Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in ünlü Azerbaycan Bestecisi Uzeyir Hacıbeyov`un doğumunun 110.yılı ile ilgili düzenlenen gecede konuşması - Cumhurbaşkanlığı Sarayı, 18 Eylül 1995

Sayın baylar ve bayanlar!

Değerli bacı ve kardeşler!

Büyük bir bayram dolayısıyla, Azerbaycan halkının milli bayramı, kültür, müzik bayramı dolayısıyla, Üzeyir Hacıbeyov'un doğumunun 110.yıldönümü dolayısıyla sizi yürekten kutlarım.

Üzeyir Hacıbeyov, doğuştan olağanüstü yeteneği, büyük özverisi, mükemmel eğitimi, bilimi, yurtseverliyi, sosyopolitik faaliyeti ile halkımızın büyük isimlerinden biri olmuş, dünyanın öncü sanatçıları arasında Azerbaycan'ı temsil eden seçkin bir şahıs olmuştur.

Azerbaycan'ın güzel köşelerinden biri olan Ağcabedi'de dünyaya gelen, Şuşa'da ilk eğitimini alan, kutsal Şuşa'nın havasından etkilenen, Natevan dünyasının, müzik uzmanı Mir Möhsün Nevvab sanatının, görüşünün telkini altında yetişen, sonra Gori okulunda yüksek eğitim alan ve nihayet Saint Petersburg'da konservatuar okuyan Uzeyir Hacibeyov, böylece, büyük, başarılı sanat yoluna başlamış ve bu sanat yolunu onurla katetmiş, Azerbaycan halkının tarihinde önemli bir yer işgal etmiştir.

Uzeyir Hacıbeyov, çocukluğunda, gençliğinde doğuştan olağanüstü yeteneği sayesinde pekçok şey öğrenmeye çalışmış ve öğrenmiştir. Azerbaycan'ın tarihini öğrenmeyi başarmış, kültür tarihini ve halkımızın müziğini öğrenmiş, müziğe büyük ilgi göstermiştir. O, tüm bunları kendinde birleştirerek, Azerbaycan halkının zengin müzik hazinesinden faydalanarak henüz 22 yaşındayken "Leyla ile Mecnun" operasını bestelemiş, tüm dünyaya sunmuş ve bununla büyük bir besteci olarak tanınmış, çalışmalara başlamıştır.

Azerbaycan'da opera sanatının tarihi "Leyla ile Mecnun" operası ile başlıyor. Azerbaycan halkının büyük ve zengin tiyatro tarihi vardır. Tiyatronun kurucusu Mirze Feteli Ahundov olmuştur. Azerbaycan opera sanatının, opera tiyatrosunun kurucusu ise Üzeyir Hacıbeyov'dur. Onun sanatı sayesinde, çalışmaları temel alınarak ve onun bitmez tükenmez faaliyeti sonucunda Azerbaycan'da büyük opera sanatı, opera ve bale tiyatrosu gelişmiştir ve bugün bizim dünyaca ünlü opera sanatımız var, opera ve bale tiyatromuz var.

Sonraları Üzeyir Hacıbeyov, ard arda güzel, değerli müzik eserleri yazmış ve bilhassa "Arşın mal alan", "O olmasın, bu olsun" gibi büyük eserleriyle, - operetleriyle ün kazanmış, tüm sonraki faaliyetini Azerbaycan müziğinin, kültürünün gelişmesine adamıştır. Uzeyir Hacıbeyov büyük adımını "Leyla ile Mecnun" operası ile başlamıştır. Büyük Muhammed Fuzuli'nin şiiri üzerine, onun eserlerinden yararlanarak, halkımızın muğam müziğinden, folklorundan, halk müziğinden, ezgilerinden yararlanarak Azerbaycan'ın yüzyıllardan beri süregelen eski zengin müziğini ilk defa notaya geçirmiş, onu büyük senfonu orkestrası eşiliğinde sahnelemiş, kendisi onu yönetmiş, orkestra şefliğini yamıştır.

Azerbaycan tarihi kültür, bilim, literatür, mimarlık yönünden çok zengindir. Bizim uzun yüzyıllara dayanan edebiyatımız var - Nizami, Hakani, Fuzuli, Nesimi, Vagif ve bunları takip eden dühalar. Bizim eski mimari yapılarımız var. Bizim eski resim sanatı örneklerimiz var. Azerbaycan halkı dünya uygarlığı hazinesine büyük katkılarda bulunmuştur.

Bunların arasında en önemli yeri tutan, dünyaca ünlü, dünyanın her yerine yayılmış müzik eselerini yapan ve yüzyıllardır süregelen Azerbaycan müziğini sistemleştiren, şekillendiren ve dünyaya sergileyen Üzeyir Hacıbeyov oldu. Üzeyir Hacıbeyov, son gününe kadar ömrünün Azerbaycan kültürünün, müziğinin gelişmesine, insanların eğitim almasına, okuma yazma öğrenmesine adadı. O hem yazar, politik yazar, hem bilimadamı, eğitimci, filozof, toplum ve politika adamı olmuş, devlet işlerinde aktif yer almıştır.

1918 yılında Azerbaycan'da ilk demokratik cumhuriyet kurulduğu zaman ve kurulduktan sonra Üzeyir Hacıbeyov o sırada yaşanan sosyopolitik süreçlerin etkin katılımcısı oldu. O, önemli bir şahıs olarak bu süreçlerin doğru yönde ilerlemesinde etkin rol oynamış ve o zorlu dönemde, acılı dönemde halkımızın milli kimliğinin gelişmesi için çok gayret göstermiştir.

Azerbaycan'ın ilk demokratik cumhuriyetinin varlığını sürdürmesi, gelişmesi için çalışmış, faaliyet göstermiştir. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün sağlanması için çabalamıştır. Paris'e- Versal Konferası'na katılan Azerbaycan temsilcisine verdiği tavsiyeler ve talimatlar - ki Üzeyir Hacibeyov'un küçük kardeşi Ceyhun Hacıbeyov da bu heyette bulunuyordu - bunların canlı kanıdır. Üzeyir Hacıbeyov ilk bağımsız Azerbaycan Devleti'nin “Azerbaycan” Gazetesinin editörlüğünü yapmış ve bu gazetede hem kendi makalelerini yayınlayarak , hem de yönetimini üstlenerek çok büyük hizmetler yapmıştır.

Sonraki dönemlerde de Üzeyir Hacıbeyov Azerbaycan toplumsal yaşamının hep merkezinde yer almıştır. Halkın cehaletten kurtarılşması, halkın kültür düzeyini yükselmesi, kültürün gelişmesi yönünde çok önemli adımlar atmış, büyük çalışmalar yapmıştır. Azerbaycan'da müzik ekolünün kurulması, yüksek müzik eğitiminin sağlanması, sanatın geniş alanları kapsayacak biçimde gelişmesi onun falaliyet ile bağlantılıdır.

Azerbaycan'da Üzeyir Hacıbeyov ekolünün etkisi altında besteciler ordusu oluşmuştur. Üzeyir Hacıbeyov'un Azerbaycan tarihinde ilk besteci olduğunu söyleyebilirim. Ondan sonra gelen Azerbaycan bestecilerimiz bizzat onun öğrencisi olmuş ve sonraki kuşaklar onun eserlerinin, santının etkisinde eğitim almış, yetişmiş, bestecilik sanatını benimsemiş ve yeni müzik eserleri yapmışlar.

Üzeyir Hacıbeyov'un eserlerinde sadece müzik yönü değil, sosyopolitik ve ahlaki içeriği de büyük önem taşımaktadır. Bestecinin tüm eserlerinde kişi özgürlüğü, insanın temizliği, samimiyeti, insanların birbirine yaklaşımı anlatılmıştır. Bu, "Leyla ile Mecnun"da da böyledir. "Arşın mal alan"da da böyledir, "Meşedi İbad"da da böyledir ve nihayet Uzeyir Hacıbeyov'un şaheseri "Köroğlu"da da ve diğer eserlerinde de böyledir. Üzeyir Hacıbeyov'un eserlerinin en başlıca özelliklerinden biri şudur ki, o, eserlerinin müziğini bestelemekle kalmamış tüm konularını kendi bulmuş ve yazmıştır. Onların anlamını, içeriğini kendi düşünmüştür ve seçtiği konular, bu konular üzerine yazdığı müzik, dramaturji eserleri asla bir rastlantı değildir. "Leyla ile Mecnun" operası da bir rastlantı sonucu yazılmamıştır. Büyük şairimiz Muhammed Fuzuli'nin "Leyla ile Mecnun" efsanesi üzerine yazdığı mensur şiirdeki insani, hayırseverlik duyguları, özgürlük düşünceleri, insanın insana temiz, saf sevgisi Üzeyir Hacıbeyov'u öylesine cezbetmiş, ilgisini öylesine çekmiştir ki, asıl bu sebeplerden dolayı o, ilk eseri için Muhammed Fuzuli'nin sanatına müracaat etmiş, o konuyu seçmiş ve bunu temel alarak ölümsüz bir eser yazmıştır. 87 yıldır bu eser Azerbaycan sahnesinde izleyiciyle buluşuyor ve onun yüzyıllar boyunca yaşayacağından eminiz.

Üzeyir Hacıbeyov, "Arşın mal alan", "O olmasın, bu olsun" operetlerinde amacı bir tek insanların güzel müzikten zevk almasını sağlamak, yazdığı eserlerin kahramanları ile onları güldürmek, eğlendirmek değil, başka amaçlar da güdüyordu. Onun amacı halkımızın yaşamındaki olumsuzlukları - tembelliği, cehaleti, halkımızı gericiliğe sürükleyen farklı gelenek ve görenekleri insanlar için en etkili araç - müzik aracılığıyla eleştirmek, afişe etmek, halkın gözünü açmak, onu ileriye götürmek, halkın ahlak ve kültür düzeyini yükseltmekti. Kuşkusuz ki, bunu her insan müzik eseri aracılığıyla daha çabuk kavrıyor.

Bu arada ben kendi düşüncemi söylemek istiyorum. Her sanat eseri insanlara etki yapar, kuşkusuz ki, olumlu yönde etkiler - insanın karakterinin oluşmasına, gelişmesine, kültür düzeyinin artmasını önemli ölçüde etki eder. Fakat müzik eseri aracılığıyla etki tüm öbür eserlein etkisinden daha büyüktür. Eğer yüzyılımızın başlarında çoğu insanımızın eğitimsiz olduğunu, kitap okuyamadığını ve kitapların da sayısının çok az olduğunu, sinema, televizyon ve diğer araçların olmadığını göz önüne alırsak, Üzeyir Hacıbeyov'un kendi operası aracılığıyla Muhammed Fuzuli'nin sözlerini, "Arşın mal alan", "O olmasın, bu olsun" ve diğer operetlerinde müziğin aracılığıyla istediği düşünceleri insanlara aktararak halkımızın ahlaki ve kültürel gelişiminde ne kadar büyük hizmetlerde bulunduğunu tahmin ederseniz.

Söylediğim üzere, Üzeyir Hacıbeyov tüm eserlerinde insan özgürlüğünü, halkların özgürlüğünü anlatmış, despotizme, zorakılığa, zulme isyan etmiştir. Halkımızın büyük destanı olan "Köroğlu" destanının Üzeyir Hacıbeyov tarafından konu alınması Azerbaycan tarihinde, kültüründe, sanatsal yaşamında çok büyük ve eşsiz bir olaydır.

"Köroğlu" destanı yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılmış, bizim günlerimize kadar ulaşmıştır. "Köroğlu" destanı insanları hep kahramanlıklara, cesarete davet etmiştir. Bu destan insanlarda kahramanlık, cesaret, vatanseverlik duygularının gelişmesini sağlamıştır. "Köroğlu" destanı insanları hep özgürlüğe, özgürlük yolunda mücadeleye, zorbalığa karşı mücadeleye davet etmiştir. "Köroğlu" destanı, halkın yaşamı, geleceği açısından en önemli düşünceler o destanda toplandığı için sevilmiştir. Üzeyir Hacibeyov'un "Köroğlu" destanını halkımıza, tüm dünya kamuoyuna da etkili bir şekilde anlatmak, tanıtmak için "Köroğlu" operasını yazması tekrar söylüyorum, kültürümüzde devrim niteliğinde büyük bir olaydır.

Şimdiye kadar Üzeyir Hacıbeyov büyük bir besteci ,müzisyen, politika yazarı, bilimadamı olarak tanınıyor. Doğum yıldönümlerini kutlarken biz Üzeyir Hacıbeyov sanatının hep bu yönlerini kabarttık.

Ben büyük memnuniyet duygusu içinde belirtmek isterim ki, geçen dönemlerde de Üzeyir Hacıbeyov'un doğum yıldönümü törenlerinin organizatörlerinden ve katılımcılarından biri oldum. Halkımız Üzeyir Hacıbeyov'u hiçbir zaman unutmadı. O hayatta iken de her zaman sevildi. Olümünden sonra da hep sevdiğimiz birisi oldu. Halk onu hep kalbinde sakladı, kültürümüz hep onun çalışmalarından faydalanarak gelişti. Onun için de Üzeyir Hacıbeyov'un doğum gününü biz her sene kutluyoruz.

Üzeyir Hacıbeyov'un doğumunun 90.yılını büyük törenlerle kutladığımzı hatırlıyorum. 1975 yılında Üzeyir Hacıbeyov'un 90.doğum yıldönümü vesilesiyle etkinlikler düzenledik, hem Azerbaycan'da, hem olanaklar çerçevesinde o sırada Sovyetler Birliği'nin başkentinde, diğer cumhuriyetlerde, dünyada törenlerle kutladık. Azerbaycan'de, Bakü'de kültür adamlarından ilk defa Üzeyir Hacıbeyov'un yaşadığı ev müze haline getirildi. 1975 yılında, 20 sene önce Üzeyir Hacıbeyov'un evi müze olarak hizmete açıldı. Bu müze ev 20 senedir Azerbaycan halkının, kültürünün gelişmesine, yükselmesine hizmet ettiği için biz hepimiz çok memnunuz. Kurulduğu günden bu yana müzeyi Üzeyir Hacıbeyov'un yakın silah arkadaşı Ramazan Halilov yönetiyor. Büyük hizmetlerinden dolayı ben kendisine Azerbaycan'ın yüksek decereli madalyası - Şöhret madalyası verilmesine ilişkin karar imzaladım.

Ne mutlu Ramazan Halilov'a. 95 yaşında ve hâlâ aktif. O, Üzeyir Hacıbeyov ile omuz omuza çalışmıştır, onun bize bir mirasıdır. Bu nedenle de o bizim için değerlidir ve bugün onun hayatta kalması da bir mutluluktur. Biz kendisinin 100.doğum yılını kutlarız diye düşünüyorum.

1985 yılında Üzeyir Hacıbeyov'un 100.doğum yılı büyük törenlerle kutlandı - hem Azerbaycan'da hem o dönemde Sovyetler Birliği'nin başkenti Moskova'da. Moskova'nın en büyük salonlarından biri Sütunlu Salon'da biz kendisinin yıldönümünü kutlarken Sovyetler Birliği'nin tüm cumhuriyetlerinin temsilcileri orada Üzeyir Hacıbeyov hakkında anılarını anlattılar. Biz hepimiz bunları dinlerken, bunlara tanık olurken büyük gurur duyuyorduk.

Nihayet, bugün biz Üzeyir Hacıbeyov'un 110.doğum yılını kutluyoruz. Üzeyir Hacıbeyov'un 90, 100.doğum yılı kutlamalarını ve bugün 110. doğum yılı etkinliklerine yönelik çalışmaları yöneten ve hem de bu çalışmaları organize eden biri olarak bizzat ben kendim çok mutluyum.

Üzeyir Hacıbeyov'u araştıran bilim adamlarının eserlerinin çoğu ve özellikle yıldönümü törenlerindeki konuşmaların büyük bir bölümü onun müzik alanındaki faalieytini konu almaktadır. Bu yıldönümü törenlerinde hep müzik bilimciler, besteciler, müzisyenlerin konuşmaları bir rastlantı değildir. Üzeyir Hacıbeyov'un yıldönümü töreninde cumhurbaşkanının konuşma yapması ilk kez olabilir. Bu asla bir rastlantı değil. Zira Üzeyir Hacıbeyov, büyük bir besteci, müzisyen, aynı zamanda büyük bir bilimadamıdır, filozoftur, eğitimcidir. Halkımızda milli uyanış, milli intibah düşüncesinin, ulusal bilincin oluşmasında, şekillenmesinde, gelişmesinde Üzeyir Hacıbeyov'un eserleri ve doğrudan çalışmaları büyük rol oynamıştır. Azeriler - gençler,vatandaşlarımız asıl Üzeyir Hacıbeyov'un eserlerinden esinlenerek vatanımızı daha fazla sevmişler, onun müziğini dinleyerek, onun eserlerinin sağladığı düşüncelerin etkişi altında kalarak vatanın, ülkenin, ulusun her insan için ne kadar değerli olduğunu farketmişler.

Üzeyir Hacıbeyov, mükemmel bir yurttaştı. 1918-1920 yılları arasındaki zorlu bir dönemde - Azerbaycan'ın ilk bağımsız cumhuriyetinin faaliyet gösterdiği dönemde Üzeyir Hacıbeyov'un çalışmalarının eşi olmadığının birkez daha altını çizerim. Daha sonraki dönemlerde de Üzeyir Hacıbeyov'un faaliyeti son derece önemlidir ve yeri doldurulamaz.

Tarihe bakarsak, Üzeyir Hacıbeyov üç hökümet döneminde yaşamıştır. Onun doğduğu dönem, kültür adamı olarak dünyaya geldiği dönem Azerbaycan'da Çarlık Rusyasının iktidarda olduğu dönemdi. Daha sonra Azerbaycan'da 1918 yılında ilk demokratik cumhuriyet kuruldu, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti iki yıl kadar varlığını sürdürdü. Daha sonra Azerbaycan'da Sovyet İktidarı kuruldu ve bu hökümet 1991-1992 yıllarına kadar var oldu. Üzeyir Hacıbeyov, bu üç aşamada da ikidarın niteliğine, biçimine bakılmaksızın hep halkına hizmet etmiştir. Bugün onun şöyle düşündüğünü söylemek mümkün: hangi iktidar olursa olsun, halka sadakatla hizmet eden, halkın ilerlemesine çalışan bir kişinin asla hiçbir şeyle hesaplaşmaması gerekir. Üzeyir Hacıbeyov böyle birisiydi.

Önceleri Üzeyir Hacıbeyov'un yaşam yolu ile ilgili konu açıldığında onun yaptığı eserlerden bahsederlerdi, fakat o dönemler, yüzyılın başlarından 1920 yılına kadarki sosyopolitik faaliyeti hakkında hiçbirşey anlatılmazdı. Bazen gizli konuşmalarda, Üzeyir Hacıbeyov'un Musavat hükümeti üyesi vs.olduğunu, fakat bunun üzerine gidilmemesi gerektiğini söylerlerdi. Daha sonraki dönemde, 1920 yılından 1948 yılına kadar, ölünceye kadar Üzeyir Hacıbeyov Sovyet iktidarı döneminde yaşadı. Üzyeir Hacıbeyov'un faaliyetinin bu aşaması da önceki dönemler gibi çok verimli, çok üretken, halkımızı için çok değerli, faydalı oldu.

Bugün cumhuriyetimizde, sosyopolitik düzen değiştikten sonra tekrar önceki hastalığa tutulmak, bir dönemi abartılı bir şekilde anlatıp öbür dönemi gizlememek gerekir. Üzeyir Hacıbeyov, 1885 yılında doğumundan 1948 yılına kadar, yani ölünceye kadar Azerbaycan halkının önemli bir evladı oldu. Azerbaycan halkına hizmet etti ve hangi düzen olur olsun, hangi iktidar döneminde olur olsun, tüm olanaklarını kullanarak halkını hep daha ileriye götürdü.

Üzeyir Hacıbeyov'un 1920 yılına kadarki faaliyetini anlatırken, aynı zamanda bundan sonraki çalışmalarına da yüksek değer vermek gerekir. Azerbaycan kültürünün başarılarla gelişmesinde - ki biz bugün şunu büyük gururla söyleyebiliriz, evet, 20.yüzyılda ve bizim yüzyılın 20'li yılından sonra cumhuriyetimizde kültür gelişmiş, büyük kültür ordusu kurulmuş, halkımız okuma yazma öğrenmiş, kültür düzeyi yükselmiştir - tüm bunlarda Üzeyir Hacıbeyov'un çok eşsiz bir rolü olmuştur.

Üzeyir Hacıbeyov, 1937 yılında “Köroğlu” operasını dünyaya sergiledi. Tekrar söylüyorum, bu halkımızın tarihinde, kültürümüzde, adeta büyük bir devrim niteliğinde olay olarak gerçekleşti. Azerbaycan'ın kültürü “Köroğlu” eseri ile o dönemde Sovyetler Birliği'nin başkenti Moskova'da tanıtıldı, Sovyetler Birliği büyük bir devletti. Büyük bir tarihi geçmişe sahip olan Rusya'nın başkentinde, Kremlin Sarayı'nda Üzeyir Hacıbeyov büyük saygı ve sevgiyle karşılandı. Üzeyir Hacıbeyov, bir zamanlar St.Petersburg'da konservatuarda bir öğrenci olarak eğitim almış olsa da, Rusya çarlarının en yüce sarayı olan Kremlin Sarayı'nda 1937 yılında büyük saygıyla karşılandı. Tüm bunlar büyük tarihtir. Tüm bunları unutmamak lazım.

Büyük vatan savaşı - 1941-1945 yılları arasındaki savaş sırasında Üzeyir Hacıbeyov halkımızda yurtseverlik duygusunu güçlendirmek için güzel eserler - marşlar, şarkılar yazdı, faşizme karşı zaferin kazanılması için hizmetlerde bulundu, hatta kendi parasıyla uçak alarak savaşa gönderdi. İşte, Üzeyir Hacıbeyov budur.

Üzeyir Hacıbeyov, hem yüzyılın başında, hem 1918-1920 yıllarında ve hem 1920 yılından 1948 yılına kadar Azerbaycan'ın sosyopolitik yaşamında yer aldı. Üzeyir Hacıbeyov o sırada Azerbaycan Parlamentosu'nun, Sovyetler Birliği Parlametosu'nun - Sovyetler Birliği büyük bir devletti ve onun parlamentosu vardı, şu veya bu parlamentoya biçilecek değer artık başka bir konudur - bu parlamentoların üyesi oldu ve o ismi taşımayı büyük bir onur saydı. Bunu da unutmamak gerek, Üzeyir Hacıbeyov bizimdir - tüm varlığı, sanatı ile.

Üzeyir Hacıbeyov'un en büyük hizmetlerinden biri bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ilk marşını yazdı. O marş sonra reddedildi. 1945 yılında Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin yeni marşı ortaya çıktı. Onu da Üzeyir Hacıbeyov yazdı. Nihayet, Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra Üzeyir Hacıbeyov'un 1919 yılında yazdığı, hepimizin çok sevdiğimiz devlet marşını tekrar milli marşımız yaptık. Tüm bunlar Azerbaycan'ın tarihidir. Tüm bunlar Üzeyir Hacıbeyov'un yaşam yolunun, sanatının aşamalarıdır.

Üzeyir Hacıbeyov'un hayatta olduğu her gün bizim için değerlidir. Üzeyir Hacıbeyov'un yazdığı her eser, her nota sayfası bizim için değerlidir. Üzeyir Hacıbeyov'un soysal ve politik faaliyeti baştan sona kadar bizim için değerlidir. Zira bunlar hepsi Azerbaycan halkının gönencine, kültürünün gelişmesine, halkımızın kendini tanıtmasına hizmet etmiştir. Bu hizmetler hiçbir zaman unutulamaz. Bu hizmetlerin yeri doldurulamaz.

Tüm bunlardan dolayı Üzeyir Hacıbeyov'un çalışmaları Azerbaycan halkının ulusal zenginliğidir. Üzeyir Hacıbeyov kişiliği, Azerbaycan halkının medarıiftiharıdır, bizim milli iftiharımızdır.

Üzeyir Hacıbeyov, gençliğini Şuşa'da geçirdi. Şuşa her Azeri için değerli, kutsal bir kenttir. Üzeyir Hacıbeyov, hep Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü yolunda mücadele vermiştir. Onun 1918-1920 yılları arasında yazdığı makaleleri okuduğunda düşünüyorsun: o kelimeler bugün de ne kadar günceldir! O dönemdeki durum bugün tekrar ortaya çıkmıştır. Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırısı, topraklarımızı ele geçirme girişimi ve yurtsever insanlarımızın ülkemizi savunması - o dönemde de böyle olmuştu. Üzeyir Hacıbeyov o zaman bu yolda çaba göstermiştir ve bugün de ne yazık ki tarih böyle tekerrür etti. Biz hepimiz Üzeyir Hacıbeyov ve benzeri kişilerin çizdiği yolu izleyerek Azerbaycan'ın bağımsızlığını, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü koruyup sürdürmeye çalışıyoruz.

Üzeyir Hacıbeyov'un vatanı olan Şuşa'da - ne var ki tüm Azerbaycan onun vatanıdır, fakat gençliği Şuşa'da geçti, bu yüzden orada - müze evi yapıldı. Burada bulunanların bir kısmı muhtemelen o müzeyi ziyaret etmiştir. Ben de defalarca ziyaret ettim. Şuşa'da Üzeyir Hacıbeyov heykeli dikildi. Orada sadece Üzeyir Hacıbeyov'un değil, büyük sanatçımız Bülbül'ün de, büyük şahsiyet Natevan'ın heykeli yapıldı, başka anıtlar da vardı.

Mayıs 1992'te Şuşa Ermenistan tarafından işgal edildi. İşgalciler pekçok şeyi yıktılar, keza bizim kültürel anıtlarımızı da. Onlar Üzeyir Hacıbeyov'un, Bülbül'ün, Natevan'ın anıtlarını yıkmakla kalmadılar, hatta müthiş bir barbarlık sergileyerek o heykellere ateş ettiler. Biz çok büyük güçlükle o anıtları esaretten kurtarmayı başardık, onlar Gürcistan üzerinden Azerbaycan'a getirildi, şimdi sanat müzesinde sergileniyor. Orayı ziyaret edenler Üzeyir Hacıbeyov'un anıtına tüfeklerden, otomatik silahlardan ne kadar kurşun atıldığını görebilirler. O düşmanlar bu kurşunları bir zamanlar Üzeyir Hacıbeyov'un kendisine atmaya çalıştılar, fakat başarılı olamadılar. Şimdi ise onlar bu kurşunları onun heykeline attılar. Bunlar bizim için acılı, üzücü olaylardır. Fakat bu, bir gerçektir ve bu gerçek ne denli bir vahşetin olduğunu gösteriyor. Nazizmin, vahşetin belli bir sınırı yoktur. Ermenistan işgalcilerinin bu eylemleri işte bunu kanıtlamaktadır.

Fakat Ermeni işgalcileri o kurşunların Üzeyir Hacıbeyov'un, Bülbül'ün, Natevan'ın sanatını sarsacağını düşünmesinler. Asla! Bu kurşunların Azerbaycan halkının moralini bozacağını düşünmesinler. Asla! Şuşa'nın sürekli işgal altında tutulabileceğini sanmasınlar. Asla, bu olamaz!

Biz bugün Üzeyir Hacıbeyov'un 110.doğum yıldönümünü kutlamakla birlikte şundan emin olduğumuzu belirtiriz, Üzeyir Hacıbeyov'un mirası yaşayacaktır ve onun yaşadığı yerlerin hepsi ziyaret yeri olacaktır. Biz eminiz, Azerbaycan toprakları Ermenistan işgalcilerinin elinden kurtarılacaktır. Biz eminiz, Şuşa özgür olacaktır. Biz eminiz, Karabağ'ın tamamı, işgal altındaki tüm topraklarımız kurtarılacak, bağımsız Azerbaycan tüm topraklarına egemen olacak, kendi sınırlarının sahibi olacaktır.

Bunun için büyük bir zemin vardır. On altı aydır, Ermenistan Azerbaycan arasındaki savaşta ateşkes uygulanıyor. Biz bu yoldan, barış yoluyla topraklarımızı kurtarmaya ve toprak bütünlüğümüzü sağlamya çalışıyoruz. Yapılan çalışmalar, uluslararası örgütlerin faaliyeti, uluslararası kuruluşlarda bizim eylemlerimiz ve kararlılıkla izlediğimiz poltika bunun kanıtıdır.

Dünyanın büyük devletleri de bu sorunun barışçıl yoldan çözüme bağlanması için uğraşıyorlar, uluslararası kuruluşlar Minsk Grubu çerçevesinde faaliyetlerde bulunuyorlar. Eminim, onlar ileride bu çalışmalarını çabalarını yoğunlaştıracaklar. Zira hiçbir devlet işgali takdir edemez. Hiçbir devlet bölücülüğü takdir edemez. Hiçbir devlet saldırıyı takdir edemez. Eğer bu böyleyse, eğer adalet varsa, eğer dünyada uluslararası normlar bundan sonra da uygulanacak ise, o zaman bu şu demek oluyor, bizim davamız haklı bir davadır ve biz haklı yollarla bu sorunun çözümünü sağlayacağız.

Üzeyir Hacibeyov'un sanatı insanları hep yurtseverliğe davet ettiği üzere, nitekim, bugün de Azerbaycan vatandaşlarını yurtseverliğe davet ediyor. Biz bugün Üzeyir Hacıbeyov'u anıyorsak, onun sanatına birkez daha yüksek değer veriyorsak, bu sanatın en üst noktasını oluşturan yurtseverlik duygularını kendimizde daha da güçlendirmeliyiz, daha da pekiştirmeliyiz. Bu duygularla kendimizi geleceğe hazırlamalıyız.

Biz kendi topraklarımızın sahibi olmalıyız. Sorunları barış yoluyla çözmeliyiz. Ne pahasına olursa olsun, hangi yolda olursa olsun, Şuşa da, Karabağ da, işgal altındaki topraklarımız da kurtarılacak - Azerbaycan halkının iradesi ile kurtarılacak, Azerbaycan'ın kahraman evlatlarının kahramanlıkları sayesinde kurtarılacak, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü sağlanacaktır.

Bu dileklerle, bu düşüncelerle ben size, tüm Azerbaycan halkına mutlu hayat, başarılar diliyorum. Dahi Üzeyir Hacıbeyov'un anısı önünde eğiliyorum. Tüm Azerbaycan halkı bugün Üzeyir Hacıbeyov'un anısı önünde eğiliyor. Ben onun anısını saygıyla anarak, bugün birkez daha halkımızı birlik ve beraberliğe davet ediyorum. Üzeyir Hacıbeyov mirasının yaşaması için, kültürümüzün, maneviyatının yaşaması için sizin hepinizi cesaretli olmaya, kahramanlığa, yurtseverliğe davet ediyorum. Teşekkür ederim!

Büyük bayram dolayısıyla, Azerbaycan halkının ulusal bayramı, kültür, müzik bayramı dolayısıyla, Üzeyir Hacıbeyov'un 110.doğum yıldönümü dolayısıyla yürekten kutlarım.