Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in Brüksel dönüşü uçakta yaptığı söyleşi - 18 Nisan 1995

Haydar Aliyev: Avrupa Birliği, uluslararası alanda çok nüfuzlu bir örgüttür. Kendisinin büyük imkanları bulunmaktadır. Gelişmiş 15 ülke işbu kuruma üyedir. Avrupa Birliği, faaliyetini gerçekleştirmek için söz konusu ülkelerin olanaklarından faydalanmaktadır.

Avrupa Birliği`nin çalışmalarının dünya politikasına, ekonomisine, uluslararası alanda yaşanan gelişmelere çok büyük etkisi vardır. Bu nedenle de Avrupa Birliği ile Azerbaycan arasında doğrudan ilişkilerin kurulması tüm hususlarda gerekli, zorunlu ve kazançlıdır. Brüksel ziyaretimin temel amacı da Azerbaycan`ın Avrupa Birliği ile daha yoğun ilişkiler kurma olanağını sağlamaktır.

Avrupa Birliği`nde her ülke altı ay boyunca dönem başkanlığını yürütüyor. Kurumun daimi kuruluşlarının yöneticileri ise beş yılda bir seçilmektedir. Nitekim Sayın Santer de Avrupa Birliği Komisyonu başkanlığına beş yıl için seçilmiştir. Bu komisyon ile yoğun işbirliğimiz için özel ilişkiler kurmak, Azerbaycan ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkileri düzene sokmak çok önemlidir. Ben bu ziyaretimin sonuçlarından çok memnun kaldım.

Ziyaret sırasında Sayın Santer, Sayın Bruk ve başkaları ile çok verimli görüşmeler yaptık. Cumhuriyetimizin ekonomik, sosyal durumu, ülkemizde gelişen süreçler, Ermenistan ile savaş yüzünden Azerbaycan`ın düştüğü durum, topraklarımızın bir bölümünün işgal altında bulunması, bir milyondan fazla mültecinin zor şartlarda yaşaması hakkında geniş bilgi verdim, bu alanda ülkemizde yapılan çalışmaları anlattım. Ben cumhuriyetimizeki demokratik değişiklikler, gelişmeler, devletin yapılanması, ekonomi, politika alanında yapılan çalışmalar hakkında, özellikle ekonomik reformların uygulanması, demokratik ilkelerin sağlanması, siyasal çoğulculuk, bireysel özgürlük, ifade özgürlüğü, insan haklarının korunması konularında detaylı bilgiler verdim.

Bu sene Ekim ayında cumhuriyetimizde parlamento seçimlerinin yapılması öngörülüyor. Ben seçimlerin demokratik ortamda yapılması konusundan bahs ederken Avrupa Birliği`ni bu seçimlere gözlemci olarak katılmaya davet ettim. Biz bu yıl yeni ve demokratik bir anayasa yapmayı ve onaylamayı öngörüyoruz. Ben bu konuda da Avrupa Birliği`ne bilgi verdim. Bunlar çok önemli konulardır. Avrupa Birliği, demokratik değişikliklerin, reformların yapılmasını çok istiyor ve bu konuda cumhuriyetimize destek, ilgi ve alakasını göstermektedir.

Bunun yanı sıra ben şimdiye kadar cumhuriyetimize yaptığı yardımlardan dolayı Avrupa Birliği`ne şükranlarımı ifade ettim. Bu arada biz ileride yapılacak çalışmalar hakkında görüşmeler yaptık. Avrupa Birliği, bu alanda geniş imkanlara sahiptir. Birlik, birkaç yönde faaliyet gösteriyor, eski Sovyetler Birliği üyesi cumhuriyetlere yardım ediyor. Maalesef, Avrupa Birliği`nin bu olanaklarından biz ancak son dönemlerde yaralanmaya başladık. Ya cumhuriyetimizin bu olanaklar hakkında pek bir bilgisi olmamış veya Azerbaycan, pasif bir tutum izlemesi sonucunda bu yönde gerekli bağlantıları kuramamıştır. Fakat son dönemlerde - hemen hemen 1994 yılının ikinci yarısı ve 1995 yılının başlarından itibaren Avrupa Birliği ile işbirliğimiz hız kazandı. Son dönemlerde Bakanlar Kurulu bu alanda çok işler yaptı. Ben bu çalışmaları olumlu değerlendiriyorum. Asıl yapılan bu çalışmalar sonucu Avrupa Birliği`nin ülkemize ekonomik yardımı artmıştır.

Örneğin, Avrupa Birliği`nin cumhuriyetimize 300 bin ton kadar tahıl ve un göndermesi kararı alınacaktır. Ayrıca karşılıksız olarak 2 bin ton et, 2 bin ton yağ gönderilmiştir. Bildiğiniz üzere, Avrupa Birliği bir zamanlar Azerbaycan`a 66 milyon ekyü tutarında kredi tahsis etmiştir. Bu kredinin bir bölümü kullanılmıştır. Bu arada geri kalan kısmın kullanım yolları da tespit edilmiştir.

Avrupa Birliği`nin bir takım başka programları da vardır. Örneğin, Avrupa Birliği, EKHO programı doğrultusunda Azerbaycan`da dar gelirli kişilere, mültecilere, zor durumda yaşayanlara insani yardım yapıyor. Böyle bir yardım geçen sene de yapıldı. Ama bu yardım daha fazla olabilir. Biz Brüksel`deki temaslarda bu yardımın daha etkin ve organize bir biçimde yapılması konusunu da görüştük.

Bunun yanı sıra Avrupa Birliği`nin TACİS projesi vardır. Bu, çok geniş kapsamlı bir projedir. Azerbaycan, bu proje temelinde çok başarılı ortak çalışmalar yapabilir. Fakat maalesef bu işlerin hepsi kontrol edilmedi. Cumhuriyetteki bazı kurumların etkinsizliği, birçok alanlardaki bürokrasi bazı girişimlerin yapılmasını engelledi. Ben TACİS programı hakkında detaylı bilgi edindim ve bu programın pekçok alanında işbirliği yapabileceğimizi düşünüyorum. Biz Avrupa Birliği Komisyonunda bu konuda bir anlaşmaya vardık.

Ayrıca, 1995 yılının ikinci yarısı ve 1996 yılında Azerbaycan`a karşılıksız gıda yardımının yapılması konusunda mutabık kaldık. Biz kendi ihtiyacımızı Avrupa Komisyonu`na aktardık ve bunların karşılanmasına onay verildi.

Bütün bunlarun yanı sıra Avrupa Birliği`nin çok avantajlı kredi uygulaması vardır. Biz bu krediyi almak istiyoruz. Ben bu konuda da görüşmeler yaptım. Eğer bu gerçekleşirse, Avrupa Birliği heyeti Mayıs ayında Azerbaycan`ı ziyaret edecek, cumhuriyetimizde bu doğrultuda yapılan çalışmaları, ekonomik reformların uygulanması durumunu değerlendirecek, demokratik süreçlerin işleyişi hakkında bilgi edinecektir. Onlar sırf bunları öğrenmek istiyorlar.

Avrupa Birliği`nde cumhuriyetimizdeki durumu biliyorlar. Kendileri benim verdiğim bilgilerden memnun kaldılar. Bizim görüşmelerimiz çok verimli geçti. Birlik heyetinin cumhuriyetimizi ziyaretinin ardından Mayıs sonunda bu konular Avrupa Konseyi`nde ele alınacak, daha sonra devlet başkanlarının tartışmasına sunulacaktır. Ardından söz konusu yardımların cumhuriyetimize gönderilmesine başlanacaktır.

Ben tüm bunların cumhuriyetimize geniş olanaklar sunduğunu ve yaptığımız görüşmelerde iyi temeller atmayı başardığımızı düşünüyorum. Sanırım, görüşmelerimizin sonucu sadece bunlarla sınırlı değildir. Önemli olan Avrupa Birliği yöneticileri ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı arasında doğrudan ilişkilerin kurulmasıdır ve bunun da gelecek çalışmalarımıza büyük katkısı olacaktır. Eminim, Avrupa Birliği ile işbirliğimiz daha da genişleyecektir.

Ben demin burada bir toplantı yaptım, bu gezide bana eşlik eden kişilerle sohbet ettim, yaptığımız çalışmaların sonuçları üzerine kendilerine talimatlarda bulundum. Benim görüşüm, bu çalışmaların daha organize bir şekilde yapılması için her alandan sorumlu gruplar oluşturmak ve bunların hepsini aynı merkezden yönetmektir. Merkezde bu çalışmalar hem kontrol edilecek, hem de bu çalışmaların yapılmasına özel özen gösterilecektir.

Kısacası, Avrupa Birliği`ndeki temaslarımdan, yaptığım görüşmelerden çok memnun kaldım. Bence bunlar Avrupa Birliği ile işbirliği için iyi bir temel oluşturacaktır.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, kuşkusuz, cumhuriyetimiz zor durumdadır, insani yardımlar gerekir. Fakat Avrupa Birliği`nden alacağımız kredi cumhuriyetimizin bütçe açığını en azından şimdiki düzeyde tutmaya, enflasyonun artmasını önlemeye yetecek mi, yoksa ek önlemler mi almak gerekir?

Cevap: Bu, bizim bileceğimiz iştir. Muhtemelen Avrupa Birliği`nden, diğer yerlerden aldığımız kredi ve gelirlerle bütçe açığını belli bir ölçüde kapatacağız. Ancak bütçe açığını sadece bunlarla kapatmak mümkün değildir. Bütçede olumlu bir seyrin olması, normal finansal çalışmalar için üretimin gelişmesi ve bunun için zorunlu önlemlerin alınması gerekir. Biliyorsunuz, tarım alanında üretimi düzene sokmak için bir yandan reformlar uygulanıyor, öte yandan mevcut çalışmaların ivme kazanması için geçenlerde ben büyük bir toplantı yaptım. Orada belirli hedefler yerine getirilecektir. Sanırım, reformlarla birlikte bunlar da sonuç verecektir. Bu arada sanayi alanında da üretimi artırmak için ek önlemler alınmalıdır. Öncelikle, ben bizim sanayi tesislerinin mevcut olanaklarının gereğince değerlendirilmediğini düşünüyorum. Bence, sanayi işletmelerini yönetenler, fabrika müdürleri ihmalkârlık yapıyorlar. Yakında ben bu konuya da eğileceğim, ihmalkâr davranan kişilerin hepsi ciddi bir biçimde ikaz edilecek, cezalandırılacaktır. Bazıları belki görevlerinden alınacaklar.

Örneğin, geçenlerde ben Metalürji Devlet Şirketi Müdürünü görevden aldım. Çünkü bir yandan işler kötü gidiyordu, bu şirketin olanakları gereğince kullanılmıyordu, öte yandan bu kişi görevini kötüye kullanarak suç işliyordu ve bu suçtan dolayı hesap vermelidir. Başkaları da bundan ibret almalıdırlar. Nihayetinde bazı insanlar bu suçlarla daha ne kadar yaşayacak, görevlerini daha ne kadar suistimal edecekler! İşte tüm bunların sonucunda cumhuriyet ekonomisinde gergin bir durum oluşmuştur. Doğru, yollar kapanmış, ekonomik ilişkiler kesilmiştir, bunun yanı sıra bir takım objektif nedenler de vardır. Fakat bununla birlikte cumhuriyetimizin mevcut potansiyeli verimli kullanılmamaktadır. Bu yüzden bakanlar, şirket, işletme yöneticileri bundan bir ders çıkartmalı, sanayi tesisleri çalıştırılmalıdır.

Ne var ki mevcut olanaklar etkin değerlendirilirse üretim artış kaydeder, bu da bütçe dengesinde bir iyileşmeye neden olur. Yineliyorum, bütçe dengesinde iyileşme sadece kredilerle sağlanamaz. Biz cumhuriyetimizdeki kaynakları harekete geçirmeliyiz. Sanırım, biz bunu yapacağız.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, yurttaşlarımızla görüşmede söylendiği üzere, Azerbaycan Cumhurbaşkanı her gün yaklaşık 19-20 saat çalışıyor, onun çevresindekiler ise bu kadar fazla çalışmıyorlar. Geçenlerde yaptığınız toplantıda siz bu konuya değindiniz ve bunun böyle devam edemeyeceğini söylediniz. Biz çoğu zaman demokrasi ile anarşiyi karıştırıyoruz. Buna meydan vermemek için Haydar Aliyev`in demir yumruğunu indirmesine ciddi ihtiyaç olduğunu söylüyorlar. Gerçekten öyle mi?

Cevap: Biliyorsunuz, gerçek şu ki, demokrasiden hiç anlamayan kişiler «demokrasi» diye diye ülkeyi anarşiye sürüklediler. Demokrasi sağlanmalıdır, ekonomi gelişmelidir. Söz konusu olan şey sağlıklı, gerçek demokrasidir. Demokrasi perdesi altında pis işler yapanlar bizim toplumda barınmamalıdır. Biz bu yönde çalışmalıyız. «Demokrasi” diye tempo tutarak suç işleyenler, devletimize karşı çıkanlar toplumda barınmamalıdır. Bundan sonra benzeri durumlar yaşanmayacak, onlar kendi cezalarını bulacaklar. Bu son olaylar hiçbir şeyin cezasız kalmadığını ve kalmayacağını gösterdi.

Mamafih, son yıllarda çoğu devlet memuru sorumsuzluğu alışkanlık edindi. Bazıları sorumsuz davranarak, görevini suiistimal ederek ve cinayet işleyerek görevlerini sürdürdüğü için hep böyle devam edeceğini düşünüyorlar. Onlar bizim topluma çok zarar veriyorlar. Bir tarafta yoksul kitle, öbür tarafta yasadışı yollarla, suç işleyerek zenginleşen bazı devlet memurları - bu bir haksızlıktır. Ben bu haksızlığa katlanamıyorum ve halk da katlanamıyor, katlanmayacaktır. Ben uyardım, ben de daha fazla tahammül etmeyeceğim.

Sanırım, bu konuşmamız televizyon aracılığıyla herkese aktarılacak, bu nedenle bir kez daha söylüyorum: Ben bütün bunlara katlanmayacağım. Halkına sadakatle, namusla, açık yürekle, ahlakla hizmet edecek kimseler bizimle beraber çalışacaklar. Suç işleyerek, görevini kötüye kullanarak rüşvet alanlar, çeşitli pis işler yaparak zenginleşenler bu servetle yaşayacaklarını sanıyorlarsa, yanılıyorlar. Yaşamayacaklar! Bizim toplum onları dışlayacak, daha sağlıklı, maneviyatı yüksek bir toplum oluşacak ve orada bu tür kişilerin barınmasına izin verilmeyecektir. Vakit çok geç olmadan bu insanlar doğru yolu bulsunlar.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, size ve politikanıza karşı en katı muhalefet yapanlar bile uluslararası alemdeki başarılarınızı inkâr edemiyorlar, fakat iç politikanızı eleştiriyorlar. Bu konuya yaklaşımınız nedir?

Cevap: Biliyor musunuz, onlar ne konuştuklarını bilmiyorlar. Aslında söylenecek söz bulamıyorlar. Acaba onlar iç politikanın ne olduğunu anlıyorlar mı? Anlamıyorlar. Ekonomik reform yasalarının kabulü kolay bir konu mu? Acaba, onların bu ekonomik reformları yapmasını kim engelliyordu? Ne var ki şimdi bağıran o insanların elinde iktidar vardı. Niçin kendileri bu reformları yapmadılar? Yapmadılar, ama iktidardan gittikten sonra istedikleri şekilde konuşuyorlar. Farklı cephelerde bulunan ve birbirine karşı olan kişiler şimdi, tabiri caizse, aynı telden çalıyorlar, hep bir ağızdan “o yok, bu yok” diye bağırıyorlar.

Azerbaycan`da ekonomik reformlar, demokrasi süreci uygulanıyor ve bu devam edecektir. Sağda solda bağırarak seçimin ne zaman olacağını soruyorlar. Şubat ayında parlamentonun görev süresi sona eriyor. Şimdiden bağırıp çağırmanın ne anlamı var? Şuraya buraya giderek güya ülkede seçimlerin yapılmasının istenmediğini konuşuyorlar. Seçim nasıl yapılmaz? Seçim yapılacaktır. Şimdi seçim yasası hazırlanıyor. Seçimlerin tarihi, üç ay önceden ilan edilecektir. Ancak bu kişilerin ağzını kapatmak için bir kez daha söylüyorum: Seçimler ekim ayında yapılacaktır. Buna ben karar vermiyorum. Her halde benim de görüşüm belli bir oranda dikkate alınacaktır.

Bilindiği üzere, ülke içindeki yaşam pek kolay olmamaktadır. Bir buçuk yıl zarfında Azerbaycan`da üç kez darbe girişimi oldu. Hangi ülkede böyle bir şey olabilir? Haziran 1993`te biz Azerbaycan`ı büyük bir faciadan kurtardık. O zaman Azerbaycan yıkılma ve bölünmenin eşiğine geldi. Azerbaycan`ı böylesine feci duruma düşüren kişiler ders çıkarmak yerine, tehlikeyi atlatınca tekrar eskisi gibi davranmaya başladılar.

Yahut, o dönemde yeni göreve atanan kişiler. Bu görev onları tatmin etmedi mi? Hayır, meğer onların gözü yükseklerdeymiş. Geçen yıl Ekim ayında yeni bir darbe hazırladılar. Darbecilerin bir bölümünü bozguna uğrattık, bir bölümünü cumhuriyetimizde huzurun sağlanması için affettik. Fakat huzur olmadı. Tüm bu muhalefet güçleri Özel Harekât Polis Birliğinin çevresine toplandılar. Doğru, ÖHPB`de bulunan kişilerin de aklı başında değildi. Bir kez daha söylüyorum, birbirine karşıt olan güçler işte bu ÖHPB`yi kendi amaçları için kullanmaya çalıştılar. Ne var ki Birliğin başını çekenler de sanırlardı ki, ÖHPB devleti devirebilecek. Kan döktüler. Bu darbe de engellendi. Demin bahsettiğim üzere, Azerbaycan, bir buçuk yıl zarfında üç kez facianın eşiğinden döndü. Peki bunu umursamamak mümkün mü? Birinci darbeden sonra mahkeme süreci başladı ve yarım kaldı. İkinci darbe girişiminden sonra kişiler tutuklandı, şimdi soruşturma yapılıyor. Üçüncü darbe girişiminin ardından kişiler tutuklandı, bu arada bazıları kaçtı. Ekim olaylarından sonra bazı kişiler kaçıp saklandılar. Onları arayıp bulmak, cezalandırmak gerekir. İç politikadan bahseden kişiler tüm bunların farkındalar mı? Çünkü onlar bu gerginliği yaratan insanlardır. Bir taraftan gerginlik çıkarıyor, çalışmaya izin vermiyorlar, öte yandan «iç politikada eksiklikler var» diye bağırıp çağırıyorlar. Hiçbir sorun yoktur. Herşey yolundadır ve yolunda olacak. Herkes bilsin, Azerbaycan`da sağlanan demokrasi eski Sovyetler Birliği`nin sınırları içinde bulunan tüm cumhuriyetlere örnek teşkil edecektir. Buna hiç kimsenin şüphesi olmasın. Onlar da şunu anlasınlar: Yetti artık, herkes kendi yerini bilmeli.

Biz üç kez kanıtladık ki, Azerbaycan`ı yıkmak isteyen kişilerin karşısında bir güç vardır. Bu, öncelikle halkın gücüdür, iradesidir. Aslında buraya geldiğim günden beri ben bir cumhurbaşkanı olarak hep halkın iradesine güvendim, itimat ettim ve bundan böyle de güveneceğim. Aslında bu, bana milyon katı daha fazla güç vermektedir.

Brüksel`de Belçika Başbakanı ile verimli bir görüşmem, çok önemli bir konuşmam oldu. Belçika, Avrupa`nın merkezinde büyük bir ülkedir. Birçok uluslararası örgütün genel merkezi burada bulunmaktadır. Belçika, hem ekonomi alanında, hem de devlet yapılanması alanında büyük bir gelişme kaydetmiş bir devlettir. Geçen sefer de bu ülkenin başbakanıyla bir araya geldim. Ardından biz Budapeşte, Kopenhag ve Davos`ta da bir araya geldik. Bugün biz ikili ilişkilerin geliştirilmesi konusunu daha detaylı olarak ele aldık. Ben kendisini Azerbaycan`a resmi ziyarete davet ettim. O da beni Belçika`ya resmi ziyarete davet etti. Başbakan şunları söyledi: «Siz uluslararası kuruluşların başkanlarıyla görüşme yapmak için buraya geliyorsunuz, fakat şimdi resmi ziyaret için Belçika`ya gelin.»

Bence yaptığımız bu görüşmeler ülkemiz için yararlı olacaktır. Biz Belçika ile doğrudan ilişkileri geliştirebiliriz. İşte bu yüzden ben Belçika`ya büyükelçi atadım. Büyükelçi Brüksel`de kaldı, orada çalışacak. Ben kendisini başbakana tanıştırdım. İşte bu, hem uluslararası örgütlerle ilişkilerin kurulmasına yardım edecek, hem ülkemiz ile Belçika arasındaki ilişkileri geliştirecektir.

Soru: Eski SSCB üyesi çoğu ülkede, özellikle Orta Asya ve Kazakistan`da görev süreleri sona eren Cumhurbaşkanları kendi sürelerini referandum yoluyla uzatmak istiyorlar. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ise hep halka güvendi. Ekim ayındaki darbe girişimi sırasında tek bir çağırınız üzerine meydana bir milyon kişi toplandı. Sadece televizyon kanalının haber müdürlüğüne cumhurbaşkanını savunan binlerce telgraf geldi. Bunlardan bazılarında, görev sürenizin dolmasına daha 4 yıl kalsa bile, bu sürenin uzatılması konusundan bahsediliyor.

Cevap: Hiç endişelenmesinler, benim görev süremin dolmasına daha çok var. Görev süresi bittiğinde seçimler yapılacak. Halk isterse, ben yine kazanırım. Sanırım, halk beni bırakmayacak.

Soru: Yani siz bu seçimlere katılacak mısınız?

Cevap: Evet, evet.