Kırmızıyla Azerbaycan Cumhuriyeti`nin resmi bayramları, yeşille anma günleri gösterilmiştir.
1-2 Ocak |
Yılbaşı
Ocak ayı, (Latince "Ianuarius") ismini Roma Tanrısı Janus`tan alır. Gregoryen takvimine göre, yılın ilk ayıdır. Gregoryen takvimi,1582 yılında kabul edildi. Rusya`da Büyük Pedro`nun kararyla Jülyen takvimine geçildi. Bu karara göre, 1 Ocak, İsa Peygamber`in doğum günü yılın başlangıcı olarak alındı ve 18.yüzyıl, 1 Ocak 1701 yılında başladı.
1918 yılında Sovyet Rusya`nın hükümet başkanı V.İ.Lenin`in imzaladığı bir kararla Gregoryen Takvimi kabul edildi. Böylece Gregoryen ve Jülyen takvimleri arasında bulunan 13 günlük fark 20.yüzyılda giderilmiş oldu. 31 Ocak 1918 tarihini 13 Şubat günü takip etmeye başladı. Azerbaycan Cumhuriyeti`nde yılların hesaplanmasında önceki gibi Gregoryen Takvimi kullanılmaktadır. Bunun uyarınca, 1 Ocak tatil günüdür.
2006 yılından itibaren 1 ve 2 Ocak tarihleri bayram olarak kutlanmaktadır ve tatil günleridir.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
|
20 Ocak |
Ulusal Hüzün Günü
20 Ocak, Azerbaycan halkının tarihine en kanlı trajedilerden biri olarak geçmiştir. Eski Sovyet Devleti'nin savaş makinesinin aynı tarihte Azerbaycan halkına yönelik gerçekleştirdiği vahşi terör eylemi insanlığa karşı işlenmiş en ağır cinayetlerden biridir ve insanlık tarihinde kara bir sayfa olarak yerini alacaktır. İstiklali, ülkesinin toprak bütünlüğü uğruna mücadeleye kalkmış sivil halkın amansızca cezalandırılması, kitlesel terör sonucunda yüzlerce suçsuz insanın katledilmesi ve yaralanması çöküşünden önce totaliter Sovyet rejiminin suç unsuru taşıyan mahiyetini tüm dünyaya bir kez daha gösterdi.
Sovyet ordusunun büyük bir askeri birliğinin, özel harekât birliklerinin ve İçişleri Bakanlığı'na bağlı birliklerin Bakü'ye girişi sırasında büyük bir gaddarlık ve görülmemiş bir barbarlık yaşandı. O sırada Azerbaycan komşu Ermenistan'ın saldırısına uğramıştı. Böyle bir ortamda, Sovyet yönetimi münakaşayı önlemek için bırakın kesin önlemler almayı, Azerbaycan'a gönderilen ordu birliklerine Stavropol, Krasnodar ve Rostov'dan seferber edilen Ermeni asker ve subayları, Sovyet harbi birliklerinde görev yapan Ermeniler ve askeri okullardaki Ermeni öğrenciler bile dâhil etmişti.
Bazı bilgilere göre Bakü`ye sevk edilen birliklerde toplam kişi sayısı 60 bine ulaşıyordu, onlar "dövüş talimatını" yerine getirmek için psikolojik anlamda önemli bir eğitim almışlardı. Şit (red. kalkan) Örgütü bağımsız askeri eksperlerinin raporundan alıntı: "Siz Bakü'ye Rusları savunmak için getirildiniz, yerli ahali onları vahşicesine öldürüyor; ekstremistler Salyan Kazarmaları'nın (Bakü'de esas garnizonun yerleşmiş olduğu kışla) çevresindeki evlerin çatılarına keskin nişancılar yerleştirmişler. Sadece bu arazide 110 ateş noktası bulunuyor; apartmanlar, daireler Azerbaycan Halk Cephesi'nin silahlılarıyla doludur, onlar otomatik ve makineli silahlarla sizi kurşun yağmuruna tutacaklar."
Mihail Gorbaçov başta olmakla Sovyet İmparatorluğu'nun yönetimi Bakü'de Rus ve Ermeni kozunu maharetle değerlendirdi. Sanki askeri birlikler Bakü'ye Rus ve Ermenileri, asker ailelerini korumak, aşırı milliyetçiler tarafından iktidarın zorla ele geçirilmesini önlemek amacıyla gönderilmişlerdi. Aslında bu açıkça bir ikiyüzlülük ve düpedüz yalandı. Çünkü Sovyet yönetiminin delillerinde bir gerçek payı varsa bile, tepeden tırnağa silahla donatılmış askeri birliklerin Bakü'ye sevkine gerek yoktu. Zira o sırada Bakü'de İçişleri Bakanlığı'na bağlı 11 bin 500 asker, Savunma Bakanlığı'na bağlı Bakü Garnizonu'nun askeri birlikleri, Hava Saldırısından Savunma Kuvvetleri bulunuyordu. 4. Ordu Komutanlığı da Bakü'de konuşlandırılmıştı.
Tüm bunlara rağmen 19 Ocak 1990'ta Mihail Gorbaçov, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) Anayasası'nın 199. ve Azerbaycan SSC Anayasası'nın 71. maddesini kabaca ihlal ederek, 20 Ocak'tan itibaren olağanüstü hal ilan edilmesi hakkında karar imzaladı. Ne var ki KGB'nin 'Alfa' grubu 19 Ocak saat 19.27'de Azerbaycan Televizyonu'nun enerji bloğunu bombaladı ve Azerbaycan Televizyonu'nun yayını kesildi. Askeri birlikler, geceleyin olağanüstü hal uygulamasından habersiz olan kente girererk insanlara acımasızca saldırmaya başladılar. Gorbaçov'un kararının yürürlüğe gireceği saate kadar (20 Ocak 1990, Saat 00.00) 9 kişi öldürülmüştü. Ne var ki Bakü'de olağanüstü hal ilan edilmesi haberi halka 20 Ocak sabahı saat 07.00'de Azerbaycan Radyosu aracılığıyla duyuruldu. Bu saate kadar öldürülen kişi sayısı 100 civarındaydı. Oysa Gorbaçov'un görevlendirip Azerbaycan'a gönderdiği yüksek makamlı kişiler utanmadan Bakü'de olağanüstü hal ilan edilmeyeceğini beyan etmişlerdi. Eli yüzlerce insanın kanına bulanmış olan Mihail Gorbaçov başkanlığındaki Sovyet İmparatorluğu yönetiminin rezil siması, işte buydu.
Tanklar, zırhlı araçlar Bakü caddelerinde önlerine çıkan her şeyi ezip geçiyor, askerler acımasızca her yana kurşun yağdırıyorlardı. İnsanlar sadece caddelerde değil otobüslerde hatta evlerinde otururken bile mermilere hedef oluyorlardı.Yaralılar için gelen ambulanslar ve ilkyardım ekiplerine de ateş açılmıştı. Birkaç gün zarfında kadın ve çocuk dahil 137 kişi öldürüldü, 700 kişi yaralandı ve 800'den fazla kişi gözaltına alındı. Demokratik dünya Bakü'deki kanlı terör hadiselerini 'Sovyetler Birliği'nin iç meselesi' olarak niteledi. Ardından bu demokratik dünya eli kanlı Gorbaçov'a Nobel Barış Ödülünü verdi.
|
|
26 Şubat |
Hocalı Soykırımını anma günü 26 Şubat 1992`de Ermenistan silahlı kuvvetleri Hankendi`nde bulunan eski SSCB 366.motorlu piyade alayının doğrudan desteği ile Azerbaycan halkına yönelik benzeri görülmemiş Hocalı Soykırımını yaptılar. Ermeniler Hocalı kentinin halkına saldırdı, olay sırasında yaşlı, kadın ve çocuklar dahil yüzlerce insan hunharca katledildi, esir alındı, kent yerle bir edildi. Hocalı işgal edildiği sırada sivil halkın şehri terketmesi için koridoru açmayan suçlular hişkimseye acımadılar. Olaydan birkaç gün sonra televizyon muhabirlerince kaydedilen korkunç görüntüler tüm dünyayı şoke etti. Özellikle yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan onlarca cesetin kafa derisi yüzülmüş, yüzleri kurşunlanmış ve silahların kundaklarıyla tanınmaz hale getirilmişti. İnsanlık ayıbı olan bu olay Ermenilerin "kendi kaderini belirleme hakkının" gerçek mahiyetini gösteriyor.
Hocalı`da106`sı kadın, 63`ü çocuk, 70`i yaşlı olmak üzere 613 sivil insan öldürüldü, 487 kişi yaralandı. 1275 sivil - yaşlı, çocuk, kadın esir alınarak akılalmaz Ermeni zülmüne, işkence ve hakaretlerine maruz kaldılar. 150 kişi ise hala kayıp.
Hocalı`da katledilen 613 kişiden 106`sı kadın, 63`ü çocuk, 70`i yaşlıydı. Hocalı faciasında 8 aile tamamen yok edildi, 24 çocuk öksüz kaldı, 130 çocuk ise velilerinden birini kaybetti.
Ermeni istilacılarının Azerbaycan`ın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü hedef alan iyi düşünülmüş irticacı politikasının yeni bir aşaması olan bu kitlesel ve amansız katliam, akıl almaz gaddarlığı ve insanlık dışı ceza yöntemleriyle insanlık tarihinde görülmemiş bir barbarlık ve kara bir leke olarak kalacaktır.
Hocalı Faciası geçen yüzyılın sonlarında yaşanan en büyük faciadır. Hocalı olayı, yankıları uzun yıllar boyunca devam edecek bir soykırım eylemidir. Hocalı Faciası Ermeni milliyetçilerinin halkımıza yönelik yaptıkları etnik temizlik ve soykırım politikasının kanlı sayfasıdır.
Hocalı kentinin işgali sırasında sivil Azerbaycanlı sakinlere yönelik barbarlık yapanlar ve Cenevre Sözleşmesi`nin, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi`nin (BM Genel Kurulu tarafından 10.12.1948`de kabul edilmiştir) 2, 3, 5, 9 ve 17. maddelerini, Olağanüstü Durumlarda ve Silahlı Çatışma Hallerinde Kadınların ve Çocukların Korunmasına Dair Bildirge`nin (BM Genel Kurulu tarafından 14.12.1974`de kabul edilmiştir), Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi`nin (09.12.1948`de BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiştir) maddelerini kabaca ihlal edenler hala gerekli cezayı almamışlar. Ne var ki cezasızlık ortamı yeni suçlara zemin hazırlamaktadır.
|
|
8 Mart |
Dünya Kadınlar Günü 8 Mart - kadınların ekonomik, politik ve sosyal alanlarda eşit haklar için verdikleri mücadelede uluslararası dayanışma günüdür. Dünya Kadınlar Günü`nün kutlanması ile ilgili karar 1910 yılında Danimarka`nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı), Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin`in önerisi üzerine kabul edildi. İlk defa 1911 yılında Almanya, Avusturya, İsviçre ve Danimarka`da kutlandı. Rusya`da ilk defa 1913, Azerbaycan`da 1917 yılında kutlandı. 1914 yılına kadar belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbahar mevsiminde kutlanıyordu. Avusturya, Macaristan, Rusya, ABD ve diğer ülke kadınlarının tarih konusunda uzlaşmaya varmasından sonra 8 Mart tarihinin Dünya Kadınlar Günü olarak anılması bir gelenek halini aldı. 8 Mart, hem de uluslararası dayanışma günü olarak da anılmaktadır. 1965 yılında Azerbaycan SSC`de 8 Mart resmi bayram olarak ilan edilmiştir. Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra da 8 Mart`ın kutlanmasına devam edildi.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
|
21 Mart |
Nevruz Bayramı Nevruz Bayramı, ilkbaharın gelişinin kutlandığı bir bayramdır ve yeni bir yılın başlangıcı olarak olarak kabul edilir. Baharın ilk günü Güneş`in yıllık döngüsünü tamamladığı zamanı işaret eder. Nevruz bayramının tarihi kökleri çok eski dönemlere- Zerdüşt Peygamber`in dönemine uzanıyor. Bu ise yaklaşık 3700-5000 yıl eder.
Eski Babil`de bu bayramı 21 Nisan`da (Mart, Nisan) kutlar ve kutlamalar 12 gün sürerdi. Bu 12 günün her birinin kendi ayin ve eğlenceleri vardı. Eski yazılarda, Nevruz Bayramı`nın milattan önce 505 yılında ortaya çıktığı bildiriliyor.
İslam dini Nevruz Bayramına dini anlamalar yüklemiştir. Fakat Firdevs, Rudaki, İbn-i Sina, Nizami, Sadi, Hafız gibi büyük düşünürler, Nevruz Bayramı`nın İslam`dan çok önce ortaya çıktığını kanıtlamışlar. Nevruz ile ilgili eserlere Nizami`nin "Siyasetname", Ömer Hayyam`ın "Nevruzname" eserleri örnek olarak gösterilebilir.
Ateşler ülkesi olarak bilinen Azerbaycan, ateşe tapmakla ilgili zengin geleneklere sahiptir. Bu bakımdan Nevruz ruhun temizlenmesi sembolüdür.
Nevruz`un dönüm noktası eski yılın yetkilerini yeni yıla bırakmasıdır. Eski geleneklere göre, o sırada top ve tüfeklerden ateş açılırdı. 19.yüzyılda N.Dubrov bu konuda şunu yazıyordu: "Azerbaycan`da baharın gelişini şehir ve köylerde top ateşleri ile müjdeliyorlar." Azerbaycan`da Nevruz kutlamalarına katılan ünlü gezgin Adam Oleari ise şöyle yazıyordu: "Astrolog, astronomi cihaz ve Güneş saatini kullanarak Güneş`in yüksekliğini belirleyerek, gece ile gündüzün eşit olduğu anda söyledi: "Yeni yıl geldi." İşte o an şehrin kulelerindeki toplardan ateş açıldı, kale duvarlarında müzik sesleri yükseldi. Böylece, Bahar Bayramı başlandı."(1637)
Nevruz, insanlar tarafından çok sevilen, mutluluk veren bir bayramdır. Nevruz, Azerbaycan halkının geleneksel değerlerini yansıtan bir bayramdır.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
|
31 Mart |
Azerbaycanlıların Soykırımı Günü
Her yıl 31 Mart Azerbaycanlıların Soykırımı Günü olarak anılmaktadır. 1918 yılı Mart-Nisan aylarında Ermeniler Bakü, Şamahı, Quba, Muğan ve Lenkeran`da 30 binden fazla Azerbaycanlıyı katletti, on binlerce insanı topraklarından kovdular. Sadece Bakü`de 10 bin kadar Azerbaycanlı hunharca katledildi, Şamahı`da 58 köy yerle bir edildi, 7 bin kişi (1653 kadın, 965 çocuk) öldürüldü. Quba bölgesinde 122, Karabağ`ın dağlık bölgesinde 150, Zengezur`da 115, İrevan eyaletinde 211, Kars eyaletinde 92 köy yerle bir edildi: çocuk, yaşlı, kadın demeden katliam yapıldı. İrevan Azerbaycanlılarının yaptıkları açıklamalardan birinde şöyle yazıyordu: "Azerbaycanlıların bu tarihi kentinde ve çevre bölgede kısa süre zarfında 88 köy yıkıldı, 1920 ev yakıldı, 131 bin 970 kişi öldürüldü." (Aşhadavor (red.Emekçi) Gazetesi, 2 Kasım 1919)
26 Mart 1998 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev "31 Mart tarihinin Azerbaycanlıların Soykırımı Günü" olarak anılmasına ilişkin özel bir karar imzaladı.
|
|
9 Mayıs |
Faşizme karşı Zafer Günü
İkinci Dünya savaşı (1939-1945) korkunç, trajik felaketler dönemi olarak insanlığın hafızasına kazınmıştır.
Bu savaş yıllarında (1941-1945) Azerbaycan halkı hem cephede hem yurtiçinde çok büyük kahramanlık ve cesaret örnekleri sergiledi. Kısa süre zarfında cumhuriyette 87 avcı birliği,1124 kendini savunma grubu kuruldu. 1941-1945 yılları arasında Azerbaycan`ın 600 binden fazla cesur evladı savaşa yollandı. Azerbaycan divizyonları bu savaşta Kafkasya`dan Berlin`e kadar şanlı bir yol katetti. Yaklaşık 130 yurttaşımız Sovyetler Birliği Kahramanı unvanına layık görüldü, 30 kişi Şeref Nişanının her üç derecesi ile ödüllendirildi. 170 bin Azerbaycanlı asker ve subaya çeşitli SSCB madalya ve nişanları verildi. Iki kez Sovyetler Birliği Kahramanı Hazi Aslanov, Sovyetler Birliği Kahramanları İsrafil Mehmetov, Aslan Vezirov, Adil Kuliyev, Ziya Bünyatov, Geray Esedov, Melik Muharremov, Mehti Hüseyinzade, General Mahmut Abilov, Akim Abasov, Tarlan Aliyarbekov, Hacıbala Zeynalov ve birçok diğer kişiler kendi kahramanlıkları ile halkımızın tarihine yeni sayfalar yazdılar.
Savaş ekonomisinin uygulanması amacıyla cumhuriyette büyük çalışmalar yapılıyordu. Kısa süre zarfında Bakü savaşan ordu için bir askeri depoya dönüştü. Büyük zorluklara rağmen petrolcülerimiz kahramanlık ve özveri göstererek savaş ve sanayiye yakıt tedarik ediyorlardı.
Ordinaryüs Yusif Memmedaliyev önderliğinde yüksek kalitede uçak benzini üretildi. Petrolcülerimizin özverili çalışması sonucunda Azerbaycan tarihinde petrol hasılası rekor seviyeye ulaştı, 1941 yılında 23,5 milyon ton siyah altın elde edildi. Bu, SSCB genelinde üretilen tüm petrolün %71,4`ünü oluşturuyordu. Savaş yıllarında Azerbaycan petrolcüleri ülkeye toplam olarak 75 milyon ton petrol, 22 milyon ton benzin ve diğer petrol ürünleri sağladılar. Bakü petrolünün Faşizme karşı zaferde temel etkenlerden biri olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Yalnızca şu kadarını belirtmek yeterli olacaktır: her beş uçaktan dördü, her beş tankdan dördü, her beş otomobilden dördü Bakü`den gönderilen yakıtla çalışıyordu. Büyük Vatan savaşı, Azerbaycan halkının kahramanlığını ve özverisini gözler önüne serdi.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
|
28 Mayıs |
Cumhuriyet Bayramı
20.yüzyıl sadece bilim ve teknoloji yüzyılı olarak değil, mili uyanış, sömürge imparatorluklarının yıkılması, ulusal devletlerin teşekkül yüzyılı olarak da tarihe geçmiştir.
1917 yılında Rusya`da yaşanan Şubat devrimi sonucunda Çarlık rejimi çöktü. Ülkede Çarlık rejiminin baskısı altında bulunan halkların milli hareketi başlandı. 28 Mayıs 1918 tarihinde Azerbaycan Halk Cumhuriyeti (1918-1920) - Müslüman Doğu`da ilk laik demokratik devlet kuruldu. Bu cumhuriyet, Azerbaycan devlet geleneğinin ilk örneği olarak milletimizin tarihi hafızasında iz bırakmıştır.
1990 yılından bu yana Cumhuriyet günü - bağımsızlığın yeniden sağlanması günü resmi bayram olarak kutlanmaktadır.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
|
15 Haziran |
Azerbaycan Halkının Milli Kurtuluş Günü
Ekim 1991`de Azerbaycan bağımsızlığını kazandı. Fakat bağımsızlığının ilk yıllarında siyasi iktidar boşluğu ve devletin temel unsurlarının, ordu ve devlet güvenlik organları da dahil devletin tüm kurumlarının bir boşluğu söz konusuydu. Ermenistan‘ın ilhak amacıyla yaptığı saldırı cumhuriyetteki durumu daha da gerginleştirdi. Yazın 1993`te Azerbaycan`da gerçekten bir iç savaş tehlikesi oluştu. Vatanın bu zorlu döneminde Haydar Aliyev yönetime geri döndü. 15 Haziran 1993`te Haydar Aliyev Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Sovyet Başkanı seçildi. Böylece, 15 Haziran, Milli Kurtuluş Günü olarak tarihimize geçti. Haziran 1997`de Milli Meclis kamuoyunu göz önüne alarak bu tarihi bayram olarak ilan etti.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
|
26 Haziran |
Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri Günü
9 Ekim 1991`de Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti düzenli ordunun kurulması kararını kabul etti.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı‘nın 22 Mayıs 1998 tarihli kararı uyarınca 26 Haziran, Silahlı Kuvvetler Günü olarak ilan edildi.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
|
18 Ekim |
Azerbaycan Cumhuriyeti Bağımsızlık Günü 30 Ağustos 1991`de Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti`nin olağanüstü oturumunda Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Bağımsızlık Bildirisi kabul edildi.
Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti`nin 18 Ekim 1991`de yapılan tarihi oturumunda Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Bağımsızlığı hakkında Anayasa Kararı oybirliğiyle kabul edildi.
29 Aralık 1991`de Azerbaycan Cumhuriyeti`nde halk oylaması - referandum yapıldı. Referandumda sadece bir soru sorulmaktaydı: "Siz Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Bağımsızlığı Hakkında Anayasa Kararını destekliyor musunuz?"
Azerbaycan halkı, bağımsızlığa evet dedi.
Mayıs 1992`de Milli Meclis (parlamento) Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Marşını (bestesi Üzeyir Hacıbeyov, sözleri Ahmet Cavat`a ait) ve ardından Devlet bayrağını ve içerisinde alev tasviri bulunan sekiz köşeli yıldız resimli Devlet armasını onayladı.
|
|
9 Kasım |
Azerbaycan Cumhuriyeti Bayrak Günü Azerbaycan Devlet Bayrağı, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti`nin 9 Kasım 1918 tarihli kararıyla ilk defa milli bayrak olarak kabul edildi ve Nisan 1920`e kadar devlet simgesi olarak kullanıldı. Sovyet döneminde Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti`nin bayrağı ile değiştirildi.
Bu bayrak Azerbaycan topraklarında ilk kez resmen Nahçıvan Yüksek Sovyeti`nin binası üzerinde( Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti`nin 19 Ocak 1990 tarihli kararı gereğince) yükseldi. Aynı karar sekiz gün sonra Azerbaycan SSC Yüksek Sovyeti tarafından iptal edilse de, 17 Kasım 1990`da Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi`nde milli lider Haydar Aliyev`in başkanlığında yapılan oturumda Azerbaycan Halk Cumhuriyeti`nin bayrağı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti`nin devlet bayrağı olarak kabul edildi. 5 Şubat 1991`de Azerbaycan Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti, Azerbaycan kamuoyunun isteği üzerine Devlet bayrağı yasasını kabul ederek üç renkli bayrağa Azerbaycan Cumhuriyeti devlet bayrağı statüsünü verdi.
18 Ekim 1991`de ilgili Anayasal Kararla bağımsızlığına tekrar kavuşan Azerbaycan Cumhuriyeti, kendisini Azerbaycan Halk Cumhuriyeti`nin mirasçısı ilan ettiğinde Devlet Bayrağı dahil onun tüm devlet simgelerini kabul etti.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 17 Kasım 2009 tarihli ve Azerbaycan Parlamentosu (AMM) 4 Aralık 2009 tarihli kararlarından sonra ise 9 Kasım "Milli Bayrak Günü" devlet bayramı olarak belirlenmiştir.
Not: 2006 yılından bu yana yapılan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
|
12 Kasım |
Anayasa Günü 1995 yılında kabul edilmiş Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası, Azerbaycan devletinin sayıca dördüncü Anayasasıdır ve ülkenin yeni tarihi değişimini yansıtmaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti‘nde Anayasanın yapılma tarihi özelikle SSCB üyesi olduğu döneme rastlıyor. Azerbaycan`ın ilk Anayasası 19 Mayıs 1921 yılında 1. Genel Azerbaycan Sovyetler Kongresi`nde kabul edildi. 14 Mart 1925 yılında 4.Genel Azerbaycan Sovyetler Kongresi`nde Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası, SSCB`nin 1924 yılı Anayasasına uygun hale getirilerek yeni versiyonda kabul edildi. Azerbaycan`da 21 Nisan 1978`de yeni dönemin gerçeklerini yansıtan üçüncü Anayasa kabul edildi.
Azerbaycan, bağımsızlık kazandıktan sonra yeni Anayasanın yapılması zorunluluğu ortaya çıktı. Bu amaçla Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev başkanlığında özel komisyon oluşturuldu. 12 Kasım 1995`te yapılan referandumda halkın iradesine uygun yeni bir Anayasa kabul edildi.
1995 Anayasası, Azerbaycan Cumhuriyeti`nde devlet geleneğinin temelini atmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası 5 bölüm, 12 fasıl ve 158 maddeden ibarettir.
12 Kasım, ülkemizde Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasa Günü olarak kutlanmaktadır.
|
|
17 Kasım |
Milli Uyanış Günü 1988 yılının ilk günlerinde Ermenistan Azerbaycan`a karşı açık bir saldırı başlattı. Sovyetler Birliği yönetiminin olaylara göz yummasını fırsat bilen Ermenistan yöneticileri, 200 bini aşkın Azerbaycanlının sürekli yaşadıkları yerlerinden sürülmesine talimat verdi.
Azerbaycan halkı 17 Kasım 1988`de Bakü`nün ana meydanı sayılan - Azatlık Meydanı`nda Ermenistan yönetiminin ve Kremlin`in eylemlerini protesto etmek amacıyla süresiz eylem başlattı.
1992`den bu yana 17 Kasım, Milli Uyanış günü olarak kutlanmaktadır. |
|
31 Aralık |
Dünya Azerbaycanlılarının Dayanışma Günü Her yıl 31 Aralık, Azerbaycanlıların milli dayanışma günü olarak kutlanmaktadır. Dünyanın faklı ülkelerinde - İran(Güney Azerbaycan), Türkiye, Almanya, Fransa, Büyük Britanya, ABD, Yakın Doğu ülkelerinde on milyonlarca Azerbaycanlı ikamet etmektedir. Azerbaycanlıların en büyük diasporası Rusya`da bulunuyor ve 1,5-2 milyon nüfusa sahiptir.
Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlık kazandıktan sonra diasporanın sosyal statüsü değişti. Diaspora, Azerbaycan halkının refahı için çok yönlü faaliyetini güçlendirdi. 1993 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı kararı gereğince 31 Aralık, Azerbaycanlıların milli birlik ve dayanışma günü olarak ilan edildi.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
|
Kurban Bayramı Dini bir etkinlik olan Kurban bayramı tüm İslam dünyasında her sene kutlanmaktadır. Kurban kesme geleneği İslam`dan önceki dönemlerde de yaygındı.
Kurban bayramı, Hicri takviminin ikinci yılında, Hz.Muhammed Peygamber`in (sav) Mekke`den Medine`ye hicretinden sonra meşru kılınmış ve İslam dünyasında kurban kesme geleneği fakirlere ve öksüzlere yardım, dileklerin gerçekleşmesi için adak adanması şeklinde yeni anlamlar kazanmıştır. Dini bir ayin olan kurban kesimi Hz. İbrahim ile ilgili anlatılan kıssaya dayanır. İbrahim Peygamber, rüyasında Allaha`a olan inancını kanıtlaması için oğlu İsmayıl`ı kurban etmesinin emredildiğini görür. Hz. İbrahim durumu oğluna açıklar, oğlu İsmail de buna hazır olduğunu bildirir. Bunun üzerine Hz. İbrahim oğlu İsmail`i kurban etmeye hazırlanırken Cenâb-ı Hak onların bu samimiyet ve teslimiyetlerinden dolayı İsmayıl`a bedel olarak bir koç gönderir. Hz. İbrahim de oğlu yerine koçu kurban eder.
Kurban Bayramı`nda maddi durumu iyi olan her müslüman bir hayvanı kurban kesmeli, etini fakir ve öksüzlere dağıtmalıdır. Kurban kesmek insanın gerçek inancının doruk noktaya ulaşması amacını taşıyor. Kur'an-ı Kerim'de Hac Suresinde geçen şu ayet, kurbanın İslam inancındaki yerini özetler: "Onların etleri ve kanları asla Allah`a ulaşmaz. Ona yalnız sizin takvanız (Allah`a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. (Hacc 22/36;37)
Kurban Bayramı 2 gün kutlanmaktadır.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|
||
Ramazan Bayramı Kutsal Ramazan ayı müslümanlar için Hicri takvimine göre belirlenir. Ramazan ayı insanlara Allah`ın emirlerini içtenlikle kabul etmeyi, cismen ve ruhen sınavladan geçmeyi telkin eder. Müslümanlar bu ayda oruç tutarlar.
Orucun tarihçesi Hicri takviminin ikinci yılına (Milattan sonra 622 yılında) dayanıyor. O zaman Muhammed Peygamber(sav) Medine`de müslümanlar için Ramazan ayını farz kılmıştır. İslam dinin kutsal kitabı olan Kur`an müslümanlara işte Ramazan ayının son on gecelerinden birinde inmiştir. Hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, yirmi yedinci gününün gecesinde olma ihtimali yüksektir. Ramazan'ın 26`sını 27`sine bağlayan geceye "Leylet ül-Kadr", yani güçlü ve kudretli gece denir. Kur`an Kerim`de bu gece şöyle tanımlanmıştır: "Biz onu (Kur'an-ı) kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne oldugunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. O gecede Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail) her is için iner dururlar. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir. (97:1-5).
Oruç süresince tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren güneş batıncaya kadar yemek, içmek, sigara içmek ve cinsel ilişkide bulunmak yasaktır. Çocuklar, hamile bayanlar, ağır hastalığa yakalananlar, yolculuğa çıkan kimseler oruç tutmakla mükellef değildir. Oruç, hilalin (yeni ayın) görünmesiyle başlar ve 29-30 gün sürer. Kur`an`da bildiriliyor: "Tan yerinde beyaz iplikle siyah iplik ayırt edilinceye kadar yiyin için, sonra da orucu geceye kadar tamamlayın" (2:187)
Oruç, İslam`dan önceki dönemde de var olmuştur. Bu konuda Kur`an-ı Kerim`de bildiriliyor: "Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz"(22:183)
Oruç id-i-fitir bayramı ile son bulur. Aynı gün maddi durumu iyi müslümanlar fakir müslümanlara yardım etmeliler.
1993 yılından itibaren Ramazan bayramı resmi bir bayram olarak kutlanmaktadır.
Ramazan Bayramı iki gün kutlanır.
Not: 2006 yılından bu yana uygulanan bir düzenlenme ile bayram günü, hafta sonu tatiline denk gelirse, bir sonraki iş günü resmi tatil olmaktadır.
|