaptıkları yardım kadar İslam devletleri de Azerbaycan`a yardım etselerdi, biz çok önceden Ermeni silahlı kuvvetlerini kovar, topraklarımızı kurtarırdık.

Soru: Suudi Arabistan`dan herhangi şirket veya işadamı Azerbaycan`a yatırım yaptı mı veya böyle bir karar aldı mı?

Cevap: Bana böyle bir durum olmadığını bildirdiler. Suudi Arabistan`ı ziyaretimin bir diğer amacı, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti`nin kapılarının bu ülkeye açık olduğunu ifade etmektir. Herkesi Azerbaycan`a davet ediyorum.

Hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca basın mensuplarını da Azerbaycan`a davet ediyorum, gelip yerinde bilgi edinsinler ve Azerbaycan hakkında gerçeği Arap ülkelerine, bütün Müslüman dünyasına aktarsınlar diye.