Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in 8 Mart Dünya Kadınlar günü ile ilgili düzenlenen kutlama töreninde konuşması - Azerbaycan Devlet Akademik Opera ve Bale Tiyatrosu, 7 Mart 1998

Sayın Bayanlar, değerli bacılar! Sizlerin, tüm Azerbaycan kadınlarının 8 Mart - Dünya Kadınlar Gününü yürekten kutlarım. Size sağlık, saadet, aile yaşamınızda ve tüm işlerinizde başarılar dilerim. Kadınlar bayramı tüm halkımızın, toplumumuzun, ülkemizin bayramıdır. Biz bu bayramı büyük coşkuyla kutluyoruz ve bu bayramda tüm Azerbaycan vatandaşlarının, bizim hepimizin bayanlara olan sevgisini, aşkını, arzularını ifade etmek için büyük bir fırsat doğmuş oluyor. Ben bu fırsattan yararlanarak size içimdekileri söylemek istiyorum. Biz hepimiz kadınlara değer veriyoruz, onları seviyoruz. Kadınların ülkemizde, toplumda rolü çok önemlidir. Bu, hep böyle oldu. Eskiden de böyle olmuştır ve şimdi de ülkemizin geçiş döneminde, bağımsız devletimizi kurduğumuz, pekiştirdiğimiz zaman da böyledir. 20. yüzyılda Azerbaycan Cumhuriyeti'nin yaşamında büyük gelişmeler oldu ve bu gelişmelerde kadınların rolü büyüktür. Bu da şudur ki, 1918 yılında Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra ilk defa Azerbaycan kadınları seçme ve seçilme hakkını kazandılar. Kadınlara tanınmış bu hak sonraki yıllarda uygulanmış ve kadınlar, Azerbaycan'da yaşamın tüm alanlarında kendilerine özgü yer edinmiş, Azerbaycan'ın eşit haklı vatandaşları olarak tüm olanaklarından yararlanmışlar. Azerbaycan kadın tarihi oldukça eski, oldukça zengindir. Bizim yüzlerce yıllık zengin tarihimiz, kültürümüz vardır. Eskiden de Azerbaycan'ın seçkin kadınları olmuştur. Onların isimleri ve hizmetleri bizim tarihimizin sayfalarına altın harflerle yazılmıştır. Fakat 20. yüzyılda Azerbaycan kadınının aldığı yol, kazandığı başarılar, gerçekten de, dünya çapında bizim için büyük bir gurur kaynağına olmuştur. Azerbaycan kadını çarşafı çıkarıp attı, özğürce yaşama olanağına kavuştu, tüm alanlarda eşit haklar kazandı ve kendi iç potansiyelini toplum, halk için kullandı. Şimdi biz toplumun her alanında kadınların büyük rol oynadıklarını, bazı alanlarda öncü rol üstlendiklerini, büyük çalışmalar yaptıklarını sonsuz gururla söyleyebiliriz. Biz 20.yüzyılın bitiminde, büyük başarılarımızı anlatmakla birlikte bu başarıların çoğunda kadınların hizmetini bilhassa vurgulamalıyız. Bizim toplumda öyle alanlar vardır ki, orada kadınların emeği daha fazladır.

Genel anlamda Azerbaycan'da kadınlar erkeklerden daha fazladır. Bu da çok iyi bir durumdur. Fakat bazı sektörlerde - eğitim, sağlık, kültür sektöründe bir dizi durumlarda kadınlar erkeklerden daha fazla çalışıyorlar. Bizim yüksek öğrenim kurumlarında, üniversitelerin bazılarında kızların sayısı erkeklerin sayısından bir hayli fazladır. Bu durum Tıp Üniversitesi'nde daha yaygındır. Bakü Devlet Üniversitesi'nde de kızlar erkeklerden daha fazladır. Genelde Devlet Diller, yahut Rusça Dil Eğitimi ve Edebiyat enstitülerinde kızlar mutlak çoğunluğu teşkil ediyorlar. Tüm bunlar şunu gösteriyor, kadınlar, kızlar kendilerine tanınmış hakları istedikleri gibi kullanıyorlar ve toplumda kendilerine özgü yer edinmeyi başarmışlar. Önemli kadın bilim adamlarımız, kadın yazarlarımız, seçkin kadın şarkıcılarımız, sanatçılar, doktorlar, devlet çalışanları, ekonomi, sanayi alanında büyük işler yapan kadınlarımız var olduğu için gurur duyuyoruz. Son yıllarda cumhuriyetimizin hayatında yaşanmış zorlukların yükünün çoğunu kadınlar taşımışlar. Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırısı sonucu biz topraklarımızın bir bölümünün işgali ile karşılaştık. İşgal altındaki topraklardan bir milyondan fazla Azerbaycanlı vatandaşımız göçe zorlandı. Bunların çoğu zor koşullarda çadırlarda yaşıyor. Göçmen, mülteci durumunda yaşayan bu ailelerde yükün büyük bölümünü omuzlayan, en fazla sıkını çeken, uğraş veren kadınlardır. Çadırlarda aileyi geçindirmek, çocuk yetiştirmek, çocuk büyütmek kadınlara düşüyor. Genel anlamda, kadınlar en yüce varlıklardır. Kadına saygı her insanın en üstün manevi özelliğe sahip olduğunu gösteriyor. Ben, bizim ülkemizde - Azerbaycan'da kadına saygının her geçen gün arttığını ve insanların kadının hayattaki, toplumdaki rolünün önemini daha derinden kavramalarını memnuniyetle söyleyebilirim. Fakat en değerli etken şu ki, her insan dünyadaki hayatını, tüm varlığını annesine borçlu. "Anne "kelimesi kutsaldır. Vatana "Ana Vatan", toprağa "Ana Toprak" söylememiz bir rastlantı değildir. Her insan için Vatandan değerli hiçbir şey yoktur. Her insan için kendi öz toprağından değerli hiçbir şey yoktur. Bu kavramlar anne kavramı ile eş anlamlıdır ve biz Vatana "Ana Vatan" derken Vatanın ne kadar aziz, ne kadar değerli, kutsal olduğunu birkez daha belirtmiş oluyoruz. Anneye saygı, hayatta annesine olan borcunu yerine getirmesi her insanın yüce görevi olmalı. Ben bugün şehit annelerini, asker annelerini özellikle vurgulamak istiyorum. Anne hayatta herşeyin bir nevi başlangıcıdır denebilir. Anne Vatanı, ülkeyi korumak için asker yetiştiriyor, yiğitler, kahramanlar yetiştiriyor. Anne, toplumumuza zeki, yetenekli kişiler yetiştiriyor, veriyor. Anne, ailenin direğidir. Her ailenin mutluluğu, huzuru öncelikli olarak büyük ölçüde annenin rolüne ve faaliyetine bağlıdır. Her birimiz anneye borçluyuz ve her kadın anne olduğunda mutlu olur. İnsanın hayatında değişik durumlar olabilir - hem zorluklar hem yoksunluklar olabilir. Fakat düşünüyorum ki, anne olmayı başaran her kadın dünyanın en mutlu insanıdır. Bizim de borcumuz anneye olan saygıyı artırmaktır. Toplumda Anneye olan saygının sürekli artması kadına saygıyı gösterir. Belirttiğim gibi, Azerbaycan kadınları yaşamın tüm alanlarında çok verimli iş yapıyorlar. Ben Azerbaycan kadınlarının kamu sektöründeki faaliyetine özel değer veriyorum. Bu, bir yandan Azerbaycan kadınlarının aktif çalışmalarının, öte yandan Azerbaycan'da kadınlara kendi yeteneklerini, bilgi ve becerisini ortaya koymak, gerçekleştirmek için sağlanan olanakların sonucudr. Asıl bu yüzdendir ki, devlet organlarında kadınlar çok başarıyla çalışıyorlar. Asıl bu yüzdendir ki, bağımsız Azerbaycan'ın 1995 senesinde oluşturulmuş ilk parlamentosunda, Milli Meclisi'nde 124 milletvekilinden 15'i kadındı. Bu sayı, milletvekillerinin yüzde 12'sini oluşturuyor. Bilginiz olsun diye söylemek istiyorum, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde parlamento üyeleri arasında kadınların ağırlığı bu kadar değildi. Ben buna çok büyük önem veriyorum. Eskiden de - biz Sovyetler Birliği üyesi olduğumuz sırada da - parlamentomuzda kadınlar vardı.

Fakat Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuktan sonra ilk parlamentomuzu oluşturduğumuzda kadınların parlamentodaki sayısının fazla olması, seçilmesi toplumun kadınlara yönelik yaklaşımını, aynı zamanda kadınların aktifliğini gözler önüne seriyor. Bir olguyu da hatırlatmak istiyorum. 1992 yılında Azerbaycan'da Milli Meclis kuruldu ve bu Milli Meclis'te 50 milletvekili vardı. Ben 1993 senesi haziran ayında Milli Meclis Başkanı seçildiğimde 50 milletvekilinden yalnız biri kadındı. O Meclisin kompozisyonu değiştiğinde ben oraya daha iki kadın milletvekilinin girmesini sağladım. Böylece, toplam 50 üyeden önce yalnız biri, sonra üçü kadın milletvekili odu. Fakat 1995 yılnda oluşturulan Milli Meclis'te 124 milletvekilinden 15'i kadındı. Ben bunu kesin bir sayı olduğu için söylemiyorum. Milletvekili seçilmiş her kadın bizim toplumun saygın insanıdır, kendi işi, sosyopolitik faaliyeti, kendi mesleğindeki çalışmalarından dolayı büyük saygı kazanmış bir insandır. Biz bununla gurur duyabilriiz. Azerbaycan'ın 1995 senesinde kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesine ilişkin uluslararası Sözleşmeye katılması büyük bir olaydır. Bilmelisiniz ki, dünyanın çok gelişmiş ve yüksek düzeyde demokrasinin sağlandığı bazı ülkeleri bu sözleşmeye katılamamışlar, zira onlar sözleşmenin koşullarını yerine getiremiyorlar. Ancak bir düşünün, bir yüzyıl zarfında, 20. yüzyılda Azerbaycan kadının yaşamında öyle büyük olumlu gelişmeler yaşandı ki, hatta cumhuriyetimiz bazılarının katılamadığı sözleşmeye üye oldu. Biz bununla gurur duyabiliriz. Azerbaycan kadınları aynı zamanda toplumumuza güzellik katıyorlar, insanlarda sevinç, aşk, iyimserlik duygularının oluşmasını sağlıyorlar. Bizim kadınlar arasında çok seçkin sanatçılar da vardır. Biz onları seviyoruz ve onlar bizim kültürümüzü her geçen gün geliştiriyorlar. Onlar yurt dışına gittiklerinde, başka ülkeleri ziyaret ettiklerinde ulusumuzun ne kadar yüksek kültür sahibi olduğunu çok güzel bir şekilde sergiliyor ve temsil ediyorlar.

Bazen biz kendimiz kadınlarımızın değerini pek anlamıyoruz. Zira onlarla birrada çok oluyoruz ve onlara alışıyoruz. Ancak başka ülkelere gittiklerinde onlara daha fazla değer veriyorlar ve böylece, onlar halkımızın, ulusumuzun ismini, saygınlığını zirvelere taşıyorlar, kültürümüzün propagandasını yapıyorlar. Bu kelimeleri kadın bilimadamlarımız hakkında da, kamu sektöründe çalışan kadınlar hakkında da, bayan sporcularımız hakkında da söyleyebilirim. Kadınlar hakkında çok şeyler anlatmak mümkün. Ben bugün sizinle görüşmeye gelirken kadınlara ilgili içimde biriken tüm duygularımı açıkça söylemeyi düşünüyordum. Fakat daha fazla zamanınızı almak istemiyorum. Siz biliyorsunuz, ben bir cumhurbaşkanı olarak Azerbaycan kadınlarının faaliyetine, toplumdaki rolüne hep çok değer verdim ve veriyorum. Kadınlar çok cesurlar, çok duyarlılar, vatanseverler. Vatanı, adaleti seven insanlardır. Ben buna 4-5 Ekim 1994'te birkez daha tanık oldum. Hatırlıyorsanız, Azerbaycan'da bazı güçü silahlı birlikler darbe yapmak istiyorlardı. Ben tüm önlemleri aldıktan sonra durum çok karmaşık ve çok tehlikeli olduğu için - ki artık akşam gelip geçmiş ve gece olmuştu - televizyondan halka seslendim ve halka Azerbaycan devletini koruma çağrısında bulundum. Aradan iki saat geçti. Cumhurbaşkanlığı sarayı karşısında bulunan meydana yüz binlerce yurttaşımız toplandı. Birkaç saatte şu meydanda iğne atacak yer yoktu. Herkes öfkelenmişti, heyecanlıydı, herkes endişeliydi. Aynı zamanda oraya toplanan kişilerin hepsi Azerbayan'ın devlet düzenini savunma kararlılığı içindeydi. Ben geceleyin o meydana toplanan kişilere konuşma yaptığımda oradaki insanların gözünde parlayan nuru, ışığı gördüğümde ve o insanların cesaretine tanık olduğumda bizim devletimizi kimsenin yıkamayacağından birkez daha emin oldum. Beni en çok etkileyen, bende olumlu anlamda büyük bir iz bırakan, beni heycanlandıran şu oldu ki, toplananlar arasında çok sayıda bayan vardı - yaşlı kadınlar, anneler, genç kadınlar vardı. Ben genç kadınların kucağında bebekler gördüm. Yani kadınlar kendileri gelmekle kalmamış, bebekleri ile Azerbaycan'ın devlet düzenini savunmaya gelmişler. Gece yarısı saat 3-4 gibiydi. Ulaşım yoktu, çoğu yürüyerek gelmişi. Ben 4 Ekim'de geceleyin orada yalınayak kadınları gördüğümde birkez daha düşündüm - bizim kadınlarımız ne kadar cesur, gözüpek, yürekli, dürüst, namusludurlar. Ben asla o anları unutamam. Bu, bir rastlantı değildir. Zira birkez daha belirtirim ki, kadınlarda vatan, vatanseverlik duygusu, vatandaşlık duygusu çok derindir. Bu, çok sevinç vericidir. Zira kadınlar bu duyguları kendi çocuklarına, evlatlarına telkin ediyorlar. Böylece bizde vatanseverlik duyguları her geçen gün gelişiyor, artıyor. Bu, bizim için çok gereklidir. Biz bağımsız ülkemizi, bağımsız devletimizi kuruyoruz, geliştiriyoruz. Bağımsızlığımız zor ve güç koşullarda sağlanıyor ve biz bağımsızlığın öyle bir temelini oluşturmalıyız ki, hiçbir güç onu tektar yıkmasın. Biz bunu sağlıyoruz ve sağlayacağız. Bunları sağlamak için kadınlar bundan böyle de kendi kutsal görevlerini yerine getirmelidirler ve eminim, yerine getirecekler. Azerbaycan kadınlarının bir özelliği de vardır: Azerbaycan kadınları çok güzeldirler. Genelde insanlar güzellik kavramını çeşili şekilde yorumluyorlar, anlıyorlar. Bu da doğaldır. Doğanın da bir güzelliği vardır, her insanda bir güzellik vardır. Fakat gerçek anlamda güzellik, toplumda varolan güzelliktir ve bu, sadece, bir dış görünüşle bitmez. Hem dış, hem iç güzellik olur. Fakat bu güzellik kavramının taşıyıcıları hep kadınlar olur. Her ulusun güzelliğini sergileyen kadınlar olur. Biz şimdi ülkemizin kadınlarını tüm dünyaya tanıtmışız. Dünyanın pekçok yerini gezdik, gördük. Biz yirmi, otuz, yahut elli yıl önce hangi ülkede hangi insanların olduğunu bilmiyorduk. Onları yalnız çeşitli resimlerde, filmlerde izliyorduk, şimdi hepsini kendi gözümüzle görüyoruz. Hangi ülkedeki kadının kimin gözüne nasıl göründüğünü bilemem, fakat benim gözümde dünyanın hiçbir yerinde Azerbaycan kadını gibisi yok. Biliyorsunuz, ünlü Rus yazarı Çehov söylemişti, insanda herşey güzel olmalı. Kuşkusuz ki, güzellik insan için özel önem taşıyan bir etkendir. Ulusun güzelliği her insanın güzelliğinden doğar. Onun için de ben hep ulusumu düşünüyorum. Ben ulusumun hem ahlakını, hem güzelliğini düşünüyorum. Hem dış güzelliğini, hem iç güzelliğini. Tüm bunları anlamak için kadınların güzelliği hep örnek alınır. Genel olarak, biz ulusumuz güzel bir ulus olduğu için gerçekten gurur duyabiliriz. Hiçkimse bu konuda bizim ulusun herhangi diğer ulustan geri kaldığını söyleyemez. Asla. Bizim ulusumuz yetenekli ulustur, güzel bir ulustur, kahraman bir ulustur. Biz bununla gurur duyabiliriz. Umarım, benim bu söylediklerimi gelecek hep onaylayacaktır. Bizim ulusumuzda kadınların güzelliği özel yer tutuyor. Her şairin güzellikten bahsederken öncelikle kadın güzelliğini anlatması bir rastlantı değildir. Her şarkıda güzellikle ilgili kelimeler söylendiğinde kadın güzelliği kastedilir. Kadın nazlı bir varlıktır. Biz kadını sevmeliyiz, kadına saygı duymalıyız, kadını hep yüce tutmalıyız ve kadının toplumda rolüne hep değer vermeliyiz. Ben bu duygularla sizi bayram vesilesiyle kutluyorum, Size esenlik, mutluluk diliyorum. Güzellikler hep sizinle olsun! Hep güzel kalın! Teşekkür ederim.