Azerbaycan ve Polonya arasında işbirliğinin çeşitli alanları ile ilgili belgelerin imza töreninden sonra Polonya ve Azerbaycan cumhurbaşkanlarının bildirileri ve ortak basın toplantısı - Cumhurbaşkanlığı köşkü,Varşova, 26 Ağustos 1997


Aleksander Kwaśniewski: Sizin hepinizi selamlıyorum. Bu ziyaret tarihi önem taşıyor, zira biz bağımsız Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nı Polonya'da hiçbir zaman ağırlamadık.

Sayın Haydar Aliyev'i selamlıyorum. Biz az önce onunla birçok belgeye imza attık. Bu belgeler Polonya ile Azerbaycan arasında siyaset, ekonomi, hukuk, kültür, bilim, turizm alanlarında işbirliğine iyi bir zemin hazırlamalıdır.

Polonya, Azerbaycan ile işbirliğini daha da geliştirmek istiyor. Şimdiye kadar biz Sayın Aliyev ile Paris'ten başlayarak Madrit'e kadar çeşitli uluslararası toplantılarda bir araya geldik. Sanırım, hem Polonya'nın, hem Azerbaycan'ın sahip olduğu bir dizi olanakları değerlendirmek için devletlerimiz arasında ikili ilişkiler kurma zamanı nihayet gelip çatmıştır. Olanaklar derken ben hem bölgesel, hem uluslararası olanakları kastediyorum.

Madrit Zirvesi sırasında Sayın Aliyev, Polonya'nın NATO'ya katılması konusunu net, samimi bir biçimde ve içtenlikle desteklediği için kendisine herkesin önünde teşekkür etmek isterim. Ben bunu kendisine bizzat görüşmemizde de söyledim. Bağımsız Devletler Birliği üyesi olan Azerbaycan'ın bu desteği bizim için çok büyük öneme sahiptir. Polonya'nın egemen kararını ve Kuzey Atlantik Paktı'nın, ülkemizin NATO'ya üye olması ile ilgili kararını böylesine dürüstçe ve net desteklediği için Polonya, Polonyalılar adına size teşekkürümüzü sunmak isterim.

Sayın Cumhurbaşkanı, Sizi temin etmek isterim ki, gelecek sene AGİT dönem başkanlığını üstlenecek olan Polonya, Dağlık Karabağ sorununun adil çözümünü sağlamak için elinden geleni yapacaktır. Dönem başkanı olarak Polonya'nın bu konuda önemli rol oyanayabileceği kanaatindeyiz. Savaşın olmaması hiç kuşkusuz bir başarıdır. Fakat Dağlık Karabağ yüzünden Ermenistan ile Azerbaycan arasında barışın olmaması tüm dünyaya meydan okumak anlamına gelir, biz bu görevi kendi güç ve olanaklarımız ölçüsünde yerine getirmeye çalışacağız. Bu konuda da Polonya, Azerbaycan Cumhuriyeti yönetimi ile, Cumhurbaşkanı ile işbirliğine hazır olduğunu belirtiyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, ben bu vesileyle sevincimi bir kez daha ifade etmek istiyorum ve Sizi, Polonya'ya ziyarette bulunan Azeri bakanlarını, farklı iş, politika çevreleri temsilcilerinin şahsında saygıdeğer heyetin tüm üyelerini selamlıyorum. Umarım, bu üç gün güzel geleceğimiz açısından Polonya-Azerbaycan ilişkilerinde gerçek bir dönüm noktası, bir buluş olacaktır. Teşekkür ederim.

Haydar Aliyev: Sayın Cumhurbaşkanı!

Sayın bayanlar ve baylar!

Azerbaycan ve Polonya halkları arasındaki ilişkilerin zengin tarihi geçmişi vardır. Bu ilişkilerin kökenleri uzak geçmişe, orta çağlara kadar uzanıyor. Eski dönemlerde Polonya ve Azerbaycan halkları arasındaki ilişkileri nitelendiren pekçok bilgi sunmak mümkün. Fakat tarihte Polonya topraklarında hiçbir zaman Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Azerbaycan yönetimi ile görüşmeler olmadı. Bu nedenle de bu olay ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi açısından çok büyük önem taşıyor. Bununla birlikte bu olay Polonya-Azerbaycan ilişkileri, temasları tarihine çok önemli bir sayfa olarak geçiyor.

Bu yüzden de ben Cumhurbaşkanı Aleksander Kwaśniewski'nin davetini büyük memnunlukla kabul ederek, Polonya halkına en içten saygı ve sevgilerimi sunarak Polonya'ya, Varşova'ya sizinle görüşmeye geldim.

Azerbaycan'da Polonya'nın, Polonya halkının tarihini iyi biliyorlar. Polonya halkı tarihinin tüm aşamalarında kendi bağımsızlığı, ulusal özgürlüğü, devlet düzeni için mücadele vermiştir. Bu nedenle biz, Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak ben de çok büyük sevinç duyuyorum, zira şimdi Polonya tamamen özgür bir ülkedir, bağımsız bir devlettir ve Polonya halkı kalbinin emriyle istediği yolda ilerliyor. Bu yüzden de biz Polonya'nın, Avrupa'da güvenliğin pekiştirilmesi alanında attığı adımları takdir ediyoruz. Polonya'nın NATO'ya üye olmasını destekledik, bu durumda onun Avrupa'da güvenliğin pekiştirilmesine yardım eden bir faktör olacağı, Polonya halkının, Polonya devletinin iradesine uygun olduğu düşüncesinden hareket ettik. Halkın, devletin iradesi herşeyden üstündür.

Şimdi biz Polonya ile Azerbaycan arasında sıkı ilişkilerin kurulması aşamasını yaşıyoruz diye düşünüyorum. Bugün imzalanmış belgelerin, özellikle Polonya ile Azerbaycan arasında dostluğun ve işbirliğinin geliştirilmesi hakkında bildirinin son derece büyük önemi vardır. Bu belgelerin hepsi tüm alanlarda işbirliğimizi daha da derinleştirmek ve geliştirmek için hukuksal normlara dayanan iyi bir zemin hazırlamaktadır. Bu belgeleri imzalarken üstlendiğimiz yükümlülüklerin yerine getirilmesi için herşeyi yapacağımızı temin ederim.

Fakat bu, bir başlangıçtır. Biz bunu sürdürmeliyiz. Onun için de bugün ben Cumhurbaşkanı Kwaśniewski'yi Azerbaycan'a, önceler olduğu gibi, tekrar davet ettim. Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın Polonya gezisinden sonra biz Polonya Cumhurbaşkanının ülkemize resmi gezisini sabırsızlıkla bekleyeceğiz.

Fırsatı değerlendirerek, AGİT Lizbon Zirvesi'nde, Dağlık Karabağ yüzünden çıkmış Ermenistan-Azerbaycan sorunuyla ilgili belgenin kabul edilmesi konusu görüşüldüğü zaman gösterdiği yardımdan dolayı Cumhurbaşkanı Kwaśniewski'ye ve Polonya devletine teşekkür etmek istiyorum.

Siz bu sorunun tarihçesini biliyorsunuz. O, 1988 yılında Dağlık Karabağ Otonom İli'ni Azerbaycan'dan kopararak Ermenistan'a bağlama amacıyla başlanmıştır. Bu sorun Sovyetler Birliği döneminde ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki, dönemin Sovyetler Birliği yönetimi, Komünist yönetimi, daha sonraları çok geniş bir boyut alarak büyük bir savaşa dönüşen bu sorunun önüne geçme, onu durdurma gücünde olmamıştır. Bu anlaşmazlık sonucunda Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si Ermeni silahlı birlikleri tarafından işgal edilmiştir. İşgal altındaki topraklardan, ikamet ettikleri yerlerden bir milyonun üzerinde Azerbaycan vatandaşı, Azerbaycanlı kovuldu, onların çoğu beş yıldır çadırlarda, çok zorlu koşullar altında yaşıyor. Azerbaycan halkı önemli ölçüde can ve mal kaybına uğramıştır.

Halkımız, cumhuriyetimiz oldukça büyük manevi zarar görmüştür. Fakat tüm bunlara rağmen, 1994 yılının mayıs ayında biz ateşkes anlaşmasının yapılmasını kabul ettik ve üç seneyi aşkın bir süredir bu anlaşmayı uyguluyoruz. Öte yandan, ayırdedici bir özellik bunun, sorun bölgesine herhangi yabancı askeri birliğin veya barış sağlama güçlerinin konuşlandırılmadan sağlanmış olmasıdır. Bu, bölgemizde yaşanan olayların yanında olumlu bir etkendir. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanı Kwaśniewski burada şunu doğru söyledi, ateş durmuştur, fakat barış yok. Biz kalıcı barışı sağlamaya çalışıyoruz ve şunu beyan etmek isterim ki, biz bölgemizde, Ermenistan ile Azerbaycan arasında barışın sağlanmasını istiyoruz. Mamafih, biz Azerbaycan'ın egemenlik haklarının ihlaline, onun toprak bütünlüğünün bozulmasına izin veremeyiz. Bu nedenle de geçtiğimiz aralık ayında AGİT Lizbon Zirvesi'nde Avrupa'nın farklı bölgelerindeki sorunlar da dahil birçok konular ele alındığı sırada Dağlık Karabağ sorununun da barışçıl yoldan çözümüne yönelik ilkelerin kabulü konusu masaya yatırıldı.

Fakat Ermeni tarafı bu defa da yapıcı olmayan bir tutum izledi ve belgenin kabulünü onaylamadı. Biz birçok devletlerin cumhurbaşkanlarına, keza Polonya Cumhurbaşkanı Kwaśniewski'ye çağrıda bulunmak zorunda kaldık ve Dağlık Karabağ sorununun barışçıl çözüm ilkelerinin bulunduğu belge ortak çabalar sonucunda kabul edildi. AGİT üyesi 54 ülkeden 53'ü, keza Polonya bu belgeyi destekledi. Bu yüzden de fırsatı değerlendirip, haklı bir davayı desteklediği için Cumhurbaşkanı Kwaśniewski'ye, Polonya Devletine birkez daha teşekkür ederim.

Şu üç ilke nedir? Bunlar Azerbaycan ve Ermenistan cumhuriyetlerinin toprak bütünlüğünün tanınması, Azerbaycan'ın sınırları içinde Dağlık Karabağ'a en geniş özerklik verilmesi, Dağlık Karabağ'ın tüm nüfusunun - hem Ermeni, hem Azeri nüfusun güvenliğinin sağlanmasından oluşuyor. Bu ilkelerde sıra dışı hiçbir şey yok. Onlar hem Ermenistan'ın, hem Azerbaycan'ın, hem Dağlık Karabağ'ın çıkarlarına tam uygundur. Fakat Ermenistan bunu kabul etmedi. Neden? Zira o, hâlâ Dağlık Karabağ'a bağımsızlık statüsü verilmesi iddiasını sürdürüyor.

Tabii, biz bunu kabul etmedik ve asla kabul etmeyeceğiz, çünkü Azerbaycan topraklarında ikinci bir Ermeni devletinin kurulmasına izin veremeyiz. Ermeni halkı kendi kaderini tayin etme hakkını kullanmıştır, bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti var ve o, Birleşmiş Milletler'e, tüm uluslararası örgtülere üyedir. Bu yüzden de biz daha bir Ermeni devletinin kurulmasına asla izin veremeyiz. Azerbaycan'ın sınırları içinde en geniş özerklik verilmesi ise uluslararası hukuka uygundur ve hatta dünyadaki örneklerinden daha geniştir.

Biz, herhalde, uluslararası kamuoyunun bu sorunun barışçıl yoldan çözüme bağlanması için önlemler alacağını umuyoruz. Üstelik şimdi bu konuyla ABD, Rusya ve Fransa'nın eşbaşkanlığını yaptıkları AGİT Minsk Grubu ilgileniyor. Biz buna büyük umutlar bağlıyoruz. Biz AGİT üyesi olarak ve gelecek sene AGİT dönem başkanlığnı üstlenecek bir ülke olarak Polonya'nın da yardımına büyük umutlar bağlıyoruz.

Bizim başka sorunlarımız da var. Biz bugün tüm bunları cumhurbaşkanıyla çok detaylı konuştuk. En önemlisi şudur ki, belgeler imzaladık. Biz Polonya ile dostluk ve işbirliğini dış politikamızın önemli bir parçası olarak değerlendiriyoruz. Biz bu ilişkileri çok büyük stratejik önemi olan bir ortaklık olarak görüyoruz. Birkez daha beyan ederim ki, işbirliğimizin daha da yaygınlaşmasını, dostluk ilişkilerimizin daha da pekişmesini sağlamak için biz kendi adımıza herşeyi yapacağız. İlginize teşekkür ederim.

***

Soru: Sorum her iki cumhurbaşkanına olacak. Siz Azerbaycan petrolünün Polonya üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması konusunu görüştünüz mü?

Haydar Aliyev: Biz bu konuda görüş alışveriinde bulunduk. Madem şu soru soruldu, o zaman ben onu biraz daha geniş bir biçimde yanıtlayacağım.

Evet, Hazar bölgesi son derece büyük petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip bulunuyor. Hazar Denizi'nin Azerbaycan sektöründeki petrol ve doğal gaz yatakları 50 seneyi aşkın bir süredir işletiliyor ve bu seneler içinde oldukça önemli miktarlarda - birkaç yüz milyon ton petrol çıkarılmıştır. Şimdi Azerbaycan tüm topraklarında, keza Hazar Denizi'nin Azerbaycan kesiminde bulunan doğal kaynaklarının kullanımı alanında yeni bir aşamadan geçiyor.

1994 yılında biz Hazar Denizi'nin Azerbaycan'a ait bölümündeki yatakların ortak işlenmesi üzerine dünyanın en büyük uluslarötesi şirketlerinin konsorsiyumu ile anlaşma imzaladık. Anlaşmada yaklaşık 600 milyon ton petrol, büyük miktarda doğal gaz üretimi öngörülüyor. Bu anlaşma 25 sene için yapılmıştır, ardından bir dizi sözleşme imzalanmıştır. Şimdiye dek biz Hazar Denizi'nin Azerbaycan kesimindeki büyük yataklarla ilgili dokuz sözleşme imzaladık. Geçenlerde Amerika Birleşik Devletleri'ni resmi ziyaretim sırasında Washington'da, Beyaz Saray'da üç anlaşma ve bir sözleşme imzalandı. Ayrıca Hazar Denizi'nin Kazakistan sektöründe de, Türkmenistan sektöründe de, Kazakistan ve Türkmenistan topraklarında da rezervler bulunmaktadır. Bunlar hepsi tüm bu yatakların ortak işlenmesi için önkoşullar hazırlıyor. Birçok uluslarötesi şirket onlarla ilgileniyor. Konu bu petrolün dünya pazarlarına ulaştırılması ile ilgilidir.

Halihazırda biz erken üretim petrolünün Azerbaycan'dan Karadeniz'e nakli için iki boru hattı inşa ediyoruz. Petrol boru hatlarından biri Rusya üzerinden geçerek Novorossisk limanına, diğeri ise Gürcistan üzerinden Supsa limanına uzanacaktır. Fakat Gürcistan, Türkiye üzerinden Akdeniz'e, Ceyhan limanına ulaşacak büyük petrol boru hattının inşası da planlanıyor.

Ne var ki bu da yeterli değildir. Söz konusu olan şey Orta Asya'dan,- ben Kazakistan ve Türkmenistan'ı kastediyorum,- başlayarak Hazar Denizi'nden geçerek Azerbaycan'a, oradan ise ya Karadeniz'e, ya da Türkiye üzerinden Akdeniz'e uzanacak boru hatlarının inşasıdır.

Bunun yanı sıra Avrasya ulaştırma koridoru inşa edilmiştir ve şimdi o, etkin kullanılıyor. Bu koridor Orta Asya'dan Hazar Denizi üzerinden Azerbaycan'a, Gürcistan'a, Karadeniz üzerinden Avrupa'ya ve oradan geriye yük taşımalarını sağlıyor. Bu iki yol-yüklerin taşınması ve petrol boru hatları aracılığıyla petrol ve doğal gazın sevki - Avrupa için, keza Polonya için büyük önem taşımaktadır. Biz Cumhurbaşkanı Kwaśniewski ile bu konuyu görüştük ve Polonya'nın, kendi yakıt ihtiyaçlarını sağlama, kendi birçok ulaşım sorunlarının, keza Avrupa ile Orta Asya ve Kafkasya arasında ulaşım sorunlarının çözümü açısından oluşan bu koşulları değerlendirme olanağının bulunduğunu düşünüyorum.

Aleksander Kwaśniewski: Ben sayın cumhurbaşkanının söylediklerine katılıyorum. Evet, biz bu konuya değindik. Çok ilginç bir projedir, görüşmelerin devam ettirilmesi öngörülmüştür.

Soru: Büyükelçiliklerin açılması konusu ele alındı mı?

Aleksander Kwaśniewski: Evet, biz bu konuyu görüştük. Bugün biz Polonya ile Azerbaycan arasında işbirliğinin yeni yollarını bulduk ve bu işbrliğinin en önemli unsurlarından biri Bakü'de Polonya Büyükelçiliği'nin ve Varşova'da Azerbaycan diplomatik temsilciliğinin açılması konusu olmalıdır. Devletimiz dünyada en zengin devlet değildir, bu yüzden de bunu hemen yapmak zordur. Ancak bu büyükelçiliklerin açılması gerektiği kanaatindeyim.

Haydar Aliyev: Ben bu görüşü tam destekliyorum ve Polonya'da Azerbaycan Büyükelçiliği'nin açılması gerektiğini düşünüyorum.

Aleksander Kwaśniewski: Biz Sayın Aliyev ile bir espri yaptık: Madem büyükelçilikler olmadan bunca belge imzaladık, demek ki bu işte bir şeyler var. Bu arada biz bürokrasinin yeni belgelerin hazırlanmasına engel oluşturduğu düşüncesini bir kenara bırakıyoruz. Temsilcilikler olmalı, onlar karşılıklı ilişkilerin, karşılıklı ilginin bir simgesidir ve yakında biz kendi büyükelçiliklerimizde konuşmalar yapacağız.

Soru: Siz çok önemli sözleşmelere imza attığınızı söylediniz. Şunu bilmek isteriz, bunlar ne tür anlaşmalar, sözleşmelerdir ve siz onlardan hangisinin kritik anlamda önemli olduğunu düşünüyorsunuz?

Aleksandr Kwaśniewski: Öncelikli olarak, bağımsız Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın Polonya'ya ilk gezisi sırasında bunca anlaşma imzalamış olmamız, zannedersem, çok mühim bir olgudur. İmzaladığımız bildiri çok önemli bir belgedir. Zira o, iki devletin de siyasi iradesini yansıtıyor. Devletlerimiz arasında hukuki bir zeminin oluşturulması, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları, ulaştırma, keza turizme ilişkin anlaşmalar çok önemlidir.

Turizm anlaşması, devletlerimiz arasında turizm hareketinin geliştirilmesine olanak sağlayacaktır. Bilim ve kültür anlaşmaları da önemlidir. Kısacası, bu anlaşmaların her biri özel önem taşımaktadır. Fakat en önemlisi bugün bizim bu kadar çok sözleşmeyi imzalamış olmamızdır. Bu, sınırları birbirinden uzak olan ülkelerimiz arasında güçlü ve yararlı ilişkiler sağlayacaktır.

Haydar Aliyev: Tüm bu söylenenlere katılıyorum.

Soru: Sorum Azerbaycan Cumhurbaşkanı'na olacak. Haydar Aliyeviç, şunu açıklamanızı rica ediyorum, Avrupa kuruluşlarında yer alan, NATO'ya ilk katılanlar arasında bulunan Polonya'nın birikimi sizin için ne kadar değerlidir? Azerbaycan, Avrupa'ya entegrasyonunda Polonya'nın deneyimlerini tekrarlamak ister mi?

Haydar Aliyev: Genel olarak Polonya'nın birikimi bizim için değerlidir. Onun bağımsızlık, hürriyet, devlet düzeni için verdiği mücadelede edindiği birikim önemlidir. Onun Polonya toprağında demokratik, hukuk devletini kurma, piyasa ekonomisi ilkelerini benimsemesi konusundaki birikimi çok değerlidir. Polonya'nın Avrupa güvenliğinin pekiştirilmesi, Avrupa kuruluşlarında kendini kanıtlaması birikimi bizim için değerlidir. Ben biliyorum, Polonya Avrupa Birliği'ne üye olmaya çalışıyor. Biz bunu da destekliyoruz. Bizim yalnız Avrupa Birliği ile işbirliği bildirisini imzalama fırsatımız oldu. Polonya'nın oraya üye olması çok iyi olacaktır. Tabii ki, biz Avrupa-Atlantik Ortaklığı Konseyi'ne üyeyiz ve burada etkin işbirliği yapıyoruz. Polonya'nın bu birikimi de, Avrupa-Atlantik Ortaklığı Konseyi çerçevesinde işbirliğimiz de bizim için çok yararlıdır. Daha sonrasını da hayat gösterecektir.

Aleksander Kwaśniewski: Biz çalışacağız.

Çeviri 27 Ağustos 1997 tarihli Azerbaycan Gazetesinden yapılmıştır.