Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in Bakü-Supsa Petrol Boru Hattının açılış töreninde konuşması - 17 Nisan 1999


scotch egg
scotch egg
scotch egg
scotch egg
temp-thumb
temp-thumb
temp-thumb
temp-thumb

Sayın bayanlar ve baylar!

Yarın 18 Ekim Azerbaycan’ın Bağımsızlığı Hakkında Anayasal  Kararın kabul edilmesinin 9. yıldönümüdür. 9 sene önce Anayasa maddesinin onaylanması ile Azerbaycan bağımsızlığına kavuşmuştur ve artık 9 senedir bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmektedir. Ben bu bayram, Azerbaycan’ın bağımsızlık günü vesilesiyle sizleri, tüm halkımızı, vatandaşlarımızı yürekten kutluyorum. Azerbaycan halkına barış, huzur, refah, devletimizin bağımsızlığının sonsuza dek sürmesini diliyorum.

Bugün biz buraya tarihi bir olayla ilgili olarak toplanmış bulunmaktayız. Bilindiği üzere, Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait bölümündeki zengin petrol yataklarının ortak işlenmesi amacıyla Eylül 1994’te dünyanın birçok büyük petrol şirketleri ile ilk anlaşma imzalanmıştır. O dönemden itibaren biz bu anlaşmanın yaşama geçirilmesi için uğraşıyoruz. Böylece, Azerbaycan’ın yeni petrol stratejisi uygulanmaya konmuştur. 1994 yılının Eylül ayında Asrın Anlaşmasının imzalanması Azerbaycan halkının özgürlüğünün, bağımsızlığının bir sonucudur.

Bugün kıvanç duyarak söyleyebiliriz ki, imzalanan bu anlaşma düzenli bir biçimde gerçekleştiriliyor, kendi sonuçlarını veriyor.

İlk anlaşma Hazar Denizi’nin büyük petrol ve doğal gaz olanaklarını dünyaya açtı. Bugüne kadar Azerbaycan’da 20 büyük petrol anlaşması imzalanmıştır.

Asrın Anlaşmasında - Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait bölümündeki Azeri, Çırak yataklarının ve Güneşli yatağının derinliklerde bulunan kısmının ortak işlenmesine ilişkin anlaşmada- Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi’nin 11 yabancı ülkenin petrol şirketleri ile ortak işbirliğini geliştirmesi öngörülüyordu. Bu işbirliği başarıyla uygulanıyor, 1997 yılında Çırak yatağından petrol çıkarıldı. Söz konusu yataktan elde olunan petrol dünya pazarlarına naklediliyor. Böylece, biz imzaladığımız anlaşmanın fiili sonuçlarını görüyoruz.

Tabii ki, bu tür bir anlaşma gerçekleştirildiğinde büyük hacimde petrol üretimi öngörüldüğü için bu petrolün dünya pazarlarına ihracatının da anlaşmada göz önünde buludurulması gerekiyordu. Bu yüzden de ilk anlaşma uyarınca üretilen petrolün dünya pazarlarına taşınması için Bakü-Tiflis-Ceyhan dahil olmak üzere çeşitli boru hatlarının inşası öngörülmüştü.

Biz yabancı petrol şirketleri ile beraber işte o dönemlerden, 1994 yılından başlayarak ana ihraç petrol boru hattının- Bakü-Ceyhan hattının -ki sonraları biz onun ismini Bakü-Tiflis-Ceyhan olarak değiştirdik- gerçekleşmesi için çok çalışmalar yaptık.

Bilindiği üzere, bu doğrultuda yaptığımız çalışmalar sırasında çok büyük direnişler, zorluklarla karşı karşıya geldik. Birçok kişi böyle bir ihraç hattının inşasının mümkün olmadığını savunuyordu. Tabiatıyla, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı geçtiğimiz yıllarda tüm uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. Ancak biz, Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan devletleri, konsorsiyum üyesi petrol şirketleri Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının çalışmaları ile yoğun olarak ilgilendik, mücadele verdik ve bunu başardık.

Yaptığımız bütün bu çalışmaların doruk noktasını ise Kasım 1999’da AGİT İstanbul Zirvesinde imzalanmış olan anlaşma oluşturuyor. Söz konusu anlaşmaya Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Gürcistan Cumhurbaşkanı, Kazakistan Cumhurbaşkanı imza attılar ve bu anlaşmaya Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bill Clinton da kendi imzasını koydu.

Böylece, uzun yıllar boyunca yaptığımız çalışmalar böyle bir siyasi belgenin kabulüyle sonuçlandı. Ancak daha sonraki dönemlerden bugüne dek süren aşama da pek kolay olmadı. Nitekim Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının inşası, onun değeri, diğer finansal ve teknik sorunlarla ilgili farklı düşünceler oldu. Bu, farklı görüşler hatta konsorsiyum üyesi şirketler arasında bile vardı. Bu yüzden de bu alanda da çok çalışmaların yapılması gerekiyordu.

Bu çalışmalar Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan devletleri ve onların ilgili makamları tarafından yapıldı. Amerika Birleşik Devletleri, ABD yönetimi de bu sürece her zaman destek oldu. Tüm teknik, mali konularda mutabakat sağlandı. Bunların sonucunda Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ve Azerbaycan Uluslararası Operasyon Şirketi’ne üye şirketler birlikte Bakü-Tiflis-Ceyhan ana ihraç petrol boru hattının inşasına ilişkin ticari ve teknik nitelikte anlaşmalar hazırladılar. Bugün biz söz konusu anlaşmaları imzalamak üzere burada toplanmış bulunuyoruz.

Söz konusu anlaşmaların bugün Azerbaycan’da, onun başkenti Bakü’de, yarın Gürcistan’da, Tiflis’te, öbür gün ise Türkiye’de imzalanacağı öngörülüyor. Tabii ki, anlaşmaların imzalanması bu alanda yeni bir aşamayı başlatacaktır. Bakü-Tiflis-Ceyhan ana ihraç petrol boru hattının fiilen yapımına başlanacaktır.

Kapanış konuşması

Sayın bayanlar ve baylar, arkadaşlar!

Biz hepimiz bu konuda gerçekten de aynı görüşteyiz, bugün tarihi bir gün yaşıyoruz, tarihi anlar yaşanıyor.

Eylül 1994’de Azerbaycan’da ilk petrol anlaşması imzalandığı sırada biz büyük kıvanç, mutluluk duyuyorduk, bununla ilgili Azerbaycan’ın güzel geleceğini görüyorduk.

Bilindiği üzere, buna kuşkuyla yaklaşan, inanmayan, bunu engelleyenler oldu. Azerbaycan’da hem yurtiçinde, hem yurtdışında bu anlaşma bir yandan kıskançlık, öbür yandan hoşnutsuzluk yaratmıştı. Fakat Azerbaycan halkı, herhalde onun büyük çoğunluğu, bu olayı tarihi bir gelişme ve bağımsız ülkemizin geleceği açısından en önemli, en mühim bir çalışma olarak değerlendiriyor.

Bundan sonraki dönem de bizim için kolay olmadı. Biz dışarıdan çok baskılara maruz kaldık. Bir takım ülkelerin basınında, gazetelerde konuya ilişkin çeşitli düşünceler, çoğu zaman karşıt düşünceler yayınlanıyordu. Nitekim yaptığımız bu çalışmalar konusunda hem uluslalarası kamuoyunda, hem Azerbaycan’da kuşku uyandırmak istiyorlardı.

Ülkemizin hem yurt dışında, hem yurt içinde bulunan düşmanları şunu çok iyi anlıyorlardı, bu anlaşma Azerbaycan’ın bağımsızlığının güçlendirilmesi için en önemli olaylardan birisidir. Bu anlaşma imzalandıktan bir gün sonra Azerbaycan’a karşı büyük bir provokasyonun yapılması bir rastlantı değildir. Cumhuriyetimizin Milli Güvenlik Bakanlığı’na ait ceza evinde tutuklu bulunan çok tehlikeli suçlular çeşitli güçlerin yardımıyla oradan kaçırıldılar ve Azerbaycan’da iç istikrarın bozulması için bir takım fırsatlar gelişti. Bir hafta sonra Azerbaycan’da iki devlet adamı, siyaset adamı terör saldırısına uğradılar, öldürüldüler.

Bunların mantıksal devamı niteliğinde, 3-4 Ekim 1994 tarihlerinde Azerbaycan’da darbe girişimi yapıldı. Biz halkımızın, ulusumuzun dayanışması, gücü sonucunda bu girişimi önledik. Ancak Azerbaycan’ın iç ve dış düşmanları ülkemizin böyle bir bağımsız politika izlemesine, bağımsız olarak gelişmesine engel olmaktan vazgeçmiyorlardı.

Söz konusu olaydan altı ay sonra Azerbaycan’da yeniden silahlı darbe girişimi yapıldı. Bu hem dışarıdan yönetiliyordu, hem de içerideki çeteler tarafından düzenlenmişti. Ne yazık ki, günümüzde muhalefette bulunan bazı siyasi partiler de bu darbe girişiminde aktif yer aldı. Biz bu darbe girişiminin de önüne geçtik. Kan döküldü, şehitler verdik, fakat Azerbaycan’ın bağımsızlığına, devlet düzenine karşı gelenleri yok ettik.

Sonraki yıllarda da Azerbaycan’ın önüne birçok zorluklar çıkarıldı. Sizler tüm bunları biliyorsunuz. Bunların hepsinin bir nedeni vardır. Hem dış hem iç düşmanlarımız görüyorlardı ki, Azerbaycan bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürüyor, ülkemizin bağımsızlığı her geçen gün pekiştiriliyor, cumhuriyetimizin yeni devlet petrol stratejisi büyük geleceğin habercisidir. İşte söz konusu kişiler bunların önüne geçmek, Azerbaycan’ı zayıf bir konuma düşürmek ve çeşitli cinayet birimleri tarafından ülkemizi ele geçirmek amacıyla bu tür korkunç yollara başvurdular.

Biz geçen yıllarda fevkalade zor ve sıkıntılı yollardan geçtik, Azerbaycan halkını çok tehlikelerden kurtardık ve ülkemizin bağımsızlığını, devlet düzenini savunduk. Azerbaycan ekonomisini geliştirmek için devlet petrol stratejisini kararlı bir biçimde uyguluyoruz.

Burada, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının yapılmasının da petrol stratejisinin temel unsurlarından biri olduğu söylendi. Tüm provokasyonlar, dışarıdan bize karşı baskılar hiçbir sonuç vermedi. Oysa son yıllarda Bakü-Tiflis-Ceyhan ana ihraç petrol boru hattının yapılmasına karşı çeşitli kampanyalar düzenlendi, provokasyon eylemleri yapıldı. Ama bizim irademiz, bağımsız, demokratik Azerbaycan’ın ekonomik, dış siyaseti ve dünyanın büyük devletleri, onların petrol şirketleri ile işbirliği, - tüm bunlar bizim bugüne ulaşmamıza neden oldu.

Böylece, Bakü-Tiflis-Ceyhan ana ihraç petrol boru hattı projesi zor bir yoldan geçti. Bugün artık herkesin gördüğü gibi biz bu yolu başarıyla kat ettik. Amerika Birleşik Devletleri’nin sürekli desteği sonucunda bizler - Türkiye Cumhuriyeti, Gürcistan, Azerbaycan - bu acılı, zorlu yoldan hep birlikte başarıyla geçtik ve bugün artık son anlaşmalara da imza atıldı.

Şimdi yeni dönem başlıyor. Bugün burada yapılan açıklamalar ve özellikle, David Woodward’ın açıklaması şunu gösteriyor ki, biz çalışmalara başlıyoruz, bu çalışmalarımızı da başarılı bir şekilde gerçekleştirecek ve 2004 senesinde Hazar Denizi’nin petrolü Bakü-Tiflis-Ceyhan ana ihraç petrol boru hattı ile Akdenize nakledilecektir. Biz buna inanıyoruz. Biz hep birlikte, Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan, yabancı petrol şirketleri, onların mensubu oldukları devletler Amerika Birleşik Devletleri’nin desteğiyle bu projeyi ileride de başarılı bir biçimde yaşama geçireceğiz.

 Bizim bu çalışmalarımıza engel olanlara - hem ülke içinde hem ülke dışında- şunu söylemek istiyorum, onlar son yıllarda, son 7 yılda bağımsız Azerbaycan Devleti’nin geçtiği zor, güç, aynı zamanda çok başarılı yolu doğru değerlendirebilsinler ve kendilerine bir ders çıkarsınlar.

Biz tüm bu işleri Azerbaycan ekonomisini geliştirmek için yaptık. Biz tüm bu işleri Azerbaycan halkının refah düzeyini yükseltmek için yaptık. Biz tüm bu işleri Azerbaycan’a parlak bir geleceği sağlamak için yaptık. Biz tüm bu çalışmaları çeşitli devletlerle uzun vadeli işbirliği için yaptık. Bu yüzden de ben inanıyorum ki, bizim tüm bu çalışmalarımız başarıyla gerçekleştirilecektir.

Ben bu belgelerin imzalanması nedeniyle Azerbaycan Uluslararası Operasyon Şirketi’ni, Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi’ni, Azerbaycan devletini, hükümetini, tüm Azerbaycan halkını kutluyorum.

Biz bayrağı Gürcistan’a, daha sonra ise Tür-kiye’ye devredeceğiz. Ben Sayın Woodward’dan rica ediyorum, lütfen bizim selamlarımızı, benim özel selamlarımı, saygı ve ihtiramımı Gürcistan Cumhurbaşkanı, benim dostum Eduard Şevardnadze’ye ve tüm Gürcü halkına iletiniz.

Bizim selamlarımızı ve iyi dileklerimizi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’e, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Bülent Ecevit’e, kardeş Türk halkına iletiniz.

Ben hepinizi bir daha kutlar ve hepinize bu çalışmada başarılar dilerim.

Çeviri 18 Ekim 2000 tarihli Azerbaycan Gazetesinden yapılmıştır.

Kısa inceleme yazısı

Petrol ve doğal gaz boru hatları