Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev´in Azerbaycan-Amerikan Ticaret Odası ve Uluslararası Anlayış için İş Konseyi (BCİU) üyeleri ile görüşmede yaptığı konuşma - New York, 29 Temmuz 1997


Sayın Bayanlar ve Baylar!

Günaydın. Ben sizin hepinizi burada, şu muhteşem salonda selamlıyorum. Bugünkü toplantıya katıldığınız için ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı`na, heyetimize gösterdiğiniz ilgiden dolayı size teşekkür ediyorum.

Ben Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bill Clinton`dan "Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak" aldığım davet üzerine Amerika`ya ilk kez resmi ziyaret gerçekleştiriyorum. Ben bu ziyaret çerçevesinde birçok temaslarda bulundum, bunun yanı sıra artık üçüncü gündür New York`ta toplantılar düzenleniyor. Bunlar arasında benim sizinle bugünkü görüşmem çok büyük önem arz ediyor. Bu görüşmenin düzenlenmesinde emeği geçmş, çabalarda bulunmuş Azerbaycan-Amerikan Ticaret Odası`na, şu odanın başkanları Don Stacey ve Rza Veziri`ye, Amerikan şirketlerine ve bu çalışmaya katkıda bulunmuş tüm kişilere teşekkürümü sunuyorum. Aynı zamanda bu görüşmenin düzenlenmesine destekte bulunan ve ev sahipliği yapan Uluslararası Anlayış için İş Konseyi`ne, onun başkanına ve bu örgütün tüm üyelerine kendi teşekkürlerimi sunuyorum.

İlk önce, zamanımız az olduğu için, ikincisi de, benim anladığım kadarıyla, Azerbaycan ile ilgili geniş bilgiye sahip olduğunuz için ben kısaca birkaç şey söylemek istiyorum.

Azerbaycan Sovyetler Birliği`nin çökmesi üzerine kendi bağımsızlığını kazanmış olan, Kafkasya`da bulunan bir ükedir. Ben size şunu söylemek isterim ki, Azerbaycan bağımsızlık yolunda kararlılıkla ilerliyor, ileride de bağımsızlığından vazgeçmeyecektir. Azerbaycan`da demokratik, laik hukuk devleti kuruluyor. Azerbaycan ekonomisi piyasa ekonomisi ilkeleri temelinde yapılanıyor ve bu, ekonomide bizim stratejik yolumuzdur. Azerbaycan dünya ekonomisine kendi kapılarını açmıştır. Azerbaycan kendi ekonomisinin dünya ekonomisi ile bütünleşmesi yolunda ilerliyor. Azerbaycan`ın büyük doğal kaynakları, ekonomik potansiyeli vardır. Bu kaynakları, potansiyeli değerlendirmek için cumhuriyetimizin yabancı sermayeye ihtiyacı vardır. Bunların hepsi Azerbaycan`ın bugünkü gerçeklerini oluşturuyor.

"JP Morgan" Bankası yetkilisinin buradaki konuşmasından sonra ben Azerbaycan`da yaşanan süreçler, cumhuriyetimizin ekonomisi, ülkemizde ekonomik reformların uygulanması ve onların sağladığı sonuçlarla ilgili birşeyler söylemek istemiyorum.

Gerçekten Azerbaycan ekonomik reformları tutarlı bir biçimde uygulamaktadır. Biz bu ekonomik reformların uygulanmasına 1994 yılından başladık. Zira bundan önce Azerbaycan`ın hem iç durumu, hem de cumhuriyetimize dışarıdan yapılan saldırılar ve Azerbaycan`a yönelik sabotajlar bu reformların gerçekleşmesine izin vermiyordu. Bu reformların uygulanmasına diğer ülkelere oranla geç başlamamıza rağmen biz bu reformları hızla gerçekleştirdiğimiz için artık bir çoklarından daha öndeyiz.

Siz işadamlarısınız, büyük finans kurumlarının temsilcilerisiniz. Siz finans, ekonomi konusunu çok iyi bilen kişilersiniz. Eğer Azerbaycan`da 1994 senesinde enflasyon oranı yüzde 1600 olmuşsa ve bu sene enflasyon sıfır düzeyine kadar inmişse, demek ki, bu, bizim şu kısa süre zarfında gerçekleştirdiğimiz reformların, ekonomik önlemlerin en güzel sonucudur .

Eğer Azerbaycan`da 1989 yılından başlayarak sanayii, tarım ürünleri üretiminin, ekonominin genel düzeyinde yıldan yıla bir düşüş yaşanmış ve 1995 yılında sanayii ürünleri üretimi yüzde 25-26 oranında, gayri safi milli hasıla yüzde 10-15 oranında, tarım ürünleri üretimi de yaklaşık olarak bir o kadar inmiş ise, şimdi ülkemizde 1996 yılı verilerine göre sanayi ürünleri üretiminde istikrar sağlanmış, tarım ürünleri üretimi yüzde 3 oranında artmış, cumhuriyetimizde gayri safi milli hasıla yüzde 1.2 oranında artış kaydetmiştir. 1997 senesinin ilk yarısında ise bu rakam daha da artmış ve gayri safi milli hasıladaki artış yüzde 5.2 teşkil etmiştir, tüm bunlar bizim kısa sürede gerçekleştirdiğimiz ekonomik reformların bir sonucudur.

Azerbaycan`ın ekonomik göstergelerini biz genelde,- sanırım bu doğru bir yaklaşımdır,- eskiden Sovyetler Birliği`ne üye olmuş, şimdi ise Bağımsız Devletler Topluluğu`nda yer alan bağımsız ülkelerin ekonomisinin gelişmesi ile karşılaştırıyoruz. Bu ülkeler arasında ekonomik reformların gerçekleşmesi alanında en önde giden Rusya`dır. Bu nedenle de ben birkaç karşılaştırma yapmak istiyorum.

Biz 1996 yılında "Toprak Reformu" yasasını kabul ettik, toprağın özel mülkiyete verilmesi kararını aldık. Şimdi artık toprak üzerinde özel mülkiyet söz konusudur ve bu da kendi güzel sonuçlarını vermiştir. Tarım sektöründe hayvancılık, hayvan yetiştirme hepsi tamamen özelleştirilmiştir. Bunların sonucunda geçen yıl Azerbaycan`da toplam tarım ürünleri üretiminin yüzde 80`i özel sektör tarafından yapılmıştır.

Ben bu ay başında Rusya`ya resmi ziyarette bulundum. Rusya`da toprak üzerinde özel mülkiyet yoktur ve bu konuda bir karar alamıyorlar. Onlar kolhozlardan, sovhozlardan, eski sovyet düzeninden vaz geçemiyorlar. (red. kolhoz, sovhoz - devlet tarım işletmeleri) Ben orada reform yanlısı önder kişilerle yaptığım görüşmede toprak üzerinde özel mülkiyet hakkının tanınması ile ilgili kabul ettiğimiz yasayı ve onun uygulanmasının gerçek sonuçlarını anlattığımda hayran kaldılar.

Rusya`nın en büyük sorunu kişilere 4-5 aylık ücretlerin ve emekli maaşlarının verilememiş olmasıdır. Fakat belirtmek istediğim şudur ki, Azerbaycan`da bizim halka hiçbir borcumuz yok. Ücretler, emekli maaşları zamanında veriliyor. Söylediğim gibi, enflasyon sıfır düzeyindedir, Azerbaycan`ın ulusal para birimi manat sizin dolara oranla yüzde 10 değer kazanmıştır.

Siz sakın benim kendimi çok övmek istediğimi sanmayın. Lütfen beni doğru anlayın. Ben şu birkaç rakamı "JP Morgan"ın Bakü temsilcisinin söylediklerine ek olarak aktardım. Bunu bir de şu nedenle söylüyorum ki, Azerbaycan`a karşı cephe alan bazı güçler, bunun yanı sıra ülke içinde bulunan muhalefet güçleri ve çeşitli ülkelerde cumhuriyetimiz aleyhine eylem yapanlar güya Azerbaycan`da ekonomik reformların yavaş uygulandığı ve onların bir sonucunun olmadığı yönünde bir düşünce oluşturmak istiyorlar. Bunu söyleyenlerin çoğu bizim aramızda bulunan kişilerdir ve en büyük felaket işte bu.

Şimdi ben burada oturuyorum, "JP Morgan" Bankası temsilcisinin konuşmasını dinliyorum ve düşünüyorum,- hayret, New York`tan Azerbaycan`ı ne kadar güzel görüyorlar! Bizim aramızda, muhalefet yanlısı ve diğer güçler o kadar körler ki, Azerbaycan`ı "JP Morgan" gibi görmüyorlar!

Bu düşünceler, açıklanan rakamlar, bilgiler sadece "JP Morgan" Bankası`na ait değildir. Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, uluslarararası para kuruluşları Azerbaycan`da yaşanan süreçleri çok dikkatle izliyorlar ve cumhuriyetimize yönelik çok ciddi talepler öne sürüyorlar. Biz bu işbirliğinden çok memnunuz. Ben Uluslararası Para Fonu`na, Dünya Bankası`na teşekkürlerimizi sunuyorum. Azerbaycan ile işbirliği yapanların hepsine şükranlarımı ifade ediyorum.

Ben şunu belirtmek isterim ki, Azerbaycan`ın kapıları herkese açıktır. Cumhuriyetimize yatırım yapmak, ülkemizde iş yapmak için en uygun ortam sağlanmıştır. Bu toplantıdan, sizden aldığım tepkilerden esinlenerek sizi temin ederim ki, şu olanaklar, ortam bundan böyle daha bir yaygınlık kazanacaktır.

Ben sizi Azerbaycan`a davet ediyorum. Azerbaycan`da iş yapmaya gelin. Bizim ülkemizde iş yapmanın büyük bir geleceği vardır.

21.yüzyıl Azerbaycan`ın kalkınma devri olacaktır. Azerbaycan`a gelen her işadamı Azerbaycan ile birlikte üstün düzeylere ulaşacaktır. Dikkatiniz için teşekkür ediyorum. Sorularınızı cevaplamaya hazırım.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, ben hukuk şirketini temsil ediyorum. Size bir sorum var. Azerbaycan ve bölgenin diğer devletleri Hazar Denizi`nin statüsü, onun paylaşımı ile ilgili farklı görüştedirler. Hazar`ın derin bölgelerinde bulunan enerji rezervlerinin, doğal kaynakların işlenmesi konusunda da çeşitli devletlerin kendi yaklaşımları vardır. Hazar Denizi`nin paylaşılması sorunun neden ibaret olduğunu bilmek isteriz. Sizin bu konuda tutumunuz nedir? Sizce, bu sorun - Hazar`ın statüsü sorunu petrol ve gaz projelerinin gerçekleşmesini ne yönde etkileyebilir?

Cevap: Teşekkür ediyorum. Hazar Denizi`nin statüsü ile ilgili sorun yalnız Eylül 1994`te Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ile dünyanın büyük çokuluslu şirketleri arasında "Yüzyılın Anlaşması"nın imzalanmasının ardından ortaya çıkmıştır. O döneme kadar Hazar Denizi`nin statüsü ile ilgili konuşmalar, hemen hemen, hiç yoktu. Azerbaycan Cumhuriyeti`nin büyük bir anlaşmayı imzalaması birçok ülkeleri, keza Hazar`a kıyıdaş ülkelerin bazılarını, bilhassa en büyük ülkeleri endişelendirdi. Onlarda memnuniyetsizlik yarattı ve onlar bu konunun önüne geçmek, yani bize engel olmak için bu statü konusunu ortaya attılar. Biz statünün belirlenmesine karşı çıkmadık. Fakat bununla birlikte, Hazar Denizi dünyada ender bir sulak alan olduğu için onun statüsünün saptanması da çok zordur. Hazar Denizi`nin mineral doğal kaynaklarının - deniz dibindeki petrol, gaz yataklarının işlenmesi ile ilgili belirli kural ve örnekler daha önceler tespit edilmiştir.

Bildiğiniz üzere, Sovyetler Birliği`nin mevcut olduğu dönemlerde Hazar Denizi sadece Sovyetler Birliği`ne mensuptu. İran Hazar Denizi`nin güneyindeki küçük bir bölgeyi kullanmıştır. Azerbaycan Hazar Denizi`nde petrol üretimine 50 sene önce - 1947-1949 yıllarında başlamıştır. Hazar Denizi`nde petrol üretiminin başlanmasından Sovyetler Birliği çökünceye kadar yapılan çalışmalar Azerbaycan`da bulunan petrol-gaz idaresi tarafından yürütülmüştür. Ancak Hazar Denizi`nde Azerbaycan kıyılarından uzakta petrol-gaz yataklarının işletilmesine yönelik çalışmalar bu denizin diğer bölgelerini de kapsamış ve bu nedenle denizdeki petrol-gaz üretiminden Hazar kıyısında bulunan diğer cumhuriyetlerin de pay alması için Hazar 1970 yılında Sovyetler Birliği Hükümeti tarafından sektörlere bölünmüştür. Ben Hazar`ın statüsü tam belirleninceye kadar bu ilke uygulanmalıdır diye düşünüyorum. Azerbaycan bu ilkeye dayanarak kendi sektöründe petrol-gaz üretimi çalışmalarını yapmaktadır.

Hazar`a kıyıdaş ülkelerin bu statü ile ilgili görüşlerinde bir farklılık söz konusudur. Azerbaycan ve Kazakistan sektörler ilkesinden yanadırlar. Rusya, İran ve Türkmenistan kondominyum (red. eşit paylaşım) ilkesini destekliyorlar. Fakat kondominyum Hazar Denizi`nde hiçbir zaman uygulanmamıştır. Sektörler ilkesi ise 1970 yılından uygulanmaktadır.

Biz bu konuda görüşmelerin yapılmasından yanayız. Fakat düşünüyorum ki, bu görüşmeler uzun sürecektir. Bu görüşmeler sonuçlanıncaya ve ortak bir görüş sağlanıncaya kadar Azerbaycan kendi sektöründe çalışmalarını yapıyor ve yapacaktır. Zira Azerbaycan`ın buna hakkı var.

Bu arada şunu kaydederim ki, Hazar Denizi`nde tüm petrol-gaz yatakları Azerbaycan bilimadamları, jeologları, uzmanları tarafından keşfedilmiştir. Teşekkür ederim.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, bildiğiniz üzere, son dönemlerde dünyanın en istikrarsız bölgelerinden biri olan Kafkasya`da barışın, huzurun sağlanması için bu devletler bir dizi girişimlerde bulunmuşlar. Kafkasya`ya barışı getirmek için bu bölge devletleri arasında işbirliğinin kurulması, Kafkasya ülkeleri parlamentosunun oluşturulması ile ilgili düşünce mevcuttur. Bunun yanı sıra Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü çerçevesinde Karadeniz ve Kafkasya bölgelerinde bulunan ülkelerin barış güçlerinin kurulması ile ilgili görüşler de vardır.

Sayın Cumhurbaşkanı, bu görüşlerle ilgili sizin tutumunuzu bilmek isteriz. Dünyanın şu bölgesinde barışın, huzurun sağlanması için Azerbaycan`ın kendisi ne tür katkılarda bulunmaya hazırdır?

Cevap: Biliyorsunuz, eğer bu soruyu yanıtlayacak olursam, beni bir saat dinlemeniz gerekecektir. Eğer dinlemek istiyorsanız, ben konuşayım. Fakat kısaca da yanıtlayabilirim. Kafkasya çok karmaşık bir bölgedir. Çeşitli yabancı güçlerin eylemleri sonucunda Kafkasya`da birkaç anlaşmazlık oluşmuştur. Birinci anlaşmazlık Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığıdır. Bu anlaşmazlık 1988 yılında başlamıştır. Bu, Kafkasya halklarına ve bilhassa Azerbaycan halkına karşı Sovyet Komünist İmparatorluğu tarafından işlenen en büyük suçtur ve yaratılan yapay bir ihtilaftır. Bunun ardından Abhaz-Gürcü, İnguş-Kuzey Osetya, Çeçenistan-Rusya, Güney Osetya- Gürcistan anlaşmazlıkları ortaya çıkmıştır. Şu anda Kafkasya`daki diğer bölgelerde de çok karmaşık bir durum söz konusudur. Nitekim bu ihtilafların giderilmesi için ciddi ve net önlemlerin alınması gerekiyor.

Biz Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığını çözmek için üç sene önce ateşkesin sağlanması ile ilgili karar aldık. Halihazırda kalıcı barışı sağlamak için görüşmeler yapıyoruz. Ermenistan Azerbaycan topraklarının yüzde 20`sini işgal etmiştir. Bir milyondan fazla Azerbaycan vatandaşı işgal altındaki topraklardan göçe zorlanmıştır. Şimdi onlar çadırlarda zor durumda yaşıyorlar. Azerbaycan büyük maddi ve manevi zararlara uğramıştır.

Biz Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığını barış yoluyla çözmek istiyoruz. Fakat bazı şartlar koşulmuştur. Ermenistan silahlı kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesi gerekiyor. Azerbaycan`ın toprak bütünlüğü sağlanmalıdır. Yerinden, yurdundan edilmiş kişiler kendi evlerine geri dönmeliler. Dağlık Karabağ`a Azerbaycan Cumhuriyeti`nin sınırları içinde en geniş özerklik statüsü tanınabilir. Ermenistan ve Azerbaycan arasında güvenli, kalıcı barışın sağlanması gerekiyor.

Biz bu ilkeler temelinde görüşmeler yapıyoruz. Ben Washington`da Sayın Bill Clinton ile bu konuyu görüşeceğim.

Gürcistan Cumhurbaşkanı Sayın Şevardnadze birkaç hafta önce burayı ziyaret etmiştir. Sanırım o Abhaz-Gürcü anlaşmazlığı ile ilgili size bilgi vermiştir. Çeçenistan`da şimdi savaş yok, fakat durum karmaşık. İnguşetya ile Kuzey Osetya arasında durum şimdi gerginleşmiştir. Tüm bunlar çok etkin, titiz önlemler gerektirmektedir.

Kafkasya parlamentosunun, barış güçlerinin oluşturulması hususunda da çeşitli görüşler vardır. Fakat bu görüşlerin pekçok kez denenmesi gerekir. Görüş öne sürmek, fakat onu real anlamda gerçeğe dönüştürmek çok zordur. Kafkasya öyle bir bölgedir ki, dünyanın önder ülkeleri bu bölgedeki duruma her zaman dikkat etmeliler diye düşünüyorum. Keza, Amerika Birleşik Devletleri bu bölgeye daha fazla özen göstermelidir. Teşekkür ederim.

John Robert (Uluslararası Anlayış için İş Konseyi Başkan Yardımcısı):Ne yazık ki, bu son soru olsa gerek, zira cumhurbaşkanının zamanı kısıtlıdır, onun çok gergin bir çalışma programı var. Pek çok görüşmelerin yapılması öngörülmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı çok içten cevaplarınız için Size teşekkürümzü sunuyoruz.

Haydar Aliyev: Ben sizin hepinize birkez daha teşekkür ediyorum. Sizin hepinizi Azerbaycan`a davet ediyorum. Bugünkü görüşmeden çok memnunum. Azerbaycan`da görüşürüz. Teşekkür ederim.