Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in cephe hattına yakın bölgede-İmişli, Fuzuli, Beylakan, Şemkir, Ağcabedi ilçelerinde ve Gence şehrindeki görüşmelerde yaptığı konuşmalar - 11-12 Aralık 1993


Bugün herkes, özellikle, eli silah tutabilen erkekler Vatanı savunmak zorundadırlar. Erkek dediğin mülteci olmaz ve olmamalıdır, üstüne üstlük onun memleketinde düşmanın böylesine rahat bir şekilde  dolaşmasına, halkının onurunun kırılmasına tahammül etmemelidir. Vatanı savunmak herkesin kutsal görevidir.

C.Nahçıvanski askeri okulunun tüm mezunlarının Vatana döndüğü söylenemez. Oysa Vatan, bağımsızlığını kazandıktan sonra devlet düzeninin bozulması tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.

Bugün Azerbaycan, kendi oğullarına - deneyimli askeri uzmanlara her zamankinden daha çok muhtaçtır. Bu uzmanlar yurttaşlarını peşinden sürüklemeli, düşmana karşı kahramanca savaş vermeli, onu paramparça ederek ana topraklarımızdan püskürtmelidir. Milli Ordunun pekçok sorunu son yıllarda bazı yöneticilerin görev ve sorumluklarının bilincinde olmamasından kaynaklanıyor. Bugün biz askeri yapılanmaya engel oluşturan eksikliklerin giderilmesi için her şeyi yapıyoruz. Zaman beklemez, zaten çok zaman kaybettik.

Fakat ne kadar zor olsa da biz düşmana karşı zafer kazanmak için konsantre olmalı, harp mesleğini mükemmel bir şekilde öğrenmeliyiz. Şimdi bir adım bile geri çekilmek yok. Halk kendi ordusuna güveniyor. Ordu, düşmana hak ettiği cevabı vermelidir.

***

Ben zafer kazanacağımıza inanıyorum. Biz hep birlikte bu zaferi ulaşmalıyız. Bu aydınlık günlere kavuşmak için herkes ordumuza elinden gelen yardımı yapmalıdır. Ben Azerbaycan tarihinin şanlı savaş geleneklerini ve bir çok kuşakların kahramanlıklarını hatırlatarak, utanç verici mağlûbiyeti kabullenmemeye ve saldırgana karşı elbirliği ile mücadele etmeye, kendi öz ülkesini, devletin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını, canınız pahasına bile, savunmaya çağırıyorum.

***

Ülkenin bulunduğu şu zor dönemde bağımsız Azerbaycan'ın Milli Ordusu kuruluyor. Başlıca sıkıntı şu ki, ordunun yapılanmasına ilişkin faaliyetlerin yanı sıra ordu birlikleri, Ermeni saldırganlara karşı savaş veriyorlar. Kayıplarımız var, fakat bu kayıplar halkın iradesini kırmamıştır. Vatanın namusu, kutsal sınırlarını koruma azmi bugün ön cephe ile cephe gerisini tek çatı altında birleştirmiştir. Bunun sayesinde Azerbaycan ordusu işgal altındaki toprakları yakında kurtaracaktır.

Bunun yanı sıra Azerbaycan, her zamanki gibi savaşın durmasını ve sorunun barışçıl yoldan  çözüme bağlanmasını istiyor, bunun için siyasi ve diplomatik girişimlerde bulunuyor, saygın uluslararası kurum ve ülkelerin itibar ve olanaklarından faydalanmaya çalışıyor. Barışın başlıca koşulu bundan önce işgal edilmiş toprakların tamamen boşaltılmasıdır. Saldırganı zaptedecek savaş gücüne sahip bir ordunun kurulması en azı barış yolu kadar önemli bir görevdir.

***

Ziyarette temel amacım durumu yerinde incelemek, cumhuriyetimiz için önemli problemlerin çözümü için bazı önlemler almaktır. Özellikle cumhuriyetin savunmasına yönelik konuları, Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından işgal edilmiş bölgelerden göçe zorlanan vatandaşlarımıza yaşam için uygun ortamın sağlanması ve diğer birkaç konuyu masaya yatırmak niyetindeyim.

Bilindiği üzere, cumhuriyetimiz, şimdi meşakkatli, hatta, trajik bir dönemini yaşıyor. Ülke zorlu bir sosyo-ekonomik krizle karşı karşıyadır. Ermeni silahlı kuvvetlerinin saldırısı sonucunda topraklarımızın bir bölümü işgal edilmiş, bir milyondan fazla vatandaşımız mülteci durumuna düşmüştür. Böyle bir dönemde cumhuriyeti bu acılı durumdan kurtarmak için daha ciddi ve sert tedbirler almak gerekir.

Şimdi başlıca görev, cumhuriyetin güvenliğinin temini ve göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımıza gerekli yaşam koşullarının sağlanmasıdır. Bunlar bugünkü hedeflerdir. Ve geleceğe yönelik hedeflerimiz ülkemizin işgal altındaki toprakları geri almak, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü temin etmek, Azerbaycan devletinin tüm toprakları, tüm zenginlikleri üzerinde tek söz sahibi olmasını sağlamaktır. Biz hepimiz bu görevleri yerine getirmekle yükümlüyüz. Bu bakımdan yerel yönetimler çok önemli bir rol üstlenmişler. Bu görevlerin başarıyla yerine getirilmesi onların faaliyetlerine bağlıdır. Onun için bu ziyaretimden önce çevre bölgelerin yöneticilerini davet etmelerini önerdim. Sorunlara olabildiğince çabuk ve etkili çözümler bulmaya çalışacağız. İlçe kaymakamlarının bölgelerindeki durum, özellikle mültecilerin yerleştirilmesi ve gerekli yaşam şartlarının sağlanması, askeri seferberlikle ilgili çalışmalar ve bölgelerin orduya yardımı hakkında bilgi vermeleri gerekir. Şimdi başlıca görevimiz orduyu güçlendirmek, savunma ve savaş tekniklerini geliştirmek ve Azerbaycan'ı Ermeni saldırısına karşı savunmak, ardından işgal altındaki topraklarımızı geri almaktır. Bunun birkez daha altını çizerim.

Malumunuz üzere, biz son dönemlerde Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan savaşın durdurulması için bazı önlemler uyguladık, sorunun barışçıl yoldan çözümüne öncelik tanımak suretiyle ateşkesin sağlanması için belli bir uzlaşmaya vardık. Pekçok siyasi atılım ve diplomatik girişimde bulunuldu. Biz uluslararası kuruluşların - BM, AGİT ve onun Minsk Grubunun olanaklarından faydalanmaya çalıştık. Fakat bunlar istenilen sonucu vermedi. Ayrıca Ermenistan yönetimi ile görüşmeler yapıldı ve hala yapılmaktadır. Bu arada Rusya'nın arabuluculuk imkanlarından yararlanmaya çalıştık. Hatta Dağlık Karabağ'ı yöneten bazı güçlerle de görüşmeler yapıldı. Savaşı durdurmak için anlaşmalar yapıldı. Fakat bu görüşmeler işgal edilen toprakların barış yoluyla iadesini henüz sağlamış değil. Buna rağmen, biz ileride de bu yöntemleri kullanacağız. Kamuoyunun, sizlerin bunu bilmeniz gerekir. Biz bu olanakların henüz tükenmediğini düşünüyoruz ve bunları daha etkin bir şekilde değerlendirmeye çalışacağız.

Ancak bazı durumlarda ateşkes anlaşması ihlal ediliyor. Dün Beylegan yönünde de aynı durum yaşandı. Bu nedenle sorunun barışçıl çözümüne çaba göstermekle birlikte, savunma olanaklarımızı da pekiştirmeliyiz. Bildiğiniz üzere, 2 Kasım’da ben Azerbaycan televizyonu ve radyosu aracılığıyla halkımıza, cumhuriyetin tüm vatandaşlarına seslendim. Bu seslenişin ardından ülkede ciddi değişiklikler gözlemlenmektedir. Fakat bunlar henüz savunma imkanlarımızı, ordumuzun savaş kabiliyetini gerekli düzeye ulaştırmış değildir. Yerel yönetimler bu önemli sorunun çözümünde çok büyük rol üstlenmelidirler. Bu nedenle kaymakamlar konuşmalarında bu konuya mutlaka değinmeli ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi vermelidir. Bir kez daha belirtirim ki, bilgiler çok kısa, öz olmalıdır, zira vaktimiz kısıtlıdır ve herkes kendi işinin başında olmalıdır.