Değerli yurttaşlarım!
Bayanlar ve baylar!
Sayın konuklar!
Sizleri en içten duygularla selamlıyorum, Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın yemin törenine katılmanızdan dolayı teşekkür ediyorum. Beni yeniden Azerbaycan Cumhuriyeti'nin devlet başkanı seçmeleri dolayısıyla Azerbaycan halkına, vatandaşlarına derin şükranlarımı ve teşekkürlerimi sunarım.
Bağımsız Azerbaycan'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmemle gurur duyuyorum ve bana beslenen bu itimadı Azerbaycan Cumhurbaşkanı gibi faaliyetime verilen yüksek değer olarak kabul ediyorum.
Biraz önce Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Anayasasına, kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'e el basarak sizin huzurunuzda, tüm Azerbaycan vatandaşlarının huzurunda yemin ettim. Beyan ediyorum ki, ben yeminime bağlı kalacağım ve hayatımın sonuna kadar öz vatanımız Azerbaycan'a, ulusumuza, halkımıza hizmet edeceğim.
Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı seçilmem dolayısıyla birçok ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, sosyo-politik adamları, bilim kültür adamları bana kutlama mesajları göndermişler. Tüm bu mesajlar dolayısıyla teşekkürlerimi sunarım.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın yemin törenine bizzat katılmak için komşu ülkelerin üst düzey devlet temsilcileri, devlet başkanları cumhuriyetimize gelmişler. Onlar bugün bizimle bir aradalar, şu anda salondalar. Yabancı ülkelerin Azerbaycan'daki büyükelçileri, uluslararası kurumların temsilcileri de bizimle beraberler. Azerbaycan'a çok sayıda konuklar gelmişler, Azerbaycan'a gelen tüm konuklara söylüyorum: Hoş geldiniz, sefa geldiniz.
Ben bunları dostluğumuzun, işbirliğimizin en çarpıcı örneği olarak değerlendiriyorum. Kafkasya cumhuriyetlerinin cumhurbaşkanlarının, devlet başkanlarının, delegasyonlarının Azerbaycan'a gelmeleri ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın yemin törenine bizzat katılımları çok büyük önem taşımaktadır. Bu Kafkasya halklarının birlik ve dayanışmasının en çarpıcı göstergesidir, "Genel Kafkasya evi" düşüncesinin gerçekliğini yansıtıyor, Kafkasya halklarının, cumhuriyetlerinin sıkı bir işbirliği yapma azminde olduğunu sergiliyor, Kafkasya halklarının, cumhuriyetlerinin birbirileri ile daha iyi ilişkiler kurma isteğini sergiliyor, Kafkasya'da barış ve huzurun sağlanması ile ilgili isteklerini anlatıyor.
Kafkasya'da barışın tesisi, Kafkasya'nın barış bölgesine dönüştürülmesi, mevcut kargaşaların ortadan kaldırılması tüm Kafkasya halklarının, cumhuriyetlerinin en büyük istek ve arzusudur.
Kafkasya halklarının bugün bir arada olması, Kafkasya cumhuriyetleri cumhurbaşkanlarının Azerbaycan'da bir araya gelmesi şunu birkez daha gösteriyor ki, biz - Kafkasya halkları, cumhuriyetleri barış, huzur istiyoruz ve Kafkasya'yı dünyanın en kalıcı barışı ve huzuru olan bölgesine dönüştürmek istiyoruz. Ben eminim ki, hepimizin ortak gayretleri sonucunda biz bunu başaracağız.
Değerli arkadaşlar!
18 Ekim 1991 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti halkın iradesi doğrultusunda Azerbaycan Cumhuriyeti'nin devlet bağımsızlığı hakkında Anayasa kararnamesini kabul etti ve Azerbaycan'ın bağımsızlığını tüm dünyaya duyurdu. Bugün bu tarihi olayın yedinci yıldönümüdür. Bu, Azerbaycan'ın bayram günüdür. Şu bayram dolayısıyla ben Azerbaycan halkını, tüm vatandaşlarımızı en içten duygularla kutluyorum ve Azerbaycan'a, halkımıza bağımsızlık yolunda en üstün başarılar diliyorum.
1993 yılında Azerbaycan halkı beni hakimiyete davet etti, Ekim 1993'te Azerbaycan'ın cumhurbaşkanı seçti. Geçen beş yılda Azerbaycan varlığını sürdürdü, ülkemizin devlet bağımsızlığı geliştirilip pekiştirildi. Geçen beş yılda Azerbaycan halkı zor, karmaşık, acılı, aynı zamanda çok onurlu bir yoldan geçti. 1993 yılında Azerbaycan'da baş gösteren iç savaşın, o dönemde Azerbaycan'ın parçalanmasının önüne geçildi. Daha sonra Azerbaycan'da darbe girişimleri, terör, sabotaj eylemleri önlendi.
1994 yılında Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığında ateşkes yapıldı ve bu ateşkes durumu hâlâ devam ediyor. Bunların sonucu olarak Azerbaycan'da sosyo-politik istikrar sağlanmıştır. Bunun için biz zorlu ve sıkıntılı bir yoldan geçtik. O yıllarda Azerbaycan'da mevcut olan kaosa, erksizliğe son verildi, yasadışı silahlı gruplar tasfiye edildi, cinayet işlemiş gruplar etkisiz hale getirildi. Şimdi cumhuriyetimizde sosyo-politik istikrarın sağlandığı koşullar altında Azerbaycan vatandaşları rahat, serbest, özgür, huzurlu yaşama olanağına sahipler.
Azerbaycan devletinde dengeli bir biçimde önceden belirlenmiş halkımızın ulusal çıkarları ile uyumlu iç ve dış politika uygulanmaktadır. Azerbaycan'da demokratik, laik, hukuk devletinin kuruculuğu süreci gerçekleştiriliyor. Azerbaycan'da bağımsız devlet, hakimiyet hiyerarşisi, demokrasi prensiplerine esaslanan tüm devlet tesisatları kuruluyor ve faaliyet gösteriyorlar. Bağımsız Azerbaycan'ın ilk demokratik Anayasası kabul edilmiştir.
Demokratik seçimlerin temelinde bağımsız Azerbaycan'ın ilk parlamentosu - Ulusal Meclis'i seçilmiş ve yasama organının yetkileri ile ilgili Azerbaycan'da çok sayıda yasalar kabul edilmiştir. Bunların hepsi Azerbaycan'da bağımsız devletin var olduğunu, geliştiğini tüm dünyaya sergiliyor.
Geçtiğimiz yıllarda Azerbaycan'da ordu kuruculuğu süreci başlıca yer tutmuştur. Bugün kıvanç duygusu ile diyebiliriz ki, ülkemizde düzenli, profesyonel ordu kurulmuştur ve Azerbaycan egemenliğini, devlet yapısını, bağımsızlığını ve topraklarını korumaya muktedir güçlü bir orduya sahiptir.
Geçtiğimiz yıllar Azerbaycan'da demokrasinin sağlanması, pekiştirilip geliştirilmesi yılları oldu. Devletin, hükümetin çalışmaları demokrasi prensipleri uyarınca yapılmış, Azerbaycan toplumu oluşturulmuştur. Azerbaycan'da insanların hak ve hukukunun korunması, kişilerin özgürlüklerinin saglanması her zaman ilgi odağında olmuştur. Azerbaycan'ın vatandaşları, din, dil, millet ayrımı yapılmaksızın eşit haklara sahipler ve bu haklardan kendi isteklerine uygun olarak yararlanabilirler.
Azerbaycan'da çoğulcu toplum oluşturulmuştur. Basın, söz, düşünce özgürlüğü tam anlamda sağlanmıştır. Azerbaycan'da siyasi partiler, sosyal kurumlar, çeşitli gruplar, basın organları özgürce faaliyetlerini sürdürüyorlar. Vatandaşların özgürlükleri ve aynı zamanda hukukları devlet tarafından korunur ve korunmaktadır. Bunların sonucu olarak Azerbaycan'da genel oylama yolu ile ilk demokratik Anayasanın kabulü mümkün oldu, Azerbaycan'da ilk parlamentonun - Ulusal Meclis'in demokratik ilkeler doğrultusunda seçilmesi mümkün oldu.
1998 senesinde cumhuriyetimizde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri bağımsız Azerbaycan'ın demokrasi yolunda ilerlediğini bir daha tüm dünyaya kanıtladı.
Azerbaycan'da 1993 yılında seçilmiş olan cumhurbaşkanının 5 yıllık faaliyet süresi boyunca tüm yetkilerini kullanması ve görev süresi bitiminde yeni seçimlerin yapılması kendiliğinden Azerbaycan'da demokrasinin varlığını kanıtlıyor ve ülkemizde demokrasinin geliştiğini gösteriyor.
Bellidir ki, Azerbaycan devlet bağımsızlığını kazandıktan sonra ülkemizde iç sosyo-politik istikrarın sağlanamaması sonucunda ve birtakım nedenlerden dolayı Azerbaycan devlet yapısı oluşturulamadı. Geçtiğimiz 5 yıl Azerbaycan'da devlet yapısının oluşturulması, geliştirilmesi yılları oldu. Azerbaycan'da devlet başkanlığı seçimleri tam demokrasi prensipleri temelinde gerçekleşti. Azerbaycan'da özgür, serbest, adil seçimler yapıldı.
Birçok partilerin ve teşkilatların bu seçimlere etkin katılımı, altı kişinin cumhurbaşkanlığına aday olması, seçim öncesi kampanyanın tam serbest, özgür, saydamlık koşulları altında gerçekleşmesi, cumhurbaşkanı adaylarının çok ciddi yarışı, bunun sonucunda devlet başkanlığı seçimlerinin gerçekleşmesi, Azerbaycan'daki seçmenlerin şimdiye kadar rastlanmayan etkin katılımı ve seçmenlerin büyük çoğunluğunun seçimlere katılması ve nihayet, tüm bunların sonucu olarak Azerbaycan'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tam zamanında yapılması - bunların hepsi Azerbaycan'da demokrasinin varlığını ve demokrasinin gelişmesi yönünde yapılan büyük atılımların olduğunu gösteriyor.
Azerbaycan'da sosyo-politik istikrarın sağlanması için devlet makamları cinayetlere karşı mücadeleyi güçlendirmişler. Bugün gururla diyebilirim ki, bu mücadele kendi olumlu sonuçlarını vermiştir. Azerbaycan'da birkaç yıl önce mevcut olan organize suç örgütleri etkisiz hale getirilmiş, tasfiye edilmiş, suçlular cezalandırılmıştır ve böylece Azerbaycan vatandaşlarının rahat yaşaması, çalışması, faaliyet göstermesi için gereken koşullar oluşturulmuştur. Fakat, bunun yanı sıra, geçtiğimiz yıllarda biz Azerbaycan'da bir yandan devlet yapısını güçlendirerek, hukuk düzenini sağlayarak disiplinlere uyulmasını temin etmiş, aynı zamanda hümanizm siyasetini uygulamışızdır.
Bugünkü Azerbaycan devletinin faaliyetinin esas yönlerinden biri de hümanizmdir. İşte bu hümanist politikanın uygulanması sonucunda son iki yılda benim kararnamelerim doğrultusunda 1856 kişi ceza evlerinden tahliye edilmiş, salıverilmiştir. Tutuklu bulunan 40 binden fazla kişi benim teşebbüsüm üzerine uygulanan aftan yararlanarak, ceza çekmekten kurtulmuş, ceza evlerinden tahliye edilmişler. Biz bu politikayı bundan böyle de devam ettireceğiz. Beyan ediyorum ki, bugünlerde ben yine de afla ilgili yasa kabul edeceğim ve daha geniş kapsamlı af yasasının uygulanması için yeni girişimlerde bulunacağım.
Azerbaycan'da devlet kuruculuğu süreci ekonomik yapılanma süreci ile yan yana gerçekleştirilmektedir. Azerbaycan ekonomisinin önceki durumu herkese bellidir. Sovyetler Birliği'nin dağılması üzerine Azerbaycan'ın bağımsızlığını kazandığı dönemlerde ve bunun yanı sıra 1988 yılından itibaren Ermenistan tarafından ülkemize karşı yapılan askeri taciz sonucunda Azerbaycan'ın büyük ekonomik potansiyeli belli bir oranda tahrip edildi. 1980'li yılların sonlarından itibaren Azerbaycan'da ekonomide gerileme yaşanmıştır. 1992-1993 yıllarında ekonomide yılda %20-%25 oranlarında gerileme görülmüştür.
Gerçekleştirilen doğru ekonomik politikalar sonucunda biz bu alanda da durumu gözle görülür biçimde değiştirebilmişizdir. Bunun temelini ise Azerbaycan'da yaşamın tüm alanlarının demokrasileştirilmesi oluşturmaktadır. Sosyo-politik devlet kuruculuğu alanında gerçekleştirilen reformlarla, demokrasi prensiplerinin uygulanması ile birlikte biz geçtiğimiz yıllarda ekonominin demokrasileşmesi, liberalizasyonu için birçok reformlar- ekonomik ve sosyal alanlarda reformlar gerçekleştirmişiz. Bunların temelini ise bizim seçtiğimiz stratejik yol oluşturmaktadır.
Azerbaycan kendi ekonomisini dünya ekonomisiyle uyumlu bir şekilde kurmaktadır. Ülkemiz piyasa ekonomisi prensiplerini kabul etmiştir. Bizim öncelikli görevimiz dünyanın ekonomik yönden gelişmiş ülkelerinin elde ettiği tecrübeleri Azerbaycan gerçekleri ile bağdaştırarak cumhuriyetimizde piyasa ekonomisinin yerleştirilmesidir. Memnunlukla beyan ediyorum ki, biz bu alanda bir takım büyük başarılar kazanmışızdır.
Azerbaycan'ın hem Ermenistan'la anlaşmazlığı, hem de ülke içinde baş gösteren malum olaylar yüzünden cumhuriyetimiz ekonomik reformları Bağımsız Devletler Topluluğu'na üye olan diğer ülkelere oranla daha geç uygulamaya başladı. Buna rağmen biz kısa sürede ekonomik reformların yaşama geçirilmesini başardık ve artık bunun olumlu sonuçlarını da alıyoruz.
Bu reformlar, diyebiliriz ki, genel olarak 1995 yılının sonları, 1996 yılının başlarından itibaren gerçekleştirilmiş ve bügün de gerçekleştirilmektedir. Bunların sonucunda artık 1996 yılında biz Azerbaycan'da ekonomideki gerilemeyi önleyebildik, ekonomide istikrarın sağlanmasını ve ekonominin giderek kalkınmasını başardık.
Biz 1996 yılında istikrarı sağladık, 1997-1998 yılları ise Azerbaycan ekonomisinde, sanayi, tarım sektörü ürünlerinin üretiminde ve gayrisafi milli hasılada artış ve büyüme yılları oldu.
Bunların sonucunda geçtiğimiz iki yıl boyunca Azerbaycan'da halkın refahının yükselmesi, sosyal sorunların giderilmesi yönünde gözle görülür çalışmalar yapıldı ve onların gelecekte de yaşama geçirilmesi için gerekli altyapı oluşturuldu. Biz Azerbaycan'da enflasyonu önledik. 1994-1995 yıllarında enflasyon Azerbaycan ekonomisini tahrip ediyordu.
Gerçekleştirilen ekonomik reformlar, ekonominin liberalizasyonu, mali alanlarda uygulanan önlemler enflasyonun önüne geçilmesine olanak tanıdı.
Biliyorsunuz ki, son aylarda dünyanın birkaç bölgesinde ekonomik kriz patlak vermiştir. Bu kriz Rusya'ya yansımış ve Bağımsız Devletler Topluluğu'na üye olan diğer ülkelere de yayılmıştır.
Biz Rusya ile, Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi diğer ülkelerle sıkı ekonomik ilişkiler kuruyoruz. O yüzden bu mali bunalım, kuşkusuz ki, Azerbaycan'ı da etkileyebilirdi. Fakat önceden aldığımız önlemler ve bu olayla ilgili olarak uyguladığımız tedbirler bunları önledi. Bugün Azerbaycan'da mali durum sağlam, istikrarlı yapıya sahiptir. Azerbaycan'ın ulusal para birimi-manat tam stabildir.
Ekonomi alanında uyguladığımız önlemler arasında birçok ülkelerle yaptığımız verimli işbirliği önemli yer tutmaktadır. Biz ülkemizi tüm dış dünyaya açmışızdır. Biz açık, serbest ekonomi yolu ile ilerleyen bir ülkeyiz. Bunun esasında Azerbaycan dünyanın birkaç büyük petrol şirketi ile ülkemizin petrol ve gaz rezervlerinin birlikte işletilmesine ilişkin tarihi öneme sahip anlaşmalar imzalamıştır. Bu anlaşmalar artık hayata geçiriliyor. Biz onların pratik sonuçlarını almaktayız. Bunlar ve ekonomi alanında yaptığımız tüm diğer çalışmalar yabancı sermayenin Azerbaycan'a hızlı girişini sağlamıştır.
Azerbaycan'da kişi başına yabancı sermaye yatırımı şimdi 160 dolar düzeyindedir. Bu rakam Bağımsız Devletler Topluluğu'na üye olan ülkeler arasında en yüksek rakamdır. Biz petrol ve gaz sektöründe dünyanın büyük şirketleri ile yaptığımız çalışmaların yalnız Azerbaycan için değil, bunun yanı sıra tüm Kafkasya için, Orta Asya için, Hazar Denizi havzası için çok önemli bir çalışma olduğu kanaatindeyiz.
Petrol ve gaz sektöründe imzalanan anlaşmaların temelinde gerçekleştirilecek projeler gereğince önümüzdeki 25-30 yıl boyunca Azerbaycan'da yaklaşık olarak 45-50 milyar ABD doları değerinde yatırım yapılacaktır. Azerbaycan'ın bu anlaşmalardan sağlayacağı gelir yaklaşık olarak 200 milyar dolar değerindedir. Azerbaycan'ın bu alanda yaptığı çalışmalar, belirttiğim gibi, Azerbaycan üzerinden Transkafkasya petrol ve gaz boru hattının inşası ve böyle bir büyük projenin yaşama geçirilmesi için iyi bir temel oluşturuyor.
Bunların hepsi Azerbaycan'ın bugünü ve geleceği açısından çok önemlidir. Fakat bizim diğer ülkelerle yaptığımız işbirliği artık ekonominin tüm alanlarını kapsamaktadır. Şimdi Azerbaycan'da 1300'den fazla yabancı şirket faaliyet gösteriyor.
Özelleştirme programı doğrultusunda ekonomik reformlar geniş kapsamlı olarak uygulanmaktadır. Özelleştirme programının uygulanması kendi olumlu sonuçlarını veriyor. Azerbaycan'da küçük ve orta ölçekli işletmelerin özelleştirilmesi süreci sonuçlanmıştır, büyük işletmelerin ise özelleştirilmesi önümüzde duran hedefimizdir.
Azerbaycan'da ekonomik reformlar gereğince uygulanan toprak reformu önemli yer tutmaktadır. Biz 1995 yılının sonunda çok cesur adımlar attık. "Toprak reformu hakkında" radikal bir yasayı kabul ettik ve geçen kısa süre boyunca bu yasayı uygulamaktayız. Toprak reformu yasası Azerbaycan'da toprağın özel, şahsi mülkiyete verilmesi ilkesine uygun olarak gerçekleştiriliyor. Biz bunu artık uyguluyoruz. Bugüne kadar Azerbaycan'da şahsi mülkiyete, özel mülkiyete verilmesi öngörülen toprakların %80'i artık özel mülkiyette yer almaktadır.
Tarım sektörünün hayvancılık alanı tamamen özelleştirilmiştir. Bunların sonucu olarak Azerbaycan'da tarım ürünlerinin, gıda ürünlerinin üretimi hayli artmış ve sanıyorum, yakın zamanlarda Azerbaycan gıda ürünleri ile kendi kendine yeterli olacaktır.
Ben dün Moskova televizyon kanalında Kırgızistan'da toprağın özel kullanıma verilmesi hakta referandumun yapılması ile ilgili haberi izledim. Ferahlatıcı bir durumdur. Ama biz bunu artık kabul ettiğimiz yasa uyarınca gerçekleştirmişiz. Halk da bizim yasayı doğru bulmuştur ve uygulamaktadır. Bellidir ki, Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi birçok ülkelerde bu mesele -toprak reformu, toprağın özel kullanıma sunulması problemi çok çarpıcı özelliklere sahiptir. Ancak Azerbaycan kanıtladı ki, Azerbaycan halkı hakikaten de özelleştirmenin uygulanmasına, işletmeciliğin oluşmasına ve serbest ekonominin sağlanmasına eğilimlidir ve bu yüzden bizim kabul ettiğimiz yasalar, aldığımız önlemler halk tarafından, vatandaşlar tarafından takdirle karşılanıyor ve onları başarıyla uyguluyorlar.
Böylece, Azerbaycan geçtiğimiz 5 yıl içinde hükümet bunalımını, siyasi bunalımı atlattı. Azerbaycan'da sosyo-politik istikrar sağlandı ve bu süreç devam etmektedir. Biz ekonomide makroekonomik düzeyde istikrarı sağlamışızdır. Bunların hepsi Azerbaycan devletinin önümüzdeki yıllarda daha büyük başarıyla gelişmesi için temel oluşturmuştur.
Bu başarıların yanı sıra biz yaşamımızın tüm alanlarındaki kusurları, eksiklikleri de görüyoruz ve yapılan yanlışların da farkındayız. Bunların ülkemize ne kadar zarar verdiğini iyi biliyoruz. Ne yazık ki, Azerbaycan'da iktidar makamlarında, devlet organlarında, yürütme makamlarında hâlâ kendi görevlerini gereğince yerine getirmeyen şahıslar da bulunmaktadır. Görevlerini kendi çıkarları için kötüye kullananlar, yasaları ihlal edenler, rüşvet alanlar, yolsuzluk yapanlar var. Azerbaycan'da serbest ekonominin yerleşmesine engel olan unsurlar da var. Biz, bir yandan Azerbaycan'da girişimciliğin gelişmesi için çalışıyoruz, girişimciler kesimini oluşturmak istiyoruz, kişilere mal sahipliği özelliklerini telkin etmek istiyoruz ve insanların her birinin kendi işi ile serbest, kendi istediği biçimde uğraşması için gereken ortamı sağlamak istiyoruz, böylece serbest ekonominin, piyasa ekonomisinin gelişmesini istiyoruz.
Fakat, ne yazık ki, iktidar makamlarında bizim bu çalışmalarımıza engel olanlar da var. Yerli yönetim otoritelerinde, çeşitli bakanlıklarda yapılan yolsuzluklar, emniyet teşkilatlarında yapılan yanlışlıklar ve kusurlar bizim bu politikamızın ve önlemlerimizin uygulanmasına engel oluşturuyor.
Biz iyi biliyoruz ki, uygulanan ekonomik politika, yapılan reformlar ekonominin genel olarak kalkınmasının yanı sıra, dar gelirli kesimin durumunu da belli oranda olumsuz yönde etkilemektedir. Bu yüzden biz reformlarımızın sosyal yönüne de büyük duyarlılık gösteriyoruz ve bundan böyle bu, bizim ilgi odağımzıda olacaktır. Dar gelirli kişilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için biz etkin önlemler alacağız. Ekonominin kalkınmasını dikkate alarak, gelirlerimizi artırarak, bütçeyi geliştirerek gelecek devirlerde ücretlerin yükselmesini sağlayacağız, emekli aylıklarının, ödeneklerin yükselmesini temin edeceğiz. Böylece dar gelirli ailelere, dar gelirli kesimlere özel özen göstereceğiz. Bu, bizim öncelikli görevlerimizdendir.
Bu alanda özellikle Ermenistan silahlı kuvvetlerince işgal edilmiş topraklardan zorla göç ettirilmiş, yerinden-yurdundan uzak düşmüş vatandaşlarımızın durumu, onların yaşam koşulları ve maddi durumu bundan böyle de bizim ilgi odağımızda olacaktır. Ben bugün itiraf etmeliyim ki, tüm yapılan çalışmalara, alınan tedbirlere rağmen çadır kamplarında yaşayan soydaşlarımız çok zor ve sıkıntılı durumdalar. Bu çadırlarda kalan insanları gören herkes bir yandan dehşete kapılıyor, öbür yandan ise bu, halkımızın acılara ne kadar dayanıklı olduğunu kanıtlıyor.
Ben işgal altındaki topraklardan göç ettirilen ve göçmen kamplarında kalan kişilerle önceler de, özellikle son aylarda da görüşmüşümdür. Çadır kamplarının hemen hemen çoğunu ziyaret ettim. Çadırları dolaştım, insanlarla konuştum, onların durumunu kendi gözlerimle gördüm. Hakikaten de, evini, eşyalarını, malını, mülkünü kaybederek, yakınlarını kaybederek, kanı dökülerek, şimdi gelip yazın yakıcı sıcaklarda da, kışın ayazlı günlerde de çadırlarda yaşamak büyük dayanıklılık, büyük kahramanlık ister.
Bu yüzden ben beyan etmişim ve bugün birkez daha söylüyorum ki, işgal altındaki topraklar kurtarılıncaya kadar halkın bu kesiminin durumunun iyileştirilmesi, acılarının hafifletilmesi için biz ek önlemler almalıyız. Ancak bizim önlemlerin yanı sıra iktidar makamlarında çalışan herkes, her sorumlu şahıs, durumu iyi olan her vatandaş soydaşlarımıza ilgi göstermelidir. Bu bizim ulusal borcumuzdur. Bu, bizim yurttaşlık ödevimizdir.
Ben bugün beyan ediyorum ki, yaşamın farklı alanlarında mevcut olan yanlışların giderilmesi yönündeki çalışmalarla ve iktidar makamlarının faaliyetinin pekiştirilmesi doğrultusundaki çalışmalarla bundan böyle daha yakından ilgileneceğiz. Bakanlar Kurulunun faaliyeti geliştirilmelidir. Bakanlaıkların faaliyeti geliştirilmelidir. Siz biliyorsunuz, fakat bunu bir daha belirtmek istiyorum ki, son iki yılda biz Azerbaycan'da cumhuriyetin yönetim makamlarının yapısında büyük değişikliler yaptık. Birçok bakanlıklar, devlet komiteleri ve genel idareler, şirketler feshedilmiştir. Onlara ait işletmeler, örgütler özelleştirilmiş veya özelleştirme süreci içindeler. Bizim bu tedbirlerimiz bundan böyle de devam edecektir. Hem bakanlıkların yapısında değişiklilker gerçekleştirilecek, hem de Bakanlar Kurulunun faaliyeti geliştirilecektir.
Biz ekonomi alanında yaptığımız çalışmaların hepsini dünya tecrübelerinden faydalanmak suretiyle gerçekleştiriyoruz. Şu açıdan biz Uluslararsı Para Fonu (İMF) ile, Dünya Bankası ile, Avrupa Birliği'nin Ekonomi Komisyonu ile çok sıkı işbirliği yapıyoruz, onların tavsiyelerini etkin bir biçimde değerlendiriyoruz. Ben bugün beyan ediyorum ki, bunlar bize çok faydalar sağlıyor. Bizim bu alanda yaptığımız çalışmaların, ekonomide ortaya çıkan pozitif değişikliklerin, ekonomik reformların uygulanmasının ve onların sonuçlarının Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası tarafından takdirle karşılanmasından memnunum. Ben bu işbirliği dolayısıyla teşekkür ediyorum ve bugün beyan ediyorum ki, biz bundan böyle de piyasa ekonomisi yolunda, ekonomik reformların uygulanması yolunda ilerleyeceğiz, dünya ekonomisi ile daha sıkı işbirliği yapacağız ve dünya ekonomisinin artık denenmiş olan tecrübelerinden daha iyi faydalanacağız.
Ben halk tarafından yeniden seçilen bir cumhurbaşkanı olarak beyan ediyorum ki, biz Azerbaycan'da mevcut durumu tam objektif, düzgün ve adaletli olarak değerlendiriyoruz. Elde ettiğimiz başarıları da görüyoruz, ancak aynı zamanda eksikliklerin, noksanların, kusurların ve yapılan yanlışların da farkındayız. Bu yüzden ben, Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak, gelecek çalışmalarımda olumlu eğilimlerin gelişmesini sağlamak ve mevcut kusurları ortadan kaldırmak için çalışacağım. Sanıyorum, biz bunları başaracağız.
Azerbaycan geçtiğimiz beş yılda kanıtladı ve tüm dünyaya sergiledi ki, Azerbaycan'da demokratik, laik, hukuk devleti kuruluyor, Azerbaycan demokrasi yolunda ilerliyor. Bugün ben bir daha beyan ediyorum, bu bizim stratejik yolumuzdur ve biz tutarlı bir biçimde bu yolda ilerleyeceğiz ve bu yoldan hiçbir zaman sapmayacağız.
Demokratik kalkınma yolu, demokratik kuruculuk yolu, Azerbaycan da dahil olmak üzere her ülkede iktidar mühalefet ilişkilerini de kendinde yansıtıyor. Tabii ki biz demokrasiyi kurarak, demokrasiyi oluşturarak, demokrasiyi geliştirerek muhalefetin varlığının ve mevcutluğunun bilincindeyiz. Bu olmadan demokrasi de gerçekleşemez. Bu yüzden de ben gelecek faaliyetimde iktidar muhalefet ilişkilerinin kurulmasını diliyorum ve onların dünya deneyimlerinden faydalanarak daha sağlam bir düzeye taşınmasını temenni ediyorum. Biz iktidar muhalefet varlığının bilincindeyiz ve Azerbaycan'da bu faktörün gerçekliğinin ve gelecekte de var olacağının tümüyle bilincine varmaktayız.
Bu yüzden tüm mühalif güçlerle karşılıklı anlaşmaların, gerekli müzakerelerin yapılması için biz iktidarın kapısı her zaman açıktır. Ben ümit ediyorum ki, artık biz beş yıllık bir süreyi geride bıraktıktan sonra, Azerbaycan'da devlet düzeni prensipleri daha sağlam zemine oturdulduktan sonra ve nihayet 11 Ekim'de Azerbaycan'da adil, serbest, özgür koşullar altında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra bizim iktidar mühalefet ilişkilerini düzenleme olanaklarımız daha fazladır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı ve Azerbaycan iktidarı her bir müzakereye, her bir görüşmeye hazırdır. Sanıyorum, muhalif güçler de Azerbaycan'ın ulusal çıkarlarını herşeyden yüce tutmalılar, Azerbaycan'ın devlet bağımsızlığını herşeyden yüce tutmalılar, Azerbaycan'ın bağımsız devlet gibi var olmasını ve kalkınmasını herşeyden yüce tutmalılar ve biz bu ilkeler uyarınca, bunlara dayanarak bundan böyle de işbirliği yapabiliriz.
Geçtiğimiz beş yıl boyunca Azerbaycan dengeli olarak planlı bir dış politika izlemiştir. Bizim dış politikamız başarılı olmuş ve kendi olumlu sonuçlarını vermiştir. İşte bunların sonucu olarak geçtiğimiz beş yılda dünyanın gelişmiş ülkeleri, öncül ülkeleri de dahil birçok ülkelerle Azerbaycan arasında sıkı bir işbirliği oluşmuştur. Azerbaycan'dan bu ülkelere birçok resmi ziyaretler gerçekleşmiş, birçok ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, parlamento başkanları, üst düzey temsilci heyetleri Azerbaycan'a ziyarette bulunmuşlar. Ülkelerarası nitelikte birçok anlaşmalar, sözleşmeler imzalanmıştır. Geçen yıllarda Azerbaycan tüm uluslararası kuruluşlarda temsil olunmuş ve uluslararası kuruluşlarda etkin bir biçimde faaliyet göstermiştir.
Tüm bunların sonucunda Azerbaycan dünya birliğinde kendine özgü bir yer edinmiştir. Azerbaycan bağımsız bir devlet gibi, demokratik devlet gibi, serbest, özgür ekonomi yolu ile ilerleyen bir devlet gibi dünyada tanınmıştır ve dünyanın birçok ülkeleri Azerbaycan'a çok büyük ilgi duyuyorlar ve Azerbaycan ile daha yoğun ilişkiler kurmak için girişimlerde bulunuyorlar.
Azerbaycan uyguladığı dış politika ile Kafkasya bölgesinde de kendi hizmetlerini sunmuştur. TRACECA projesinin uygulanması alanında yapılan çalışmalar sonucunda bu sene 7-8 Eylül tarihlerinde Azerbaycan'da tarihi Büyük İpek Yolunun yeniden canlandırılması ile ilgili çok saygın uluslararası toplantı düzenlendi. 9 ülkenin devlet ve hükümet başkanları dahil olmak üzere bu toplantıya 32 ülkenin temsilcileri katıldılar. Toplantıda 13 uluslararası örgütün temsilcileri de iştirak ettiler. Büyük İpek Yolunun kendi faaliyetini durdurduğu Ortaçağdan bu yana ilk defa Bakü'de, uluslararası bir toplantıda tarihi kararlar alındı. Büyük İpek Yolunun restorasyonu ile ilgili Bakü Deklarasyonu ve anlaşmalar imzalandı. Bu bizim için tarihi bir olgudur, aynı zamanda Azerbaycan'ın Doğu ile Batı, Avrupa ile Asya'nın birleştirilmesi yönünde çok gerekli olduğunun göstergesidir ve Azerbaycan'ın bu yönde uyguladığı çalışmaların sonucunu gösteriyor.
Biz Avrupa kıtasında bulunuyoruz. Ama bunun yanı sıra biz Avrupa ile Asya arasında kendi ülkemizde, kendi halkımızın tarihinde, ulusal kültüründe, tarihi köklerinde ve zihniyetinde Doğu ile Batı'nın, Avrupa ile Asya'nın sentezini oluşturuyoruz. Bu yüzden de kendi tarihi misyonumuzu anlıyoruz ve bunu gerçekleştirmek için şimdiye kadar gerekli çalışmaları yapmışız ve düşünüyorum ki, Bakü Uluslararası Toplantısına da bu konuda çok yüksek değer biçilmelidir.
Bundan böyle de biz bu alanda kendi çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Biz dış politika alanında izlediğimiz yola bundan böyle de devam edeceğiz. Biz dünyada barışın sağlanmasını istiyoruz, Kafkasya'da barış istiyoruz, bölgemizde barıştan yanayız ve bunu sağlamaya çalışacağız. Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik olarak 10 yıl önce başladığı askeri saldırı Ermenistan'la Azerbaycan arasında savaşın çıkmasına, askeri ihtilafa neden olmuştur, aynı zamanda bizim bölgede, Kafkasya'da barışın bozulmasına yol açmıştır.
Bellidir ki, Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı yaptığı saldırı sonucunda birtakım nedenler yüzünden Azerbaycan topraklarının %20'si Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. Bir milyondan fazla soydaşımız işgal altındaki topraklardan zorla göç ettirilmiştir ve onlar çok zorlu koşullarda yaşıyorlar. İşgal edilmiş topraklarda Azerbaycan'ın tarihi anıtları, dini kutsal yerleri, camileri, tüm serveti, tüm ekonomisi tahrip edilmiştir. Azerbaycan'a büyük darbeler vurulmuştur, onbinlerce insan şehit olmuş, canlarını kurban etmiş, kanlar dökülmüştür. Savaş dolayısıyla onbinlerce kişi malül, sakat durumuna düşmüşler, Azerbaycan'da şehit ailelerinden ibaret büyük bir grup oluşmuştur. Bunların hepsi Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı yaptığı saldırının sonuçlarıdır.
Azerbaycan halkı hiçbir ülkeye karşı tacizde bulunmamış, sadece kendi egemenliğini, kendi topraklarını savunmuştur. Azerbaycan'ın yiğit oğulları kendi vatanlarını, topraklarını savunurken şehit olmuşlar. 1990 senesinde Sovyet Hükümetinin Azerbaycan'a karşı yaptığı taciz sonucunda da Azerbaycan'da kanlar dökülmüş, Azerbaycan'ın suçsuz insanları taciz sonucunda şehit olmuşlar.
Ben bugün yemin töreninde Azerbaycan'ın bağımsızlığı, egemenliği, topraklarının müdafaası uğruna şehit olanların hepsinin hatırası önünde saygıyla eğiliyorum ve onların anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunmanızı rica ediyorum.
Allah'tan tüm şehitlerimize rahmet diliyorum.
Tüm bu kayıplara, tüm bu yaralara rağmen, Azerbaycan devleti Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığını barışçıl yolla çözmeye çalışıyor. Mayıs 1994 yılında ateşkesle ilgili anlaşma imzalandı. Geçen dört yıldan fazla süre boyunca biz ateşkes anlaşmasına bağlı kalmışız ve barış görüşmeleri yapıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda yapılan müzakereler ve çalışmalar sorunun barış yolu ile çözümü için iyi bir temel oluşturuyor ve bize bu yolda güven veriyor. AGİT, onun oluşturduğu Minsk Grubu bu sorunun barışçı yolla çözümü için çalışıyor. Şimdi Minsk Grubuna üç büyük devlet-Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa başkanlık ediyor. AGİT Minsk Grubunun yaptığı çalışmalara bugün ben değer veriyorum ve özellikle 1994 senesinde AGİT'in Budapeşte Doruk Toplantısı'nda ve 1996 senesinde AGİT Lizbon Zirvesi'nde alınmış olan kararları ve yapılan açıklamaları takdirle karşılıyorum. Biz AGİT Minsk Grubu eşbaşkanlarının 1997 yılının ikinci yarısında ve 1998 yılının başlarında sundukları önerileri de kabul etmişiz ve onların temelinde barış müzakerelerini sonuçlandırmaya hazırız. Bugün ben bir daha beyan ediyorum, Azerbaycan devleti Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının öncelikli olarak barış yoluyla çözümüne önem veriyor. Biz AGİT Minsk Grubuna, onun eşbaşkanlarına güveniyoruz, onlarla şimdiye kadar yaptığımız işbirliğini bundan böyle de sürdürmeye hazırız.
Ama dünya bilmelidir, herkes bilmelidir ve AGİT, onun Minsk Grubu da bilmelidir ki, problemin barışçıl yoldan çözümü Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü prensiplerine dayanmalıdır. Biz hiçbir zaman herhangi bir komşu ülkenin topraklarına saldırıda bulunmadık ve bugün de bulunmuyoruz. Hiçkimsenin toprağında gözümüz yok. Biz Azerbaycan devlet bağımsızlığını kazandığında Birlemiş Milletler tarafından tanındık, Azerbaycan'ın devlet sınırları içinde olan bağımsız Azerbaycan'ın bütünlüğünü savunuyoruz ve bundan böyle de savunacağız.
Dağlık Karabağ sorununun, Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının çözümü işte bu çerçevede olabilir. Biz toprağımızın herhangi bir parçasını hiçbir zaman hiçbir ülkeye kaptıramayız. Azerbaycan'ın sınırlarının dokunulmazlığı, toprak bütünlüğü bizim için kutsaldır. Biz bu kutsal amaçlara ulaşmak için bundan böyle de çalışacağız ve tüm olanaklardan faydalanıp Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün sağlanmasına çalışacağız.
Değerli arkadaşlar, değerli yurttaşlar!
Biz bağımsız Azerbaycan'ın kalkınmasında yeni aşamaya giriyoruz. Önümüzde büyük amaçlar duruyor. Biz 21.yüzyıla doğru ilerliyoruz. 20.yüzyıl Azerbaycan halkının tarihinde özel bir yere sahiptir. 1918 senesinde devlet bağımsızlığını kazanmış, sonra ise kaybetmiştir. 70 yıl totaliter rejim, komünist rejimi altında varlığını sürdürmüştür.
Devlet bağımsızlığına kavuştuktan sonra Azerbaycan sıkıntılı bir dönemden geçmiştir. On yıl önce Ermenistan'ın yaptığı askeri saldırı Azerbaycan'daki yaşamı, insanların yaşamını gerginleştirmiş ve Azerbaycan'ın kalkınmasında birçok zorluklar çıkarmıştır. Ancak bunlara rağmen biz geleceğe iyimser bakıyoruz. Ben Azerbaycan'ın geleceğinin çok güzel olacağı inancındayım. Bizim bugün yapacağımız çalışmalar ve uyguladığımız önlemler Azerbaycan'ın tutarlı bir biçimde kalkınmasını sağlayacaktır.
Azerbaycan'ın geleceği gençlere aittir. Biz, Azerbaycan'ın bugünkü genç kuşağı, Azerbaycan'ın gelecek kuşakları için sağlam temeller hazırlıyor, iyi esaslar oluşturuyoruz. En önemli faktör şu ki, Azerbaycan'ın bağımsız devleti kurulmuş, güçlendirilip geliştiriliyor. Azerbaycan'ın devlet bağımsızlığı dönmezdir ve ebedidir.
Biz 21.yüzyıla daha kudretli, bağımsız bir Azerbaycan devletinin girmesini istiyoruz. Gelecek kuşaklara daha mutlu yaşam sağlamak istiyoruz. Azerbaycan'ın olanaklarını iyi değerlendirerek, ekonomiyi geliştirip Azerbaycan halkının refahını artırmaya çalışıyoruz. Biz dünyanın ilerici devletleri, toplulukları ile bundan böyle de işbirliği yapacağız. Özgür, serbest, demokratik bir ülke gibi Azerbaycan gelişecek ve Avrupa ile Asya'nın kavuştuğu bir yerde kendi tarihi hizmetlerini sunacaktır.
Değerli yurttaşlar, siz emin olabilirsiniz ki, ben bu zor ve büyük sorumluluk gerektiren görevlerimin bilincine varmaktayım ve sizin bana beslediğiniz güvenin benim için ne kadar değerli olduğunu bilmenizi rica ediyorum. Ben bu güvene büyük bir sorumlulukla yaklaşıyorum. Sizleri temin ederim ki, tüm varlığımla bu itimadı sarsmamak için çalışacağım ve gelecek yıllarda Azerbaycan'ın hızlı kalkınmasını sağlayacağım.
Yaşasın Azerbaycan halkı!
Yaşasın demokratik, kudretli, bağımsız Azerbaycan!