Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi heyeti ile yaptığı görüşmeden - 27 Ekim 2000


Haydar Aliyev: Azerbaycan`a hoşgeldiniz. Bana verilen bilgilere göre, siz bir kaç gündür burada bulunuyorsunuz. Tabii ki, biz bunu çok olumlu karşılıyoruz. Zira genç, bağımsız bir devlet olarak Azerbaycan her zaman kendi ülkesinin daha fazla tanınması için çalışıyor. Bu da büyük ve uzun bir süreçtir. Her hangi bir ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra bağımsızlığını ilan etmesiyle onun tüm dünyada tanınacağını düşünmemelidir. Biz öyle düşünmüyoruz.

Azerbaycan kendi bağımsızlığını ilan edeli 9 sene oldu. Biz bu seneler içinde Azerbaycan`ın uluslarararası camiada kendine uygun bir yer edinmesi, ülkemizin, onun hem tarihi geçmişinin, hem çağdaş yaşamının, hem zengin kültürünün, biliminin, hem de yeni demokratik devlet yapılanması sürecinin olduğu gibi tanınması için çok işler yaptık.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak ben ülkemize her misafir geldiğinde seviniyorum. Doğru, bazı misafirler sadece negatif şeyleri görüyorlar, pozitif şeyleri görmek istemiyorlar. Kendi ülkelerinin toplumunda Azerbaycan ile ilgili olumsuz görüşün oluşmasına çalışıyorlar. Fakat onlar azınlıkta kalıyorlar.

Her ülkede negatif durumlar vardır. Bir kimse yoktur derse, bu, herhalde haksızlık olur. Fakat her zaman ne kadar negatif, ne kadar pozitif şeyler olduğunu ölçmek gerekir. Ben önyargılı kişilerin Azerbaycan`a gelmesine de asla itiraz etmedim. Tabii, Azerbaycan`a gelen konukların büyük kısmı ülkemiz hakkında doğru düşünceler ediniyor, bu da ülkemizi daha iyi tanıma olanağını sağlıyor.

Sizin bu geziniz sıradan, turistik bir gezi değildir. Sizin bu ziyaretiniz bizim için çok önemlidir ve politik nitelik taşımaktadır. Bu nedenle de ben sizin bu ziyaretinizi diğer ziyaretlerle karşılaştırmak düşüncesinde değilim.

Azerbaycan demokratik devlet kuruyor, demokratik kurumlar oluşturmak için çalışıyor. Bu, bizim izlediğimiz yoldur. Hiçkimse bizi bu yolu seçmeye zorlamamıştır. Biz bir zamanlar Sovyet iktidarı döneminde yaşadık. O dönemde halka, siz bu düzeni istiyor musunuz, istemiyor musunuz diye sormadılar. Ekim 1917`de ihtilal yaşandı, bolşevikler zafer kazandılar. Onlar eski Rus Çarlık İmparatorluğu`nun yerinde yeni bir devlet kurdular. Doğru, onlara karşı mücadele verenleri sayısı çoktu. Fakat mücadele verenler yenildiler, düzen kazandı. Biz de bu düzende dünyaya gelen, yaşayan kişileriz.

O sırada bizim seçim yapma olanağımız yoktu, hangi düzenin olmasına bakılmaksızın, biz onun koşulları içinde yaşıyorduk ve ona alışmıştık. Biz diğer düzenlere, yapılan propagandalara da pek olumlu bakmıyorduk. Fakat hepimizi endişelendiren konu şuydu ki, biz bağımsız bir millet, bağımsız bir devlet değildik. Tabii ki, bağımsızlık kazandıktan sonra eski düzenden vazgeçtik. Hangi yolu izleyecektik? Dünyada çeşitli yollar var. Fakat biz demokrasi yolunu seçtik. Bu yol kolay bir yol değildir. Kendisinin demokratik bir ülke olduğunu duyurup hemen bu ülkede demokrasinin yerleştiğini ve her tarafa yayıldığını düşünemeyiz.

Her hangi bir sosyo-politik süreç, keza demokratik ilkeler hiç de kolay gerçekleşmemektedir. Biz bir yandan bunu öğreniyoruz. Zira bu, bizim için pek yakın, bildik bir düzen değildir. Öte yandan biz bunu uyguluyoruz. Uygulama ise yavaş yavaş yapılıyor, bu, hemen gerçekleşemez. Böyle olursa, doğal olmaz. Fakat bu yolda bizim başarılarımız vardır. Biz bu yolda ilerleyerek şimdi yeni bir aşamaya, genel seçimlere gelmiş bulunmaktayız.

Bağımsız bir devlet olarak Azerbaycan birinci demokratik parlamento seçimlerini1995 yılında yaptı. Biz ilk bağımsız, demokratik Anayasımızı yaptık ve geçen beş yıl boyunca tüm demokratik ilkeleri uyguladık. Azerbaycan`da tüm iktidar makamları kendi yerlerini bulmuştur. Ülkemizin Milli Meclisi şu beş yılda 900 kadar yasa kabul etmiştir. Onların büyük bir kısmı Azerbaycan Cumhurbaşkanı`nın girişimi üzerine onaylanmıştır.

Tabii ki, biz eskiden sovyet yasalarına göre yaşıyorduk. Yeni yasaların, demokratik ilkelere dayanan yasaların kabul edilmesi temel koşullardan biridir. Biz bu alanda da çok iş yaptık.

Yasayı kabul etmek dünya deneyimi, bilgi birikimi, zeka ister. Ama bu, pek zor değildir. Fakat yasaya uymak ondan çok daha zor. Nitekim Azerbaycan`ın bağımsızlığını ilan etmesi de pek zor olmamıştır. Sovyetler Birliği çöktü, onu oluşturan 15 müttefik cumhuriyetin her biri bu fırsatı değerlendirip kendi bağımsızlığını ilan etti.

Burada ilk örneği Rusya sergiledi. Sovyetler Birliği`nin temelini Rusya oluşturuyordu. Sovyetler Birliği Rusya`nın denetimindeydi. Bu nedenle de Sovyetler Birliği`ne imparatorluk derken Rusya İmparatorluğu kastediliyordu. Fakat Rusya tüm müttefik cumhuriyetlerden önce kendi bağımsızlığını, egemenliğini ilan etti. Böylece de, diğer cumhuriyetlerin, ulusların yolunu açtı.

Şunu birkez daha kaydetmek istiyorum, bağımsızlık kazanmak çok zor olmadı. Fakat bağımsızlığı sürdürmek, korumak ve bağımsız devleti geliştirmek, tabii ki, onu elde etmekten daha zordur. Bizim bu alanda çok iş yaptığımızı, ileride daha büyük işler yapmak için bir zemin hazırladığımızı düşünüyoruz..

Biz bağımsızlık dönemi içinde ikinci parlamento seçimlerine hazırlanıyoruz. Ben, anladığım kadarıyla, sizin de burayı ziyaretinizdeki amaç Azerbaycan`da seçim öncesi durumu incelemektir. Zahmet edip buraya geldiğiniz için, bizim ülkemizle ilgili bilgi edindiğiniz için size teşekkür ediyorum. Sanırım, herşeyi olduğu gibi görüyorsunuz. Düşünüyorum ki, sizin bu edindiğiniz düşünceler ve keza burada bulunduğunuz sürece verdiğiniz tavsiyeler, deneyimleriniz 5 Kasım`da yapılacak parlamento seçimlerinin başarılı geçmesine katkıda bulunacaktır. Ben sizi birkez daha selamlıyorum.

Dudley Smith: Sayın Cumhurbaşkanı, izninizle, herşeyden önce değerli vaktinizi ayırıp bizi kabul ettiğiniz için Size teşekkür ederim. Biliyorum, bir cumhurbaşkanı olarak Sizin çalışma programınız çok yoğundur ve şu günlerde Sizinle görüşmek isteyenlerin de sayısı, herhalde, oldukça fazladır.

Ben geçenlerde otelde eski bir tanıdığımla karşılaştım. Biz karşılaşınca o bana sen burada ne yapıyorsun diye sordu. Ben ona Azerbaycan`ı ziyarete geldiğimi söyledim. Peki siz burada ne yapıyorsunuz diye sordum. O, bana cumhurbaşkanı ile görüşmek istediğini söyledi. Ben ona yarın biz cumhurbaşkanıyla görüşeceğiz dedim.

Sayın Cumhurbaşkanı, doğru buyurdunuz, ülkenizi ziyaret etmekte bizim iki amacımız var. Birincisi, biz - bu delegasyonun üyeleri Avrupa Konseyi`nin onursal üyeleriyiz. Biz Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne üye olması için tavsiyede bulunmak ve Sizi bu çalışmaya teşvik etmek amacıyla ülkenize geldik.

Ziyaretimizin ikinci amacı ise Azerbaycan Yüksek Seçim Kurulu ile yoğun ilişkiler kurmaktır. Şunu memnuniyetle belirtmek isterim ki, biz onlarla son derece iyi, güzel işbirliği ilişkileri geliştirmeyi başardık. Umarız, temaslarımız ve konuşmalarımız sırasında verdiğimiz tavsiyelerin önümüzdeki parlamento seçimlerinin başarılı bir şekilde yapılması çalışmalarında onlara katkısı dokunacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı, beş hafta önce biz Sizin ülkenizde olduk. O sırada Sizinle görüşmek istedik. Fakat biz Bakü`de olduğumuz sırada siz yurtdışındaydınız ve Amerikan Devlet Başkanı Bill Clinton ile görüşüyordunuz. Anlaşıldığı üzere, biz tekrar geldik, bu defaki ziyaretimiz sırasında Sizinle bir araya gelme fırsatı bulduğumuz için memnunuz. Belirtmek istediğim şudur ki, şimdi biz vatanımıza dönmek üzere olsak bile, 5 Kasım`a az bir süre kala tekrar Azerbaycan`a geleceğiz ve seçimleri izleyeceğiz.

Yüzyıllar önce kendi bağımsızlığını kazanmış özgür, egemenlik koşulları altında yaşayan ülkelerin temsilcileri olarak bize bazen şunu anlamak zor geliyordu, totaliter düzenden kurtulmuş, özgürlüğüne kavuşmuş bir ülke kendi yaşamını nasıl kuruyor ve hangi işleri yapıyor. Totalitarizm ortamında yaşamamış ve böyle bir deneyimi olmayan ülkelerin temsilcileri için burada başarılar kazanmanın ve çalışmaları tamamlamanın ne kadar zor olduğunu anlamak bazen kolay olmuyor.

Biz - ömrünü politikaya, devlet hizmetine adamış kişiler iyi anlıyoruz ki, demokrasiye giden yol kolay bir yol değildir. Bu yol fırtınalı bir yoldur ve burada çok büyük zorluklar ortaya çıkıyor.

Şunu da belirtmek isterim ki, eğer biz ülkenizin şimdi karşılaştığı nesnel zorlukları göz önüne almayıp Azerbaycan`ı dünyanın gelişmiş devletleri ile kıyaslama girişiminde bulunursak, hata yapmış oluruz. Beyan etmek isterim ki, biz Azerbaycan`ın bağımsızlığını kazanmasının ardından elde ettiği başarıları izlemekten çok büyük mutluluk duyuyoruz, onlar bizi çok motive ediyor. Ülkenize yaptığımız her iki ziyaret Azerbaycan`ın bu başarıları ile ilgili bilgilerimizi bir kez daha doğruladı.

Şunu da belirteyim ki, bir hafta önce ben Londra`da bulunduğum sırada Sizin bölge- Azerbaycan, Gürcistan hakkında bir yazı okudum. Bu, beni iyi anlamda çok etkiledi. Söz konusu yazı Afganistan`da yaşanan olaylarla da ilgili bilgiler içeriyordu. Yazının Azerbaycan`la ilgili kısmında Sovyet döneminin harabeleri üzerine kurulmuş bir memlekette büyük kalkınma yaşanıyor ve kişiler geleceğe iyimser bakıyorlar deniliyor.

İşte tüm bunlardan dolayı da biz Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`nin aktif, tam üyesi olması için bu düşünceyi destekliyoruz . Düşünüyorum ki, Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne alınması Sizin ülke için geniş olanaklar sunmanın yanı sıra, Avrupa ve dünya için de önemli olacaktır.

Belirtmek isterim ki, biz kendi ülkemizde farklı siyasi partilerin temsilcileriyiz. Örneğin, ben Muhafazakar Parti üyesiyim, benim solumda oturan kişi Alman Sosyalistlerini temsil ediyor, şu bayan Liberal demokrattır, sağ tarafımda oturan kişi ise Hristiyan demokrattır. Fakat biz dünyada tek bir şeye - özgürlüğe inanıyoruz. Düşünüyoruz k, bu özgürlüğe ulaşmak için biz herhangi bir desteği sağlayabiliyorsak, yardımı yapıyorsak, bu, onun için verilen mücadelede aynı tutumu paylaşıyoruz anlamına geliyor. Fakat Azerbaycan`daki temaslarımız sırasında ise biz siyasi açıdan tarafsız bir tutum içindeyiz, yani Azerbaycan`da herhangi bir siyasi partiyi desteklemiyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı, bu nedenle de tam tarafsız bir tutum sergileyerek, biz 5 Kasım`da ülkenizde yapılacak genel seçimlerin başarıyla sonuçlanmasını temenni ediyoruz. Dileriz ki, bu seçimler Azerbaycan açısından başarılı seçimler olur.

Umarız, bu seçimler Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne üyelik sürecine kendi katkısını, yardımını yapacaktır. Böylece, biz Sizinle yakın, yoğun işbirliğimizi ileride de sürdürürüz.

Sayın Cumhurbaşkanı, bugün bizimle görüşmeye zaman ayırdığınız için Size bir kez daha teşekkür ediyoruz.

Haydar Aliyev: Sayın Smith, söylemiş olduğunuz bu kelimeler için ben size teşekkür ediyorum. Beni çok sevindiren şu ki, siz tarafsız bir tutum benimsediğinizi söylüyorsunuz. Ve sizin daha önce söylediğiniz kelimeler de bende, gerçekten siz Azerbaycan`daki durumu objektif bir şekilde inceleme ve değerlendirme yapabilirsiniz yönünde bir izlenim bırakıyor. Bunlar bize yeter. Ben bunu neden böyle söylüyorum? Zira ne yazık ki, biz birçok durumlarda önyargılı görüşlerle karşılaşıyoruz. Biz o kadar çok sayıda ön yargılı görüşlerle karşılaştık ki, objektif, tarafsız bir fikir duyduğumuzda çok seviniyoruz.

Siz şunu doğru söylediniz ve Londra`da yazıda da okumuşsunuz, totaliter düzenin yıkıntıları üzerine demokratik bir devlet kurmak ve burada bir takım başarılar sağlamak kendi başına büyük bir olaydır.

Ben Sovyet iktidarının tarihi ile ilgili size bir kaç kelime aktardım. Ben şunu söyledim, o dönemde bu düzeni kişilere zorla kabul ettirmişler. Kişiler bunu kabul etmiş, ancak gerçek demokrasiyi görmemişler, zira biz Sovyet düzeninin de demokratik olduğunu düşünüyorduk ve onu da öyle farz ediyorduk. O düzene uyum sağlamak ne kadar zor olmuşsa, keza bugünkü demokrasiye, isteyerek olsa bile, uyum sağlamak kolay olmamıştır. Şimdi insanların bilincinde, beyninde bir değişim süreci yaşanıyor. En başlıcası şudur ki, bu süreç bizim istediğimiz doğrultuda ilerliyor ve güç kullanılmıyor. Sadece kişilerin anlamasını sağlamak, onları eski düşüncelerden yeni bir düşünceye yönlendirmek gerekir. Biz de bunu yapıyoruz.

Siz doğru söylediniz, yüzyıllar boyunca demokrasi ortamında yaşamış, gelişmiş ülkeler bağımsızlığını yeni kazanmış, demokrasi yolu ile ilerleyen ülkelerle kıyaslanamaz. Fakat ne yazık ki, cumhuriyet içindeki bazı güçler kendi kişisel çıkarları için,- ki demokrasi için değil,- örneğin İngiltere`de, Fransa`da, Amerika`da yerleşmiş demokrasinin bugün Azerbaycan`da da uygulanması gerektiğini düşünüyorlar. Onların gerçek demokrasi istedikleri falan yok. Onlar, sadece, bu sloganı kullanıp kendi mücadelelerini yürütüyorlar. Ancak bu, sağlıklı bir mücadele değildir. Bu tür kişiler ülkemiz içinde bulunuyor. Fakat bazı dış güçler, çevreler, merkezler Avrupa`daki, Amerika`daki demokrasinin Azerbaycan`da uygulanmasını talep ediyorlar, böyle olmadığı takdirde, ülkemizle ilgili negatif şeyler söylüyorlar.

Eski Sovyet biliminde şöyle bir görüş vardı, herşeyin diyalektik açıdan irdelenmesi gerekir. Fakat bu, Sovyet felsefesi değildir. Bu, en eski insan felsefesidir. Tabii ki, tarihte her ülke belli bir yolu izlemiş, belli bir aşamaya ulaşmıştır. Dünyada ikizler dışında birbirine bezeyen iki kişiyi bulmak mümkün değildir. Fakat bazen ikizler arasında bile fark bulmak mümkün. Keza dünyada hepsi, tabiri caizse, aynı ölçüye, aynı yapıya, aynı görünüşe, aynı renge sahip ülke bulmak mümkün değildir. Bunlar nesnel özelliklerdir. Onları dikkate almayan, yahut Azerbaycan`ın gerçeklerini, halkımızın tarihini, milletimizn zihniyetini bilmeyen, herhangi bir yerde, Avrupa`da, Amerika`da yaşayan birisi diyor ki, hayır, Azerbaycan`da da demokrasinin öyle olması gerekir.

Azerbaycan`da ise öyle insanlar var ki, kendi köyleri dışında, Azerbaycan dışında hiçbir yeri görmemişler. Onlar halka, millete, keza bana da demokrasi dersi vermek istiyorlar. Allaha şükürler olsun ki, ben tüm dünyayı gezip gördüm. Benim dünyada görmediğim çok az sayıda ülke var. Tekrar söylüyorum, dünyada hiçbir şey görmeyen birisi bana demokrasi dersi vermek istiyor. İşte bakın, biz bu tür çelişkili durumlarla karşılaşıyoruz. Tekrar söylüyorum, bunların nedenlerinden biri de farklı dış çevrelerde Azerbaycan`a karşı izlenen önyargılı yaklaşımdır.

Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi`nin onursal üyeleri olarak siz Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne katılması konuları ile de ilgilendiğinizi söylediniz. Şunu da söyleyeyim ki, Avrupa Konseyi`ne üyelik süreci bizim için uzun sürdü. Daha bir sene önce Güney Kafkasya`da Azerbaycan ve Ermenistan`ın aynı anda Avrupa Konseyi`ne kabul edilmeleri yönünde karar alındı. Bu, çok iyi bir fikirdir. Zira böylece, Avrupa Konseyi Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ihtilafın giderilmesi için yeni bir adım atabilir.

Siz biliyorsunuz ki, biz bu anlaşmazlığın sona ermesini istiyoruz. Zira bizim topraklarımızın yüzde 20`si Ermenistan askeri birlikleri tarafından işgal edilmiştir. Azerbaycan`ın 8 milyonluk nüfusunun 1 milyonu mülteci durumunda çadırlarda yaşıyor. Bizim isteğimiz, temennimiz bu sorunun barış yoluyla çözülmesidir. Bu anlaşmazlığın çözümü de şu koşulları içermektedir, Azerbaycan`ın toprak bütünlüğünün sağlanması, Ermenistan askeri birliklerinin işgal edilmiş topraklardan çekilmesi ve söz konusu bir milyon kişinin tahrip edilmiş bu bölgelere geri dönmesi, orada kendi yaşamlarını yeniden kurmaları gerekir. Bu nedenle de biz her yolu değerlendirip sorunu işte bu yolla çözmek istiyoruz.

Avrupa Konseyi`nin bazı komitelerinde bu konu görüşüldüğünde Ermenistan ile ilgili herhangi bir itiraz olmamıştır, fakat Azerbaycan ile ilgili itirazlar olmuştur. Bu, bizi üzüyor. Bir kimse Ermenistan`da Azerbaycan`dan daha fazla demokrasi olduğunu söylerse, o, çok büyük hata yapmış olur.

Bazen Azerbaycan`da insan haklarının ihlal edildiğini söylüyorlar. Bu tür durumlar her ülkede yaşanmaktadır. Ben bizde de olduğunu istisna etmiyorum. Fakat Ermenistan bir milyon Azerinin haklarını ihlal etmiştir, onur ve haysiyetini kırmıştır. Bu nedenle de insan haklarının ihlalini görmeyen ve bunu görmek istemeyen kişilerin arayıp bulup Azerbaycan cezaevinde bir suçlunun haklarının ihlalini, onun salıverilmesini anlatması, tabii ki, bizi üzüyor. Bu yüzden de biz, şunun altını özellikle çiziyorum, bazı güçler tarafından Azerbaycan`a karşı çifte standartlar uygulandığını görüyoruz. Bu güçler yanlış yapıyorlar.

Biz Avrupa Konseyi`ne üye olmak istiyoruz. Fakat bunun bize daha fazla yeni görevler yükleyeceğinin bilincindeyiz. Düşünüyorum ki, Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne üye olması Avrupa Konseyi için de çok önemlidir. Zira Doğu ile Batının kavşağında, Avrupa`nın son noktasında bulunan, Doğu ve Batı kültürlerinin sentezinden oluşan bir kültüre sahip olan, kendi ulusal, manevi değerlerinin yanı sıra evrensel değerleri, Avrupa değerlerini kendisinde barındıran bir halkın, bir ülkenin Avrupa Konseyi dışında kalması bu konseye pek büyük bir saygınlık getirmeyecektir. Biz bu önyargılı güçlere karşı mücadeleye çok zaman harcıyoruz. Biz ön yargılarla o kadar çok kaşılaşıyoruz ki, sizin gibi objektif davranan kişileri gördüğümüzde seviniyoruz.

Seçimlerle ilgili hazırlık sürecinde artık ikinci defadır burada olduğunuzu, ülkemizin gerçeklerini gördüğünüzü söylediniz. Tabii, bu süreç öyle bir süreçtir ki, orada herşey ideal olamaz. Kendi ülkesinde herşeyin ideal olduğunu söyleyen birisi hata yapıyordur.

Biz 5 Kasım`da Azerbaycan`daki parlamento seçimlerinin demokratik, uluslararası standartlara uygun gerçekleşmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Biz bunun için çalışıyoruz, ilerideki günlerde de çalışacağız.

Umarım, siz tekrar Azerbaycan`a gelip seçim sürecini izleyeceksiniz ve kendi objektif görüşlerinizle bize yardımcı olacaksınız. Konuşmam uzun sürse de, içimdekilerin hepsini size söyledim.
 
Teşekkür ederim.
 
"AZERBAYCAN" Gazetesi, 28 Ekim 2000 yılı.