Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev´in BDT Devlet Başkanları Konseyi ‎toplantısında demeci - Moskova, 2 Nisan 1999


BDT`nin Ekim 1997`de Kişinyov`da ve Nisan 1998`de Moskova`da düzenlenmiş zirve toplantılarında ülkelerimizin topluluk çerçevesinde eşit ve verimli işbirliğine engel olan sorunlar hakkında ilkesel ve net bir görüşme yapılmıştır.

BDT`de reformların yapılması için gösterilen çabalara rağmen geçen sene zarfında birlik içindeki kriz durumlarının ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını üzülerek vurgulamak gerekiyor.

Bunun temel nedenlerinden biri BDT üyesi ülkelerde silahlı ihtilafların çıkmış olmasıdır. Bu ihtilaflar güvensizlik ve gerginlik ortamını oluşturuyor, ilişkilerimizin bütün öteki alanlarında etkin işbirliğinin ve karşılıklı ilişkilerin sağlanmasını önlüyor.

Azerbaycan Cumhuriyeti`nin bu konuda ciddi endişelerine yol açan, onun egemenliği ve toprak bütünlüğü, bölgemizde barış ve istikrar açısından tehlike oluşturan sorunlar hakkında birkez daha açıklama yapmayı gerekli görüyorum.

Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığı uzun yıllardır devam ediyor ve onun Azerbaycan topraklarının %20`sinin işgaline, bir milyondan fazla vatandaşımızın kendi öz topraklarından kovulmasına neden olduğu bilinmektedir. Topluluk üyesi iki devlet - Ermenistan ve Azerbaycan silahlı ihtilaf içindedir, üçüncü devlet -Rusya ise bu ihtilafı çözmekle görevli AGİT Minsk Konferansı`nın eşbaşkanlarından biridir.

Fakat 1994 yılı Mayıs ayında ateşkesle ilgili sağlanmış anlaşmanın yerine getirilmesine rağmen henüz anlaşmazlığa son vermek mümkün olmamıştır.

Böyle bir ortamda Rusya Federasyonu hükümet makamlarının Ermenistan`ın askerileştirilmesine yönelik faaliyetlerine izin verilemez.

1997 yılı başlarında Rusya`dan Ermenistan`a yasadışı yollarla, gizlice bir milyar Amerikan dolarından daha fazla değerde silah, aynı zamanda pek çok tank, acil taktik ve uçaksavar füze tesislerinin, yaylım ateşi açan jet sistemlerinin ve çeşitli teknolojilerin gönderildiği yönünde bilgiler açıklanmıştır. Bilindiği üzere, bu silahları 1993 yılından itibaren, yani Ermenistan ve Azerbaycan arasında şiddetli silahlı çatışmaların yaşandığı dönemlerde göndermeye başlamışlar ve bu da Azerbaycan topraklarının Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından işgaline olanak sağlamıştır. Silahların sevkiyatına ateşkes sağlandıktan sonra da devam edilmiştir.

Bizim Rusya Devlet Başkanı`na bu bilgilerin incelenmesi ve yasa dışı yollardan gönderilmiş silahların geri alınmasının sağlanması hususunda yaptığımız çağrılara rağmen, hiçbir sonuç elde edilemedi. Rusya Federasyonu Baş Savcılığı, Savunma Bakanlığı, federal hükümetin öteki yürütme organlarının başlattıkları soruşturma son bulmalıdır.

Rusya silahının Ermenistan`a yasa dışı yöntemlerle gönderilmesi konularının açıklığa kavuşturulması için oluşturulmuş devletler arası üçlü komisyonunun (Rusya, Ermenistan, Azerbaycan) çalışması amaçlı bir biçimde engellenmektedir. Bu eylemlerde suçu olan üst düzey devlet yetkililerinin hukuka aykırı faaliyeti ile ilgili uygun değerlendirmelerin yapılacağı, yasa dışı yollarla gönderilmiş Rusya silahlarına ve askeri teknolojiye el konulması ve Ermenistan`dan geri alınması için uygun önlemlerin alınacağı yönünde bağladığımız umutlar boşa çıktı.

Azerbaycan`la silahlı anlaşmazlık içinde olan Ermenistan Cumhuriyeti topraklarında Rusya Federasyonu askeri üslerinin konuşlandırılması bizi tedirgin ediyor. 1997 yılı Ağustos ayında Rusya Federasyonu ile Ermenistan arasında askeri işbirliğine dair hükümlerin de yer aldığı, dostluk, işbirliği ve karşılıklı yardıma ilişkin anlaşma imzalanmıştır ve bundan başka askeri-teknolojik alanda yirmiden fazla anlaşma yapılmıştır, devamlı olarak ortak askeri manevralar düzenleniyor, hava savunma güçleri beraber harekat nöbeti tutuyorlar.

Ermenistan - Azerbaycan anlaşmazlığının ortadan kaldırılmasında Rusya Federasyonu`nun aracı olduğunu göz önünde bulundurarak biz barış sağlanıncaya dek Ermenistan`la askeri siyasal işbirliğine yönelik anlaşmazlığın ve askeri alandaki öteki anlaşmaların yürürlüğünün durdurulması ricasında bulunduk. Fakat bu çağrılar da dikkate alınmadı.

Üstelik son aylarda Rusya Federasyonu saldırı amaçlı çağdaş askeri teknolojiyi, örneğin, S-300 uçaksavar füze sistemlerini ve MİQ-29 uçaklarını askeri üslere takviye etmek suretiyle Ermenistan`daki askeri varlığını güçlendirmektedir.

Bütün bunlar Rusya Federasyonu Devlet Başkanı`nın 9 Eylül 1993 tarihli kakarnamesine- Ermenistan - Azerbaycan anlaşmalzığı barış yoluyla çözülünceye dek Ermenistan`a ve Azerbaycan`a Rusya askeri teknolojisinin ve mühimmatın sevkini önleyen kararnameye - aynı zamanda AGİT Minsk Grubu eşbaşkanı Rusya Federasyonu`nun rolüne ve taahhütlerine aykırıdır. Bu Ermenistan - Azerbaycan anlaşmazlığı ile ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi`nin aldığı ilgili kararlara ve AGİT kararlarına da aykırıdır.

Şunu bir kez daha beyan etmeyi gerekli buluyorum, Ermenistan topraklarında büyük oranda askeri teknoloji ve silahla donatılmış Rusya askeri üslerinin konuşlandırılması Azerbaycan Cumhuriyeti için ciddi tehlikedir, mevcut durumun karmaşık bir hal almasına neden oluyor ve Ermenistan - Azerbaycan anlaşmazlığının giderilmesinde hiçbir katkısı bulunmamaktadır.

Şunu hatırlatmak zorundayım ki, Ermenistan topraklarında bulunan Rus askeri birliklerinde görev yapan kişiler Karabağ`daki askeri operasyonlar sırasında defalarca esir düşmüşler ve Rusya tarafının çok sayıdaki ricalarını dikkate alarak, biz onları Rusya Federasyonu`na iade etmişiz.

Biz şuna açıklık getirilmesi için defalarca ricada bulunmuşuz, Ermenistan topraklarında Rusya askeri üslerinin konuşlandırılmasındaki amaç ne? Fakat gereken yanıtı alamamışız. Aynı üslerin Azerbaycan`a karşı kullanılmadığı yönünde yapılan açılklamalar da bizi tatmin etmiyor. Şöyle bir soru ortaya çıkıyor, peki bunlar kime karşı yönelmiştir? Verilecek cevaba bağlı kalmaksızın, şöyle denilebilir, bu, Zakafkasya`da (red. Kafkasya ötesi bölge) durumun karmaşık hal almasına neden oluyor, bölgede aslında ayrımcı askeri politik çizgi çiziyor.

Şunu da kaydetmeyi gerekli görüyorum, Zakafkasya bölgesinde oluşmuş durum BDT ülkelerinin kollektif güvenliğine ilişkin 15 Mayıs 1992 tarihli anlaşmanın hükümlerine tamamen aykırıdır. Anlaşmanın birinci maddesinde deniliyor ki, katılımcı ülkeler devletle rarası ilişkilerde zor kullanmaktan veya şiddet uygulamak suretiyle tehdit etmekten kaçınmalılar ve kendi aralarında ve öteki devletlerle olan ihtilafları barışçıl yöntemlerle çözmeyi taahhüt ediyorlar. Anlaşmada ayrıca şu da belirtilmektedir, katılımcı devletler herhangi öbür katılımcı devlete karşı olan askeri birliklere üye olmayacak, yahut bu anlamda herhangi harekatta yer almayacaklar.

Öyle ise, Rus silahının ve askeri teknolojisinin Ermenistan`a sevkiyyatı, onun topraklarında askeri üslerin konuşlandırılması BDT ülkelerinin kollektif güvenliği hakkında anlaşmanın kaba bir biçimde ihlali demek oluyor.

Bizim öne çıkardığımız konular sadece Azerbaycan için değil, hem de genel olarak bölgemiz ve bütün olarak birlik için son derece büyük öneme sahiptir.

Bu konular Rusya Federasyonu`nun net cevaplar vermesini ve en verimli önlemler almasını icap ettirmektedir.