Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev´in Hazar´a kıyıdaş ülkelerin devlet ‎başkanlarının zirve toplantısında konuşması - 24 Nisan 2002


Sayın Saparmurat Atayeviç!

Sayın Devlet Başkanları!

Bayanlar ve baylar!

Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Atayeviç Niyazov`u, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi`yi, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Abişeviç Nazarbayev`i, Rusya Federasyonu Başkanı Valdimir Vladimiroviç Putin`i yürekten selamlıyorum.

Hazar`a kıyıdaş devletlerin cumhurbaşkanlarının zirve toplantısına ev sahipliği yapma girişiminden dolayı, içten konukseverlik, sıcak karşılamadan dolayı sayın Saparmurat Atayeviç`e şükranlarımı ifade etmek istiyorum.

Kısa süre öncesine kadar Hazar Denizi SSCB`nin faaliyet bölgesi olmuştur. Sovyetler Birliği`nin dağılmasından sonra Hazar`a kıyıdaş bağımsız devletler Hazar Denizi`nde teşekkül etmiş bulunan çalışmayı sürdürerek, gerekli çevresel, ekonomik, bilimsel teknik önlemleri gerçekleştirmekteler. Fakat Hazar Denizi`nin benzersiz özelliğinin muhafazası, onun özgün niteliklerinin ve doğal kaynaklarının korunması Hazar`a kıyıdaş bütün devletler arasında daha verimli bir işbirliği yapma amacını ortaya koymaktadır.

Bu anlamda Hazar`a kıyıdaş devletlerin Aşkabat`ta düzenlenen zirve toplantısı büyük öneme sahiptir. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Nizya< olacaktır. başlangıcı işbirliğinin yoğun daha gerçekleştirecekleri Denizi?nde Hazar ülkelerin olan kıyısı Hazar?a toplantısı zirve bu Zannediyorum, layıktır. takdire ve desteğe tam girişimi>

Yeni ortam Hazar Denizi`nin hukuki statüsünün belirlenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır. Ülkelerimiz bu yönde önemli ölçüde çalışmalar yapmışlar. Hazar`a kıyıdaş devletlerin dışişleri bakanları yardımcılarından oluşan bilirkişi grupları büyük çalışma gerçekleştirmişler. Dışişleri bakanları, hükümet ve devlet başkanları düzeyinde ikili zeminde birçok görüşmeler yapılmıştır. Sanıyorum, Hazar Denizi`nin hukuki statüsü gibi önemli bir sorunun görüşülmesi ve bu konuda kararın kabulü açısından iyi bir tecrübe birikmiş ve gerekli zemin hazırlanmıştır.

Hatırlatmak isitiyorum ki, SSCB Hazar havzasında tekel sahibi olarak, onyıllar boyunca Hazar Denizi`nin mineral kaynaklarının araştırılması, denizde petrol ve gaz yataklarının keşfi ve işlenmesi alanında etkin çalışmalarda bulunmuştur. SSCB Petrol ve Gaz Endüstrisi Bakanlığı bu çalışmayı Azerbaycan petrol endüstrisi kuruluşlarının ve bilimsel araştırma kurumlarının bazında yapıyordu.

Şunu da vurgulamak gerekir, Hazar Denizi`nde bulunan tüm petrol ve gaz yataklarının keşfi ve işletilmesi Azerbaycan petrolcüleri tarafından yerine getiriliyordu. Onlar bu çalışmayla geçen yüzyılın 40`lı yıllarından itibaren uğraşmaya başlamışlar. Azerbaycan petrolcüleri, bilim adamları, jeologları Hazar Denizi`nin tüm havzasının jeolojik yapısının incelenmesine, petrol ve gaz yataklarının araştırılması ve keşfine önemli katkılarda bulunmuşlar.

1949 yılında bizim petrolcülerimiz Hazar Denizi`nde, Azerbaycan kıyılarından 100 kilometre uzaklıkta bulunan Petrol Taşları yatağında petrol ve gaz üretimine başladılar. Hazar Denizi`nin hidrokabon kaynaklarının sanayii yöntemi ile işlenmesi işte bu dönemden itibaren başlanmıştır.

1949 yılından başlayarak Azerbaycan petrolcüleri Hazar Denizi`nden 480 milyon ton petrol ve 337 milyar metreküp gaz üretimi yapmışlar.

Bağımsızlık döneminde Azerbaycan Hazar Denizi`nin mineral kaynaklarının değerlendirilmesi alanında etkin çalışmalar yaparak, yabancı yatrımcıların bu işe katılımını sağlamıştır. Tüm bunlar Hazar Denizi`nin Azerbaycan sektöründe yapılmaktadır. Sovyetler Birliği`nin Hazar`a kıyıdaş cumhuriyetleri için sektörler 1970 yılında SSCB Petrol Sanayi Bakanlığınca belirlenmişti. Yeri gelmişken, Hazar Denizi`nin Sovyetler Birliği`nin Hazar`a kıyıdaş cumhuriyetleri arasında sektörlere bölünmesi orta hat ilkesine, uluslararası hukuka uygundur.

Aynı zamanda biz Hazar Denizi`nin hukuki statüsünün belirlenmesi konusunda Hazar`a kıyısı olan tüm devletlerle yoğun bir çalışma yapıyorduk. Bunun sonucunda Rusya Federasyonu ve Kazakistan ile Hazar Denizi`nde işbirliği ilkelerine ilişkin, Hazar Denizi`nin dibinin paylaşımını öngören anlaşmalar imzalandı. Bu anlaşmaların temelini, bu türden su alanlarının eşit mesafeden geçen orta hat yönteminin kullanımı ile sınırdaş ve karşı yönde bulunan devletler arasında sektörlere bölünmesine ilişkin dünya pratiğinde kabul görmüş prensip oluşturmaktadır.

Umuyorum ki, bugün biz Hazar`a kıyıdaş tüm devletler arasında anlaşmanın sağlanması olanaklarını da saptayabiliriz.

Hukuki statünün henüz belirlenmemiş olması kıyıdaş devletlerin Hazar`la ilgili egemenlik haklarının uygulanması sürecine engel olmamalı ve Hazar Denizi`nde artık saptanmış olan uygun sektörlerde doğal kaynakların işlenmesi ve kullanımı konusunda çalışmaların durdurulması için hiçbir gerekçe teşkil etmemlidir.

Hazar Denizi`nin hukuki statüsüne ilişkin sorunun kıyıdaş devletler arasında çözümü onların egemenlik haklarına saygı, karşılıklı yarara dayalı ortaklık ruhu içinde, sivil yöntemlerle, görüşmeler yoluyla sağlanmalıdır. Kıyıdaş devletler arasındaki ilişkilerde kuvvet kullanarak baskı yapmanın ve tehditlerin herhangi bir biçiminin ve yöntemlerinin kullanımı kabul edilemez.

Hazar Denizi Hazar`a kıyıdaş ülkelerin iyi komşuluk, karşılıklı yarara dayalı işbirliği denizi, dostluk, barış ve güvenlik denizi olmalıdır.

Dikkatiniz için teşekkür ederim.