Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı`nın özel görevler elçisi V.Kazimirov`la görüşmesinde yaptığı konuşma - 31 Ocak 1994

Genel olarak görüşmelerimiz hemen hemen hergün yoğun bir biçimde yapılmaktadır ve bunlar sadece toplantılar değildir, hem de çeşitli bilgi alış verişleri, telefon görüşmeleridir. Açıklık kazanması için şunu söylemek istiyorum ki, her halde son beş-altı ayda Azerbaycan tarafı hep ateşin kesilmesi, askeri operasyonların durdurulması, anlaşmazlığa yol açan tüm sorunların adil bir çözüme bağlanmasından yana olmuştur. Ben Azerbaycan Devleti adına bu açıklamaları Sizinle, Rusya Devlet Başkanı Boris Nikolayeviç Yeltsin`le, Dışişleri Bakanı Andrey Kozırev`le görüşmelerim sırasında açık bir dille ifade ettim. Tabii ki ben bunu Ermenistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan`la görüşmelerimde de aktardım. Onunla 23 ve 24 Aralık`ta Aşkabat`taki son görüşmemizde ben bu yönde tekrar bir girişimde bulundum. BDT devlet başkanlarının toplantısındaki bildirimi muhtemelen hatırlıyorsunuzdur - bu belge resmen yayımlanmıştır. Aynı bildiride askeri operasyonları durdurmayı, görüşmelere başlamayı önerdik, fakat bir şartla, Ermeni askeri birlikleri işgal altındaki topraklardan hemen çekilecekti.

Ne yazık ki, bazı yayın kuruluşlarının yaydıkları tek taraflı haberler yüzünden gerçek durum hakkında hiç de her zaman doğru izlenim oluşmamaktadır. Oysaki savaş Azerbaycan topraklarında yapılıyor, Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ tamamen Ermeni silahlı birliklerinin denetimi altındadır, üstelik onlar Dağlık Karabağ`ın sınırları dışında bulunan yedi rayonu (red.idari birim) da kontrol ediyorlar.

Sizin aracılığınızla biz defalarca kez ateşkesle ilgili sözleşme yaptık. Her defasında da bu sözleşmeler şöyle sonuçlanmıştır ki, Ermeni tarafı sözleşmeyi ihlal etmiş ve yeni yeni bölgeleri işgal etmiş, sorunu güç kullanarak kendi çıkarına uygun bir biçimde çözmek için ilerlemeye devam edeceğine ilişkin tehditler savurmuştur. Bugün ben size şunu söylemek istiyorum, biz askeri operasyonların durdurulmasından, bu kanlı savaşa son verilmesinden yanayız ve lütfen bunu Rusya Federasyonu yönetimine iletiniz. Fakat bazı şartlar altında. Bu şartlar ise bir kapris değildir, onlar reel olarak oluşmuş durum sonucu ortaya çıkmaktadır.

Son dönemlerde askeri operasyonların yeniden başlanmasına gelince, söylemeliyim ki, bu da bizim girşimimizle değil, Ermeni silahlı birliklerinin girşimi üzerine başlamıştır. Onlar tehdit ettikleri gibi, kendi koşullarını daha sert bir biçimde öne sürmek için kendi planlarını gerçekleştirmeye, Azerbaycan`ın yeni yeni bölgelerini işgal etmeye çalışıyorlar. Fakat bu defa bu tür girişimler boşa çıkmış, Ermeniler Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri`nin uygun direnişiyle karşılaşmış, pek çok kayıplara uğramışlar. Savaş yapıldığı sırada kayıpların olması doğaldır, iki taraf da kayıplara uğruyor, fakat söyediğiniz üzere, saldırıya geçen taraf daha fazla kayıp veriyor. Evet saldırıya geçen taraf ermenilerdir. Bu nedenle de onlar daha büyük kayıplar veriyorlar. Bunu sizin de bilmeniz gerekiyor. Ermeni kaynakları toplumu kandırarak güya beş bin Azerinin öldüğünü iddia etmemeliler. Acaba, onlar bunu nasıl hesaplamışlar? Bu, doğru değil. Madem ki, onlar saldırıyor, demek ki onlar daha fazla kayıp veriyorlar. Bizim de kayıplarımız vardır. Fakat bugün ben size açıkça söylüyorum: biz adil bir savaş yürütüyoruz, zira kendi toprağımızda bulunuyoruz, biz kendi toprağımızı işgalcilerden, Ermenistan Silahlı Birlikleri`nden sivil yöntemlerle olmazsa dahi, askeri yollardan kurtaralım istiyoruz. İnsanlarımız kendi Vatanlarını savunarak ölüyorlar, hem de kahramancasına ölüyorlar. Peki Ermeniler bizim toprağımızda - Fuzuli, Akdam, Kelbecer, Akdere rayonlarında ve savaş süren diğer bölgelerde niçin ölüyorlar? Bu kayıpların Ermeni halkının yararına olup olmadığını ben de bilmiyorum?

Fırsatı değerlendirerek ve basın mensuplarının burada bulunmasından yararlanarak Ermeni halkına bir çağrıda bulunmak istiyorum: bu savaşa son vermek lâzım. Ermeni ve Azerbaycan halkları yüzyıllar boyunca yan yana yaşamışlar ve yan yana yaşayacaklar. Kader onları komşu yaptı ve bu ise şu demek oluyor ki, düşmanlık sürekli olamaz. Ermenistan`ın farklı bölgelerinden olan Ermeni gençleri zorla Azerbaycan topraklarına gönderiliyorlar ve onlar Kelbecer`de, Fuzuli`de, diğer bölgelerde ölüyorlar. Acaba bu, ermeni halkının çıkarına mıdır? Bu konu üzerine bizim pek çok kanıtlarımız bulunmaktadır. Savaş tutsaklarının, hatta saygın kişilerin ifadeleri vardır. Örneğin, onlardan biri de Ermenistan`ın Gukasyan rayonu parti komitesi eski birinci sekreteridir. O, bir zamanlar Bakü Parti Yüksek Okulunda eğitim almıştır. Bu kişiler söylüyorlar ki, onları savaşa zorla gönderiyolar, onları ve ailelerini tehdit ediyorlar. Bu nedenle de onların başka çıkış yolu yok: ya orada helak olmalılar, ya burada.

Son askeri operasyonlar gerçekten yoğun bir biçimde yapılmaktadır, bu operasyonların şiddetlenmesinin nedeni ise Ermeni silahlı birliklerinin saldırılarıdır. Fakat onlar bu defa yanıldılar, zira şimdi Azerbaycan ordusu birkaç ay önceki ordu değildir. Şimdi o, kendini savunmak, kendi topraklarını savunmak ve Azerbaycan`ın işgal altındaki topraklarında askeri operasyonlar yapan Ermeni silahlı birliklerine gereken uygun cevabı vermek gücündedir.

Bu nedenle de ben Ermeni halkına ve Ermenistan yönetimine savaşa son vermesi çağrısını yapıyorum. Şiddet kullanılarak yürütülen politika bir sonuç vermeyecektir, şunu bilmek lâzım. Biz Azerbaycan Cumhuriyeti için, Azerbaycan halkı için her hangi onurkırıcı sözleşmeye asla izin vermeyeceğiz. Kendi egemen cumhuriyetimizi, onun topraklarını korumak için bizim yeteri kadar güç ve olanaklarımız bulunmakatdır.

Siz 1 Şubat`tan bu yana ateşkes anlaşması öneriyor ve bunu AGİT Minsk Grubu`nun yeni başkanının kendi görevine başlamasına bağlıyorsunuz. Ben yeni başkanı selamlıyorum. Fakat bunun yanı sıra şunu hatırlatmak istiyorum: Minsk Grubu Eski Başkanı Sayın Raffaelli geçen sene Temmuz ayında Bakü`yü ziyarette bulundu, biz onunla görüşme yaptık ve çok etkin bir işbirliğinde bulunduk. O, daha sonra Akdam`a gezi yaptı. Biz onun götürdüğü belgeyi -birliklerin Kelbecer rayonundan çıkarılması takvimini onayldık. Fakat o, Azerbaycan`ı henüz terketmemiş Ermeni silahlı birlikleri Akdam Rayonu`nu işgal ettiler. Biz Minsk Grubuna, onun eski ve şimdiki yöneticilerine saygımızı ifade ederek Minsk Grubunun yeni başkanı Sayın Eliasson`un faaliyete başlamasına yeni barışçı adımlar atmak suretiyle önemlilik kazandırmaya hazırız. Peki Ermeni tarafı buna hazır mıdır? Gelişmeler bunun aksini gösteriyor. Nitekim Ermenistan Minsk Grubuna da, Raffaeli`ye de hakaret etmiştir. Zannediyorum, Ermenistan Rusya Federasyonu Özel Temsilcisi Vladimir Nikolayeviç Kazimirov`a da hakaret etmiştir. O, iyi niyetle, bizim burada beş gün boyunca üzerinde çalıştığımız sözleşmenin tasarısı ile Kazak üzerinden Ermenistan`a giderken ateşe maruz kalmış ve bir mucize sonucu sağ olarak kurtulmuştur. O dönemlerde Rusya Dışişleri Bakanlığı ve Rusya Federasyonu Bakanlar Kurulu gerekli bildiryi yayımlamış, fakat Ermeni tarafı hatta özür bile dilememiştir. Fakat biz bunu unutamayız. Bunu siz de unutmamalısınız diye düşünüyorum. Her halde, biz Ermenistan`ın her istediğini yapmasını kabullenemeyiz. Böyle bir ortakla barış dilini konuşmak oldukça zordur ve buna siz kendiniz de tanık olmuşsunuz. Siz Ermenistan`ı, Dağlık Karabağ`ı, Hankendi`yi ziyarette bulundunuz, belki onlar kenarda köşede sizden bir özür dilemişler, bunu bilemem. Aslına bakılırsa onlar resmen özür dilememişler. Bu ise uluslararası alanda görülmemiş bir durumdur.

Sizin buraya gezinizi ve girişimlerinizi büyük memnunlukla karşıladım. Fırsattan yararlanarak, Ermeni halkına, Azerbaycan vatandaşları olan Dağlık Karabağ`ın Ermeni nüfusuna bir çağrıda bulunarak, onları selim akla davet ediyorum, zira bu uzun yıllar boyunca süren savaş hiçbir şey vermemiştir. Bana anlattılar ki, Martuni bölgesinden olan esir düşmüş bir genç şunu söylemiştir: "Biz savaşmak istemiyoruz, biz burada yaşamışız ve Azerilerle dostça bir ortamda yaşamak istiyoruz, onlara yönelik hiçbir iddiamız bulunmuyor. Fakat bizi mecbur bıraktılar, oraya zorla yolladılar. Öyle bir grup kişiler var ki, bizi bu savaşa kışkırtıyorlar".

Ben Dağlık Karabağ`ın tüm insanlarına bir çağrıda bulunarak onları silahı bırakmaya davet ediyorum. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak ben Dağlık Karabağ`da ikamet eden tüm ermenilerin Azerbaycan`ın eşit vatandaşları olarak onların tam güvenliğini güvence altına alıyorum. Biz bu koşullar altında askeri operasyonları durdurur, barış anlaşması yapar, bir uzlaşmaya varabiliriz.