Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Bakü`de düzenlenen Uluslararası TÜRKSOY 8. Dönem toplantısında yaptığı konuşma - Reşit Behbudov Devlet Müzik Tiyatrosu, 6 Kasım 1996

Sayın Bayanlar ve Baylar!

Sayın konuklar, arkadaşlar!

Bugün Azerbaycan Cumhuriyeti`nin yaşamında çok önemli olaylar yaşanmaktadır. Günün ilk yarısında Bakü`de Türk Dünyası Yazarları`nın 3.Kongresi`nin açılışı yapıldı, ikinci yarısında ise Uluslararası TÜRKSOY Örgütü`nün dönem toplantısı başlıyor. Daha sonra Azerbaycan`a gelmiş olan konuklarımızla görüşmeler yapılacak ve nihayet, 8 Kasım`da büyük şair Muhammed Fuzuli`nin doğumunun 500.yıldönümü ile ilgili törenler düzenlenecektir. Nitekim eski Azerbaycan toprağı, bağımsız cumhuriyetimiz kendi dostları, konukları ile buluşuyor, kucağını kendi dostlarına, konuklarına açıyor ve ülkemize önem verip saygı gösteren, Muhammed Fuzuli`nin doğum yıldönümüne ilgi duyup Azerbaycan`a gelen kişilerin hepsini içtenlikle ve yürekten selamlıyor.

Sayın dostlar, ben sizleri Uluslararası TÜRKSOY 8. Dönem toplantısının başlamasından dolayı yürekten kutlar, bu çalışmanızda size başarılar dilerim.

TÜRKSOY`un geçtiğimiz dönemde büyük bir yol aldığını, güzel başarılara imza attığını, kendisinin çok önemli ve büyük bir geleceğe sahip olduğunu hem Türk dili konuşan devletlerde hem de dünyada gözler önüne serdiğini büyük memnuniyetle belirtirim. TÜRKSOY`un artık uluslararası bir örgüte dönüşmesi de büyük memnuniyet duygusu uyandırmaktadır. O, Birleşmiş Milletler`in bir kuruluşu olan UNESCO ile doğrudan ilişkiler geliştirmiştir. Bugün TÜRKSOY örgütünün dönem toplantısına Gürcistan Cumhuriyeti temsilcileri, Kültür Bakanı ve Rusya Federasyonu temsilcilerinin, Kültür Bakan Yardımcısı`nın da gelmiş olmaları, onların da bu toplantıya katılmaları büyük memnuniyet duygusu uyandırmaktadır. Tüm bunlar kültürün ne denli büyük olanaklara sahip olduğunu kanıtlıyor. Tüm bunlar çağdaş dönemde insanların karşılaşmış oldukları acılı, zor, siyasal, ekonomik, toplumsal sorunların çözümünde kültürün ne denli büyük önem arz ettiğini ve büyük katkılarda bulunabileceğini kanıtlıyor.

Bu nedenle de biz - Azerbaycan Cumhuriyeti, devletimiz TÜRKSOY Uluslararası Teşkilatı`nın kurulmasından bugüne değin hep onun öneminin altını çizdik, bu konuda kendi görüşlerimizi aktardık. Bugün TÜRKSOY 8. Dönem toplatısına katılmakla birlikte halkımız ve devletimiz adına beyan ederim ki, işbu teşkilatın ileride de başarılı faaliyetleri için elimizden geleni yapacağız.

Bugün ben TÜRKSOY üyesi ülkelerin kültür bakanlarının konuşmalarını dinlerken çok duygulandım. Bu, yeni bir dünyadır, dönemdir. Biz 20. yüzyılı tamamlamak üzereyiz. Birçok aşamalardan geçtik. Hayatımızın çok mutlu günlerini de yaşadık, bunun yanı sıra kanlı, acılı, trajik günlerini de gördük. Dolayısıyla her yeni olay, kuşkusuz, bizi ilgilendiriyor ve anlam ifade ediyor.

TÜRKSOY`un kurulması ve günümüzde geniş faaliyetlerde bulunması halklarımızı, ülkelerimizi gerçekten en çok sevindiren olaylardan biridir.

Biz Orta Asya`da Türkçe konuşan Türk kökenli halklarla, cumhuriyetlerle, ülkelerle bir zamanlar yoğun ilişkiler içinde olduk.

Biz bir zamanlar Tataristan ve Başkurdistan ile de sıkı ilişkiler kurduk, temaslarda bulunduk, kültür adamlarımız yakın işbirliği içinde oldular, birbirimizin ülkelerinde kültür günleri düzenledik. Fakat kültürlerimizin bugünkü kadar yakın, bu denli sıkı bağlar içinde olduğunu hiç görmedik. Bizzat ben defalarca kez Orta Asya ülkelerinde temaslarda bulundum ve ayrıca söz konusu ülkelerin devlet başkanları, cumhuriyet yöneticileri, kültür temsilcileri Azerbaycan`ı ziyaret ettiler. Fakat bizim kendi kökenimizde yer alan dilde birbirimizle konuşmamız, bu tür toplantılarda kendi dilimizi kullanmamız ve kendi kültürümüzün anlamını kendi dilimizde ifade etmemiz şimdiye kadar hiç olmadı. Ben bunları gördüğümde çok seviniyorum ve bunun büyük geleceğimizin başlangıcı olduğunu düşünüyorum.

Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasındaki devletler arası ilişkilerin beş senelik tarihi geçmişi bulunuyor. Fakat Türkiye ile Azerbaycan arasındaki dostluk ve kardeşlik bağları yüzyıllara dayanmaktadır. Ne yazık ki, 20.yüzyılda bizim bu ilişkilerimiz çok kısıtlanmış, hatta kesintiye uğramıştır. Türkiye`de yaşanan olayları biz sadece dünya basınından öğreniyorduk. Türkiye`deki kadeşlerimiz Azerbaycan`a özlemle bakıyor, burada yaşanan olaylar, gelişen süreçlerle ilgili pek fazla bilgi alamıyorlardı. Oysa şimdi, biz bağımsızlığımıza kavuştuktan sonra, hür, özgür olduktan sonra kısa süre içinde çok geniş ilişkilerimiz oluştu. Türkiye ile Azerbaycan arasında bugün sağlanan ilişkiler tarih boyunca belki bu denli yaygın, yoğun olmamıştır.

Bizim dilimiz, kültürümüz aynıdır, bunun yanı sıra biz komşuyuz. Ancak biz ne kadar zaman birbirimize uzak kaldık, ne kadar zaman ayrı düştük, birbirimizin hasretini çektik. Bugün artık bir aradayız. Bugün artık hepimizce bilinen, hepimizin anladığı bir dilde konuşuyoruz ve kendi içten dileklerimizi birbirimize aktarıyoruz.

Tataristan ve Başkurdistan`ın TÜRKSOY`a üye olması özellikle önemli bir olaydır. Bu, sevindirici bir gelişmedir. Tataristan da, Başkurdistan da büyük cumhuriyetlerdir. Bu cumhuriyetlerin Rusya Federasyonu içinde kendilerine çok geniş yetkilerin verilmesini sağlamaları nedeniyle biz çok sevinçliyiz. Bunlar çok üstün yetkilerdir. Artık onlar kendi kültürlerini, ulusal miraslarını, ulusal tarihlerini diledikleri gibi hem ayrıntılı olarak inceleme, hem de yaygın olarak tanıtma olanağını elde etmişler.

Defalarca ben Tataristan temsilcileri ile törenlerin, toplantıların yanı sıra, başbaşa görüşmelerde de bulunmuşum. Fakat biz hiçbir zaman ikimizin de anladığı bir dili kullanmamışız.

Bugün ben Tataristan ve Başkurdistan Kültür Bakanlarının burada kendi ana dillerinde konuşmaları nedeniyle çok sevinçliyim ve eskiden bu ülkeleri çok iyi bilmeme rağmen şimdiye kadar bu dillerin bizim Azerbaycan diline bu denli yakın olduğunu ve bu denli anlaşılır olduğunu hiç düşünmemiştim.

Bunların hepsi dünyada yaşanan sosyo-politik eğilimlerin bir sonucudur. Bunların hepsi halklarımızın bağımsızlığını kazanmasının, ulusal özgürlüğüne kavuşmasının bir sonucudur. Bunların hepsi bizim için yeni bir çağın, yeni parlak bir geleceğin başlangıcıdır. Bunlar bize nasip olduğu için biz çok mutlu insanlarız. Biz böyle bir geleceğin temelini atan insanlarız. Umuyorum ki, biz bu geleceği de göreceğiz, gelecek kuşaklar yapılan çalışmalara tam anlamıyla uygun bir şeklide değer verecekler.

Bugün TÜRKSOY`un dönem toplantısına Rusya Federasyonu ve Gürcistan Cumhuriyeti temsilcilerinin de katılıyor olmaları çok sevindirici bir gelişmedir. Ben komşu Gürcistan`ın Kültür Bakanı Sayın Asatiani`yi büyük memnuniyetle dinledim. Rusya Federasyonu Kültür Bakan Yardımcısı, bize çok yakın birisi, saygıdeğer Şerbakov`un konuşmasını çok büyük memnuniyetle dinledim. Her iki konuşmada TÜRKSOY`a karşı çok sıcak, olumlu bir yaklaşımın olması, bu örgütle işbirliği yapma dileği ve ileriye yönelik işbirliği konusunda umut vadeden kelimeler hadden ziyade sevindiricidir.

Sayın Şerbakov`un konuşmasında çok ilginç bir nokta vardı. Kenidsi Rusya Federasyonu`nda Slav dilini konuşan halklardan sonra ikinci sırada Türk dilini konuşan halkların yer aldığını ve onların sayısının 12 milyonu bulduğunu belirtti. O, Slav dilini konuşan halklarla Türk dilini konuşan halkların işbirliğine Rusya Federasyonu`nda çok büyük dikkat ve özen gösterildiğini vurguladı. Bu, sevindirici bir olaydır. Eskiden bu konulara hiç değinmiyorduk, değinemiyorduk. Yani değinmek istesek bile, bu o dönemlerin taleplerine pek uygun düşmezdi. Fakat, görüyorsunuz dünyada, keza eski Sovyetler Birliği coğrafyasında yaşanan olaylar, ortaya çıkan eğilimler ve devletlerin, cumhuriyetlerin kendi bağımsızlıklarına kavuşmaları ve Rusya Federasyonu`nun eskiden Sovyetler Birliği`ne mensup olan cumhuriyetlerin bağımsızlıklarına büyük saygı ve ihtiramla yaklaşması bu tür yeni etkenlerin oluşmasına, onların değerlendirilmesine ortam sağlıyor.

Bunun son yıllarda gerçekleşmiş olan dönüşümlerin bir sonucu olduğunu birkez daha belirtiyorum. Bunlar bizim hepimizin - hem Türk dilini konuşan devletlerin, hem Türk dilini konuşan ülkelere komşu devletlerin birbiriyle yoğun işbirliği yapmaları için güzel olanaklar oluşturmuş ve büyük yollar açmıştır.

Türkçe konuşan ülkelerin devlet başkanlarının toplantılarında TÜRKSOY örgütüne özel önem veriliyor. 21 Ekim`de Taşkent`te Türk dili konuşan ülkelerin devlet başkanlarının 4.zirve toplantısında biz kültür alanı ile ilgili birçok konuları masaya yatırdık ve artık yayımlanmış olan Taşkent Bildirisi`nde işbu örgüt için birçok hedefler öne sürdük. Siz bunları biliyorsunuz. Türk dili konuşan ülkelerin devlet başkanlarının Taşkent`te onayladıkları bildiride TÜRKSOY uluslararası örgütü için önemli yeni hedeflerin belirlendiğini düşünüyorum. Bunların yaşama geçirilmesi bu örgütün çalışmasına daha bir canlılık kazandıracaktır. Ben, Taşkent Bildirisi`nde öne sürülmüş olan hedeflerin burada - Bakü`de düzenlenen 8. toplantıda daha titiz bir biçimde ele alacağınızdan ve bunların gerçekleştirilmesi için gerekli önlemleri alacağınızdan umutlu olduğumu belirtmek istiyorum.

Genel olarak Türk dili konuşan ülkelerin devlet başkanlarının toplantılarının temel amacı ekonomik işbirliğinin geliştirilmesinden, ülkelerimiz arasında olan bütün diğer ilişkilerin pekiştirilmesinden ibaret. Biz, bu toplantılarımızın herhangi siyasi özellik taşımadığını beyan ediyoruz. Keza TÜRKSOY da siyasi bir örgütlenme değildir. Mamafih biz ülkelerimizin yaşamıyla ilgili sosyo-politik sorunlara da ilgisiz kalamıyoruz ve kalamayız da. Fakat birkez daha söylüyorum, faaliyetimizin temel yönünü ekonomi, bilim, eğitim, kültür alanında işbirliğini yaygınlaştırmak oluşturuyor.

Bu açıdan bizim için, yani devlet başkanları için TÜRKSOY örgütünün faaliyeti çok büyük önem arz ediyor. Taşkent Bildirisi`nde yer alan kararların büyük bir kısmı bilim, kültür, eğitimle ilgilidir. Onların çoğu ise TÜRKSOY`un aracılığıyla yaşama geçirilmelidir. Bu yüzden de ben, ileride bütün bu ilişkilerin yaygınlaşması için sizin gerekli önlemleri uygulayacağınızı zannediyorum.

Bizim ülkelerimizde yaşanan sosyo-politik süreçler, sosyo-ekonomik sıkıntılar, kuşku yok ki, kültüre gereken özeni göstermeye ve mali yardımlarda bulunmaya pek fırsat tanımamaktadır. Biliyorsunuz, Azerbaycan topraklarının %20`si Ermenistan askeri birliklerinin saldırısı sonucunda işgal edilmiştir. İşgal altındaki topraklarımızdan 1 milyondan fazla vatandaşımız, Azerbaycanlılar yerinden, yurdundan zorla göç ettirilmiş, kovulmuşlar, şu anda mülteci durumunda yaşıyorlar. Böyle bir ortamda, kuşkusuz ki, bütün faaliyetimizin temel bölümü Azerbaycan`ı şu zor durumdan kurtarmaya, ülkemizin toprak bütünlüğünü sağlamaya, işgal altındaki topraklarımızı kurtarmaya, yerinden, yurdundan kovulmuş vatandaşlarımızı kendi evlerine, yerlerine geri göndermeye ve bunun yanı sıra ekonomik reformları uygulamaya, nüfusun ekonomik durumunu iyileştirmeye yöneliktir. Devletimizin, hükümetimizin faaliyetlerinin hemen hemen tümünü bunlar oluşturuyor, yani çalışmalarımız başlıca olarak buna yöneliktir. Bu, zamanımızın büyük bir kısmını alıyor ve çalışmamızın hepsini buna adamak zorundayız. Fakat buna rağmen kültür, bilim, eğitim bizim için en temel görevler olarak görülmektedir.

Kültürümüzü, bilimimizi, eğitimimizi, insanların ahlakını daha yüksek düzeylere ulaştırmak için kültürel, bilimsel, teknik alanda ilişkilerin geliştirilmesi çok önemli görevlerden biridir. TÜRKSOY bu çalışmayı yapıyor ve şimdiye dek, kısa süre içinde - üç senede sağlanan birikimler şunu kanıtlıyor, bu örgüt bundan böyle de çok verimli bir şekilde faaliyette bulunabilir ve ülkelerimiz, halklarımız için daha fazla iş yapabilir. Bu da halklarımızın birbiriyle ilişkilerini daha sıkı hale getirmelerinden oluşuyor. Kültür, edebiyat aracılığıyla bu ilişkileri daha da yaygınlaştırmak halklarımız açısından çok gereklidir, önemlidir.

Burada konuşan konuşmacılar da söylediler, çeşitli etkinliklerin düzenlenmesi artık kendi sonucunu vermiştir. Fakat ileride büyük hedefler duruyor. Örneğin, Taşkent Bildirisi`nde biz, TÜRKSOY üyesi Türkçe konuşan ülkelerin halklarının genel bir takvimini oluşturması için TÜRKSOY`a bir tavsiyede bulunduk ve belki bu takvim ileride her halkın tarihine, kültürüne, tarihi geçmişine ilişkin olayların beraber kutlanmasını, gerekirse birlikte yıldönümü törenlerinin, etkinliklerinin düzenlenmesini sağlayabilir.

Muhammed Fuzuli`nin doğum yıldönümünün kutlama töreninin yapılması son yıllarda halkarımız arasında ilişkilerin gelişmesinin bir sonucudur. Artık Azerbaycan`a birçok ülkelerden - Türk dilini konuşan, komşu ve başka ülkelerden - bu yıldönümü törenlerine heyetlerin gelmesi cumhuriyetlerimizin, halklarımızın, ülkelerimizin yaşamında yeni bir aşamanın ortaya çıktığını gösteriyor. Bunlar hepsi sevindirici gelişmelerdir. Bunlar TÜRKSOY örgütü için ileride iyi bir zemin hazırlıyor.

Ben sizinle bugünkü görüşmeden çok memnun kaldım. Sizin hepinize bu çalışmanızda başarılar dilerim. Şu fırsattan yararlanarak TÜRKSOY üyesi ülkelerin halklarına ve bu törene katılan heyetlerin temsil ettikleri ülkelerin halklarına saygı ve ihtiramlarımı sunuyor ve dostluk selamımı yolluyorum. İyi günler, çalışmalarınızın başarılı olmasını dilerim, gelecek toplantılarda görüşürüz.