Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Çin`i resmi ziyareti sırasında Pekin`de düzenlenen basın toplantısında bildirisi - 8 Mart 1994

Sayın bayanlar ve baylar !


Bugün Pekin’de ikinci günümüz. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı\'nın daveti üzerine ben resmi bir ziyaret için buraya geldim. Benimle beraber Azerbaycan temsilcilerinden oluşan kalabalık bir grup da geldi. Çin yönetimi ile son derece verimli görüşmelerimiz oldu.

Dün resmi karşılama töreni düzenlendi ve ÇHC Devlet Başkanı Sayın Jiang Zemin ile görüşmeler yapıldı. Bu görüşmeler sonunda bir takım belgeler imzalandı. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile ikili ilişkilere dair konularda kapsamlı görüş alışverişinde bulunduk. Çin ile Azerbaycan arasında ilişkilerin her alanda ve başarılı bir şekilde geliştirilmesi konusunda görüş birliğine vardık. Ticaret, ekonomi, bilim, kültür, turizm alanında işbirliğini geliştirme olanakları varılan uzlaşma sonucunda imzaladığımız belgelerde de yer aldı. Ayrıca biz uluslararası alanın güncel konularına dair görüş alışverişi yaptık. Çin Halk Cumhuriyeti’nin, uluslararası politikasında izlediğ çizgi, özellikle bağımsızlığını kazanan ve bağımsız gelişme yoluna yürüyen ülkelerin mukadderatı ile ilgili çizgisi bizim için çok önemlidir.

Biz bu konuda ve devletlerin toprak bütünlüğü, sınırların dokunulmazlığı, egemenlik, bağımsızlık konularında tutum ve görüşlerimizin tamamen örtüştüğünü gördük. Azerbaycan\'ın yaşamı ve bugünkü durumu hakkında ÇHC Devlet Başkanı’na ayrıntılı bilgi verme fırsatım oldu. Ben  Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaklaşık altı yıldır devam eden savaş, uydurma Karabağ sorunu ve silahlı çatışmaların durdurulması, savaşa son verilmesi ve sorunun görüşmeler yoluyla, barış ve uzlaşma yoluyla çözülmesine yönelik girişimlerimiz hakkında detaylı bilgiler verdim.

Bugün Devlet Konsyi Başkanı Sayın Li Peng ile bir araya geldik. ÇHC Devlet Başkanı ile görüştüğümüz tüm konular Sayın Li Peng ile yapmış olduğumuz toplantının gündemini oluşturdu. Biz, Çin Halk Cumhuriyeti yönetiminin dış ve genel olarak iç politikadaki çizgisini aynı kararlılıkla sürdürdüğüne birkez daha inandık. Görüşmelerimizde biz Çin Halk Cumhuriyeti\'nde uzun yıllardan beri gerçekleştirilen ekonomik reformlarla ilgilendik, bugün biz bu konu üzerinde çok çalışıyoruz. Gerek Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı gerek ÇHC Başbakanı ile görüşmelerimizde bu konulara odaklandık. Bugün reformlardan sorumlu bakanla bir araya geldik.

Biz kendisiyle ekonomik reformların uygulanması konusunda kapsamlı görüş alışverişi yaptık. Malumunuz üzere, ziyaretim devam ediyor. Yarın Pekin\'de temaslarda bulunacak, ardından Şanhay’a geçeceğiz. Bu arada Şanhay kentine gitme önerisi dünkü görüşme sırasında ÇHC Devlet Başkanı’ndan geldi.

Gezimizin ilk sonuçlarından memnunuz diyebiliriz. Belirttiğim üzere, çok yararlı, ilginç görüşmelerimiz oldu. Biz – yani Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı ve ben ülkelerimiz arasında işbirliğinin ilkeleri hakkında bir bildiri imzaladık. Devletlerarası ilişkilere dair yedi belge daha imzalandı. Bu belgeler Çin ile Azerbaycan arasında ilişkilerin yeni gelişme yönünü belirlemektedir. Ülkemizdeki, genel olarak tüm bölgemizdeki durum, Cumhuriyetimize yönelik Ermeni saldırısı sonucu Ermenistan ile Azerbaycan arasında süren savaş ve bölgemizle ilgili birçok diğer konuda Çin Halk Cumhuriyeti yönetimine bilgi verebilmiş olmak epey önemlidir.

Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı\'nın Çin Halk Cumhuriyeti\'ne ilk ziyaretinin gerçekleşmiş olması, iki ülkenin en üst düzey yöneticileri arasınd a sıcak ilişkilerin yeniden kurulması ve bölgedeki durumla ilgili Çin yönetimini bilgilendirme fırsatı  önemli bir sonuçtur. Bu arada ÇHC’nin ülkemize çok uzak bir mesafede olması bilgilerin eksiksiz ve detaylı olmasını gerektirir, bunu da göz önüne almak lazım.

Azerbaycan, genç bağımsız bir devlettir, tarihinin zor bir döneminden geçmektedir. Bu nedenle, Azerbaycan ile Çin gibi büyük bir devlet arasında üst düzey ilişkilerin kurulması ve ilişkilerimizin başarıyla gelişmesi için yeni fırsatların oluşması çok önemlidir. Biz buna çok önem veriyoruz, çünkü Çin Halk Cumhuriyeti, dünya ekonomi sisteminde önemli bir yer edinmiştir, uluslararası camiada ve dünya politikasında büyük bir nüfuza sahiptir, BM Güvenlik Konseyi\'nin daimi üyesidir.

Size Azerbaycan\'daki durum, ülkemizde uygulanan önlemler, Ermenistan\'ın Azerbaycan\'a karşı saldırısı ve uydurma Karabağ sorunu dahil olmak üzere cumhuriyetin önünde bulunan sorunların çözümü hakkında kısaca bilgi vermek isterim.

Azerbaycan, bağımsızlığını Sovyetler Birliği çöktükten sonra elde etti. Halkımız, yaklaşık 200 yıl Çarlık Rusyası İmparatorluğu bünyesinde, ardından Sovyetler Birliği\'nin bünyesinde bağımsız bir devlete sahip olma özlemi ile yaşadı. Her bir halk gibi, Azerbaycan halkı da hep özgürlüğü ve bağımsızlığı için çabaladı. Haliyle bağımsızlığına kavuşması onun için çok önemli bir tarihi gelişme oldu. Bununla birlikte, bağımsız Azerbaycan, doğal olarak, sosyoekonomik gelişme, tam egemenliğin ve bağımsızlığın yerleşmesi, devlet geleneğinin oluşturulması, uluslararası alanda tanınması bakımından pek çok karmaşık sorunla karşılaştı Azerbaycan\'daki karmaşık siyasi durum ve Ermenistan’ın sialhlı saldırısı yüzünden oluşan zorlu koşullara rağmen tüm bu sorunlar geçen iki yıl zarfında çözüm buldu.

Azerbaycan, derin bir ekonomik kriz yaşıyor. Tabiatıyla, bu kriz halkın yaşam düzeyini, refahını çok olumsuz yönde etkiliyor. Kriz, eski Sovyetler Birliği\'nin son yıllarında yaşanan süreçler yüzünden çıkmıştır ve dolayısıyla sadece Azerbaycan için değil, eski Sovyetler Birliği\'nde bulunan şuanda bağımsız devletlere dönüşen aşağı yukarı tüm cumhuriyetleri için tipik bir olaydır. Söylediğim gibi, Azerbaycan\'da bu krizin derinleşmesinin bir diğer nedeni Ermenistan Cumhuriyeti’nin Azerbaycan’a yönelik saldırısı sonucu oluşan savaş durumudur. Yaklaşık altı yıl önce uydurma Dağlık Karabağ sorunu nedeniyle çıkan silahlı ihtilaf geniş bir boyut kazandı ve halihazırda Ermeni silahlı birliklerinin Azerbaycan topraklarının, neredeyse, yüzde 20\'sini işgal etmesine yol açtı. İşgal altındaki bölgelerden bir milyondan fazla insan mülteci durumuna düşerek evinden, malından, mülkünden oldu. Onlar Azerbaycan\'ın diğer bölgelerine yerleştirildiler ve zor durumdalar.

Maalesef, son yıllarda Azerbaycan\'da iç siyasi durum da istikrara kavuşmuş değil. Ermenistan ile savaş ve çeşitli siyasi grupların iktidar mücadelesi ülkede iktidarın değişmesine yol açtı. Benzer karmaşık durum sonuncu kez geçen yaz oldu ve o dönemde Azerbaycan iç savaşın eşiğine geldi Fakat bu süreçleri atlattığımızı düşünüyoruz. Şimdi ülkede iç siyasi ve sosyo-politik durum istikrara kavuşmuş ve normale dönmüştür. Ne var ki tüm bunların olumsuz etkisi Azerbaycan\'ın sosyo-ekonomik durumunu teğet geçemezdi ve ek sıkıntılara yol açmadan  olmazdı. Şuan Azerbaycan\'da iç politika alanında demokratik hukuk devletinin yapılanma süreci uygulanıyor. Azerbaycan\'da genel olarak demokrasinin, siyasi çoğulculuğun, çok partili sistemin gelişmesi için, insan haklarının korunması, temel özgürlüklerin, vicdan  ve dini inanç özgürlüğünün, girişimcilik özgürlüğünün sağlanması için elverişli ortam sağlanmıştır. Bağımsız Azerbaycan devleti, kelimenin tam anlamıyla özgürlük ve demokrasi ilkeleri temelinde demokratik bir toplum kuruyor.

Şu anda ülkede 40 kadar siyasi parti özgürce faaliyet gösteriyor, 600\'ün üzerinde gazete tescil edilmiştir. Yedi milyon nüfuslu küçük bir ülke olan Azerbaycan için bu, yeterince büyük rakamdır. Elbette, hem partiler hem basın kendi görüşlerini özgürce ifade etme hakkına sahiptirler. Bazı partiler ve basın organları muhalefet  yapıyor ve bu tutumu savunuyorlar. Tüm bunlar cumhuriyetimizin demokratik gelişimi için tam anlamıyla serbestlik ve özgürlüğün sağlandığını kanıtlamakatdır

Azerbaycan, çok uluslu bir devlettir. Onun tüm vatandaşları milliyet, dini inanç ve siyasi görüş ayrımı yapılmaksızın eşit haklara sahiptirler. Her Azerbaycan vatandaşının kendini özgür ve eşit hissetmesi için en uygun ortam sağlanmaktadır.

Azerbaycan, dış politikasında dünyanın tüm ülkeleri ile eşit ilişkilerin geliştirilmesi ilkelerini temel almaktadır. Biz artık bir takım devletlerle diplomatik ilişkiler kurduk. Ülke, Birleşmiş Milletler üyesidir, bir çok uluslararası kurumlara katılmıştır, uluslararası platformda aktif olarak yer almak ve dünyada hakettiği yere gelmek istiyor. Bizim buraya, Çin\'e yaptığımz gezi, ülkelerimiz arasında imzalanan belgeler Azerbaycan\'ın tüm dünya ülkeleriyle ilişkiler kurmaya çalıştığının somut kanıtıdır; bu ilke ÇHC ile Azerbaycan arasında ilişkilerin gelişmesinin temelini oluşturmaktadır.

Ermenistan\'ın cumhuriyetimize silahlı saldırısı nedeniyle çıkan savaş Azerbaycan için acılı bir sorun teşkil etmektedir. Ermenistan, bu savaşı Azerbaycan topraklarının bir bölümünü - Dağlık Karabağ\'ı koparmak ve Ermenistan\'a bağlamak amacıyla başlatmıştır. Savaş, bütün bölgemizde durumun karmaşık bir hal almasına neden olmuş, Azerbaycan ve Ermenistan halklarını sayısız felaketlere sürüklemiştir. Maalesef, askeri operasyonlar hala sürüyor, insanlar ölüyor, kan dökülüyor. Yineliyorum, bu, Azerbaycan Cumhuriyeti için en zor bir konudur. Azerbaycan, savaş istemiyor ve askeri operasyonların durdurulması, sorunun ancak barışçıl yoldan çözümü için uğraşıyor. İşgal altındaki Azerbaycan topraklarından Ermeni silahlı birliklerinin koşulsuz olarak çekilmesi, cumhuriyetimizin toprak bütünlüğünün, sınırlarının dokunulmazlığının sağlanması en önemli, daha doğrusu, vazgeçilmez bir koşuldur.

Ne yazık ki, bazı çevrelerde, dünyanın bazı ülkelerinde bu sorunu Dağlık Karabağ\'da ikamet eden Ermeni nüfusunun sözde özerklik kazanma girişimine bağlıyorlar. Bu, gerçeği yansıtmamaktadır   ve görünen o ki, bu fikir bazı yerlerde aktif Ermeni propagandası ve uluslararası kamuoyuna yalan bilgi verilmesi sonucunda oluşmuştur. Ermeni nüfusuna Dağlık Karabağ\'da özerklik tanınmıştı, yani bu bölge özerk bir bölge olarak yaklaşık 70 yıl Azerbaycan\'ın sınırları içinde yer aldı. Orada nüfusun yaklaşık yüzde 70\'inin Ermenilerden, yüzde 30\'unun ise Azerilerden oluştuğunu hesaba katılarak, Dağlık Karabağ\'a özerk il statüsü verildi. Bu çatışma özerklik yüzünden çıkmadı, öyle ki buna neden Ermenistan Cumhuriyeti ve Dağlık Karabağ\'daki bazı çevrelerın Karabağ\'ı Ermenistan\'a bağlama çabaları oldu. Tabii k , Azerbaycan, kendi topraklarından bir bölümün ilhak edilerek diğer cumhuriyete bağlanmasını kabullenemezdi. İşte bu, sorunun çıkmasına neden oldu.

Biz Azerbaycan Cumhuriyeti\'nin toprak bütünlüğünün tam şekilde sağlanması gerektiği görüşünü temel alıyoruz. Başkasının toprakları üzerinde bir hak iddiasında bulunmuyoruz, oysa tarihsel açıdan bunun için sebeplerimiz vardır. Ancak kendi topraklarımızı asla kimseye vermeyiz. Biz askeri operasyonların durdurulması ve Ermenistan ile Azerbaycan arasında ilişkilerin barışçıl yoldan, görüşme yoluyla sağlanması için uğraşıyoruz ve bu arada tabii ki  Dağlık Karabağ\'ın Ermeni nüfusunun güvenliğinin ve haklarının Azerbaycan Anayasası ve cumhuriyetin devlet organlarınca güvence altına alındığına inanın. İşgal altındaki topraklardan Ermeni silahlı birliklerinin koşulsuz olarak çekilmesi önerisi kabul görürse, Azerbaycan tarafı Dağlık Karabağ\'ın statüsü konusunu masaya yatırabilir.

Biz tüm sorunları uluslararası kuruluşların - Birleşmiş Milletler, BM Güvenlik Konseyi, AGİK ve bu sorunun çözümü için AGİK bünyesinde özel bir birim olarak kurulan Minsk Grubunun yardımıyla çözmeye çalışıyoruz. Bilindiği üzere, BM Güvenlik Konseyi bu konuyu defalarca görüştü ve işgal altındaki Azerbaycan bölgelerinden Ermeni silahlı birliklerinin kayıtsız şartsız çekilmesine ilişkin dört karar kabul etti.

Fakat Ermeni tarafı bu kararlara hiç aldırmıyor. AGİK ve özellikle Minsk Grubunun bu yöndeki faaliyetleri henüz bir sonuç vermemiştir. Oysa gerek AGİK, gerekse Minsk Grubu defalarca kez  kararlar aldı, işgal altında bulunan Azerbaycan bölgelerinden Ermeni birliklerinin çekilmesine  dair özel takvimler bile tertip etti. Fakat bunlar da sonuçsuz kaldı. Dolayısıyla, Ermenistan\'ın Azerbaycan\'a yönelik saldırgan eylemleri ve uluslararası kuruluşların kararlarını yerine getirme konusundaki isteksizliği Ermeni tarafının amacına ulaşmak, yani Azerbaycan\'ın toprak bütünlüğünü bozmak, cumhuriyetimizin sınırlarını değiştirmek için can attığını açıkça gösteriyor. Elbette biz bunu asla kabullenemeyiz. Ermenistan\'ın bu tutumunun başlıca nedeni bazı dış çevrelerin, bazı ülkelerin yardımından yararlanmasıdır ve bu yüzden BM Güvenlik Konseyi , AGİK ve diğer uluslararası kuruluşların kararlarını aldırmadığını belirtmek gerekir.

İşte bu harita Ermenistan\'ın saldırısının boyutlarını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Burası Azerbaycan\'dır, ayrıca burası da Azerbaycan\'ın sınırları içinde bulunan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’dir, burası ise Ermenistan’dır. Kırmızı renkte gösterilen bu arazi eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’dir. Şuanda orası tamamen Ermeni silahlı birliklerinin kontrolü altındadır. Demin söylediğim üzere, burada nüfusun yüzde 30\'unu Azeriler oluşturuyordu ve oradan çoktan kovulmuşlar. Onların sayısı yaklaşık 50 bin kişidir. Günümüzde Dağlık Karabağ\'da tek bir Azeri yoktur, Ermeni nüfusu ise orada ikamet etmeyi sürdürüyor.

Ermeni silahlı kuvvetleri saldırılarının çapını genişleterek, Azerbaycan\'ın Laçin, Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Cebrail, Zengilan ve Gubadlı bölgelerini işgal ettiler. Ve bu, anlattığım gibi, ülke topraklarının yaklaşık 20 yüzdesine tekabül ediyor. Bu bölgenin bir milyondan fazla Azerbaycanlı sakini mülteci durumuna düşmüştür. Onlar cumhuriyetin diğer bölgelerinde, çoğunluk olarak Bakü\'de yerleştirildiler. Güvenlik Konseyi’nun sözünü ettiğim dört kararı işte Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Zengilan, Gubadlı bölgelerini konu almaktadır.

Ermeni silahlı birlikleri, bu bölgeleri işgal etmek suretiyle bir yandan doğrudan bağlantıyı, aslında bu toprakların  Ermenistan\'a bağlanmasını sağlamış, öte yandan Azerbaycan-İran devlet sınırının yaklaşık 140 kilometre uzunluğundaki bölümünü kontrol altına almışlar. Bakın, burası İran\'dır. Zannediyorum ki, bunun askeri bir saldırı olduğunu, bir ülke tarafından şiddet kullanılarak başka bir ülkenin topraklarının işgal edildiğini ayrıca kanıtlamaya gerek yoktur. Anlaşılan, uluslararası kamuoyuna bu silahlı saldırıya son vermesi gerektiğini kanıtlamaya gerek yoktur.

Yineliyorum: biz bu sorunu barışçı bir yoldan çözmeye çalışıyoruz, barışçıl girişim ve çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Fakat oluşan durumu kabullenemeyiz. Barıçıl yöntemler bir sonuç vermediği için, halihazırda Azerbaycan ordusunun birlikleri topraklarımızı askeri yoldan kurtarmak için epey başarılı operasyonlar yapıyorlar. Geçenlerde Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı arabuluculuğuyla 1 Mart’tan itibaren savaşın durdurulması ve işgal altındaki bölgelerden Ermenistan\'ın işgal ordusunun çekilmesi ile ilgili barış görüşmelerinin yapılması hakkında anlaşma sağlandı. Biz anlaşmanın ilkelerine titizlikle uyoruz, fakat 3 ve 5 Mart tarihlerinde Ermeni silahlı birlikleri, Azerbaycan askeri birliklerinin mevzilerine güçlü saldırı düzenlediler. Askeri birliklerimiz onları geri püskürttüler. Tüm bunlar gerek Ermeni tarafında, gerek bizde yeni kayıplara, kan dökülmesine neden oldu.

Her ülkenin toprak bütünlüğü, sınırlarının dokunulmazlığı Birleşmiş Milletler belgelerince tespit edilmiş olan uluslararası hukukun değişmez ilkesidir. Çin yöneticileri ÇHC Başkanı, Devlet Konseyi Başbakanı ile görüşmelerimizde Çin tarafı, sınırların zor kullanarak değiştirilmesi ve herhangi ülkenin toprak bütünlüğünün ihlaline izin verilmeyeceği yönündeki tutumunu teyit etti. Biz BM belgelerince, uluslararası hukukca tespit edilen ve dünyanın tüm ülkeleri tarafından onaylanan bu ilkelere dayanarak cumhuriyetimizin toprak bütünlüğü ve sınırlarının dokunulmazlığını sağlayacaktır. Elbette, burada biz dünya kamuoyunun, uluslararası kuruluşların, Çin Halk Cumhuriyeti dahil dünya ülkelerinin yardımına ihtiyacımız var.  Bu arada şunu belirtmem gerekir, ÇHC heyeti, BM’de, özellikle daimi üyesi olduğu Güvenlik Konseyi\'nde Ermenistan\'ın Azerbaycan\'a yönelik silahlı saldırısı ile ilgili konular görüşüldüğü zaman adil bir tutum sergiliyor.

Nitekim ben burada bulunma fırsattından yararlanarak bu adil tutumundan dolayı Çin yönetimine şükranlarımızı sundum. Ben bu salona toplanan gazetecilere Azerbaycan\'daki iç durum, cumhuriyetin çözdüğü sorunlar, Azerbaycan\'ın dış politikası, burada, Pekin\'de yaptığımız görüşmelerin sonuçları hakkında bir hayli bilgi verdim. Bu yüzden fazla vaktinizi almayacağım. Eğer sorularınız varsa, onlara cevaplamaya hazırım.

Soru: Anlaşmazlığın çözümünde Rusya\'nın rolü nedir  ve Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin gelişme perspektiflerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap:
Ben sorunuzun ikinci bölümünden başlayacağım. Halihazırda Azerbaycan-Rusya ilişkileri normal ve iyi bir seyir izliyor. Yakın zamana kadar  sıkıntılar yaşandı. Bu da Azerbaycan\'ın eski yönetiminin tutumu yüzünden oldu. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısından beri bu ilişki düzene girmeye başladı. Ben Moskova\'yı ziyaret ettim, Rusya Devlet Başkanı Boris Nikolayeviç Yeltsin, Başbakan Viktor Stepanoviç Çernomırdin ve ülkenin diğer ileri gelenleri ile bir araya geldim. Biz bu zamana kadar Azerbaycan ve Rusya arasındaki karşılıklı ilişkilerdeki mevcut engellerin aşılması için önlemler konusunda anlaşmaya vardık. Yineliyorum, bu ilişki normal bir seyir izliyor ve dostluk niteliği taşıyor.

Anlaşamzlığın çözümünde Rusya\'nın rolüne gelince, Rusya bu sürece her zaman yer almaktadır. Bildiğiniz üzere, bu ihtilaf 1988 yılının başlarında ortaya çıktı ve bunu bertaraf etmek için Sovyetler Birliği çerçevesinde bazı girişimler oldu. Ancak sorun giderilemedi. Daha doğrusu, bence, gidermek istemediler, oysa Sovyetler Birliği’nde bunu çözmek mümkündü. Bunun için gerçek imkanlar mevcuttu. Kısacası, Rusya\'nın eski Sovyetler Birliği\'nin yasal mirasçısı olduğunu hesaba katarsak, Rusya, aynı tarih itibarile bu sürecte yer aldı.

Rusya, hem AGİK hem Minsk Grubu üyesidir. Minsk Grubu, belirttiğim üzere, bu sorunla özel olarak ilgileniyor. Ayrıca, Rusya, kendisi bazı girişimlerde bulunmaktadır. Örneğin, 18 Şubat’ta Moskova\'da Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya savunma bakanları protokol imzaladılar. Protokolde işgal altındaki Azerbaycan topraklarından Ermeni güçlerinin çekilmesi öngörülüyor. 1 Mart itibariyle ateşin kesilmesi hakkında mutabakata varıldı, bunun yanı sıra üç gün sonra  birliklerin geri çekilmeye başlayacağı belirtildi. Fakat böyle bir şey olmadı. Daha ne söyleyebilirim? Rusya, bu süreçte yer alıyor, ancak henüz bir sonuç yoktur.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, iki sorum olacak. Son zamanlarda Çin, Dağlık Karabağ sorunun çözümüne çok aktif katkılarda bulunmaya hazır olduğunu defalarca kez bildirdi. Belki hatta bu konuda görüşmeleriniz oldu. Sormak istediğim şu, bu çalışmalar Güvenlik Konseyi  ve diğer kurumlarda etkin bir tutumun yanı sıra diğer yöntemler - doğrudan çatışma bölgesinde barış, arabuluculuk girişimleri olarak değerlendirilebilir mi? Bu, benim birinci sorum. İkinci soru: Temaslarınız esnasında Çin tarafının Azerbaycan’a ekonomik yardım yapması, belirli krediler vermesi konuşuldu mu? Teşekkür ederim.

Cevap: Birinci soruyla ilgili, demin söyledim, Çin, BM Güvenlik Konseyi’nde çok  ilkesel ve adil bir tutum sergilemektedir. Bu sorunun çözüme bağlanması için AGİK kapsamında özel olarak süreçler gerçekleştiriliyor. Ne var ki Çin, Avrupa Biriği üyesi değildir. Burada somut herhangi arabuluculuk konusu gündeme gelmedi. Çin\'in Azerbaycan\'a yardımına gelince, geliştirdiğimiz işbirliği, kuşkusuz, karşılıklı yarar ilksesine dayanmaktadır. Bununla birlikte, Çin, Azerbaycan\'a kredi şeklinde de yardım etme olanağına sahiptir.

Soru: Çin\'den herhangi silah, askeri yardımın yapılması konusunu görüştünüz mü? İkinci soru: Bize demin \" Ermeni nasizmi \" adlı broşür dağıttılar. Siz burada söylediniz ki, bölgenizdeki olaylar hakkında dünya kamuoyuna kapsamlı ve detaylı bilgilerin aktarılması iyi olurdu. Sizce benzer yayınlar bilgi yoksa daha ziyade bir propaganda niteliğinde midir?

Cevap:
İlk sorunuzla ilgili belirtirim ki, Çin tarafından askeri yardımın yapılması konusu hiç konuşulmadı. Buna zaten gerek yok. Ne kadar zor olsa da, Azerbaycan, bu sorunun üstesinden geliyor ve zannediyorum gelecektir.

Kitapçık hakkında söylediklerinize gelince, eğer Ermeni tarafının, hemen hemen tüm ülkelerde, uluslararası kuruluşlarla yürüttüğü propaganda hakkında daha net bir bilgi sahibi olsaydınız, muhtemelen bu broşürü böyle değerlendirmezdiniz. Ermeni tarafı uluslararası kurumlarda, dünyanın tüm ülkelerinde benzer anlamda yüz katı daha fazla broşür dağıtıyor. Şimdiki çatışmada Azerbaycan ve Ermenistan\'ın eşit durumda olmaması da işte bundan kaynaklanıyor, Ermeni tarafı, başka ülkelerde kamuoyunu etkilemek için çok büyük olanaklara sahiptir. Oysa Azerbaycan\'ın bu tür imkanları yoktur. Siz Avrupa\'da, ABD\'de, Rusya\'da, keza Moskova\'da ne kadar etkin bir Ermeni diasporası olduğunu biliyorsunuz. Hatta Rusya basın organları aracılığıyla kamuoyunu yanıltmak için nasıl çaba gösterdiğini duymuşsunuzdur. Onun için bu broşür sizin gözünüzü korkutmasın. Bu, gerçekten çok objektif olarak yazılmıştır, propaganda değil, tamamen bilgi niteliği taşımaktadır.

İlginiz için teşekkür ederim. Allahaısmarladık!