Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in Pekin’de Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nde yaptığı konuşma - 9 Mart 1994


scotch egg
scotch egg
scotch egg
scotch egg
temp-thumb
temp-thumb
temp-thumb
temp-thumb

Sayın Bayanlar ve Baylar, sayın arkadaşlar!

Pekin'de bana sizlerle - Sosyal Bilimler Akademisi bilimadamları, uzmanları, çalışanlarıyla bir araya gelme olanağı sağlandığı için son derece mutluyum. Üstelik böylesine saygın ve çok eğitimli bir topluluk önünde konuşma yapmaktan memnunum. Ben bunu çok iyi biliyorum, ülkemizde, Azerbaycan'da da bunu biliyorlar, 1949 yılında Çin devriminin gerçekleşmesinin ardından Çin'de büyük sosyo-ekonomik değişiklikler meydana geldi, bu dönemde sosyal bilimler büyük gelişme kaydetti. Bu akademi ÇHC’de sosyal bilimler merkezidir. Bugün biz burayı ziyaret etme şansına sahip olduk.

Siz sadece Çin'de sosyal bilimlerin gelişmesine ciddi katkılarda bulunmakla kalmadınız, insanlığın gelişim süreçleri hakkında yeni araştırma ve yeni görüşlerle bilim ve toplumu zenginleştirdiniz. Son dönemlere kadar Çin bilim adamlarının sosyal bilimlere yönelik araştırmaları, ülkenizin ve hiç kuşkusuz, tüm dünyanın sosyo-politik gelişiminin çeşitli dönemlerinde ulaştıkları çok ilginç sonuçlar üyesi olduğumuz eski Sovyetler Birliği'nde bile her zaman büyük ilgi ve dikkatle izleniyordu. Ben sizlere ve sosyal bilimler alanında çalışan tüm uzmanlara, dünya bilimine son derece önemli katkıda bulunan ve tabii ki, ÇHC’nin var olduğu 45 yıl zarfında yapılan değişimlerde önemli rol oynayan bütün Çin bilimadamlarına hürmetlerimi sunuyorum.

Çin halkı, büyük bir halktır. Çin, büyük bir ülkedir. Devrimin ardından ÇHC’nin varlığını sürdürdüğü yıllar zarfında Çin halkının dünya kamuoyunda hak ettiği yeri aldığını, Çin Halk Cumhuriyeti’nin tüm dünyada büyük nüfuz kazandığını ve dünyadaki sosyal ve siyasal gelişmeleri büyük ölçüde etkilemekte olduğunu memnunlukla ifade ederim.

Çin ve Azerbaycan arasında ilişkiler yakında kuruldu. Bildiğiniz üzere, Azerbaycan, Sovyetler Birliği'nin bir parçasıydı ve ne var ki iki yıl önce, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte bağımsızlığını elde etti. Bu süre zarfında ülkelerimiz arasında diplomatik ilişkiler kuruldu, ticari ve ekonomik ilişkiler gelişmektedir. Bu nedenle biz Çin Halk Cumhuriyeti ile bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti arasında dostluk ilişkilerinin kurulduğunu kesin olarak söyleyebiliriz. Nitekim ÇHC’ini resmi ziyaretim ve bizim burada yaptığımız görüşme ve bulunduğumuz temaslar da bu ilişkiler ışığında düzenlenmiştir.

Biz Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Sayın Jiang Zemin, Devlet Konseyi Başkanı Sayın Li Peng ile görüşme ve müzakerelerde devletler arası ilişkilerimizle ilgili birçok konuyu ele aldık. Biz Çin ve Azerbaycan arasındaki ilişkilere gelecekte yön verecek önemli belgeler imzaladık. Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı ve ben ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin prensipleri hakkında bir bildiri imzaladık. Bu belge dostluk ilişkilerimizin ileriye yönelik gelişme planıdır.

Ekonomik, bilimsel-teknik, kültürel işbirliği olmak üzere çeşitli konularda daha yedi belge imzalandı. Bütün bunlar Çin Halk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin yeni bir  aşamasını ifade etmektedir. Ziyaretimiz sona ermek üzeredir. Bugün biz Şanhay’a yollanıyoruz, yarın ise vatana döneceğiz. Ziyaretimin sonuçlarından, burada bulunmaktan son derece memnun kaldığımızı söylemek istiyorum. Biz Vatana güzel duygularla dönüyoruz. Pekin'de, genel olarak Çin Halk Cumhuriyeti'nde bulunduğumuz süre boyunca gösterilen samimiyet ve misafirperverliğin altını özellikle çizmek istiyorum.

Sizlerin sosyal bilimler alanında çalışan uzmanlar olarak eski Sovyetler Birliği'nde yaşanan, bu birliğin çökmesine ve bu topraklarda bağımsız devletlerin ortaya çıkmasına yol açan süreçler, aynı şekilde Azerbaycan'da, Kafkasya'da, Kafkasya bölgesinde yaşanan ve devam eden süreçler hakkında bir takım bilgilerinizin olduğunu düşünüyorum. Ancak size ülkemiz hakkında - Azerbaycan Cumhuriyeti hakkında kısaca bilgi vermek isterim.

Yeniden yapılanma denilen dönemde eski Sovyetler Birliği'nde yaşanan süreçler, sizin de bildiğiniz üzere, çok karmaşık, çelişkili süreçlerdi ve o zaman beklenen sonuçları vermedi. Sovyetler Birliği'nin çökmesi ve yeni bağımsız devletlerin kurulması on yıllar boyunca eski SSCB ve tüm dünyada yaşanan toplumsal ve tarihsel süreçlerin doğal bir sonucudur.

Bunun sonucunda Azerbaycan halkı, onca yıl boyunca can attığı bağımsızlığını elde etti. Azerbaycan, dünya kamuoyu tarafından tanınmış olan bağımsız bir devlet olarak Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların üyesidir. Bağımsızlığını kazanması Azerbaycan halkı için tarihi bir olaydır ve bizim görevimiz, amacımız bağımsızlığımızı, uluslararası alandaki konumlarımızı her şekilde pekiştirmektir. Biz bundan böyle Azerbaycan’ın asla herhangi başka ülkenin vassalı veya bir parçası olmaması için uğraşıyoruz ve ileride de uğraşacağız. Bunun için gerekli her türlü ortam ve olanak sağlanmıştır, fakat yolumuza çıkan zorluklar ve engeller hiç de az değildir. Azerbaycan halkının kendi bağımsızlığından asla vaz geçmeyeceğine emin olmanızı isterim.

Azerbaycan, yeteri kadar ekonomik potansiyele, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklara, güçlü entelektüel, bilimsel ve teknik potansiyele sahiptir. Cumhuriyetimizin çok elverişli bir coğrafi konumu vardır, Azerbaycan, bildiğiniz üzere, Avrupa ve Asya'nın kavşağında bulunuyor, Rusya, İran, Türkiye ve bugün bağımsız bir devlet olan Gürcistan ve savaş halinde bulunduğumuz – ki bu konuya daha sonra değineceğim - Ermenistan ile sınır komşusudur. Tüm bunlar Azerbaycan'ın bağımsız bir devlet olarak varlığını sürüdürmesi için uygun ortamı sağlamaktadır. Şunu da unutmamak lazım, Azerbaycan çok zengin tarihi geçmişi bulunan eski bir ülkedir, Azerbaycan halkı, evrensel uygarlığa pekçok katkıda bulunmuştur. Azerbaycan edebiyatı, sanatı, kültürü eski dönemlerden bu yana Doğu'da, üstelik sadece Doğu'da değil, Batı'da, Avrupa'da da bilinmektedir. Bütün bunlar bizim bugünümüz ve geleceğimiz için güvenilir bir temel oluşturmaktadır.

Eskiden, ortaçağda ve daha sonraki dönemlerde Azerbaycan, dünyanın birçok ülkesi ile yoğun ticari, ekonomik ve kültürel ilişkiler kurmuştur. Daha12-13. yüzyıllardan başlayarak Çin ile benzeri ilişkiler sağlanmıştır. Büyük İpek yolu Azerbaycan üzerinden geçiyordu, buraya Çinli tüccarlar da geliyordu. Kısacası, Avrupa ile Asya'yı bağlayan yolların kavşağında bulunan Azerbaycan’ın ta eskiden hem Doğu, hem Batı ile bağlantısı olmuştur. Bir daha söylüyorum, bütün bunlar bizim zengin bir geçmişimizin, geleneklerimizin, olanaklarımızın olduğundan haber veriyor ve  Azerbaycan’ın bağımsız bir devlet olarak yaşayabileceğini gösteriyor.

Bugün iç politikada bireysel özgürlük ve sebest girişimciliği sağlayarak, insan haklarının korunması konusunda sağlam güvencelerin verilmesi, siyasi çoğulculuk, çok partili sistemin uygulanması suretiyle demokratik hukuk devletinin, demokratik toplumun kurulması temel faaliyet alanımızı oluşturmaktadır. Ekonomi alanında biz piyasa ekonomisi yolunu izliyoruz.

Bütün bunların hiç de basit süreçler olmadığı, birçok zorluklarla karşılaşıldığı açıktır. Fakat biz Azerbaycan’ın kendi iç yaşamını bu ilkelere dayanarak kuracağına eminiz.

Azerbaycan, dış politika alanında dünyada tüm ülkelerle, öncelikle komşu devletlerle ve işbirliğinin kesin fiili sonuçlar doğurabileceği ülkelerle dostluk, eşitlik, karşılıklı yararlı ilişkiler kurma prensiplerini uyguluyor. Bu alanda  Azerbaycan, Çin Halk Cumhuriyeti ile sıcak ilişkilerin ve ticari, ekonomik, bilimsel, teknik, kültürel ilişkilerin kurulmasına, daha doğrusu, bunların geliştirilmesine büyük önem veriyor. İşte bu amaçla biz daveti kabul ederek Çin'e geldik. Bizim bu gezimiz, yaptığımız görüşme ve bulunduğumuz temaslar bize, hem Çin, hem Azerbaycan’ın kendi ulusal çıkarlarını ve tabii ki, uluslararası birliği güçlendirme amacını temel alarak karşılıklı adımlar attığı güvencesini verdi.

Toplam iki sene önce bağımsızlığını kazanmış Azerbaycan, dünyanın birçok ülkesiyle diplomatik ilişkiler kurmuştur, çeşitli uluslararası kuruluşların faaliyetlerine katılmaktadır. Fakat bu, sadece bir başlangıçtır. Elbette, biz uluslararası çalışmalarımızı genişletmek, başka ülkelerle ilişkileri geliştirmek için çaba gösteriyoruz ve bundan sonra da çaba göstereceğiz.

Sizler, sosyal bilimler alanında çalışan uzmanlar olarak eski bir tarihi geçmişe sahip olan, pekçok ulusun yaşadığı, kendine özgü niteliklerin ve çok sayıda karmaşık süreçlerin bulunduğu Kafkasya'nın, keza Kafkasya ötesinin ne olduğunu iyi biliyorsunuz. Kafkasya'da eski Sovyetler Birliği'nin üç cumhuriyeti, bağımsız devletler olan Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan bulunmaktadır. Gürcistan ile bizim normal dostluk ilişkilerimiz bulunuyor. Ne yazık ki Ermenistan ile savaş halindeyiz. Altıncı yıldır Ermenistan Azerbaycan'a karşı silahlı saldırıda bulunuyor. Bu silahlı çatışma konusunda her yerde, özellikle de Çin'de doğru, gerçek bilgilerin olması önemlidir. Gerçek ise şudur ki, komşu Ermenistan Azerbaycan'ın bir bölümünü - sadece Ermenilerin değil,  Azerilerin de ikamet ettiği Dağlık Karabağ'ı kendine bağlamaya çalışıyor.

Ermenistan’ın savaşı başlatalı yaklaşık altı yıl oldu, bunda da amaç işte Dağlık Karabağ'ı Azerbaycan'dan koparmak ve Ermenistan'a bağlamaktır, ne var ki Azerbaycan halkı, bunu hiç bir şekilde kabul edemez. Dağlık Karabağ, Azerbaycan topraklarının bir parçasıdır. Fakat orada nüfusun bir bölümünü Ermeniler oluşturduğu için 1923 yılında Azerbaycan'ın sınırları içinde özerk il kurulmuştu. Aynı il geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ve doğal olarak tüm Sovyetler Birliği'nin yönetiminde başarıyla gelişiyordu. Dağlık Karabağ'da nüfusun yaklaşık yüzde 70’ini Ermeniler, yüzde 30'unu Azeriler oluşturuyordu. Yüzölçümü pek büyük değildi, yaklaşık 4 bin kilometrekare. Ermenistan'ın milliyetçi çevreleri, ardından Ermenistan Cumhuriyeti yönetimi Dağlık Karabağ'da belli sayıda Ermenilerin yaşadığını temel alarak Azerbaycan topraklarının bu bölümünü kopararak Ermenistan'a bağlamayı amaçlıyorlardı.

Bu anlaşmazlık böyle başladı. Elbette, saldırılar daha o zamanlarda tek devlet olan Sovyetler Birliği'nin sınrıları içinde önlenebilirdi. Doğru, bazı güçler buna engel oldular. Şimdi, Ermenistan ve Azerbaycan bağımsızlık kazandıktan sonra bu sorunu, uluslararası ilkelere dayanarak, uluslararası hukuk ilkeleri temelinde, uluslararası kuruluşların katılımıyla çözmek gerekir. Biz buna çalışıyoruz. Fakat Ermenistan tarafı geçici askeri üstünlüğünü fırsat bilerek şiddete başvurarak, silah kullanarak kendi niyetlerini gerçeğe dönüştürmeye çalışıyor ve son yıllarda Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20’sini işgal etmiştir.

Azerbaycan, bu sorunu barış yoluyla, görüşmeler yoluyla çözmeye çalışıyor. Biz BM Güvenlik Konseyi, ATEM, onun Minsk Grubu ve diğer uluslararası örgütlerin imkanlarını, anlaşmazlığın barış yoluyla giderilmesinde rol oynayacak büyük devletlerin olanaklarını kullanıyoruz ve bundan sonra da kullanacağız, ama bir şartımız var: Ermeni askerleri Azerbaycan topraklarını kayıtsız şartsız boşaltmalı, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü, sınırlarının dokunulmazlığı sağlanmalıdır.

Bu çalışmalardan bir sonuç alınamazsa, Azerbaycan kendi askeri olanaklarını kullanarak ülkenin toprak bütünlüğünü, devletin bağımsızlığını ve egemenliğini, sınırlarının dokunulmazlığını savunacaktır. Çin yöneticileri ile görüşme ve temaslarda Çin Halk Cumhuriyeti ve hükümetinin bu soruna yönelik ilkesel, adil tutumunu gördük ve bu bizi bir kez daha memnun etti. Bu tutum, Azerbaycan dahil herhangi bir devletin toprak bütünlüğünün dokunulmazlığına, bunun uluslararası hukukun değişmez bir ilkesi olduğuna, bir devletin başka bir devletin toprak bütünlüğünü ihlal etmesine izin verilmemesine dayanıyor. Sınırların dokunulmazlığı da değişmez bir prensiptir ve sınırları silah gücüne değiştirme girişimi de kabul edilemez.

Bu tutum BM Güvenlik Konseyi toplantılarında da savunuldu ve burada, Pekin'de Çin yöneticileri ile görüşme ve temaslarda bir kez daha teyit edildi. Gözardı edilmeyecek kadar önemli bir hususu da vurgulamak isterim. Azerbaycan, çok uluslu bir devlettir, milliyet ayrımı yapılmaksızın bütün vatandaşları eşit haklara sahiptir. Dağlık Karabağ'daki Ermeni nüfusu konusunda da tutumumuz aynıdır, biz onların güvenliğini ve tüm vatandaşlık haklarını kullanmalarını tam güvence altına alıyoruz. Anlattığım üzere, Dağlık Karabağ, bir zamanlar özerk  bir bölge idi ve biz orada Ermeni etnik azlığına özerklik tanınması olasılığını inkar etmiyoruz. Azerbaycan yönetimi bu konularda meşru uluslararası ilkeleri temel olarak almaktadır. Bence Azerbaycan hakkında, onun bugünkü durumu, genç bağımsız Azerbaycan devletinin önünde bulunan sorunlar konusunda verdiğim bu bilgi sizin ilginizi çekti. Eğer sorularınız varsa, memnuniyetle yanıtlayabilirim.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, ilginç sohbetiniz için teşekkür ederim. Ben Sosyal Bilimler Akademisi Orta Asya ve Doğu Avrupa Bilimsel Araştırma Enstitüsü'nde çalışıyorum. Sorum Rusya'nın Zakafkasya’da rolü ile ilgilidir. Herkes Rusya’nın Kafkasya'da yaşanan süreçlerde aktif yer aldığını biliyor. Siz Rusya'nın bu süreçlerdeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

İkinci soru: Rusya'daki radikal milliyetçi eğilimlerin oluşmasını tüm dünya pür dikkat izliyor, çünkü Rusya’nın eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanımaya hazır olmadığını düşünüyorlar. Milliyetçi ve aşırılık yapan kimseler Rusya'nın rolünü ne ölçüde etkilemektedir ve bu etki endişe uyanıdırır mı?

H. Aliyev: Biliyorsunuz, Zakafkasya,- ben Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan'ı kastediyorum, - yaklaşık 200 yıl boyunca önce Çarlık Rusyası'nın, ardından Sovyetler Birliği'nin sınırları içinde bulundu. Tabii ki, geleneksel anlamda Rusya'nın Zakafkasya bölgesinde kendi çıkarı, kendi etkisi vardır. Siz Ermenistan topraklarında Rus askerleri ve askeri üslerinin bulunduğunu muhtemelen biliyorsunuzdur. Gürcistan topraklarında da Rusya birlikleri konuşlanmıştır, Abhazya ve  Gürcistan arasındaki anlaşmazlığın sinyalleri üzerine oraya Rus birlikleri takviye edildi. Geçenlerde Rusya Devlet Başkanı Yeltsin’in Tiflis’i ziyareti sırasında Gürcistan ve Rusya arasında askeri işbirliği anlaşması imzalandı.

Azerbaycan'da yabancı devletlerin, özellikle Rusya'nın askeri birlikleri bulunmuyor. Ben Azerbaycan’ın İran, Türkiye, Rusya ile sınır komşusu olduğunu, Gürcistan ve Ermenistan’ın Zakafkasya komşularımız olduğunu belirttim. Ne var ki Azerbaycan, Ermenistan Cumhuriyeti’nin saldırısına uğradığı için zor durumda. Ermenistan yurtdışında çeşitli kesimlerden yardım aldığı için bu saldırısında başarılı oluyor. Rusya, Zakafkasya’da - Gürcistan'da, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki sorunların giderilmesinde etkin yer alma çabası içindedir. Biz Rusya'nın çabalarının, özellikle Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki savaşı sona erdirme ve cumhuriyetimize karşı Ermenistan'ın saldırısını durdurma çabalarnın daha verimli, başarılı sonuç vermesini isteriz.

Rusya'daki milliyetçilik eğilimlerine veya ortamına, sizin söylediğiniz üzere, eski Sovyetler Birliği sınırlarını kontrolü altına almak isteyen radikal güçlere gelince, bu tür eğilimler vardır ve bunlar eski Sovyet cumhuriyetlerinin temelinde oluşmuş bağımsız devletler için bir tehlikedir. Umarız, her ne olursa olsun Rusya'da sağlam güçler zafer kazanacak ve bu eğilimler daha geniş alanlara yayılmayacak, Rusya, tüm eski Sovyetler Birliği cumhuriyetleri ile akıllı ilişkiler kurma yolunu izleyecektir.

İlginiz ve dostça içten görüşme için hepinize teşekkür ediyorum.

Kısa inceleme yazısı

DIŞ POLİTİKA

Genel tarihi bilgiler

Azerbaycan - Asya

Bilgi notu

DIŞ POLİTİKA