Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev´in Budapeşte´den Vatana dönerken zirve toplantısının sonuçları üzerine uçakta gazetecilere verdiği demeç - 7 Aralık 1994

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, AGİK'in kurulduğu tarihten başlayarak "Soğuk savaş"ın sona ermesi, büyük bölgesel savaşların yerini yerel savaşlara bırakması ve yeni uluslararası örgütlerin ortaya çıkması konusunda ve Budapeşte Zirvesi bağlamındaki rolünü nasıl görüyorsunuz?

Haydar Aliyev: AGİK'in kuruluşundan bu yana yirmi sene geçiyor. Bu süre içinde onun faaliyetinin çeşitli aşamaları olmuştur. Ben dün Budapeşte Zirvesindeki konuşmamda AGİK'in kuruluşundan sonra dünyanın siyasi ikliminin, siyasi haritasının değişmesine yaptığı hizmetlerden, rolünden ve faaliyetinden söz ettim. Bilhassa AGİK kurulduktan sonra dünyada demokratik süreçler gelişmeye başladı. Hem ülkeler içinde gelişen demokratik süreçler, hem de devletler arasında olan ilişkiler "Soğuk savaş" ın sona ermesine yol açtı, dünyanın siyasal haritasını değiştirdi. Yeni bağımsız devletler ortaya çıktı, keza bağımsız Azerbaycan devleti de kuruldu.

Şimdi ise yeni bir aşamaya geçilmiştir. AGİK üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının toplantısına ben ilk kezdir katılıyorum. Bu, AGİK'in kuruluşundan bu yana yapılan dördüncü zirve toplantısıdır. Tüm bunlardan dolayı da ben AGİK'in kurulduğu dönemden beri yaptığı çalışmalara çok değer veriyorum.

Düşünüyorum ki, Budapeşte toplantısında AGİK yeni bir güç kazandı. Yeni bir aşamaya girdi. Kuşkusuz ki, tarihte her toplantının kendine özgü yeri vardır. Zannediyorum, bu dördüncü toplantı AGİK'in tarihinde özel bir yer tutacaktır. Zira bu toplantıda çok önemli konular ele alındı ve Avrupa'nın güvenliği, bundan böyle kıtada AGİK'in faaliyetinin yaygınlaştırılması, Avrupa'nın nüfuz alanlarna bölünmemesi, bölge hatlarının oluşmaması koşuluyla kıtanın Tek Avrupa olarak gelişmesi ile ilgili çok etkin bir çalışma yapıldı. Bu nedenle de ben Budapeşte toplantısını tüm insanlık açısından, uluslararası açıdan çok değerli buluyorum.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Zirve toplantısında AGİK barış güçlerinin oluşturulması konusunda mutabakat sağlandı. Bu bir yandan Dağlık Karabağ sorununun giderilmesi perspektifi ile, öte yandan Batılı uzmanların ve diplomatların da söyledikleri üzere, sizin faaliyetinizle ilgilidir. Türkiye Başbakanı Tansu Çiller ise şöyle bir kanıda olduğunu açıkladı ki, AGİK barış güçleri ve onun kaderi bu güçlerin Dağlık Karabağ ihtilafnın sona ermesi sınavından nasıl çıkacağına bağlıdır. O aynı zamanda şunu söyledi ki, AGİK'in faaliyeti bu sorunun çözümüne bağlıdır. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haydar Aliyev: Ben AGİK'in Budapeşte toplantısının çok büyük önemi olduğunu kaydettim. Fakat bizim bölge, Kafkasya bölgesi için, keza Azerbaycan için bu toplantının önemi son derece büyüktür. Ben bunun altını özellikle çiziyorum. Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırısı sonucunda altı senedir savaş sürüyor. Mart 1992'den bu yana AGİK bu soruna doğrudan müdahalede bulunmuş ve çözümü için Minsk Konferansını, Minsk Grubunu oluşturmuştur. Kısa süre sonra Minsk Grubu faaliyet göstereli üç yıl olacaktır. Bizim Minsk Grubu ile çalışmalarımız Azerbaycan kamuoyuna da, size de, basınımıza da bellidir. Ben Azerbaycan'ın cumhurbaşkanı olarak faaliyete başladığım dönemden bu yana, Yüksek Sovyet'in Başkanı seçildiğim günden bu yana AGİK'le ve onun Minsk Grubu ile sıkı işbirliği yapıyorum. Siz tüm bunları biliyorsunuz. Tüm bu işbirliği dönemi boyunca ben her zaman şuna çalıştım ki, AGİK'in önceden öngörülmüş olan faaliyeti için,-özellikle Minsk Grubu aracılığıyla bu anlaşmazlığın çözümü için-üstün koşullar sağlansın. Zira bu, anlaşmazlığın son bulması için en güvenilir yoldur, belki de elimizde bulunan olanakların en güvenlisidir. Bu nedenle de ben buna çok büyük önem veriyordum.

Biliyorsunuz, ben AGİK temsilcileri, Minsk Grubu başkanları ile defalarca uzun görüşmeler yaptım, bunun için çok zaman harcadım ve AGİK'in bu konuya sadece doğrudan müdahalesini değil, hem de inisiyatifi kendi eline almasını istedim. Şimdiye kadar bu, sizin de bildiğiniz nedenler yüzünden gerçekleşmiyordu. Ben AGİK Minsk Grubunun faaliyetini ve Rusya'nın arabuluculuk çabalarını birbirine yaklaştırmak, hatta bunları bir araya getirmek için çalıştım. Ben AGİK Minsk Grubunun Başkanı Yan Eliasson'a da, Rusya'nın arabuluculuk misyonunun başkanı Vladimir Kazimirov'a da bu yönde tavsiyelerde bulundum. Onların hem Bakü'de hem Moskova'da görüşmelerinin düzenlenmesi için çalıştım. Biz bu çalışmada bir takım başarılar sağladık. Fakat dilediğimiz başarıya ulaşamadık. Zira bu süre içinde Minsk Grubunun faaliyeti ile Rusya'nın arabuluculuk çabalarını da birleştirmeyi başaramadık.

Biz, bizzat ben Rusya'nın arabuluculuk faaliyetine büyük değer veriyorum. Örneğin, Rusya'nın arabuluculuğu sonucunda biz 12 Mayıs'ta ateşkesin sağlanması yönünde bir karara vardık. Sonra Minsk Grubu da bu çalışmaya katıldı. Rusya ve Minsk Grubunun başkanı Büyük Barış Anlaşması yapılıncaya kadar ateşkesin sürmesi ile ilgili bildiri yayımladılar.

Fakat tüm bunlar onların çabalarının birleştirilmesine yetmedi. Bu yüzden de biz çalışmalarımızı sürdürdük. Hem Rusya ile, hem Amerika Birleşik Devletleri ile, hem de AGİK üyesi diğer ülkelerle işbirliği yaptık ve bunun sonucunda Budapeşte toplantısı için yeni bir karar tasarısı hazırlandı. Bu karar tasarısının hazırlanması da çok inişli çıkışlı, sıkıntılı ve zorlu bir yoldan geçti. Zira bir takım güçler buna engel oluyorlardı. Aynı belge birkaç aşamadan geçti. Hatta biz Budapeşte'ye geldiğimizde bile bu karar tasarısının onaylanacağına pek ümit yoktu.

Biz Amerika Birleşik Devletleri'nin temsilcileriyle, aynı zamanda ABD Başkanı Bill Clinton'la biraraya geldik, Türkiye Başbakanı Tansu Çiller ile, Rusya'nın, diğer ülkelerin temsilcileriyle temaslarda bulunduk. Bizim hem Viyana'ya, hem de Budapeşte'ye gönderdiğimiz çalışma gruplarımız da çok çalıştılar. Özellikle de Batı'nın, hem bizim, hem de Minsk Grubu üyesi diğer devletlerin bu çalışma üzerinde ortak mutabakatı sonucunda, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya arasında yapılan görüşmeler sonucunda karar tasarsının görüşülmesi konusu çözüme bağlandı ve müzakereler sırasında önümüze çıkan engeller ortadan kaldırıldı. Nihayet, karar tasarısı onaylandı. Bu, altı sene süren savaş boyunca bizim için çok büyük önem taşıyan ilk uluslararası belgedir.

Kuşkusuz, Azerbaycan topraklarının işgal edilmesi ile ilgili BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı dört karar bizim için çok değerlidir. Fakat onlar uygulanmadı. Neden? Çünkü kararlar onaylandı, fakat uygulama mekanizması olmadı ve onlar kağıt üzerinde kaldı. Fakat Budapeşte'de Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ihtilafının son bulması için çokuluslu barışı koruma birliklerinin kurulmasına ilişkin karar kabul edildi.

Son yıllarda, özellikle ben bu çalışmayla ilgilendiğim sırada çoğu kimseler defalarca bana söylemişlerdi ki, AGİK hiçbir zaman barış güçlerini oluşturamaz ve bu, mümkün değil. Hatta Birleşmiş Milletler'de, diğer ülke başkanlarında, temsilcilerinde de bu tür görüşler vardı. Fakat ben hep şuna inanıyordum ki, AGİK'in barışı koruma güçlerinin oluşturulması mümkündür. Ben bunun için çalışıyordum, tüm çabalarımı da bu yönde yoğunlaştırmıştım. Şimdi burada, kısa görüşmede ne zaman, hangi adımlar atıldığını açıklamaya gerek duymuyorum. Belki ileride bu çalışmanın basamakları, aşamaları açıklanır ve yazılır. Ancak ben geçen süre boyunca bu çalışmaya çok güveniyordum ve biliyordum ki, AGİK barışı koruma birlikleri oluşturulabilir.

Nihayet, şu son ayda büyük ülkelerin başkentlerinde böyle bir görüş hemene hemen şekillendi. Doğru, çelişkiler de ortaya çıktı. AGİK barışı sağlama güçlerinin oluşturulması konusu gerçeğe dönüştüğü sırada bazı başkentlerde buna karşı çıkanlar da oldu. Fakat barışı sağlama güçlerinin oluşturulması o denli gerekliydi ki, bunun önüne geçemediler. Bu engeller Viyana'da da, Budapeşte toplantısı ile ilgili ön çalışmaların yapıldığı dönemlerde de, görüşme sırasında da kendini gösterdi. Son aşamada Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya arasında bu konu üzerine yapılan görüşmeler sonucunda karar kabul edildi ve nihayet 6 Aralık'ta bu belge onaylandı.

Ben bunu Azerbaycan Cumhuriyeti için, özellikle Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırısının önlenmesi için çok büyük tarihi bir gelişme, tarihi bir başarı, bizim başarımız olarak görüyorum. Umarım, ileride biz onun temelinde ateşkesi güçlendirmeyi, özellikle çokuluslu birlikleri oluşturmayı başaracağız. Bu birliklerin oluşturulması sonucu şimdi büyük sözleşmenin hazırlanması da kolay olacaktır. Zira bu karar gereği, şimdi Minsk Grubunun iki başkanı bulunuyor: onlardan birisi İsviçreli, ötekisi Rusyalıdır. Bu bizim açımızdan sorunu hafifletecektir. Şimdiye kadar bir başkanın olması bir takım zorluklara neden oluyordu. Ben bizim bu olanakları değerlendireceğimizi düşünüyorum. Yani AGİK barış güçlerinin oluşturulması konusu artık bir gerçek oldu ve biz hem bu güçlerin bir araya getirilmesi, hem de Büyük Siyasi Sözleşmenin düzenlenmesi ile ilgileneceğiz, sözleşmenin yapılması daha da kolaylaşacaktır.

Ben Budapeşte'de birçok devletlerin, özellikle Avrupa devletlerinin başkanları ile görüştüm. Onların hepsi bu kararı destekledi ve büyük çoğunluğu bana AGİK barış güçlerinin oluşturulmasına kendi ülkelerinin de katkıda bulunacağı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Tüm bunlar bizim artık yeni bir aşamada bulunduğumuz ve bundan böyle aynı konuları daha başarılı bir biçimde çözebilceğemiz konusunda güven veriyor.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, çok büyük bir çalışma gerçekleştirilmiş, karar kabul edilmiştir. Fakat bu henüz sorunun çözüme bağlanması demek değildir. Artık şimdiden yeni bir kararın kabul edileceğine ilişkin sesler yükseliyor. Yani yapılan çalışmanın itibarını düşürmeye çalışanlar da var. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haydar Aliyev: Ben size söyledim: Budapeşte Zirvesi'ne kadar biz çok zorlu, sıkıntılı bir yoldan geçtik. Şimdi bizim büyük asfalt bir yola girdiğimizi düşünmeyin. Yolumuz yine zor olacak, fakat bizim ilkelere bağlılık, dayanıklılık sergilediğimizi, kendi tutumumuzu hep savunduğumuzu, yaklaşımımızdan geri adım atmadığımızı, bunu başardığımızı göz önünde bulundurursak, demek ki, bundan böyle de istediklerimize ulaşabileceğiz.

Soru: Bazı devlet başkanları diyorlar ki, AGİK şimdi kriz içinde. Örneğin, Eduard Şevarnadze de bu görüştedir. Öte yandan şimdiki zirve toplantısında global konular çözüme bağlanmıştır. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Haydar Aliyev: Biliyorsunuz, şimdi Eduard Şevarnadze'nin ülkesi çok zor bir durumdadır. Bir zamanlar hem Birleşmiş Milletler hem AGİK orada sorunu çözmek için bir takım vaatlerde bulundular, fakat yerine getiremediler. Bu nedenle onun böyle konuşmaya hakkı var. Fakat ben şu düşünceyi, AGİK'in kriz içinde olduğunu asla kabul etmiyorum. Ben düşünüyorum ki, Budapeşte toplantısında AGİK kendi gücünü ortaya koydu ve güçlü, büyük uluslararası bir örgüt olduğunu kanıtladı. ABD Başkanı Bill Clinton'un konuşmasında da bu görüşler aktarıldı. Bu tür düşünceler başka konuşmalarda da oldu. Bu nedenle de ben AGİK'in kriz içinde olduğunu sanmıyorum. Bence, AGİK yeni bir basamağa yükselmiştir.

Soru: Nihayet AGİK barış güçleri oluşturuluyor ve onların Ermenistan-Azerbaycan ihtilaf bölgesinde konuşlandırılması ilk sınav olacaktır. Sizce, bu, Büyük Siyasi Sözleşmenin imzalanmasını hızlandıracak mıdır? Budapeşte toplantısı esnasında Rusya'nın birçok basın kuruluşları şöyle haberler yayınlıyorlardı ki, AGİK ve Azerbaycan Rusya'yı Karabağ sorunun çözümünden uzaklaştırmak istiyorlar. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?

Haydar Aliyev: Öncelikli olarak, zannederim, AGİK çokuluslu güçlerinde Rusya güçlerinin de yer alacağı öngörülüyor. BDT askeri güçlerinin orada görev alması söz konusu değil. Rusya çokuluslu güçlerde yeteri kadar temsil edilecektir. Demek ki, burada hiçbir sorun yok. Tabii ki, AGİK güçleri içerisinde hangi ülkenin ne nispette yer alacağını AGİK Başkanı belirleyecektir. Bu açıktır ve biz de biliyoruz ki, tekrar söylüyorum, Rusya orada yeteri kadar temsil edilecektir.

Siyasi Sözleşme ile ilgili soruya gelince, ben önce de söyledim. Büyük Siyasi Sözleşmeyi hazırlamak için şimdi daha uygun bir ortam oluşuyor. Zira şimdiye kadar Minsk Grubunun ve Rusya'nın çabalarını birleştirme olanağı yoktu. Bazı çelişkilı durumlar vardı. Ben toplantıdaki konuşmamda, pekçok şeyin Minsk Grubu üyesi ülkelerin çabalarını birleştirmesine bağlı olduğunu söyledim. Ben BM'de de, Rusya ve Minsk Grubunun kendi çabalarını birleştirmeleri, etkin işbirliği yapmaları gerektiğini söylemiştim. Budapeşte kararı bu olanağı sağlıyor ve zannederim, şimdi Büyük Siyasi Sözleşmeyi hazırlamak bizim için daha kolay olacaktır.

İkinci soruya gelince ise, bu tür bilgilerin hiçbir dayanağı yoktur. Zira Rusya AGİK üyesidir. AGİK ise Avrupa'nın uluslararası örgütüdür. Ona üye olan her ülke bu örgütün faaliyetlerine etkin katılmak istiyor. Keza Rusya da, Azerbaycan da, başka ülkeler de. Bir de biz Rusya ile yoğun işbirliği içindeyiz. Ben demin söyledim ki, Budapeşte'de kabul edilmiş karar bilhassa ortak işbirliğinin, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya arasında işbirliğinin sonucudur.