Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev´in Japonya´nın "Asahi" televizyonuyla yaptığı söyleşi - 27 Şubat 1998

Soru: Halihazırda Japon ekonomisi bir takım zorluklarla karşılaşıyor. Siz bu konuda ne söyleyebilirsiniz?

Cevap: Japon ekonomisinin ne durumda olduğuyla ilgili yorum yapmak benim için zor. Biz bunu dışarıdan izliyoruz ve burada yaşanan süreçlerle ilgili bilgimiz var. Fakat bu, beni pek ilgilendirmiyor, zira söylediğiniz üzere, Japonya ne denli zorluklarla karşılaşmış olsa da, o, büyük ekonomik potansiyele sahip çok gelişmiş bir ülkedir, dünya ekonomisinde önemli bir yer işgal etmektedir. Bu yüzden de Japonya'nın bu zorlukların üstesinden geleceğini ve uluslararası alanda önceki gibi hak ettiği yeri alacağını düşünüyorum.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, siz Japonya'ya ilk gezinizin amaçları ile ilgili ne söyleyebilirsiniz?

Cevap: Bu, bağımsız Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın Japonya'ya ilk gezisidir. İşte bu olayın kendisi şimdiki ziyaretin büyük önem taşıdığını gösteriyor. Biz bağımsız bir devlet olarak altı senedir varlığımızı sürdürüyoruz, dünyanın tüm ülkeleri ile karşılıklı yarara dayalı ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. Ben gerek Batıda, gerekse de Doğuda dünyanın birçok önemli ülkelerinde resmi ziyaretlerde bulundum. Japonya hem ekonomik yönden, hem de dünya politikasındaki nüfuzu itibariyle çok büyük bir ülkedir. Bu yüzden de benim ziyaretimin amacı ilk önce Japonya ile sıkı ilişkiler kurmak ve işbirliğimizin somut yönlerini belirlemektir. Ben Japonya'ya bu amaçla geldim ve ziyaretimin sonuçlarından memnunum.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, ülkenizde çok büyük miktarda petrol bulunuyor. Onun petrol rezervleri ne kadardır?

Cevap: Öncelikli olarak, sizin bu konuda Azerbaycan'a gıpta etmenize gerek yok. Sizin petrolünüz yok, fakat bunun yerine birçok şeye sahipsiniz. Genel anlamda Hazar havzasında çok büyük miktarlarda petrol bulunuyor. Biz Hazar Denizi'nin Azerbaycan'a ait sektöründe çalışmalar yapıyoruz. Azerbaycan'da karada da petrol rezervleri bulunuyor. Biliyorsunuz, Azerbaycan eskilerden beri petrol ülkesidir ve şimdi onun üretiminin ikinci aşaması başlamak üzeredir. Biz yabancı petrol şirketlerini teşvik ederek zengin petrol yataklarının işlenmesi alanında etkin bir çalışma yapıyoruz. Bu yataklar Azerbaycan jeologları, petrolcüleri tarafından keşfedilmiştir ve biz onları çeşitli nedenler yüzünden kulanamıyorduk. Bizde ne miktarda petrolün bulunduğunu söylemek zor. Örneğin, jeologlarımızın, uzmanlarımızın tahminlerde bulundukları bazı petrol yatakları var. Fakat biz onların işlenmesine, sondaj çalışmalarına başlağımızda orada petrolün beklenenin üzerinde olduğu ortaya çıkıyor. Yeri gelmişken, halihazırdaÇırak yatağında durum böyledir. Biz burada eylül 1994'te imzalanan anlaşma uyarınca geçen sene kasım ayında petrol çıkarmaya başladık. Burada açılan kuyulardan beklenenin üzerinde petrol elde edildi. Eşrefi ve Tan Yıldızı yataklarında açtığımız kuyudan öngörülenden daha fazla miktarda petrol elde edilmiştir. Biz aynı yataklarla ilgili anlaşmayı 1996 yılında imzaladık ve burada ortaklık payının yüzde 20'si Japonya'nın "İtochu" Şirketine ait. Kısacası, petrol çok fazladır. 30 yıllığına 9 anlaşma imzalanmıştır. Söz konusu anlaşmaların toplam değeri yaklaşık olarak 30 milyar Amerikan doları civarındadır, birkaç milyar ton petrol elde edilecektir.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Japonya Azerbaycan ile işbirliği konusunda biraz geç kalmıştır. Japonya sizin iyi bir ortağınız olabilir mi?

Cevap: Siz, kuşkusuz ki, geç kalmışsınız, ne işse, bunu Japonlara hiç yakıştıramadım. Onlar genelde geç kalmazlar ve gidilecek yere herkesten erken giderler. Fakat eminim, kaçırılmış olanı telafi edeceklerdir. Örneğin, dün biz büyük bir projede Japonya'nın Mitsui Şirketine yüzde 15 oranında pay ayrılması ile ilgili anlaşma imzaladık. Şimdi bir düşünün: Sizin İtochu Şirktei bizim ilk petrol anlaşmamıza, keza Tan yıdızı ve Eşrefi yataklarına ilişkin anlaşmaya katılıyor, dün ise Mitsui Şirketi bir anlaşmada yüzde 15 pay almıştır. Bu, kötü bir başlangıç değildir. Zannedersem, siz tipik bir Japon özelliklerine dayanarak kaybettiğiniz herşeyi telafi edebiliyorsunuz. Bu, size bağlı. Örneğin, geçen sene Eylül ayında İtalya'nın Eni Agip Şirketi ile anlaşma yaptığımız dönemde Kurdashi yatağı için 10 aday vardı. "Eni Agip" en iyi ekonomik şartlar sundu ve biz onunla anlaşma imzaladık. Mitsui Şirketi bize başvurduğunda ise biz ona, eğer siz diğer şirketlere oranla daha iyi koşullar sunarsanız, o zaman biz bunu size verebiliriz dedik. Onlar bu koşulları sundular. Yani şimdi bizde ihale yapılıyor, rekabet ortamı sözkonusu. Eğer Japon şirketleri daha iyi koşullar sunarlarsa, onlar da pay alacaklar.

Muhabir: Sayın Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz günlerde Irak'ın bombardıman edilmesi tehlikesi vardı. Bunun ise, başlıca olarak, petrolle ilişkili olduğunu söylüyorlar. Tabii, petrolün bulunması her ülke için iyidir, fakat, o, halka felaket getirmemelidir.

Haydar Aliyev: Ne yapalım? Nitekim biz böyle bir durum karşısında korkuya kapılıp kendi doğal kaynaklarımızı ülkemizin gelişmesi için kullanmaktan alıkoymamalıyız. Küveyt'te, Irak'ta yaşanan bu tür olayları ortadan kaldırmak gerekir. Herhalde, dünya daha tehlikesiz olmalı ve kişilerin veya her hangi ülkenin ekonomik çıkarlarından dolayı silahlı saldırıyla ilgili yaptırımlar uygulanması yönünde öneriler sunmalarına izin verilmemelidir.

Soru:  Sayın Cumhurbaşkanı, Sovyetler Birliği mevcut olduğu dönemde Siz Politbüro üyesiydiniz. Bizim kanaatimizce, şimdi Azerbaycan Rusya'ya oranla ABD ile daha yakın ortaklık ilişkileri kuruyor. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?

Cevap: Biz dünyanın tüm ülkeleri ile - hem Rusya ile, hem Amerika Birleşik Devletleri ile, hem Fransa ile, hem İngiltere ile, hem Japonya ile, hem Çin ile, herkesle, keza tüm komşularımızla - İran, Türkiye ve Gürcistan ile eşit, karşılıklı yarara dayanan ilişkiler kurmak istiyoruz. Hatta askeri ihtilaf içinde bulunduğumuz Ermenistan ile de. Biz büyüklüğüne bağlı olmayarak herhangi bir ülkenin egemenliğimizi, bağımsızlığımızı bozmasına izin veremeyiz. Biz Azerbaycan'ın bağımsızlığını kazanmasını tarihi bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Nitekm bizim öncelikli görevimiz bağımsızlığımızın dokunulmazlığını sağlamaktır. Bu nedenle de herhangi kimse bize baskı yapmaya kalktığında veya herhangi dolaylı yollardan egemenliğimizi bozmak istediğinde biz bunu kabullenemeyiz. Azerbaycan küçük bir ülkedir. Fakat şimdi dünyada tüm ülkelerin yüzölçümüne, nüfus sayısına, ekonomik potansiyeline bağlı kalmaksızın eşit olması gerektiğini düşünüyoruz. Tüm ülkelerle, keza Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerimizin temelini işte bu ilkeler oluşturmaktadır.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, bazı söylentilere göre, Rusya'da büyük oranda rüşvet ve yolsuzluk durumları yaşanmaktadır. İmzalanan anlaşmalar sonucunda petrolden dolayı Azerbaycan'a çok büyük oranda para girişinin olmasının ardından bu tür rüşvet ve yolsuzluk olaylarından korkmuyor musunuz?

Cevap: Rüşvet Japonya dahil her yerde var. Ben geçenlerde sizin Maliye Bakanlığı çalışanları rüşvet aldıkları için bakanınızın istifa ettiğini duydum. Geçenlerde, yaklaşık olarak 15 gün önce ben Azerbaycan Dışişleri Bakını'nı görevden aldım, zira onun da rüşvet olaylarında eli vardı. Kısacası, bizim görevimiz bu "hastalığa" karşı mücadele vermektir. Rüşvet Azerbaycan'da bugün de kendini gösteriyor. Biz bunu saklamıyoruz ve bu konuda açık konuşuyoruz. Japon firmalarının temsilcileri ile görüşmede ben onlara ilişkilerimizin temiz, vicdanlı bir temel üzerinde kurulmasını istedim. Kısaca, rüşvet ile mücadele edeceğiz.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Sovyet düzeninin çöküşü Sovyetler Birliği'nin o dönemdeki yöneticilerinin yaptığı yanlışlarla ilişkilidir. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?

Cevap: Biliyor musunuz, bu, çok geniş bir konudur. Eski Sovyetler Birliği yöneticileri çok yanlışlar yaptı. Fakat artık şimdi, sorunun Sovyetler Birliği yöneticilerinin yanlışlarında değil, siyasal ve ekonomik düzende olduğu söylenebilir. Siz biliyorsunuz ki, 1987 yılında ben kendim tüm görevlerimi bıraktım. Ben Sovyetler Birliği Komünist Partisi Siyasi Büro üyesi ve SSCB Hükümeti birinci başkan yardımcısı oldum. Altı sene çalışmadım, tecrit edildim, hatta beni takip ettiler, sıkıştırdılar. 1990 yılında Sovyet yönetimi halk karşıtı bir karar alıp halk harekatını bastırmak için Azerbaycan'a büyük askeri birlikler gönderdiğinde kan döküldü. Moskova'da ben Gorbaçov'un ve onun hükümetinin bu kararına itiraz ettim. İşte o sırada ben Komünist Partisi'nden ayrıldım, oysa gençlik yıllarımdan beri onun üyesiydim. Ardından kendi görüşlerimi tekrar gözden geçirdim. Daha Sovyetler Birliği'nin mevcut olduğu dönemlerde bile ben Komünist Partisi'nin iktidardan gitmesi gerektiğini düşünüyordum. Öyle de oldu ve Sovyetler Birliği çöktü. Belki bu, tuhaf bir durumdur, fakat Sovyetler Birliği'nin çöküşünü onun yöneticilerinden biri - Aliyev, yani ben büyük sevinç ve takdirle karşıladım. Nitekim Sovyet yönetiminin hataları vardı, fakat şimdi rejimin kendisinin de yanlış olduğu söylenebilir. Gerçi bu rejimin tarihsel rol oynadığını inkar etmemeliyiz. Ben sürekli geçmişi kötüleyen kişilere de katılmıyorum. Herhangi bir geçmişin hem olumlu, hem olumsuz yönleri vardır.

Devleti nasıl kurduğuma gelince, söylediğim üzere, ben bağımsız Azerbaycan'ın Cumhurbaşkanıyım. Azerbaycan'da demokratik, laik hukuk devletinin kurulması, insan haklarının, ifade, basın, vicdan özgürlüğünün, tüm özgürlüklerin, siyasal çoğulculuğun, girişimcilik özgürlüğünün sağlanması ilkeleri benim faaliyetimin temelini oluşturmaktadır. Biz ekonomiyi piyasa ilişkileri çerçevesinde ve dünya ekonomisi ile yoğun bütünleşme sürecine dayanarak kuruyoruz. Biz yabancı yatırımlara açık kapı politikası izlediğimizi duyurduk. Onlar bize geliyorlar. Bunun için biz uygun koşulları sağladık. Yani biz gerek politika, gerek ekonomi, gerekse de sosyal alanlarda çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak istiyoruz.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, bir ay sonra Rusya Devlet Başkanı Boris Nikolayeviç Yeltsin resmi ziyaret için Japonya'ya gelecek. Siz Sn.Yetsin ile ilgili ne söyleyebilirsiniz?

Cevap: İyi bir adam. O, demokrasiden yanadır, ekonomik reformlar uyguluyor, Rusya'nın demokratik düzene kavuşması sürecini çok etkin bir biçimde gerçekleştiriyor, birçok demokratik değişiklikler yapmak istiyor. Ben de Rusya'nın İmparatorluk değil, demokratik bir devlet olmasını istiyorum. Bizim gibi, siz de Rusya ile komşusunuz. Bu nedenle de Rusya'nın demokratik bir ülke olmasını, eski Rusya'nın tekrar geri gelmemesini istiyorum.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, sizce, Rusya Kuril Adaları'nı Japonya'ya geri verebilir mi?

Cevap: Biliyor musunuz, bu, eski bir sorundur. Ben bildiğim kadarıyla, 1993 yılında Devlet Başkan Boris Yetlsin Japonya ziyareti sırasında Kuzey bölgeleri ile ilgili sorunun çözüleceğini söylemişti, bu nedenle de sizde bir sözleşme yapılmıştı. Basından izlediğim kadarıyla, Başkan Yeltsin ve Başbakan Haşimoto'nun Krasnoyarsk görüşmesi - ki bu görüşmenin "gayri resmi bir görüşme" olduğunu söylediler,- yapıldığı sırada aynı konu ilgi odağında yer aldı. Onların bu sorunun 2000 yılına kadar çözüme bağlanması yönünde bir anlaşmaya vardıklarını söylüyorlar. Bu sorunun çözümünü tüm kalbimle diliyorum.

Muhabir: Teşekkür ederim.

Çeviri "Haydar Aliyev: Bağımsızlığımız sonsuza dek sürecektir" (konuşmalar, nutuklar, bildiriler, demeçler, mektuplar, seslenişler, kararlar) - 14. Cilt, "Azerneşr" Bakü - 2005, sayfa 401'deki metinden yapılmıştır.