Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev´in, GUÖAM üyesi ülkelerin ve diğer devletlerin ticaret ve sanayi odaları başkanları ile görüşmesi - Cumhurbaşkanlığı Sarayı, 4 Mayıs 2001


Haydar Aliyev: Ben sizi selamlıyorum, Azerbaycan'a hoşgeldiniz! GUÖAM ülkeleri ve onların yanı sıra diğer Doğu Avrupa ülkeleri ve Baltik devletlerinin ticaret ve sanayi odaları düzeyinde bir araya gelerek görüş alışverişi yapma, sorunları tartışma ve karşılıklı ilişkilerin yaygınlık kazanması olanaklarını araştırma kararı almaları beni memnun etti. Bu görüşmenin Azerbaycan'da yapılması önerisini bana söylediklerinde ben bunu büyük bir dikkatle değerlendirdim ve takdir ettim, ben sizi de alkışlıyorum.

Ben sizin burada verimli çalışmalar yaptığınızı biliyorum. Cumhuriyetimizin Başbakanı Artur Rasizade dün sizin sempozyumun açılışına katıldı. Kendisinden benim selamlarımı size iletmesini rica ettim. Muhtemelen iletmiştir. Şimdi çalışmalarınız sona eriyor ve benimle görüşmek istediğinizi bildirmişsiniz. Ben de sizinle görüşmekten memnun oldum. Şimdi sizi dinlemek isterim.

Süleyman Tatlıyev (Azerbaycan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): Sayın Cumhurbaşkanı, herşeyden önce, izninizle, konuklarımız adına Sizi yürekten selamlamak ve bizimle görüşmeye zaman ayırdığınız için teşekkür etmek isterim. Sizin devlet işlerinizin çok yoğun olduğunu biliyoruz. Sizin için her dakika değerlidir. Bu yüzden de bizimle görüşmeye zaman ayırdığınız için Size içten şükran ve teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Bu sempozyumun yapılması düşüncesi bizde Siz - GUÖAM üyesi ülkelerin başkanları New York'ta binyıl zirvesi çerçevesinde bir araya geldiğiniz sırada ortaya çıkmıştı. Orada siz bölgede barışın, güvenliğin sağlanması, ekonomik ilişkilerin daha geniş alanları kapsamasına yönelik çok önemli konuları ele aldınız. Siz İpek yolunun restorasyonu üzerine geniş kapsamlı görüşmeler yaptınız. Bunun ardından bizde şöyle bir düşünce oluştu: Neden bizler, odalar çabalarımızı birleştirip bu dev projelerin uygulanmasına ilişkin çalışmada yer almayalım? Biz meslektaşlarımızla istişare yaptık, onlar önerimizi memnuniyetle karşıladılar ve biz iki günlük toplantı yaptık. Çalışma çok yararlı oldu, önce genel bir oturum düzenledik, ardından beş tartışma toplantısında çok çeşitli konuları görüştük. Bunlar sırf ticaret ve sanayi odalarını ilgilendiren mesleki konulardı. Biz ekonomik ilişkilerimizin genişletilmesi konularını da masaya yatırdık. Bugün çalışmamızı tamamladık, Litvanya Cumhuriyeti, Çeh Cumhuriyeti, Letonya Cumhuriyeti ile geleceğe yönelik işbirliğine ilişkin ortak sözleşmeler imzaladık.

Umarım, bugünkü sempozyum Sizin önünüzde belirlediğiniz hedeflerin gerçekleştirilmesine katkıda bulunmamız için bize ekonomik, ticari ilişkielrimizi daha de genişletme olanağını sağlayacaktır.

Guram Axvlediani (Gürcistan Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı): Zatıâliniz, çok saygıdeğer cumhurbaşkanı, biz, GUÖAM ülkeleri ticareti ve sanayi odalarının birinci sempozyumuna katılanlar Sizin tarafınızdan kabul edilmek gibi büyük bir şerefe nail olduk. İlginizden dolayı size teşekkür ediyor ve bunu, birliğimizin pekişmesi ve gelişmesine ilginizin bir göstergesi olarak değelendiriyoruz. Sempozyum, bize birçok ekonomik konuları görüşme, onların çözümünde ticaret ve sanayi odalarının rolünün netleştirilmesi olanağını sağladı. Umarız, istişarelerimiz ve imzalanmış resmi belge GUÖAM ülkeleri işadamları arasında ilişkilerin daha da pekişmesine katkıda bulunacaktır .

Biz sempozyumun en iyi şekilde organize edildiğini özellikle belirtmek isteriz. Bu çalışmada eski dostumuz Süleyman Tatlıyev'in, Azerbaycan Ticaret ve Sanayi Odası çalışanlarının büyük emeği vardır. Ben Sizin güzel kentiniz Bakü ile ilgili edindiğim güzel duyguları ifade etmeden geçemem.

Dünyada milliyet, dil ve din farklılıklarına rağmen var olduğu sürece böylesine dost ve sıcak komşuluk ilişklilerine sahip olan halklar bulmak zordur. 26 Mayıs 1918'de Gürcistan ilk defa bağımsızlığını ilan ettikten sonra Feteli Han Hoyski ve onun silah arkadaşları Tiflis'te bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'ni ilan ettiler. Bizim memleketlimiz Alimerdan bey Topçubaşov ise Azerbaycan Parlamentosu'nun ilk Başkanı seçildi.

Azerbaycan tarihinin, bilim ve kültürünün bazı bildik önemli olaylarının Gürcistan'la bağlantılı olması, keza Gürcistan'ın birçok seçkin adamlarının Azerbaycan'la bağlantısının olması bizi çok mutlu etmektedir. Ekselans, Siz ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Eduard Şevarnadze en seçkin siyasi liderlerdensiniz. GUÖAM'ın kapsadığı bölgede ulusun ve devletin çıkarlarının ekonomi politikası ve bütünleşme süreçleri ile uyumlu bir şekilde nasıl gerçekleştirildiğini Sizin şahsınızda öğrenmeyi başardık. Sizin girişiminiz üzerine başlamış olan Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Büyük İpek yolu gibi devletler arası dev projelerin gerçekleştirilmesi ülkelerimizin ekonomisine hareketlilik kazandıracak ve halklarımızın yaşamını değiştirecektir.

Gürcistan, bu tarihi süreçlerde Sizin rolünüze özel değer veriyor. Ekselans, ilginize ve böylesine önemli bir görüşmede konuşma fırsatı sağlandığı için Size, evsahiplerine, burada bulunan herkese bir kez daha teşekkür ederim.

Viktor Yanovsky (Ukrayna Ticaret ve Sanayi Odası Birinci Başkan Yardımcısı): Çok saygıdeğer Haydar Aliyeviç, herşeyden önce, yoğun çalışma temponuz arasında bize vakit ayırdığınız ve görüşme imkanı sunduğunuz için ben de Ukrayna heyeti adına Size teşekkür etmek isterim.

Buraya, bizim çok ilgimizi çeken önemli bir sempozyuma - GUÖAM ülkeleri arasında işbirliğini konu alan ve bu tür işbirliğine ilgi duyan diğer ülkelerin de iştirak ettiği sempozyuma Azerbaycan Ticaret ve Sanayi Odasının daveti üzerine katılıyoruz. Azerbaycan Ticaret ve Sanayi Odası ile bizim aramızda uzun zamandır sıkı dostluk bağları bulunuyor. İşbirliği sözleşmemiz var ve öncelikli olarak ekonomi alanı ile ilgili bilgi alışverişi yapıyoruz. Bu ise girişimcilerimizin daha yoğun ilişkiler kurmasına katkıda bulunuyor.

Bakü'de biz - ki çoğumuz buraya ilk defadır geliyoruz,- Azerbaycan'da ekonomik durumun reel anlamda iyileştiğine, sanayi üretimin arttığına, halkın refahının yükseldiğine tanık olduk.

Biz Azerbaycan ekonomisine yabancı yatırımlar dahil olmak üzere sermaye yatırımlarının yapıldığını görüyoruz ve bu, Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın belirlediği çizginin tasvip edildiğinin ve uygulandığının bariz kanıtıdır.

Sayın Haydar Aliyeviç, önemli bir devlet adamı olarak, ülkelerimiz arasında dostluğun ve işbirliğinin pekişmesine bizzat büyük katkıda bulunan bir insan olarak Ukrayna'da size derin saygı duyuyorlar, sayıyorlar. Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Daniloviç Kuçma ile kişisel dostluğunuza da çok değer veriyorlar. Madem devlet başkanları arkadaşlar, doğal olarak, yalnız Azerbaycan ve Ukrayna'nın değil, tüm diğer üye ülkelerin ticaret ve sanayi odaları başkanlarının da dost olacaklarını umuyorum. Bölgemizde işbirliğinin pekiştirilmesi, yeni iş olanaklarının bulunması için ticaret ve sanayi odalarının neler yapabileceklerini ortaya koymayı başlıca hedef edinen sempozyumumuz da asıl böyle bir dostluk ve işbirliği ortamında geçti. Bağımsızlğımızın 10 yılı boyunca birçok ilişkiler bozulduğu için onları tekrar onarmak ve aynı zamanda yeni ekonomik ilişkiler geliştirmek gerekir. Tabii, onun için de ticaret ve sanayi odalarının rolü, işadamlarına bilgi alışverişinde her türlü yardımın sağlanması, fuar çalışmalarına, menşe sertifikası dahil çeşitli sertifikaların verilmesine yönelik tüm olası faaliyetlerin ve birçok diğer hizmetlerin yapılmasından oluşuyor.

Uluslararası birikimler, 1999 yılında Paris'te 400.yıldönümü kutlayan ticaret ve sanayi odalarının çok büyük önemi olduğunu gösteriyor. Sivil toplum kuruluşlarının, bunun yanı sıra işadamlarının çıkarlarını temsil eden odalar iktidar organları ile ortak hareket ediyorlar. Sırasıyla Azerbaycan dahil birçok ülkelerde iktidar makamları odaların faaliyetini destekliyor, ticaret ve sanayi odaları ile ilgili yasalar kabul ediyorlar. Biz ülkemizde de Ticaret ve Sanayi Odası yasasının bulunmasından ve onun ülke ekonomisinde örgütümüzün statüsünü düzenlemesinden memnunuz. Bizim sempozyuma katılanlar, ticaret ve sanayi odalarının bir koordinasyon kurumunun - ülkelerimizin iş çevrelerine yardım edilmesi konusunda örgütlerimizin eşgüdümlü çalışmalarına katkısı olacak bir organın - kurulmasının önemini de bildirdiler. Umarız, böyle bir organ kurulduktan sonra o, GUÖAM'daki bu işbirliği kapsamında oluşturulacak diğer koordinasyon kurumları ile sıkı temas içinde çalışacaktır.

İzninizle, ilginize ve konuşma fırsatından dolayı size teşekkür etmek isterim.

Georgi Kuku (Moldova Ticaret Odası Başkanı): Ekselansları, çok saygıdeğer Haydar Aliyeviç, bizim sempozyum, çalışmamız sona erdikten sonra Sizinle bir araya gelmek bizzat benim için, zannedersem, burada bulunan herkes için de büyük bir şereftir. Söylemek istediğim şudur ki, ticaret ve sanayi odalarının çok yönlü ilişkileri vardır, biz değişik toplantılarda bir araya geliyoruz. Fakat sizin hükümetin, bilhassa Azerbaycan Ticaret ve Sanayi Odası Başkan'ının yardımı ile burada, Azerbaycan'da düzenlemiş olduğu böyle bir toplantı, böyle verimli, ciddi bir çalışma şimdiye kadar yapılmamıştır.

Biz faaliyetimizin birçok konularını ve GUÖAM kapsamında gelecek çalışmalarımızla ilgili konuları iki gün zarfında, gerçekten, özenle ve büyük titizlikle ele aldık. Çok ilginç öneriler yapıldı, pekçok düşünce üretildi. Biz tüm bunları inceledik ve anlaşılan, belgeler üzerinde daha çok çalışmamız gerekecektir.

Çok saygıdeğer Haydar Aliyeviç, ben, bizim hepimiz, buradan Azerbaycan hakkında, ülkenizde yaşanan değişimler hakkında çok olumlu, güzel, iyi izlenimlerle ayrılıyoruz. Eski Cumhurbaşkanımız Luchinsky buraya gelirken, bana da onun beraberindeki resmi heyette bulunma şerefi nasip oldu. Ne kadar mesafe aldığınızı, dış ve iç politikada ne kadar doğru, akıllı adımlar attığınızı görüyorum. Herşey için, sempozyumun organizasyonundan dolayı Size teşekkürümü bildirir ve Sizi temin etmek isterim ki, ticaret ve sanayi odaları GUÖAM'ın politikasının gerçekleştirilmesine yardım edecekler.

Muzaffer Sabirov (Özbekistan Üreticiler ve İşadamları Odası Başkanı): Sayın Cumhurbaşkanı, Sizin güzel kentinizde bulunduğum ve burada Özbekistan'ı temsil ettiğim için çok mutluyum. Bugünkü toplantının tüm GUÖAM ülkelerinde ve sempozyuma katılmış ülkelerde ticaretin gelişmesini hızlandıracağını düşünüyorum. Benimle beraber Özbekistan işadamları da geldiler. Onlar burada aktif olarak çalıştılar ve şimdi bile çalışıyorlar. Zannedersem, bu sonuçlar Özbekistan ekonomisinin gelişmesi için iyi bir zemin sağlayacaktır.

Özbekistan'da güçlü ekonomk büyüme yaşanıyor. Muhtemelen Siz takip ediyorsunuz. Bu, dünkü grup toplantılarında vurgulandı. Bence, bu, tüm GUÖAM üyesi ülkelere, bizzat Azerbaycan’a karşılıklı yarar sağlayacaktır. Bildiğiniz üzere, bizim kendi limanımız yoktur. Birçok ürünler Hazar'da bulunan limandan ithal ve ihraç ediliyor ve bu işbirliği karşılıklı fayda sağlayacaktır.

Biz meslektaşlarımızla beraber bir bildiri imzaladık. Bildiride biz kendi ülkelerimizin hükümetlerine çağrıda bulunarak, malların bu ulaştırma ağı üzerinden dolaşımına yönelik engellerin kaldırılması ve bu mekanizmanın bugün bizim hepimize hediye edilmiş bir saat gibi tıkır tıkır çalışması isteğimizi bildirdik. Biz kendi ülkelerimizin ekonomisinin gelişmesine hizmet edeceğiz. Sayın cumhurbaşkanı, size ise bağımsız Azerbaycan'ın refahına yönelik çalışmalarınızda başarılar dilerim. İlginize teşekkür ederim.

Haydar Aliyev: Teşekkür ederim. Öncelikle çok kapsamlı konuşmalarınızdan dolayı size teşekkür ederim. Bence bu konuşmalar değil yalnız burada bulunanların, sempozyuma tüm katılanların bile görüşünü ortaya koymaktadır. Sempozyumun organizasyonundan ve yapılmış işlerden memnun kalmanıza sevindim. En önemlisi budur. Zira her iş yarar sağlamalı, formalite niteliği taşımamalıdır. Tüm bu konuşmalardan şunu anladım ki, toplantınız işte böyle oldu. Burada temsil olunan ülkelerin ticaret ve sanayi odaları arasında yoğun ilişkiler kurulmasının çok büyük önemi vardır. Ben anladığım kadarıyla buna GUÖAM ülkelerinin - Gürcistan, Ukrayna, Özbekistan, Azerbaycan ve Moldova ticarat ve sanayi odaları önayak olmuşlar. Bununla birlikte, birçok Doğu Avrupa ülkesi ve Baltik devletletinin temsilcileri bu sempozyumda eşit haklarla iştirak etmişler. Ben bunu tamamen yasal, doğal bir durum olarak değerlendiriyorum, zira bölgelerimiz birbiri ile çok yoğun ilişki içindedir. Elbette, dünyanın tüm ülkeleri, öncelikli olarak, kendi ekonomilerini geliştirmeye, güçlendirmeye ve halklaının refahını yükseltmeye çalışıyorlar. Bu ise dünya ekonomisine entegre olarak, ticaret, mal mübadelesi yapılarak ve diğer araçlarla sağlanıyor.

Bağımsızlığına henüz yeni, on yıl önce kavuşan ülkelerimiz karmaşık bir dönem yaşıyor. Zira biz bir sosyoekonomik, siyasi düzenden diğerine geçiş yapıyoruz. Fakat kimi zaman bazıları bu geçiş döneminin çok uzun sürdüğünü diyor. Onlar, tabii ki, yanılıyorlar. Zira 70 sene boyunca sosyalist ekonomisi ortamında, tüm dış alemden tecrit edilmiş bir ortamda yaşamış ülkelerin, bağımsızlık kazandıktan sonra aralarındaki, eski Sovyetler Birliği üyesi cumhuriyetler arasındaki bütünleşmiş ekonomik ilişkiler kesilmiştir. Ve doğal olarak, bu ülkeler bir iki sene zarfında bağımsız, egemen devletlerini kuramazlar, ekonomilerini piyasa ekonomisi ilkeleri temelinde geliştirmek için ekonomik reformlar, başka reformlar- hem siyasi, hem hukuksal, hem sosyopolitik reformlar yapamazlar. Bunun için zamana ihtiyaç vardır.

Ben çok memnunum, zira Sovyetler Birliği'nin çökmesinden sonra bağımsızlık kazanan ülkelerimizden her biri şu on yılda büyük bir mesafe almışlar. Bu, heyetleri buraya katılan eski Sovyet cumhuriyetlerinin, Sovyetler Birliği üyesi olmasalar bile, sosyalist ekonomisi yasaları ve komunist ideolojisi ile yaşamış Doğu Avrupa ülkelerinin örneğinde açıkça görülüyor. Doğu Avrupa ülkelerinin avantajı yalnız şu ki, onlar bağımsız devletlerdi, biz ise değildik. Fakat onlar da, biz de komünist ideolojisi ile, sosyalist ekonomisi ortamında, genel olarak sosyalizminn öngördüğü koşullar altında yaşıyorduk. Onun için de büyük bir fark olmamakla birlikte yine de bir fark sözkonusudur. Hem Sovyetler Birliği üyesi ülkelerimiz konusunda, hem dönemin Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi üyesi (KEYK) ve askeri blok olan Varşova Paktına üye olmuş Doğu Avrupa ülkeleri konusunda söylüyorum, biz aynı yoldan geçiyoruz.

Bu süre zarfında bizim Azerbaycan'da büyük bir mesafe kaydettiğimizi düşünüyorum. Azerbaycan'ın bağımsızlığına kavuştuğu dönemde komşu Ermenistan ile savaş durumunda olduğunu göz önüne alırsak, Azerbaycan topraklarının bir kısmının hatta Sovyetler Birliği üyesi olduğumuz dönemde Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından işgal edildiğini hesaba katarsak, sonraki askeri operasyonların ise Azerbaycan topraklarının toplam yüzde 20'sinin Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından işgaline ve oradan bir milyonun üzerinde Azerbaycanlının kovulmasına neden olduğunu göz önünde bulundurursak, o zaman bizim kendi bağımsız devletimizi hangi koşullarda kurduğumuzu, reformları hangi ortamda yaptığımızı anlarsınız.

Azerbaycan, askeri bir ihtilaf içinde idi ve şimdi de durumu aynı, gerçi şu anda silahlı çatışmalar söz konusu değildir, fakat tüm bunlar yüzünden Azerbaycan'da siyasi durum çok karmaşık bir hal almıştı. Burada iktidar birkaç defa değişti, darbe girişimleri oldu vs. Onun için de bağımsızlığımızı 1991 yılının sonlarında kazanmış olsak bile, aslında, Azerbaycan'da ekonominin geliştirilmesi, insanların yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve reformların uygulanmasına normal bir şekilde 1995 yılında başladık. 1991 yılından 1995 yılına kadar- ben 1995 yılının sonlarını, daha net söylersek, 1996 yılına kadar olan dönemi kastediyorum, - bizim için çok zor oldu. Savaşı durdurmamız gerekiyordu, onu durdurduk. Biz burada kah bu, kah diğer gruplara hizmet eden, iktidar için mücadele veren yasadışı silahlı birliklerin silahı bırakmalarını sağlamalıyıdk. Birkaç silahlı darbe girişimini, birkaç terör eylemini ve bilhassa Azerbaycan Cumhurbaşkanına karşı terör saldırısını önlememiz gerekirdi. Biz bunların hepsini yaptık. En önemlisi ise, kendi bağımsızlığımızı koruyup geliştirmeyi başardık. Bu, en önemlisidir. O yıllarda ise, Azerbaycan'ın bağımsızlığı için ciddi tehlike söz konusuydu. Biz bu aşamayı atlattık.

Şimdi siz Azerbaycan'da sosyopolitik durumun çok iyi, sakin olduğunu görüyorsunuz. Her halde, bugünlerde şeheri gezme fırsatınız oldu, akşamleyin ve hatta gece Bakü'yü gezmişsinizdir. Oysa, bir zamanlar burada akşam saat 7'den sonra hiçkimse evinden dışarı çıkamazdı, zira pekçok yasadışı silahlı birlik vardı, onlar otomatik silahlar, tabanca vs. ile silahlanarak baskınlar, birçok diğer suç eylemleri yapıyorlardı.

Geçtiğimiz yıllarda biz ekonomik reformlar gerçekleştirmeyi başardık, büyük miktarda yatırımların, özellikle enerji sektörümüze yatırımların yapılmasını sağladık. Dünyanın birçok petrol şirketleri ile ekonomik ilişkiler geliştirmeyi başardık. Şimdi, burada dünyanın en büyük 32 şirketi bizimle birlikte ülkemizde, özellikle Hazar Denizi'nin Azerbaycan'a ait bölümünde bulunan petrol ve doğalgaz yataklarının işletilmesinde iştirak ediyor. Tüm bunlar ve ekonominin yeniden yapılanması son yıllarda bize ekonomiyi geliştirme, gayri safi milli hasılayı, sanayi üretimini, tarımsal üretimi artırma olanağını sağlıyor. Örneğin, bizde özelleştirme süreci başarıyla uygulanıyor. Toprak reformu yaptık ve neredeyse tüm toprakları köylülere dağıttık. Şimdi tarımsal üretimin yüzde 98'i özel sektör tarafından yapılıyor. Artık biz pamuk, üzüm üretimi yapmıyoruz.

Bunu şu nedenden dolayı söylüyorum, önceleri, ben burada Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesi Birinci Sekreteri olarak çalıştığım sırada bu işle bilhassa ilgileniyordum. Ekim nasıl yapılmalı, hasat nasıl yapılmalı, her tavuk kaç yumurta verir - herhalde siz tüm bunları hatırlıyorsunuz, ne de olsa Sovyetler Birliği'nde yaşamışsınız. Artık insanlar özel mülkiyete ısınmışlar. Özellikle kırsal bölgelerde, zira onlar toprak sahibi olmuşlar. Bizde hayvan sayısı büyük oranda artmıştır, tüm tarımsal üretimde artış sağlanmıştır. Elbette, talep olmadığı için bazı lüzumsuz ürünlerin üretimi azalmıştır. Örneğin, Sovyet iktidarı yıllarında biz Ukrayna'dan, Beyaz Rusya'dan ve Rusya'dan et, et ve süt ürünleri ithal ediyorduk. Şimdi ise bizde bu tür sorunlar yok. Kendi hayvanımız kendimize yetiyor. Hatta ihracatı bile yapılabilir.

Fakat bizim bir milyon göçmenimiz var, onların çoğu çadırlarda yaşıyor. Bu, bizim için çok ağır bir yüktür. Eğer bu olmasaydı, eğer 7-8 yıl önce işgal edilmiş verimli topraklarımız işte bu insanların elinde olsaydı, biz daha iyi sonuçlar sağlardık. Öncelikli olarak, biz hâlâ bu toprakları kullanamıyoruz. İkincisi, bu topraklardan kovulmuş insanlar istedikleri gibi çalışamıyorlar, ne var ki onların çalışması için uygun ortam bulunmamaktadır. Onlar çadırlarda barınıyorlar.

Bununla birlikte inşaat işleri yapılıyor. Örneğin, Bakü'de konutlar inşa ediliyor, üstelik onları biz yapmıyoruz, özel sektör yapıyor. Şimdi biz konutlar veya kamu binaları inşa etme gücüne sahip değiliz. Üstelik koşullar da değişmiştir. Önceler biz çok sayıda konut inşa eder ve onları bedava insanlara dağıtırdık. Şimdi ise, öncelikli olarak, bizim böyle bir olanağımız yok. İkincisi, şimdi piyasa ekonomisi söz konusudur. Fakat yabancı yatırımcılar da, yerli işadamlarımız da 12 katlı, 14 katlı konutlar inşa ediyor ve daireleri satıyorlar. Bu daireleri alıyorlar.

Kimi zaman ekonomik durumun, kişilerin refahının, gerçekten, gerekli düzeyde olmadığını düşünüyorum. Bu, gerçekten de böyledir. Bizde fakirler de vardır. Şimdi biz BM ile beraber yoksulluğun bertaraf edilmesine ilişkin program işleyip hazırlıyoruz. Bizde işsizlik oranı yüksektir. Zira Azerbaycan'da büyük sanayi tesisleri tam kapasite ile çalışmak şöyle dursun, hatta toplam yüzde 20 kapasite ile çalışıyor. Bir zamanlar 10 bin kişinin istihdam edildiği boru fabrikasında şimdi bin kişi çalışıyor. Gördüğünüz üzere, büyük bir fark vardır. Onların çoğu işsizdir. Tüm bunlar, kuşkusuz, sosyal gerginliğe neden oluyor.

Buna rağmen biz özel girişimciliğin yolunu açtık, piyasa ekonomisi yolunda ilerliyoruz. Kendi işadamlarımız, girişimcilerimizden oluşan kitle ortaya çıkmıştır, onların parası var, ticaretle uğraşıyor, evler inşa ediyor ve hatta bazı sanayi tesisleri bile kurmaya başlamışlar. Söylemeliyim ki, çok iyi, çağdaş tesislerdi. Fakat önümüzde belirlediğimiz hedefleri gerçekeleştirebilmemiz için daha fazla zamana ihtiyaç vardır. Amacımız şudur ki, bağımsız devletimiz tüm nüfusun, tüm vatandaşlarının ihtiyacını karşılamalı ve gelişmeli, ekonomik yönden gelişmiş ülkelerle aynı düzeye ulaşmalıdır.

Bu açıdan bizim enerji sektöründe işler iyiye gidiyor. Burada yabancı şirketler çalışıyorlar. Öncelikli olarak, burada onların sayısı çok fazladır, her şirkette pekçok kişi çalışıyor. İkincisi, artık birtakım sonuçlar ortadadır. Biz ortak sözleşmeler uyarınca petrol üretiyoruz ve bu petrolü onlarla beraber satıyoruz, gelir elde ediyoruz. Gürcistan'a Bakü-Supsa petrol boru hattını inşa ettik. Bu boru hattı bizim dost ülkelerimizi bağlıyor. Biz artık tüm çalışmaları tamamladık, kısa sürede Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının inşasına başlayacağız. Ceyhan Türkiye'de, Akdeniz'de bulunan bir limandır. Boru hattının uzunluğu yaklaşık 2 bin kilometredir. Bu hat aracılığıyla yılda yaklaşık 50-60 milyon ton petrol nakledilecektir. Tabii ki, bundan büyük gelir sağlanacaktır. Fakat bunun için aradan belli bir zaman geçmelidir. Fakat iyi perspektifler mevcuttur. Bizim Ticaret ve Sanayi Odası bir İngiliz şirketi ile beraber her sene burada petrol-doğal gaz fuarı düzenleniyor. Şimdiye kadar yoğun bir talep olduğunu söylediler. Kaç şirket katılacaktır?

Süleyman Tatlıyev: 15 ülkeden yaklaşık 300 firma.

Haydar Aliyev: Biz bu fuarı her sene haziran ayında yapıyoruz. Bu, uluslararası bir fuardır, çok ülke katılıyor, birçok petrol ve doğal gaz şirketi kendi çalışmasını sergiliyor. Fuar, bir gelenek halini almıştır ve artık 8 senedir yapılıyor. Bu, büyük bir olaydır. Onun için de ben geleceğin çok iyi olacağı kanaatindeyim. Bugün bir takım sonuçlar var. Fakat daha fazla olmasını isterim.

Tüm bunlarda ise ekonomik bütünleşme çok önemli bir yer işgal etmektedir. Ticaret ve sanayi odaları, bir ülkenin diğer ülke ile ekonomik ilişkilerinden yarar sağlaması için, doğal olarak, kendi ekonomik durumunu iyileştirmek için çok işler yapabilirler. Onun için de sizin burada bir araya gelmeniz, görüş alışverişi yapmanız, birbirinizi görmeniz, birbiriniz bizzat tanımanız çok önemlidir. Benim içinde sizin halkımızı, cumhuriyetimizi, kentimizi tanımanız çok önemlidir. Bu, mühim bir gelişmedir. Ben bundan memnunum ve öncelikle size başarılar diliyorum. İkincisi, burada temsil edilmiş ülkelerin ticaret ve sanayi odaları arasında karşılıklı ilişkilerin daha da genişlemesini, üçüncüsü ise, temsil ettiğiniz her halka, her ülkeye bu geçiş döneminin zorluklarını kısa sürede gidermeyi, ayaklarının düze basmasını ve kalkınmasını diliyorum. Düşünüyorum ki, burada temsil edilmiş ülkelerin her birinin bunun için olanakları vardır.

Burada Büyük İpek yolundan bahsettiler. Bu gerçekten global önem taşıyan bir projedir. Ne var ki Büyük İpek yolu ortaçağda çok büyük rol oynamıştır. Şimdi, Avrupa Birliği'nin bu çalışmada yer aldığı ve TRACECA programını öne sürdüğü, ardından Büyük İpek yolunun canlandırılmasına ilişkin ortak bir proje öne sürdüğümüz bir zamanda ise bunun ne tür sonuçlar sağladığını biliyoruz. Özbekistan temsilcisi bir konuşma yaptı ve şimdi mesafenin ne kadar kısaldığını ve doğal olarak, taşımaların maliyetinin bir hayli azaldığını söyledi. Artık onlar kendi yüklerini bu yol üzerinden taşıyorlar.

Bu, yalnız bir başlangıçtır, 1998 yılında biz burada geniş bir konferans - Büyük İpek yolunun restorasyonu konulu ilk uluslararası konferansa ev sahipliği yaptık. Konferansta Japonya ve Çin'den tutun Avrupa'da İspanya'ya kadar 32 ülke temsil olunmuştu. 15 uluslararası örgüt sözleşme imzaladı, bu kuruluşun daimi sekreteryası vardır, bu sekreterya Bakü'de bulunuyor. Bu da çok perspektifli bir projedir. Yeri gelmişken, ben burada Bolgarıstan, Romanya ve diğer ülkelerin temsilcilerini görüyorum. Bolgarıstan, Romanya Cumhurbaşkanları da buraya gelmişlerdi, biz bu konferansı beraber yaptık.

Kısacası, büyük olanaklar sağlanmıştır. Bu olanakların verimli değerlendirilmesi için çok aktif olarak çalışmalıyız. Size esenlikler dilerim. Lütfen, benim en iyi dileklerimi halklarınıza, devletlerinize ve cumhurbaşkanlarınıza iletiniz. Görüşme için teşekkür ederim. İyi günler.