Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev´in Rus Ortodoks Kilisesi bağımsız Bakü ve Hazar kıyısı piskoposluk bölgesi Başkanı Piskopos Aleksandr´ı kabul ederken yaptığı görüşmeden - 15 Şubat 1999


Piskopos Aleksandr: Ekselansları Çok Saygıdeğer Cumhurbaşkanı, izninizle yeni sıfatımla - Rus Ortodoks Kilisesi bağımsız Bakü-Hazar kıyısı Piskoposluk bölgesi Başkanı, Piskoposu olarak kendimi tanıtayım.

Haydar Aliyev: Size bu önemli makamda başarılar diliyorum. Umarım, Sizin bu göreve atanmanız ve burada bağımsız piskoposluk bölgesinın oluşturulması Rus ve Azeri halkları arasında ilişkilerin daha da gelişmesine katkıda bulunacaktır.

Ben Bakü ve Hazar kıyısı piskoposluk bölgesinın oluşturulması ile ilgili aziz ikinci Aleksi'nin aldığı kararı takdir ediyorum. Bu çok doğru bir karardır ve halihazırda bölgemizde oluşmuş durumdan kaynaklanmaktdır. Düşünüyorum ki, bu karar Ortodokslar ile müslümanlar arasında, halklarımız arasında ilişkilerin pekiştirilmesi alanında bizim tüm çalışmamıza yardım edecektir. Bu aynı zamanda şu demek oluyor ki, Rusya Ortodoks Kilisesi tarafından bölgemize gerekli önem verilmektedir. Nitekim biz bunu takdir ediyoruz. Sayın Piskopos Aleksandr, günümüz koşullarında bizim hepimizin önündeki hedeflerin gerçekleştirilmesi açısından bu görev sırasında yapacağınız faaliyetin başarılı olması için biz kendi adımıza herşeyi yapacağız. Azerbaycan'da çalışarak Rus Ortrodoks kilisesinin böylesine büyük güvenini kazanmanızdan ben çok memnun oldum. Size büyük başarılar diliyorum.

Piskopos Aleksandr: Ekselanlasları çok saygıdeğer cumhurbaşkanı içten dilekleriniz için, güzel kelimeler için Size teşekkür ederim.

Gerçekten kendi çok uluslu toplumuna özen gösteren Rus Ortodoks Kilisesi İsa'nın doğumunun ikibininci yıldönümü kutlandığı esnada eski Bakü-Hazar kıyısı Piskoposluk bölgesinin yeniden geliştirilmesi kararını almıştır. Bu piskoposluk bölgesi 1934 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. Onun geliştirilmesi bu bölgede bulunan Ortodoks Hıristiyanlarının manevi yönden gelişmesine de yardım edecektir. Bu aynı zamanda Azerbaycan Hükümetinin Hıristiyan dininden olan vatandaşlarına olan ilgisinin de bir kanıtıdır.

Haydar Aliyeviç, Siz Kafkasya'nın Rus nüfusu arasında Azerbaycan'ın bilgili ve iyi kalpli bir lideri olarak büyük ün kazanmışsınız. Ve şiddet olayları Azerbaycan'ı sarstığı dönemlerde sadece yerli halkın değil, hem de Rus ulusundan olan tüm kişilerin, tüm Azerbaycan vatandaşlarının dileği, tabii ki, bu zorlu dönemde devletin, devlet iktidarının başkanlığını bizzat Sizin üstlenmeniz oldu. Şimdi görüyoruz ki, onların umutları gerçek olmuştur. Devletin çok karmaşık dış ve iç koşullar altında bulunmasına rağmen Azerbaycan toprağına huzur ve barış Sizin önderliğiniz altında geri döndü. Ekonomik ve politik yaşamda istikrar- tüm bunlar Azerbaycan'a geri geldi. Bakü sokaklarında huzurlu yaşamın egemen olduğuna kanaat getirmek için sadece kenti gezip dolaşmak yeterlidir.

Ben bunu Rusya'da, Kuzey Kafkasya'da da defalarca söylemişimdir. Bana bizim burada, Azerbaycan'da ne tür bir yaşam sürdüğümüzü, burada neler yaşandığını sorduklarında şunu hep söylemişimdir, Azerbaycan'a huzur geri gelmiştir. Azerbaycan kendi fiili yaşamını tekrar hızla ileriye götürmeye başlamıştır.

Azerbaycan topraklarındaki Ortodoks kiliselerinin yanı sıra, Dağıstan Cumhuriyeti ve Çeçenistan Cumhuriyeti topraklarında bulunan Ortodoks kiliselerinin de Bakü-Hazar kıyısı piskoposluk bölgesi kapsamına alınması şunu gösteriyor ki, Azerbaycan'da sağlananların hepsi bizim çevremizde bulunan birçok ülke için örnek teşkil etmiştir. Anlaşıldığı kadarıyla, hem Dağıstan'da hem Çeçenistan'da, Azerbaycan'da olduğu gibi, onlarda da barışın ve istikrarın sağlanmasına çalışıyorlar. Tabii ki Siz Kafkasya'da yüksek itibar sahibisiniz - tüm Kafkasya cumhuriyetlerinin, Kafkasya devletlerinin başkanlarının katıldıkları 75. doğum gününüz de bunun bir kanıtıdır. Yeniden Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilmeniz, yemin törenine birçok seçkin politika adamlarının katılımı bu bölgede Sizin nüfuzunuzun ve Sizin oluşturduğunuz örneğin çok üstün olduğunu gösterdi. Biz Sizin katkılarınızla Kuzey Kafkasya'da da Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında karşılıklı anlaşma ve dayanışmayı sağlayabileceğimizi umuyoruz.

Düşünüyorum ki, Ortodoks Hıristiyanlarla Müslümanların arasında paylaşılmayacak herhangi birşey bulunmaktadır. Zira bin yıllar boyunca Doğu'da İslam ve Hıristiyanlık her zaman bir arada olmuş, kendi aralarındaki mevcut tüm ilişkileri açık bir biçimde ortaya koymuşlar ve hem Müsülman halkların, hem de Hıristiyan halkların yararına olan huzurlu yaşamı, barış içinde bir arada yaşamayı başarmışlar. Azerbaycan da işte şu bağlamada bir örnek oluşturmaktadır ki, dünya dinlerinin- İslam'ın, Hıristiyanlığın ve Museviliğin temsilcileri arasında sıcak komşuluk ilişkileri, keza iş ilişkileri de sağlanabilir. Kuşkusuz ki, bu anlamda Azerbaycan gerek BDT'nin, gerekse de dünyanın birçok ülkelerine örnek oluşturmaktadır. Biz birçok gelişmiş devletlerde bile, ne yazık ki, dini zeminde ihtilaflar bulunuyor. Bizde ise Allah'ın merhameti ile hiçbir ihtilaf söz konusu değildir ve zaten olamaz da.

Ve ben hatta düşünüyorum ki, bağımsız Bakü-Hazar kıyısı piskoposluk bölgesinın oluşturulması Azerbaycan devletinin egemenliğinin tanınmasının daha bir kanıtıdır. Zira egemen devlette onun tüm, bilhassa daha çok yaygınlık kazanmış dinleri için bağımsız diyanet işleri yönetimi de olmalıdır. Bu nedenle de Bakü-Hazar kıyısı piskoposluk bölgesinin kurulması Azerbaycan'ın egemen bir devlet olduğunu gösteriyor.

Ben demin bizde üç dünya dinin- İslam, Hıristiyanlık ve Musevi dinlerinin temsilcileri arasında gerçekten iyi ilişkiler oluştuğunu kaydettim. Bu öncelikle Azerbaycan Devlet Başkanı olarak Sizin tutarlı politikanız sayesinde, hem de Azerbaycan'da bulunan din topluluklarının başkanlığını üstlenen liderlerin - Şeyhülislam Hacı Allahşükür Paşazade'nin, Azerbaycan'daki dağ yahudileri topluluğu Başkanı Semyon Borisoviç İxiilov'un sayesinde mümkün olmuştur. Gerçekten, biz birçok sorunları hep birlikte çözmeye, Azerbaycan'da yapılan birçok devlet törenlerine katılmaya çalışıyoruz ve kuşkusuz ki, Azerbaycan'da bulunan üç dünya dinin temsilcileri arasında karşılıklı anlaşmanın sağlanması için her türlü girişimde bulunuyoruz.

Bu yüzden de ileride buradaki, Azerbaycan'daki faaliyetimizin Sizin yüksek korumanız altında başarılı olacağını umuyoruz. Zannediyorum, burada, Azerbaycan'da elde ettiğimiz başarıları bizim diyanet işleri denetimi alanımızda bulunan diğer bölgelere - Dağıstan ve Çeçenistan topraklarına da yayabileceğiz, nitekim bizim güzel örneğimiz onlara hizmet etsin, orada barış ve huzur zafer sağlansın diye.

Çok saygıdeğer Haydar Aliyeviç, Patrik Aleksi Hazretleri beni buraya, Azerbaycan'a hizmete, yeni göreve uğurlarken kendi mektubunu Size vermemi rica etti.

Azerbaycan hıristiyanları konusunda özenle davrandığınız için de Size teşekkür etmek istiyorum. Zira Siz her sene Paskalya Bayramı'nda da, İsa'nın doğum gününde de Azerbaycan'ın Ortodoks Hıristiyanları için çok içten, çok bilgece, çok yararlı kutlama mesajları yayımlıyorsunuz ve bu, Azerbaycan'da ikamet eden Ortodoks Hıristiyanlarının kalbinde sıcak bir yankı buluyor. Karşılıklı anlayışın ve Sizin politikanıza ilginin Azerbaycan hıristiyanlarının kalbinde kendine yer edinmesinde de bunun çok katkısı oluyor.

Haydar Aliyev: Size öncelikli olarak ülkemizle ilgili, Azerbaycan'da son yıllarda oluşmuş durumla ilgili söylediğiniz güzel kelimelerden dolayı teşekkür ederim. Gerçekten biz Sizinle şundan tam anlamda memnun kalabiliriz, zira biz Azerbaycan'da huzuru sağlamayı, ülkemizin askeri ihtilaf içinde bulunduğu Ermenistan'la ateşkesin sağlanmasını başardık. Biz sosyo-politik durumu istikrara kavuşturmayı, sosyo-ekonomik alandaki çok zorlu durumu gidermeyi başardık- şu son üç yılda Azerbaycan ekonomisi büyüme aşaması içindedir. Bu reformlar ekonominin daha da gelişmesi için ve doğal olarak da, Azerbaycan vatandaşlarının refah düzeyinin artırılması için daha uygun koşulları sunmaktadır.

Şu sizin, bizim, hepimizin çok önemli başarısıdır ki, Azerbaycan'da tüm din toplulukları- İslam dini de, Ortodoks Hıristiyan dini de, Musevilik dini de, öncelikli olarak, kendi görevlerini özgür bir biçimde yapıyorlar, ikinci olarak, sizin de doğru buyurduğunuz üzere, birbirleriyle iyi ilişki kurmuşlar, karşılıklı etkileşim içindeler ve böylece bütün Azerbaycan vatandaşlarının dayanışmasının güçlenmesine katkıda bulunuyolar.

Bildiğiniz üzere, ben bütün konuşmalarımda milliyet din ve mezhep farklılıklarına bakılmaksızın tüm Azerbaycan vatandaşları Azerbaycan'ın tam haklara sahip vatandaşlarıdır. Siz biliyorsunuz ki, bunlar öyle sıradan söylenen kelimeler, öyle sıradan bir deklarasyon değildir, bugünkü Azerbaycan'ın gerçekleridir. Biz bu durumu, bu gerçekleri koruyup sürdüreceğiz, güçlendirecek ve geliştireceğiz. Bu bakımdan din topluluklarının çabaları çok büyük önem arz etmektedir ve bizim için, devlet için büyük yardımdır.

Siz biliyorsunuz ki, Azebaycan halkı tarih boyunca diğer dinlere her zaman hoşgörü ile davranmış ve onlara saygı göstermiştir. Bu, Azerbaycan halkının ulusal özelliğidir. Bunun yanı sıra bu zaman zaman farklı sosyopolitik ve benzeri koşullarda aşınmalara, değişimlere maruz kalmaktadır. Biliyorsunuz ki, 80'li yılların sonlarında 90'lı yılların başlarında Azerbaycan'da çok karmaşık sosyopolitik olaylar yaşanmış ve bunlar uluslararası ilişkileri belli bir anlamda olumsuz yönde etkilemiştir. Fakat Elhamdülillah, biz bunu giderdik, üstesinden geldik.

Yani Azerbaycan halkına özgü olmayan bir dönem yaşandı. Bunun yanı sıra önemli olan şu ki, biz bu durumları ortadan kaldırdık, nitekim milliyet, din ve mezhep farklılıklarına bakılmaksızın tüm Azerbaycan vatandaşları eşit haklara sahip bulunuyorlar, huzurlu, normal koşullar altında yaşamlarını sürdürüyorlar, birbirleriyle karşılıklı ilişki içinde bulunuyorlar.

Örneğin, siz biliyorsunuz ki, sık sık Moskova'da, Rusya Federasyonu Yönetim çevrelerinde farklı ülkelerde Rusça konuşan nüfusun çıkarlarının savunulmasının gerektiği konusunda konuşmalar yapılıyor. Azerbaycan'da böyle bir sorun yok ve hiçkimse Azerbaycan'da Rusça konuşan nüfusun savunulmasına yönelik çağrıların yapılması açısından herhangi endişe duymamaktadır. Zira biz Rusça konuşan nüfusun çıkarlarını savunuyoruz. Bugün de şunu beyan ederim ki, Rusya'da bir kimsenin Azerbaycan'da bulunan Rusça konuşan nüfusun ulusal çıkarları açısından endişe duyması için bugün hiçbir neden yok ve ileride de olmayacaktır. Bu çıkar bizim kendi çıkarımızdır ve farklı ulusa, farklı dini mezhebe mensup olan kişilerin- İslam dininden ve Azerbaycan ulusundan olmayan kişilerin herhangi kısıtlamalara uğramalarına asla izin vermeyiz.

Azerbaycan'ın her vatandaşının kendi olanaklarını daha sağlıklı bir biçimde değerlendirmesi için giderek daha uygun bir ortam sağlanacaktır. Ben buna inanıyorum, zira yaptığınız çalışmalar, özellikle uyguladığımız ve yakın seneler içinde uygulayacağımız reformlar Azerbaycan'da tüm vatandaşlara daha iyi yaşam koşulları sunacaktır. Ekonomi büyüyecek, yaşam koşulları iyileşecektir, kişiler refah içinde yaşayacaklar ve bu nedenle de herhangi ulustan olan her vatandaş kendi olanaklarını gerçeğe dönüştürecektir. Bu arada, bazı diğer ülkelerle kıyaslandığında bu, Azerbaycan'ın ayırdedici bir özelliğidir. Biz bunu Azerbaycan'a özgü bir nitelik olarak değerlendiriyoruz, özellikle şu nedenden dolayı, bu yaptıklarımızın,- ben devlet tarafından yapılanları kastediyorum,- çok önemli olduğunu düşünüyoruz, ona çok önem veriyorız.

Siz şunu çok doğru buyurdunuz, ben buna katılıyorum, Azerbaycan'da bağımsız piskoposluk bölgesinin - Hazar'a kıyıdaş ülkeleri, aynı zamanda Dağıstan ve Çeçenistan'ı kapsayan Piskoposluk bölgesinın oluşturulması hem de şunu gösteriyor ki, Azerbaycan'ın egemenliği tüm alanlarda, aynı zamanda Rus Ortodoks Kilisesi tarafından tanınmaktadır ve tasvip edilmektedir. Biz buna önem veriyoruz ve bu karardan memnun kaldığımı birkez daha söylemek istiyorum. Keza 1934 yılına kadar bu böyle olmuştur. Yani biz tarihsel adaletin yeniden sağlanmasına tanık oluyoruz. Biz de bağımsız Piskoposluğun faaliyetinin başarılı olmasına yardımcı olacağız. Piskoposluk bölgesi kapsamında bulunan Hazar'a kıyıdaş ülkelerde de sizin etkinliklerinizin başarılı olması için elimizde gelen herşeyi yapacağız.

Tabii ki biz tüm bölgemizde, özellikle Kuzey Kafkasya'da barış ve istikrar sağlanmasını istiyoruz. Zira Azerbaycan Kuzey Kafkasya ile sıkı bir bağ içinde bulunmaktadır, ki ben Rusya Federasyonu'nun bu bölümünü kastediyorum. Biz tüm Kuzey Kafkasya'da huzurun sağlanmasına katkıda bulunmak için kendi adımıza her türlü çabayı göstereceğiz. Umarım, bu sağlanacaktır. Bu bağlamda sizin faaliyetinizin de büyük önemi olacaktır diye düşünüyorum.

Sizi birkez daha kutluyorum. Ben 2. Aleksi Hazretleri'nin mektubunu dikkatle okuyacağım ve kuşkusuz ona yanıt vereceğim. Biliyorsunuz ki, biz 2. Aleksi'nin kendisi için uygun bir zamanda Azerbaycan'a ziyarette bulunmasını bekliyoruz. Biz onu ağırlamaktan her zaman memnun olacağız. Siz bunu ona iletirsiniz diye umuyorum.

Piskopos Aleksandr: Haydar Aliyeviç, içten kelimeler, dikkat ve destek için, Patrik Aleksi Hazretleri'ni davet ettiğiniz için Size teşekkür ederim. Gerçekten de patrik hazretlerinin gezi konusu görüşülmektedir, onun başarılı olması için ön çalışmalar yapılıyor. Azerbaycan toprakları da onun diyanet işleri denetimi kapsamındadır. Bu yüzden patrik hazretleri hem Bakü'yü, hem de Azerbaycan'ı ziyaret etme, bizim dini yaşamımızı yakından tanıma isteğinde olduğunu belirtmiştir. Bu arada 18 Şubat'ta patrik hazretlerinin 70.doğum günü kutlanacaktır. Anlaşılan, büyük bir kilise töreni düzenlenecektir, Moskova'da son derece yoğun bir biçimde hazırlık çalışmaları yapılmaktadır. Benim bilidiğim kadarıyla, Azerbaycan'dan Şeyh başta olmak üzere büyük bir heyet gidecektir. Ben kendim bu törenle ilgili hazırlıkların yapılması için yarın Moskova'ya gidiyorum. 19 Şubat'ta Büyük Tiyatro'da bu önemli etkinlikle ilgili olarak kutlama töreni yapılacaktır. Ben Sizin davetinizi patrik hazretlerine mutlaka iletecek ve Sizin bizi sıcak karşıladığınızı, Azerbaycan topraklarındaki Rus Ortodoks Kilisesinin faaliyeti ile ilgili söylediğiniz güzel kelimeleri anlatacağım.

Haydar Aliyev: Ben Patrik 2. Aleksi'nin doğum gününü kutluyorum, ona özel kutlama mesajımı göndereceğim. Benim içten dileklerimi ve en iyi temennilerimi ona hem de sözlü olarak iletmenizi rica ediyorum.