Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in Brüksel`de yapılan NATO zirvesinde konuşması - 4 Mayıs 1994


Sayın Genel Sekreter Yardımcısı, Sayın NATO Konsey Üyeleri, Sayın Büyükelçiler, Bayanlar ve Baylar!

Bana ve Azerbaycan heyetine göstermiş olduğunuz sıcak karşılama için şükranlarımı sunuyorum. Bugün sizlerle bir arada bulunmaolanağındandolayıçok sevinçliyim ve bunu Azerbaycan Cumhuriyeti açısından önemli birgelişme olarak değerlendiriyorum. Azerbaycan Cumhuriyeti`ne yönelik aktarmış olduğunuz içten kutlama mesajlar ve iyi dileklerinizden dolayı çok teşekkür ederim. Kendi gelişimi sırasında büyük bir tarihsel yoldan geçmiş, pek çok sıkıntılar ve engellerle karşılaşmış Azerbaycan halkı 1991 yılında ulusal bağımsızlığını kazanmıştır. Bağımsız Azerbaycan devleti kurulmuştur ve şimdi o, Birleşik Milletler`e, AGİK`e, birçok uluslararası örgütlere üyeolmuştur. Azerbaycan heyetinin bugün Kuzey Atlantik Konseyi karargahında bulunmuş olmasından büyük gurur duyuyorum.

Azerbaycan Cumhuriyeti kendi bağımsızlığını pekiştirme yolunda ilerliyor. O, iç politikasında demokratik hukuk devletinin kurulması yolunu izliyor, insanlığın kazandığı demokratik değerlerden yararlanmak suretiyle kişi özgürlüğü ve insan haklarının korunması, çok partili sistem, siyasal çoğulculuk için ortam sağlıyor. Ekonomi alanında cumhuriyet ekonomik reformların uygulanması ve piyasa ekonomisinin, özgür girişimciliğin, özgür girişiminsağlanması yolunu tutmuştur. Biz düşünüyoruz ki, tüm bunlar Azerbaycan`ın dünya topluluğu ile etkin entegrasyonu açısından iyi bir zemindir.

Azerbaycan Cumhuriyeti kendi dış politikasında dünyanın karşılıklı ilişkiler, karşılıklı bağımlılık ilkesini temel alıyor, barışçı bir politika uyguluyor ve egemenliğe saygı gösterilmesi, birbirinin içişlerine karışmama, toprak bütünlüğü ve sınırların dokunulmazlığının sağlanması ilkelerinin temelinde bütün ülkelerle sıcak ilişkiler kurmaya çalışıyor.

Şimdi Azerbaycan Cumhuriyeti ağır ekonomik kriz yaşamaktadır. Bu kriz, bir yandan Azerbaycan`ın da 70 sene boyunca üyesi olduğu Sovyetler Birliği`nin çökmesi, Sovyetler Birliği`nin bütün oteki cumhuriyetleri arasındaki sıkı entegrasyon ilişkilerinin bozulması, bir ekonomik düzenden bir diğerine geçişle ilgilidir. Öbür yandan, Azerbaycan`ın komşu Ermenistan Cumhuriyeti ile savaş durumunda olması, silahlı saldırıya uğraması bu ekonomik krizin derinleşmesine yol açıyor. Fakat Azerbaycan`ın bağımsız gelişme yolunda kararlı bir biçimde ilerlediğini göz önünde bulundurursak, tüm bu zorluklar giderilir diye düşünüyuoruz. Azerbaycan devletinin bağımsızlığı geri dönülmez nitelikte bir etmendir ve biz eminiz ki, hem devletin yapılanması hem ekonomik eğilimler hem de demokratik reformların uygulanması alanında izlediğimiz yol bu zorlukları ortadan kaldırmaya ve büyük olanakları, zengin ekonomik ve entelektüel potansiyeli bulunan Azerbaycan`ın dünya ekonomisine, dünya topluluğuna katılımına olanak sağlıyacaktır.

Demin söylediğim gibi, komşu Ermenistan`ın cumhuriyetimize karşı altı yıldır süren silahlı saldırısı Azerbaycan`daki durumu karmaşık kılmaktadır. Ermenistan`ın milliyetçi çevrelerinin yaptıkları bu saldırı hem Azerbaycan halkına, hem de Ermeni halkına sayısız belalar getirmiştir ve bugün bizim açımızdan çok zor bir soruna dönüşmüştür.

Siz şunu çok iyi biliyorsunuz ki, Azerbaycan topraklarının bir bölümünü ilhak etme, Dağlık Karabağ`ı Ermenistan`a bağlama amacını güden Ermenistan`ın askeri saldırısı sonucunda Ermeni silahlı birlikleri Azerbaycan topraklarının büyük bir bölümünü işgal etmişler. Altı seneden beri devam eden savaş sonucunda 20 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 4 bin kişi esir düşmüş veya rehin alınmış, Azerbaycan topraklarında binlerce yerleşim yerleri, hastahane, okul, sosyal tesis, sanayi ve tarım işletmesi tahrip edilmiştir. Ülkemiz milyarlarca dolar zarara uğramıştır.

Fakat en korkulacak şey şu ki, Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20`si Ermeni askeri birlikleri tarafından işgal edilmiştir ve bu bölgelerde yaşayanlar- bir milyondan fazla kişi yerleşim yerlerini kaybetmiştir, sosyoekonomik açıdan çok zor durumdadır ve kendi ülkesinde mülteci durumuna düşmüştür. Dağlık Karabağ`da ikamet eden Azerilerin hepsi oradan kovulmuşlar. Azerbaycan`ın Dağlık Karabağ ve onun çevresinde bulunan daha yedi rayonu (red. idari bölge), az önce belirttiğim gibi, Ermeni askeri birliklerinin işgali altındadır.

Biz hep anlaşmazlığın barışçıl yoldan çözümlenmesinden yana olmuşuz ve şimdi de aynı tutumu sürdürüyoruz. Uluslararası örgütlerin - BM`nin, AGİT`in ve onun Minsk Grubu`nun olanaklarını etkin bir biçimde değerlendirmeye çalışıyoruz. 1993 yılında BM Güvenlik Konseyi dört karar almıştır. Bu kararlarda Ermeni işgal güçlerinin Azerbaycan topraklarından çekilmesi kesin bir dille istenmektedir, fakat Ermenistan bu belgelerin hiç birisini yerine getirmemiştir. AGİT Minsk Grubu`nun çabalarıncan da henüz olumlu bir sonuç alınamamıştır. Askeri operasyonlar günümüzde de sürmektedir, Azerbaycan topraklarının büyük bir bölümünü işgal etmiş Ermeni silahlı birlikleri cumhuriyetimizin savunma mevzilerine saldırıyorlar. Hergün kan dökülüyor, insanlar ölüyor.

Bütün bunlara daha fazla dayanmak mümkün değildir. Bu yüzden de ben bugün burada, NATO karargahında bulunma fırsatından yararlanarak, Azerbaycan`ın tutumunu birkez daha açıklıyorum. Biz bu sorunun barış yoluyla çözümü, ateşin derhal kesilmesi ve bütün askeri operasyonların hemen durdurulması, işgal güçlerinin Azerbaycan topraklarından derhal çekilmesi ve bu sırada onun toprak bütünlüğünü, sınırlarının dokunulmazlığını sağlayacak görüşmelerin yapılmasından yanayız. Biz bu koşullar altında Dağlık Karabağ`ın ozerklik statüsüne ilişkin konuyu görüşmeye hazırız.

Ben 12 Nisan`da Azerbaycan televizyonu ve radyosunda yaptığım konuşmamda Ermeni halkına, Ermenistan yönetimine, Dağlık Karabağ`ın Azerbaycan vatandaşı olan Ermeni sakinlerine çağrıda bulunarak kan dökülmesini durdurmalarını istedim. Kaderin hükmüyle Azerbaycan ve Ermeni halkları yan yana yaşamak zorundalar ve yüzyıllar boyunca hep yan yana yaşamışlar. Biz sorunun askeri yolla çözüme kavuşturulmasının hiçbir faydası yok diye düşünüyoruz. Bu savaş geleceği olmayan bir savaştır ve kan dökülmesine olabildiğince kısa sürede son vermek, bölgemizde barışı sağlamak gerekiyor.

Bizim barış amaçlı girişimlerimizin yaşama geçmesi için uluslararası örgütler, öncelikli olarak AGİK ve onun Minsk Grubu ek önlemler alacaklar ve bundan emin olduğumuzu bugün biz birkez daha belirtiyoruz. Bugün NATO karargahında bulunduğum şu sırada kuruluşundan bu yana Avrupa`da ve bütün dünyada istikrarın sağlanmasına, barış ve işbirliğinin pekiştirilmesine çok büyük katkılarda bulunan Kuzey Atlantik Konseyi`ne derin saygılarımı sunmak isterim. Biz NATO`ya karşı büyük saygı duyuyor ve onun çağdaş dönemdeki faaliyetine büyük önem veriyoruz. Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi`nin oluşturulması NATO`nun faaliyetinde önemli bir aşama olmuştur ve başka devletlerin NATO`ya katılımına olanak sağlayacaktır.

Biz NATO`nun bu sene 10 Ocak`ta "Barış için ortaklık" programının onaylanmasına ilişkin kararını memnunlukla karşılıyor ve üstelik bunu ülkeler arasında işbirliğinin daha ileriye götürülmesine yönelik NATO`nun faaliyetinde önemli bir adım olarak değerlendiriyoruz. NATO`nun 10 Ocak tarihli kararında Güney Kafkasya`da oluşmuş ortamla ilgili özel bir endişenin duyulmasına, bölgemizde, bunun yanı sıra Azerbaycan`da, Ermenistan`da ve Gürcistan`da anlaşmazlığın çözümünün gerekliliği konusunda kararlılığın sergilenmesine büyük önem veriyoruz.

Tüm bunlar bizim açımızdan çok ilginçtir ve büyük ilgi uyandırmaktadır. Bunları temel alarak biz NATO`nun, Doğu Avrupa ülkelerine ve eskiden Sovyetler Birliği`ne üye olan henüz bağımsızlıklarını yeni kazanmış devletlere "Barış için Ortaklık" programına katılmaya yönelik çağrısını büyük memnuniyetle karşıladık. Biz şu belgeyi imzalama kararını almışız ve NATO ile işbirliğine büyük umut bağlıyoruz. Bu işbirliği hem Azerbaycan`ın Batı demokrasisine kavuşması nedeniyle, hem de NATO ile işbirliği yaparak bölgede durumun istikrarlı bir yapıya kavuşturulması, savaşın durdurulması, Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış ve yakın komşuluk ilişkilerinin sağlanmasına yönelik yeni yolların bulunması nedeniyle bizim açımızdan çok önemlidir.

Biz buraya bu düşünceler ve umutlarla gelmiş bulunuyoruz ve bugün "Barış için ortaklık" programını imzalamaya hazırız. Birkez daha ümit ettiğimi belirtmek isterim ki, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin bu adımı NATO tarafından uygun bir biçimde değerlendirilecek, karşılıklı yarar sağlayacak ve en önemlisi ise, bölgemizde durumun istikrarlı yapıya kavuşmasına katkıda bulunacaktır. Sizin örgütünüze ileride başarılar dilerim. Dikkatinizden dolayı teşekkür ederim ve "Barış için ortaklık" çerçeve belgesini imzalamaya hazırız.