Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in İzmir`de "Bakü Parkı"nın açılış töreninde konuşması - 7 Mayıs 1997


Sayın Vali, Sayın Belediye Başkanı, Sayın Başbakan!

Sayın Dostlar, Kardeşler!

Ben bugün Türkiye`yi resmi ziyaretim çerçevesinde Türkiye`nin güzel bir köşesi olan İzmir kentine gelmekten çok büyük mutluluk duyuyorum ve hepinizi, sizin şahsınızda İzmir kentinin tüm vatandaşlarını, sakinlerini yürekten selamlıyor, size Azerbaycan halkının, Bakü`nün selamını, saygı ve sevgisini iletiyorum.

Bugünlerde biz Türkiye`de pekçok temaslarda bulunduk, pekçok görüşmeler yaptık, çok önemli anlaşmalar, sözleşmeler imzaladık. Bunların hepsi tek bir amacı - Türkiye-Azerbaycan dostluğunun daha da gelişmesini sağlamak, Türk halkını ve Azeri halkını birbirine daha sıkı kenetlemek amacını güdüyor.

Bu, bizim yüce görevimizdir ve biz Türkiye`ye bunu yerine getirmek için geldik. Türkiye Cumhurbaşkanı, değerli dostum, kardeşim Süleyman Demirel`in davetlisi olarak resmi ziyarete geldim.

Biz şu günlerde Türk-Azeri halklarının dostluk ve kardeşliğinin ne denli derin, güçlü, ne denli yoğun olduğunu birkez daha gördük, birkez daha hissettik. Bu dostluğun, kardeşliğin tarihi çok eskilere dayanıyor. Eğer tarihe bakarsak, bizim tarihimiz de, geçmişimiz de, dilimiz de, dinimiz de, inancımız da, gelenek-göreneklerimiz de, müziğimiz de, kültürümüz de ortaktır. Birbirinden farkı sadece şudur - nasıl ki, İstanbul ile İzmir arasında bir fark var, yahut Erzurum ile Kayseri arasında bir fark var, yahut Adana ile Diyarbakır arasında bir fark var,- Türkiye ile Azerbaycan arasında da böyle bir fark olabilir. Fakat bu fark, onun yanı sıra, bizim ortak manevi değerlerimizin, kültürel, mantıksal değerlerimizin hepsinin çok yönlü olduğunu gösteriyor. Yani biz büyük bir çınar ağacının dallarıyız ve bu öylesine güçlü bir çınardır ki, yüzyıllar boyunca onu ne kadar salladıysalar, yıkmak istediyseler, bizi birbirimizden ayırmak istediyseler başaramadılar. Bizm kalbimiz, bizi birbirimize bağlayan bağlar, ahlaki değerler dostluğumuzu, kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi korudu.

Bugünlerde biz bu dostluğumuzun, kadeşliğimizin yeni bir örneğine tanık oluyoruz. Kuşkusuz ki, bunlar bizi son derece çok sevindiriyor. Şu günlerde biz Türkiye`de Azerbaycan`a yönelik çok üstün dostluk-kardeşlik ilişkilerini, büyük konukseverliği, sıcaklığı hissettik. Tüm bunlar için Türk halkına, Türkiye Cumhuriyeti`ne teşekkür ediyorum. Bugün İzmir`e geldiğimden beri, şu birkaç saat içinde birbirimizle bağımızın ne kadar güçlü olduğunu gördük. Bize gösterdiğiniz bu saygı ve sevgi, özen ve ilgi için size teşekkür ediyor ve Azerbaycan halkının tüm bunlara çok büyük değer verdiği konusunda sizi temin ederim. Halkımızda, her Azeride bu duygular burada gördüğümüzün çok çok üstünde.

İzmir kenti ile Azerbaycan`ın başkenti Bakü kenti arasında on iki sene önce kardeşlik anlaşmasının imzalanması büyük bir gelişme oldu. Malumunuz, ben o yıllarda hem Azerbaycan`ın, hem de Sovyetler Birliği`nin yönetimini üstlenen kişilerden biriydim. O yıllarda bize Türkiye ile ilişki kurmaya izin vermiyorlardı. Hatırlıyorum, Bakü dünyanın birçok kentleri ile kardeş kent oldu, örneğin, Amerika`nın, Fransa`nın, İngiltere`nin, Doğu Avrupa`da bulunan Romanya`nın, Macaristan`ın, diğer ülkelerin kentleri ile kardeş kent oldu.

Fakat Türkiye kentleri ile bizim kentlerimizin kardeş kent olmalarına izin vermiyorlardı. Zira eğer o kentlerde gerçek anlamda yeni bir kardeşlik kuruluyor idise, bizim bu kardeşliğimiz konusunda önyargılı davranan, yani buna karşı çıkan güçler,- ki bizim çevremizde onların sayısı her zaman çok olmuştur - bizim bu kardeşliğimizin yeniden oluşmasını asla istemezlerdi. Yani on iki sene önce İzmir ile Bakü arasında sağlanan ilişkiler kardeşlik ilişkileri değildi,- biz doğduğumuzdan beri kardeşiz, atalarımız, dedelerimiz kardeş olmuşlar, biz öz kardeşiz. Sadece, İzmir ile Bakü arasında özel ilişkilerin kurulması ile ilgili bir anlaşma imzalanmıştır. Bu nedenle düşünüyorum ki, bizim kardeşliğimiz eskilere dayanıyor ve dünyada halklarımızın varolmasından bu yana mevcut olan bir kardeşliktir. Bu ilişkiler ise şu kardeşliği bir anlamda belgelendirmek, kağıda dökmek gibi bir etkinliktir. Türkiye-Azerbaycan, İzmir-Bakü hep kardeş olmuşlar, bugün de kardeşler, ileride de kardeş olacaklar. Bunun da bir göstergesi olarak Bakü`de en güzel köşelerden, parklardan birine "İzmir" ismi verilmiştir. Ben burada, İzmir kentinde de, şu sahildeki parkın güzel bir bölümüne "Bakü" ismi verildiği için çok sevinçliyim. Bu girişimlerinden dolayı İzmir yöneticilerine, başkanlarına teşekkür etmek istiyorum, zira bugünkü tören, etkinlik, bayram diğer kentlerde de devam edecek, biz Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini adım adım her geçen gün daha da yaygınlaştıracak, geliştireceğiz.

Türkiye büyük bir devlettir, dünyada kendine özgü önemli bir yer edinmiştir. Azerbaycan bağımsız genç bir devlettir. Fakat bizim ilişkilerimiz eskilere dayanıyor. Azerbaycan`ın bağımsızlık kazanmasından sonra Türkiye ile Azerbaycan arasındaki devletler arası ilişkiler son yıllarda çok meyveler verdi, pekçok sonuçlara ulaşıldı. İşte bu ilişkiler sonucunda şimdi Türkiye`deki üniversitelerde, keza burada İzmir`deki üniversitelerde Azeri gençler de eğitim alıyor, bağımsız Azebaycan`da farklı alanlarda çalışmaya hazırlanıyorlar.

Görüyorsunuz, biz birbirimize giderek daha yakın oluyoruz. İzmir`de üniversite eğitimi alan genç bir öğrenci konuşma yaptı. O, Azeridir, Nahçıvanlıdır, orada Nehrem isimli çok ünlü bir yer var, o köydendir. Fakat o, temiz Türkçe konuştu. Bizim dilimiz aynı, fakat sadece şivelerimiz farklı. Ben Azeri şivesini konuşuyorum. O, da bir-iki sene önce benim konuştuğum şivede konuşuyordu, fakat iki sene burada eğitim aldıktan sonra sizin buranın şivesini konuşuyor. Şu halde bu, onun buraya, burada aldığı eğitime, buradaki ortama ne kadar alıştığını, aynı zamanda Türkiye`yi, İzmir`i, bu ortamı ne kadar sevdiğini gösteriyor. Bu, bizim dostluk, kardeşlik ilişkilerimizde bir damladır. Fakat damlaya damlaya göl olur, derya dolur. İşte bu damlalarla biz ortak Türkiye-Azerbaycan dostluğunu daha da yaygınlaştırmalı, güçlendirmeliyiz. Biz bunu yapacağız.

Bağımsız Azerbaycan`ın yaşamında birçok sorunlar var. Bu sorunların en acılısı, en belalısı Ermenistan`ın Azerbaycan`a karşı saldırısıdır. Bildiğiniz üzere, 1988 yılında Ermenistan silahlı kuvvetleri Azerbaycan`ın Dağlık Karabağ bölümünü ele geçirmek için ülkemize askeri saldırıda bulunmuşlar. Bazı devletlerin yardımıyla ve birçok başka nedenler yüzünden Azerbaycan topraklarının yüzde 20`si Ermenistan silahlı kuvvetlerince işgal edilmiştir. İşgal altındaki topraklardan bir milyondan fazla Azeri vatandaşı yerinden, yurdundan zorla göç ettirilmiş, sürülmüşler, mülteci durumunda çadırlarda zorlu koşullarda yaşıyorlar.

Üç senedir, biz ateşkes uyguluyoruz, kan dökülmüyor, üç senedir şehit yok. Fakat bununla birlikte barış da yok. Biz sorunu barış yoluyla çözmek istiyor, barış görüşmeleri yapıyoruz. Geçen senenin sonunda Lizbon`da AGİT Lizbon Zirve toplantısında sorunun barış yoluyla çözümü için gerekli ilkeler tespit edilmiş, karar onaylanmıştır. Biz Lizbon ilkelerine dayanarak barış görüşmeleri yapıp Azerbaycan`ın işgal edilmiş topraklarını barış yoluyla kurtarmak istiyoruz. Bunu sağlamaya çalışıyoruz ve mutlaka başaracağız.

Tüm bu etkinliklerin gerçekleşmesinde Türkiye daima Azerbaycan`a destek olmuş, hep Azerbaycan`ın yanında yer almıştır. Umarım, bundan böyle de hep bir arada olacaklar. Fakat bugün burada şunu da söylemek istiyorum, Azerbaycan kendi bağımsızlığını koruyup sürdürecektir. Azerbaycan`ın bağımsızlığı bizim tarihi başarımızdır. Biz bağımsızlığımızı asla kaybetmeyeceğiz.

Azerbaycan işgal altındaki topraklarını kurtaracak ve kendi toprak bütünlüğüne tekrar kavuşacak, devlet sınırlarının dokunulmazlığını sağlayacaktır. Eğer barış görüşmeleri sonuç vermezse, Azerbaycan işgal altındaki topraklarını, her ne pahasına olursa olsun, kurtarmalıdır. Biz topraklarımızın bir karışını, bir metresini bile hiçkimseye kaptırmayacağız ve Azerbaycan`ın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü hep savunacağız. Eminim, Türk halkı, Türkiye Cumhuriyeti şimdiye kadar olduğu gibi, bundan böyle de bizim yanımızda olacaktır.

Bizim gelecek zaferlerimizin, başarılarımızın temelini Türk-Azeri, Türkiye-Azerbaycan dostluğu oluşturuyor. Yaşasın bu dostluk!

Yaşasın Türk halkı!

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

Yaşasın sarsılmaz Türkiye-Azebaycan dostluğu ve kardeşliği!

Teşekkür ederim!

"AZERBAYCAN" Gazetesi, 8 Mayıs 1997 yılı.

Kısa inceleme yazısı

DIŞ POLİTİKA

Genel tarihi bilgiler

Azerbaycan-Türkiye ilişkileri

Bilgi notu

Azerbaycan - Türk Dünyası