Azerbaycan`da eğitim reformlarını gerçekleştirmek üzere bir yıl önce özel komisyon oluşturulmuştur. Verilen bilgilere göre, komisyon artık kendi çalışmasını tamamlamış ve eğitim reformları ile ilgili önerilerini hazırlamıştır.
Biz Azerbaycan`da reformların yapılmasında bir takım uluslararası kuruluşların yardımından yararlanıyor ve onların tavsiyelerini, önerilerini göz önünde bulunduruyoruz. Bu bakımdan Dünya Bankası ile Azerbaycan`ın işbirliği özel bir önem taşımaktadır. Biz birçok alanda reformlar gerçekleştirmek için Dünya Bankası ile işbirliği yapıyoruz ve Dünya Bankası Azerbaycan`a yardımlarda bulunuyor.
Eğitim alanında reformların gerçekleştirilmesinde de Dünya Bankası ile işbirliği yapıyoruz ve kendisinin tavsiyeleri dikkate alınıyor. Ben çok memnunum, zira Dünya Bankası temsilcileri bugün Azerbaycan`da bulunuyorlar, Eğitim Bakanlığı ve eğitim reformlarını yapmak üzere oluşturulmuş komisyon üyeleriyle işbirliği yapıyorlar. Bugün de ortak toplantı yapıyoruz.
Önce Eğitim Reformları Komisyonu Başkanı, Eğitim Bakanı Misir Merdanov`u dinlemeliyiz diye düşünüyorum. Daha sonra görüş alışverişinde bulunmalıyız.
Kapanış konuşması
Azerbaycan`da eğitim alanında reformların yapılması ve yeni eğitim yasasının düzenlenmesi bizim çalışmamızın temel bölümlerinden birini oluşturuyor.
Eğitim her devletin, ülkenin, toplumun yaşamının, faaliyetinin önemli bir alanıdır. Azerbaycan`da iki milyon çocuk, genç orta okullarda ve yüksek öğrenim kurumlarında eğitim alıyor. Sekiz milyonluk nüfusun iki milyonu, yani tüm nüfusun ¼`ü öğrenim görüyor. Eğer, eğitim alan çocuğun, gencin arkasında aile bulunduğunu ve ailenin de nüfusun şu iki milyondan geriye kalan bölümünü oluşturduğunu göz önünde bulundurursak, şu durumda eğitim alanı, toplum üyelerinin, nüfusun, hemen hemen büyük çoğunluğunun bu sistemle ilgisinin olduğu bir alandır. Şu anlamda ki, kimin çocuğu, oğlu, kızı öğrenim görmüşse,- ki herkesin çocuğu, kimin evde çocuğu, oğlu, kızı varsa, hepsi eğitim alıyor, - Azerbycan`da bu böyle olarak görülmüştür, çoğunluk eğitimli kişilerden oluşuyor. Bu yüzden de eğitim alanı toplum üyelerinin, hemen hemen, büyük çoğunluğunu hem ilgilendiriyor, hem de onların şu veya bu şekilde katılımını gerektiriyor, yahut katılımına bağlıdır. Üstelik eğitim çok karmaşık bir alandır. Eğitim alanı ne sanayidir, ne tarım, ne de ticarettir. Bu toplumun özel, entelektüel yönünü yansıtan bir alandır. Böyle durumda eğitim sistemine karşı çok dikkatli davranmak ve bu sistem konusunda çok hassas bir yaklaşımın olması gerekmektedir. Bu tür isteklerin her ülkede olduğunu düşünüyorum. Ne var ki geçiş dönemini yaşayan ülkeler, bir sosyo-politik düzenden öbürüne geçiş yapan ülkeler bu konuda daha dikkatli olmalı, daha titiz ve duyarlı davranmalıdırlar.
1992 yılında Azerbaycan`da kabul edilen eğitim yasası sonucunda bu önemli alana, ne yazık ki, büyük darbe vurulmuştur. Esefle belirtirim ki, eğitim alanı ile ilgili şahıslar ve eğitim çalışanları Azerbaycan`ın eğitim sistemine vurulan bu darbeyi şimdiye kadar incelememiş, araştırmamış ve gereken değerlendirmeyi yapmamışlar. Geçiş döneminde ekonomiye vurulan darbe, yahut yaşamımızın birçok başka alanına vurulan darbe ortadadır, toplum bunu biliyor. Mamafih eğitim sistemine de büyük zarar verilmiştir.
Biz şimdi yeni eğitim yasasını kabul etmek üzereyiz. Eğitim yasası, Ulusal Parlamento`da görüşülmüş, tartışılmak üzere kamuoyuna sunulmuştur. Eğitim yasasının kamuoyunda tartışmaya açılmasını çok doğru buluyorum. Ben artık söyledim, ülke nüfusunun neredeyse büyük bir çoğunluğu eğitimle alakalıdır, eğitimle bir bağlantısı vardır. Bu nedenle her vatandaş, Azerbaycan`ın yeni eğitim yasasını beğenip beğenmediği konusunda kendi görüşünü açıklamalıdır.
Bunun yanı sıra biz eğitim alanında reformlar programını düzenledik. Burada bize Dünya Bankası yardımcı oluyor, bizimle işbirliği yapıyor. Anladığım kadarıyla, bizim eğitim reformları komisyonu ve Dünya Bankası temsilcileri şimdi bu konuda aynı görüşü paylaşıyorlar, yapılmış olan eğitim reformları programının tasarısı günümüz koşullarına uygundur. Ben bu tasarıyı dikkatlice inceleyeceğim ve sizin görüşünüzü uygun bulursam tasarıyı onaylayacağım.
Böylece belge fiili çalışmaların başlaması için hazır hale gelecektir.
Bu vesileyle birkaç şey söylemek istiyorum. Azerbaycan`da eğitim sisteminin tarihi çok eskidir. Fakat Azerbaycan`ın eğitim alanında büyük değişiklikler, büyük bir gelişme 20.yüzyılda kaydedilmiştir. 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan`da okul sayısı pek fazla değildi, yüksek eğitim kurumu yoktu. Mevcut okullar hemen hemen tek bir ilke, bir sistem temelinde kurulmuştur. O sıralarda Azerbaycan Rusya İmparatorluğu`nun yönetiminde idi, bu yüzden laik ilkelere dayalı eğitim sisteminde, Rusya`da uzun yüzyıllardan beri uygulanan eğitim sistemi temel alınmıştır. Rusya İmparatorluğu`nun çöküşü üzerine 1918 yılında Azerbaycan`da ilk Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. Halk Cumhuriyeti döneminde eğitim alanında bazı işler yapılmış, Bakü Devlet Üniversitesi açılmıştır. Bu, Azerbaycan`da ilk yüksek eğitim kurumuydu. Onlar eğitim yasasaını kabul etmişler miydi acaba, bilemiyorum? Bundan haberiniz var mı? Galiba haberiniz yok. Ben de kesin bir şey söyleyememem, fakat komisyon üyeleri, bakan benim sorumu cevaplarlar diye düşünüyordum. Galiba bilmiyorsunuz. Ben, onların eğitim yasasını kabul etmediklerini düşünüyorum, öyle ki eğitim alanında ciddi adımlar atmaya fırsatları olmamıştır. Sanıyorum, Halk Cumhuriyeti`nin büyük hizmeti, Azerbaycan`da ilk yüksek öğretim kurumunun açılmış olmasıdır. Ayrıca bu üniversite, Azerbaycan`da daha önceden yaşanan sosyo-politik süreçlerin mantıksal bir sonucu üzerine kuruldu.
Azerbaycan`da günümüzde uygulanan eğitim sistemi, 1920 yılından sonraki dönemde oluştu. Bu, size, herkese malum Sovyet eğitim sistemidir. Bugün şunu utanmadan, çekinmeden açıkça söylemek lazım. Biliyorsunuz, biz kendi kimliğimizi gözler önüne sermek, sergilemek için hiçbir zaman hiç kimseden çekinmemeli, hiç kimseden utanmamalıyız. Bakan, bunu itiraf etmemiz gerektiğini söyledi. Sadece itiraf etmekle kalmamalı, çok büyük cesaretle, kararlılıkla söylemek gerekir: Azerbaycan`da 1920 yılından bu yana uygulanan eğitim sistemi Sovyet eğitim sisteminin bir parçasıdır.
Ben açıkça söylemek istiyorum, bu eğitim sistemi çok iyi bir sistemdir. Herşey kendi sonuçlarına göre değerlendiriliyor. Kısa bir zaman zarfında Azerbaycan`da cehalet ortadan kaldırıldı, ilk ve orta okulların geniş bir ağı oluştu, 10-15 sene içinde Azerbaycan`da birkaç yüksek eğitim kuruluşu, enstitü kuruldu ve tarihsel açıdan kısa bir sürede – ki 1920 ve 1940 yılları arasında pek fazla bir süre yok, toplam 20 sene - eğitim tüm Azerbaycan`ı kapsadı. Azerbaycan`da cehalet ortadan kaldırıldı, insanlar okullarda eğitim aldı ve faaliyetlerde bulundular. Bunun temelinde Azerbaycan`ın büyük bir bilim kuramı oluştu. Bilimsel tesisler kuruldu ve Azerbaycan kültürü gelişti. Bunların hepsi eğitim sisteminin ve onun etkin değerlendirilmesinin bir sonucudur. Şimdi burada bulunanların hepsi, sadece onlar değil, bugün Azerbaycan`da ikamet eden herkes - hem yaşlı, hem orta kuşak, hem de genç kuşak - aynı eğitim sistemi temelinde eğitim aldı, öğrenim gördü.
Bu eğitim sisteminin ne denli önemli olduğunu şundan anlamak mümkün, Azerbaycan`da yüksek eğitimli, engin bilgilere sahip, yüksek nitelikli, uzman insanlar var ve onlar toplumun büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Eğer bunlar olmasaydı Azerbaycan`ın ekonomisi bu denli güçlü gelişemezdi. Bunlar olmasaydı, Azerbaycan`ın bilimi gelişemezdi. Bunlar olmasaydı biz bugün Azerbaycan`ı bağımsız bir devlet olark yönetemezdik. Bunlara değer verilmeli ve onca yıl kazandığımız başarıyı hiçbir zaman unutmamalıyız. Bugün eğitim sisteminde reformlar yapmak, dünya eğitim sisteminin normları ile uyumlu hale getirmekle birlikte, 70 sene, yahut yaklaşık 80 yıl kadar süre boyunca uyguladığımız eğitim sistemine farklı değer biçilmesine asla izin vermemeliyiz.
Sovyet eğitim sistemi, yerinde saymayarak mükemmel duruma gelmek için sürekli gelişmiş, reformlar uygulamıştır. Örneğin, 30`lu 40`lı yıllarda olan eğitim sistemi sonraki dönemlerde – 60`lı 70`li 80`li yıllardaki eğiim sisteminden farklılık göstermektedir. Bu arada, 1992 yılında Azerbaycan`da iktidara gelen yeni güçlerin kısa bir zaman, yani iki-üç aylık süre içinde böylesine karışık va kapsamlı bir alanla ilgili yasa kabul ettiğini çok üzülerek söylemeliyim.
Biz geçiş dönemini yaşıyoruz. 1991 yılında Azerbaycan, bağımsızlığını kazandıktan sonra laik, demokratik hukuk devletinin kurulmasını devlet düzeninin temel öğesi olarak belirledi, piyasa ekonomisini uygulamayı, geliştirmeyi de kendi ekonomisinin temel yönü olarak açıkladı. Ama açıklamaların gerçeğe dönüşmesi için arada büyük bir mesafe vardır. Bir şeyin söylenmiş olması hiç de bunun artık bir gerçek olduğu, uygulandığı anlamına gelmez. Hatta devrimsel değişiklikler bile böylesine eski bir düzeni hemen yenisiyle değiştiremez. Devrimsel değişiklikler genelde eski düzeni yıkar, ama çok farklı bir düzen oluşturmak için zamana ihtiyaç var, yılların geçmesi gerekir. Rusya`da 1917-1920 yıllarında yaşanan devrimi ve eski dönemlerde başka ülkelerde yapılan devrimleri biliyorsunuz.
Fakat eğitim sistemi öyle bir sistemdir ki, burada hiçbir devrimsel dönüşüm olamaz. Genellikle bizim yaşamımızın bütün alanlarındaki değişimler evrimsel bir süreç içinde, yavaş yavaş olan değişimler özelliğini taşımaktadır. Onca yıl oluşturulan şeyi bir günde yıkacaksın, daha sonra hiç bilmediğin yeni bir şeyi kuracaksın, buna asla izin verilemez. Fakat 1992 yılında kabul edilmiş eğitim yasası böyle bir özellik taşımaktadır. Onun için bu eğitim yasasının Azebaycan eğitimine büyük darbeler vurduğunu söylüyorum.
Şimdi biz yeni eğitim yasasını kabul etmek, eğitimde reformlar uygulamak için bakın ne kadar zaman harcıyoruz. Bir yılı aşkın bir süredir, reformlar düzenleniyor. Ondan daha uzun bir zamandır, eğitim yasası hazırlanıyor. Galiba, bir kere bu eğitim yasasının parlamentoda görüşülmesi yönünde bir girişim oldu, fakat görüşülemedi. Şimdi iki aydır, o, parlamentoda tartışılıyor, onu kamuoyu tartışmasına açmışız. Bu, tam normal bir süreçtir.
Tekrar söylüyorum, eğitim yasası öyle bir yasa, eğitim reformları öyle reformlardır ki, ekonomi, maliye ve öteki alanlardan farklı olarak bunda bütün toplumun katılımı gerekir. Biz ekonomik reformları ekonomi alanındaki yasalarla düzenliyor, belli bir çerçevede görüşüyor ve kabul ediyoruz. Fakat eğtim reformları böyle yapılamaz.
Ben Sovyet eğitim sisteminde yaşanan değişimleri de hatırlıyorum. Sovyetler Birliği yönetiminde görev aldığım sırada, Sovyetler Birliği Başbakan Birinci Yardımcısı görevinde çalıştığım sırada SSCB`nin tüm eğitim sisteminin yönetimini üstlenmiştim. O dönemlerde Sovyetler Birliği`nde eğitimi düzenleyen üç bakanlık vardı: Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Bakanlığı, Devlet Mesleki ve Teknik Eğitim Komitesi. Bölgelerde, birlik cumhuriyetlerinde, keza Azerbaycan`da da üç bakanlık vardı.
Ben Sovyetler Birliği`nin yönetiminde diğer görevlerimin yanı sıra bu bakanlıkların da başkanlığını yapıyordum. Ben beş sene kadar bu görevi yaptım - 1983 yılının başlarından 1988 yılına kadar.
O dönemlerde Sovyetler Birliği`nde «yeniden kurma» diye bir süreç yaşanıyordu, kendisine özgü reformlar gerçekleştiriliyordu. O sırada biz Sovyetler Birliği parlamentosunda okul reformu hakkında yasa kabul ettik. Hatırlıyorum, bu reformları yapan komisyonun başkanlığını ben yürütüyordum. Bu yasayı kabul etmek, onun uygulanması için önemli kararları almak amacıyla 1,5 sene o komisyonla beraber çalıştım. Yasanın parlamentonun oturumunda görüşülmesinden önce iki ay tartışılmak üzere kamuoyuna sunduk, tüm önerileri bir arada topladık. Daha sonra yasayı parlamentonun tartışmasına sunduk, orada kabul edildi ve onaylandı.
Şimdi ben bu reformların nasıl bir öneme sahip olduğunu anlatmak istemiyorum. Bunların dönemin koşullarına göre çok ileri düzeyde yapılan reformlar olduğunu düşünüyorum. Bununla anlatmak istediğim şu, günümüzde çoğu kimsenin beğenmediği eski Sovyet düzeninde, güya demokratik olmayan bir düzende bile eğitim konusunda çok hassas bir yaklaşım izleniyordu. Bu yüzden - ki ben şunu bizim eğitim alanı çalışanları ve toplumumuz için söylüyorum, - 1992 yılında iki-üç aylık süre içinde eğitim yasasını kabul edip yürürlüğe koymak Azerbaycan eğitimine darbe vurulması, Azerbaycan halkına karşı suç işlenmesi demek oluyor.
Biz bu acı deneyimden ders almalıyız. Eğitim alanında kabul edeceğimiz yasa ve reformlar konusunda da çok net, duyarlı bir tutum izlemeliyiz. Kanımca bunun için, Azerbaycan eğitim alanında şimdiye kadar edinilen olumlu deneyim ve kendini kanıtlayan, pozitif sonuçlar sağlayan sisteme devam etmeli, geliştirilmeli ve modernleştirilmelidir. Kusurlar, yahut olumsuz deneyim olarak bilinen gelişmeler ortadan kaldırılmalıdır. Uluslararası birikimin Azerbaycan`ın ulusal özellikleri ile uyumlu olan ilkeleri, kuralları eğitim sistemimize uygulanmalıdır. Biz dünyanın tüm ülkelerinde - Batı`da da, Doğu`da da sağlanmış başarıları iyice incelemeli ve onların Azerbaycan açısından olumlu unsurlarını ülkemizin eğitim sisteminde uygulamalıyız.
Burada siz de aynı düşünceleri aktardınız ve Dünya Bankası temsilcileri de bu konuda bize katıldılar. Bu arada Dünya Bankası temsilcilerinin Azerbaycan`da günümüze kadar uygulanan eğitim sisteminin pozitif yönlerinin görmesi, bunları takdir etmesi ve bunlardan vazgeçilmesinden yana olmaması beni memnun etti.
Kuşku yok ki, biz tüm uluslararası kuruluşların tavsiyeleri konusunda çok titiz davranmalıyız. Özellikle Dünya Bankası- ki biz işbirliği yapıyoruz, - onun verdiği tasiyelerin, öğütlerin kabulü konusunda çok dikkatli davranmamız gerek. Azerbaycan`ın gerçekleri, ulusal özellikleriyle uyumlu her olumlu öneriyi değerlendirmeli, kendi eğitim sistemimizde uygulamalıyız. Mamafih mevcut eğitim sisteminde elde edilen pozitif sonuçları ve günümüzün, geleceğin koşullarına uygun olan herşeyi sürdürmeli ve geliştirmeliyiz.
Anladığım kadaıyla bugün bizde eğitim sisteminde reformların temel amacı, Azerbaycan`ın eğtim sisteminin uluslararası eğitim sisteminin standartlarıyla uyumlu hale getirilmesidir. Bir kez daha söylüyorum, Azerbaycan`ın eğitim sistemi son yıllarda pozitif sonuçlar sağlamıştır. Mamafih Azerbaycan eğitim sistemi temelinde öğrenim gören kişilerin ve özellikle üniversite bitirenlerin bilim düzeyi ve bunu kanıtlayan belgelerin dünyanın gelişmiş ülkelerindeki üniversitelerin bilim düzeyi ile uyumlu hale getirilmesi gerekir. Azerbaycan`da öğrenim görmüş ve mühendis diploması almış bir kişinin başka ülkelerde de kabul görmesi ve aynı diploma ile faaliyette bulunması için veya Azerbaycan Tıp Üniversitesi`nde öğrenim gören doktora mesleğini, diplomasını almış kişi her hangi başka bir ülkede kendi diploması ile çalışabilsin diye bunu yapmalıyız. Bu nedenle de onun bilgilerinin, Azerbaycan Tıp Üniversitesi`ndeki eğitimin uluslararası düzeyde, tüm dünyada kabul gören tıp eğitimi düzeyinde olması gerek. Amaç bundan ibaret.
Bunların yanı sıra, bir kere daha söylüyorum, şimdiye kadar, onca yıl edinmiş oluğumuz eğitim ilkelerine uyulmalı ve onlar geliştirilmelidir. Eğer biz bu yolu izlersek, kısa bir sürede Azerbaycan`da eğitim sistemini dünya standartlarına ulaştırabiliriz diye düşünüyorum.
Ben sizin önerilerinizi- eğitim reformlarının üç aşamada uygulanmasını olumlu buluyorum. Sizin bu önerileriniz benim söylediğim şeyleri tümüyle doğruluyor, yani biz aynı görüşteyiz. 1992 yışında kabul edilen yasadan ben neden bu kadar heyecanla bahsettim? Çünkü biliyorsunuz o yasada analtılan şu: «Varolanı yık, şunu böyle düzenledim, bunu uygula.» Ne var ki bunun uygulanması mümkün değil. Bu arada siz üç aşama öneriyorsunuz. Birincisi 1999 yılı, ikincisi 2004 yılına kadarki dönem, üçüncüsü 2004 sonrası dönem. Çok doğru.
Örneğin biz ülkemizde- ki sadece bizde değil, bize benzer ülkelerde de bu böyle - ekonomide değişiklikleri bir sene, iki sene değil, beş sene, on sene içinde uyguluyoruz. Örneğin, piyasa ekonomisine geçiş bir sene içinde mümkün değildir. Yahut özelleştirme, kamu mülkünün özel mülkiyete dönüştürmek - bunu bir senede yapmak mümkün değildir.
Biz 1995 yılında Toprak reformu yasasını kabul ettik. Şimdi 1999 yılıdır, Toprak reformu yasasını henüz tam anlamıyla uygulamış değiliz. Ne var ki bugün Toprak reformu yasasını uygularken önümüze yeni sorunlar çıkıyor. Dün Dünya Bankası ile ortaklaşa olarak düzenledğimiz yönetim reformları konulu uluslararası konferansta buları söyledim. Yeni sorunlar çıkıyor ve onları da çözmek için yeni bir program gerekiyor. Bir kez daha söylüyorum, eğer ekonomi alanında reformların uygulanması bir yıl, iki yıl değil, birkaç yıl ve daha uzun bir zaman istiyorsa, eğtim alanında reformlar bundan daha fazla süre ister. Bunu anlamak, bilmek gerekir. Bu yüzden burada devrimsel değişiklikler yapılamayacağını söylüyorum.
Ben sizin bu önerilerinizi takdir ediyorum ve çok önemli bulunyorum. Sanıyorum, her aşamayla ilgili önerileri zamanında hazırlayacak ve zamanında yaşama geçireceksiniz. Nitekim belirtmek istediğim şu, madem üç aşama belirlemişsiniz, her aşama için öngörülmüş olan önlemler zamanında uygulanmalı ki, öbür aşamanın süresi uzamasın. Bu, çok titiz bir çalışma gerektirmektedir.
Düşünüyorum ki, eğitim reformları komisyonu bununla ilgilenecek ve anladığım kadarıyla, Dünya Bankası da bize yardımcı olacaktır. Dünya Bankası`nın yardımı sadece bağış yapmak ve kredi ayrımaktan ibaret değildir. Bu toplantıya Dünya Bankası temsilcilerinden, uzmanlarından oluşan büyük bir heyetin de katılmış olması ben çok memnun etti. Dünya Bankası`nın bize yardımı uluslararası birikimi Azerbaycan`a uygulamaktır. Biz kendimiz de uluslararası birikimleri inceliyoruz, eğitim alanı çalışanları bununla ilgileniyorlar. Fakat burada da yardıma ihtiyaç var. Bence, Dünya Bankası ile işbirliğimizin temelini de bu oluşturmalı. Kuşkusuz ki, krediler bu çalışmaların yaşama geçirilmesi açısından çok önemlidir, çok gereklidir. Sizin bu kredileri de ayıracağınızı umuyorum. 5 milyon dolar değerindeki krediden sonra büyük bir program kredisi hazırlayacağınızı söylediniz. Ben bunu destekliyor tasvip ediyor ve bu açıklamalarınızı, sözlerinizi icraata dökmenizi diliyorum.
Düşünüyorum ki, Azerbaycan`da reformlar bütün alanlarda ilerlem kaydediyor. Dün yönetim konulu uluslararası koferans başladı. Bugün de devam etti, çalışmalar artık tamamlanmıştır. Ekonomi alanında çok ciddi reformlar uyguluyoruz. Eğtim alanında reformlar uygulayacağız. Tıp alanında reformların yapılması için ben bir komisyon kurdum. Bugünlerde muhtemelen onların da önerilerini masaya yatırmalı ve yaşama geçirilmesini sağlamalıyız. Dünya Bankası yardım ediyor mu, etmiyor mu? Beraber çalışıyorsunuz.
Sonda bir kez daha beyan ederiz ki, Azerbaycan geçiş dönemini çok etkin bir şekilde değerlendirmeye çalışıyor. Azerbaycan izlediği yolda tutalı bir biçimde ilerliyor. Azerbaycan`da demokratik, laik hukuk devletinin kurulması sürecine devam ediliyor. Azerbaycan`ın ekonomisi piyasa ekonomisi ilkeleri temelinde gelişiyor ve bu pozitif sonuçlarını veriyor. Azerbaycan`da yaşamın diğer alanlarında da, keza eğitim ve tıp alanlarında reformlar bundan böyle de yaşama geçirilecektir. Ben Dünya Bankası`na ve bizim bu çalışmalara katılan temsilcilerine teşekkür ederim. Bizim bu işbirliğimizin bundan böyle daha geniş alanları kapsayacağına ve derinleşeceğine yönelik inancımı belirtmek istiyorum.
Sizlere gelecek çalışmalarınızda başarılar dilerim. Teşekkür ederim.