Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Türkiye`nin Bilkent Üniversitesi`nde yaptığı konuşma - Ankara, 6 Mayıs 1997

Değerli dostum, kardeşim, Sayın Süleyman Demirel!

Bugün Bilkent`te Sayın Doğramacı'nın birkez daha misafiri olmaktan çok memnunum ve bana gösterilen bu ilgi ve ihtimam için teşekkür ediyorum.

İhsan Doğramacı, çok büyük, nadide bir insandır, Türk dünyasının seçkin evladıdır. Bunun yanı sıra Doğramacı'nın dünyaca ünlü önemli bir şahıs olması ve Türkün, Türk halkının ne denli büyük zirvelere ulaşabileceğini, ne denli büyük zekaya sahip olup etinliklerde bulunabileceğini tüm dünyaya gösteren bir insan olması bizi sevindiriyor, bize gurur veriyor. Onun için her seferinde bu büyük insanla görüşmek benim için büyük bir bayramdır, bana büyük sevinç veriyor.

Doğramacı, aynı zamanda Türkiye ile Azerbaycan arasındaki dostluk, kardeşlik ilişkilerinin geliştirilmesinde pahabiçilemez hizmetlerde bulunmaktadır. Bu, onun görev alanı değil, içinden gelen, kalbinden kopan duygulardır, onun maneviyatıdır. Bu, şunu gösteriyor ki, Allahuteala böyle bir insanı yarattığında ona bu tür üstün keyfiyetler vermiştir ki, bunları halkın, ulusun, insanlığın gelişmesi için değerlendirsin. Tekrar vurguluyorum, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin gelişmesinde değerli dostum Doğramacı`nın çalışmaları sayısızdır. Fakat o, bunu hem Türkiye ve Azerbaycan`ı çok sevdiği için, hem Türk dünyasını son derece çok sevdiği ve Türk dünyasının zirvelere ulaşmasına, gelişmesine yönelik çalışmaları hayatının anlamı olarak bellediği için yapıyor.

Değerli dostum, bu büyük çalışmalarınızdan dolayı, tüm dünyada Türk halkının, ulusunun, Türk Dili konuşan halkların bilim, kültür, eğitim alanında önemli bir konuma gelmesi için gösterdiğiniz büyük çalışmalardan dolayı size teşekkür ederim. Siz burada, Bilkent`te Azerbaycan`ın önemli bilginlerini, kültür adamlarını - bestecileri, müzisyenleri, sanatçıları bir araya toplayıp onlara babalık ilgisi göstererek yaratıcı çalışmalarının gelişmesine katkılarda bulunduğunuz için Azerbaycan halkı size ayrıca minnettardır. Üstelik burada onların sizinle yaptığı işbirliği Bilkent`in imajının yükselmesine katkı sağlamıştır. Bu yüzden ben daha önceleri de buraya gelirken Azerbaycan bilimadamlarını, sanatçılarını sizin etrafınızda gördüğüme sevindim. Siz onları sevdiğiniz için, onlar da sizi sevdikleri için sizin yanınızdalar. Bu ilişkiler yalnız ve yalnız sevgi ve saygı temelinde kuruluyor. Burada herhangi başka gerekçe, başka bir çıkar yoktur.

Sayın dostum, sizin kurmuş olduğunuz Türkiye-Azerbaycan Vakfı ülkelerimizin ilişkilerinde önemli bir gelişmedir. Sizin tarihi bir adım attığınızı, çok değerli bir çalışma yaptığınızı düşünüyorum. Umarım, bu vakıf faaliyetini her geçen gün genişletecek ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin daha hızlı gelişmesi için hizmetlerini sunacaktır.

Siz bana çok itimat ettiniz, çok şereflendirdiniz - değerli dostum, kardeşim, Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile birlikte beni bu vakfın başkanı seçtiniz. Ben hayatım boyunca birçok üst düzey kuruluşlara, görevlere seçildim. Hayatımda bu tür olayları çok yaşadım. Fakat değerli dostum Süleyman Demirel ile beraber bu vakfa başkan seçilmeme bilhassa önem veriyorum.

Sizin pediatri alanında, çocuk sağlığının korunması alanında çalışmalarınız çok değerlidir, dünyaca bilinmektedir. Hepimiz biliyoruz ki, siz çok büyük uluslararası sağlık, pediatri kuruluşlarının üyesi ve onursal üyesisiniz ve her zaman onların çalışmalarında yer alıyorsunuz. Şimdi, Türk devletlerinin, cumhuriyetlerinin pediatri alanında çalışan bilim adamlarının, doktorlarının bir arada toplanması alanında yaptığınız çalışma da çok büyük takdir haketmektedir. Bu sene Eylül ayında Azerbaycan`da bu etkinliği düzenleyecek olmanızı ben takdirle karşılıyor, alkışlıyorum. Sizi temin ederim ki, Azerbaycan`da yapacağınız bu toplantı şimdiye kadar yaptığınız toplantılardan daha yüksek düzeyde olacaktır.

Sizin kendi yurttaşlarınıza, Türkmenlere gösterdiğiniz ilgi gayet doğaldır. Zira onlar hem sizin hem bizim yurttaşlarımızdır. Aynı zamanda bu, sizin ne kadar büyük bir insan olduğunuzu gösteriyor. İki gencin burada söyledikleri şarkılar beni çok mutlu etti. Birincinin Türkmence söylemesi, ikincinin çağdaş, klassik Avrupa müziğini söylemesi sevindirici bir durumdur.

Orada Türkmen diyarında okullar açmanız, çocukları kendi dillerinde eğitim almasını teşvik etmeniz beni de aynen sizin kadar sevindiriyor. Ben bunun ne demek olduğunu biliyorum. Nitekim 20.yüzyılın başlarında Azerbaycan halkının da kendi dilinde okulu yoktu. Fakat okullar açıldı, şimdi Azerbaycan halkı tamamen eğitimli bir ulustur. Fakat içim sızlayarak söylüyorum, dünyanın başka bölgelerinde pekçok, on milyonlarca Azeri yaşıyor, onlar hala kendi dillerinde eğitim alma olanağından yoksundurlar. Gün olur, onlar da kendi dillerinde okullar açar, kendi dillerinde kitaplar okur, öğrenim görürler.

Türkmence ile Azerice arasında bir fark yoktur. Ben 70`li yılların başlarında Bakü`de pekçok kez Türkmenlerle bir araya geldim. Orada ünlü bir şair, yazar var - Benderoğlu, tanır mısınız? Bakü`yü ziyaret ederdi, kendisiyle birkaç kez görüşme fırsatımız oldu. Irak`tan gelmişti, aynen bizim gibi, Azerice konuşurdu. Buradan taşınıp oraya mı yerleşmişsin diye kendisine sormuştum. Hayır, ben Türkmenim diyordu. Aynı dil, hiçbir fark yok. Bu yüzdendir ki sen de, ben de şu şarkıyı çok büyük sevinç ve hevesle söylüyoruz: "Samovara od salmışam, küçelere su sepmişem, yar gelende toz olmasın, ele gelsin, ele gitsin, aramızda söz olmasın (red.Semavere ateş koydum, sokaklara su serptim ki, yar gelirken toz olmasın, öyle gelip öyle gitsin ki, aramızda bir tartışma olmasın.)"

Çok teşekkür ederim, Size sevgili eşiniz, oğlunuz, tüm ailenizle beraber esenlikler, uzun bir yaşam, mutluluklar dilerim. Çok sağolun, teşekkür ederim.

Çeviri "Haydar Aliyev: Bağımsızlığımız sonsuza dek sürecektir" (konuşmalar, nutuklar,bildiriler, demeçler, mektuplar, seslenişler, kararlar) - Azerneşr, Bakü-2009, 9.cilt, sayfa 305) kitabından yapılmıştır.