Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in Türkiye Tarım ve Köyişleri Bakanı Profesör Doktor Hüsnü Yusuf Gökalp ile görüşmesi - Cumhurbaşkanlığı Sarayı, 19 Temmuz 2001


Haydar Aliyev: Sayın Bakan!

Sayın misafirler!

Azerbaycan'a hoşgeldiniz. Bu şekilde gerçekleştirilen her gezi Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin tüm alanlarda gelişmesine büyük yarar sağlamaktadır. Ben sizin bu ziyaretinize çok önem veriyorum. Burada bir çok faaliyetlerde bulunduğunuzu, ortak komisyonun toplantısını yaptığınızı biliyorum. Ben sizin gezi programınız hakkında bilgi edindim.

İrşat Aliyev (Azerbaycan Tarım Bakanı): Sayın Cumhurbaşkanı, Türk heyeti ve bizim yetkililerden oluşan gruplar bölgeleri ziyaret edecekler. Biz Bakü'de çalışma grubunun toplantısını düzenledik ve protokol imzaladık.

Haydar Aliyev: Hangi bölgelere gidecekler?

İrşat Aliyev: Sayın Cumhurbaşkanı, yarın burada bir takım çalışmalar yapılacak, misafirlerimiz tarımın çeşitli alanlarında kullanılan makineler, cumhuriyetimizin bilimsel araştırma merkezleri hakkında bilgi edinecekler.

Haydar Aliyev: Bölgelere gidilecek mi?

İrşat Aliyev: Evet, konuklarımız Haçmaz, Guba, Gusar bölgelerini ziyaret edecekler.

Haydar Aliyev: Sayın Türk bakan geçenlerde Bakü'yü ziyareti sırasında Haçmaz'a gitmişti. Orada çok güzel ortak tarım şirketi bulunuyor.

Türkiye ile Azerbaycan arasında tarımsal işbirliği büyük önem taşımaktadır. Zira biz birçok yönden benzer iklim koşullarına sahip bulunuyoruz ve aynı bitkileri yetiştiriyoruz. Sizde de, bizde de hayvancılık yapıyorlar. Biz bir zamanlar büyük miktarlarda pamuk üretiyorduk, şimdi üretim çok azalmıştır. Çok fazla miktarda üzüm üretiyorduk. Zira önceleri Sovyetler Birliği'nde şarap üretimi için çok miktarda üzüme ihtiyaç vardı. Şimdi bu rakam da azalmıştır.

Önceler biz küçük miktarda buğday yetiştiriyorduk. Zira SSCB döneminde, Sovyetler Birliği döneminde farklı sektörlerde uzmanlaşma denilen bir uygulama vardı ve nerede neyin ekileceği önceden planlanıyordu.

Muhtemelen siz biliyorsunuzdur, şimdi biz herşeyi özelleştirdik, köylüler, çiftçiler kendileri için uygun olanı ekiyorlar. Bu, hem onlara, hem bize yarar sağlıyor. Onların ektikleri şeyden gelir, fayda sağlamaları gerekir. Bununla birlikte onların ektikleri, yetiştirdikleri ürünlere de bizim aynı şekilde ihtiyacımız vardır. Ben bizde tarım alanının henüz istediğimiz düzeye ulaşamadığını düşünüyorum. Fakat bu çizgi - toprak reformu, özelleştirme, toprağın, hayvanların, herşeyin köylülere dağıtımı bizim hızla ileriye yol almamızı sağlıyor. Siz bu konuda çok deneyimlisiniz. Zira sizde toprak hiçbir zaman devletin mülkiyetinde olmadı, kamulaştırılmadı, kolhoz, sovhoz hiç olmadı. Fakat bir zamanlar sizde kamu işletmeleri vardı. Şimdi var mı, yok mu, bilmiyorum.

Hüsnü Yusuf Gökalp: Sayın Cumhurbaşkanı, var.

Haydar Aliyev: Zira ben Nahçıvan'da yaşadığım sırada otomobille Ankara'ya giderken yolda gördüm. Sanırım, ortalarda bir yerde bir kamu işletmesi bulunuyor, ben orayı ziyaret ettim, hatta bir gece onların otelinde misafir oldum. Fakat bizde kamu işletmesi artık yok. Biz hepsini tasfiye ettik.

Vakit bulup cumhuriyetimize geldiğiniz için Size teşekkür ederim. Herhalde sizin birikimleriniz ve buradaki izlenimlerimiz bizim için çok önemlidir.

Hüsnü Yusuf Gökalp: Sayın Cumhurbaşkanım, çok teşekkür ederim. Bizi kabul ettiğiniz için Size teşekkür ederim. Bizim heyetimizde Türkiye tarım ve dışişleri bakanlıklarının temsilcileri, milletvekilleri, özel sektörün 20 kadar temsilcisi bulunuyor. Azerbaycan tarım bakanının daveti üzerine biz Bakü'yü ziyaret ettik ve buraya geldiğimiz andan kendimizi ülkemizde gibi hissediyoruz. Azerbaycan ile Türkiye iki kardeş ülkedir. Sizin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki güzel konuşmanızda söylediğiniz her kelimeyi ben iyi hatırlıyorum. Biz Türkiye parlamentosunda Sizin değerli konuşmanızı büyük ilgiyle dinledik.

Sizin önderliğiniz altında uzun yıllar boyunca Azerbaycan'ın tarım sektöründe sağlanmış gelişmeyi gördük ve 1969 yılından sonra yapılmış işleri konuştuk. Bakü'de şampanya üretim fabrikasına gittik, bu fabrika hakkında detaylı bilgi edindik. Ben bir uzman olarak, dünyanın pekçok ülkesini gezdim ve geziyorum, fakat böylesine güzel bir fabrikayı hiçbir yerde görmedim, yalnız burada gördüm. Bu fabrika sizin ülkenin tarım sanayii için bir örnek teşkil etmektedir. Siz 1978 yılında bu fabrikanın kurulmasına karar verdiniz ve böylesine güzel bir tesisin inşası iki sene zarfında tamamlandı.

Biz aynı zamanda Azerbaycan'da bitkicilik, hayvancılık, tohumculuk, tarımın makineleşmesi alanında sağlanan yenilikleri gördük. Sizin ülkede bitki, hayvan hastalıklarına karşı mücadele çok etkin bir şekilde yapılmaktadır. Azerbaycan'da tarım sektöründe çok değerli başarılar elde edilmiştir. Ülkenizde bir dizi ürünlerin yurtdışına ihracatı da büyük önem arz etmektedir. Biz de Türkiye'de tarım ile ilgili yapılan çalışmalara çok önem veriyoruz.

Sayın Cumhrubaşkanı, Sizin ülkede iş yapan Türk işadamları ile, Azerbaycanlı kardeşlerimizle bizim çok faydalı görüşmelerimiz oldu. Biz çok önemli bir protokol imzaladık. Bu törene hem Azerbaycanlı, hem Türk işadamları katıldılar. Biz sayın bakanınızla orada birer konuşma yaptık, onların ihtiyaçlarını karşılayacağımıza ve geniş olanaklar sunacağımıza söz verdik. Törende işadamları da konuşmalar yaptılar ve onlara gösterilen ilgiden memnunluk duyduklarını ifade ettiler.

Türkiye'den gelip burada 7-8 senedir ticaretle uğraşan insanlar var. Onlar da bu törende konuşmalar yaptılar ve bir dizi konulara değindiler. Sayın bakanınıza, işadamlarına verdiği güzel cevaplardan dolayı teşekkür ederim.

İmzaladığımız protokolde tarım alanındaki bilgilerin artırılması, toprağın daha verimli kullanımı, uygun tohum yetiştirme konuları yer almıştır. Biz iki kardeş ülkenin bilimadamları ve uzmanları ile beraber araştırmaların yapılması kararını aldık. Biz bu işe özel önem veriyoruz.

Bugün Avrupa'da bir dizi hayvan hastalıkları mevcuttur. Çok şükür ki, Türkiye'de hayvan hastalıkları yok. Biz hastalıkları tam zamanında önlemek için çok gerekli önlemler alıyoruz. Türkiye'nin bazı bölgelerinde bulunan şap hastalığını hemen kontrol altına almayı başardık.

Biz Azerbaycanlı meslektaşlarımızla bu alanda da ortak işler yapma kararını aldık. Türkiye'de çok güzel bir enstitü bulunuyor. Orada çok iyi araştırmalar yapılıyor.

Yarın biz sayın bakanınızla bir dizi bilimsel araştırma enstitülerini ziyaret edeceğiz. Devlet Bakanı Abdülhalık Çay TİKA Başkanı ile birlikte bir hafta önce buraya geldi. Türkiye'de yetişen bazı tohumların Azerbaycan'da ekimi için bir takım çalışmalar yapılıyor.

Bu, benim Azerbaycan'a ikinci gezimdir. Ben 1997 yılında da buraya geldim. O sırada Bakü'de birçok üniversiteleri ziyaret ettim, konferanslara katıldım. Azerbaycan üniversiteleri ile Türkiye üniveristeleri arasında öğrenci değişiminin geliştirilmesi, derslerin kalitesinin arttırılması konularından bahsettim. O günden bu yana geçen üç buçuk yılda Azerbaycan'da çok güzel bir gelişme sağlandığını kendi gözlerimle gördüm. Ben buna çok sevindim.

Dün ben milletvekilerimizle beraber kimseye haber vermeden - ki burada basın mensupları bulunuyor, onların haberleri vardır - sokakları dolaştık. Hatta gidip biryerlerde çay içtik. Çok memnun oldum, gurur duydum. Ben sevgili Azerilere en derin şükranlarımı sunuyorum.

Son iki yıldır biz Türkiye'de tarım alanında köklü dönüşümler yapıyoruz, reformlar gerçekleştiriyoruz. Biz özel sektörün tarıma girmesini istiyoruz. Devletin elinde bulunan bazı alanları onlara vermeye çalışıyoruz. Türkiye'de 38 kamu işletmesi bulunuyor. Onların temeli Atatürk'ün döneminde atılmıştır. Atatürk o zaman bunları tohumculuğu, hayvancılığı geliştirmek amacıyla kurmuştu. Fakat şimdi onların faaliyeti sona erdi.

Biz gelişme sağladıktan sonra ben toprağın özelleştirilerek kamu işletmesi ve özel sektörün ortak kullanımına bırakmamızı söyledim. Kanımca, toprak üzerinde pekçok binalar yapmak yerine tarımı geliştirmek gerekir. Birçok büyük şirketler bu alanda çalışmalara başlamışlar. Koç Şirketi Doğu Anadolu'da hayvancılığın gelişmesinde çok büyük rol oynayacak bir merkez kurmuştur. Aynı şekilde diğer büyük şirketler de bir çok çalışmalar yapıyorlar. Biz bilimsel merkezleri de özel sektöre veriyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı, Sizin demin bahsettiğiniz ve gidip gördüğünüz Iğdır tarım işletmesi bizim en büyük işletmelerimizden biridir.

Haydar Aliyev: Evet öyledir.

Hüsnü Yusuf Gökalp: Biliyorsunuz, bu işletme çok stratejik bir bölgede - Türkiye'nin Ermenistan, İran ve Azerbaycan sınırında bulunuyor. Biz orada çok önemli bir proje gerçekleştiriyoruz. İnşallah, görkemli bir şekilde onun açılışını yapacağız.

Ben Nahçıvan hakkında birkaç kelime söylemek istiyorum. Biz oraya bir heyet gönderdik, eğitimin, bilimin durumu hakkında bilgi edindik, bir takım işlerde yardımcı olmak istiyoruz. Bu konuda hiçbir sıkıntı olmayacaktır.

Çok değerli cumhurbaşkanım, ben sayın cumhurbaşkanımızın, başbakanımızın ve Milliyetçi Hareket Partisi Başkanı, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin sevgi, saygı ve selamlarını size sunuyorum. Sizin söylediğiniz üzere, biz aynı milletin iki devletiyiz. Sizin görüşleriniz biz bakanlar için her zaman örnek teşkil etmiştir ve bu, böyle devam edecektir.

Geçen sefer ben Azerbaycan'a geldiğimde Gence'ye kadar gittim. Gezdiğim yerlerde çok güzel şeyleri gördükçe Sizin neler yaptığınızı ezberime aldım. Attığınız temelden bu millet dün de yararlanmıştır ve bugün de yararlanmaktadır.

Bizim buradaki büyükelçimiz büyük çabayla çalışıyor. Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi de güzel çalışıyor. Sayın bakanımızla dostluğumuz, çok yakın arkadaşlığımız var. Çok teşekkür ederim. Bizi kabul ettiğiniz için size teşekkür ederiz.

Haydar Aliyev: Sağolun, teşekkür ederim. Sizin üç sene önce burayı ziyaret emeniz ve şimdi tekrar gelmeniz, Azerbaycan'ı ve buradaki gelişmeyi görmeniz beni memnun etti. Ne var ki bizim birçok sıkıntılarımız da var,- özellikle Ermenistan'ın bizim topraklarımızı işgal etmesi, örneğin tarım sektöründe en güzel arazilerimiz Akdam, Fuzuli, Cebrayıl, Zengilan, Kubadlı bölgelerinde bulunuyor. Orada hem pamuk, hem üzüm, hem buğday - herşey yetişirdi. Yahut, Laçın ve Kelbecer bölgeleri - onlar başlıca olarak hayvancılık bölgeleridir. Oralardan bir milyonun üzerinde kişi Ermeniler tarafından zorla kovulmuştur. Siz bir tarım uzmanı olarak tahmin edersiniz, şimdi o araziler kaç yıldır boşta kalmıştır. Toprak erozyonu ve diğer konuları siz iyi bilirsiniz.

Ankara'yı ziyaretim sırasında dönemin Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Çankaya Köşkü'nde erozyon ile ilgili düzenlediği konferansa katılmak bana da nasip oldu.

Hüsnü Yusuf Gökalp: Sayın Cumhurbaşkanı, o zaman Sizin katıldığınız şu toplantıda ben de vardım. Sizi orada büyük memnuniyetle dinledik. Ben o zaman da bakandım.

Haydar Aliyev: Doğrusu, ben böyle bir şey olacağını bilmiyordum. Bazı yerlere gittik. Fakat sonra bana: "Bizim bir konferansımız var, hadi oraya gidelim" dedi. Gittim: "Ben burada ne yapacağım?" diye sordum... Biz de bu işlerle ilgileniyoruz. Nitekim orada bir konuşma yaptım.

Hüsnü Yusuf Gökalp: Sayın cumhurbaşkanım, ben çok iyi hatırlıyorum. Sizin oradaki konuşmanızı memnuniyetle hatılıyorum.

Haydar Aliyev: Çok teşekkür ederim. Söylediğim üzere, bizim toprakların bir kısmı şimdi kullanım dışıdır. Oysa, biz o arazilerde ne kadar ürün yetiştirebilirdik. İnsanlar o topraklardan mahrum bırakılmışlar. Onlar o topraklarda çalışıp kendi evlerini, barklarını kurmuşlar. Şimdi ne evleri, ne hayvanı, ne toprağı var. Gelip yabancı bir yerde, çadırda çok zorlu koşullarda yaşıyorlar.

Fakat bunlara rağmen bizim ülkemiz bağımsızlık yolunda ilerleyerek gelişiyor. Eğer Gürcistan ve Ermenistan ile kıyaslarsak,- aslında bu, hiç kıyaslanacak durumda değiller - onların ekonomik durumu çok zordur. Bizde yalnız sanayi, petrol-gaz alanında değil, örneğin görüyorsunuz, tarım alanında da çalışmalarımız iyiye gidiyor. Fakat başta söylediğim üzere, daha yapılacak çok iş var. Onun için de ben sizin komitenin çalışmalarına ve Azerbaycan'ı ziyaretinize, görüş alışverişine büyük önem veriyorum.

Benim için bilhassa önemli olan sizin beraberinizde özel sektörden pekçok kişi getirmiş olmanızdır. Zira sizde özel sektörün büyük tarihi geçmişi vardır. Yani tarihi geçmişi var derken, sizde özel sektör hep vardı. Fakat bizde özel sektör bir zamanlar oldu, sonra 20'li yıllarda bu sektörü yıktılar, hepsini bir çatı altında birleştirdiler, insanların kendi evi ve arsası dışında herhangi mülkü yoktu. Biz bir zamanlar, 20-30'lu yıllarda o sürecin zorluklarını yaşadık, şimdi de ikinci bir sürecin sıkıntılarına katlanıyoruz. Kamu, kolhoz işletmelerini ortadan kaldırdık, şimdi insanların tekrar özel sektöre yönelmesini sağlıyoruz. Onun için beraberinizde özel sektörde çalışan kişilerin buraya gelmesi çok iyidir. Zira bizim özel sektör henüz gençtir. Fakat sizin uzmanların birikimleri vardır ve bu birikimleri de değerlendirmek lâzım.

Siz Iğdır ve Nahçıvan hakkında konuştunuz. Biliyorsunuz, Ermenistan ile sorun yüzünden Nahçıvan şimdi abluka altında bulunuyor, yollar kapalıdır. Fakat Nahçıvan'da tarım sektörü için çok güzel olanaklar bulunuyor. Orada herşey yetişiyor. Örneğin, bir zamanlar pamuk bile ekiyorlardı. Ben 60-70'li yıllarda burada başkan olduğum sırada orada pamuk üretimini durdurdum. Zira pamuk orada pek karlı değildi. Bizim diğer bölgelerde pamuk üretiminde iki katı daha fazla verim sağlanıyordu. Fakat orada çok güzel üzüm yetişiyor. Ben üzüm bağları yaptım... Ne var ki şimdi üzüm bağlarının yüzde 10'u kalmıştır. Neden? Zira o sırada üzüm yetiştiriyor, şarap yapımı için ilk ürünü elde ediyorlardı. Bakü'ye yolluyor, biz de buradan Rusya'ya sevkediyorduk. Çok para kazanıyorlardı. Fakat şimdi... Hatta ben 1990-1993 yılları arasında Nahçıvan'da yaşadığım sırada gidip o bağları gördüğümde gözümden yaş akardı. Bir üzüm bağından ürün alınması için 5-6 yıl gibi bir süre lâzım. Siz bunu iyi bilirsiniz. Bunları yaptık. Fakat sonra bunların bir bölümü Sovyetler Birliği döneminde yıkıldı. Diğer bölümü ise... Ne var ki üzümün üretimi herşeyin tamam olduğu anlamına gelmez, sonra bunu ne yapacaksın? Bunca üzümü yiyemezsin, başka bir yere de çıkarıp satmak mümkün değil.

Ben orada iken şarap fabrikalarında çok miktarda şarap birikmişti, ondan ispirto ürettik. Sonra bir Türk şirketi ile görüşmeler yaparak bu ispirtoyu ona satmak istedik. Bir kısmını sattık, fakat diğer bölümünü satamadık. Aslında şimdi bile orada çok miktarda ispirto bulunuyor. Yani abluka altında bulunan Nahçıvan'ın tarım alanındaki olanakları pek değerlendirilmemektedir. Bazı durumlarda Nahçıvan'dan Bakü'ye İran üzerinden otomobillerle geliyorlar. Fakat onlar sınırda kontrol ediyorlar, eğer ispirto varsa izin vermiyorlar. Diğer şeylere izin veriyorlar, fakat ispirtoya izin yok.

Yahut Nahçıvan'da çok güzel meyveler yetişiyor, bunları götürüp satmaya yer yok. Zira uçakla Bakü'ye getirmek... Birincisi o sayıda uçağımız yoktur, ikicisi ise bu çok pahalıya mal oluyor. İran'da meyve boldur. Meyve almıyorlar, sınırdan geçişine de izin vermiyorlar. Fakat örneğin Türkiye'nin o bölümünde, ben o yerleri biliyorum, gezdim. Iğdır'da biraz meyve var.

Bir zamanlar, 1992 yılında ben Nahçıvan'da çalıştığım sırada biz orada köprü inşa ettik. Onun açılışı sırasında sizin taraftan büyük heyet gelmişti. Sayın Süleyman Demirel, 50 milletvekili, bakanlar vs. O sırada Erdal İnönü başbakan yardımcılığı yapıyordu. Orada biraz yemek yedik. Biz erik diyoruz, siz kayısı diyorsunuz. Çok lezizdi. Erdal Bey bana söyledi ki, Türkiye'de Iğdır kayısısını çok seviyoruz. Iğdır kayısısından da yiyin. Iğdır dışında başka hiçbir yerde bu tür kayısı yoktur. Belki de var, fakat çok az.

Hüsnü Yusuf Gökalp: Sayın Cumhurbaşkanı, o bölgede sadece Iğdır'da vardır.

Haydar Aliyev: Örneğin Erzurum'a, Kars'a, Van'a, Ağrı'ya bakalım. Ben o yerlerde oldum, meyve yoktur, çok az miktardadır. Onun için de Nahçıvan meyvelerinin oraya sevki, Kars'a getirilmesi insanlar için güzel olur. Bunu siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. Avrupa'da bu meyveleri yetiştirmek için pekçok kimyasal madde kullanıyorlar. O meyvelerin dış görünüşü çok güzel olur, fakat lezzeti olmaz. Ancak Nahçıvan'da da, buralarda da meyveler - kayısı, yahut diğerleri çok lezzetlidir.

Aslan Aydar (Kars milletvekili): Sayın Cumhurbaşkanı, bizim çok iyi, güzel kayısılarımız vardır.

Haydar Aliyev: Yani, siz kendi ihtiyacınızı karşılıyorsunuz?

Aslan Aydar: Evet.

Haydar Aliyev: Siz kayısı istemiyorsunuz?

Hüsnü Yusuf Gökalp: Sayın Cumhurbaşkanı, diğer bölgeler için istiyoruz.

Haydar Aliyev: Biz geçen sene bu konuda pekçok öneride bulunduk, olmadı. Sayın büyükeçi de biliyor. Fakat bu sene ben Mart ayında Ankara'da olduğum sırada Sayın Başbakan Bülent Ecevit ile konuştum. Nahçıvan Milli Meclis Başkanı kendisine bir mektup verdi. Şimdi siz izin verdiniz, her kişinin oradan Türkiye'ye 200 kilogram meyve götürmesi mümkündür. Bu, başlı başına Nahçıvan'a bir yardımdır. Zira Nahçıvan'ın yetiştirdiği ürün boşa gitmemelidir.

Nahçıvan, sizinle şeker pancarı alanında daha iyi ilişkiler kurmuştur. Eskiden Azerbaycan'da her yerde şeker pancarı üretilmezdi. Fakat şimdi anlaşılıyor ki, Azerbaycan'ın pekçok yerinde şeker pancarı üretiminde çok iyi ürün elde edilmektedir. Nahçıvan'da hiçbir zaman şeker pancarı yetiştirilmemiştir. Başka sıkıntılarımızın olmasına rağmen, ben Nahçıvan'da çalıştığım sırada birkaç bölgede şeker pancarı ektik. Çok iyi sonuç verdi. Fakat bunun işlenmesi nerede yapılacak? O zaman Türkiye ile görüşmeler yaptık.

Hüsnü Yusuf Gökalp: Sayın Cumhurbaşkanı, bu sene Ağrı fabrikasında çalışmalar yapıldı ve bunu yine sürdüreceğiz.

Haydar Aliyev: Bu, başlı başına Nahçıvanlılar için büyük yardımdır. Zira orada daha geniş arazilere şeker pancarı ekiliyor ve çok iyi ürün elde ediliyor. Onu size yolluyorlar. Ondan şeker üretiyorsunuz, onun yeşil kısmı da size kalıyor. Nitekim başka bölgelerde onu hayvanyemi olarak kullanıyorlar. Sizin şeker bize geri dönüyor. Nahçıvan bundan çok memnundur. Yani tarım alanında bölgede Nahçıvan ile ilişkileri daha da genişletmek gerekir.

Hüsnü Yusuf Gökalp: Sayın Cumhurbaşkanı, Sizin mektubunuz ve başbakanla görüşmeniz üzerine ben Nahçıvan'a Tarım Bakanlığı'ndan bir heyet gönderdim. Orada temaslarda bulundular ve bundan sonra da yardımcı olacağız. Bizim orada çalışmalarımız sürecektir. Ancak başlıca isteğimiz, Nahçıvan'ın kendisinde yetişmeyen bazı ürünler oradan getirilmemesidir.

Haydar Aliyev: Hayır, Nahçıvan'da yetişmeyen ürünler gönderilemez.

Hüsnü Yusuf Gökalp: Bu da artık çözüldü. Hatta imzaladığımız protokole bu konuyla ilgili bir madde ekledik.

İrşat Aliyev: Sayın Cumhurbaşkanı. Sizin talimatınız üzerine bu sene ocak ayında ben Türkiye ziyaretimde Nahçıvan ile ilgili geniş kapsamlı müzakereler yaptık. Oraya Türkiye'den heyet gönderildi. Şimdi bizim imzaladığımız protokolde Nahçıvan ürünlerinin Türkiye'ye sürekli satışı öngörülmüştür.

Haydar Aliyev: Çok güzel. Sizin bu ziyaretiniz beni çok memnun etti. Sayın Cumhurbaşkanı'na, Sayın Başbakan'a, Başbakan Yardımcısı Sayın Devlet Bahçeli'ye selamlarımı, saygılarımı iletmenizi rica ediyorum. Birkez daha belirtirim ki, bu tür görüşmeler aramazda bulunan ilişkileri genişletiyor, geliştiriyor, pekiştiriyor. İlişkiler çok güzeldir. Bize Türkiye kadar yakın, Türkiye gibi dost bir başka ülke yoktur. Bu kelimeleri - ki şimdi siz Türkiye'de söylüyorsunuz, bir millet iki devlet - biz başka bir ülke hakkında söyleyemeyiz. Onun için bu, asla unutulmamalıdır.

Genel tarihi bilgiler

EKONOMİ

Bilgi notu

EKONOMİ