Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in Londra`dan Bakü`ye dönüşünde Büyük Britanya resmi gezisinin sonuçları ile ilgili gazetecilere verdiği demeç - 24 Temmuz 1998

Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı gezisi sona ermiştir. Biz vatana dönüyoruz. Bir saat sonra Bakü havalimanına ineceğiz. Siz tüm bu ziyaret süresince bana eşlik ettiniz, görüşmelerin hemen hemen hepsine katıldınız. Sanırım, sizin de kendi gözlemleriniz oldu. Fakat bununla birlikte, ben bir takım genellemeler yaparak ziyaretle ilgili birkaç kelime söylemek istiyorum.

Bildiğiniz üzere, bu resmi gezi Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Başbakanı Sayın Tony Blair`in daveti üzerine yapıldı. Bu ziyaretin bitmesinin ardından onun çok büyük önem arz ettiğini, görüşmelerimizin, toplantılarımızın verimli geçtiğini söyleyebilirim. Ziyaretin sonuçlarını değerlendirdiğimde onu Azerbaycan açısından çok başarılı buldum.

Büyük Britanya ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra kuruldu. Fakat devletler arası, hükûmetlerarası görüşmeler, imzalanmış anlaşmalar 1994 yılı Şubat ayında benim Londra`ya ilk resmi ziyaretim sırasında gerçekleşti. O dönemde-Azerbaycan`ın bağımsızlığının ilk yıllarında - bu gezinin büyük önem taşıdığı düşüncesindeyim. Biz birçok önemli sözleşmeler ve belgelere imza attık. Ben ve başbakan Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasında dostluk ve işbirliğine ilişkin bildiriyi imzaladık. Daha sonraki yıllarda hem Londra`da hem uluslararası örgütlerin toplantılarında Büyük Britanya Başbakanı ile birçok görüşmelerimiz, toplantılarımız oldu. Ben birçok Büyük Britanya bakanlarıyla görüşmeler yaptım. Büyük Britanya Dışişleri Bakanı Azerbaycan`a ziyarette bulundu ve hükûmetlerimiz arasında birkaç önemli belge imzalandı.

Fakat biliyorsunuz ki, geçen sene Birleşik Krallık`ta iktidar değişimi oldu. Orada genel seçimler yapıldı ve 18 sene iktidarda olan Muhafazakar Parti seçimleri kaybetti ve İşçi Partisi iktidara geldi. Böylece onların mevzuatı gereğince hükûmet tamamen değişti. Bu ziyaretin konusu yeni hükûmetin Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı`nın Azerbaycan`a yönelik politikasının ufkunu genişletme, geliştirme isteğinden ibarettir ve bu amacı taşımaktadır. Bu ziyaret bu nedenle yapıldı. Bana resmi davet geldi, işte resmi davet üzerine ben bu ziyareti yaptım.

Çok sayıda görüşmemizin olduğunu söyleyebilirim. Dilare Seyitzade bana 46 görüşme olduğunu bildirdi. Ama mesele görüşmelerin sayısı değil, gerçi miktarın da kendine özgü anlamı vardı. Biliyorsunuz, ben 20 Temmuz sabah 9`da görüşmelere başladım ve bugün havalimanına gelinceye kadar görüşmeler yaptım. Düşünüyorum ki, geçen beş gün önümüzdeki hedeflere ulaşmak açısından çok verimli oldu. Görüşmelerden her birinin kendine özgü önemi ve anlamı vardır. Onların hepsi Azerbaycan ile Birleşik Krallık arasındaki ilişkilerin bugünkü durumunu yansıtmakta ve aynı zamanda, bu ilişkilerin ileride daha da gelişmesi için çok güçlü bir zemin hazırlamaktadır.

Kuşkusuz ki, bu görüşmelerin arasında kraliçe hazretleri ile yaptığım görüşme özel bir önem taşımaktadır. Biliyorsunuz, bu ülkenin kendine özgü tarihi gelenekleri bulunuyor ve onlar kendi geleneklerine bağlıdırlar. Kraliçe çok az yabancı ülke başkanı ile görüşür. Ben 1995 yılında İkinci Dünya Savaşı`ndaki zaferin 50. yıldönümü vesilesiyle Londra`da yapılan büyük tören esnasında kraliçe ile görüşüp konuştum. Fakat bu görüşme tören kapsamında oldu. Bu seferki görüşme ise Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı`nın Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Kralliği Kraliçesi ile görüşmesiydi. Biz bu görüşmede bir dizi konu üzerine fikir alışverişi yaptık. Onların çoğu siyasi nitelik taşımaktadır. Kraliçe Azerbaycan`ın tarihi, kültürü ile de çok ilgilendi.

Ben kabine üyelerinin neredeyse çoğu ile bir araya geldim. 21 Temmuz`da Başbakan Tony Blair ile görüşmemizin, toplantılarımızın sonucu olarak çok önemli belgeler imzalandı. Tony Blair ile ben İkinci Dünya Savaşı`ndaki zaferin 50.yıldönümü vesilesiyle Londra`da yapılan tören sırasında da,- o daha muhalefet partisi başkanı olduğu dönemde görüşmüştük. Sonra biz uluslararası kuruluşların Madrit`te ve Strasbourg`da yapılan toplantılarında biraraya geldik. Fakat onlar dar kapsamlı görüşmeler oldu. Bu görüşme ise benim Büyük Britanya ziyaretimin doruk noktasıdır diye düşünüyorum. Biz ülkelerimiz arasında işbirliğinin daha da genişletilmesi ile ilgili birçok konuları detaylı olarak ele aldık. Ben tüm diğer görüşmelerde olduğu gibi, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı`nın Azerbaycan ile ilişkileri genişletme, daha üst düzeylere taşıma, daha fazla dalı kapsayacak biçimde geliştirme isteğini burada bir kere daha hissettim.

Başbakan Tony Blair ekonomik işbirliğinin genişletilmesine çok büyük önem verdiklerini birkaç defa yineledi. Bu ilişkiler şimdi iyi bir düzeydedir. Fakat biz siyasi alanda da işbirliğimizi genişletmeli ve geliştirmeliyiz. Bu, tüm kabine üyeleriyle görüşmelere yansıyan başlıca düşünce oldu. Fakat başbakan bunu daha geniş anlattı.

Ben Birleşik Krallık hükümetinin tüm bölgemize, yani Kafkasya`ya, Orta Asya bölgesine çok büyük ilgi gösterdiğini ve bu bölgede hem ekonomik, hem siyasi anlamda daha etkin bir rol oynamak istediğini farkettim. Başbakandan sonra dışişleri bakanı da onların Azerbaycan`daki büyükelçiliğin personel sayısını artıracaklarını, büyükelçiliği genişleteceklerini beyan etti. Hatta benden yeni büyükelçilik personeli için uygun bir binanın tahsis edilmesi işinde onlara yardım etmemi istediler. Bunların hepsi benim bu söylediklerimi birkez daha doğrulamaktadır.

Nihayet, tüm bunlardan bu görüşe varılıyor. Başbakan Tony Blair 21 Temmuz`da yaptığımız görüşmede bu düşünceyi aktardı. Dışişleri Bakanı Doug Henderson da aynı görüşün altını çizdi. Biliyorsunuz, Birleşik Krallık`ta Dışişleri Bakanlığı iki bölümden ibarettir. Onlardan biri üst bölümdür, onun başkanlığını Robin Cook, öteki bölümün ise Doug Henderson yapıyor. Sayın Henderson benim ziyaretimle ilgili 23 Temmuz`da Edinburg`a geldi. Orada bizim onurumuza büyük bir ziyafet düzenlendi. Doug Henderson oradaki konuşmasında beyan etti ki, bizim ülkelerimiz arasındaki ilişkiler strarejik ortaklık niteliği taşımalıdır. Ben de aynı görüşte olduğumu söyledim.

Nitekim, bu görüşme ve toplantılar Azerbaycan`ın tanıtımına katkı sağladı, ülkemizin bugünkü rolünü, önemini gösterdi. Başbakan Tony Blair 21 Temmuz`da belgelerin imza törenindeki konuşmasında Azerbaycan`ın dünya politikasında kilit rolü oynaması gerektiğini vurguladı.

Ben tüm bunlardan çok memnun kaldım. Zira Büyük Britanya dünya politikasını etkileyen nüfuzlu devletlerden biridir. Hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi`nin daimi üyesidir, hem AGİT`te, hem Avrupa Birliği`nde, Avrupa Konseyi`nde çok etkin bir güce sahiptir. Onun için bu ülke ile ilişkilerin yaygınlık kazanmasının bizim için çok büyük önemi vardır.

Kuşkusuz ki, başbakanla görüşmelerimiz sırasında biz tüm konuları görüştük. Biz özellikle Ermenistan-Azerbaycan ihtilafının ortaya çıkması, nedenleri, bugünkü durumu ve ülkemizin yaklaşımına ilişkin konuları gözden geçirdik. Büyük Britanya Hükûmeti bizim tutumumuzu tam olarak destekledi. İmzaladığımız ortak siyasi bildiriye bunların hepsi yansıdı.

Bildiğiniz üzere, Sayın Tony Blair- Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı Başbakanı- ile ben, Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı dostluk ve ortaklık ilişkilerine ilişkin ortak bildiriyi imzaladık. Aynı siyasi bildiride Azerbaycan`ın uluslararası alandaki konumlarını temin eden tüm maddeler, keza Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ anlaşmazlığının AGİT Lizbon Zirvesi`nde kabul edilmiş üç ilkenin temelinde çözüme bağlanması konusu yer aldı. Tabii k, biz görüşmelere başlamadan önce bu bildirinin metni artık hazırdı. Fakat konuşma esnasında ben özellikle bu konuyu derinleştirdim. Ben söyledim ki, biz Dağlık Karabağ`a bağımsızlık tanınmasını asla kabul edemeyiz. Biz barış iştiyoruz, sorun barışçıl yoldan çözüme bağlanmalıdır. Fakat biz topraklarımızın herhangi küçük parçasının bile başka bir ülkeye verilmesini asla kabullenemeyiz. Bu, bizim net, ilkeli tutumumuzdur. Biz bu tutumumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz.

Başbakan bu fikirlere yüzde yüz katıldı. Biz bir takım uluslararası hukuk normlarının, Birleşmiş Milletler`in, AGİT`in ilkelerinin bulunduğu, bunların değişmez olduğu görüşünde mutabık kaldık. Bu yüzden de ben hep söyledim, şimdi de söylüyorum: Ermenistan tarafı er geç bunu anlamalıdır ve anlayacaktır.

Bu konu sadece onunla görüşmede değil, diğer görüşmelerde de detaylı olarak masaya yatırıldı ve ben bundan çok memnun kaldım. Ben konferanslardaki konuşmalarımda da bunların hepsini anlattım.

Başbakanla görüşmemizde özel yer tutan bir diğer konu da Avrupa-Kafkasya-Asya ulaştırma koridoru konusu, büyük İpek Yolunun restorasyonu alanında yapılan çalışmalar oldu. Başbakan bu konuyla çok ilgilendi. Ben bu konunun tarihçesini, içeriğini ve önemini ona haritayla ayrıntılı bir biçimde anlattım. O, çok memnun kaldı. Büyük Britanya bu çalışmaya katıldı ve katılmaktadır. 7 ve 8 Eylül tarihleri arasında Azerbaycan`da düzenlenecek olan zirve toplantısına- konferansa hiç kuşkusuz Büyük Britanya katılacaktır.

Kaydettiğim üzere, başbakanla görüşmemizin, toplantılarımızın sonucu şu oldu ki, onun konutunda hem siyasi bildiri imzaladık, hem de Büyük Britanya`nın büyük şirketleri ile Azerbaycan arasında anlaşmalar imzalandı. BP şirketi ile imzalanan anlaşma çok büyük bir anlaşmadır, Azerbaycan`ın Hazar Denizi`nde bulunan en zengin yataklarından biri ile ilgilidir. Orada üç yatak bulunuyor, önceleri, arama faaliyetleri sırasında onlara faklı isimler verilmişti. Fakat şimdi anlaşmayı düzenlerken yeni isimler verdik - Araz, Alev ve Şark yatakları. Bunlar hep birlikte büyük bir yapı oluşturmaktadır. Bu yatakta hisselerin yüzde 30`unun "BP/Statoil" şirketlerine verilmesine ilişkin sözleşme imzalandı. Bunun çok büyük kapsamlı bir anlaşma olduğunu düşünüyorum. Orada deniz çok derindir ve onların bu alanda çok büyük olanakları ve birikimleri mevcuttur. Bunun çok perspektifli olduğunu düşünüyorum.

"İnam" isimli bir başka yatak daha var. O da zengin yataktır. Bu yatağa, - keza "BP" ile anlaşma yaptığımız yataklara da, - yabancı şirketler çok büyük ilgi gösteriyorlardı. Fakat "BP" en iyi ekonomik öneriler sundu, bu yüzden de biz anlaşmayı onunla imzaladık.

Siz şunu bilmelisiniz ki, bu anlaşmalar büyük açık ihaleler sonucunda hazırlandı ve imzalandı. Her yatağa pekçok şirket ilgi gösteriyordu. Nihayet, en yüksek ekonomik rakamları öneren şirketlerle anlaşmalar imzalamayı başardık. "İnam" yatağı konusunda Büyük Britanya`nın "Monument oil", Amerika`nın ünlü "AMOCO" şirketleri ve Rusya`nın Moskova kentine ait yeni bir şirketle sözleşme imzaladık.

Murathanlı denen bölgede bir yatağımız vardır. Hatırlıyorum, bu petrol yatağı 1970`li yıllarda keşfedildi. O dönemde oradan çok iyi miktarda petrol elde ediyorduk. Sonra ise bazı nedenler yüzünden bu yatağı iyi işletemediler ve şimdi orada çok az miktarda petrol üretiliyor. Fakat Ramco Şirketi bu yatağa çoktan beri ilgi gösteriyordu ve bir dizi öneriler sundu. Biz bu yatağın da ortak işletilmesine ilişkin anlaşma imzaladık.

Biliyorsunuz, biz Bakü`de otel ve iş merkezinin yapımı hakkında Bakü kenti ile "Morrison" şirketi arasında anlaşma imzaladık. O, inşaat sektöründe faaliyet gösteren özel şirkettir.

Böylelikle, ben hem siyasi bildirinin, hem imzalanmış anlaşmaların çok önemli olduğu düşüncesindeyim. Genel olarak Büyük Britanya ile aramızda olan ilişkileri, özellikle ekonomik ilişkileri düzenleyen hukuki belgeler çok fazladır, yeteri kadardır. Bu yüzden de şimdi ek belgelerin imzalanmasına gerek yoktu.

Ben kabine üyelerinin çoğu ile görüştüğümü söyledim. Söz konusu görüşmelerin her biri çok önemliydi ve bizim için gerekli idi. Bu inisiyatif onlardan geldi.

Fakat birkaç diğer görüşme de oldu. Örneğin, Britanya`da Azerbaycan`ın eğitim alanında bazı etkinlikler yapan bir konsey bulunmaktadır. Onun başkanı da gelip benimle görüştü. Ben Britanya-Azerbaycan Derneği`nin kurulmasının ve bu ziyaretim sırasında otelde büyük bir salonda onun üyeleri ile görüşmemin altını özellikle çizmek isterim. Bu da büyük bir gelişmedir. Zira ben hatırlıyorum, 1994 yılı şubat ayında buraya geldiğimde Büyük Brtanya Azerbaycan için sadece dünyadaki devletlerden biriydi. Orada büyükelçiliğimizi henüz yeni açmıştık, bunun dışında hiçbir şey yoktu. Fakat bu dört sene içinde ilişkilerimiz öylesine yaygınlık kazandı, Azerbaycan`a yönelik ilgi öylesine arttı ki, Britanya-Azerbaycan Derneği kuruldu. Bu derneği kuranlar da İngiltere`nin ünlü kişileri - eski bakanlar, ülkenin siyasal toplumsal yaşamında önemli yeri olan insanlardır ve Azerbaycan`a ilgi çok büyüktür. Bu, çok önemlidir. Ben buna çok değer veriyorum.

Bu görüşmelerden en önemlileri büyük konferans salonlarında yapılan görüşmelerim oldu. Biliyorsunuz, ayın 22`de Londra`da büyük bir ekonomik konferans düzenlendi. Konferansı Büyük Britanya`nın ABC Şirketi düzenlemişti ve altı-yedi aydı bunun için hazırlanıyordu. Bu, uluslararası bir konferastı ve oraya katılanlar kendi isteği ile ve kendi parasıyla gelmişti. Konferansa katılmak için belli bir miktar para ödemek gerekiyordu, sıradan bir konferans değildi. Şimdi bir düşünün, Azerbaycan`a ilgi öylesine büyüktü ki, bu salonda - siz kendiniz de oradaydınız,- üç yüzden fazla kişi vardı. Onların hepsi işadamlarıydı - hem Büyük Britanya`nın, hem de birçok ülkenin temsilcileri katılıyorlardı. Konuşma yapmak isteyen pekçok kişi vardı, hatta bazıları konuşma yapma imkanı olmadı diye epey üzüldüler. Azerbaycan`dan birçok bakan konferansa davet almıştı.

Ben orada açılış konuşması yaptım. Siz orada bulunuyordunuz ve konuşmamın içeriğini biliyorsunuz. Fakat konferansın önemi şudur ki, o, Azerbaycan`ın ekonomisine olan büyük

ilgiyi ve Azerbaycan`da çalışmak isteyen kişilerin sayısının giderek arttığını gösteriyor. Bunun yanı sıra yabancı yatırımcıların Azerbaycan`da çalışması için normal koşulların ve olanakların sağlandığını ortaya koyuyor. Eğer bunlar olmazsa, onlar Azerbaycan`a gelmezler. Bu rakam defalarca söylendi ve başbakan da, biğer bakanlar da gururla söylediler ki, şimdi Azerbaycan`da Büyük Britanya`nın 100`den fazla şirketi çalışıyor. Hatırlarsanız, hatta ben şunu iki-üç yerde söyledim: Bence Büyük Britanya ziyaretimin en büyük başarısı Amerika Birleşik Devletleri ile Büyük Britanya arasında bir rekabet ortamını sağlamış olmamdır. Onlar şimdi Azerbaycan`da Büyük Britranya şirketlerinin sayısının artık ABD şirketlerinden daha fazla olduğunu düşünüyorlar. Evet fazla ve ben bunun çok güzel bir gösterge olduğu kanaatindeyim. O yüzden ben bu uluslararası ekonomik konferansı çok önemsiyorum. O, çok büyük sonuçlar sağlayacaktır.

Bunun yanı sıra, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü`ndeki görüşme de çok verimli oldu diye düşünüyorum. Orada önceki sefer de görüşmem oldu. O sırada da Azerbaycan`a büyük ilgi vardı. Fakat bu defa ilginin öncekinden epey fazla olduğunu gördüm. Salon tıklım tıklım doluydu. Orada bulunan kişilerin de hepsi kendi isteği ile gelmişti ve siyaset alanında iş yapan, siyasi enstitülerde çalışan kişiler, gazeteciler, farklı ülkelerin büyükelçileri ve büyükelçilik temsilcileriydi.

Görüşme sırf siyasal bir nitelik taşıyordu. Bu yüzden de hatırlıyorsunuzdur, ben yalnızca siyasi konulara değindim ve fırsattan yararlanıp, bu konuda bilgileri olsun diye, öncelikle Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının tarihçesini ve bugünkü durumunu anlattım. Zira, maalesef, önceki dönemlerde propaganda faaliyetimiz, aydınlatma çalışmalarımız zayıftı, Dağlık Karabağ sorununu başlatan, Azerbaycan`a saldıran, topraklarımızı işgal eden, bir milyon kadar Azeriyi yerinden yurdundan eden Ermenilerin propagandası daha etkindi. Onların diasporası çok güçlüydü. Genel olarak, bu alanda daha becerikli oldukları için her zaman daha avantajlı oldular.

Çoğu zaman bu sorunda suçlunun güya Azerbaycan olduğunu düşünüyorlardı. Bence son yıllarda bizim dış politikamızın,- sadece bu ülkede değil, tüm dünya genelinde, - en büyük başarısı şudur ki, nihayet biz Azerbaycan gerçeklerini dünyaya anlatmayı, dünyadaki sosyo-politik görüşü değiştirmeyi başardık. Kuşkusuz, Ermenistan tarafı hâlâ kendi gücünü ortaya koymaya çalışıyor. Onların gücü, insanları çok fazladır, diasporları güçlüdür. Belki de Ermeni diasporası, lobisi bu konuda Ermenistan hükûmetinden daha fazla iş yapıyor.

Bizim ne böyle bir diasporamız, ne de lobimiz vardır. Bu yüzden de biz dış politikamızın gücüne, kendi olanaklarımıza güveniyoruz, bunları değerlendiriyoruz. Bizim yaptığımız işler kendi sonuçlarını veriyor ve bu bakımdan Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü`ndeki görüşme, benim oradaki konuşmam çok önem arz ediyor ve buna çok değer veriyorum.

Edinburgh, yani İskoçya gezimiz de çok önemli oldu. Biliyorsunuz, İskoçya Büyük Britanya`da çok önemli bir yerdir. Biliyorsunuz, onların kendi iç sorunları vardır. Bir zamanlar İskoçya ile İngiltere arasında savaşlar yapıldı, ölümler oldu, daha sonra birleştiler. Şimdi de kendilerine bir takım yetkilerin verilmesini istiyorlar. Bu istekleri de bir düzeyde karşılanıyor.

İskoçya bu ülkenin sanayi olarak gelişmiş bölgesidir ve petrol sektörünün ana bölümü burada bulunmaktadır. Onun için de ben bu daveti kabul ettim. "BP"nin oradaki çalışmaları hakkında bilgi edindik. Zira "British Petroleum"un yaptığı çalışmalar, hem petrol üretimi hem petrolün işlenmesi alanındaki teknolojileri benim için çok önemliydi. Bununla birlikte, hiç kuşkusuz, orası çok antik bir yerdir, tarihi bir kenttir, tarihsel anıtlar kentidir, orada kraliçenin bir sarayı vardır, tüm bunlar ise onlar için kutsaldır.

Orada belediyede görüşmemiz, toplantılarımız oldu. BP ile çok güzel görüşmeler yaptık. Ben çalışmalar hakkında bilgi edindim. Büyük bir yemek verdiler. Ondan önce İskoçya iş çevrelerinin temsilcileri ile görüşmem oldu. Bu da çok önemli bir görüşme idi.

En sonunda, 11.yüzyılda inşa edilmiş bir şatoya gittik. Bu şatoyu bizim için açtılar,- onu çok ender durumlarda açarlar. Orada bizim onurumuza ziyafet düzenlediler. Bu sıradan bir yemek değildi, hem de siyasi bir karakter taşımaktaydı. Orada bakan, kanaatimce, ziyaretimizin sona ermesi ile ilgili bir konuşma yaptı,- size o, konuşmanın metni size dağıtılacaktır. Orada ben de bir konuşma yaptım.

Genel olarak, gezi çok önemlidir, ilginçtir ve ben çok memnun kaldım. Düşünüyorum ki, Azerbaycan halkının bana verdiği yetkileri bugünlerde de gereğince yerine getirdim. Teşekkür ederim. Benimle beraber bu sıkıntılara dayandığınız için ayrıca teşekkürler.

AZERBAYCAN Gazetesi, 25 Temmuz 1998.