Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Türkiye`nin Ulusal bayramı dolayısıyla aynı ülkenin büyükelçiliğinde düzenlenen resepsiyonda konuşması - 30 Ekim 2000


Sayın Büyükelçi!

Sayın bayanlar ve baylar!

Değerli arkadaşlar!

Sizi, kardeş Türk halkını Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 77.yıldönümü dolayısıyla, hem Türkiye için, hem bizim için büyük önem taşıyan bayram vesilesiyle yürekten kutlarım, Türk halkına mutluluk, gönenç, barış ve huzur dilerim.

Türk halkının büyük, uzun yüzyıllara dayanan tarihi geçmişi vardır. Bu tarihin de çok önemli aşamaları vardır. Fakat 20.yüzyılda Türk halkı için en büyük olay, 1923 yılında büyük Mustafa Kemal Atatürk’ün iradesi, siyasi bilgeliği, kahramanlığı sonucu kurulan Türkiye Cumhuriyeti oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve 77 sene varlığını sürdürmesi insanlık tarihinde büyük bir gelişmedir. Biz  bugün büyük Mustafa Kemal Atatürk’ü şükranla anıyoruz. Türk halkı gibi, Azerbaycan halkı da kendisine hep minnetar kalacaktır. Büyük Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu, onu yaşattı, geliştirdi ve güvenilir ellere teslim etti. Türkiye Cumhuriyeti, büyük Atatürk’ten sonra onun düşüncelerine, bıraktığı yol, kurduğu cumhuriyete bağlı kalmıştır ve hiç kuşkusuz hep bağlı kalacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bazı dönemlerinde  karmaşık süreçler yaşanmıştır. Fakat Türk halkı, kahraman Türk ordusu tüm bu süreçlerin önüne geçti, Türkiye Cumhuriyeti yaşadı, yaşıyor ve yaşayacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti, şimdi dünyada en büyük, ekonomik yönden gelişmiş, demokratik değerlerle yaşayan ülkelerden biridir. Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası toplulukta kendine özgü bir yer edinmiştir ve dünyada yaşanan süreçleri doğrudan etkileme gücüne ve olanağına sahiptir.

Türkiye Cumhuriyeti, Türk halkı bizim kardeşimiz, dostumuzdur ve bizi bağlayan bağlar eski bir geçmişi olmakla birlikte, çağdaş dönemde de sarsılmaz, kopmaz bağlardır.

Azerbaycan, bağımsızlığını ilan ettiğinde, dünyada ülkemizin bağımsızlığını tanıyan ilk devlet Türkiye Cumhuriyeti oldu. Bugünlerde  biz Azerbaycan’ın bağımsızlığına ilişkin Anayasa maddesinin kabulünün 9.yılını kutladık. Geçtiğimiz 9 yıl zarfında Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan’ın bağımsızlığının pekiştirilmesinde, ülkemizin yurtiçindeki zorlu süreçleri başarıyla atlatmasında, cumhuriyet ekonomisinin gelişmesinde, devletimizin uluslararası alanda hakettiği yeri almasında her zaman Azerbaycan’ın yanında oldu, ülkemize kardeşlik yardımını yaptı ve bugün de yapıyor.

Azerbaycan’ın uğradığı Ermeni saldırısı ve Ermeni silahlı kuvvetlerinin farklı nedenler yüzünden cumhuriyet topraklarının yüzde 20’sini işgal etmesi ve bu işgal sonucunda bir milyonu aşkın vatandaşımızın mülteci ve göçmen durumuna düşmesi, çadırlarda yaşaması bizi kaygılandırdığı, tedirgin ettiği gibi Türkiye’yi, Türk halkını da aynı şekilde kaygılandırıyor, tedirgin ediyor. Biz bu zorlukları birlikte aşıyoruz. Ermenistan saldırısının önüne geçilmesinde, bu sorunun barışçıl yoldan çözüme bağlanmasında biz hep Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk halkının desteğini hissediyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti bildirmiştir ki,  eğer Ermenistan, işgal altındaki Azerbaycan topraklarından çekilmediği sürece Türkiye ile hiçbir ilişki kuramaz. Dünya devletleri arasında bunu yalnız Türkiye Cumhuriyeti beyan etti. Biz buna çok değer veriyoruz. Fakat bize yapılan destek, dostça, kardeşçe yaklaşım sadece bununla sınırlı değildir. Biz birçok alanlarda işbirliği yapıyoruz. Tüm uluslararası kuruluşlarda biz beraberiz, aynı yaklaşımı savunuyoruz. Bizim yaklaşımımız ise barış, adalet ve  bağımsızlıktan  yanadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük başarısı şudur ki, o, 77 sene varlığını sürdürerek birçok düşman güçleriyle defalarca çarpışarak  kendi bağımsızlığını korudu, savundu, pekiştirdi, güçlü ordu kurdu ve şimdi Türkiye Cumhuriyeti yıkılmaz bir kaledir. Biz bundan gurur duyuyoruz. Zira Türkiye bizim en yakın komşumuz, kardeşimzidir. Dost, kardeş  kendi kardeşinini, dostunun başarısını her zaman takdir eder. Biz buna çok değer veriyoruz.

Burada sayın büyükelçi geçen sene bu bayramın yapılmamasının nedenlerini aktardı ve Türkiye’de yaşanan depremi anlattı. O günlerde siz, yani tüm Türk halkı, Türkiye Cumhuriyeti Azerbaycan ile  Türkiye’nin ne denli dost, kardeş olduğunu birkez daha anladınız, bunun için size teşekkür ediyorum. Biz o yardımları gösterdik. Petrol rafinerindeki büyük yangını söndürdük. Elimizden gelen herşeyi yaptık. Burada hatta,  sıradan  insanların Türkiye Cumhuriyeti Büyükeçiliği önüne toplanarak kendi çaplarında bir yardım önerisinde bulunmalarından çok güzel bir olgu olarak bahsedildi. Fakat aynı zamanda bu, tamamen doğal bir durumdur. Zira bizim ilişkilerimiz başka türlü olamaz zaten.

Ben depremden bir süre sonra Türkiye’yi ziyaret ettim. Değerli  dostum Süleyman Demirel ile birlikte deprem bölgelerini gezdik. Depremzedelerle bir araya geldim, onlara moral verdim. Bizim onların yanında olduğumuzu ifade ettim. Oraya yine bir takım ek  yardımlar götürdüm. Orada Türk insanının ne kadar dayanıklı, metin, her türlü felaketi kahramanlıkla göğüsleyen bir insan, halk olduğunu gördüm.

Türkiye Cumhuriyeti, büyük bir ekonomik potansiyele sahiptir. Tabii ki, aldığı şu yaralar Avrupa Birliği’nin, diğer ülkelerin yardımı ile kısa sürede kapandı ve belki şimdi o depremden geriye az bir iz kalmıştır.

Bizim ilişkilerimizin çok önemli hususları vardır. Onların hepsini burada anlatmaya gerek yoktur. Zira bunu Azerbaycan’da da, Türkiye’de de biliyorlar. Azerbaycan,  Hazar Denizi’nin, bu havzanın petrol ve doğal gaz yataklarının, tüm enerji kaynaklarının işlenmesi ve dünyaya açılması ile ilgili çalışmalara başladığında, yani ülkemizin petrol stratejisi gerçekleştirildiğinde yine Türkiye Cumhuriyeti bizim yanımızda oldu. O yılları hatırlıyorum. Daha 1993 senesinde, biz öyle bazı anlaşmalar yapmaya hazırlanırken ben sayın Süleyman Demirel ile, Türkiye’nin 9.Cumhurbaşkanı ile defalarca görüşme yapar, istişare ederdik. 20 Eylül 1994’te ilk anlaşmayı imzaladığımızda  biz yine bir aradaydık.

Hatırlıyorum, benim çok  yakın arkadaşım, bir zamanlar Tarım  ve Köyişleri Bakanı olarak çalışmış Necmettin Cevheri o sırada Türkiye Başbakan Yardımcılığı yapıyordu. Ben Nahçıvan’da çalıştığım sırada sayın Süelyman Demirel Nahçıvan’a yardım ederdi. Biz orada bir “Hasret Köprüsü”, “Umut Köprüsü” yaptırdık. O zaman Nahçıvan abluka altında bulunuyordu. Şimdi da durum aynıdır, fakat o zaman bu bölge daha zor durumdaydı. Hükümet bir karar almıştı ve sayın Necmettin Cevheri, Türkiye Tarım ve Köy İşleri Bakanı olarak bize hep yardım ediyordu. Daha sonra  ben Azerbaycan Cumhurbaşkanlığını üsrlendiğimde, 1994 senesinde hazırlanan anlaşmada onun da imzası var, o da anlaşmaya katıldı. O dönemden itibaren biz bu işleri birlikte yapıyoruz.   

Burada Sayın Büyükelçi, Bakü-Ceyhan petrol boru hattını hatırlattı. Bakü-Ceyhan gerçekten bir efsanedir, yüzyıllar boyunca yaşayacaktır. Biz bunun temelini 1994 senesinde attık. Fakat buna karşı koyanlar, bize baskı yapanlar, engel olmak isteyenler öyle fazlaydı ki. Onun için de pekçok kişi bu projenin gerçekleşeceğinden şüphe ediyordu: olacak mı, olmayacak mı? Ne zaman Türkiye’ye gelsem,- bunu birkaç defa söyledim,- tüm gazeteciler, muhabirler bir soru sorarlardı: Bakü-Ceyhan petrol boru hattı olacak mı, olmayack mı? Ben hep onlara söylerdim, Bakü-Ceyhan boru hattı gerçekleşecek ve siz bunu göreceksiniz.

Daha sonra, 1998 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 75.yıldönümü kutlandığı sırada biz ilk defa Bakü-Ceyhan petrol boru  hattına ilişkin Ankara  Deklarasyonunu imzaladık. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel,  Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan cumhurbaşkanları şu dekarasyona imza attılar. Fakat bize yine engel oluyorlardı. Yine zorluklar vardı. Daha sonra biz çalışmaları hızlandırdık.  Geçtiğimiz kasım ayında İstanbul AGİT Zirvesi’nde nihai sözleşmeyi imzaladık. Biz Bakü-Ceyhan projesi ile ilgili sözleşmeyi biz imzaladık. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Sayın Bill Clinton bu sözleşmeye imza attı. Fakat bu da son olmadı, daha sonra yeni sorunlar çıktı. Bu sorunlar mali konulu sorunlardı, bir takım başka sorunlardı. Bunları da çözdük.

Geçenlerde ben ABD Başkanı Bill Clinton’dan bu vesileyle bir kutlama mektubu aldım. Bizim yaptığımız işlere değer vermesi beni çok memnun etti. Şunu da özellikle hiç unutmadı,  Bakü-Ceyhan petrol boru hattının gerçekleşmesi için ben bu sene mart ayında Gürcistan’a, Tiflis’e gittim ve orada Bakü-Ceyhan petrol boru hattından Azerbaycan’ın alacağı transit tarife ücretini  Gürcistan’a hediye ettiğimi söyledim. Zira Gürcistan’ın buna ihtiyacı vardı. Eğer ben bunu yapmasaydım, son kararı almak mümkün olmazdı. Yani bizim ne denli zorlukları atlattığımızı görüyor musunuz? Bu sözleşmeyi 17 Ekim’de Azerbaycan’da imzaladık, 18 Ekim’de Tiflis’te, 19 Ekim’de  Ankara’da imzaladık. Bu sorun artık bitmiştir. Sanırım, bu konuda bana daha soru sorulmayacaktır.

Biz - bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti tüm baskıların, engellerin üstesinden geldik, seçtiğimiz yolda ilerledik, sözümüzü tuttuk ve Hazar Denizi bölgesi, işte bu Bakü-Ceyhan petrol boru hattının geçeceği ülkeler için, Azerbaycan için büyük tarihi önem arzeden bir çalışma yaptık  ve ben bunlardan dolayı gurur duyuyorum. Gelecek kuşaklar buna daha büyük değer biçecek ve bizim kuşaklara şükranlarını sunacaklar.

Büyük Musataf  Kemal Atatürk’ün söylediği “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözleri Azerbaycan için de kutsal bir slogandır. Biz de yurtta, cihanda barışın sağlanmasını istiyoruz. Biz bunu daha fazla istiyoruz, nitekim, ülkemiz Ermenistan’ın saldırısından kurtulamamıştır. Fakat bugün ben beyan ederim ki, yürüttüğümüz barış görüşmeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu alanda bizimle yaptığı ortak çalışmalar, AGİT  Minsk Grubu eşbaşkanlarının - Rusya, ABD ve Fransa temsilcilerinin ve bu devletlerin başkanlarının, diğer uluslararası kuruluşların katılımı sonucu biz buna çözüm bulacak ve bu işi başaracağız. Azerbaycan’ın işgal altındaki toprakları kurtarılacaktır. Ülkemizin toprak bütünlüğü yeniden sağlanacak ve yerinden, yurdundan edilmiş yurttaşlarımız kendi topraklarına geri dönecekler.

Ben bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin 77.yıldönümü vesilesiye yapılan törende bildirdim ki, Türk halkı, Türkiye Cumhuriyeti, tüm bu seneler zarfında, Azerbaycan bağımsızlık kazandığı günden bu yana hep bizim yanımızda oldu. Şu bayram gününde, Türkiye Cumhuriyeti 9.Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in sadece Bakü-Ceyhan projesinde değil, tüm alanlarda hizmetlerinin olduğunun altını özellikle çizerim. Yeni seçilmiş Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer ilk yurtdışı gezisini Azerbaycan’a yaptı. Bu, Mustafa Kemal Atatürk ilkelerine bağlılığın bir  örneğidir, Türkiye ile Azerbaycan arasında bulunan dostluğun gerçekten ne kadar üst düzeyde olduğunu gösteriyor. Yeni seçilmiş cumhurbaşkanı ile aramızda sıcak, dostça ve kardeşçe ilişkiler vardır. Sayın Başbakan Bülent Ecevit, diğer hükümet yöneticileri ve  üyeleri ile de biz sürekli temas halindeyiz ve birlikte çalışıyoruz.

En nihayet,  ben büyük şükran duygusu ile hatırlıyorum, bu tarihte bana  Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’nü almak nasip oldu. Ankara’da tüm hükümet ve meclis üyelerinin, ordu generallerinin katılımıyla yapılan büyük bir törende sayın Süleyman Demirel bu ödülü bana sunduğunda söylediklerimi tekrarlamak istiyorum. Ben hayatımda çok ödül aldım. Ben hem eski Sovyetler Birliği’nin  nişan, madalya ve çeşitli ödüllerini, hem birçok başka ülkenin nişan ve madalyalarını aldım. Bu tür pekçok  ödülüm vardır. Tabii ki, ben bununla gurur duyuyorum. Fakat beni en çok sevindiren ve bana en büyük gururu yaşatan Mustafa Kemal Atatürk Barış Ödülü’nü almam oldu.

Tüm bunlar bizim son yıllarda, tarihi süre bakımından kısa bir zaman zarfında birlikte kazandığımız başarılardır. Ekonomik ilişkilerimizin boyutu da çok geniştir. Fakat bundan daha geniş, şimdikinden daha iyi olmalıdır. Biz bunu yapacağız. Azerbaycan ekonomisi geliştikçe, ülkemizde reformlar yapıldıkça, cumhutiyetimizde özelleştirme süreci ilerledikçe, yaygın girişimcilik,  girişimciler kesimi oluştukça,  ekonomik ilişkilerde yeni yeni başarılar sağlanacaktır. Ben bundan eminim. Yani bizim bu konuda yapacağımız çok büyük işler vardır.

Bu bayram gününde ben kardeş Türk halkına başarılar dilerim. Sizi kardeş Türk halkını, Türkiye Cumhuriyeti’ni bu bayram dolayısıyla birkez daha kutlar ve hepinize esenlikler, saadet ve tüm çalışmalarınızda başarılar dilerim. Teşekkür ederim. 

Çeviri 1 Kasım 2000 tarihli AZERBAYCAN Gazetesinden yapılmıştır. 

Kısa inceleme yazısı

DIŞ POLİTİKA

Genel tarihi bilgiler

Azerbaycan-Türkiye ilişkileri

Bilgi notu

Azerbaycan - Türk Dünyası