Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, Rusya Federal Sınır Muhafız Birlikleri Servis Müdürü, Korgeneral Konstantin Totski başkanlığındaki heyet ile yaptığı görüşmeden - Cumhurbaşkanlığı Sarayı, 5 Haziran 2000


Haydar Aliyev: Sayın Konstantin Vasilyeviç, sayın konuklar!

Sizi Azerbaycan'da selamlıyorum. Biz uzun zaman oldu görüşmeyeli. Fakat hem sizin hem bizim buna ihtiyacımız vardı. Onun için ben sizin gelmenizi ve bizim sınır muhafiz birlikleri servisiyle görüşmenizi rica ettim.

Konstantin Totski: Sayın Cumhurbaşkanı, zaman ayırıp heyetimizle görüştüğünüz için Size teşekkür ediyorum. Söylemeliyim ki, biz meslektaşlarımıza - Azerbaycan sınır muhafızlarına büyük saygı duyuyoruz. Size açıkça söyleyebilirim ki, biz buraya moralli geldik.

Sınır Birlikleri Komutanları Konseyi bünyesinde, ikili görüşmelerimiz çerçevesinde biz zaman zaman bir araya geliyoruz. Sınırın ortak korunan bölgesinde durum yeterince zordur, fakat biliyoruz ki, Azerbaycan sınır muhafızları görevlerini dürüstçe yerine getiriyorlar. Biz devlet sınırında oluşmuş ilşkileri değerlendiriyoruz ve ben bu bilgiyi vermekten çok memnunum. Bizim çok iyi, normal, sıcak ve iş ilişkilerimiz vardır.

Şahsen sizinle dokuz yıl oldu görüşmeyeli. 1991 yılında Sizin tarafınızdan Nahçıvan'da kabul edildim ve bundan büyük şeref duydum.

Haydar Aliyev: Nahçıvanda mı?

Konstantin Totski: Evet.

Haydar Aliyev: 1991 yılında mı?

Konstantin Totski: Evet, ben 1991 yılında Kafkasya ötesi bölge sınır dairesi başkan yardımcısı olarak çalışıyordum. Ben sizi de ziyaret ettiydim. Siz bana birçok değerli tavsiyelerde bulundunuz. O sırada durum çok karmaşıktı. Fakat siz konuya çok ciddi olarak eğiliyor, somut görevler belirliyordunuz. O dönemde bunlara pek anlamıyorlardı. Şimdi aradan epey zaman geçti, biz herşeyin bilincine vardık, yaşadık ve aslında öyle olması gerektiğini anladık. Somut bir bölge var, bir halk var, bir hükümet var, onun için de Moskova yalnız başına sınırda düzeni sağlayamazdı. Bu farkı siz çok net olarak tespit ettiniz. Tüm devleti ilgilendiren bir düzen var, bunun yanı sıra dikkate alınması gereken yöresel sorunlar bulunuyor .

Bugün görüşmeler sırasında biz ortak korunan bölgedeki durumu ele aldık ve işbirliğimizn ileride de geliştirilmesi gerektiği konusunda belli bir mutabakata vardık. Biz bu konuyu ancak şu şekilde değerlendiriyoruz: sınırda düzen ne kadar iyi sağlanırsa, bu iki devlet için de bir o kadar iyi olur.

Sınır muhafızları, güzel, normal, yüce, insancıl bir amaç edinmişler. Bu, birbirlerine karşı çalışmayı tamamen olanaksız kılmaktadır. Problemler bulunuyor, sınır bölgesinde gerekli düzen henüz sağlanmış değil, hem bizde hem meslektaşlarımızda personel sıkıntısı yaşanmaktadır. Fakat en önemlisi şu ki, biz sınırda düzenin sağlanmasına aynı şekilde dikkat ediyoruz.

Haydar Aliyev: Sağolun, size teşekkür ediyorum. Biz önceleri de söyledik, bugün de söylüyoruz, Rusya ile Azerbaycan arasında iyi komşuluk ilişkileri bulunuyor.

Bu "iyi komşuluk ilişkileri" şu anlama gelmektedir ki, herkesin kendi devleti var, herkesin kendi toprağı var, herkesin kendi evi var, onlar komşudurlar ve bu komşuluk sıcak ilişki niteliği taşımaktadır. İyi komşuluk kavramı da buradan çıkıyor. Fakat Rusya ile bizim ilişkilerimiz yalnız bu kavramla tanımlanamaz, Rusya ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler çok geniş bir yelpaze ihtiva etmektedir. Biz tüm alanlarda - gerek siyaset, gerek ekonomi, gerek kültür, gerekse bilim alanlarında çok etkin işbirliği yapıyoruz. Tabii ki, insani ilişkiler de vardır. Azerbaycan'da Rus milletinden olan çok sayıda kişi ikamet etmektedir, onlar Azerbaycan'ın yerli insanlarıdır. Fakat Rusya'da da pekçok Azeri yaşıyor. Doğru, onların az bir bölümü Rusya'nın yerli insanlarıdır, ne var ki kader onları oraya götürdü ve artık 30, 40, 50 senedir orada yaşıyorlar. Bazıları ise oraya son yıllarda göç ettiler. Bu, bir faktördür, fakat tek başına değildir.

Biz egemen devletleriz. Her devletin kendi olanakları, bunun yanı sıra sorunları da vardır. Mal mübadelesi, ticaret ve hiç kuşkusuz, insani ilişkiler sınır muhafizları servisinin faaliyetini de şart koşmaktadır. Azerbaycan'da sınır birlikleri henüz yenidir. Biliyorsunuz, o yıllarda, Sovyetler Birliği mevcut olduğu dönemlerde, sınır birliklerinde Azeriler çok azdı. Nedense onlar oraya askerlik hizmetine pek alınmazlardı.

Ben burada, Azerbaycan'da, ardından Moskova'da çalıştığım sıralarda bunun neden böyle olduğunu anlamıyordum. Fakat bizde o dönemden kalma eski bir sınır muhafızı vardı. Azerbaycan'da birkaç böyle sınır muhafızı vardı. 70'li yıllarda ben onları ülke sınırlarının korunmasına kendi katkılarını yapmaları için desteklemeye çalışıyordum. O dönemde Azerbaycan'ın yalnız bir sınırı vardı, o da sadece İran'la idi. Bu, Sovyetler Birliği'nin hududuydu. Şimdi ise Azerbaycan'ın sınırı uzundur - İran, Rusya, Gürcistan, Ermenistan ile sınırları vardır. Doğru, Ermenistan ile sınır hattı silahlı ihtilaf yüzünden bozulmuştur. Ülke sınırlarını korumak için pekçok güç, pekçok olanak, pekçok kadro gerekmektedir! Bugün onlar yeterli değildir ve düşünüyorum ki, kendi milli elemanlarımızın - sınır muhafızı subaylarının yetiştirilmesi için zamana ihtiyacımız var. Elbette, askerler de gerekli, üstelik sadece askerler değil. Hatırlıyorum, o yıllarda sınır birliklerinde subay ve askerlerin yanı sıra öyle kişiler de vardı ki, belki onlar subay unvanına sahip değillerdi, fakat yıllarca aynı alanda hizmet ediyorlardı. Aslında, onlar bölge halkıydı. Sınır birliklerinde bu tür gelenekler vardı.

Azerbaycan Rusya ile iyi, dostça ilişkiler sağlayarak sınırda da herşeyin yolunda gitmesini istiyor. Bizim Rusya ile olan sınırımız kaç kilometredir?

Konstantin Totski: 375 kilometre. Büyük bir rakam değil. İranla ise çok uzun -1000 kilometredir. Yani Rusya ile olan sınır uzun değildir. Ne var ki Kuzey Kafkasya'da durumun karmaşık oluşu hesaba katılırsa ve genel olarak, Sovyetler Birliği'nin çökmesi ve yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkmasından sonra birçok bölgelerde son derece karışık süreçlerin yaşandığı, bu süreçlerin yanı sıra sınırı ihlal eden çeşitli silahlı çetelerin, suç birliklerinin oluştuğu, kaçakçılık, uyuşturucu trafiği vs. olayların ortaya çıktığı göz önüne alınırsa, şimdi sınırı korumak bir hayli zordur.

Muhtemelen, siz hepiniz önceleri sınır birliklerinde görev yapmışsınızdır. O dönemler Sovyetler Birliği'nin sınırları kapalıydı - çift dikenli tel örgüler, sürülmüş şeritler vardı. Ben tüm bunları hatırlıyorum. Hatta oradan tilki bile geçseydi, sınırın ihlaliyle ilgili sinyal alınır ve tüm sınır karakolu hareketlenirdi. Üstelik değil sınır karakolu, merkez komutanlık bile hareketlenirdi. Ben Devlet Güvenlik Komitesi'nde çalıştığım sırada bir sefer Bilesuvar bölgesinde sınır ihlal edilmişti.

İran'dan birilerinin sınırı geçtiğini sanıyorlardı. Herkesi seferber ettiler, kendim birkaç gün orada bulundum. Bir ajanın geçtiğini düşünüyorduk. Birkaç gün sonra bir kişinin yönünü kaybederek sınırı geçtiği, ardından sel yarığına düşerek yaşamını yitirdiği belli oldu. Bunu otraya çıkarmak ne kadar uzun sürdü! Benim bununla söyemek istediğim şudur ki, o sırada sınırda durum böyleydi, onu son derece büyük özenle koruyorlardı. Şimdi ise durum değişmiştir. Muhtemelen sizde de böyle değildir. Onun için de, doğal olarak, bu daha büyük çaba, daha fazla işbirliği gerektirmektedir.

Ben sizden şu bilgiyi duyduğumda sevindim, sizin fikrinizce, Azerbaycan'ın sınır birlikleri ile işbirliğinizin iyi durumda. Bizim sınır muhafızlarımız da bana aynı bilgiyi veriyorlar. Ben buna seviniyorum. Ben önceleri söyledim ve bugün de söylüyorum, birincisi hem sizin tarafta, hem de bizim tarafta sınır güvenliğini pekiştirmek için, ikincisi, Kuzey Kafkasya'daki ortamı göz önünde bulundurarak her hangi silahlı kişinin, hırsızın ülkeye girişine engel olmak, silah sokmasına izin vermemek için biz kendi adımıza elimizden gelen herşeyi yapmalıyız ve yapacağız.

9 sene önce sizinle yaptığımız Nahçıvan görüşmesini hatırlattınız. O dönem karışık bir dönemdi. Çok karmaşık bir dönemdi, fakat siz doğru söylediniz, öyle bir dönemdi ki, bizim nerede - Sovyetler Birliği'nde mi veya bağımsız bir devlette mi bulunduğumuzu pek anlamıyorlardı. Çeşitli güçler, çeşitli gruplar faaliyet gösteriyordu. O dönemde Azerbaycan'da durum bilhassa karmaşıktı. Bugün, herhalde, siz Şehitler Hiyabanı'nı da ziyaret ettiniz. 1990 yılında Bakü'de Azerbaycan halkına yönelik büyük bir cinayet işlendi: buraya yasadışı birlikler gönderildi, pek çok kişi öldürüldü. Ardından Ermenistan ile Azerbaycan arasında savaş başladı.

Sovyetler Birliği yönetimi bu sorunun çözümünde Azerbaycan'a haksızlık yapıyordu. Tüm bunlar Azerbaycan'daki durumu çok gerginleştirdi. Burada çok karmaşık bir durum ortaya çıktı. Fakat biz tüm bunlara direndik, onları ortadan kaldırdık. Şimdi artık sınırlar belirlenmiş, normal ilişkiler kurulmuştur.

Bazen Rus basınında üst düzey şahısların, askeri kişilerin açıklamaları temelinde guya teröristlerin, silahlı kişilerin Çeçenistan'a, Kuzey Kafkasya'ya Azerbaycan üzerinden geçtiğine ilişkin haberler çıkıyor. Biz çıkan bu haberlerden hep rahatsız olduk ve bugün de rahatsız oluyoruz. Ben 1996 yılını hatırlıyorum, o dönemde bu tür haberler, açıklamalar çok fazlaydı. Durum böyle olunca ben General Nikolayev'den,- zannedersem o dönemde komutandı,- rica ettim, buyurun, buraya birliğinizi yollayın söyledim. Öncelikle, sınır her iki taraftan- hem Azerbaycan taraftan, hem Dağıstan bölgesinde Rusya taraftan korunuyor. Madem Azerbaycan kendi bölgesinden kimsenin geçmesine izin veriyor, şu durumda Rusya sınır muhafızları hiçbir şeyin geçmesine izin vermemelidirler. Fakat eğer Azerbaycan izin veriyor ve Rusya sınır muhafızları da müsaade ediyorsa ve siz sadece Azerbaycan'ı suçluyorsanız, bu, bir haksızlıktır.

Mamafıh o sırada ben defalarca söyledim: Azerbaycan üzerinden bir kişinin geçtiğini kanıtlayan bir örnek verin, bir bilgi verin. Bazıları şöyle konuşmaya başladılar, biliyor musunuz, insanlar bir takım çığırları kullanıyorlar. Hal böyle olunca ben General Nikolayev'den - zannedersem o dönem komutandı, - bir grup yollamasını rica ettim. Ben General Kojenkov'u şu an burada görmekten memnunluk duydum. Nitekim kendisi o zaman büyük bir grubun başında Azerbaycan'a geldi ve birkaç gün, bence, yaklaşık bir hafta burada bulundu, herşeyi inceleyip denetledi. Ardından biz işte bu salonda sizinle biraraya geldik ve siz bana bu türden olgular olmadığı bilgisini verdiniz.

O dönemler geçip gitti. Çeçenistan'da barış sağlanmış gibi oldu. Fakat yeni bir savaş başladı. Yine gazetelerde, televizyonda aralıksız olarak haberler, bilgiler, kimi zaman da Rusya Savunma Bakanlığı üst düzey yetkililerinin ağzından açıklamalar yer almaya başladı. Ben birkaç kez söyledim ve bugün de söylüyorum, Güney Kafkasya'da, Çeçenistan'da düzeni sağlayacak olan kişiler hâlâ bunu yapamıyorlar. Kendilerini haklı göstermek için şöyle bir bahane üretiyorlar, meğer "silahlılar Azerbaycan üzerinden geliyorlarmış. 1987-1988 yılından bu yana kendimiz teröristler, silahlılar yüzünden hep acı çekiyoruz. Biz her zaman bölücülüğe karşı olduk. Biz hiçbir bölücülüğü desteklemiyoruz. Eğer Rusya bölücülüğe karşı mücadele veriyorsa, orada teröristler, üstelik uluslararası teröristler varsa, biz birşeylerin oraya geçmesine nasıl izin veririz? Peki farzedelim, bir yerlerden birşeyler geçmiş,- tekrar söylüyorum, ne de olsa sınır eskisi gibi korunmamaktadır,- bu, artık bizim sınır muhafızlarının suçu değildir. Azerbaycan devletinin suçu değildir. Bu, sadece bir rastlantıdır. Üstelik, bu tür durumları, olguları açığa çıkaramadılar.

Ben biliyorum, Rusya Federasyonu Sınır Koruma İdaresi bu bakımdan adil bir tutum izlemektedir. O dönemde General Kojevnikov herşeyi araştırıp inceledikten sonra çok objektif sonuçlara ulaştı ve bence, bu konuda kendi komutanlığını bilgilendirdi. Nihayet, bizim yetkililer sizin temsilcilerinizle bir araya geldiler. Bana da sınır birliklerinin objektif bir tavır izlediklerini söylediler. Fakat ne yazık ki, Savunma Bakanlığındaki bazı komutanların objektif bir tutum sergilediklerini söyleyemem. Onlar bazen öyle yalanlar söylüyorlar ki! Eğer onlar bu şekilde kendi güçsüzlük veya çaresizliklerini haklı göstermek istiyorlarsa, Rusya ile Azerbaycan arasındaki ilişkilere çok büyük zarar veriyor, Rusya'da gazetelerde, televizyonda kamuoyu oluşturuyorlar. Herhangi general televizyondaki konuşmasında "Silahlılar Azerbaycan üzerinden geçiyor" cümlesini söyler söylemez kamuoyu hemen buna inanıyor ve bu, bizim açımızdan tatsız bir durumun gelişmesine neden oluyor.

Bu yüzden de ben Rusya'nın ve Azerbaycan'ın sınır birlikleri, komutanlıkları arasındaki mevcut işbirliğinden memnunum. Ben buna seviniyorum. Bu işbirliğinin daha verimli olması için çalışacağım. Bununla birlikte, fırsattan yararlanarak bugün bunları söyleme gereği duydum.

Aslında sınır güvenliği çok ilginç, çok onurlu bir görevdir. Sınır muhafızını gördüğümde ben hep özel saygı duyarım. Zira ben sınır bölgesinde doğdum ve büyüdüm. Ben delikanlıyken yeşil kasketli askerlerin arkasınca koşardım. Onları beğenirdim, izlerdim. Daha sonra, kader diyelim, ben devlet güvenlik organlarında hizmet ettim. Hepimiz - sınır birlikleri, diğerleri hep bir aradaydık. Ben orada da sınır koruma servisinin gelişmesi için bir hayli çaba sarfettim.

Azerbaycan'da yönetici olarak çalıştığım yıllarda sınır karakolları yaptırdım. Özellikle Kafkas ötesi askeri bölgeden bana sık sık müracaatlar olurdu. Sovyetler Birliği Devlet Bütçesinden yeterli miktarda kaynak ayrılmadığını söylerlerdi. Ben karakollar, sınır komutanlıkları için yerli bütçeden, Azerbaycan'ın bütçesinden kaynak tahsis ederdim. Hatta hatırlıyorum, bir keresinde ben bu konuyla ilgili özel bir karar aldım. Sınır bölgesini ziyaretim sırasında ben muhakkak karakollara, sınır birliklerine, sınır muhafız birimlerine giderdim. Ben tüm sınır muhafız birimlerini ezbere bilirdim. Onların tarihçesini de biliyorum.

Sınır güvenliği çok onurlu ve doğrusu, çok zorlu ve karmaşık bir iştir. O yıllarda, savaşın olmadığı, askeri operasyonların yapılmadığı dönemde ben bizim askerlerle - ki burada pekçok askeri yetkili, general vardı - bir araya gelirken onlara söylerdim: biliyorsunuz, siz burada görev yapıyorsunuz, savaşmıyorsunuz, rahatça uyuyorsunuz, savaşa gitmiyorsunuz, operasyonlara katılmıyorsunuz. Fakat sınır birimleri hep on sahfadadırlar. Sınırda çatışmalar çıkmamış olsa bile, o dönemki rejim, sıkı düzen diğer tüm askeri personellerine oranla sınır muhafızlarından daha fazla şeyler isterdi. Doğru, şimdi de pek büyük bir savaş yapılmamaktadır, fakat silahlı kuvvetler bazı ihtilafların içine çekilmiştir. Özellikle Kuzey Kafkasya'da. Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen bu sorunun hatta askeri yolla bile çözülemiyor olması şaşırtıcıdır. Biz buna şaşırıyoruz.

Bizim başkan bazı konularda görüş alışverişi yaptığınızı bildirdi. Ben onları da kabul ediyorum. Sizin bana herhangi sorunuz var mı?

Konstantin Totski: Teşekkür ederim, sorumuz yok. Sayın Haydar Aliyeviç, biz meslektaşlarımızla bazı konuları masaya yatırdık. Ben, sadece, Siz bir cumhurbaşkanı olduğunuz için birkez daha Size şunu aktarmak isterim, Azerbaycanlı meslektaşlarımızın falaiyetini olumlu buluyoruz. Ben bunu bir tek burada söylemiyorum, Rusya-Azerbaycan sınırındaki durum ve Azerbaycan sınır muhafızlarının vicdanla çalıştıkları hakkında Vladimir Vladimiroviç Putin'e iki kez bilgi verdim. Geçen Ağustos ayında Dağıstan'da askeri operasyonların başlandığı dönemden bu yana sınırların güvenliğini pekiştirmek için yapılan önlemler hakkında başbakanı da bilgilendirdim. En son mayıs ayında Vladimir Vladimiroviç Putin'e Rusya-Azerbaycan sınırındaki durumu rapor ettim. Ben kendisini bilgilendirerek Azerbaycan sınır muhafızlarının vicdanla çalıştığını, bu konuda bizim aramızda karşılıklı bir anlaşma bulunduğunu söyledim. Ben bu konuda sizi bilgilendirmek istiyordum.

Haydar Aliyev: Teşekkür ederim.

Kısa inceleme yazısı

DIŞ POLİTİKA

Genel tarihi bilgiler

DIŞ POLİTİKA

Bilgi notu

Azerbaycan - Rusya Federasyonu