Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Azerbaycan profesyonel vokal müziğinin kurucusu Bülbül`ün doğumunun 100.yıldönümü ile ilgili düzenlenen gecede konuşması - 4 Aralık 1997


Sayın Bayanlar ve Baylar!

Sayın Misafirler!

Sizi büyük Bülbül'ün doğumunun 100.yıldönümü nedeniyle yürekten kutluyorum, Azerbaycan kültürünün, sanatının gelişmesinde başarılar diliyorum.

Bülbül'ün 100. doğum yıldönümü halkımız için bir bayramdır. Biz bugün yıldönümünü kutlamak üzere bu törende toplanmış bulunuyoruz. Fakat 1997 yılının aslında Bülbül yılı olduğu söylenebilir ve halkımız her yerde Bülbül'ü büyük şükranla anarak doğum yıldönümünü törenlerle kutlamıştır. Bağımsız Azerbaycan'da ilk defa Bülbül Uluslararası Vokal Yarışması'nın düzenlenmesi de öncelikle Bülbül'ün hatırasına bir saygıdır ve Azerbaycan sanatında Bülbül'ün büyük çabaları sonucunda oluşmuş profesyonel vokal müzik sanatının yüksek düzeyde olduğunu gösteriyor.

Bülbül, onun çalışmaları Azerbaycan kültür tarihinde müstesna, çarpıcı bir gelişme teşkil etmektedir. O, Azerbaycan'ın en güzel köşelerinden biri olan, canımız kadar sevdiğimiz Karabağ toprağında, kutsal Şuşa kentinde doğdu. Bülbül, doğuştan yeteneği, özverisi sayesinde Azerbaycan kültürünün parlak bir yıldızına dönüşmüştür ve bizim ulusal gururumuzdur. Benzersiz ses, doğuştan yetenek, özveri ve büyük çalışma yolu Bülbül sanatının temelini oluşturuyor. Bülbül, Azerbaycan halkının yaşamında yeni bir evrensel kültür örneğinin ortaya çıkmasını sağlamakla birlikte arkasında halkımıza çok başarılı yollar bırakmıştır.

Bülbül'ün eserleri çok zengindir. Bizim halkımızın müzik kültürü köklü bir geçmişe sahip. Azerbaycan halkının eski dönemlerden bugüne kadar gelen müziği, halk türküleri, Azerbaycan muğamları (red. makam) bizim ulusal servetimizdir. Yüzyıllar boyunca halkımız bu ezgilerle, bu müziklerle yaşadı ve Bülbül de faaliyetine işte bu halk türküleriyle, bu muğamlarla başlamıştır. Fakat kendisinden önceki büyük sanatçılardan farklı olarak Bülbül, hem halk ezgilerini, halk musikisini, muğam müziğini evrensel anlamda en üst düzeylere taşımayı başarmış, hem de bizim zengin muğam, halk müziğimizin temelinde profesyonel vokal müzik sanatının kurucusu olmuştur. Bu konuda ve faaliyetinin tüm diğer alanlarında Bülbül'ün Azerbaycan halkına paha biçilmez hizmetleri olmuştur.

Bülbül'ün yaratıcılığının doruğunu "Köroğlu" operasında oynadığı Köroğlu rolü oluşturuyor. Büyük Azerbaycan bestecisi Üzeyir Hacıbeyov'un da yaratıclığının şaheseri, doruğu "Köroğlu" operasıdır. Bu operanın ortaya çıkmasında Üzeyir Hacibeyov'un muazzam yaratıcılık çabaları kadar Bülbül'ün büyüklüğü ve Bülbül'ün icracılığı etkili oldu. Belki 30'lu yılların başlarında Bülbül profesyonel vokal ustası, milli vokal ustası olarak yetişmeseydi, Üzeyir Hacıbeyov da belki "Köroğlu" gibi ölümsüz operayı yazmakta zorlanırdı diye düşünülebilir.

Bilindiği üzere, Üzeyir Hacıbeyov asıl Bülbül'ün yüksek performansını gördükten sonra artık milli, profesyonel opera yazabileceğini söylemişti. "Köroğlu" operası Azerbaycan'ın müzik sanatında, Azerbaycan kültüründe müzik değerleri itibariyle mükemmel bir opera eseri olduğu için çok büyük değer taşımaktadır ve ulusal müziğimizin gururudur. Fakat aynı zamanda "Köroğlu" operasının yazılması Azerbaycan'ın müzik ve opera sanatını etkilemekle birlikte Azerbaycan'da milli yurtseverliğin, özgürlük aşkının, bağımsızlık düşüncelerinin ortaya çıkmasına da katkıda bulunmuştur.

Bilindiği üzere, Köroğlu bizim efsanevi bir kahramınımızdır. "Köroğlu" büyük bir destandır. Bu, bir tek Azerbaycan değil, Orta Asya, Kafkasya, Türkiye, İran halklarının büyük bir kahramanlık destanıdır. Üzeyir Hacıbeyov'un en büyük hizmeti yüzyıllardır süregelen şözlü edebiyatta, ardından çeşitli kitablarda yer alan, kültürün, sanatın, edebiyatın en üstün örneği olan "Köroğlu" destanını "Köroğlu" operası aracılığıyla tüm dünyaya sergilemesi oldu. Bugün tam güvenle söylenebilir ki, Üzeyir Hacıbeyov'un operası ortaya çıkmadan önce de çok ünlü olan "Köroğlu"destanı, kahraman Köroğlu, Üzeyir Hacıbeyov'un operası ortaya çıktıktan ve büyük Bülbül bu operada Köroğlu karakterini yarattıktan sonra daha çok ün kazandı. Belki şöyle de denebilir, "Köroğlu" operasından önce, Bülbül'ün Köroğlu'sundan önce Köroğlu ne bizim halk, ne de diğer halklar tarafından bu kadar bilinmiyordu.

Üzeyir Hacıbeyov "Köroğlu" destanını müziğe aktardı, opera eserini yazdı. Bülbül ise Köroğlu'nun kendisini yarattı. Tabii ki, bizlerden hiçbiri Köroğlu'yu görmedik ve geçmişten bize kadar ulaşmış "Köroğlu" destanının hiçbir yerinde Köroğlu'nun tipi, yani onun portresi, resmi, fotoğrafı yoktu. Köroğlu karaterini yaratmak gerekiyordu. Bunu yaratan ise Üzeyir Hacıbeyov'un operasıdır ve Bülbül'dür. Biz "Köroğlu" operasını izlediğimizde ve bizden sonraki kuşaklar "Köroğlu" operasını, Köroğlu karakterini izleyince, Bülbül'ü izleyince herkes düşünüyor ki, Köroğlu işte buymuş. Şimdi heryerde Köroğlu'nun resimleri bulunuyor. Bu, Bülbül'ün resimlerdir, fakat Köroğlu şahsında, Köroğlu karakterinde. Köroğlu'ya anıtlar dikiliyor. Bunların hepsi Bülbül'ün işte bu "Köroğlu" operasında yarattığı, - ki hiç kuşkusuz, Üzeyir Hacıbeyov, yönetmenler, ressamlarla birlikte yarattığı - ve hepimizin önünde Azerbaycan Opera Tiyatrosu sahnesine atla çıktığı Köroğlu karakteri örnek alınarak yapılmıştır.

Onun için de ben Üzeyir Hacıbeyov'un ve Bülbül'ün "Köroğlu" gibi bir operanın ortaya çıkmasındaki hizmetlerinin müziksel, sanatsal, kültürel değerden daha büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Bu, tarihimizin bir gerçeğidir ve biz bitmek üzere olan 20.yüzyılda bu konuda yapılan çalışmalara değer vermeliyiz.

Büyük şairimiz Molla Penah Vagif'in bize ulaşmış ne bir resmi, ne bir fotoğrafı, ne bir portresi vardır. Onu büyük Samet Vurgun'un "Vagif" eserini sahneye uyarlayan sanatçılarımız ve büyük aktörümüz Alesker Alekperov yarattı. Bu yüzden de Vagif'in tüm resimleri, tüm heykelleri Alesker Alekperov'un yönetmenlerle, ressamlarla birlikte Azerbaycan Drama Tiyatrosu'nda yarattığı karakter örnek alınarak yapılmıştır. Köroğlu örneği de Bülbül'ün, Üzeyir Hacıbeyov'un ve yönetmenlerin, ressamların yarattığı Köroğlu karakterinden alınmıştır. Tüm bunlardan dolayı biz bugün Bülbül sanatına, Bülbül çalışmalarına özellikle minnettar kalmalıyız.

Biz bugün "Köroğlu" operası hakkında konuşurken, hiç kuşkusuz, Üzeyir Hacıbeyov'un yanı sıra bu eserin librettosunu yazan büyük yazarımız Memmed Sait Ordubadi'yi, bilimadamı Haydar İsmayılov'u, "Köroğlu" operasının ilk yönetmeni, büyük yönetmen İsmayıl Hidayetzade'yi ve büyük ressam Rüstem Mustafayev'i de minnetle anmalıyız.

Nitekim, ben bugün "Köroğlu" eseri üzerinde önemle durarak Bülbül'ün tüm diğer hizmetlerinin yanı sıra, Azerbaycan halkı için ne kadar büyük çalışmalar yaptığını özellikle belirtmek isterim.

Bülbül'ün sanatı, onun bugüne kadar bantlarda saklanan melodik, eşsiz sesi, yoğun çalışmaları, bıraktığı büyük miras Azerbaycan halkının ulusal zenginliğidir. Bülbül kendi çalışmalarıyla bugünkü bağımsız Azerbaycan'a hizmet etmiştir. Biz bugün de, 21.yüzyılda da Bülbül'ün çalışmalarından esinlenerek, Bülbül'ün yarattığı kahraman Köroğlu'nun cesaret örneklerinden esinlenerek bağımsız Azerbaycan devletini kuracağız ve geliştireceğiz.

Burada Firengiz Hanım çok doğru söyledi: "Bazen bu tür eserler bir şarkıcı için, bir sanatçı için yazılır, bir sonrakiler onu tekrarlarlar. Bu durum doğaldır, burada hiçbir sorun yok. Bu aynı zamanda şunu gösteriyor, eğer Üzeyir Hacıbeyov "Köroğlu" operasının bestecisi ise, Bülbül bir nevi o müziği kendi sesine aktaran ve şarkıya dönüştüren bir bestecidir. Bu yüzden de, kuşkusuz ki, "Köroğlu" operası bugün de, yarın da yaşayacak, bizim yeni güzel, yetenekli şarkıcılarımız ortaya çıkacak, Bülbül'ün yolunu izleyerek Köroğlu rolünü icra edecekler. Fakat herkes Bülbül gibi söylemeye çalışacak. Zira tüm o şarkıların yaratıcısı Bülbül'dür. Eğer kimse değişik şekilde söylecek olursa, o zaman onun Köroğlu olmadığını düşünecekler.

Besteci müzik yapar, şarkıcı ise o müziği şarkıya dönüştürerek bir nevi onun sahibi olur. Örneğin, Üzeyir Hacıbeyov, büyük Nizami Gencevi'nin gazelleri üzerine "Sensiz" ve "Sevgili canan" romanslarını yazdı. Onların ilk söyleyen Bülbül oldu. Şimdi bizim yaşamımızda hep bu romanslar çalınıyor, yeni şarkıcılar bu romansları söylüyorlar. Fakat hepsi Bülbül gibi söylemeye, kendi sesini Bülbül'ün sesine benzetmeye çalışıyor. Bu da Bülbül'ün bizim bugünümüz için ve geleceğimiz için yaptığı büyük hizmetlerdir.

Bülbül'ün 100. doğum yıldönümü ile ilgili yapılan etkinliklerin hepsi onun ismine ve anısına yakışıyor. Ben bu geleneğin süreceğini düşünüyorum. Bülbül asla unutulmayacaktır. Bülbül'ün sesi de, çalışmaları da, onun yaptığı işler de bizim kalbimizde hep yaşayacaktır.

Sanırım, bugün Bülbül'ün ruhu şad olmuştur. Fakat bunun yanı sıra Bülbül'ün tedirgin olduğunu da düşünüyorum. Tedirgin olduğu nokta şu ki, doğup büyüdüğü Şuşası, Karabağ'ı Ermenistan silahlı kuvvetlerinin işgali altındadır. Bu yüzden de Bülbül huzursuzdur. Biz de huzursuzuz. Fakat Bülbül şunu bilmelidir, halkımız da bilmelidir, - bizim için aziz olan Karabağ toprağı, Şuşa Kalesi işgalden kurtulacak, Bülbül'ün memleketi bağımsız Azerbaycan'ın başarılarla gelişen bir köşesi olacak ve gelecek kuşaklar Karabağ'da, Şuşa'da Bülbül'ün heykelini dikecek, Üzeyir Hacıbeyov'un yeni heykelini dikecek ve Şuşa, Karabağ Azerbaycan'ın güzel bir köşesi olarak bağımsız Azerbaycan'da var olacaktır.

Ben tüm Azerbaycan halkının istek ve beklentilerini, tüm Azerbaycan halkının duygularını ifade ederek Bülbül'e, onun sanatına olan sevgimizin sonsuz olduğunu ve sonsuz olacağını söylüyorum. Bülbül, onun sanatı Azerbaycan halkının kalbinde sonsuza dek yaşayacaktır!

Kısa inceleme yazısı

KÜLTÜR

Genel tarihi bilgiler

KÜLTÜR

Bilgi notu

KÜLTÜR