Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev´in İslam Kalkınma Bankası tarafından düzenlenen Uluslararası Yatırım Konferansı´nda konuşması - "Gülistan" Sarayı, 21 Eylül 1996

İslam Kalkınma Bankası Başkanı Sayın Ahmet Muhammed Ali, sayın konferans katılımcıları, sayın konuklar!

İslam Kalkınma Bankası'nın Azerbaycan'da yapılan bu konferansından dolayı memnunluk duyduğumuzu belirtiyorum ve Azerbaycan devleti adına konferans katılımcılarına, İslam Kalkınma Bankası'na ve onun Başkanı Sayın Ahmet Muhammed Ali'ye saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Sayın konuklar, ben sizi Azerbaycan toprağında en içten duygularla selamlıyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

İslam Kalkınma Bankası'nın böylesine geniş katılımlı, yüksek düzeyli konferansının Azerbaycan'da yapılmış olmasını çok takdir ediyor ve bunu Azerbaycan Cumhuriyeti ile İslam ülkeleri, İslam Kalkınma Bankası arasındaki mevcut yoğun ilişkilerin bir göstergesi olarak değerlendiriyorum. İslam Kalkınma Bankası'nın Azerbaycan'da ilk defa düzenlediği yüksek düzeyli, geniş katılımlı, nüfuzlu konferansının ileride hem İslam Kalkınma Bankası'nın tüm İslam ülkelerindeki faaliyetine ivme kazandıracağından, hem de Azerbaycan'ın İslam Kalkınma Bankası ve onunla bağlantısı bulunan işadamları ile ilişkilerini daha da hızlandıracağından emin olduğumu belirtmek istiyorum.

Azerbaycan genç bağımsız bir devlettir. Azerbaycan bağımsızlığını beş sene önce kazanmıştır. Halkımız, ülkemiz bağımsızlığını kazandıktan sonra kendi bağımsız yolunu izlemiştir. Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra dünya birliği tarafından tanınmıştır, dünyanın farklı ülkeleri ile diplomatik ilişkileri bulunmaktadır, dünyadaki tüm uluslararası örgütlerde temsil edilmiştir. Azerbaycan Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, İslam Konferansı Örgütü ve birçok diğer uluslararası kuruluşlara üyedir. Azerbaycan tüm dünya ülkeleri ile ikili, karşılıklı faydaya dayalı ilişkiler kurarak, bunun yanı sıra uluslararası teşkilatların, keza bölgesel örgütlerin çalışmalarına katılmaktadır. Bu bakımdan Azerbaycan'ın İslam Konferansı Örgütü'ne de üye olması ülkemiz için çok büyük önem taşımaktadır.

Azerbaycan eski Sovyetler Birliği üyesi ülkedir. Bildiğiniz üzere, Azerbaycan 70 seneyi aşkın süre boyunca Sovyetler Birliği gibi büyük bir devletin içinde yer almıştır. Sovyetler Birliği'nin çökmesi üzerine bağımsızlığını kazanmıştır. Önceler bu birliğe üye olan ülkeler birbiriyle yoğun ekonomik ilişkiler kurmuşlar ve bu, bugünkü ekonomimiz için çok önemlidir. Bu bakımdan Azerbaycan Bağımsız Devletler Topluluğu'na da üyedir ve söz konusu örgütte faaliyetine büyük önem veriyor.

Bu sene Nisan ayında Azerbaycan Avrupa Birliği ile işbirliği anlaşması imzalamıştır. Biz Avrupa Birliği ile işbirliğine de büyük önem veriyoruz. Azerbaycan bağımsızlık kazandıktan sonra ülkede demokratik laik bir hukuk devletini kurmaya başlamıştır ve bu yolda büyük başarılar kazanmış bulunuyoruz. Geçen sene Kasım ayında ülkemizde halk oylamasıyla bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ilk Anayasası kabul edilmiş, demokratik seçimler sonucunda Azerbaycan'ın ilk parlamentosu oluşturulmuştur. Tüm bunlar Azerbaycan Cumhuriyeti'nin demokratik gelişme yolunu izlediğini gösteriyor.

Birkaç ay önce Azerbaycan Cumhuriyeti Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ne konuk ülke olarak davet aldı. Bildiğiniz üzere, Avrupa Konseyi de demokrasinin gelişmesi için çok büyük çalışmalarda bulunan bir kuruluştur ve biz burada da işbirliği yapmaktan çok memnunuz.

Azerbaycan her zaman tüm uluslararası kuruluşlara, onların toplantılarına, özellikle zirve toplantılarına katılmış, bunun yanı sıra hem ülkemizin hayatında yaşanan değişimlerle ilgili, hem de dünyada gelişen süreçlerle ilgili kendi görüşünü, düşüncesini hep açıkça ortaya koymuştur. Geçen sene Azerbaycan heyeti Fas'ta - Casablanca'da İslam Konferansı Örgütü'nün zirve toplantısına, devlet başakanlarının zirve toplantısına katıldı. Bana bu konferansa katılmak ve konuşma yapmak kısmet oldu. Bu konferansa katılmaktan ve orada yaptığım görüşmelerden çok memnun kaldığımı belirtmek isterim. Hiç kuşkusuz, aynı konferansın çalışmaları sonucunda Azerbaycan'ın İslam ülkeleri ile sıkı işbirliği yapması için iyi olanaklar sağlandı.

Azerbaycan'ın bağımsızlığını kazanmasının ardından ülkede yaşamın tüm alanlarında önemli değişimler yapılmaktadır. Belirttiğim üzere, Azerbaycan demokrasi yolunda ilerliyor, demokratik süreçleri uyguluyor, hukuk devleti giderek biçimleniyor, gelişiyor, ekonomi liberalleştiriliyor. Ekonominin piyasa ilkeleri esasında kurulması için birçok çalışmalar yapılıyor ve ileride de yapılması öngörülüyor.

Malumunuz, on yıllar boyunca Azerbaycan ekonomisi sosyalist ekonomi düzeni ilkelerine dayalı olarak kurulmuş, kamu mülkiyeti egemen olmuştur. Şimdi biz ekonomik reformlar uygulayarak Azerbaycan'ın piyasa ekonomisine geçişini sağlıyoruz. Ekonomik reformlar Azerbaycan'da mülkiyet biçimlerinin değiştirilmesini sağlıyor. Bunun için Azerbaycan ekonomik bakımdan genel olarak tüm ülkelere açıktır ve onlarla özgür ekonomik ilişkiler kuruyor, bunun daha da yoğunluk kazanmasını istiyor. Halihazırda ekonomimizin başlıca yolu ekonomik reformların uygulanmasıdır. Bu açıdan biz mülkiyetin özelleştirilmesi ile ilgili geniş kapsamlı bir program kabul ettik ve onu düzenli bir biçimde uyguluyoruz. Tarımda, yani tarım sektöründe reformları uygulamak için özel yasalar kabul edilmiştir. Onlardan "Toprak reformü" yasası toprağın özel mülkiyete geçişini öngörüyor. Tüm bunlara dayalı olarak Azerbaycan ekonomisinde ciddi dönüşümler yapılıyor.

Biz ekonomik reformlar uygularken girişimciliğin gelişmesine, girişimciliğe geniş olanaklar sağlanmasına özellikle önem veriyoruz. Bunun için gerekli önlemleri alıyor, girişimcileri teşvik etmeye çalışıyor, onların faaliyeti için yasalar çerçevesinde tüm koşulları sağlıyoruz.

Bu bakımdan biz ülkemize yabancı yatırımın girişine özen gösteriyoruz, yabancı şirketlerin Azerbaycan'da faaliyette bulunması için uygun koşulları sağlıyoruz. Cumhuriyetimizde özel sektörün gelişmesi, yabancı sermayenin Azerbaycan'a gelmesi, ülkenin ekonomik olanaklarını, doğal kaynaklarını, ekonomik potansiyelini kullanarak ortak çalışmaların yapılması ekonomi alanında yaptığımız politikanın temel çizgilerinden biridir. Ekonomik reformlar uygulamak, özelleştirmeyi gerçekleştirmek için biz gerekli yasaları kabul ettik, yani ekonomik değişimleri yapmak için ilkelere dayalı gerekli hukuksal temeli oluşturduk. Kabul edilmiş ve bundan böyle kabul edilecek yasalar Azerbaycan'ın özgür ekonomi yolunda ilerlemesi için tüm olanakları sunuyor ve bunun yanı sıra yabancı sermayenin ülkemize gelmesi, yabancı şirketlerin burada özgür faaliyette bulunması için de tüm koşulları sağlıyor.

Biz artık bu alanda birçok işleri yapmış bulunuyoruz. Dün, 20 Eylül'de Azerbaycan'ın dünyanın büyük petrol şirketleri ile imzaladığı petrol anlaşmasının ikinci yıldönümü oldu. Bildiğiniz üzere, dünyada bu anlaşmaya "Yüzyılın anlaşması" ismi verildi. Bu anlaşma gereğince Hazar Denizi'nin Azerbaycan'a ait sektöründeki zengin petrol yataklarının dünyanın 11 büyük petrol şirketi ile birge işlenmesi öngörülüyor. Anlaşmaya katılan konsorsiyum üyelerinin büyük bir bölümü Batılı ülkelerin petrol şirketleridir. Fakat onların arasında Suudi Arabistan'ın "Delta" Şirketi, Türkiye'nin "Türkiye Petrolleri" şirketi de bulunuyor. Yani biz hem batılı ülkeler, hem de doğu ülkeleri ile bu alanda işbirliği yapıyoruz.

Bu anlaşmanın ardından biz Hazar Denizi'nde bulunan petrol yataklarının kullanımı ile ilgili daha iki anlaşma imzaladık. Bu anlaşmalara da hem Rusya, hem batılı şirketler katılıyor. Keza bunlardan birine İran İslam Cumhuriyeti'nin petrol şirketi de katılmaktadır. Petrol ve doğal gaz yataklarının kullanımı ile ilgili dünyanın petrol şirketleryle görüşmeler yapıyoruz, bu konuda bizim ileride planlarımız vardır. Muhtemelen yeni anlaşmalar da imzalanacaktır. Bunların hepsi Azerbaycan'ın ekonomik yönden açık bir ülke olduğunu gözler önüne seriyor, aynı zamanda ülkemize büyük sermaye sağlıyor ve burada ortak işlerin yapılması için geniş olanakların bulunduğunu gösteriyor.

Fakat Azerbaycan'ın ekonomik olanakları sadece petrol-gaz yatakları ile sınırlı değildir. Azerbaycan'ın jeopolitik durumu, doğası ve doğal kaynakları, büyük sanayi, entelektüel potansiyeli ülkemizin ekonomik yönden gelişmesi için çok iyi bir zemin hazırlamıştır. Aynı zamanda dünyanın, keza İslam ülkelerinin işadamları ile verimli işbirliği yapılması için iyi olanaklar sağlanmıştır.

Tüm bu çalışmalar, önlemler sonucunda dünyanın gelişmiş ülkeleri ile Azerbaycan'ın ilişkileri yaygınlık kazanmıştır. Şimdi Azerbaycan'da, Bakü'de birçok ülkelerin onlarca şirketinin temsilcileri bulunuyor. Örneğin, en kuzeyde bulunan Norveç'in Azerbaycan'da 45 şirketinin, yahut Büyük Britanya'nın yaklaşık olarak 50 şirketinin, Amerika Birleşik Devletleri'nin 50 kadar şirketinin temsilciliği bulunmaktadır. Tüm bunlar Azerbaycan'ın dünyanın gelişmiş ülkeleri ile ve diğer ülkelerle ekonomik ilişkilerinin yaygınlık kazandığını gösteriyor.

Biz ekonomide reformlar uygulamak, onun dünya ekonomisi ile daha sıkı entegrasyonunu sağlamak için dünyanın büyük finans kuruluşları ile de çok verimli işbirliği yapıyoruz. Örneğin, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası ile işbirliğimizi ben çok olumlu buluyorum. Geçen sene dünyanın çok ünlü enstitüsü olarak bilinen Adam Smith Enstitüsü'nün girişimi üzerine Büyük Britanya'da, Londra'da "Azerbaycan'da yatırım olanakları" konulu geniş çaplı bir konferans düzenlendi. Ben bu konferansa bizzat katıldım, Azerbaycan hakkında geniş bilgiler verdim. Bugün büyük memnuniyetle söyleyebilirim ki, bu konferansa onlarca ülkenin, 200'ü aşkın şirketin temsilcileri katıldılar. Konferansta yapılan çalışmalar ve Azerbaycan hakkında verilen bilgiler sonucu aynı ülkelerin cumhuriyetimizdeki ekonomik ilişkileri hızla yaygınlık kazanıyor diye düşünüyorum. Geçen sene Aralık ayında Fransa'da, Paris'te Dünya Bankası'nın girişimi üzerine bu finans kuruluşunun bünyesinde Azerbaycan ile ilgili daha bir ekonomik konferans düzenlendi. Oraya da dünyanın birçok şirketlerinin temsilcileri katıldılar. Biz aynı konferansta da Azerbaycan'ın ekonomik olanakları ile ilgili geniş bilgiler verdik.

Malumunuz, Azerbaycan eskilerden beri petrol ülkesidir, dünyada petrol ülkesi olarak biliniyor. Azerbaycan'da petrol üretimi geçen yüzyılın ortalarından itibaren başlamıştır. Bu nedenle de Azerbaycan'ın petrol alanında kazandığı başarılara, birikimlere dünyada çok değer veriyorlar. Azerbaycan'da düzenli olarak üç senedir Mayıs ayında büyük petrol-gaz sergisi yapılıyor. Son sergide 150 şirket kendi ürünlerini sergiledi. Bu, uluslararası petrol şirketlerinin Azerbaycan'a ilgisini gösteriyor, bunun yanı sıra cumhuriyetimizle söz konusu şirketler arasında bulunan ilişkilerin daha da gelişmesini sağlıyor.

Fakat birkez daha kaydederim ki, Azerbaycan'ın ekonomik olanakları sadece petrol ve gazla sınırlı değildir. Azerbaycan'da güçlü sanayi, tarım potansiyeli bulunuyor, gelişmiş kimya, makina yapımı, metalurji ve diğer sanayi alanları bulunuyor ve biz tüm bu alanlarda da geniş işbirliği yapabiliriz. Azerbaycan'ın zengin doğası, verimli toprakları tarımsal ürünlerin üretimi alanında da geniş olanaklar sunuyor. Bu alanda şimdiye kadar büyük başarlarımız bulunuyor. Fakat "Toprak reformu" yasasının kabul edilmesi ve toprağın özel mülkiyete geçişinin ardından bu olanakların daha da yaygınlaşacağını ve tarım ürünlerinin üretiminin, işlenmesinin yabancı yatırımcılar için büyük önem arzedeceğini düşünüyorum.

Bu bilgileri size aktararak ben İslam ülkeleri işadamlarının, özel sektörün Azerbaycan'a gelmesini diliyorum ve sizi ülkemize davet ediyorum. İslam Kalkınma Bankası'nın burada da daha geniş faaliyette bulunmasını temenni ediyor ve ileride bunun böyle olacağını umuyorum.

Azerbaycan tarihsel kökenleri, gelenek ve görenekleri, dini mezhebi itibariyle İslam ülkesidir ve İslam ülkeleri ile hem coğrafi bakımdan yakın olduğu için, hem de geleneklerimiz birbirine benzediği için daha verimli işbirliği yapma olanağına sahiptir. Dünyada İslam ülkelerinin bulunduğu bölgelerin iklimi de, toprakları da, doğası da, kişileri de, kişilerin karakter özellikleri, gelenekleri de birbirine benziyor, aralarında bir bağ bulunuyor. Tüm bunlar ülkelerimiz arasında daha yoğun ilişkilerin kurulmasını gerekli kılıyor ve bunun için uygun ortamı sağlıyor.

İslam ülkelerinin İslam Konferansı Örgütü kurmaları da bir rastlantı değildir. Bu örgüt birçok alanlarda etkinlikler yapıyor ve İslam Kalkınma Bankası onun himayesi altında bulunuyor. Kuşkusuz ki, bunlar çok önemli etkenlerdir ve bizim de görevimiz bunların verimli bir biçimde değerlendirilmesinden oluşuyor.

İslam Kalkınma Bankası ile Azerbaycan'ın işbirliği son yıllarda, kuşkusuz ki, bir takım sonuçlar sağlıyor. Fakat bir dizi projeler var, onlar üzerinde çalışmaları tamamlamak mümkündür. Dün akşam Sayın Ahmet Muhammed Ali ile görüşmemiz sırasında ben bu konudaki dileklerimi ve ricalarımı ona aktardım. Bildiğim kadarıyla, bugün sabahtan bu alanda pratik bir çalışmaya başlanmıştır ve bu çalışmanın süreceğini, İslam Kalkınma Bankası'nın Azerbaycan'a daha fazla özen göstereceğini umuyorum.

Birkez daha kaydetmek isterim ki, bugünkü konferans, sizin toplantınız Azerbaycan açısından çok büyük önem arzetmektedir. Burada belirtildiği üzere, 17 ülkeden 160 işadamı Azerbaycan'a gelmiştir. Sanırım, onlar ülkemiz hakkında kısa bilgi edinseler bile cumhuriyetimizin olanaklarını daha yakından araştırdıktan sonra konferansa katılan, yahut genel olarak İslam ülkelerinde faaliyet gösteren, İslam Kalkınma Bankası ile bağlantısı bulunan özel sektörle, işadamları ile ilişkilerimiz gelişecek, yaygınlaşacaktır.

Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığını kazandıktan sonra çok onurlu, aynı zamanda çok karmaşık ve zorlu bir yol izlemiştir. Bildiğiniz üzere, Azerbaycan sekiz sene önce Ermenistan tarafından askeri saldırıya uğramıştır. Bu saldırı sonucunda çeşitli nedenler yüzünden Ermenistan silahlı kuvvetleri Azerbaycan'a çok ağır darbeler indirdi. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal edildi, hâlâ Ermenistan silahlı birliklerinin işgali altında tutulmaktadır. İşgal edilmiş topraklardan bir milyonu aşkın Azeri vatandaşı, müslümanlar yerinden, yurdundan göçe tabi tutulmuştur ve şimdi büyük çoğunluğu çadırlarda olmak üzere zorlu koşullar altında, göçmen durumunda yaşıyorlar.

Azerbaycan'a yönelik yapılan bu askeri saldırının yanı sıra, önceki yıllarda ülke içinde de çok karmaşık süreçler yaşanmıştır. Çeşitli yasadışı silahlı gruplar iktidar mücadelesi vermiş, önceki yıllarda hükümet darbesi yapılmıştır. 1993 yılında, Azerbaycan'da iç savaş çıkmış, ülke parçalanma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Azerbaycan dahilinde yaşanan gergin süreçler, kuşkusuz ki, yaşamımız, keza ekonomimiz üzerinde olumsuz etki yapmıştır.

Fakat Allaha şükürler olsun, 1993 yazından, yani Haziran ayından itibaren Azerbaycan devlet düzeninin pekiştirilmesi alanında çok önemli çalışmalar yapılmıştır. Ülkeiçi durumun istikrara kavuşması, yasaların uygulanması alanında yapılan çalışmalar kendi sonucunu vermiştir ve nihayet, şimdi Azerbaycan'da sosyopolitik durum, ülkeiçi durum istikrara kavuşmuştur, devlet tüm Azerbaycan'ı yönetiyor ve ülkenin tüm bölgeleri onun egemenliği altında bulunuyor.

Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı askeri saldırısı sonucunda biz büyük kayıplar verdik. Fakat bundan önce de Azerbaycan'a saldırılar yapılmıştır. Azerbaycan halkının iradesini boğmak, kırmak için Ocak 1990'da eski Sovyetler Birliği'nin yöneticileri tarafından cumhuriyetimize büyük oranda askeri güç gönderildi, suçsuz kişiler şehit düştüler. Onlar sizin bugün ziyaret ettiğiniz Şehitler Hıyabanı'nda defnedilmişler. Ermenistan'ın saldırısı sonucunda çıkan çatışmalarda, savaşta Azerbaycan'ın değerli kişileri şehit düştüler, onlar da Şehitler Hiyabanı'nda defnedildiler. Onların hepsi Azerbaycan halkının bağımsızlık, ulusal özgürlük yolunda, kendi ülkesinin egemenliği, toprak bütünlüğü, topraklarının korunması yolunda verdiği kurbanlardır.

Tüm bu kayıplara, kurbanlara rağmen Azerbaycan Cumhuriyeti barışçıl bir devlet olarak bölgede barışın sağlanmasını, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki anlaşmazlığın barışçıl yoldan çözülmesini istiyor. Bu nedenle de iki sene önce, Mayıs 1994'te Ermenistan ile Azerbaycan arasında savaşın durdurulması ile ilgili bir anlaşma imzalandı ve biz onu hâlâ uyguluyoruz. İki seneyi aşkın bir süredir savaş yok, kan dökülmüyor, kişiler ölmüyor. Fakat heniz kalıcı barış sağlanmış değildir, kaydettiğim üzere, topraklarımız Ermenistan silahlı kuvvetlerinin işgali altında bulunuyor.

Azerbaycan ile aynı görüşü paylaştığınız için ben size teşekkür ediyorum. Ermenistan'ın Azerbaycan'a yaptığı saldırıyla ilgili olarak Sayın Ahmet Muhammed Ali'nin bugün söylediği düşüncelerden dolayı ona teşekkür ediyorum. Siz Ermenistan'ı bir saldırgan olarak nitelendirdiğiniz için teşekkür ediyorum. Geçen sene Casablanka'da İslam Konferansı Örgütü'nün zirve toplantısında Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırısı ile ilgili karar kabul edildi ve Ermenistan bir saldırgan olarak kınandı. Bunlardan dolayı İslam Konferansı Örgütü'ne teşekkür ediyorum ve bu haklı davamızda bundan böyle de bizim yanımızda olacağınızdan emin olduğumu belirtmek istiyorum.

Tüm bu kayıplara rağmen, belirttiğim üzere, biz sorunu barış yoluyla çözmek, topraklarımızın barışçıl yoldan kurtarılmasını sağlamak istiyoruz. Bizim bu konu ile ilgili şartlarımız gayet açıktır. Ermenistan ile Azerbaycan arasında barışın sağlanması için Ermenistan silahlı birlikleri işgal altındaki topraklarımızı boşaltmalı, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü yeniden sağlanmalı, yerinden, yurdundan göçe zorlanmış vatandaşlarımız kendi topraklarına geri dönmelidir.

Dağlık Karabağ'da ikamet eden Ermenilere,- ki orada Ermeni kimlikli Azerbaycan vatandaşı olan yüzbin kadar kişi yaşıyor, - bu çerçevede Azerbaycan devletinin sınırları içinde en geniş özerklik statüsünün verilmesi mümkündür.

Cumhuriyetimizin bugünü, ekonomisi, iç ve dış durumu ile ilgili size bilgi vererek, aynı zamanda şunu belirtmek isterim ki, Azerbaycan bağımsız bir devlet olarak gelişiyor, ülkede sosyopolitik durum istikrara kavuşmuştur, biz dünyanın tüm ülkeleri ile işbirliği yapma kararlılığı içindeyiz.

Sizi bir kez daha işbirliğine davet ediyorum. Birkez daha konferanstaki çalışmaların başarılı olmasını diliyor, İslam Kalkınma Bankası'na ilerideki faaliyetinde başarılar diliyorum. İslam ülkeleri işadamlarının, İslam Kalkınma Bankası'nın Azerbaycan ile ilişkilerinin bundan böyle hızla gelişeceğinden emin olduğumu belirtmek istiyorum. Teşekkür ederim.