Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Washington`daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi`nde yaptığı konuşma - 26 Nisan 1999


scotch egg
scotch egg
scotch egg
temp-thumb
temp-thumb
temp-thumb

Sayın Başkan!

Sayın Bayanlar ve Baylar!

Ben sizleri içtenlikle selamlıyor ve bugünkü görüşmemizi çok önemli bir olay olarak değerlendiriyorum.

Amerika Birleşik Devletleri`nin çok ünlü Strateji ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi`ne benim bu konuşmamı dinlemek üzere toplanan insanların hepsine teşekkürümü sunar ve huzurlarında konuşma yapmaktan onur duyarım.

Sayın Başkan, Azerbaycan hakkında, benim faaliyetim hakkında söylediğiniz kelimelerden dolayı teşekkür ederim. Bu arada tüm bunları objektif olarak anlattığınızı söyleyebilirim.

Azerbaycan, Kafkasya'da bulunan küçük bir ülkedir. Herhalde Siz ülkemiz hakkında detaylı bilgilere sahipsiniz, bu nedenle bazı hususlara değinerek fazla zamanınızı almak istemiyorum. Fakat şunu belirtmek isterim ki, 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin çökmesi ile Azerbaycan, bağımsızlığına yeniden kavuştu. Azerbaycan, ilk kez bağımsızlığını 20. yüzyılda - 1918 yılında, Rusya İmparatorluğu yıkıldığı zaman kazanmıştı. Fakat kısa bir sure - 23 ay yaşayan ilk Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, Azerbaycan`da Sovyet hükümetinin kurulması üzerine çöktü. Azerbaycan, 70 yıl müttefik cumhuriyet statüsü ile Sovyetler Birliği üyesi olarak Sovyet idaresinde kaldı ve belirttiğim gibi, 1991 yılı sonunda Sovyetler Briliği`nin çökmesi ile yeniden bağımsızlığını kazandı.

1991 yılından bu yana geçen yıllar Azerbaycan için çok sıkıntılı bir dönem oldu. Sovyetler Birliği üyesi diğer cumhuriyetlerden farklı olarak Azerbaycan`da durumun son derece gergin, zor ve feci olduğunu söyleyebilirim. Bunun temel nedeni şudur ki, Azerbaycan daha Sovyetler Birliği üyesi olduğu 1988 yılında ülkemize yönelik asılsız toprak iddiasında bulunan Ermenistan, Azerbaycan`ın Dağlık Karabağ İli`ni ilhak ederek Ermenistan`a bağlamak istedi. Bunun üzerine Ermenistan ile Azerbaycan arasında silahlı çatışma çıktı, ardından Ermenistan Azerbaycan`a yönelik silahlı saldırıya başladı. Biliyorsunuz, bu tecavüz hâlâ devam ediyor. Ben daha sonra bu konuya tekrar döneceğiim.

Azerbaycan`ın durumunu zorlaştıran ikinci neden, Azerbaycan daha Sovyetler Birliği üyesi olduğu dönemde birlik yöneticilerince haksızlıklara uğraması oldu. Bunun en bariz ispatı, 1990 yılı Ocak ayında Sovyet Hükümeti'nin Bakü`ye, Azerbaycan`a ordu birlikleri göndermesi ve Azerbaycan halkına yönelik silahlı tacizde bulunması, 1990 yılının kanlı Ocak faciasında sivil insanların şehit düşmesidir. Bu olay Azerbaycan`da sosyopolitik durumu daha da gerginleştirdi.

Azerbaycan, bu olayların ışığında bağımsızlığını kazandı. Bu olaylar Azerbaycan içinde farklı yasadışı silahlı birliklerin, farklı grupların birbiriyle iktidar mücadelesine girmesine yol açtı. Sonuç olarak 1992 ve 1993 yılında Azerbaycan`da iktidar değişimi yaşandı.

İç çekişmeler, çatışmalar Haziran 1993`te Azerbaycan`da iç savaşa neden oldu ve Azerbaycan büyük bir felaket - bölünme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Böyle bir ortamda Ermenistan`ın Azerbaycan`a yönelik saldırısı yoğunlaşmakla birlikte dış güçlerin baskısı da arttı. 1993 yılında biz büyük zorluklarla Azerbaycan'daki iç savaşı önlemeyi başardık. Fakat yurtiçinde oluşmuş gruplar ve yasadışı silahlı çeteler iktidar mücadelesini yine sürdürdüler. Asıl bu yasadışı silahlı çetelerin, farklı siyasi grupların bu yıkıcı eylemleri sonucu Ekim 1994`te, Mart 1995`te Azerbaycan`da askeri darbe girişimleri oldu. Tüm bunların önüne geçildi. Daha sonraları da terör grupları, örgütleri Azerbaycan`da sabotaj ve terör girişiminde bulundular. Yabancı ülkelerin istihbarat birimleri Azerbaycan`da birkaç sabotaj eylemi düzenledi, 1994 yılında Bakü Metrosu'nda iki bombalı saldırı gerçekleştirildi. Biz tüm bunları önelemeyi başardık.

1995 yılı Ekim ayında Azerbaycan`ın ilk anayasası kabul edildi. Azerbaycan Parlamentosuna demokratik ilkeler temelinde ilk seçimler yapıldı.

Şimdi Azerbaycan`da sosyopolitik durum istikrara kavuşmuştur. Biz bu istikrarı 1995 yılından beri hemen hemen sağlamış bulunuyoruz, tüm ülke tamamen Azerbaycan devletinin kontrolü altındadır.

Yurtiçindeki tüm bu gergin ortamın yanı sıra Ermenistan`ın Azerbaycan`a yönelik saldırısı devam etti. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri hem Azerbaycan içindeki otorite boşluğunu, istikrarsızlığı fırsat bilerek, hem bazı devletlerin onlara yaptığı büyük yardımı kullanarak Azerbaycan topraklarının yüzde 20`sini işgal ettiler. İşgal altındaki topraklarda bir milyonu aşkın Azeri etnik temizliğe uğradı ve göç etmek zorunda kaldı. Onlar Azerbaycan`ın başka bölgelerinde çadırlarda barınıyorlar. Siz bu haritada Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'nce işgal edilmiş Azerbaycan topraklarını görüyorsunuz. Burada kırmızı renkle Dağlık Karabağ bölgesi gösterilmiştir. Ancak Dağlık Karabağ topraklarının yanı sıra çevresindeki yedi Azerbaycan bölgesi de işgal edilmiştir. Bu topraklar hâlâ Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin işgali altında bulunuyor.

Mayıs 1994`te Ermenistan-Azerbaycan sorununda ateşkes sağlandı, biz ateşkes anlaşmasını imzaladık. Beş yıldır ateşkes düzenin sürdürüyoruz. Beş yıldır Ermenistan-Azerbaycan sorununu barışçı yoldan çözmek için uğraşıyoruz. Bunun çözümü için Aralık 1996`da AGİT Lizbon Zirvesi'nde ilkeler kabul edilmiştir. Biz bu ilkeler temelinde sorunu barışçıl yoldan çözmeye çalışıyoruz. Bu ilkeler, Azerbaycan`ın toprak bütünlüğünün sağlanması, Dağlık Karabağ`a Azerbaycan Cumhuriyeti sınırları içinde en geniş özerklik statüsünün verilmesi, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesi ve yerinden yurdundan edilmiş Azerilerin kendi topraklarına geri dönmesinden ibarettir. Fakat Ermenistan bu ilkeleri kabul etmiyor.

Biliyorsunuz, bu sorunun çözümü için 1992 yılında AGİT Minsk Grubu kurulmuştur. 1997 yılının başından itibaren üç büyük devlet - Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa Minsk Grubu başkanlığını yürütüyor. AGİT Minsk Grubu sorunun çözümü için 1997 yılının Haziran ve Eylül aylarında önerilerde bulundu. Minsk Grubunun Eylül 1997`de öne sürdüğü öneri, Dağlık Karabağ çevresinde işgal altındaki altı Azerbaycan bölgesinin işgalden kurtarılması, daha sonra Dağlık Karabağ`a özerklik statüsünün verilmesi, iki bölgenin - Laçın, Şuşa bölgelerinin akıbetinin ise ileride belirlenmesinden ibarettir.

Yani bu, kademeli çözüm önerisidir: ilk aşamada işgal altındaki bölgeler boşaltılıyor, ikinci aşamada Dağlık Karabağ`ın statüsü belirleniyor. Biz bu öneriyi tasvip ettik. 1997 yılı Eylül-Ekim aylarında Ermenistan da bu öneriyi kabul etmek istediğini açıkladı. Ermenistan eski Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan bu öneriyi destekledi, bunun kabulünün gerekçelerini sundu ve bu konudaki düşüncelerini basına da açıkladı. Ancak Ermenistan`da yaşanan siyasi süreçler sonucu Şubat 1998`de Cumhurbaşkanı Ter-Petrosyan istifa etti. Ermenistan`da iktidar değişimi oldu. Böylece bu öneri sonuçsuz kaldı.

Minsk Grubu 1998 yılından itibaren herhangi eylemde bulunmadı. 1998 yılı kasım ayında Minsk Grubunun eşbaşkanları Rusya`nın girişimi üzerine yeni bir öneri sundular. Bu önerinin de içeriği Azerbaycan`da "ortak devlet" kurulması, bu çerçevede Azerbaycan sınırları içinde Dağlık Karabağ`a "devlet" statüsünün verilmesiydi.

Öncelikle, uluslararası uygulamada, uluslararası hukuk ilkelerinde şimdiye dek böyle bir devlet düzeni bulunmamaktadır. Bunu Minsk Grubu değil de, Minsk Grubundaki Rusya temsilcileri bulmuşlar. Fakat bizim için başlıca unsur şu ki, biz bunu asla kabul edemeyiz. Çünkü bu, Dağlık Karabağ`a üstü kapalı şekilde bağımsızlık statüsünün verilmesi anlamına gelir.

Bu önerinin fikir babası Minsk Grubundaki Rusya temsilcileridir. Biz kendilerine itirazımızı ifade ettik. Ne var ki Ermenistan tarafının ilk kez bir öneriyi - Minsk Grubunun bu "ortak devlet" konsepti önerisini onaylaması da bir rastlantı değildir. Ermenistan`ın şimdiye kadar Minsk Grubunun tüm önerilerini, keza 1997 yılında sunduğu iki öneriyi reddettiğini belirtmek isterim. Fakat onlar "ortak devlet" ilkesini hemen tasvip ettiler, konuşmalar yapıyor ve bunu kabul etmeyi öneriyorlar.

Biz Minsk Grubu aracılığıyla soruna çözüm bulmak için bundan sonra da uğraşacağız. Umarız, Minsk Grubu iki taraf için makul yeni bir öneri sunacaktır.

Sanırım, bizim bölgede, Azerbaycan`da sizi ilgilendiren konulardan bir diğeri Azerbaycan`ın enerji rezervlerinin kullanımı ve Hazar Denizi sorunudur. Biliyorsunuz, Azerbaycan eskilerden beri petrol ülkesidir. Karada ve Hazar Denizi`nin Azerbaycan sektöründe Azerbaycan`ın çok zengin petrol ve doğalgaz yatakları bulunuyor. Biz Azerbaycan ekonomisini geliştirmek, halkın refahını yükseltmek amacıyla bu enerji rezervlerini daha etkin değerlendirmeye çalıştık, öte yandan dünyanın petrol ve doğalgaz ihtiyacını karşılamak için bu çalışmalara başladık.

1994 yılı Eylül ayında ilk anlaşmayı - Asrın Anlaşması`nı imzalamak suretiyle biz Hazar Denizi`nin tüm kaynaklarını dünyaya tanıttık. Asrın Anlaşması`nın düzenli bir şekilde uygulandığını memnuniyetle söyleyebilirim. Kasım 1997`de biz erken petrolü ürettik. Ayni zamanda bu petrolün ihracı için boru hatlarının yapımıyla ilgilendik. Erken petrolün ihracı için birinci boru hattı - Rusya`nın Karadeniz`de bulunan Novorossiysk limanına kadar uzanan Bakü-Novorossiysk petrol boru hattını inşa ettik. Siz bunu haritada görüyorsunuz. Biz alternatif boru hattının inşasını önceden planlamıştık. Onun için Bakü`den Gürcistan`ın Karadeniz`deki Supsa limanına uzanan ikinci alternatif boru hattının yapım kararını aldık. Bu boru hattını da inşa ederek 17 Nisan`da işletmeye açtık. Şimdi Batı boru hattıyla petrol taşınıyor ve ilk tankerler petrolü Supsa limanından uluslararası piyasaya ulaştırıyor.

Biz aynı zamanda ana ihraç petrol boru hattının tasarlanması ve inşası ile ilgilendik. Bakü`den Türkiye`nin Akdeniz`deki Ceyhan limanına petrol boru hatının inşası öngörülüyor. Türkiye hükümeti ile yapılan son görüşmelerde petrol boru hattının inşası için teknik ve finansal sorunların üç ay zarfında çözüleceği ve ardından projenin uygulanmasına başlanacağı öngörülmüştür.

Azerbaycan, sadece kendi doğal kaynaklarının değil, Hazar Denizi`nde bulunan tüm enerji rezervlerinin uluslararası birlik tarafından kullanımına önayak oldu. Hazar Denizi`nin Kazakistan, Türkmenistan, Rusya, İran sektörlerinde de çalışmalar ilerliyor ve petrol, doğal gaz üretimi için gerekli çalışmalar yapılıyor.

Azerbaycan, 1994 yılından bu yana dünyanın dev petrol şirketleri ile 16 büyük anlaşma imzalamıştır. Bu şirketler dünyanın 14 ülkesini temsil ediyor. Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri`nin dev petrol şirketleri de Azerbaycan`da iş yapıyorlar. Yarın burada, Washington`da üç yeni anlaşma imzalanacaktır.

1994 yılında Asrın Anlaşması`nın imzalanmasından sonra Azerbaycan`ın petrol rezervleri dünyada çok büyük ilgi gördü. Bir yandan dünyanın, keza ABD`nin petrol şirketleri Azerbaycan`a geldi, ülkemizin Hazar Denizi`nde bulunan yataklarının işlenmesi için öneriler sundular ve bizimle beraber çalışmalar yapıyorlar. Öte yandan Azerbaycan`ın petrol politikasına, petrol stratejisine itiraz edenler, karşı koyanlar, buna engel olan güçler de giderek arttı.

Azerbaycan`ın petrol stratejisi şundan ibarettir: Biz kendi doğal kaynaklarımızı, enerji rezervlerimizi dünyaya tanıtıyoruz ve dünyanın her ülkesiyle, özellikle batılı ülkelerle, Amerika Birleşik Devletleri ile bu alanda geniş işbirliği öneriyoruz. Ne var ki bazı ülkeler, bazı çevreler bizim petrol stratejimize karşı çıkıyorlar. Onlar Azerbaycan`ın petrol rezervlerinin, Hazar Denizi`nin yalnız bu bölgedeki ülkelerin söz sahibi olması gerektiğini savunuyorlar. Onlar batılı ülkelerin, Amerika Birleşik Devletleri`nin Hazar Denizi`ne gelmesine karşı çıkıyorlar.

Bizim petrol stratejimize karşı Hazar Denizi`nin statüsü konusu ortaya atıldı. Bazı devletler, Hazar Denizi`nin statüsü kesinleşmeden oradaki petrol yataklarının kullanılamayacağı yönünde açıklamalar yaptılar. Bize karşı birçok başka eylemlerde bulunuldu.

1994 ve 1995 yıllarında Azerbaycan`da silahlı darbe girişimleri, terör saldırıları ve sabotaj eylemlerinin de aslında ülkemizin özgür, bağımsız petrol stratejisine engel olmak amacıyla yapıldığını tüm kararlılığımla söyleyebilirim. Fakat bu sabotajların, bize yönelik yapılan çeşitli eylemlerin hiçbiri bizi korkutmadı, durduramadı. Biz kendi petrol stratejimizi düzenli bir şekilde uyguladık. Batı ile, yani Avrupa ülkeleri ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri ile bu alandaki işibrliğimizden çok memnunuz ve bu işbirliğine özel önem veriyoruz.

Petrol stratejimizin aleyhine yapılan tüm bu çalışmaların sonuç vermemesine rağmen son dönemler bazı ülkelerin basınında, aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri`nde, Rusya basınında Hazar`ın Azerbaycan`a ait sektöründe petrol rezervlerinin kısıtlı ve önce verilen bilgilerin de güya yanlış olduğu yönünde çeşitli makaleler yayınlandı. Tüm bu görüşler, makaleler asılsızdır, elbette bize yöneliktir. Tüm bunların yanlış olduğunu söyleyebilirim. Azerbaycan`ın petrol rezervleri çok yüksektir. Hazar Denizi, petrol rezervleri itibariyle son derece zengindir. Sanırım, Hazar Denizi`nin, keza Azerbaycan`ın büyük petrol potansiyeline ileride herkes tanık olacaktır.

İlk belirlemelere göre, Azerbaycan`ın petrol rezervi 4 ile 10 milyar ton arasında değişmektedir. Şimdiye kadar imzalanan ve yarın imzalanacak anlaşmalar hepsi Azerbaycan pertol endüstrisine 50 milyar dolar civarında yatırım yapılmasını öngörüyor. Geçen üç yıl zarfında Azerbaycan`ın petrol endüstrisine toplam 2 milyar 200 milyon dolar değerinde yatırım yapılmıştır, ki bunun 1 milyar doları ABD şirketleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Sanırım, bunlar bizim petrol stratejimize karşı çıkanlara çok tutarlı bir cevaptır.

Azerbaycan ekonomisi çok sektörlü bir ekonomidir. Biz Azerbaycan`da ekonomimizi piyasa ekonomisine dayanarak geliştiriyoruz. Azerbaycan`da demokratik, laik, hukuk devleti kuruluyor, özelleştirme programı düzenli bir şekilde uygulanıyor. Toprak reformu başarıyla uygulanıyor ve toprak aşağı yukarı tamamen özel mülkiyete geçti, köylülere dağıtıldı.

Eski Sovyetler Birliği üyesi olan diğer ülkeler gibi bizim ülkemiz de geçiş dönemi yaşıyor. Bir ekonomik, politik düzenden başka bir ekonomik, politik düzene geçiş yapıyoruz. Geçiş dönemi, kuşkusuz ki, ekonomiyi çok olumsuz etkiliyor. Biz bunların önüne geçiyoruz. Azerbaycan`da bir milyonun üzerinde mültecinin bulunmasına ve onların işsiz olmasına, çadırlarda barınmasına rağmen son üç yılda Azerbaycan ekonomisi gelişme kaydediyor. 1990 yılından başlayarak Azerbaycan ekonomisi durgunluk yaşıyor ve her sene yüzde 20 oranında küçülüyordu. Biz bu durgunluğu önlemeyi başardık ve 1995 yılında istikrarı sağladık. Sonraki yıllarda ekonomimiz her yıl büyüme kaydetti. 1995 yılında enflasyonun önüne geçtik. 1994 yılında enflasyon yüzde 1400 idi. Fakat 1997 yılından itibaren enflasyon düşmeye başladı, şimdi Azerbaycan`da enflasyon yok düzeydedir. Azerbaycan`ın ulusal para birimi - manatın değeri istikrarlı bir seyir izlemektedir.

ABD şirketleri dahil yabancı şirketler Azerbaycan`da özelleştirme programı ile çok ilgileniyorlar. Biz bunu takdir ediyoruz ve Azerbaycan`da özelleştirmeye iştirak etmeleri için ABD işadamlarını davet ediyoruz.

Amerika Birleşik Devletleri ile Azerbaycan`ın ilişkileri olumlu yönde gelişiyor. Biz ABD ile ilişkilerimize özel önem veriyor ve bunu stratejik ortaklık ilişkileri olarak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte Amerika Birleşik Devletleri`nin Kafkasya bölgesindeki nüfuzunu daha da artırmasını ve Azerbaycan`ın bağımsızlığının gelişmesi, yaptığımız çalışmalar için bize daha fazla destek olmasını temenni ediyoruz.

Biliyorsunuz, ben buraya NATO`nun 50.kuruluş yılı dolayısıyla geldim. Tüm etkinliklere katıldım. Azerbaycan NATO`nun "Barış için Ortaklık" programına katılmaktadır. Biz kendi adımıza bu çalışmaya çok büyük önem addediyor, "Barış için Ortaklık" programına çok değer veriyoruz. Geçenlerde Washington`da NATO`nun öne sürdüğü yeni strateji konseptini de beğeniyor, takdirle karşılıyoruz.

Ben size pekçok şey anlatabilirim, fakat sorularınıza da zaman ayırmam gerektiğini düşünüyorum.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Ermenistan ile Azerbaycan arasında silahlı ihtilafı göz önüne alırsak, inşa edilecek boru hatlarına sabotaj yapılmamsı için Siz ne tür önlemler alacaksınız?

Haydar Aliyev: Biliyorsunuz, boru hatlarını biz tek başına inşa etmiyoruz. Azerbaycan`da bizimle işbirliği yapan petrol şirketleri boru hatlarını hep birlikte inşa ediyorlar. Örneğin, hem Kuzey güzergahındaki petrol boru hattı, hem bu sene Nisan ayında işletmeye alınmış Bakü-Supsa petrol boru hattı 11 şirketin üye olduğu konsorsiyum tarafından yapılmıştır, ki bu konsorsiyumu Azerbaycan Uluslararası Operasyon Şirketi kurmuştur. Bakü-Supsa petrol boru hattının inşasına 590 milyon dolar harcanmıştır. Bu, işte 11 şirket tarafından karşılanmıştır. Bu yüzden de petrol boru hatları sadece bize değil tüm bu şirketlere aittir. Biz hepimiz bu boru hatlarının güvenliğini sağlıyoruz ve ileride de sağlayacağımızı düşünüyorum.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Azerbaycan`da petrol dışı sektörün geliştirilmesi için hükümet tarafından ne tür önlemler alınmaktadır ve Siz ülkenizde çevre sorunlarıyla ilgili hangi çalışmaları yapıyorsunuz?

Haydar Aliyev: Biz bu konuda çok çalışmalar yapıyoruz. Birincisi, özelleştirme programını uyguluyoruz. Özelleştirme, petrol dışı sektördeki üretim alanlarını daha da canlandıracak ve geliştirecektir. Petrol dışı sektörün büyük bir bölümünü tarım oluştumaktadır. Azerbaycan`da tarım sektörü çok önemli bir yer tutmaktadır. Ben arazileri özelleştirdiğimizi, toprağın özel mülkiyete geçtiğini söyledim. Biz artık bu arazilerin verimli kullanılmasının sonuçlarını görüyoruz. Tarımsal ürünlerin işlenmesi sanayisi da çok büyük bir sektördür. Biz bu tesisleri özelleştirdik. Bunun da olumlu sonuçlarını alıyoruz.

Telekomünikasyon, çok önemli bir daldır, yakında bunu özelleştireceğiz. Oto ulaştırma sektörünü özelleştiriyoruz. Diğer ulaştırma alanları da özelleştirilecektir.

Bizde ağır sanayi çok büyük bir yer tutmaktadır. Kimya, metalürji, makina endüstrilerindeki özelleştirme sürecinde bazı sıkıntılar bulunuyor. Fakat biz bu alanları da geliştirmeye çalışıyoruz.

Çevrenin korunması bizim için temel konulardan biridir. Petrol üretimi sürecinde buna özel önem veriyoruz. İmzalanmış tüm anlaşmalarda çevre konuları özel bir yer işgal etmektedir.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Bakü-Ceyhan petrol boru hattının gerçekleşmesi için Türkiye`nin uygun öneriler sunacağından emin misiniz? Son önerilerinde Türkiye`nin varil başına hangi geçiş ücretlerini öngördüğünü bilmek isteriz ve Azerbaycan Uluslararası Operasyon Şirketi`nin bu önerileri kabul edeceğinden emin misiniz?

Haydar Aliyev: Biliyorsunuz, bu konu çok detaylı olarak ele alınmıştır. Zira Azerbaycan Uluslararası Operasyon Şirketi, Bakü-Ceyhan petrol boru hattının toplam değerini 3 milyar 700 milyon dolar olarak belirlemişti. Bu ise ekonomik yönden karlı değildi. Fakat Türkiye tarafı kendisi bu konuda gerekli araştrıma ve hesaplarını yaptı. Onların açıklamalarına göre, Bakü-Ceyhan petrol boru hattının inşası için 2 milyar 400 milyon dolar finansman gerekmektedir. Azerbaycan Uluslararası Operasyon Şirketi`ne göre, petrol boru hattının maliyeti gerçekten aynı düzeyde olacaksa, buna itiraz etmiyorlar.

Şimdi ana ihraç boru hattının maliyeti belirlenmektedir. Tarifeler ise ileride konuşulacak bir konudur. Türkiye tarafı Bakü-Ceyhan boru hattının inşası için tam güvence vereceğini bildiriyor.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Siz konuşmanızda Trans-Hazar boru hattı konusuna değinmediniz. Türkmenistan doğal gazının dünya piyasalarına ihracını öngören bu boru hattının gerçekleşme olasılığı nedir? Bu konu Türkmenistan ile Azerbaycan arasında petrol yatakları ile ilgili tartışmaların son bulmasına nasıl bir katkıda bulunabilir?

Haydar Aliyev: Sizin bu soruyu soracağınızı bildiğim için ben bu konuya değinmedim. Madem soruyu sordunuz, evet, biz Türkmenistan doğal gazının Hazar Denizi, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Türkiye taşınmasından yanayız. Bu konuda Azerbaycan ile Türkmenistan arasında herhangi bir anlaşma bulunmamaktadır. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov bu konuyu bana sordu, mektup yazdı ve Türkmenistan doğal gazının Hazar Denizi`nin altından Azerbaycan`a ulaştırılması ve oradan taşınması konusunda benim onayımı istedi. Ben Azerbaycan devletinin bunu onayladığını bildirdim ve cevap mektubunu kendisine yolladım. Bu konu üzerine bir telefon görüşmemiz oldu. Hiçbir sorun yoktur. Bu konuyla ilgilenen ABD şirketleriyle görüşme yaparak bunu onayladığımızı kendilerine ilettim. Sanırım, bu konu artık gerçekleşecektir.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, Rusya`nın Azerbaycan da dahil olmak üzere Güney Kafkasya`da bugünkü rolü nedir? Rusya, hala bu bölgede istikrarı bozan bir politika mı uyguluyor yoksa Abhazya, Ermenistan-Azerbaycan sorunlarının çözümünde olumlu rol oynayabilir mi?

Haydar Aliyev: Rusya, büyük bir devlettir, kuzey komşumuzdur. Biz Rusya ile Azerbaycan arasında ilişkilerin normal olmasını ve her zaman olumlu yönde gelişmesini temenni ediyoruz. Rusya Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun barışçı yoldan çözümü amacıyla kurulmuş olan Minsk Grubunun eşbaşkanlarından biridir. Biz Rusya`nın bu görevi yerine getirmesini diliyoruz. Maalesef, henüz olumlu bir sonuç yoktur. Amerika Birleşik Devletleri, Fransa`nın da bu alandaki çalışmalarından aynı şekilde olumlu bir sonuç alınmamıştır.

Ermenistan ve Azerbaycan`ın ihtilaf içinde bulunmasına rağmen, Rusya`nın Ermenistan ile özel ilişkiler kurması bizi endişelendiriyor. 1997 yılının başlarında Rusya`nın önceki üç yıl boyunca Ermenistan`a gizli ve yasadışı yollarla 1 milyar dolar tutarında silah sevkiyatı yaptığı ortaya çıktı. Ermenistan`da Rusya askeri birlikleri konuşlanmış ve Rusya ile Ermenistan arasında askeri ortaklık anlaşması imzalanmıştır. Ermenistan`daki Rusya askeri birliklerine askeri üs statüsü verilmiştir.

Son aylarda Rusya Ermenistan`a yeni silahlar - C-300 füzeleri, çağdaş MİG-29 uçaklarını konuşlandırmaktadır. Tüm bunlar Kafkasya`da istikrarı, barışı bozuyor ve Azerbaycan için büyük bir tehlüke oluşturuyor. Biz Rusya`nın bu politikasına ve eylemlerine şiddetle itiraz ediyoruz. Biz resmi yazılarla bu itirazımızı ifade ettik ve ben kendim Rusya Devlet Başkanı Boris Yetlsin`e konuyla ilgili özel mektuplar yolladım. 2 Nisan`da Moskova`da yapılan BDT ülkeleri Cumhurbaşkanları Zirvesinde de ben Rusya`nın Ermenistan`a yasadışı yoldan silah vermesi, Ermenistan topraklarında askeri üs, yeni silahlar bulundurmasına yönelik iritazımı ifade ettim ve resmi bir açıklama yaptım.

Ne var ki Rusya`nın bu tür politika ve davranışının Ermenistan-Azerbaycan sorununu barış yoluyla çözüme bağlama görevine son derece büyük zarar verdiğini, Güney Kafkasya`da barış ve istikrarı bozduğunu söylemek için herhangi bir kanıta ihtiyaç yoktur. Ermenistan`da askeri üssün kurulması ile ilgili itirazımıza Rusya`nın cevabı şu oldu: bu, Azerbaycan`a yönelik değil, NATO`ya yöneliktir. Biz tüm bunları Rusya`nın Kafkasya`da yürüttüğü yanlış bir politika olarak değerlendiriyoruz. Rusya ile Ermenistan`ın birbirine ne denli sıkı bağlı olduğunu görüyorsunuz.

Soru: Son soru. Siz Bağımsız Devletler Topluluğu`nun geleceğini nasıl görüyorsunuz ve Azerbaycan-BDT ilişkileri hakkında ne söyleyebilirisniz?

Haydar Aliyev: Kolektif Güvenlik Anlaşması`nın süresi dolduğu için Moskova`da 2 Nisan`da yapılan BDT üyesi ülkelerin cumhurbaşkanları toplantısında bunun süresinin uzatılması konusu görüşüldü. Azerbaycan, Gürcistan, Özbekistan, Ukrayna, Moldova bu anlaşmanın uzatılmasını tasvip etmediler ve biz anlaşmayı imzalamadık. Böylece Kolektif Güvenlik Anlaşması`nda toplam 6 devlet kaldı - Rusya, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Ermenistan.

Böylece, Bağımsız Devletler Topluluğu geçtiğimiz dönem zarfında henüz yeterince şekillenememiştir. Çalışmalarının etkin olmadığı bugün ortadadır. Diğerlerini zaman gösterecektir.

K. Bush (Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi Özel Programı Başkanı): Bizi onurlandırdığı için Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev`e teşekkür ediyoruz.

Haydar Aliyev: Sizinle görüşmeden çok memnun kaldığımı birkez daha belirtiyorum. Sizin hepinizi - Azerbaycan`ı sevenleri de sevmeyenleri de Azerbaycan`a davet ediyorum. Azerbaycana ne kadar sık gelirseniz, Azerbaycan hakkında o kadar doğru ve adil bilgi elde edinebileceğinizi düşünüyorum.

Size esenlik, mutluluk, Amerikan halkına, Amerikan devletine başarılarının devamını dilerim. Teşekkür ederim.

Çeviri 29 Nisan 1999 tarihli AZERBAYCAN Gazetesinden yapılmıştır.

Genel tarihi bilgiler

Azerbaycan - ABD ekonomik ilişkileri

Bilgi notu

EKONOMİ