Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurul Toplantısında konuşması - Strasbourg, 25 Ocak 2001

Sayın Başkan!

Sayın Bakanlar Komitesi Başkanı!

Sayın Genel Sekreter!

Sayın Parlamenterler Meclisi üyeleri!

Bayanlar ve baylar!

Bugün biz önemli tarihi anlar yaşıyoruz. Tek ve bölünmez bütün olan Avrupa’nın bir parçası olan Azerbaycan Cumhuriyeti, Avrupa’nın yüksek nüfuzlu örgütü olan Avrupa Konseyi’ne üye olmuştur.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bu örgüte üye olmasında gösterdikleri çabalardan dolayı Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyelerine ve Avrupa Konseyi üyesi devletlere Azerbaycan halkı adına şükranlarımı sunuyorum. Fırsattan yararlanarak, Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan’ı da, ülkesinin Avrupa Konseyi’ne üye olmasından dolayı kutluyorum.

Sayın parlamenterler!

1991 senesinde bağımsızlığını kazanmış Azerbaycan 20. yüzyılın son on yılında kendi egemenliği uğruna, halkının özgürlüğü, mutluluğu ve refahı için kanlı, zorlu mücadeleler vermiştir. Bu yıllar devlet geleneğinin oluşması açısından karmaşık ve sıkıntılı yıllar oldu.

Kısa sürede biz ülkede asayişi ve yasal düzeni sağlamayı, iç savaş tehlikesini ortadan kaldırmayı, bireyin güvenliğini güvence altın almayı, istikrarı tesis etmeyi, demokratik ilkelerin geliştirilmesi ve ekonominin canlandırılması yönünde kuruculuk çalışmalarına başlamayı başardık.

Azerbaycan halkı, yüzyıllara dayanan devlet geleneklerini sürdürerek, egemenlik hakkını kullanarak 1995 senesinde Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası’nı kabul etti. Bu belge demokratik rejimin ve hukuk devletinin sağlam temelini attı ve onun gelişme doğrultularını belirledi.

Geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan halkı, iki kez cumhuriyetin cumhurbaşkanını seçti ve ülke parlamentosu olan Milli Meclis’i kurdu. Azerbaycan’da yerel seçimler de yapıldı. Avrupa Konseyi uzmanlarının itiraflarına göre, seçim yasalarımız adil ve özgür seçimlerle ilgili uluslararası standartlara tam uygundur.

Evet, eksiklikler ve ihlaller de oldu. Fakat her seçimde bunların sayısı giderek daha da azalıyor. Devlet, eksikliklerin giderilmesi amacıyla etkin önlemler alıyor. Biz uluslararası kuruluşların, ilk önce Avrupa Konseyi’nin ve AGİT’in bu konuda yardımına çok değer veriyoruz ve işbirliğimizi sürdürmeye hazırız.

Yasama alanında köklü reformlar gerçekleştiriliyor. Azerbaycan Anayasası, uluslararası hukukun üstünlüğünü güvence altına almaktadır. Biz bugüne kadar Avrupa Konseyi’nin 15 sözleşmesine katıldık. Biz Avrupa Konseyi’ne üye olmadığımız zamanlarda bile bu örgütün temel belgelerinin ilkelerini ve standartlarını göz önünde bulundurduk. Bu, öncelikli olarak İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi ve onun tutanaklarını kapsıyor.

Ülkemizde kabul edilen yasalar Avrupa Konseyi uzmanlarının doğrudan katılımıyla düzenleniyor. Hukuk reformları sonucunda her insan, bireysel özgürlük ve dokunulmazlık, kendisiyle ilgili açılan davanın bağımsız ve tarafsız mahkemelerce adil ve açık bir biçimde araştırılması, savunma hakkına ilişkin güvenceler elde etmiştir. Ülkede çok partili sistem vardır, siyasal çoğulculuk, ifade ve vicdan özgürlüğü, azınlık hakları, yasalar önünde eşitlik ve suçsuzluk karinesi ilkeleri uygulanıyor.

Azerbaycan’da Anayasa Mahkemesi kurulmuş, idam cezası kaldırılmış, sansür kaldırılmış, mahkemelerin bağımsızlığı sağlanmıştır. Üç aşamalı yargı sistemi benimsenmiş, şeffaf prosedürlerin temelinde ve uluslararası standartlara uygun bir biçimde yapılan seçimler sonucunda yargı düzeni % 60 oranında yenilenmiştir. İnsan haklarının korunması ve uygun mekanizmaların geliştirilmesine ilişkin devlet programı uygulanıyor.

2000 yılı Haziran ayında ben rüşvetle mücadelenin güçlendirilmesi hakkında kararname imzaladım. Söz konusu kararname uyarınca rüşvetle mücadele yasası ve devlet programı hazırlanmaktadır.

Ceza infaz kurumları ve tevkif evleri sistemi ile ilgili reform başarıyla uygulanıyor. Hükümlülerin tutulma koşullarının iyileştirilmesi ve Adalet Bakanlığı denetiminde bulunan ceza infaz kurumları ve tevkif evlerinin yönetim biçiminin geliştirilmesi amacıyla önlemler alınıyor.

Benim girişimim üzerine son beş yılda 55 bin kişi af yasasından yararlanarak salıverilmiştir. Bunun yanı sıra ben 2500 kadar tutukluyu af ettim. Onların arasında insan hakları kuruluşlarının, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi milletvekillerinin başvurusu üzerine af edilenler de vardır. Bu sene 16 Ocak’ta ben ülke parlamentosuna, 9 bin kadar mahkumla ilgili af yasası önerisinde bulundum. Tutuklu sayısının genel nüfusa oranına bakıldığında Azerbaycan Avrupa ülkeleri verilerine yaklaşmak üzeredir.

Biz ileride de Azerbaycan halkının ve devletinin hümanizm ülkülerine ve prensiplerine, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı duyulmasına dayanan değerlere bağlılığını gözler önüne sereceğiz.

Azerbaycan’da basın özgürlüğü ve sivil toplum kuruluşlarına özgür çalışma imkânı sağlanmıştır. Biz ileride de bu alanlarda yasaları pekiştirmek ve onun icraata geçmesi çalışmasını geliştirmek niyetindeyiz.

Geniş çaplı reformlar sayesinde ekonomideki daralma son bulmuştur. Azerbaycan’ın ekonomik stratejisi ekonomik faaliyetin liberalleşmesine, tekelleşmeye son verilmesine ve özel sektörün gelişmesine dayanıyor. Azerbaycan’da özelleştirme süreci devam ediyor, toprak reformu uygulanıyor. Makroekonomik göstergelerde istikrarlı bir artış sağlanmıştır. Yatırım sürecinin canlılık kazanması için uygun koşullar oluşturulmuştur.

Azerbaycan, coğrafi konumunu, uluslararası alanda coğrafi stratejik öneme sahip doğal kaynaklarını ve potansiyelini kullanarak, birçok devletlerle işbirliği yaparak Büyük İpek Yolunun restorasyonu, Avrupa-Kafkasya-Asya ulaşım koridorunun gelişmesi, Hazar havzası hidrokarbon rezervlerinin işlenmesi ve dünya pazarlarına nakli projelerini etkin bir biçimde yaşama geçiriyor.

Azerbaycan Avrupa Birliği, Avrupa’nın ekonomik çevreleri ile aktif işbirliği yapıyor. Halihazırda bu kuruluşların yardımı ile 120’den fazla ulusal ve bölgesel proje gerçekleştiriliyor.

Bugün Azerbaycan’ın demokratik kalkınma süreci geri dönülmez bir nitelik kazanmıştır, özgürlüğün ve yasaların üstünlüğünün sağlam güvencesi oluşturulmuştur. Azerbaycan’ın Avrupa Konseyi’ne üyeliği, yalnızca onun bağımsız, egemen, demokratik, laik devlet gibi tanınması demek değildir, aynı zamanda Avrupa ailesinin eşit üyesi olarak Azerbaycan devletinin kalkınmasında yeni aşamanın bir başlangıcıdır.

Azerbaycan, Avrupa Konseyi karşısında üstlenmiş olduğu taahhütlere bağlılığını sürdürüyor. 2000 yılı Haziran ayı itibariyle Azerbaycan taahhütlerini yerine getirmeye başlamıştır. Gerçi bu taahhütler teşkilata üye olduktan sonra yürürlülüğe giriyor.

Yukarıda söylediklerim Azerbaycan’da yaşama geçirdiğimiz önemli değişikliklerin yalnız bir kısmıdır. Reformların uygulanması, demokratik değişikliklerin gerçekleştirilmesi süreci ileriye yönelik evrimsel bir nitelik taşımalıdır. Reformlar, reform yapmak hatırına veya birilerinin hoşuna gitmek için uygulanmamalıdır. Bu çalışma bilinçli olarak yapılmalıdır, toplum tarafından benimsenmeli ve kabul görmelidir. Reformlar halkın yaşam düzeyinin giderek geliştirilmesi amacını taşımalıdır. Her halkın kendi zihniyeti ve manevi değerleri, gelenekleri, milli özellikleri vardır ve tüm bunlar dikkate alınmalıdır. Bunun yanı sıra uluslararası birikimlerden faydalanma, uluslararası strüktürlerin ve ortak ülkelerin yardımı da gereklidir.

Sayın Parlamenterler!

Tarihi yolların kavşağında bulunan ülkemizin Avrupa Konseyi’ne üye olması hem Azerbaycan için, hem de bu örgüt için çok önemli bir gelişmedir. Biz tüm Avrupa’ya özgü değerler hazinesine kendi katkılarımızı yapmaya hazırız. Bu katkılar hem Avrupa’da demokratik istikrarın güçlendirilmesine, hem Avrupalıların Doğu halklarının tarihi kaderini daha iyi ve derinden anlamasına yardımcı olacaktır.

Bu, bir yandan ilerici demokratik ilkelerin, hukuksal bakış açılarının yaygınlık kazanması, öte yandan tüm halkların milli manevi özelliklerine saygı duyulması açısından iyi bir zemin oluşturacaktır. Ben bu nüfuzlu örgütün gelecekte gelişmesi ve güçlenmesi konusunda ülkemin özel rolünü ve sorumluluğunu bunda görüyorum.

Azerbaycan komşu devletlerde de demokrasinin gelişmesini istiyor. Zannediyorum bu, bölgesel güvenliğin ve istikrarın bir güvencesidir. Saldırgan milliyetçilik ideolojisinin, milli kendini beğenmişlik duygusunun, komşu devletlere yönelik toprak iddialarının var olduğu toplumda demokrasi gelişemez.

Bugün yasaların ve insan haklarının üstünlüğü ilkeleri uyarınca varlığını sürdüren, tek bir bütün oluşturan Avrupa’da çatışmalar ortaya çıkıyor, egemen devletlerin toprakları işgal ediliyor, etnik temizleme uygulanıyor, sivil insanlar kendi yerlerinden kovuluyor. Saldırganlığı onaylama, hukuka aykırı eylemlerin sonuçlarının tanınması, uluslararası camianın gerekli önlemleri zamanında almaması trajedilere neden oluyor, egemen devletlerin temellerini sarsıyor, insani boyutta trajedilere yol açıyor.

Ayrılmaz bir bütün olan Avrupa’da çifte standartların uygulanmasına izin verilmemelidir. Bizim coğrafyamız bölünmezdir ve tüm anlaşmazlıklara karşı aynı boyutta ciddi ve ilkelere uygun bir tutum sergilenmelidir.

Azerbaycan Cumhuriyeti, komşu Ermenistan’ın geniş çaplı silahlı saldırısının kurbanı olmuştur. Ermenistan, topraklarımızın % 20’sini işgal etmiştir ve orada askeri varlığını güçlendiriyor. Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından yurtlarından kovulmuş bir milyon Azerbaycanlı 8 seneyi aşkın süredir dayanılmaz koşullar altında, çadırlarda acılar içinde yaşıyor. Dünyanın hiçbir bölgesinde böyle vahim bir durum yoktur. Ama ne yazık ki, dünya kamuoyu bu felakete kayıtsız kalıyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, işgal altındaki Azerbaycan topraklarının kayıtsız şartsız ve derhal boşaltılmasına ilişkin dört karar kabul etmesine rağmen, Ermenistan, bu belgelerde öngörülen talepleri yerine getirmiyor. 1992 senesinden itibaren AGİT Minsk Grubu, Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümü ile ilgileniyor, fakat onun bu çalışmaları da henüz bir sonuç vermemektedir.

Son dönemlerde sorunu çözmek için Ermenistan Cumhurbaşkanı ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı arasında doğrudan görüşmeler yapılıyor, müzakereler gerçekleştiriliyor. Bu görüşmeler sırasında biz anlaşmazlığın barışçı yoldan çözümü için karşılıklı ödünlerin çeşitli yollarını ele aldık ve şu an da görüşüyoruz. Altı seneden fazladır biz ateşkes anlaşmasına uymaktayız, fakat hâlâ barış sağlanmış değildir. Buna rağmen, Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarının boşaltılması, uluslararası hukuk prensiplerine ve normlarına tam uygun olarak, Dağlık Karabağ bölgesine Azerbaycan yönetiminde en geniş özerklik statüsünün tanınması temelinde anlaşmazlığın adil çözümü ve Ermenistan’la barışın elde olunması için olanaklarımızın bulunduğunu düşünüyorum.

Sayın Parlamenterler, bizim bu ilkesel tutumumuza tam destek vermeniz ve bunun Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin 1997 senesinde kabul ettiği karara da yansımış olması beni çok memnun etti.

Sayın Parlamenterler, ben size ve tüm dünya kamuoyuna Ermenistan-Azerbaycan sorununun barışçı yoldan çözümü için çabaları kararlı bir biçimde birleştirme çağrısında bulunuyorum. Bu, bizim hepimiz için gereklidir. Zira Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığını çözmeden ve öteki anlaşmazlıklara son vermeden bölgemizde barış ve güvenliği sağlamak mümkün değildir.

Güney Kafkasya bölgesine siyasal bütünlük ve yansızlık statüsü tanınmalıdır. Şimdi tüm Güney Kafkasya bölgesinin Avrupa Konseyi’ne üye olması çok önemli bir faktördür ve bu, bölgede anlaşmazlıklara son verilmesine, devletler arasında ilişkilerin normale dönmesine, böylece de Güney Kafkasya’da ve Avrupa’da güvenliğin güçlendirilmesine katkıda bulunacaktır.

Sayın Parlamenterler!

Biz farklılıkları çelişkilere dönüştürmemeliyiz, tam tersi, bu farklılıkların içinden bizi birleştiren yönleri arayıp bulmalı ve onları temel almalıyız. Biz farklı halklar olsak bile, bir dili - Avrupa dilini, özgürlük, demokrasi ve yasaların dilini konuşuyoruz. Bizim gücümüz bundadır.

İlginiz için teşekkür ederim. 

Çeviri 26 Ocak 2001 tarihli AZERBAYCAN Gazetesinden yapılmıştır.