Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev´in, yabancı ülkelerin merkez binaları Ankara´da bulunan, bunun yanı sıra Azebaycan Cumhuriyeti´nde akredite olan büyükelçileri ile yaptığı görüşmede konuşması - 5 Mayıs 1997


Sayın Büyükelçiler, sayın baylar!

Ben sizi selamlıyorum ve sizinle yapmış olduğum bu kısa görüşmeden çok memnun kaldığımı belirtmek istiyorum. Siz biliyorsunuz, ben bugün sabah buraya resmi bir ziyaret için gelmiş bulunuyorum, tüm gün boyunca görüşmeler yapılmaktadır. Biraz program dışına çıktık. Bu yüzden de sizinle görüşmeye biraz geç kaldım. Bununla birlikte 25 dakika sonra yeni bir programa geçilecektir.

Sizin burada,Türkiye'de büyükelçilik görevini yapmanın yanı sıra Azerbaycan'da kendi ülkenizi temsil etmeniz bizim açımızdan pek uygundur. Zira Türkiye ile Azerbaycan arasında çok sıkı dostluk, kardeşlik ilişkileri bulunmaktadır. Türkiye bize çok yakın bir ülkedir ve Türkiye ile Azerbaycan arasında mesafe de çok kısadır. Bu nedenle de burada ikamet ederek Azerbaycan'da büyükelçilik görevini yapmak, kuşkusuz, diğer ülkelere oranla daha iyidir. Fakat bununla birlikte biz sizin Azerbaycan'a sık sık gelmenizi, Azerbaycan'ın durumu ile ilgilenmenizi, Azerbaycan'da yaşanan süreçler hakkında hem bizzat kendinizin bilgi edinmenizi, hem de sürekli olarak kendi ülkenizi bilgilendirmenizi dileriz. Zira biz sizin ülkelerinizle çok yoğun ilişkiler kurmak istiyoruz ve bu ilişkilerin de kurulmasında büyükelçilerin rolü çok büyüktür. Bizim sizin ülkelerinizde büyükelçiliğimiz yok. Bu yüzden siz hem kendi ülkenizin Azerbaycan büyükelçisi, hem de Azerbaycan'ın sizin ülkenizdeki büyükelçisi olmanız gerek. Herhalde ben bunu istiyorum ve sizin benim dileğimi yerine getireceğinizi umuyorum.

Siz Azerbaycan'daki şimdiki durumu muhtemelen biliyorsunzudur. Öncelikli olarak siyasal toplumsal açıdan iç istikrar sağlanmıştır. Biliyorsunuz, önceki yıllarda Azerbaycan'da iç istikrarın sağlanması açısından son derece zorlu süreçler yaşanmaktaydı. Şimdi Azerbaycan'da devlet makamları normal faaliyetlerini sürdürüyorlar, demokratik hukuk devletinin kurulması süreci uygulanıyor. Azerbaycan parlamentosu hep çalışmalarını sürdürüyor ve yerel yönetim makamları da kendi görevlerini yerine getiriyorlar.

Cari yılın üç ayında Azerbaycan ekonomisinde bazı pozitif sonuçlara ulaşılmıştır. Biliyorsunuz, enflasyonun önüne tamamen geçilmiştir ve şimdi Azerbaycan'da enflasyon yok düzeyindedir. Ulusal para birimimizin - manat değer kazanmıştır ve geçen yıla oranla dolara karşılık değeri yüzde %10 artmıştır. Bu üç ayda devlet bütçesi uygulanmıştır. Sanıyorum, bütçe yıl sonuna kadar da uygulanacaktır.

Üretimde, ekonomide belli ilerlemeler kaydedilmiştir. Önceki yıllarda bizde üretimin düzeyi hep iniyor idise, artık şimdi bu gerileme durdurulmuştur ve belli ölçüde artış bile sağlanmıştır. 1997 yılında bu pozitif eğilim daha da artacaktır diye düşünüyorum. Ekonomik reformlar tutarlı bir biçimde uygulanıyor. Azerbaycan kendi ekonomisini piyasa ekonomisi temelinde kuruyor. Özelleştirme programı uygulamaya konmuştur. Tarımda reformlar uygulanıyor ve bazı durumlarda biz onların pozitif sonuçlarını bile görüyoruz. Biliyorsunuz, biz "Toprak reformu yasası"denen çok önemli bir yasayı çıkardık. Topraklar özel mülkiyete veriliyor. Bu yasa da artık yürürlüğe girmiştir.

Dış ticarette liberalizasyon süreci uygulanıyor. Genel olarak, Azerbaycan'da ekonomi artık liberalleştirilmiş, girişimcilik için geniş olanakların sağlanması süreci uygulanmaktadır. Düşünüyoruz ki, ekonomide ortaya çıkan bazı pozitif sonuçlar ve eğilimler bilhassa bu ekonomik reformların, özelleştirmenin uygulanması ile ilgilidir.

Biliyorsunuz, ülkemizde çok partili düzen, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü sağlanmıştır. Fakat bunların yanı sıra, ülkemizi kaygılandıran en büyük sorun Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığıdır ve biz bu anlaşmazlığın çözümünde istediğimiz sonuca henüz ulaşmış değiliz. Bir hafta sonra ateşkesle ilgili vardığımız sözleşme yürürlüğe gireli üç yıl olacaktır. Üç senedir, savaş yoktur, sorunun barışçıl yoldan çözüme kavuşturulması için temaslarda bulunuyoruz. Bu bağlamda geçen sene Aralık ayında AGİT'in Lizbon'da yapılan zirve toplantısında imzalanan belge çok büyük önem taşımaktadır. Sizin bildiğiniz üzere, Lizbon zirve toplantısında Dağlık Karabağ nedeniyle çıkan Ermenistan-Azerbaycan ihtilafının barış yoluyla çözümlenmesi ilkelerine ilişkin belge onaylanmıştır. Bu konuların çözümü için oluşturulmuş Minsk Grubu'nun şimdi üç eşbaşkanı bulunmaktadır: Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa. Biz şundan çok umutluyuz, zira üç büyük devletin bu sorunda devreye girmesi ve Lizbon Zirve toplantısında barış görüşmeleri ilkelerinin tespiti 1997 yılında barış sürecini ilerletebilir .

Fakat buna çok engel olan faktörler de bulunmaktadır. Biliyorsunuz, son iki ayda Rusya'nın Ermenistan'a üç yıl boyunca gizli yollardan çok miktarda silah verdiği açığa çıkmıştır. Şimdi bu, kesin olarak bilinmektedir ve Rusya'nın ilgili makamları da, son üç yılda gizli olarak, yasadışı yollardan Rusya'dan Ermenistan'a bir milyar Amerikan doları değerinde ağır silah verildiği yönünde açıklamalarda bulunmuşlar. Bu silahlar arasında pek çok sayıda hem çağdaş tanklar, hem toplar, hem de uzun menzilli füzeler bulunmaktadır. Rusya'nın Ermenistan'a bu ölçüde silah vermesi çok şaşırtıcıdır ve aynı zamanda büyük tehlikeye neden olmaktadır.

Bu sadece Azerbaycan için değil, sadece Kafkaslar için değil, Türkiye de dahil olmak üzere tüm bölge için çok tehlikelidir. Biz Rusya devlet başkanlarından, bizzat Başkan Boris Yeltsin'den ricada bulunduk, ben ona mektuplar yolladım ve 29 Mart'ta özel görüşmemizde ona Rusya'nın bu konuda daha ciddi önlemler alması gerektiğini bizzat aktardım. Bizim talebimiz şu, Ermenistan'a verilmiş silahlar geri alınmalı ve ileride bu tür durumlara izin verilmemelidir. Doğrudur, Rusya Parlamentosu bu konu üzerine bir karar almıştır. Fakat henüz somut bir sonuç yok. Moskova'da bu konuda soruşturma açılmış, araştırmalar yapılmaktadır, fakat bir şey kuşkusuz nilinmektedir ki, silah sevkiyatı yapılmıştır ve bu silahların verilmesine ilişkin belgeler bulunmaktadır. Ben birkez daha şunu kaydederim ki, bunlar bizi endişelendiriyor ve hiç kuşkusuz, barış görüşmelerinin yapılmasına engel oluşturuyor.

Fakat bunlara rağmen, Azerbaycan yine de sorunun barış yoluyla çözümlenmesi tutumunda ısrarlıdır. Bugün ben size birkez daha beyan ederim ki, sorun barışçıl yoldan çözülünceye kadar, yani büyük barış anlaşması yapılıncaya kadar ateşkes düzenini sürdüreceğiz ve onu uygulayacağız.

Bugün Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Başbakan yardımcısı ve öteki şahıslarla Türkiye-Azerbaycan ilişkileri üzerine geniş kapsamlı müzakerelerde bulunduk. Biz bu görüşmelerden çok memnunuz. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler her geçen gün gelişiyor. Bu ilişkilerin daha da gelişmesi için bugün biz çok büyük değer arz eden sekiz anlaşma imzaladık. Bu anlaşmalardan biri Türkiye ile Azerbaycan arasında stratejik işbirliğinin derinleştirilmesine yöneliktir ve onu Türkiye ve Azerbaycan Cumhurbaşkanları imzalamışlar. Önümüzdeki günlerde de Türkiye'de görüşmelermiz, temaslarımız olacaktır. Ben Türkiye'ye yaptığım şu resmi ziyarete özel önem veriyorum.

Ben sizi birkez daha selamlıyorum ve sizden Azerbaycan ile kendi ülkeleriniz arasındaki ilişkilerin gelişmesi için daha büyük çabalar göstermenizi rica ediyorum. Teşekkür ederim. İyi günler.

Kısa inceleme yazısı

DIŞ POLİTİKA

Genel tarihi bilgiler

Azerbaycan-Türkiye ilişkileri

Bilgi notu

Azerbaycan - Türk Dünyası