Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in TÜRKSOY Ülkeleri Kültür Bakanları 19.Dönem Daimi Konsey Toplantısında konuşması - 6 Şubat 2003

Ben TÜRKSOY Örgütü`nün yeni toplantısının katılımcılarını selamlıyorum ve burada -Azerbaycan`da hepinize başarılı çalışmalar diliyorum. Türk Dili konuşan devletler topluluğu kurulduktan sonra kuruluşlar arasında en fazla gelişme kaydetmiş kurumlardan biri TÜRKSOY`dur. TÜRKSOY herkesi tek bir çatı altında birleştiriyor. Fakat diğer herhangi kuruluşta herkesi bir tarafa çekmek isterler. Onun için biz sizin kuruluşa çok büyük önem atfediyoruz. Biz devlet başkanları olarak, Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvelerinde öncelikle kültürel ilişkilerin geliştirilmesi konusunu gündeme getiriyoruz. Tabii ki, ekonomik işbirliği, insani ilişkilerin geliştirilmesi konuları da önem taşımaktadır. Bunların hepsi vardır. Fakat tüm bunların kökünde kültür, dil, bizim gelenek ve göreneklerimiz bulunuyor.

Bizi birbirimize bağlayan nedir? Dilimizin kökeni. Doğru, bazıları birbirini anlamıyor. Fakat biz, dili aynı kökten gelen halklarız.

İkincisi, bizim ortak kültürümüz, geleneklerimiz, ortak manevi değerlerimiz vardır. Bunlar yüzyıllar bunlar Türk dili konuşan halkları birbirine bağlamış, yakınlaştırmıştır. Daha sonra Rus İmparatorluğu, ardından ise Sovyet İmparatorluğu döneminde biz bunları kaybetmedik, ancak birbirimizden biraz uzaklaştık. Doğru, tamamen uzaklaşmadık, biz her yıl burada Türkmenistan temsilcileri ile bir araya gelir, yarışmalar düzenlerdik. Türkmenistan pamuk ekicileri Azerbaycan`a gelirlerdi, bizim pamuk ekicilerimiz Türkmenistan`a giderlerdi. Yani tüm bunlar oluyordu. Fakat biz oturup da dilimizin ortak kökten geldiğini konuşmazdık. Bizim benzer gelenek ve göreneklerimiz vardır.

Bu konuyu konuşmazdık, zira o sırada Sovyet ideolojisi, üstelik tek bir Sovyet halkı vardı. Zamanla uluslar eriyip gidecek, tek bir Sovyet halkı olacaktı. Sovyet halkı. Onların hepsi -Elçin, Polat, Fatma Hanım... Sovyet halkının insanlarıydı. Öyle bir Sovyet halkı oluşmuş ki, kimi zaman kendi dillerini bile unutmuşlar.

Fakat imparatorluk çöktü, biz bağımsızlık kazandık. O zaman bizim dedelerimizin bir zamanlar hep beraber yaşadıklarını, aynı kökten geldiklerini, beraber mücadele verdiklerini anladık. Bunların ortak gelenek-görenekleri, ezgileri, dansları bulunuyor. Polat iyi bilir, tüm bunlar ortaktır. Onun için de Türkiye Cumhuriyeti`nin girişimi üzerine, özellikle rahmetli Turgut Özal`ın ve dokuzuncu cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`in girişimiyle Türk Dili konuşan devletler topluluğu kuruldu. Son dönemlerde her yıl değişik ülkelerde topluluğa üye olan ülkelerin devlet başkanlarının zirvesini düzenliyoruz. Çalışıyoruz, ekonomimizi ileriye götürüyoruz. Fakat kültür alanında çalışmalarınız bizimkinden daha iyi gidiyor. Bu yüzden ben sizi kutluyorum. Buraya toplanmanız beni çok memnun etti. Türkiye, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Gagavuz, Tataristan, Başkurdistan temsilcileri şimdi burada bulunuyorlar. Ben Başkurdistan, Tataristan temsilcilerinin bu toplantıya katılıp katılmayacağı ile çok ilgilendim. Zira bunlar büyük cumhuriyetlerdir. Şimdi bu cumhuriyetler bağımsızlık kazanamadıkları için suçlu değiller. Onların bir suçu yoktur. Nüfusuna göre, - örneğin Tataristan`ın, galiba, 4 milyon nüfusu var,- büyük cumhuriyetlerdir. Üstelik güçlü ekonomisi, herşeyi var. Bu cumhuriyet bağımsız olabilir. Aynı şekilde Başkurdistan. Ancak Tuva, Hakasya, Saha (Yakut), Altay`a gelince... Gelin açık konuşalım. Hiçkimse,- muhtemelen ben de,- Tuvalıların Türk kökenli bir halk olduğunu bilmiyordu. Doğru mu, sayın Elçin? Kendisi bizim büyük yazarlarımızdan biridir. Bunu bilmiyorduk. Zira "Sovyet halkı" düşüncesi beynimize kazınmıştı, bunu bilmiyorduk.

Ben Moskova`da Politbüro`da çalıştığım sırada, - SSCB Bakanlar Kurulu Birinci Başkan Yardımcısı olarak çalışıyordum,- Tuvalılar sık sık bana gelirlerdi. Biz birkaç kez konuştuk, bizim aynı kökten olduğumuzu anlattık. Onun için de onlar en çok beni ziyaret ederlerdi. Onlar Krasnoyarsk`tan demir yolu hattının inşasını istiyorlardı. O dönemlerde Tuva yöneticileri benimle sıkça görüşürlerdi.

Orada otomobil yollarının inşası zordu. Demiryolu istiyorlardı. Ben onlara yardım ediyor ve kararlar alıyordum. Fakat hem o taraftan hem bu taraftan birileri engel oluyordu.

Ben Altay`ı ziyaret ettim. Ben oradan Rusya Federasyonu Yüksek Sovyeti Milletvekili seçilmiştim. SSCB Yüksek Sovyeti`ne ise Azerbaycan`dan milletvekili seçilmiştim. Altay bizim dedelerimizin eski yurdudur. Ben oraya gittim. O dönemde Dağlık Altay ismi ile bilinen bölgeye şimdi Altay Cumhuriyeti deniyor.

Ben o dönemde orayı ziyaret ederken onlara söylüyordum, siz Türksünüz. Fakat onlar: "Biz Dağlık Altaylıyız" diyorlardı. Nitekim onların bana karşı tutumunu görüyordum. Onlar ise benimle "akraba" olduklarını bir türlü itiraf etmiyorlardı. Fakat şimdi akraba olduk. Ben sizin bu toplantınızın biraz daha hararetli geçmesini isterim. Şimdi bakın Türk dili konuşan pekçok bölge bulunuyor. Hakasya, Tuva, Altay, Saha... Saha`dan da sıkça bana gelenler olurdu. Orada yaşayanların tuhaf soyadları vardır. Örneğin, Nikolay..

Onların ad ve soyadları Ruslarda olduğu gibidir. Başkanları vardı, ismi Nikolay`dı, beni ziyaret ederdi. Onun da sorunları vardı. Berkakit`ten demiryolu hattının yapılmasını istiyordu. Biz de bunu istiyorduk. Zira orada pekçok taşkömürü ve demir cevheri yatakları bulunuyordu. Fakat demiryolu hattının inşası için gerekli kaynak yoktu. O zaman onlar da bana gelip giderlerdi. Şimdi onlardan kimin hayatta olup olmadığını bilmiyorum.

Ben 1940-1950 yıllarında Leningrat`ta okudum. Hakasya`dan bir kişi benimle okuyordu. Ben o dönemde Hakasya`yı bilmiyordum. Kendisine sordum, Hakasya`da kimleri yaşıyor, hangi ulustandır, müslümanlar mı? Türkler mi? Kendisi buna açıklık getiremedi.

Elçin Efendiyev: Onlar şamanlardır.

Haydar Aliyev: Şaman bile olsalar, Türklerdir. Türkler de şamandır.

Ben sizin örgütün işinden çok memnunum. Bazı cumhuriyetlerden hiçkimsenin gelmemesine üzüldüm. Fakat Türkmenistan temsilcisinin gelmesi büyük bir bayramdır. Türkmenistan temsilcilerinin pekçok yere gitmediklerini iyi bilirim. Fakat eğer Türkmenistan temsilcisi Azerbaycan`a geldiyse bu, benim dostum, kardeşim Türkmenbaşı Saparmurat Niyazov`un Azerbaycan-Türkmenistan dostluğuna olan sadakatıdır. Doğru mu? Lütfen benim selamımı, saygımı kendisine iletin. Orada yaşanan olayların beni de çok endişelendirdiğini kendisine söyleyin. Fakat iyi ki o bu durumdan kurtulmayı başardı. O, güçlü birisi. Oradaki bazı kişiler böyle bir insanı yıkmanın imkansız olduğunu anlamıyorlar. Bizim dostumuz Türkmenbaşı her zaman tetiktedir, ikincisi de, kendi rakiplerinden daha büyük otoriteye sahiptür. Tüm halk onun arkasındadır. Arkasında halk desteği olan birine kimse birşey yapamaz.

Örneğin, 1994 senesinde burada beni yıkmak istediler. Üstelik ben iktidara geleli toplam 1 yıl olmuştu. 1993 yılında burada Elçibey hükümetini devirdiler. Elçibey hükümeti beni Nahçıvan`dan buraya davet etti, gelip onları kurtarmamı istedi. Ben buraya geldim, onlar hepsi korkarak kaçıp gittiler. Sonra Gence`den Suret Hüseynov isimli bir albay buraya saldırdı. Onun saldırısını önledik. Bakü`ye geldi, ne istediğini sordum. Cumhurbaşkanı olacağım dedi. Sen cumhurbaşkanı olamazsın dedim. Bana: "Hayır olacağım."dedi. Halk kimi seçerse, o olsun dedim. Halk beni seçti. Fakat bir yıl sonra Suret Hüseyinov yine dayanamadı, burada darbe girişiminde bulundu. Benim de silahım yoktu, ordu onun denetiminde idi. Ben bu odadan gece saat 10`da halka seslendim. İki saat sonra bu meydana 500 bin kişi toplandı. Onların arasında kadınlar, çocuklar, gençler, yaşlılar vardı. Kimse halka karşı gelemezdi. Ben hiçbir şey yapmadım. Halk onun cezasını verdi.

Şimdi Türkmenbaşı`nın da arkasında halk var. Arkasında halkın desteği olan kişiye hiçbirşey yapamazlar. Senin Türkmenistan`dan buraya gelmene çok sevindinm. Tataristan Cumhurbaşkanı Mintimer Şaymiyev, Bakurdistan Cumhurbaşkanı Murtaz Rehimov de benim arkadaşlarımdır.

Şaymiyev Bakü`yü ziyaret etti. Fakat Rehimov hiç gelmedi. Ben birkaç defa kendisini davet ettim, gelsin görüşelim dedim. Mintimer Şaymiyev dünyaca ünlü birisidir.