Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları 3.zirvesinde yaptığı konuşma - Bişkek, 28 Ağustos 1995


Sayın Devlet Başkanları!

Bayanlar ve Baylar!

Öncelikle Kırgızistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Asker Akayev ve Kırgızistan Hükümetine bize gösterilen konukseverlik ve zirve toplantımızı güzel bir şekilde organize ettiği için derin teşekkürlerimi sunarım.

Bu çok önemli toplantıya katılan eziz ve saygıdeğer kardeşlerimi - Türkiye Cumhuriyeti Cımhurbaşkanı Süleyman Demirel'i, Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'i, Kırgızistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Asker Akayev'i, Türkmenistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov'u, Özbekistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'u Azerbaycan halkı adına yürekten selamlıyorum, size ve halklarınıza saygı ve sevgimi sunuyor, mutluluk ve huzur diliyorum.

Temeli ekim 1992'de Ankara'da atılan ve artık üçüncüsü yapılan şu zirve toplantımızın güzel bir gelenek olduğunu memnunlukla belirtmek istiyorum.

Avrasya coğrafyasının büyük bir bölümünü kapsayan, büyük ekonomik potansiyeli, insan kaynağını barındıran ülkelerimiz birer bağımsız devlet olarak, dünya kamuoyunun eşit haklara sahip üyeleri olarak bölgesel işbirliğine başlamışlar ve bu çok sevinç verici bir durumdur.

Uzun yüzyıllar boyu dünya uygarlığı hazinesine önemli katkılarda bulunmuş, coğrafi yakınlık, tarihi kader, kültür, gelenek, din ve dil birliği gibi sarsılmaz bağlarla birbirine bağlı olan halklarımız ve ülkelerimiz yoğun ve verimli işbirliği için çok geniş olanaklara sahiptirler.

Edebiyat ve sanat, mimarlık, felsefe ve fen bilimleri alanında halklarımızın yetiştirdiği önemli isimlerin büyük eserleri tüm insanlığın gönencine, ahlakine ve maddi kültürüne büyük katkıda bulunmuştur.

Geçenlerde kardeş Türkiye Cumhuriyeti'nde Doğu edebiyatının ve felsefenin önemli isimlerinden biri, ünlü Azerbaycan şairi Muhammed Fuzuli'nin 500.doğum yıldönümü etkinliklerine ve Almatı'da Kazak halkının saygın evladı, seçkin bilgin, filozof, şair Abay'ın 150.doğum yıldönümü ile ilgili düzenlenen bayram etkinliklerine memnunlukla katıldım. İbni Sina, Nizami, Yunus Emre, Fuzuli, Mehdumgulu, Mahmut Kaşgari ve Doğunun birçok diğer parlak dehalarının eserlerinin, "Dede Korkut", "Köroglu", "Manas", "Alpamış" ve benzeri ölmez destanların yalnız akraba halklarımızın değil, hem de tüm insanlığın zenginliği olduğuna birkez daha emin oldum.

Ben bizim zirve toplantımızın Manas Destanının 1000.yılına denk gelmesinden ve bizim - bu zirve toplantısına katılan devet başkanlarının, Türk dünyası için kutsal olan bir eserin bininci yılını özgür Kıgızistan'ın başkenti güzel Bişkek kentinde tüm Kırgız Halkı ile beraber kutlamasından çok memnunum.

"Manas" köleliliğe karşı çıkıyor, halkın özgürlüğünü, bağımsızlığını herşeyden üstün tutuyor, kutsal gördüğü baba yurdunu yabancı işgalcilerden korumak için halkı mücadeleye çağırıyor, Türk halklarının kardeşliğini sevgiyle anlatıyor.

Biz önemli sorunlarımızın çözüme bağlanması için birbirimize yardım göstermeli, yardım elimizi uzatmalıyız, bölünmenin ve izolyasyonun önüne geçmeliyiz, zora düşmüş kardeşlerimize hep beraber yardım etmeliyiz, kanlı savaşların ve silahlı ihtilafların alevini söndürmeliyiz.

Tüm bunlardan dolayı ben bu görüşmemize çok büyük önem veriyorum. Bu tür görüşmelerin süreklilik kazanmasını yürekten alkışlıyorum. Tarihi kökenlerimiz, önümüzdeki amaç ve sorunların benzerliği, ulusal çıkarlarımızın birliği - tüm bunlar bizim stratejik işbirliğimizin güvenli bir temelini oluşturuyor ve geleceğimize iyimser bakma olnağını sağlıyor.

Son yıllarda Yeryüzünde büyük tarihi, jeopolitik dönüşümler yaşandı. Oluşmuş yeni ortamda bizim karşılıklı ilişkilerimizi bağımsız, egemen temeller üzerine oturtmak için geniş ufuklar açılmaktadır.

Ülkelerimizin uyguladığı reformları, dünya ekonomisi ile eşit haklı bütünleşme doğrultusunda attığımız adımları göz önüne alarak işbirliğimizin bu alanına özellikle önem veriyorum. Biz ülkelerimizin zengin doğal kaynaklarını, çok büyük sanayi, tarım ve entelektüel potansiyelini verimli değerlendirerek, onları çağdaş teknolojilerle donatarak, yeni ulaşım-haberleşme ağları kurarak 21.yüzyılın ihtiyaçlarına cevap verebileceğiz ve halklarımıza hakettikleri hayatı sağlamayı başaracağız.

Hazar'a kıyısı bulunan devletlerin her birinin, enerji rezervleri açısından zengin kendine ait sektörü ve burası üzerinde hakları ve olanakları vardır. Biz bu olanakları değerlendirip, çok yönlü ortak projelerin gerçekleştirilmesinde etkin işbirliği yapmakla birlikte Hazar havzasını ekonomik kalkınma ve gönenç bölgesi yapar, dünya ekonomi sisteminde hakettiğimizi yeri tutabiliriz. Aynı zamanda Hazar Denizi'nin zengin doğal kaynakları işbirliği için geniş olanaklar sunmakla birlikte bu zenginlikleri tutumlu bir şekilde ve etkin kullanma görevini bize yüklemektedir.

Büyük yatırım projeleri, enerji rezervleri bakımından zengin olan ülkelerimiz ile uluslararası tüketicileri arasında ilişkilerin sağlanması için çağdaş ulaştırma ve iletişim ağlarının oluşturulması olanağını sunuyor.

Karşılıklı yarar sağlayan ve birbirini tamamlayan ekonomik işbirliği için ortak bir mekan oluşturma ve Orta Asya'dan Türkiye'ye, oradan ise dünya piyasalarına uzanan petrol ve doğal gaz boru hatlarının inşası halklarımız için son derece yararlı olurdu. Bu hatların döşenmesi, onların aralıksız ve güvenli bir şekilde çalışması halklarımız arasında işbirliğini daha da pekiştirir ve bağımsız devltlerimizin gönencine hizmet ederdi.

Azerbaycan, bu çok önemli toplantıya katılan birçok kardeş devletler gibi, karışık geçiş dönemini yaşıyor. Sovyetler Birliği'nin çökmesinin ardından kendi bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan, demokratik hukuk devletinin kurulması, köklü piyasa reformlarının yapılması yolunu izlemiştir. Biz bu tür tarihi dönemlere özgü olan objektif zorluklara rağmen bu yolda artık bir dizi başarılar kazanmış bulunuyoruz.

Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti, yüzyıllar boyunca özgürlüğünü kazanmak için mücadele veren halkımızın iradesine dayanarak, egemen hukuk devletinin kurulması yolunda kararlılıkla ilerliyor.

Bugün biz kendi kaderimizin ve zenginliklerimizin sahibiyiz. Azerbaycan'da kısa bir dönem zarfında siyasi çoğulculuk, birey, ifade, basın, düşünce özgürlüğü sağlanmıştır. Ulus, dil, siyasi görüşe bakılmaksızın insan hakları Azerbaycan'da güvenli bir şekilde korunmaktadır.

40'ın üzerinde siyasi parti, 400 kadar bağımsız gazete, 30'u aşkın haber ajansı ve televizyon şirketi tam bağımsızlık koşullarında faaliyet gösteriyor.

Biz zor kullanılarak darbe yapmaya yönelik anayasaya aykırı bir takım eylemlerin önüne geçtik. Yurt içinde sosyopolitik istikrarı sağladık. Radikal demokratik reformları yapmak için uyguladığımız önlemler tüm Azerbaycan halkı tarafından güven ve kararlılıkla desteklenmektedir. Onun için de bağımsızlık yolundan bizi hiçbirşey saptıramaz.

Biz bu sene 12 Kasım'da çok partili sisteme göre ilk özgür demokratik parlamento seçimlerinin yapılması kararını aldık, Cumhuriyette seçimlerle ilgili geniş kapsamlı ön çalışmalar yapılmaktadır. Eminim, bu parlamento seçimleri Azerbaycanda demokratik geleneklerin yerleşiklik kazanması yolunda önemli bir adım olacaktır. Aynı gün biz bağımsız Azerbaycan'ın ilk demokratik anayasasını halk oylamasına sunarak kabul edeceğiz. Bu olaylar Azerbaycan tarihinde yeni bir parlak sayfa açacak ve gelecek kuşakların mutlu yaşamını sağlayacaktır.

Biz serbest piyasa ilişkilerini sağlayarak eşit haklı bir ortak olarak dünya ekonomisine entegre olmak için ciddi ekonomik reformlar yapıyoruz. Tarım alanında reformlar başarıyla uygulanmaktadır. Özelleştirme programı onaylanmıştır ve yakında devlet mülkiyetinin büyük çaplı özelleştirilmesi gerçekleştirilecektir.

Dünyanın dev petrol şirketlerinin temsil edildiği konsorsiyumla yapılan ünlü "Asrın Mukavelesi" imzalandıktan sonra Hazar Denizi'nin Azerbaycan'a ait bölümünde enerji rezervlerinin işlenmesi alanında uzun vadeli uluslararası işbirliği hızla gelişiyor. kardeş Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden petrol şirketinin de bu anlaşmaya aktif bir biçimde katıldığını büyük memnuniyetle belirtmek isterim.

Bunun yanı sıra Azerbaycan Cumhuriyeti kendi devletinin kurulması yolunda ciddi engellerle de karlılaşıyor. Yedi seneyi aşkın bir süredir Ermenistan Cumhuriyeti Azerbaycan'a karşı silahlı saldırıda bulunuyor, kanlı savaş yapıyor. Bu saldırı sonucu Azerbaycan topraklarının yüzde 20'den fazlası işgal edilmiş, bir milyonun üzerinde vatandaşımız işgal altındaki topraklardan zorla göç ettirilmiş ve şimdi zorlu koşullarda çadırlarda yaşıyor.

Halkımızın yaşamını olumsuz yönde etkileyen etkenlerden biri de şudur ki, Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından işgal edilmiş bölgelerde sanayi ve tarım işletmelerimiz, sosyal kurumlarımız ve kültür anıtlarımız, buğday tarlalarımız, pamuk ekim sahalarımız, üzüm bağlarımız işgalciler tarafından yakılmış, tahrip edilmiştir.

Büyük kayıplar ve kurbanlara rağmen biz bu sorunun siyasi yollardan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, onun Minsk Grubu çerçevesinde çözüme bağlanmasına, bölgede uluslararası adil yasalara dayanan bir barışın ve refahın yeniden sağlanmasına çalışıyoruz. Fakat sorununun siyasi yoldan çözümü için Ermeniler kendi askeri birliklerini Şuşa ve Laçin da dahil olmak üzere işgal altındaki tüm Azerbaycan topraklarından geri çekmelidir.

Azerbaycan savaş istemiyor. Biz topraklarımızı savunuyoruz, Ermenistan'ın askeri saldırısına karşı, cumhuriyetimizin toprak bütünlüğü, egemenliği için mücadele veriyoruz. Biz dünyanın tüm devletleri tarafından onaylanan uluslararası hukuk normlarına saygı gösterilmesini, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin sağlanmasını istiyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, İslam Konferansı Örgütü'nün Ermeni saldırısını kınayan ve Ermeni işgal birliklerinin tüm toprakları kayıtsız şartsız boşaltmasını içeren kararlarının uygulanmasını istiyoruz.

Geçen sene Mayıs ayında yapılmış olan ateşkes anlaşmasına 15 aydır uyulması sevinç verici bir durumdur. Biz şunu defalarca söyledik ve birkez daha yineliyoruz, adil ve kalıcı barış sağlanıncaya dek ateşkes düzenine bağlı kalacağız. Aynı zamanda düşünüyoruz ki, oluşmuş durum - "Ne savaş, ne barış" ortamı sonsuza kadar devam edemez. Savaşa son verilmeli ve işgal altındaki Azerbaycan toprakları kısa sürede boşaltılmalıdır.

Ben fırsattan yararlanarak size, bu zirve toplantısına katılan devlet başkanlarına sesleniyorum, olanaklarınızı kullanarak bu ihtilafı kısa sürede çözmek için çaba gösterin, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü yeniden sağlamak ve bir milyonun üzerinde mültecimizin doğup büyüdüğü yerlere, bölgelere geri dönmesi için elinizden gelen yardımı bizden esirgemeyin.

Tüm ülkelerin toprak bütünlüğü, sınırlarının dokunulmazlığını korumak, dünyanın birçok bölgelerinde son dönemlerde yaygınlık kazanmış bölücülük ve teröre karşı ciddi bir mücadele vermek , BM Tüzüğü ve Avrupa'da Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın ilkelerine uymak, onları etkin bir şekilde uygulamak herbirimizin ve hepimizin kutsal borcudur.

Değerli ve muhterem kardeşler!

TÜRKSOY programı kapsamında yaptığımız işbirliği halklarımızın yaşamında, kültüründe büyük önem taşıyor. Manas'ın 1000. yılı ve Abay Kunanbayev'in doğumunun 150.yıldönümü ile ilgili düzenlenen kutlamalar de bu işbirliğinin bir koludur.

Bildiğiniz üzere, UNESCO kararı ile bu sene Doğu'nun büyük düşünürü, Azerbaycan şairi Muhammed Fuzuli'nin doğumunun 500.yıldönümünü de tüm dünyada geniş bir şekilde kutlanmaktadır. Artık Ankara'da, Moskova'da, bu bayramlar yapıldı, yıl sonunda Paris'te, UNESCO Genel Merkezi'nde yapılacaktır.

Fırsattan yararlanarak sizi Fuzuli etkinliklerinin doruk noktasını oluşturacak bayram törenine - Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye davet ediyorum.

Halklarımız bin yıllar boyunca yoğun işbirliği yapmış, karşılıklı faaliyetlerde bulunmuş, birbirini zenginleştirmişler. Yeni dönemde, yeni ortamda bu işbirliğinin pekişmesi hepimiz için büyük önem taşıyor. Bu kökenler, bu temeller halklarımızın en kutsal arzularının gerçekleşmesi için geniş olanaklar sunuyor, onların barış, kalkınma doğrultusunda güvenle ilerlemesi için güzel bir ortam sağlıyor.

Ben inanıyorum, bu yolda birçok zorlu sınavları atlatarak hem kayıpların acısını tatmış, hem uyanış sevincini yaşayan halklarımız yüzyıllardan süregelen umutlarını gerçekleştirecek, 21. yüzyıla ünlü dedelerinin layıklı evlatları olarak girecekler. Bu, bizim umudumuz, bu, bizim hedefimiz, bu, bizim borcumuzdur.

İlginize teşekkür ederim.

Çeviri 29 Ağustos 1995 tarihli AZERBAYCAN Gazetesinden yapılmıştır

Kısa inceleme yazısı

DIŞ POLİTİKA

Genel tarihi bilgiler

Azerbaycan - Türk Dünyası

Bilgi notu

Azerbaycan - Türk Dünyası