Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in Almanya Federal Cumhuriyeti`ne resmi ziyareti ile ilgili düzenlenen basın toplantısında bildirisi - Bonn, 3 Temmuz 1996

Sayın bayanlar ve baylar!

Bugün beni buraya, sizin kentin basın merkezine, gazeteciler evine davet ettiğiniz için teşekkür ediyorum.

Malumunuz üzere, Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti`nin daveti üzerine ben 1 Temmuz`da resmi ziyaret için Almanya`ya geldim. Bu, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Başkanı`nın, Cumhurbaşkanı`nın Almanya`ya ilk gezisidir.

Dün sabah erkenden burada, Almanya`da temaslarımız başladı. Ben Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Roman Herzog, Federal Şansölye Sayın Helmut Kohl ve Alman hükümetinin diğer temsilcileri, aynı şekilde Bundestag yönetimi ve milletvekilleri ile görüşmeler yaptım. Geniş kapsamlı görüşme ve toplantılarımız oldu. Bu görüşme ve toplantılar sonucunda Azerbaycan-Almanya ilişkilerinin geliştirilmesi alanında verimli bir çalışma yaptık.

Azerbaycan Cumhuriyeti, genç bağımsız bir devlettir, bağımsızlığının beşinci yılını yaşıyor ve bağımsız bir devlet olarak uluslararası arenada hak ettiği yeri almak istiyor. Bu amaçla Azerbaycan Cumhuriyeti dünyanın tüm ülkeleri ile ikili, karşılıklı yarara dayalı ilişkiler kuruyor.

Azerbaycan, bu ülkeler arasında Almanya Federal Cumhuriyeti`ne çok büyük önem vermektedir. Almanya, ekonomi alanında büyük başarılara imza atan demokratik bir ülke, devlet ve demokratik bir toplumdur, dünya siyasetinde ve ekonomisinde önemli bir yer edinen dünyanın büyük devletlerinden biridir. İşte tüm bunlardan dolayı Azerbaycan, Almanya ile ilişkilerine ve bağlarına özel önem veriyor. Bu ilişkiler son yıllarda kuruldu ve biz bunları geliştirmeye çalıştık. Almanya`yı ziyaretteki amacım bu ilişkileri daha üst boyutlara taşımak ve bunların derinleşmesi ve genişlemesi, gelişmesi için yeni önlemler almaktı.

Almanya`nın devlet ve hükümet başkanları ve resmi makamları ile dün yaptığımız görüşmelerde Azerbaycan - Almanya ilişkilerinin gelişmesi için iyi bir zemin sağladığımızı düşünüyorum. Ben bu görüşme ve temaslardan memnun kaldığımı vurgulamak ve bize - bana ve beraberimdeki kişilere çok yüksek konukseverlik, ilgi ve alaka gösterildiğini belirtmek isterim. Bunlardan dolayı Alman halkına, Alman hükümetine teşekkür ediyorum.

Biz yaptığımız görüşmelerde ekonomik ilişkilerin genişletilmesi, ekonomi alanında işbirliğinin hızlandırılması konularına ağırlık verdik. Bu alanda geniş olanaklar bulunuyor ve biz bunları verimli bir şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bugün sabah Köln kentinde - ülkenin ekonomi, sanayi merkezinde Almanya iş çevreleri, şirket yönetici ve temsilcileri ile bir araya geldik. Bu görüşmede Azerbaycan`ın Almanya ile işbirliği yapma olanaklarını detaylı olarak anlattığımı düşünüyorum.

Bildiğiniz üzere, Azerbaycan, Avrupa`nın bir parçasıdır. Avrupa ile Asya`nın kavuştuğu bölgede bulunuyor. Azerbaycan, jeopolitik açıdan da çok önemli bir konuma sahiptir. Genel olarak ülkemizin doğal kaynakları, Kafkasya`daki konumu, Avrupa ile Asya arasındaki yolların kesiştiği bir bölgede bulunmuş olması Avrupa ülkelerinin ilgisini çekmektedir, keza tüm bunlar Almanya da ilgi duymaktadır. Sanırım, şimdiye kadar yaptığımız görüşmeler, bugün ve yarın için öngörülen temaslarımız Azerbaycan - Almanya ilişkilerini, özellikle ekonomi alanındaki ilişkilerimizi genişletecektir. Biz bu işbirliğinin daha ileri boyutlara taşınmasından yanayız.

Ben size teşekkür ediyorum ve sorularınızı yanıtlamaya hazırım.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, görüşmelerinizde Ermenistan-Azerbaycan sorununun giderilmesinin çok güç konulardan biri olduğunu ve bu çalışmada uluslararası örgütlerin, kuruluşların yardımcı olabileceğini söylüyorsunuz. Siz ne tür bir yardımı kastediyorsunuz ve ileride bu güç sorun nasıl çözüm bulur?

Haydar Aliyev: Evet, Ermenistan - Azerbaycan ihtilafı, Dağlık Karabağ nedeniyle çıkan bu sorunun giderilmesi zor bir konudur. Bu ihtilaf sekiz yıl önce, 1988 yılında başladı ve dünyada yaşanan tüm sorunlar arasında en uzun süre devam eden çok karmaşık bir sorun olduğunu söyleyebilirim. Bu çatışma Ermenistan`ın Azerbaycan`a yönelik silahlı saldırısıyla başladı. Ermenistan, Azerbaycan`ın Dağlık Karabağ bölgesini ele geçirmek amacı ile silahlı saldırıda bulundu ve bunun üzerine savaş çıktı. Bu savaş sonucunda bazı nedenlerden dolayı Ermenistan silahlı kuvvetleri, Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının yüzde 20`sini işgal etmeyi başardı. Bu bölgelerden bir milyondan fazla Azerbaycan vatandaşı, yerinden yurdundan zorla göç ettirildi ve günümüzde Azerbaycan`ın diğer bölgelerinde zorlu koşullar altında mülteci olarak yaşıyor ve çoğunluk çadırlarda barınıyor.

Savaş yüzünden Azerbaycan, büyük zarara uğardı, ülkemiz büyük kayıplar verdi, insanlar öldü. Şimdi işgal altında bulunan topraklarda Azerbaycan halkının yüzyıllar boyunca kurduğu, yaptığı her şey - konutlar, tarihi anıtlar, üretim tesisleri - fabrikalar, elektrik santralleri, hastaneler, okullar, kültür merkezleri yıkıldı, yerle bir edildi. Tüm bu sıkıntılara, kayıplara rağmen Azerbaycan Cumhuriyeti, devleti sorunun barışçıl çözümünden yanadır. İşte bu yüzdendir ki, iki yıl önce Ermenistan ile Azerbaycan arasında askeri operasyonların, savaşın durdurulması konusunda anlaşma imzalandı. İki senedir, savaş yok, biz ateşkes koşullarında yaşıyoruz. Mamafih kalıcı barış da heniz sağlanmış değildir.

Biz barış istiyoruz, savaşların tekrar başlamasını istemiyoruz. Bu nedenle barışı tesisi etmek için kendi payımıza çok ciddi ve yapıcı adımlar atıyoruz. Siz söylediniz, ben de teyit ettim, bu sorunun çözümü zor bir süreçten geçiyor. Fakat meselenin çözümü için sadece bazı şartların sağlanması gerekir. Şartlar gereğince, Ermenistan silahlı kuvvetleri işgal altındaki Azerbaycan topraklarından geri çekilmeli, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin toprak bütünlüğü, uluslararası kuruluşlar tarafından tanınmış sınırlarının dokunulmazlığı sağlanmalıdır. Bu koşullar altında Azerbaycan, Dağlık Karabağ`da yaşayan Ermenilerin, - ki orada yüz bin kadar Ermeni yaşıyor, - güvenliğini güvence altına almayı üstleniyor, aynı zamanda Azerbaycan Cumhuriyeti sınırları içinde Dağlık Karabağ`a çağdaş uluslararası uygulamada mevcut en geniş özerklik statüsünü vermeye hazırdır.

Bu koşullar kolay, adil koşullardır. Bu koşulların varlığına rağmen sorunun bugüne kadar çözüm bulamamasına neden Ermenistan tarafının buna engel çıkarmasıdır. Maalesef, Ermenistan tarafı sorunun çözümü konusunda adaletsiz davranıyor. Dağlık Karabağ`ı bağımsız kılmak, yani onun»bağımsız devlet» statüsünü kazandırmak istiyor. Onun için bu koşullar uygulanmıyor. Ayrıca ben de beyan ederim ki, Dağlık Karabağ`a asla «bağımsızlık» statüsü verilemez. Azerbaycan`ın toprak bütünlüğünün korunması uluslararası hukuk normlarına uygun bir istektir. Her ülke kendi topraklarının bütünlüğünü korumalıdır. Dolayısıyla şu durumda sorunun çözümü, tabii ki, erteleniyor.

Sorunun çözümü ile AGİT Minsk Grubu ilgileniyor. Minsk Grubu pekçok görüşmeler yapark temaslarda bulunuyor. Biz tüm bu önerilerimizi Minsk Grubuna sunuyoruz. Ancak sanırım, Minsk Grubu da sorunun adil çözümü için henüz gerekli kararı alamadı. Minsk Grubunun etkinliğini artırması gerekiyor, biz bunu istiyoruz. Aynı zamanda, dünyanın büyük devletlerinin - Minsk Grubu üyesi olan ve olmayan devletlerin bu sorunun çözümü için çabalarını artırması gerekir. Minsk Grubu üyesi ülkelerden biri olan Almanya da bu problemin çözümü açısından çok etkili çalışamlarda bulunabilir. Umarım, bu sorun barışçıl yoldan çözülecektir. Nitekim biz barış istiyor, sorunun barışçı yoldan çözülmesini istiyoruz.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, siz Azerbaycan`da yasal demokratik devletin kurulduğunu anlattınız. Fakat seçimleri gözlemleyen uzmanlara göre, Azerbaycan`da seçimler demokratik şekilde yapılmamış, muhalefet partilerine yasaklar konmuş, tüm gazeteler kapatılmış, gazeteciler tutuklanmışlar. Böyle bir ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün mü?

Haydar Aliyev: Sanırım, Sayın Manuçaryan`ın sorusu kendisinin Azerbaycan`a karşı ne kadar önyargılı olduğunu gösteriyor. Birincisi, şunu demek isterim ki, Sayın Manuçaryan`ın söylediklerinin hepsi uydurma ve gerçek dışıdır. Bence bunların hepsini kendisi uyduruyor.

Oysa gerçek şudur: Azerbaycan`da siyasi parti siciline kayıltı 30`un üzerinde parti bulunuyor. Bu partiler özgür bir şekilde faaliyet gösteriyor ve çoğu muhalefet partisidir. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında yapılan parlamento seçimlerinde hem çoğunluk hem nispi temsil sistemi uygulandı ve seçimlere 8 siyasi parti katıldı. Bu seçimler sonucunda parlamentoya muhalefet partilerinden hem nispi temsil sistemine göre, yani partilerin aday listelerinden, hem de çoğunluk sistemine göre milletvekilleri seçildi. Şimdi Azerbaycan parlamentosunda 8 partinin temsilcileri bulunuyor. Bazı milletvekilleri uzlaşmaz bir tavır izleyen muhalefet partilerinin temsilcileridir.

Azerbaycan`da siyasi çoğulculuk, basın özgürlüğü tam olarak sağlanmıştır. Ben gazetelerin kesin sayısını söyleyemem, birkaç yüzden fazla gazete çıkıyor. İşte buyurun, 560 gazete yayımlandığını söylüyorlar. Bunların büyük çoğunluğu muhalefet partilerine, siyasi kurumlara bağlı gazetelerdir. Her hangi sansür uygulanmamaktadır. Her gazeteci istediğini yazıyor. Bu arada Azerbaycan iktidarı da çok ciddi bir eleştiriye tabi tutuluyor ve bazen makalelerde, Sayın Manuçaryan gibi, iktidara yönelik yalan yanlış açıklamalarda bulunuyorlar. Ben tüm bunların normal olduğunu düşünüyorum. Sayın Manuçaryan`ın sorusunu da, eğer yalan konuşmasaydı, genel anlamda normal bir soru olarak değerlendirirdim. Azerbaycan`ın Cezaevlerinde bir tane bile hükümlü veya tutuklu gazeteci yok, şunu çok net olarak söylüyorum. Bir yıl önce birkaç genç gazeteci yazılarında Azerbaycan Cumhurbaşkanı`na hakaret ettiği için tutuklanmıştı. Bundan sonra kendilerini affetmem için bana başvuruda bulundular. Bu olayı duyunce ben kendilerini affettim ve cezaevinden tahliye oldular.

Nisan ayında Bakü`de bir Türk gazeteci tutuklandı. Kendisi gazetecilik mesleğinden dolayı değil, geceleyin suçlularla birlikte yakalandığı için göz altına alınmıştı. Türkiye`nin Iğdır ili temsilcilerinin bana başvurusu üzerine ben kendisini, gerçekten suç işlemiş olmasına rağmen, afettim, cezaevinden salıverildi, kendi vatanına - Türkiye`ye döndü.

Azerbaycan`da gerçekten demokratik hukuk devleti kuruluyor, insan hakları korunuyor. Geçen sene Kasım ayında kabul edilen ilk demokratik anayasanın maddelerinin üçte biri insan haklarının korunması ile ilgilidir. Ben sizin sorunuzu genel ifadelerle değil, gerçek olgularla cevapladım. Bununla birlikte bana bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ediyorum. Zira bu, bana Azerbaycan`da yaşanan demokratik süreçler hakkında buradaki gazetecilere ayrıntılı olarak bilgi verme olanağını sağladı.

Soru: Dağlık Karabağ sorununun giderilmesi için arabuluculuk misyonuyla ilgili birkaç girişim oldu. Şimdiki Rusya yönetiminin bu çalışmaya yardımını nasıl değerlendiriyorsunuz ve durumun normale dönmesi için Moskova daha ne yapabilir?

Haydar Aliyev: Meselenin barış yoluyla çözümü için sekiz yıl boyunca arabuluculuk rolünü üstlenen devletler, çeşitli siyasi kurumlar gerçekten oldu. Her arabuluculuk girişiminin belli dönemlerde bu sorunun çözümünde, hiç kuşkusuz, bazı katkıları oldu. Fakat genel anlamda çözüme ulaşmak mümkün olmadı.

Demin anlattığım üzere, dört yılı aşkın bir süredir AGİT Minsk Grubu, sorunun çözümüyle doğrudan ilgileniyor. 1994 yılı Aralık ayından bu yana Minsk Grubuna iki ülke - Rusya ve Finlandiya eşbaşkanlık yapmaktadır. Minsk Grubunun yanı sıra, Rusya devleti arabuluculuk girişimlerinde bulundu. Aynı şekilde dünyanın büyük ülkeleri - Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve diğer ülkeler de bağımsız girişimlerde bulundu ve arabuluculuk önerdiler. Rusya ve Devlet Başkanı Sayın Boris Yeltsin birkaç kez benimle bu konuyu görüştü ve sorunun çözümü için ileride de girişimlerini sürdüreceği, gerekli çabaları göstereceği yönünde açıklamalar yaptı.

Amerika Birleşik Devletleri de bu alanda girişimler yapmaktadır. Bu arada ABD Başkanı Sayın Bill Clinton ile de bu konu üzerine görüşme ve müzakerelerde bulunduk.

“Rusya bu alanda ne yapabilir?” sorusuna net bir cevap istiyorsanız, bu konuda çok şey yapabileceğini ve işbu sorunun çözümünde çok önemli etkinliklerde bulunabileceğini belirtirim. Başkanlık seçimlerinden sonra Rusya, bu konuda belki daha etkili katkılarda bulunacaktır.

«RİA-Novosti»: Ben de size bir soru sormak istiyorum: Rusya`daki başkanlık seçimleri ile ilgili bilgileriniz ne yönde?

Muhabir: Zannedersem, seçimler sakin geçiyor.

Haydar Aliyev: Sakin mi geçiyor? Çok güzel.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Almanya`daki görüşmeleriniz sırasında somut olarak hangi anlaşmaları imzaladanız?

Haydar Aliyev: Geçen Aralık ayında Almanya Dışişleri Bakanı, Federal Şansölye Yardımcısı Sayın Kinkel`in Azerbaycan`ı ziyareti sırasında Almanya ile Azerbaycan arasında birkaç anlaşma imzalandı. Dün de Azerbaycan temsilcileri ile Sayın Kinkel ve Ekonomi Bakanı arasında birkaç sözleşme imzalandı. Bu anlaşmaların hepsi Azerbaycan ile Almanya arasında ekonomik sorunların çözümünü konu almaktadır. Bu belgelerin ekonomi alanında işbirliği yapmamız için iyi bir hukuki sözleşme zeminini oluşturduğunu düşünüyorum.

Soru: Sayın Cumhurbakanı, Federal Şansölye ile görüşmenizde Azerbaycan için hangi öncelikli konular tartışıldı?

Haydar Aliyev: Dün Sayın Helmut Kohl ile görüşmelerimizde baştan sona hep öncelik verdiğimiz konuları ele aldık. Dolayısıyla görüşmelerde her hangi önemsiz bir konu ele alınmadı. Görüşmelerde başlıca önem verdiğimiz ve tartıştığımız konu, kuşkusuz, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yönelikti.

Alman şirketlernin Azerbaycan`daki faaliyetleri henüz düşük seviyededir. Oysa dün ve bugün de kaydedildiği üzere, Almanya`nın Siemens ve Mannesmann şirketleri daha yirminci yüzyılın birinci yıllarında Azerbaycan`da faaliyette bulunmuşlar. Bugün Alman iş adamları ve şirketlerinin Azerbaycan`da iş yapmaları için büyük olanaklar sağlanmıştır, özellikle petrol endüstrisi, metalurji, enerji, makine, kimya sanayi dalında ve bir çok başka alanlarda. Biz Sayın Helmut Kohl ile bu konuları görüştük ve somut projeler sunulduğunda Federal Şansölye`nun bunların gerçekleştirilmesine yardımcı olacağı konusunda anlaştık.

Federal Şansölye ile Transkafkasya ulaşım yolu hakkında geniş kapsamlı görüşmeler yaptık. Artık dört ülke - Özbekistan, Türkmenistan, Gürcistan ve Azerbaycan böyle bir yolun yapımı için anlaşma imzaladı. Transkafkasya ulaşım yolu Orta Asya`yı Avrupa`ya bağlayan, Orta Asya`dan, Hazar Denizi`nden, Azerbaycan`dan, Gürcistan`dan Karadeniz`e, oradan Avrupa`ya, özellikle Tuna nehri aracılığıyla Almanya`ya kadar uzanacak bir yoldur. Bu da öncelikli bir konu olarak ele alındı.

Ermenistan - Azerbaycan sorununun barış yoluyla giderilmesi, hiç kuşkusuz, görüşmelerimizin ana konusu oldu. Kafkasya bölgesi, bu bölgede bulunan ülkeler, Almanya`nın onlarla ilişkileri de öncelikli konular arasında yer aldı. Anlaşıldığı üzere, önemsiz bir konu yoktu.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Rusya ile ilgili bir soru sormak istiyorum. Boris Yeltsin`in hastalanması ile ilgili endişeleriniz var mı?

Haydar Aliyev: Boris Yeltsin`in hastalanıp-hastalanmadığını bilmiyorum. Bence, hastalanmadı. Hastalanmış olsa dahi, Moskova`da çok uzman doktorlar, sağlık hizmeti vardır. Ben bir dönem uzun yıllar Moskova`da yaşadım ve çalıştım. Oradaki doktorların ve sağlık hizmetinin çok yüksek düzeyde olduğunu biliyorum. Dolayısıyla Boris Yeltsin hastalanmış olsa bile, kendisine gerekli müdahaleyi mutlaka yapacaklardır ve endişelenecek bir durum yok.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Azerbaycan`da demokrasinin geliştiğini, fakat bazı kişilerin İslam Partisi adı altında ülkenin bağımsızlığına karşı faaliyetlerde buluduğunu biliyoruz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haydar Aliyev: Ben, tüm ülkelerde demokrasinin yerleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Son yıllarda dünyada yaşanan toplumsal ve politik süreçler bunu kanıtlamaktadır. Bağımsızlığımızı ise hiç kimse bizden alamaz, bu konuda bir endişeniz olmasın.

Sağ olun, ilginize teşekkür ediyorum.

Çeviri «Haydar Aliyev: Bağımsızlığımız ebedidir»((konuşmalar, nutuklar, bildiriler, röportajlar, mektuplar, çağırılar, kararlar) - Azerneşr, Bakü - 1998, sayfa 55-62) kitabından yapılmıştır