Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Alirza oğlu Aliyev`in Yemin Töreninde Konuşması - Cumhuriyet Sarayı, Bakü, 10 Ekim 1993

Değerli yurttaşlarım!

Sayın bayanlar ve baylar!

Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak seçilmemin önemini idrak ediyor ve Azerbaycan halkına, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşlarına bundan dolayı sevgi, saygı ve derin teşekkürlerimi sunuyorum.

Azerbaycan halkı, tarihinin en karmaşık, trajik dönemini yaşıyor. Özel olarak bu dönemde tarafıma yüklenen görevin getirmiş olduğu sorumlulukların tam bilincindeyim ve tüm faaliyetimi, tüm hayatımı bu güveni haketmeye, halkın ümitlerini gerçekleştirmeye sarf edeceğime söz veriyorum.

Böylesine büyük sorumluluk gerektiren bir görevi üstlenirken öncelikle Azerbaycan halkının zekâsına, bilgeliğine, gücüne güveniyorum. Azerbaycan halkının bana beslediği umutlar beni bu görevi üstlenmeye mecbur etmiştir. Bu umutların gerçekleşmesi için elimden geleni yapacağım.

20. yüzyılın sonu, dünyada köklü dönüşümlere yol açmış siyasal süreçlerle dikkat çekmektedir. Azerbay­can halkı, bu süreçlerin dışında kalmayarak, yüzyıllarca beslediği ümitlerine, dileklerine, sonunda kavuştu ve bağımsızlığını kazandı. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazanması dünyada, eski Sovyetler Birliği’nde yaşanan toplumsal siyasal olayların mantıksal sonucudur. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazanması tarihi bir gelişmedir. Bu, Azerbaycan halkının milli zenginliği, milli başarısıdır ve bu bağımsızlığın kazanılmasında herhangi grubun, akımın, gücün müstesna hizmetlerinin olduğu asla söylenemez. Aynı zamanda Azerbaycan’ın bağımsızlığı cumhuriyete, onun vatandaşlarına çok önemli ve güç görevler yüklemiştir. Bağımsızlığının pekiştirilmesi, bağımsız devlet düzeninin kurulması, devlet sembollerinin belirlenmesi ve geliştirilmesi, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün, tam egemenliğinin sağlanması, ülkemizin savaştan kurtulması, cumhuriyet vatandaşlarının refahının artırılması, onların iyi yaşaması için gerekli koşulların temini gibi. Tüm bu görevler cumhurbaşkanlığı faaliyetimin temel doğrultularını oluşturacaktır ve ben bunların yaşama geçirilmesine çalışacağım.

Azerbaycan Cumhuriyeti, çok eski bir tarihi geçmişe, zengin kültüre, büyük doğal kaynaklara sahiptir. Devletin bağımsızlığı, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin gelecekte gelişmesi adına tüm bunların etkin değerlendirilmesi için iyi bir ortam sunmaktadır. Bunlar bizim öncelikli görevlerimizdir. Azerbaycan Cumhuriyeti, bağımsızlığını son derece zor koşullarda kazanmıştır. Cumhuriyetimiz için en zorlu sorun, 5 seneyi aşkın bir süredir Azerbaycan’ın içinde bulunduğu savaş ortamı, Ermenistan silahlı kuvvetlerinin topraklarımıza yönelik saldırısı ve bunun sonucunda Azerbaycan halkının büyük belalarla karşılaşmış olmasıdır. Bu yüzden de Azerbaycan Cumhuriyet’inde savaşın bitmesi ve vatandaşlara rahat, sakin, huzurlu bir yaşamın sağlanması öncelikli görevimizdir. Azerbaycan’ın zorlu bir sa­vaşa sürüklenmesi, şu problemin, yani Karabağ probleminin ortaya çıktığı dönemlerde cumhuriyet yöneticilerinin, eski Sovyetler Birliği yöneticilerinin yaptıkları yanlışların bir sonucudur. Fakat ne yazık ki, cumhuriyetin şu zor durumdan kurtulması için önceki dönemlerde gerekli önlemler alınmamıştır. Cumhuriyetin içine düştüğü zor ekonomik, sosyal, siyasal, toplumsal ve bu manevi kriz son zamanlar iyice derinleşmiş ve 1993 senesinde, neredeyse, en kritik düzeye ulaşmıştır. Aynı yıl Haziran ayında Azerbaycan’da iç istikrar tamamen bozulmuş, cumhuriyette bazı gruplar arasında çıkan çatışmalar, bazı kriminal örgütlerin, bölücü güçlerin cumhuriyeti bölme eğilimlerini gerçekleştirme istekleri ve başka nedenler iç krizi daha da derinleştirmiştir.

Azerbaycan devlet yöneticilerinin yaptığı büyük hatalar yüzünden Haziran ayında Cumhuriyetimiz iç savaşın eşiğine geldi ve bazı bölgelerin parçalanma tehlikesi giderek daha da güçlendi. Allaha şükürler olsun bunların önüne geçildi, bazı suç grupları bertaraf edildi ve ülke içi toplumsal ve siyasal istikrarın sağlanması için gereken koşullar oluşturuldu. Son 4 ay bizim cumhutiyetimiz için acılı ve sıkıntılı bir dönem oldu. Bu süre zarfında cumhuriyetimiz, onun vatandaşları büyük sınavlardan geçtiler ve halkın bilgeliğinin, milli birlik ve dayanışmanın, sivil toplumun tüm bu zorlukların önüne geçebileceğini ve cumhuriyetin şu zor durumdan kurtulması için uygun olanakları sağlayabileceğini bir kez daha kanıtladılar.

Cumhuriyet dâhilinde göreceli istikrar ve huzurun sağlanmasına rağmen, biz hala büyük tehlike ile karşı karşıyayız. Ermenistan silahlı kuvvetlerinin 5 senedir devam eden saldırısı sonucu Azerbaycan topraklarının bir kısmı -yaklaşık olarak % 20’si- işgalcilerin eline geçmiştir. Eski Dağlık Karabağ İli tamamen işgal edilmiştir, Azerbaycan halkı için değerli ve kutsal olan Şuşa kenti 1,5 senedir işgal altında tutulmaktadır. Bunun yanı sıra Laçin, Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Cebrayıl, Kubadlı Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. Bunların sonucunda yüzlerce köy, kasaba, yerleşim birimi yerle bir olmuş, evler tahrip edilmiştir. Bu bölgelerde yaşayan yurttaşlarımız -1 milyon kadar vatandaşımız- kendi topraklarından göç etmek zorunda kalmış ve mülteci olarak zor durumlarda yaşıyorlar. Tüm bunlar cumhuriyetteki sosyal, siyasal, manevi durumu gerginleştirmiştir. Bizim temel görevimiz cumhuriyeti savaş durumundan çıkarmak, işgal altındaki toprakların hepsini geri almak, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü, bağımsız cumhuriyetin sınır güvenliğini sağlamak, yerinden, yurdundan zorla göç ettirilmiş yurttaşlarımızın, kardeşlerimizin kendi yerlerine geri dönmelerini temin etmektir.

Cumhurbaşkanı olarak bu görevi temel görevim olarak algıladığımdan ve bunu yapmak için Azerbaycan halkının tüm güç ve kaynaklarını harekete geçirip, tüm olanaklardan yararlanarak, tüm çabalarımı harcayarak Azerbaycan halkının isteğine ulaşacağımdan emin olmalısınız.

Beş seneyi aşkın süredir devam eden savaştan kurtulmak, işgal altındaki toprakları geri almak, kuşkusuz, kolay değildir. Buna hangi yöntemlerle ulaşılacağı konusunda toplumda değişik düşünceler vardır. Genel olarak, biz barışçı bir tutum izleyerek, öncelikle, bu görevi barışçı yoldan, diyaloglarla gerçekleştirmeye öncelik veriyoruz. Bu bakımdan bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti diplomatik yöntemleri daha verimli bir biçimde değerlendirmeli, barış görüşmelerini Azerbaycan Cumhuriyeti’nin çıkarlarının sağlayacak şekilde yürütmeli ve bu müzakereler sonucunda amacımıza ulaşmalıyız. Biz BM, AGİT, BM Güvenlik Konseyi, bu sorunun çözümüne iştirak eden büyük devletlerin ve tüm uluslararası örgütlerin olanaklarından etkin yararlanarak Azerbaycan’ı savaştan kurtarmak ve işgal altındaki topraklarımızı geri almak için bundan sonra da çaba göstereceğiz.

Bununla birlikte Azerbaycan Cumhuriyeti, bağımsız bir devlet olarak kendini savunacak bir orduya sahip olmalıdır. Ne yazık ki, bağımsızlığın kazanılmasının ardından geçen dönem zarfında bu alanda çok az çalışma yapılmıştır. Barış yolundaki atılımlarımız sonuç vermezse, gerektiği takdirde, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlamak, cumhuriyetimizi savunmak için güçlü bir ordunun kurulması bizim temel görevimizdir.

Beş yıl süren savaşın sonucunda Azerbaycan halkının büyük sınavlardan geçtiğini, hem zaferin hem başarısızlığın sonuçlarına katlandığını kaydetmek gerekir. Bu savaş bizim için büyük bir faciadır. Mamafih, bu savaşta Azerbaycan halkının gücü, kudreti, kahramanlığı, zekâsı tüm dünyaya bir kez daha sergilendi. Bu savaşta halkımız büyük kayıplar verdi. Cesur oğullarımız topraklarımızı savunarak kahramanca öldüler, şehit düştüler. Bugün, bu büyük törende Azerbaycan topraklarını savunarak Azerbaycan’ın egemenliği uğruna can vermiş tüm şehitlerimizin anısı için bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum. Allah’tan kendilerine rahmet diliyorum, kabirleri nurla dolsun.

Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır, onların anısı kalbimizde ebediyen yaşayacak, onların kahramanlıkları gençlerimiz ve gelecek kuşaklar için örnek oluşturacaktır. Azerbaycan halkı belini doğrultacak, ayağa kalkacak, gücünü tek elde toplayacak, çağdaş ordusunu kuracak ve bundan sonra bağımsız devletini, topraklarını gözü gibi sakınacaktır.

Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin önündeki temel görevlerden biri de cumhuriyetin devlet düzenini oluşturmaktır. Bizim yolumuz bellidir, bunu defalarca beyan ettik. Yolumuz demokrasi yoludur. Bağımsız Azerbaycan’da demokratik hukuk devleti kurulmalıdır. Azerbaycan devleti, demokrasi prensipleri uyarınca faaliyet göstermeli, tarihi ve milli geleneklerinden yararlanarak, dünya demokrasisinden, insani değerlerden verimli şekilde faydalanarak demokratik devletin kurulması yolunda ilerlemelidir. Bizim yolumuz budur ve sadece bu yolda ilerleyeceğimize birkez daha söz veriyorum.

Bu yol hem bizim tarihi geçmişimize uygundur, hem de bağımsız bir devlet olarak dünya uygarlığı ile daha iyi bütünleşmemiz için gerekli koşuldur. Bunun için Azerbaycan’da tüm olanaklar sağlanmış ve bundan böyle de sağlanacaktır. Azerbaycan’da bireysel özgürlük, düşünce özgürlüğü, din özgürlüğü, dil özgürlüğü, vicdan özgürlüğü demokratik, uygar bir toplum düzeninin kurulmasına olanak tanıyan koşullardır. Biz bu koşulların oluşmasını sağlayacağız. Azerbaycan’da çok partili bir düzen oluşmaktadır, birçok parti kuruldu ve bundan sonra da kurulacaktır. Azerbaycan devleti, bunların sağlanması ve gelişmesi için tüm olanakları temin edecektir ve çok partili düzen, demokrasi prensiplerinin benimsendiği bir toplum Azerbaycan’ın bağımsız bir devlet gibi gelişmesine, kuşkusuz, katkıda bulunacaktır.

Çok partili toplumda muhalefetin de büyük rolü vardır. Biz bundan böyle de muhalefete büyük saygıyla davranacağız ve eminim, Azerbaycan toplumunda muhalif partiler, siyasal güçler yapıcı işbirliği tavrını takınacaklar ve bu da Azerbaycan’da gerçek demokrasinin inkişafı bakımından daha büyük olanaklar sunacaktır. Kısacası, biz Azerbaycan’da çeşitli güçlerin bulunmasını doğal karşılıyoruz, aynı zamanda devlet de muhalif güçlerle yapıcı işbirliğine her zaman hazır olduğunu bildiriyor.

Ama muhalif grupların, bir takım siyasi örgütlerin son yıllarda kullandıkları yasadışı, acayip, demokrasiye aykırı yöntemlerden vaz geçmesi gerekir. Siyasi partiler, akımlar Azerbaycan’da özgürce faaliyet gösterebilirler. Ama hiçbir siyasi parti veya akım, toplumsal, siyasal teşkilat silahlı birlikler, silahlı güçler bulunduramaz! Bugün ben tüm Azerbaycan vatandaşlarının huzurunda bunu kararlılıkla söylüyorum. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin toplumsal ve siyasi yaşamında bir zamanlar pozitif rol oynamış olan Halk Cephesi’nin çok olumsuz deneyimi, ne yazık ki, Azerbaycan’da çeşitli yasadışı silahlı grupların oluşmasına ve faaliyet göstermesine yol açmıştır. Tüm parti, akım, cereyan, sosyal ve siyasi teşkilatların kendi silahlı birliklerinden vazgeçeceklerini umuyorum. Toplumumuzda yalnız bir silahlı birlik olabilir ki bu da devletin silahlı kuvvetleridir. Biz hep beraber yasadışı silahlı grupların faaliyetine son vermeye çalışmalıyız ve bu da cumhuriyetimizde siyasal toplumsal iç istikrarın sağlanması için baçlıca koşuldur.

Demokratik uygar toplumda insan haklarının korunması devletin temel görevlerinden biridir. Bu yüksek görevi yürüttüğüm sürece benim her zaman bu alanı dikkate alacağıma ve insan haklarının korunması bakımında her türlü güvenceyi sağlayacağıma emin olabilirsiniz. Kısaca, toplumumuzda insanların tam anlamıyla özgür olmaları için tüm gerekli koşullar sağlanacaktır. Bu bakımdan hayatımızın şimdiki aşamasında vicdan özgürlüğü de çok önemli yer işgal etmektedir. Halkımız kendi dinine geri döndü. İslam dini, dünyada kendine özgü tarihi yerini bulmuştur. İslam dininin halkımızın ahlakına, ilmine, kudretine, zekâsına büyük etkisi olmuştur. Birçok durumda geleneklerimiz, kültürümüz İslam dininin aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarılarak, büyük milli zenginliğimiz gibi günümüzdeki kuşaklara ulaşmıştır. Azerbaycan’da insanların İslam dinine inanıp özgürce ibadet etmesi için tüm koşullar sağlanmıştır ve bundan sonra da sağlanacaktır. Cumhuriyetin şu zorlu döneminde vatandaş dayanışması, vatandaş birliğinin oluşması bakımından dinimizin çok büyük katkıları olacağını düşünüyoruz.

Azerbaycan, çok uluslu bir cumhuriyettir. Bu, cumhuriyetin kendisine has özelliğidir. Bunun büyük tarihi geçmişi vardır ve biz bu tarihle, cumhuriyetin bu sosyal ve siyasal manzarasıyla gurur duyuyoruz. Cumhuriyetimizde tüm vatandaşlarımız, din ve millet ayrımı gözetilmeksizin, aynı hak ve özgürlüklere sahiptirler ve ileride de tüm vatandaşların Azerbaycan Cumhuriyeti’nin sosyal, siyasi yaşamında eşit haklarla yer almaları için tüm olanaklar sağlanacaktır. İslam dininin, Kafkasya müslümanlarının lideri, Hıristiyan dininin, Musevi dininin temsilcileri bu göreve seçilmemden dolayı bugün beni kutladılar. Ben kendilerine şükranlarımı sunar ve tüm ulusların, tüm dinlerin temsilcilerinin Azerbaycan’da eşit haklarla yaşamaları için tüm koşulların sağlanacağına teminat vermek istiyorum.

Cumhuriyetimizin bağımsızlığını pekiştirmek için temel görevlerden biri uluslararası alanda Azerbaycan’ın menfaatlerini savunabilecek akıllı, deneyimli dış politikanın uygulanmasıdır. Ne yazık ki, bağımsızlığa kavuştuktan sonra dış politika alanında yapılan çalışmalar çok azdır. Önümüzde çok büyük vazifeler bulunuyor. Dış politikamız öncelikle Azerbaycan’ın bağımsızlığının teminine yönelmelidir. Bu bağlamda bizim amacımız, dünyanın tüm devletleriyle eşit, karşılıklı yarara dayalı ilişkilerin kurulması ve geliştirilmesi, bu ilişkilerden hem Azerbaycan Cumhuriyeti’nin uluslararası toplumdaki konumunun güçlendirilmesi, hem ülke ekonomisini, bilimini, kültürünü geliştirmek için etkin bir biçimde değerlendirilmesinden ibarettir. Bizim dış politikamız barışçı politikadır, hiçbir devletin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ihlal etmek gibi bir niyetimiz yoktur. Bununla birlikte biz, ne pahasına olursa olsun, cumhuriyetin egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü dış politika aracılığıyla sağlamaya çalışacağız. Bundan sonra yapılacak işlerin Azerbaycan’ın daha iyi tanınması için uygun ortamı sağlayacağını ve cumhuriyetimizin dünya devletleri birliğinde hak ettiği yeri bulacağını düşünüyorum.

Cumhurbaşkanı seçilmem dolayısıyla dünyada bir çok devlet başkanı bana kutlama mesajları yollamışlar. Bunları öncelikle, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, dünya birliğinde tuttuğu yere biçilen değer olarak kabul ediyorum. Kutlama mesajlarını yollayan devlet başkanlarına, şu salonda bulunan yabancı ülke temsilcilerine teşekkürlerimi sunar ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin, bağımsız bir devlet olarak ileride tüm bu devletlerle ve diğer ülkelerle iyi ilişkiler kurmaya ve cumhuriyetimizin şu zor durum­dan kurtarmak için onların olanaklarından faydalanmaya çalışacağına temin ederim. Çok teşekkür eder ve aynı zamanda devlet başkanlarınıza ve halklarınıza esenlik, mutluluk ve tüm işlerinizde başarılar dilerim.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin zorlu kriz durumundan kurtulması için sosyo-ekonomik alanda önemli çalışmalar yapılmalıdır. Bağımsızlığımızın sağlanması bizım için tarihi bir olay olmakla birlikte, ekonomimizin böyle bir durumda olmasının ne denli ağır zorluklara yol açtığını tahmin edersiniz. Ne yazık ki, son yıllarda cumhuriyette patlak veren kriz ekonominin tüm alanlarını olumsuz etkilemiştir.

Ekonomi, neredeyse, tamamen çökmüş ve bu da cumhuriyet vatandaşlarının refahının azalmasına neden olmuştur. Bu arada cumhuriyetimizin çok önemli ekonomik, sosyal, bilimsel ve teknik potansiyele sahip olduğunu kaydetmek isterim. Azerbaycan’ın coğrafi siyasi yapısı, doğal kaynakları, yıllarca oluşmuş potansiyeli Cumhuriyeti bu zorlu krizden kurtarma imkânı sağlıyor. Bu bağlamda biz gelecek çalışmalarımızda oluşan potansiyeli bir yandan iyi değerlendirmeli, diğer yandan ise yeni ekonomik reformlar uygulamak suretiyle pazar ekonomisine geçiş yönünde hareket etmeliyiz.

Bu yol zorlu ve sıkıntılı bir yoldur. Onca yıl oluşmuş sosyo-ekonomik sistemden serbest piyasa ekonomisine geçiş sırasında büyük zorluklar çıkıyor. Bu alanda son yıllarda yapılan hatalar durumu daha da güçleştirmiştir. Fakat biz bu yolda ilerlemeliyiz, bundan başkası olamaz. Bu çalışmalar Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ekonomisi ve gelenekleriyle uyumlu bir biçimde düzenlenmelidir. Bu yola geçiş sırasında sahibi olduğumuz ekonomik kaynakları verimli değerlendirmeli, ardından bunun çökmesine izin vermemeliyiz. Tüm Azerbay­can halkının serveti olarak bu kaynakların bundan sonra da cumhuriyetimizin bütün vatandaşlarının, tüm kesimlerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için uygun ortamı sağlamasına çalışmalıyız.

Bu alanda demokratik reformları uygulamak, akıllı davranmak bizim borcumuzdur ve bu yolda ilerleyeceğimizden emin olun. Bu bağlamda ben Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Bağımsız Devletler Topluluğu’na üye olmasını özellikle vurgulamak istiyorum. Bu konuda cumhuriyette uzun süre müzakereler yapıldı ve nihayet, Azerbaycan, Bağımsız Devletler Topluluğu’na üye oldu. Azerbaycan’ın BDT üyeliğinin cumhuriyet ekonomisinin inkişafı için iyi bir ortam oluşturacağından eminiz ve biz bu olanakları iyi değerlendirmeliyiz.

Azerbaycan’ın BDT’ye üye olmasının tehlikeli bir durum gibi yansıtılmaya çalışıldığını da belirtmek isterim. Bu, yanlış bir düşüncedir. Azerbaycan, BDT’de bağımsızlığını hep koruyacak ve BDT üyeliğinin Azerbaycan’ın bağımsızlığına kesinlikle hiçbir zararı dokunmayacaktır. Azerbaycan, bağımsız bir devlet olarak demokrasi yolunda ilerleyerek, uluslararası demokrasi kurallarına uyacaktır. Azerbaycan’da komünist ideolojisi, komünist düzeni bir daha uygulanmayacaktır. Azerbaycan vatandaşlarının büyük çoğunluğunun aynı düşünceyi paylaştığını umuyorum. Azerbaycan Cumhuriyeti bundan böyle hiçbir başka devlete birleşmeyecek, başka bir devletin egemenliği altında bulunmayacak, bağımsızlığını her zaman koruyacaktır.

Bizim iç ve dış politikamız dünya demokrasi ilkelerine uygun olarak gerçekleştirilecektir. Biz Azerbaycan’da ülke içinde demokrasi prensiplerini uygulamakla birlikte dış dünyada Azerbaycan’ın bağımsızlığını hep koruyacağız. Ben bir Cumhurbaşkanı olarak, düşüncelerimi halkıma açıkça ifade ederek bu görüşlere, bu prensiplere her zaman bağlı kalacağım hususunda teminat vermek isterim.

Değerli ve saygıdeğer yurttaşlar!

Bugün benim için tarihi, önemli bir gündür. Bana duyulan bu büyük güven için Azerbaycan vatandaşlarına, Azerbaycan halkına bir kez daha derin teşekkür, saygı ve sevgilerimi sunar ve hayatımın sonuna kadar halkıma sadakatla hizmet edeceğime ve tüm faaliyetimi Azerbaycan Cumhuriyeti’nin gelecek kalkınmasına adayacağıma söz veririm.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Anayasasına el basarak yemin ederim ki, tüm ilmimi, tecrübemi, gücümü Azerbaycan halkının, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin refahına adayacağım.

Yemin ederim ki, Cumhurbaşkanlığı görevini yüce amaçlar, düşünceler doğrultusunda yapacak, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin tam bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü sağlamak için her türlü çabayı harcayacağım.

Yemin ederim ki, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Anayasasının ve yasalarının uygulanmasının garantörü olacak, millet, dini inanç ve siyasi görüş farkı gözetmeksizin Azerbaycan vatandaşlarının hak ve özgürlükerinin korunmasının, savunmasının garantörü olacağım. Azerbaycan Cumhuriyeti’nde özgürlüğün, demokratik dönüşümlerin, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin demokratik hukuk devleti olarak gelişmesinin garantörü olacağım.

Yemin ederim ki, Azerbaycan Cumhuriyeti’ne, Azerbaycan halkına onurla hizmet edecek, bağımsız devletimizin uygar dünya devletleri sırasında, dünya birliğinde hakettiği yerini almasına çalışacağım.

Kuran-ı Kerim’e el basarak yemin ederim ki, Azerbaycan halkının milli ve manevi geleneklerine daima bağlı kalacak ve bu geleneklerin bağımsız devletimizde yerleşmesini, yaşamasını ve gelişmesini temin edeceğim.