Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aiyev’in Avrupa Parlamentosu heyeti ile görüşmesi - 22 Mayıs 2001


Haydar Aliyev: Sayın misafirler, Azerbaycan’a hoşgeldiniz.  Avrupa Birliği’nden böylesine nüfuzlu ve kalabalık bir  heyetin Azerbaycan’a gelmesini çok pozitif olarak değerlendiriyorum. Fakat  önünüzde o kadar kağıt görüyorum ki,  onların hepsini inceleyecek olursak görüşmemizin üç saat sürmesi gerekecek. Şaka yapıyorum,  dilediğiniz kadar konuşuruz.

Avrupa Birliği ile Azerbaycan’ın ilişkileri 1996 yılında imzaladığımız işbirliği belgesi temelinde kurulmuştur. Bunu zamanında imzaladığımız için çok memnunum. Galiba Lüksemburg’da imzaladık. Ben orada bulunuyordum, bunu bizzat imzaladım. Bunun ardından  bizim işbirliğimiz gelişti. Somut sonuçlar itibariyle Avrupa Birliği ile işbirliği diğer uluslararası kuruluşlara göre daha verimlidir.

Daha  1992-1993 yıllarından Avrupa Birliği’nin bizim bölgeye, Kafkasya, Orta Asya bölgesine ilgisi artmıştır. Birkaç programın - TACİS programının, TRACECA programının, İNOGATE programının başlatılması Avrupa Birliği’nin bizim bölgeye, gerçekten, çok büyük ilgi duyduğunu gösteriyor. Biz bu programların uygulanmasına aktif olarak katılıyoruz. Ülkemiz öyle bir coğrafi konuma, jeostratejik konuma sahiptir ki,  bu programlar Azerbaycan olmadan gerçekleştirilemez.

Burada bir hayli iş yapılmıştır. Biz ekonomimizin bazı dallarını geliştirmek için Avrupa Birliği’nden aldığımız yardım ve kredileri de bu alanda değerlendiriyoruz.

Nihayet, biliyorsunuz, biz eylül 1998’de Avrupa Birliği ile beraber Azerbaycan’da büyük bir konferans düzenledik. Bu konferansın ana konusu TRACECA programı  uyarınca büyük tarihi İpek yolunun canlandırılması idi. Bu konferansın Azerbaycan’da yapılmış olması beni çok memnun etti. Kanımca, biz burada çok önemli bir sözleşme imzaladık. Eski İpek yolunun restorasyonu ile ilgili teşkilat kurduk,  onun sekreterliği Azerbaycan’da bulunuyor. Bir süre önce bu sekreterliğe iyi bir bina tahsis ettik ve ben şu binanın açılışına bizzat katıldım.

Biz büyük İpek yolunun restorasyonu programı konusuna çok ciddi şekilde eğiliyoruz. Bunun  büyük bir perspektifi olduğunu düşünüyoruz. Bu, Batı ile Doğuyu, Avrupa ile Asya’yı bağlayan, mesafe olarak en yakın ve güvenli bir yoldur.

Ne var ki biz Avrupa Birliği ile işbirliğimizi sadece bu programlarla sınırlamayı düşünmüyoruz. Siz Avrupa Birliği parlamentosunun temsilcilerisiniz.

Ben Azerbaycan parlamentosu ile sizin aranızda çok verimli ilişkilerin kurulmuş olmasından çok memnunum ve dün, bugün burada çok iyi bir konferans yapılmış, konular masaya yatırılmıştır. Biz bunları kendi adımıza çok önemli bir gelişme olarak addediyoruz ve Azerbaycan’ın Avrupa Birliği ile işbirliğine büyük umutlar bağlıyoruz.

Biliyorsunuz, biz ocak ayında Avrupa Konseyi’ne tam üye olduk. Avrupa Konseyi’nde pekçok devlet, 43 devlet bulunuyor. Oraya üye olmak için biz pekçok sınavdan geçtik. Kimi zaman “sınavı yapan öğretmenler” bize karşı adil olmadılar. Ne var ki biz onlara Avrupa Konseyi üyeliğini hak ettiğimizi kanıtladık. Biliyorum, AB'nin 15 üyesi bulunuyor, sırada pekçok ülke var.  Sizin kriterleriniz çok ciddidir. Biz gerçekçiyiz. Bizim kısa sürede bunu başarabileceğimizi sanmıyoruz. Fakat Avrupa ailesi üyesi olarak Azerbaycan, tabii ki,  bu doğrultuda yol  almak istiyor. Bu nedenle parlamentolararası ilişkilerin çok büyük önemi vardır. Sanırım, siz bu iki günde Azerbaycan’ın bugünkü gerçeklerini gördünüz. Bizim ülkemizde, elbette, herşey istediğimiz gibi değildir. Fakat her halde, son beş-altı yılda Azerbaycan’da ekonomik kalkınma var ve bizim iyi perspektiflerimiz bulunuyor.

Ermenistan-Azerbaycan sorununun bizim tüm bu çalışmalarımıza engel olduğunu size artık söylediler. Sanırım,  bu sorunda bizim suçlu taraf olmadığımızı biliyorsunuz. Ermenistan,  Azerbaycan topraklarının bir bölümünü, Dağlık Karabağ’ı kendine bağlamak için bu sorunu başlattı. Sonra bu ihtilaf kanlı bir savaşa dönüştü ve değişik nedenler yüzünden Ermenistan silahlı kuvvetleri Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etmeyi başardı. İşgal altındaki topraklarda bir milyon kişi zorla yerinden edildi ve şimdi  yedi-sekiz senedir mülteci olarak çoğu çadırlarda yaşıyor.

21.yüzyılın başlarında dünyada, Kafkasya bölgesinde böyle bir sorunun olması, tabii ki, şimdi yaşanan süreçlerle uyumlu değildir. Ancak ne yazık ki biz bu sorunun barışçıl yoldan çözümünde uluslararası kamuoyunun aktif yer almasını henüz sağlayamadık. Savaşın tekrar patlak vermesi ne Ermenistan ne Azerbaycan’a yarar sağlamaz. Bununla birlikte biz  Azerbaycan topraklarının bir bölümünün işgaline ve oradan Azerbaycan vatandaşlarının göçe zorlanmasına, onların acılı durumda yaşamasına dayanamıyoruz. Bu yüzden biz sorunu barış yoluyla çözmek istiyoruz. Avrupa Birliği de bu sorunlara yönelik tutumunu ortaya koymalı ve çalışmalarını gözler önüne sermelidir diye düşünüyorum.

Sanırım bizim  şehri de gezdiniz. Herhalde, şehir fena değil. Brüksel de iyi bir şehirdir, fakat Bakü, Azerbaycan’da fena bir yer değil. Buyurun.

Ursula Schleicher (Avrupa Birliği-Azerbaycan Parlamentoları İşbirliği Komitesi Eşbaşkanı): Sayın Cumhurbaşkanı, izninizle, herşeyden önce, bugün bizi kabul ettiğiniz için heyet adına Size teşekkürümü sunarım.  Bu görüşmenin ve bizim gezimizin başarılı geçmesi için  gösterdikleri katkılardan dolayı buradaki Avrupa Birliği Büyükelçilerine de bilhassa teşekkür ederim. Azerbaycan, son dönemlerde tarihi günler yaşıyor. Burada son derece önemli olaylar cereyan ediyor. Siz doğru söylediniz, bu sene başında Azerbaycan'ın, Avrupa Konseyi üyeliği başladı. Bu da sizin hayatınızda tarihi bir gelişme oldu. Biliyoruz ki, belirtmiş olduğunuz sorunun barışçıl yoldan bertaraf edilmesi  için son dönemde düzenli görüşmeler yapılıyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı ile görüşmelerinizden haberimiz vardır. Düşünüyoruz ki, bu bölgede henüz  ortak olmayan iki ülkenin yöneticileri arasında barış görüşmelerinin devam etmesi  kendi başına önemli bir gelişmedir ve biz bu görüşmelerin yapılmasını takdir ediyoruz.

Burada bulunduğumuz süre zarfında sizin parlamento temsilcileri ile verimli görüşmeler yaptık. Biliyoruz ve görüşmelerde de duyduk, sizin iki temel sorununuz bulunuyor. Birincisi, kuşkusuz, Karabağ sorunudur. Biz bu ihtilafın, bu sorunun  kısa sürede barışçıl yollardan çözüme bağlanmasını dileriz.

Düşünüyorum ki, bu  sorunun barışçıl yoldan giderilmesi için Sizin gibi şahsiyetlere çok ihtiyaç var. İşte büyük şahsiyetlerin iradesi sayesinde bu sorunu çözmek mümkün olabilir.

Fikrimizce, halkınız devletinizin hangi gelişme aşamasının başlangıcında bulunduğunu iyi anlıyor. Bu bakımdan biz Azerbaycan’da gördüklerimizi iyimser karşıladık. Azerbaycan’ın büyük bir geleceğin eşiğinde bulunduğunu gördük.

Kuşkusuz ki, bizim delegasyon üyelerinin de size bazı soruları olacaktır. Ben önce heyet üyeleri ile sizi tanıştırmak isterim. Sayın Stefano Zappala Avrupa Parlamentosu üyesidir. Kendisi İtalya’yı  temsil ediyor, Avrupa Parlamentosu Çevre Komitesi üyesidir. Sayın Oliver Dupuis de İtalyan temsilcidir. Kendisi Avrupa Parlamentosu’nda benim de faaliyet gösterdiğim Anayasa Komitesi  üyesidir.  Bayan Marie Anne İsler Bequin Fransa’yı temsil ediyor. Sayın Zappala gibi, o da Çevre Komitesi üyesidir. Sayın Dmitrios Kulurianos ise Yunanistan’ı  temsil ediyor. Kendisi Avrupa Parlamentosu Tarim Komitesi üyesidir.

Bugünkü heyetimizde Sayın Per Garton’un da bulunmasından ayrıca çok memnunum. Kendisi  Avrupa Parlamentosu   üyesidir. Bunun yanı sıra Avrupa Parlamentosu Güney Kafkasya Raportör Grup başkanıdır. Sayın Garton Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler ve İnsan Hakları Komitesi’nde Azerbaycan ve Güney Kafkasya raporunu sunması üzerine orada görüşmeler yapıldıktan sonra biz bu sene eylül-ekim aylarında Avrupa Parlamentosu’nda genel görüşmeler yapmayı planlıyoruz.

Bu  müzakerelerin  Avrupa Birliği ile Azerbaycan arasındaki işbirliğinde önemli rol oynayacağını düşünüyorum. Belirtmek isterim ki,  bu sene sonbaharda yapılacak görüşmelerden çok beklentilerimiz var. Nitekim  geçenlerde Avrupa Birliği'nin üç temsilcisi bölgeyi ziyaret etti. Yunanistan Büyükelçimizin verdiği bilgilerden yola çıkarak biliyoruz ki, son haftalarda  burada barış görüşmeleri  ile ilgili yoğun çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca son dönemlerde ülkenizi pekçok heyet, aynı şekilde benim de yer aldığım  kalabalık bir Alman heyeti ziyaret etmiştir. Düşünüyoruz ki, sonbaharda tartışılacak pekçok konu olacaktır.

Heyetin ziyareti sırasında bizim Azerbaycan ile çok yönlü işbrliğinin geliştirilmesi için tüm alanları inceleme fırsatını bulduğumuzu düşünüyorum. Burada çeşitli konuları görüştük. Sanırım   sizin desteğinizle biz Azerbaycan ile işbirliğimizde yeni bir aşamaya geçebiliriz.

Haydar Aliyev: Anladığım kadarıyla siz bana  sorular soracaksınız. O zaman bunu şöyle yorumluyorum, Avrupa Birliği ile  yakınlaşmamız için bizi sınav etmeye geldiniz. Buyurun.

Oliver Dupuis (Avrupa Parlamentosu üyesi, İtalya): Sayın Cumhurbaşknı, ben tam tersi olacağını düşünüyorum. Yani sınavı sizn yapmanız gerekecek. Zira Avrupa çok yavaş çalışıyor. Bugün Avrupa’da bile bu tür bütünleşme süreçleri pek hızlı ilerlemiyor. Ne yazık ki, Avrupa’da, Brüksel’de herkes sizin ülkenizin ne kadar büyük önem  taşıdığının pek bilincinde değildir.

Haydar Aliyev: Çok haklısınız.

Oliver Dupuis: Onun için de biz işte Sizden, bunun yanı sıra müttefikiniz olan Gürcistan’dan daha ciddi sinyaller bekliyoruz. Yani Avrupa Birliği’ne ve Brüksel’e gönderilen sinyal öyle bir sinyal olmalı ki, bunun sonucunda orada bulunan insanlar sizin bölgenin ne kadar büyük önem taşıdığını daha iyi anlasınlar. Düşünüyorum ki, Avrupa Birliği’ne üye olmak başlı başına büyük bir süreçtir. Fakat biz hem Azerbaycan’dan hem sizin müttefikiniz Gürcistan’dan bekliyoruz ki, hükümetleriniz Avrupa Birliği’ne resmen üye olmak için sürecin ve görüşmelerin başlanmasına ilişkin başvuru kabul etsinler. Düşünüyorum ki,  eğer siz  ve Gürcistan yönetimi Avrupa Birliği’ne üye olmak için aynı Polonya, Bulgaristan gibi ülkelerin geçtiği uzun bir sürece başlama başvurusunu yaparsa, o zaman Brüksel’de sizin bölgenin - Azerbaycan’ın ve Gürcistan’ın ne kadar büyük önem taşıdığını daha iyi anlarlar. Herhalde bu,  bölgenizin öneminin anlaşılmasında mühim ögelerden biri olabilir. Onun için Sizin bize küçük bir ders vermeniz gerekir. Biz sizden bazı dersleri almalıyız.

Haydar Aliyev: Sayın misafirimiz, teşekkür ediyorum. Sizin bizim bölgeye, özellikle Azerbaycan ve dostumuz komşu Gürcistan’a bu denli büyük önem atfetmeniz beni memnun etti.

Ben şu düşüncelerinize katılıyorum, Brüksel’de, Avrupa Birliği’nde bizim bölgenin ve bizim ülkelerimizin, Azerbaycan’ın ve Gürcistan’ın Avrupa için ne kadar önemli ülkeler olduğunu  henüz anlamış değiller.

Fakat doğrusu, Avrupa Birliği hakkında şöyle bir düşünce vardır ki,  ülkeler birkaç yıl Avrupa Birliği’ne üye olmak için uğraşıyorlar, ne var ki başaramıyorlar.

Biz Avrupa Konseyi’ne üye olduğumuzda bizi şu tarafa  bu tarafa o kadar  sürüklediler ki, gözümüz korktu.  Onun için cesaret etmiyoruz. Fakat siz böyle bir açıklama yaptıktan sonra, tabii ki, biz daha cesur olacağız.

Ben Azerbaycan veya Gürcistan’ın Avrupa Birliği’ne herhangi konuda bir örnek olabileceğini, yahut ders verebileceğini söyleyemem. Zira bu birlikte Avrupa’nın en gelişmiş ülkeleri bulunuyor. Biz henüz gelişme aşamasındayız. Fakat geleceğe iyimser bakıyoruz. Onun için ben sizin bu tavsiyenizi memnuniyetle kabul ediyorum. Teşekkür ediyorum.

Dmitris Kulurianos (Avrupa Parlamentosu üyesi, Yunanistan): Biz hepimiz Yeryüzü denilen bir yerde yaşıyoruz. 21.yüzyıl ideolojilerin sonu olarak değil de dogmacı düşüncelerin sonu olarak başladı. Avrupa, sadece bir harita değildir, bir düşüncedir, ideolojilerin  içeriğidir ve Genel Avrupa kültürü demektir. Biz de Avrupa’da yaşayan halkların seçtiği kişileriz, onları temsil ediyoruz. Biz ortak Avrupa  düşüncesini, ortak Avrupa kültürünü ve ideolojisini tüm dünyaya yaymayı çok istiyoruz. Biz coğrafyaların kurbanı olmak istemiyoruz. Onun için şundan tam emin olabilirsiniz,  Avrupa ideolojisinin ve Avrupa kültürünün sizin ülkenizde ve bölgenizde de yaygınlık kazanması için elimizden geleni yapacağız.

Haydar Aliyev: Sayın milletvekili, teşekkür ederim. Ben sizin söylediklerinize  katılıyorum. Sizinle bizim aramızda büyük bir fark olmadığının bilincindeyiz. O da şudur ki, 20.yüzyılda biz 70 yıl boyunca  dogmacı düşüncelerin etkisi altında yaşadık. Sizin ülkelerde de dogmalar oldu. Sizin ülkeler de önemli aşamalardan geçti. Örneğin, İkinci Dünya savaşına bakarsak, faşizm hem Almanya’da hem İtalya’da hem diğer Avrupa ülkelerinde vardı. Bu da sizin ülkelerde benimsenen bir dogmaydı. Yani bizim kendi dogmamız, sizin de kendi dogmanız vardı. Ne var ki İkinci Dünya savaşından sonra siz kısa sürede bu dogmalardan kurtulmayı başardınız. Avrupa, sizin ülkeleriniz İkinci dünya savaşından sonra önemli bir mesafe katettiler ve büyük gelişme sağladılar.

Fakat biz toplam 10 sene önce dogmadan kurtulduk. Şu on yıl bizim için kolay geçmedi. Bu yüzden sizin tüm alanlarda bizden önde olmanız doğaldır. Bizim Avrupa ailesinde bulunma isteğimiz kısa süre zarfında sizin değerlerinize daha da yakınlaşma ile ilgilidir. Ne var ki bunun sadece bizim için değil, sizin için de Avrupa için de çok büyük yararı olacaktır.

Bizim gibi ülkelerin Avrupa Birliği’ne katılması  Avrupa’nın ahlak ve  gelenekler yönünden zenginleşmesine yol açacaktır diye düşünüyorum. Azerbaycan’ın bugünkü gerçekleri Avrupa ve Doğu milli değerlerinin sentezinden oluşuyor. Bunu Avrupa değerlerine eklersek, oraya ilave edilirse, Avrupa değerlerinin daha zengin hale geleceğini zannediyorum. Onun için biz işbirliği yapıyoruz. Sizin de  bize yardım etmeniz gerekir. Zira sizin 1941-1945 yıllarında atmış olduğunuz adımları biz daha şimdi - 20.yüzyılın sonunda, 21.yüzyılın başında atıyoruz. Doğal olarak bizim sizden daha hızlı ilerlememiz gerekecek. Zira öyle olmazsa biz size yetişemeyiz. Fakat buna rağmen sizin yardımlarınıza çok ihtiyacımız var.

Dmitris Kulurianos: Sayın Cumhurbaşkanı, bir şey söyleyebilir miyim? Karıştırılarak içilen içecekler daha lezzetli olur.

Haydar Aliyev: Aynen.

Dmitris Kulurianos: Yarışta kimin birinci koşmaya başlaması pek önem taşımaz. Kimin birinci geleceği önemli.

Haydar Aliyev: Doğru. Bununla birlikte, birisi bir saat önce koşmaya başlıyorsa, öbür koşucu ne kadar güçlü olsa bile ona yetişemez. Fakat içecekler konusunda söylediklerinize katlılıyorum. İtalya’da ben bunu çok denedim. Yunanistan’da da güzel içecek çeşitleri var. Doğru, büyükelçi beni henüz  oraya götürmedi. Fakat orada çok iyi içeceklerin olduğunu biliyorum.

Mercourios B. Karafotias (Yunanistan’ın Bakü Büyükelçisi): Ekselansları,  uygun gördüğünüz anda sizi orada ağırlamaktan, selamlamaktan  mutlululuk duyarız. Biz bundan ancak şeref duyarız.

Haydar Aliyev: Ben bunu biliyorum. Teşekkür ediyorum.

Bayan Mary-Anne İsler Bequin (Avrupa Parlamentosu üyesi, Fransa): Sayın Cumhurbaşkanı, izniniz olursa, ben Fransızca konuşurdum.

Sayın Cumhurbaşkanı, biz artık ikinci defadır, Azerbaycan’a gelme ve Sizinle görüşme şerefine nail oluyoruz. İşte bu yüzden Size derin şükranlarımı sunuyorum. Sizinle önceki görüşmelerimizde de uzlaştık ve Azerbaycan’da bir sözleşme, bölgesel çevre sözleşmesinin imzalanmasına ilişkin bir düşünce öne sürdük.

Sayın Cumhurbaşkanı, biz çeşitli yerlerde bu konuyu masaya yatırdık, görüş alışverişinde bulunduk. Genel olarak, biz Güney Kafkasya bölgesinde çevre, çevre kirliliği ile ilgili sorunları detaylı olarak görüştük. Böyle bir merkezin kurulması konusunda varacağımız uzlaşmanın, gerçekten, hepimizin çıkarına olacağını düşünüyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı, o zaman sizinle bu konuyu görüştüğümüzde kesin bir cevap vermeseniz de  bu konuya çok ilgi gösterdiniz. Büyüklüğünüzü bir de şunda gösterdiniz, bu görüşmenin ardından  biz  Brüksel’e döneli birkaç gün olmuştu ki, sizin bu sözleşmeyi imzaladığınızı duyduk.

Sayın Cumhurbaşkanı, bu büro - merkez çalışanları adına size derin şükranlarımı sunuyorum. ekoloji ve  çevre kirliliği sorunlarıyla uğraşan böyle bir merkezin bugün Tiflis’te artık  faaliyette bulunduğunu  söylemek  isterim. Bu  görüşmeyi fırsat bilerek sizden Azerbaycan’da, yani Bakü’de böyle  bir merkezin şübesinin açılmasına izin vermenizi rica ediyoruz.  Bence ekoloji ve çevre kirliliği sorunları Azerbaycan için de çok güncel konulardır ve biz sizinle bu alanda ortak çalışmalar yapabiliriz. Genel olarak, biz bir takım projeler hazırlar, belli bir teknik yardımda bulunabiliriz. Zannedersem,  biz böylece iyi sonuçlara ulaşabiliriz.

Sayın Cumhurbaşkanı, siz o zaman belirttiniz ki, genel olarak Azerbaycan, bölgesel projeleri imzalama konusunu yalnız Ermenistan-Azerbaycan sorunu çözüldükten sonra masaya yatırabilir, yani böyle bir adım atabilir. Bununla  birlikte biz Sizin büyüklüğünüze birkez daha tanık olduk. Zira gerçekten de hayatta, bugünkü aşamada öyle konular var ki, belki onlar çok daha acil, çok daha önemli konulardır. Bu sebepten siz bu siyasi konunun çözüme kavuşmamasına rağmen böyle bir adım atarak bu projeye, bu sözleşmeye imza attınız.

Haydar Aliyev: Hanımefendi, teşekkür ediyorum. Sizin bu düşünceleriniz çok önemlidir. Çevrenin korunması şimdi  tüm insanlığın bir numaralı sorunudur.

Aynı şekilde Azerbaycan bu konuda çok büyük sıkıntı yaşıyor. Burada, hem Azerbaycan'da yurtiçinde çevre koruma ile ilgili sorun vardır, öte yandan Türkiye’den kaynağını alarak Gürcistan ve Ermenistan topraklarından geçerek Azerbaycan’a ulaşan Kür, Aras nehirleri işbu ülkelerde çok kirleniyor. Üstelik biz bu nehirlerin sularını insanların su ihtiyacını karşılamak için kullanıyoruz. Ayrıca tarım alanında bu sulara büyük ihtiyacımız var. Ben barış sağlanıncaya kadar bütün  alanlarda Ermenistan ile işbirliği yapılmasına karşıyım. Fakat bu alanda işbirliğine hazırım. Önceler, Sovyetler Birliği döneminde Ermenistan kendi topraklarından geçen Aras nehrini çok kirletiyordu. Onların topraklarında küçük altın yatakları bulunmuştu. Oradan çıkarılan altın madeninin yıkanması için Aras’ın kıyısına fabrika yapmışlardı. Zira bu süreçte bol miktarda su gerekmektedir ve maden yıkandığında oluşan atık su en zararlı sudur.

O zaman biz aynı devlette bulunduğumuz için ben çok uğraştım. SSCB Bakanlar Kurulu bu işe müdahale etti ve bir takım önlemler aldık. Şimdi orada ne olup bittiğini bilmiyorum. Fakat işbirliği yaparsak, karşılıklı olarak kontoller eder, pekçok konuyu çözebiliriz.

Yahut Hazar Denizi’nin kirliliği konusu... Hazar Denizi, beş  ülkeye aittir. Bu ülkeler arasında şimdiye kadar hem çevre konusunda hem petrol-gaz üretimi konusunda herhangi bir anlaşma yapılmadığı için herkes kendi topraklarındaki pis suları denize bırakıyor. Aynı zamanda dünyada çok ender bulunan balık türleri Hazar Denizi’nde yokolma tehlikesi ile karşı karşıya.

Ben biliyorum,  Batıda balık havyarını çok seviyorlar. Fakat işler böyle giderse, bunun önüne geçmezsek, 5-6 yıl sonra balık havyarı diye birşey kalmayacaktır. Onun için bu, büyük bir sorundur. Şimdi bu, tüm insanlığın önünde bulunan bir numaralı problemdir. Nasıl bir sözleşme isterseniz imzalayayım. Fakat fiili çalışmalar yapmak lazım. Ancak bir girişim merkezi olmalı. Biz Azerbaycan’da bu merkezi mutlaka kurarız. Mamafih, Tiflis’teki merkez, Azerbaycan’daki  merkez, başka yerlerde bulunan  merkezler - tüm bunlar eşgüdümlü olarak çalışmalı.

Eğer Avrupa Birliği bu konuda  somut icraatlar yaparsa, bu, Avrupa Birliği’nin büyük bir çalışması olarak insanlık tarihine geçecektir.

Per  Garton (Avrupa Parlamentosu üyesi, İsveç): Sayın Cumhurbaşkanı, ben meslektaşımın söylediklerine tamamen katılıyorum, bu bölge bizim için öneme haiz bir bölgedir. Bölgenizin  Avrupa’da yeteri kadar tanınmaması ile ilgili düşüncenize katılıyorum. Bu yüzdendir ki ben Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu'na hazırlayacağım raporda bu bögenin ne  kadar büyük önem taşıdığını özellikle vurgulayacağım.

Avrupa’da bu bölge hakkında bilinen yaygın bilgi, daha ziyade bölgede uzun süreden beri devam eden ve  ne yazık ki, henüz kalıcı barışla sonuçlanmayan çok karmaşık bir sorun üzerinedir. Ayrıca, son dönemlerde sizin bilhassa çok çabalarda bulunduğunuzu, bu sorunun barışçıl yoldan giderilmesi için Ermenistan Cumhrubaşkanı ile pekçok görüşmeler yaptığınızı ve son görüşmenizin Florida’da gerçekleştiğini biliyoruz. Bildiğimiz kadarıyla, barış görüşmelerini sürdürmek için Ermenistan Cumhurbaşkanı ile Cenevre’de de daha  bir görüşme yapmanız planlanıyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, ben bu barış görüşmeleri ile hakkında - hem Ermenistan Cumhurbaşkanı ile Sizin yaptığınız doğrudan görüşmeler, hem genel olarak barış girişimleri hakkında pek çok rapor okuyorum. Bu raporlardan sorunun barışçıl yoldan giderilmesi konusunda çok iyimser oldukları anlaşılmakla birlikte bu düşünceye de varılmaktadır. Hatta, Ermenistan Cumhurbaşkanı ile Sizin barışı sağlamaya çok yaklaştığınız bile söyleniyor. Ne var ki, şöyle bir düşünce de mevcut, Ermenistan Cumhurbaşkanı ile barışa ne kadar yaklaşmış olsaniz bile, her iki ülkede bunun gerçekleşmesine engel oluşturacak, buna karşı koyan çok ciddi ve güçlü gruplar bulunuyor. Onlar bu barış sürecinin, sağlanacak anlaşmanın uygulanmasına karşı çıkabilirler. Böylece Sizi ve Ermenistan Cumhurbaşkanı'nı çaresiz ve zor duruma sokabilirler. Kuşkusuz ki, ben barış görüşmelerini tüm detayları ile anlatmanızı istemiyorum. Biliyorum, bu, gizli görüşmelerdir, gizli istişarelerdir. Fakat düşünüyorum ki,  eğer Ermenistan Cumhurbaşkanı ile yaptığınız görüşmelerin, genel olarak, barış sürecinin şimdiki durumu ile ilgili bilgi verseydiniz, durumu daha iyi analiz etmekte bize bunun çok katkısı olurdu.

Haydar Aliyev: Biliyor musunuz, ben bu görüşmemizin başında söyledim, bu sorunu Ermenistan başlatmıştır, Azerbaycan başlatmamıştır. Sonuçta Ermenistan hem Dağlık Karabağ’ı hem onun çevresinde bulunan diğer bölgeleri - Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etmiştir. Orada yaşayan insanları bu topraklardan sürmüşler. Savaş sırasında, operasyonlar yapıldığı sırada çok kan döküldü. 1994 yılının Mayıs  ayında biz ateşkes anlaşmasını  imzaladık. O dönemden bu yana artık 7 senedir  biz ateşkes ortamında yaşıyoruz. Şunu da belirtmek isterim, bizim ülkeler arasında başka ülkelerin barış güçleri bulunmuyor. Bu yedi yıl boyunca biz AGİT Minsk Grubu aracılığıyla soruna barışçıl çözüm üretmek için görüşmeler yapıyoruz. Nihayet, 1999 yılından bu yana Ermenistan Cumhurbaşkanı ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı arasında zaman zaman doğrudan görüşmeler düzenleniyor ve toplantılar yapılıyor. Son görüşmemiz Amerika Birleşik Devletleri’nde, Florida’da Minsk Grubu eşbaşkanlğını yürüten Rusya, ABD ve Fransa temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşti.

Ermenistan Cumhurbaşkanı ile görüşmelere başladığımız sırada biz barışın sağlanması için karşılıklı tavizler verilmesi gerektiği konusunda uzalştık. Eğer böyle bir uzlaşma sağlandıysa ve biz bunu uygulayamıyorsak, demek ki,  biz hangi tarafın ne kadar taviz vermesini henüz belirlemiş değiliz. Ermensitan kendi avantajlarını değerlendirerek,- yani Azerbaycan topraklarını işgal etmiştir, onun silahlı kuvvetleri  orada konuşlanmıtır, Azerbaycan halkı yerinden, yurdundan edilmiştir,- çok büyük isetklerde bulunuyor. Azerbaycan ise, tabii ki, bu şartları kabul edemez. Onun için de biz bu sorunu şimdiye kadar çözebilmiş değiliz.

1999 yılı sonunda  bir seçenekte biz uzlaşma sağlamaya çok yaklaştık. Ancak sonra Ermenistan bu seçeneği geri çevirdi. Sorun  bu kadar uzadığı için ve Azerbaycan halkı, bir milyonu aşkın kişi zor durumda yaşadığı için, bizim toplumda hoşnutsuzluk, doğal olarak,  artıyor.

Ermenistan toprakları işgal edilmemiştir. İnsanları  kovulmamıştır. Doğru, Azerbaycan’dan göç etmiş bazı Ermenilerden dolayı  Ermenistan bazı sorunlar yaşadı. Fakat büyük zararı Azerbaycan gördü. Onun  için bunun göz önüne alınması gerekir.

Göz önüne almıyorlar, konu uzuyor. Azerbaycan’da ise hoşnutsuzluk giderek artıyor. İnsanlarda yeniden savaşmak, işgal altındaki toprakları savaş yoluyla kurtarmak isteği yoğunluk kazanıyor.

Bizim muhalefet, tabii ki, bundan faydalanıyor. Sağda, solda bizi eleştiriyor. Bu sorunu şimdiye kadar neden çözmüyorsunuz diyerek hatta ithamda bulunuyor. Gelin, savaşa başlayalım, gidip toprakları kurtaralım. Bu durum toplumun bazı kesimlerini etkiliyor. Bu sebeple tehlikeli bir durum oluşmuştur. Basından da göründüğü üzere, Ermenistan’da da bazı güçler, Ermenistan’ın hatta ufak bir tavize yanaşmasını kabul etmiyorlar. Bu nedenle durum böyle.

Biz  dengeli bir uzlaşma sağlamayı gerçekten başarsak bile bunu uygulamakta yine zorlanacağız. Fakat böyle olduğu takdirde, varılan uzlaşmayı yaşama geçirmek için mücadele verilebilir. Aksi halde cumhurbaşkanı olarak ben bile, her ne kadar bana çok büyük umutlar bağlasalar da, çok saygı duysalar da, bu durumda hiçbir şey yapamam ve zaten yapmam. Bu yüzden savaş faktörü giderek etkinlik kazanacaktır.

Onun için ben Minsk Grubu eşbaşkanlarından hep kendi olanaklarını kullanmalarını istiyorum. Nitekim bunlar büyük devletlerdir, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve  bunların Ermenistan'a baskı yapma olanakları bulunuyor. Onlar ise iki cumhurbaşkanının varacağı her türlü anlaşmayı onaylayacaklarını söylüyorlar.

O zaman 1992 yılında AGİT  Minsk Grubu neden kuruldu? O zaman üç büyük devlet - Rusya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri  neden bu görevi üstlendiler?

Bu yüzden çok  zor bir durum ortaya çıkmıştır. Fakat ben bunları size söylemekle birlikte herşeyin artık tükendiği yönünde bir izlenim edinmenizi de istemiyorum. Sorunuzu yanıtlamak için ben gerçek durumu anlatıyorum. Mamafih bu sorunun barış yoluyla çözüme bağlanması için bundan böyle de çalışmak zorundayız diye düşünüyorum.

Per Garton: Özür diliyerek bir soru daha sormak istiyorum. Sizin barış çabalarınızın desteklenmesi için şimdiye kadar yaptığımız çalışmaların yanı sıra Avrupa Birliği’nin hangi faaliyetlerde bulunmasını isterdiniz?

Haydar Aliyev: Biz çalışmaları yapıyoruz. Siz bize yardım edin, yeter ki barış tesis edilsin. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü sağlansın. Ermenistan silahlı kuvvetlerince işgal edilen topraklar boşaltılsın ve bir milyon Azerbaycanlı kendi yerine, yurduna geri dönsün. Ne var ki onların yaşadıkları yerlerde herşey yerle bir edilmiştir.  Ancak onlar sadece kendi topraklarına geri dönmek istiyorlar. Benim sizden isteğim budur.

Ursula Schleicher: Çok teşekkür ederiz. Düşünüyorum ki, bugün çok verimli istişarelerimiz ve görüşmelerimiz oldu.  Mevcut durumla ilgili değerlendirmeleri bizzat sizden duymak, gerçeklerle ilgili yorumlarınızı öğrenmek  bizim için son derece önemli idi. Bundan sonra biz kendi aramzıda ek görüşmeler yapacağız. Sizin çabalarınızın ve dileklerinizin gerçekleşmesi için ne tür çalışmaların yapılabileceği konusunda ek görüşmeler yapacağız.

Sayın Garton’un hazırlayacağı raporun çok kapsamlı bir rapor olacağı için  çok memnunum. Bu rapor sadece Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği için hazırlanmış bir rapor niteliğinde kalmayacak, mevcut durumun tüm dünyaya anltılması bakımından rol oynayacaktır. Size teşekkür ederiz.

Haydar Aliyev: Sayın Garton, ben sizin başlıca sorunuzu - Avrupa Birliği'nin neler yapabileceğine ilişkin sorunuzu yanıtladım. Lütfen, bunu çok ciddiye alın. Teşekkür ederim.