Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in AGİT Basın Özgürlüğü Temsilcisi Freimut Duve ve onun danışmanı ile yaptığı görüşmeden - 23 Şubat 1999, Cumhurbaşkanlığı Sarayı


Haydar Aliyev: AGİT ile Azerbaycan arasındaki işbirliği her geçen gün gelişmektedir. Sizin Azerbaycan geziniz de işbirliğimizin gelişmesine katkıda bulunacaktır. Ben sizin burada birçok temaslarda bulunduğunuzu biliyorum. Azerbaycan, onun bugünkü gerçekleri ile ilgili yeteri kadar bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyorum. Sizinle de bu görüşmeyi ben sırf ilişkilerimizin geliştirilmesi amacıyla yapıyorum.

Freimut Duve: Sayın Cumhurbaşkanı, bir vakit bulup beni ve danışmanım Stanley Schrager`i kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Stanley Schrager ABD`lidir. Ben ise Alman politikacıyım, şu anda AGİT`te görev yapıyorum, onun kurumlarından birinin başkanlığını yürütüyorum. Bu kurumlar AGİT`i oluşturuyor. Bizde üç temel kurum bulunmaktadır. Onlardan birisi insan hakları ile, ikincisi ulusal azınlıklarla, AGİT pratiğinde ilk keza kurulmuş olan üçüncü kurum ise gazetecilik ve medya özgürlüğü ile ilgilenmektedir ve bundan sorumlu şahıs ise benim.

Sayın Cumhurbaşkanı, Sizin hükümetinize özel şükranlarımı sunmak istiyorum, zira o da bu kurumun oluşmasında katkıda bulunmuştur ve Sizin dışişleri bakanı bizzat bana oy vermiştir. Bu kuruluşun oluşturulması için 32 ülkenin temsilcileri oy kullanmışlar ve biz tüm üye ülkelerde çalışmalar yapacak, özgür gazetecilik için çaba göstereceğiz.

Biz tüm ülkelerin, keza Sizin ülkenin tarihi geçmişine, kültürüne, özellikle edebiyat alanına büyük saygı duyuyoruz. Sizin ülke çok olağanüstü bir tarihe, güzel kültüre ve köklü bir edebiyata sahip bulunmaktadır. Biz Sizin hükümetle iyi ilişkiler kurduk. Sivil toplum örgütleri ve basın özgürlüğü ile ilgili konularda sizin hükümete birkaç çağrıda bulunduk ve hükümet hemen açıklık getirdi. Genel anlamda biz çok verimli bir işbirliği yaptık.

Hâlihazırda Sizin ülkenin içine düştüğü durumu çok iyi anlıyorum. Umarım, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki anlaşmazlık kısa sürede ortadan kaldırılacaktır.

Haydar Aliyev: Şunu öncelikle belirtmek isterim ki, biz Azerbaycan Hükümeti olarak AGİT`in içinde basın özgürlüğünü sağlayan bir kurumun kurulması için oy kullandık, sizin bu kuruluşun başkanı seçilmeniz için oy verdik. Bu kendisi Azerbaycan hükümetinin demokrasi, siyasal çoğulculuk ve basın özgürlüğüne yönelik tutumunu apaçık ortaya koymaktadır.

Azerbaycan yedi yıldır bağımsızlık koşulları altında varlığını sürdürmektedir. Herhalde şunu iyi biliyorsunuz, bu yedi yıllık süre içinde Azerbaycan`ın yaşamında çok gergin dönemler olmuş ve zorlu süreçler yaşanmıştır. Azerbaycan`ın yaşamını daha da ağırlaştıran, onun sosyopolitik durumunu gerginliğe sokan bir unsur da Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığıdır, bu anlaşmazlık sonucunda Azerbaycan topraklarının yüzde 20`sinin Ermenistan silahlı kuvvetlerince işgal edilmesi, işgal altındaki topraklardan bir milyondan fazla Azerinin zorla göç ettirilmesi ve şimdi onların çadırlarda zorlu koşullar içinde yaşamalarıdır.

Tüm bu sosyopolitik, sosyoekonomik sıkıntılara rağmen biz ülkemizde demokratik, hukuk devletini kurma sürecini uyguluyoruz. Kuşkusuz ki, böyle bir devlet kuruculuğu süreci belli bir zaman ister. Fakat siz görüyorsunuz ki, geçen kısa sürede biz oldukça çok iş yapmayı başardık ve birçok başarılar kazandık.

Ben bununla size şunu aktarmak istiyorum ki, Azerbaycan Hükümeti ilan ettiği bu ilkeye bağlıdır, demokrasi yolunda ilerlemektedir ve demokrasi kurallarından doğan tüm ilkeleri hem yerine getiriyor, hem de onların Azerbaycan`da yerleşmesini sağlıyor. Bunlardan biri de basın özgürlüğü konusudur. Biz bu sorunla ciddi biçimde ilgileniyoruz. Şimdi Azerbaycan`da basın tam özgürdür, gazeteciler özgürler, kendi düşüncelerini, özgürce ifade etme olanağına sahiptirler. Doğru, bu sürecin gerçekleşmesi pek kolay olmamaktadır, bu da doğaldır: zira yeni oluşan herhangi birşey hep hayatta kendine zor yer edinmektedir. Birkaç yıl önce basın tamamen özgür değildi, biz bu özgürlüğü yavaş yavaş sağladık. Son yıllarda Azerbaycan`da medya özgürlüğü tam sağlanmıştır.

Fakat herhangi kimsenin basın özgürlüğünü ne kadar doğru, deneyimli bir biçimde değerlendirmesi, kuşkusuz ki, başka bir konudur. Tabii ki, bu alanda hatalar da yapılıyor, çeşitli basın mensupları vatandaşlık ilkeleri çerçevesi dışına çıkıyorlar. Bunlar da toplumda bazı çelişkilere neden oluyor. Fakat bizzat ben kendim tüm bunların geçici olduğunu düşünüyorum. Bir yandan tüm toplum basının tam özgürlüğüne alışmaktadır ve alışacaktır. Öte yandan ise medya mensupları, gazeteciler tam özgürlüğü giderek daha titiz, daha düzgün ve ahlak ilkeleri çerçevesindekullanacaklar. Bu nedenle de şimdi Azerbaycan`da bu süreçte bulunan bir takım kusurlar, yanlışlar doğaldır. Tüm bunların giderilmesi ve basının tam özgür bir basın olarak toplum için hep faydalı olması bir zaman gerektirir.

Siz Azerbaycan televizyon kanalının çalışmasının pekiştirilmesi ile ilgili görüşlerinizi aktardınız. Ben bunlara katılıyorum. Biz de Azerbaycan Devlet Televizyonu`nun kendi faaliyetini geliştirmesi ve dünyanın gelişmiş devletlerinin televizyonlarının düzeylerine ulaşması gerektiği konusunda aynı görüşteyiz. Biz Azerbaycan televizyon kanalının BBC`ye benzemesini çok isteriz. Fakat bunun için zaman da gerek ve sizin söylediğiniz üzere, kaynak da gerek. O da büyük, uzun yıllara dayanan gelişme, değişim sürecinden geçmiştir. Fakat bizim için sevinç verici husus şudur ki, televizyon kanalımızın daha yüksek düzeylere ulaşması konusunda artık dünyada birçok örnekler bulunmaktadır. Sanırım biz bunu da sağlayacağız.

Siz Almanya`nın basın tarihini anlattınız. Evet bunları biz de biliyoruz. Siz Almanya`da faşist diktatörlüğünün en kokunç yönlerini gördünüz, onun dünya halkları için ne kadar tehlikeli olduğunun bilincindeydiniz. Biz de onca yıllar başka bir totaliter düzen içinde yaşadık ve bu düzenin geleneklerinden her zaman uzaklaşmaya çalıştık. Ben önce size söyledim ve birkez daha tekrarlıyorum, bu nedenle de biz demokrasi, özgürlük yolunu izliyoruz. Fakat Azerbaycan`ın ilk önce, kendi bağımsızlığını savunması, sürdürmesi gerekiyor. Biliyorsunuz, bize benzer ülkelerde bu, birinci dereceli bir konudur. Biz Sovyetler Birliği`nin çökmesi üzerine bağımsızlığımızı kazandık. Fakat 200 sene Çarlık Rusyası`nın, ardından da Sovyetler Birliği`nin sınırları içinde yaşadık ve kuşkusuz ki, onların bizim üzerimizde sürekli büyük bir denetimi olmuştur. Ne yazık ki, eski Sovyetler Birliği üyesi yeni bağımsız ülkelerin bağımsızlığına yönelik zaman zaman saldırı durumları kendini göstermektedir. Bu nedenle de bağımsızlığımızı korumak bizim için başlıca konudur.

Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığına son vermek gerekiyor. Bunun için de Ermenistan silahlı kuvvetlerince işgal edilmiş toprakların kurtarılması, Azerbaycan`ın toprak bütünlüğünün sağlanması ve bir milyondan fazla Azerinin kendi yerine, yurduna dönmesi gerekmektedir.

Biz bu alanda çok iş yapıyoruz. Birincisi şudur ki, 1988 yılında başlanmış olan savaşı Mayıs 1994`te durdurduk. Mayıs 1994`ten şimdiye kadar Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığında ateşkes sözkonusu. Biz savaşı durdurduk, şimdi kan dökülmemektedir, insanlar ölmüyor ve bu, büyük bir başarıdır. Biz barışı sağlamak, sorunu sadece barış yoluyla çözmek istiyoruz. Savaşın tekrar başlamasından yana değiliz.

Fakat biliyorsunuz ki, bizim önümüzde büyük zorluklar vardır. Ermenistan ile Azerbaycan birbiriyle askeri ihtilaf içinde bulunduğu sırada Rusya son 3-4-5 yılda Ermenistan`a çok miktarda silah vermiş, Ermenistan`da kendi askeri üssünü açmıştır ve son aylarda orada en çağdaş füzeler ve avcı uçaklar konuşlandırılmıştır. Biz bu tür eylemlere karşı çıkıyoruz. Fakat ne yazık ki, Rusya bu itirazlarımıza aldırmıyor.

Böylece, görüyorsunuz ki, Azerbaycan`da demokratik, hukuk devletinin yapılanması süreci zorlu koşullar altında ilerlemektedir. Fakat buna rağmen, biz izlediğimiz yola bağlıyız ve Azerbaycan`da demokrasiyi tam sağlayacağız. Biz de diktatörlüğe karşıyız, demokrasiden yanayız ve bu yolda ilerleyeceğiz.

"AZERBAYCAN" Gazetesi, 24 Şubat 1999 yılı.