Sayın Başkan!
Sayın Başbakan!
Sayın Bayanlar ve Baylar!
Ben sizi bugün Londra'da, bu muhteşem salonda en içten ve yürekten selamlıyorum ve bu konferansa başarılar diliyorum.
Ben Birleşik Krallık Başbakanı Tony Blair'in daveti üzerine resmi bir ziyaret için Birleşik Krallık'ta, Londra'da bulunuyorum. Bugün resmi ziyaretimin üçüncü günüdür. Önceki iki günde Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin gelecekteki gelişimi için çok değerli çalışmalar yapmak mümkün olmuştur ve ben bundan çok memnunum.
Ekselansları Kraliçe ile yapılan dünkü görüşmem benim için özellikle büyük önem arz etmektedir. Dün Başbakan Tony Blair ile bir görüşme yaptık, yaptığımız müzakereler, konuşmalarımız ve nihayet, imzaladığımız ortak belgeler Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasında ilişkilerin daha ileriye götürülmesi, bu ilişkilerde yeni bir dönemin açılması için çok uygun zeminler oluşturmuştur. Bu yüzden de ben gezimden ve yapılan çalışmalardan çok memnun kaldığımı belirtmek istiyorum. Birleşik Krallık Hükümeti'ne ve benim bu ziyaretimin düzenlenmesinde katkılarda bulunan bakanlara, bütün kuruluşlara bize gösterilen dikkat ve özenden dolayı, sıcak iş ortamından dolayı teşekkür ederim.
Bugünkü uluslararası konferans benim için çok önemlidir. Zira buraya sadece Büyük Britanya'nın değil, Birleşik Krallık'ın değil, dünyanın öteki ülkelerinin de iş adamları, Azerbaycan'la iş yapmak isteyenler toplanmış bulunuyorlar. Bu nedenle de şu konferansı düzenleyen şirkete teşekkür ederim. Konferansın önünde duran hedefi yaşama geçireceğinden ve amacına ulaşacağından umutlu olduğumu belirtmek istiyroum.
Sayın Bakan, siz kendi konuşmanızla bu konferansın açılışını yaptınız. Birleşik Krallık Bakanının konferansa katılımı ve konuşma yapması, kuşkusuz ki, bu konferansın önemini daha da artırmıştır. Sayın Bakan, Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin durumu ve başarıları konusunda aktarmış olduğunuz değerli düşünceler için ve Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasında ilişkilerin geliştirilmesinde yaptığınız tüm hizmetlerden dolayı Size teşekkür ederim.
Sayın Bakan, ben Sizin burada aktardığınız görüşlere tam olarak katılıyorum ve son dört yılda Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasında bütün alanlarda, özellikle ekonomik işbirliği alanında bir hayli iş yapılmış olduğunu onaylıyorum. Bilhassa yapılan bu çalışmalar, kazanılan başarılar sonucunda artık biz ileriye yönelik planlar, çalışmalar üzerinde düşünüyor ve ortak işler yapıyoruz.
Sayın Bayanlar ve Baylar! Azerbaycan, Kafkasya'da bulunan bir ülkedir. Uzun yüzyıllar boyunca bağımsızlıktan, hürriyetten yoksun kalmış halkımız, ülkemiz, nihayet, 1991 yılının sonlarında Sovyetler Birliği'nin çökmesi üzerine kendi bağımsızlığını, ulusal özgürlüğünü kazanmıştır. Altı senedir biz bağımsızlık koşulları altında yaşıyoruz. Fakat bu yıllar bizim için pek kolay geçmedi. Eskiden Sovyetler Birliği'ne üye olan ve birliğin çökmesinden sonra bağımsızlığına kavuşan cumhuriyetlerin, ülkelerin hepsi şimdi geçiş dönemini yaşıyor.
Bugün Size söyleyebilirim ki, bu ülkelerin hepsi eski komunist ideolojisinden, soyalist sosyo-ekonomik, devlet yapısından büsbütün vazgeçmiştir. Her ülke kendine özgü bir yolda ilerliyor. Fakat benim gözlemlerim gösteriyor ki, bu ülkeler kendi çaplarında, birbirlerinden şu veya bu düzeyde farklı koşullar altında, piyasa ekonomisi yolunda ilerlemeye çalışıyorlar. Bu yüzden de geçiş dönemi bu ülkelerein hepsi için karmaşık bir dönemdir.
Azerbaycan için ise bu dönem daha sıkıntılı ve daha ağırdır. Bunun bir dizi nedenleri vardır. Nedenlerden biri şu ki, Azerbaycan 1991 yılının sonlarında bağımsızlığını kazandığı sırada komşu Ermenistan'la savaş durumunda idi. Daha 1988 yılında, komşu Ermenistan Azerbaycan'ın sınırları içinde bulunan küçük Dağlık Karabağ ilini,- ki o bölgede nüfusun büyük bir kısmı Ermeni ulusuna mensuptu, - Azerbaycan'dan koparıp Ermenistan'a bağlama girişiminde bulundu. Bunun sonucunda da Azerbaycan ile Ermenistan arasında ihtilaf çıktı ve daha sonra savaşa dönüştü. Artık 1991 yılında Ermenistan ile Azerbaycan arasında savaş, çatışmalar sürüyordu.
Bu, Azerbaycan'ı öteki ülkelerden farklı kılan bir unsurdur. Fakat bunun bizim açımızdan, Azerbaycan açısından çok acılı sonuçları oldu. Savaş sonucunda Ermenistan silahlı kuvvetleri çeşitli nedenler yüzünden, - kuşku yok ki, birkaç büyük devletin bu ülkeye özel yardımlarda bulunması nedeni dahil - Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının %20'sini işgal etmeyi başarmıştır. Dağlık Karabağ ve onun çevresinde bulunan araziler Ermenistan askeri birliklerince işgal edilmiş ve orada ikamet eden bir milyondan fazla Azeri kendi yerlerinden, yurtlarından zorla göç ettirilmiştir. Altı senedir, onların büyük bir bölümü zor koşullar altında, çadırlarda yaşıyor.
Bu, Azerbaycan'ın geçiş dönemini zorlaştıran, sıkıntıya sokan bir etkendir. İkinci etken- Azerbaycan, bağımsızlığını kazandığı sırada demin bahsettiğim bu savaşın devam etmesi ve Azerbaycan içinde çeşitli yasadışı silahlı çetelerin, cinayet işlemiş kimselerin iktidar savaşına girişmesinden dolayı ülkede sosyo-politik durumun istikrarsız ve çok sıkıntılı olması ile ilgilidir.
Azerbaycan, bağımsızlığına kavuştuktan sonra bu iki faktör onun bağımsız bir devlet olarak politik, ekonomik ve diğer düzenlemeler yapmasına engel oluşturmuş ve bazı durumlarda bunu çok geciktirmiştir. Fakat bugün memnuniyetle diyebilirim ki, bu iki faktörün olumsuz etkisini azalttık, yahut tamamen ortadan kaldırdık. Ermenistan ile Azerbaycan arasında süren savaşı 1994 yılı Mayıs ayında durdurmayı başardık. Ermenistan ile Azerbaycan arasında sözleşme imzalanmıştır ve dört seneyi aşkın bir süredir ateşkes sağlanmış durumda, operasyonlar yapılmamaktadır, kan dökülmüyor, savaş yoktur.
Fakat barış da yok. Biz Dağlık Karabağ, Ermenistan-Azerbaycan ihtilafını barışçıl yoldan, AGİT Minsk Grubu'nun aracılığıyla çözmeye çalışıyoruz, görüşmelerde bulunuyoruz. Bu görüşmeler bir takım sonuçlar veriyor, fakat temel sonuca henüz ulaşılmış değil. Biz bunu başaracağız diye umuyorum.
Azerbaycan'da yurtiçi sosyo-politik durumun normale dönmesini sağlayabildik. Eskiden Azerbaycan'da bulunan yasadışı silahlı çeteler, suç işlemiş olan gruplar, bazı politik güçler tarafından kullanılan bu suçlular etkisiz hale getirildiler. Alınan önlemler sonucunda artık 1995 yılından Azerbaycan'da sosyo-politik durum tam istikrara kavuşmuştur.
1995 yılı Kasım ayında bağımsız Azerbaycan'ın ilk Anayasası kabul edilmiş ve 1995 yılı kasım ayında demokratik seçimlerin temelinde ilk parlamento seçimleri yapılmıştır. Böylece, biz bağımsızlığımızı kazandıktan sonra ilk senelerde kaybettiğimiz zamanı son yıllarda hızlı büyüme aracılığıyla belli bir oranda telafi etmeye çalışıyoruz ve bunu da başardık.
Bunların hepsi Azerbaycan'ın dünyanın tüm devletleri ile eşit, karşılıklı yarara dayalı ilişkiler kurması için olanaklar sağlamıştır. Özellikle, şimdi Azerbaycan'la dünyanın birçok ülkeleri arasında çok geniş ekonomik ilişkiler kurulmuştur. Dünyanın birçok ülkeleri zengin doğal kaynakları, ekonomik potansiyeli, jeopolitik konumu nedeniyle Azerbaycan'a büyük ilgi gösteriyorlar. Biz bu ilgiyi takdir ediyoruz ve hatta bu ilginin artması için gerekli işleri yapıyoruz. Zira Azerbaycan'ın geleceğini ülkemizin bütün alanlarda, özellikle ekonomi alanında dünya ile bütünleşmesinde görüyoruz.
Biz Azerbaycan'da demokratik, laik, hukuk devletinin kurulması sürecini gerçekleştiriyoruz. Devlet yapılanmasında izlediğimiz yol demokrasi yoludur. Biz bu yolda ilerliyoruz ve büyük başarılar kazandığımızı düşünüyorum. Azerbaycan ekonomisi serbest ekonomi, özel girişimciliğin geliştirilmesi, dünya ekonomisiyle bütünleşme ve bütün bunların sonucunda piyasa ekonomisini geliştirme yolunda ilerlemektedir.
Bu alanda da başarılarımız az değildir. Politik devlet yapımız, ekonomi alanında izlediğimiz politika, seçtiğimiz yol birbirine bağlı - bütün alanların demokratikleşmesi, politikada, sosyal yaşamda, ekonomide demokratik reformların uygulanması. Azerbaycan'da söz konusu demokratik reformlar artık kendi sonuçlarını vermiştir. Bütün bunların sonucunda da, kaydettiğim gibi, şimdi ekonomik yönden gelişmiş ülkeler tarafından Azerbaycan'a ilgi her geçen gün artmaktadır. Fakat bu sadece sıradan bir ilgi değil. Azerbaycan'la ortak çok sayıda büyük işler yapılmaya başlanmıştır ve bu işlerin de güzel sonuçlarına tanık olmaktayız.
Burada hem konferans başkanı, hem de Sayın Bakan Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasında mevcut bulunan, çok iyi olarak değerlendirdiğim ekonomik ilişkileri, Birleşik Krallık'ın 100'den fazla şirketinin Azerbaycan'da faaliyetlerde bulunmasını da anlattılar. Bu bir gerçek. "BP" şirketi, öteki şirketler Azerbaycan'da büyük oranda yatırımlar yapmışlar. Birleşik Krallık şirketleri Azerbaycan'ın ilk petrol anlaşmasını - "Yüzyılın anlaşması"nın yaşama geçirilmesi ile ilgili kurulmuş olan Azerbaycan Uluslararası İşletme Şirketi'nce verilecek siparişlerin büyük bir bölümünü kendi üzerlerine almışlar. Bu ülkenin şirketleri Azerbaycan'da sadece birinci anlaşmanın gerçekleştirilmesi ile ilgli 350 milyon dolar değerinde siparişler almışlar ve ülkemizde başarılı bir şekilde çalışıyorlar.
Bunların hepsi Azerbaycan'da oluşmuş bulunan ortamı mükemmel bir biçimde gözler önüne seriyor. Biz ileride de tüm alanlarda bu çalışmalara güç kazandırmak istiyoruz. Burada bizim bakanlar Azerbaycan'ın ekonomik durumu, cumhuriyetimize yatırımların girişi için sağlanmış ortam ve siyasal ekonomik reformların uygulanması sonucunda elde edilen başarılar hakkında konuşmalar yapacak ve rakamlar aktaracaklar. Fakat ben şu fırsatı değerlendirerek, genel olarak, birkaç şey söylemek istiyorum.
Biz Azerbaycan'a yabancı yatırımların gelmesinden yanayız ve ben ülkemizde girişimciliğin, piyasa ekonomisinin geliştirilmesinin ekonomi alanındaki stratejik yolumuz olduğunu kaydettim. Bunu sağlamak için öncelikli olarak gerekli yasaları kabul ettik. Girişimcilik faaliyetinin sağlanması, finans, vergi sisteminin düzenlenmesi, tarım alanında reformların uygulanması, dış ticaretin liberalleştirilmesi için, genel anlamda, ekonomide liberalizasyon sürecinin gerçekleşmesi için 200'den fazla yasa kabul ettik. Bu yasalar birçok alanları kapsıyor, bunun yanı sıra yabancı yatırımların korunması aynı belgelerde önemli bir yer tutmaktadır.
İşte söz konusu bu yasalar ve onların uygulanması Azerbaycan'da bu ekonomik ortamı sağlamıştır. Biz Azerbaycan'da ekonomik reformları tüm alanlarda uyguluyoruz. Özelleştirme yapılıyor, düşünüyorum ki, bu alandaki başarılarımız dikkate değerdir. Tarım alanında da reformlar uyguluyoruz. Söleyebilirim ki, bu reformlar Bağımsız Devletler Topluluğu'na üye olan ülkeler arasında uygulanan en cesur reformlardır. Biz toprağın özel mülkiyete geçmesi, toprak sahibinin onu satması ya da başka bir kişiye vermesi hakkında yasa çıkarmışız ve bunu uyguluyoruz. Kısa bir zaman zarfında, son iki yılda tarım alanında uyguladığımız reformlar kendi sonucunu vermiştir. Şimdi tarım alanında hayvancılık, hemen hemen tamamen özelleştirilmiştir, toprağın büyük bir bölümü sahiplerine - köylülere dağıtılmıştır ve onlar bunu verimli bir şekilde kullanıyorlar. Asıl bunların sonucudur ki, Azerbaycan'da son yedi-sekiz yılda tarım üretimi yıllık olarak yüzde 10-15 oranında düşüş kaydetmesine karşın, bu yılın ilk altı ayında %4 artmıştır.
Sanayi alanında ve ekonominin öteki sektörlerinde de uyguladığımız reformlar kendi sonucunu vermiştir. Bütün bunların sayesinde, Azerbaycan ekonomisinde yedi-sekiz sene boyunca devam eden çöküşün önüne geçilmiş ve 1996 yılından başlayarak bir büyüme gözlemlenmektedir. 1996 yılında ilk defa gayri safi milli hasıla %1.3 oranında artış kaydetmiştir. 1996 yılında bu, yüzde 5.8 oranına kadar yükselmiştir. 1998 yılının ilk altı ayında ise artış %9 olarak gerçekleşmiştir. Bir düşünün, 1990 yılından 1998 yılına kadar gayri safi milli hasılada %20-25 oranında bir düşüş görülmüş olsa bile, biz bu gerilemenin önüne geçmeyi başardık ve son yıllarda -1996, 1997 ve 1998 yıllarında gözle görülür bir büyüme sağlayabildik.
Azerbaycan büyük sanayi ülkesidir, bizde çeşitli sanayi dalları bulunuyor. Bunun büyük bir kısmı da eskiden Sovyetler Birliği'ndeki mevcut genel sanayi sisteminin bir parçasıydı. Ne yazık ki, o dönemlerde Sovyetler Birliği'nde bizim sanayi tesisleri öyle bir şekilde yapılmıştı ki, birliğin diğer bölgelerindeki tesislerle çok sıkı bir bağ söz konusuydu. Bu ekonomik ilişkilerin kopması üzerine ve Rusya pazarlarında bizim ürettiğimiz ürünlere talep azaldıktan veya tamamen durduktan sonra sanayi tesislerimizin büyük bir bölümünün işi zorlaştı.
Bu yüzden ve geçiş döneminin diğer özelliklerinden dolayı, son yıllarda sanayi sektöründe de büyük bir daralma vardı, sanayi üretimi her sene %20-25 oranında azalıyordu. Fakat 1996 yılında bu daralmayı durdurduk. 1997 yılında sanayi üretimi az da olsa, yüzde 0.3 oranında arttı. Fakat 1998 yılının ilk altı ayında üretim yüzde 0.7 oranında artmıştır. Bu büyük bir artış değil, ama geçen yıllardaki yüzde 20-25 oranındaki düşüşle karşılaştırıldığında, tabii ki, pozitif bir sonuçtur. Tüm bunları, uyguladığımız reformlar sonucunda sağlamak mümkün olmuştur.
Bizim finans sisteminde de çok ciddi değişiklikler yapılmıştır. Örneğin, 1994 yılında Azerbaycan'da enflasyon oranı yüzde 1600 düzeyinde idi. 1995 yılında yaklaşık yüzde 600 oranındaydı. 1996 yılında biz enflasyonun, neredeyse, tamamen önüne geçmeyi başardık- enflasyon, yaklaşık %3-4 oranındaydı. 1997 yılında enflasyon yüzde 0.4 oranında oldu, bu yılın ilk altı ayında ise yüzde 0.6. Ben düşünüyorum ki, bu tür verilerle biz gurur duyabiliriz.
Bunun sonucunda Azerbaycan'ın ulusal parası - manat istikrara kavuşmuş, değer kazanmıştır ve her geçen yıl daha da değer kazanmaktadır. Döviz işlemlerinin yapılmasını da sağlamışız, bunların hepsi bizde serbest bırakılmıştır. Azerbaycan'da finans, döviz sisteminde tam serbest ekonomi prensiplerini uygulamaya koyduk ve bu, kendi sonucunu veriyor.
Ben artık söyledim, Azerbaycan'a yabancı yatırımın yapılması için birçok yasalar çıkardık. Burada Sayın Bakan'ın konuşmasından şunu anladım, siz bir takım ek önlemlerin alınmasını bekliyorsunuz. Konunun ne olduğunu tam anlamıyla bilmiyorum, halihazırda bütün olanaklar sağlanmıştır diye düşünüyorum. Fakat aynı zamanda şunu belirtirim ki, biz bir gelişme içindeyiz, herşey mükemmel duruma getiriliyor ve her geçen yıl daha mükemmel duruma getirilecektir. Eğer bizim ekonomimizin bugün ve ileride belirttiğim doğrultuda ilerlemesi için herhangi değerli önerileriniz olacaksa, onları incelemeye, gerekli önlemleri almaya hazırırz.
Fakat şunu bilmenizde yarar var, yabancı şirketlerin Azerbaycan'a gelmesi ve çalışması için bütün olanaklar sağlanmıştır. Şimdi Azerbaycan'da, sanıyorum, 1500 yabancı şirket çalışıyor. Bu, az bir rakam değil, fakat bunların sayısı giderek artıyor ve artacaktır. Yabancı yatırımcıların Azerbaycan'da iş yaparak gelirlerini kendi ülkelerine transferi bizim yasalarla düzenlenmiştir. Yani burada iş yapma ve gelirini kendi ülkesine götürme olanağı da sağlanmıştır. Eğer bunun dışında başka olanaklar sağlamak gerekiyorsa, biz bunları oluşturmaya hazırız.
Ülkemize gelen sermayenin büyük bir bölümü Azerbaycan'ın 1994 yılının Eylül ayından şimdiye kadar imzaladığı petrol anlaşmalarıyla sağlanmaktadır. Biliyorsunuz ki, 1994 yılı Eylül ayında Azerbaycan dünyanın birçok önde gelen petrol şirketleri, aynı zamanda Birleşik Krallık'ın "BP" Şirketi ile büyük bir anlaşma imzaladı. Bunu "Asrın Mukavelesi " diye isimlendirdiler. Azerbaycan'ın "Azeri", "Çırak" ve "Güneşli" yataklarında ortak çalışmaların yapılması için 11 şirket bir araya gelerek konsorsiyum oluşturdu.
Artık bu anlaşma yaşama geçirilmektedir. Biliyorsunuz, geçen sene Kasım ayında biz erken petrolü ürettik ve onu dış pazara naklediyoruz. Bunun için biz bu süre içinde Bakü-Novorossisk petrol boru hattını inşa ederek kullanıma açmayı başardık ve onun aracılığıyla petrol ihraç ediyoruz. İkinci petrol boru hattı - Bakü'den Gürcistan'ın Karadeniz'deki Supsa limanına kadar uzanacak bir boru hattı yapılmaktadır. Gelecek yıl bu petrol boru hattı da kullanıma sunulacaktır.
Biz anlaşmayı imzalarken baz olarak aldığımız tahminler gereği, anlaşma bölgesinden toplam olarak 510 milyon ton petrol üretileceği bekleniyordu ve anlaşmanın gerçekleşmesi için 8 milyar dolar değerinde sermaye yatırımı öngörülmüştü. Bugün memnuniyetle açıklıyorum ki, yapılan çalışmalar bu tahminleri pozitif anlamda değiştirmiştir. Şimdi belli oluyor ki, 510 milyon ton değil, 630 milyon ton petrol üretimi bekleniyor. Bu da bir rastlantı değildir, zira şimdiye kadar "Çırak" petrol yatağında 5 kuyu açılmıştı ve her kuyudan günlük 500 ton petrol üretimini bekliyorduk. Fakat şimdi her kuyudan günlük 2 bin ton - dört katı fazla petrol üretiliyor. Aynı yatakta daha 24 kuyu açılacaktır. Öbür yataklarda da kuyular açılacaktır. Böylelikle, görüyorsunuz, 630 milyon ton da henüz son rakam değildir, o da değişecektir.
Bu alanda bizim izlediğimiz politika ve aldığımız karar kendini kanıtlamaktadır. Biz 1994 yılı Eylül ayından şimdiye dek Hazar'ın Azerbaycan'a ait bölümünde bulunan zengin yatakların ortak işlenmesi için anlaşmalar imzalamışız. Bu anlaşmaların sayısı düne kadar 12'iydi. İlk anlaşma 1994 Eylül ayında imzalanmıştır. Dün ise burada, Londra'da Başbakanlık Merkez Binası'nda 3 yeni anlaşma daha imzalandı.
Birincisi, Azerbaycan'ın zengin petrol yataklarının bulunduğu "Araz", "Alev" ve "Şark" geniş olanaklara sahip olan petrol strüktürlerinin (kapanlarının) ortak işlenmesine ilişkin Büyük Britanya'nın "BP", Norveç'in "Statoil" şirketleriyle ARDNŞ arasında anlaşma imzalandı.
İkincisi - "İnam" petrol yatağıdır. Bu yatağın ortak işlenmesi için Büyük Britanya'nın "Monument Oil & Gaz" Şirketi ile Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi arasında anlaşma imzalandı. Bunun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri'nin "Amoco", Rusya'nın Merkez Yakıt petrol şirketleri de bu anlaşmaya taraf olmuşlar.
Üçüncü anlaşma ise Büyük Britanya'nın Ramco Şirketiyle ARDNŞ arasında Azerbaycan'ın karada bulunan "Muradhanlı" ve "Caferli" petrol yataklarının ve "Zerdab" geniş olanaklı strüktürünün ortak işlenmesi için imzalanmış olan anlaşmadır.
Böylece, şimdi anlaşmaların sayısı 15'e ulaşmıştır. Fakat bizim bundan sonrası için de petrol yataklarımız ve Azerbaycan'a ilgi gösteren şirketler vardır. Sanıyorum, bu süreç devam edecektir.
Bu rakamlar her gün değişmektedir, fakat ben diyebilirim ki, 14 ülkeden yaklaşık olarak 26, 27, 28 şirket Azerbaycan'ın büyük petrol yataklarında ortak çalışmalar yapıyorlar. Düşünüyorum ki, bunlar 21.yüzyılın başından sonuna kadar Azerbaycan'ın bu ülkelerle ve petrol şirketleriyle işbirliğini sağlayacak ve ilerisi için de bir temel oluşturacaktır.
Tek kelimeyle, bu alanda bizim yaptığımız çalışmalar pozitif sonuçlar vermiştir. Ben düşünüyorum ki, bunlar başlı başına Azerbaycan'da iş yapmak için sağlanmış olan ortamı gösteriyor. Şimdi bu firmaların her birisi Azerbaycan'da kendi şubesini açmıştır. Azerbaycan'da yabancı şirketlerin şubelerinin sayısı artık bir haylı fazla. Benim burada görüşmelerde bulunduğum yeni şirketler diyorlar ki, bugün yarın, bir-iki ay sonra Bakü'de kendi şubelerini açacaklar. Ben bu önerileri memnuniyetle tasvip ediyorum, beğeniyorum, takdirle karşılıyorum. Her şirketin Azerbaycan'a gelmesi için bütün olanaklar sağlanmıştır ve sağlanacaktır.
Peki bu neyi anlatıyor? Bu şunu anlatıyor ki, bizim ülkemizin kapıları yabancı şirketlere, genel olarak, tüm yabancı yatırımlara, dış ticarete açıktır.
Örneğin, biz dış ticareti tamamen liberalleştirdik, liberalizasyon sonucunda bizim dış ticaret hacmi hayli artış kaydetmiştir. Bizim dış ticaret hacmi geçen yıl 1 milyar 600 milyon dolar olmuştur. Fakat birkaç yıl öncesinde böyle bir rakam söz konusu bile olamazdı.
Bizde gümrük vergileri çok düşük, yüzde15'ten fazla olamaz. Kuşku yok ki, bu da dünyadaki başka ülke şirketlerinin Azerbaycan'la ilişkiler kurması için, mal dolaşımı, ticaret için iyi olanaklar sağlıyor.
Azerbaycan'a yabancı yatırımların girişi konusunda ben gururla şunu kaydedebilirim ki, kişi başına gelen yabancı sermaye miktarı ile biz Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri arasında ilk sıradayız.
Azerbaycan'da kişi başına 160 dolar yabancı yatırım yapılıyor. BDT üyesi bütün öteki ülkelerle karşılaştırdığımızda bu, en yüksek rakamdır.
Bizde özel sektör gelişmiştir. Bunun için biz tüm olanakları sağlamışız. Ben size demin söyledim, biz tarım sektöründe bu alanda bir program uygulamışız ve belli sonuçlara ulaşmışız. Özelleştirme uygulanıyor, 18 bin küçük işletme özelleştirilmiştir. Biz şimdi orta ve büyük ölçekli işletmelerin özelleştirilmesine başlamışız. Yaklaşık olarak 1200 orta ve büyük ölçekli işletme hisse senetli şirketlere dönüşmüştür. Onlardan yaklaşık 700 işletmenin hisse senetleri tamamen dağıtılşmıştır. Bu rakamlar kendi kendine çok şeyi anlatmaktadır.
Eğer, Azerbaycan'da özelleştirmenin gerçek anlamda 1996-1997 yıllarında uygulanmaya başlandığını göz önünde bulundurursanız, bu iki sene içinde yapılmış olan çalışmaların ne kadar iyi sonuçlar verdiğini anlarsınız. Özel sektörün gelişmesi sonucunda, örneğin, geçen sene gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 50'si özel sektörce sağlanmıştır. Tarımın ise gayri safi yurtiçi hasıladaki payının yüzde 85'i özel sektörce sağlanmıştır. Bu şunu gösteriyor ki, Azerbaycan'da özel sektör artık kendine özgü bir yer edinmiştir, kısa süre içinde güçlendirilmiştir. Eğer bizim yasalarımız, kurallarımız buna izin vermese idi, özel sektör kısa zaman zarfında bu denli bir gelişme kaydedemezdi. Kuşku yok ki, bu, bizim çalışmaların bir başlangıcıdır. Ama bu başlangıç geleceğe giden büyük yolları açıyor ve büyük umutlar vadediyor.
Biz Uluslararası Para Fonu ile, Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile ve öteki seçkin bankalarla da yoğun işbirliği içindeyiz, onlardan krediler alıyoruz. Ben, bizim dış borcumuzun minimum düzeyde olduğunu söyleyebilirim. Bizim yaklaşık olarak 500 milyon dolar dış borcumuz var. Dış borcumuzun gayri safi milli hasıladaki payı yüzde 10 oranındadır. BDT üyesi öteki ülkelerde ise bu rakam, yüzde 25, hatta yüzde 30 oranındadır. Bizim dış borcumuz Dünya Bankası'ndan, Uluslararası Para Fonu'ndan ve başka finans kuruluşlarından aldığımız uzun vadeli ve çok avantajlı kredilerden oluşuyor. Bizim başka dış borcumuz yok.
Size şunu belirtirim ki, biz cumhuriyetimizin içişlerinde bir takım sıkıntılarla karşılaşmış olsak dahi Azerbaycan'da dış borcun artmasına izin vermiyoruz ve sorunları kendi olanaklarımızla, bunun yanı sıra yabancı şirketlerin Azerbaycan'daki faaliyetinden sağlanan gelirlerle çözmeye çalışıyoruz.
Biz Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ile sıkı işbirliği yapıyoruz. Onlar bizim rakamları, yaptığımız reformları denetliyorlar. Memnuniyetle söyleyebilirim ki, onlar bizim işlerimizi - hem uyguladığımız reformları hem de sağladığımız başarıları çok takdir ediyorlar. Hatta onların temsilcileri Azerbaycan'a geldiklerinde ve bizim heyetimizin Washington'da Uluslararası Para Fonu'nda, Dünya Bankası'nda temasları sırasında ekonomik, finansal alanda göstergelerimizi diğer BDT üyesi ülkelerin yanında örnek olarak gösteriyorlar.
Kuşkusuz ki, biz bunlarla asla yetinemeyiz. Ben bu olumlu bilgileri size aktararak, bizim ekonomi alanında çok şeylere ulaştığımızı söyleyemem. Hayır, biz sadece, seçtiğimiz yolun başlangıç aşamasındayız. Biz hangi yolla ilerlediğimizi biliyoruz ve sizin de şunu bilmeniz gerek.
Bizim yolumuz reformlar yoludur. Yolumuz piyasa ekonomisinin geliştirilmesi yoludur. Yolumuz girişimciliğin geliştirilmesi yoludur. Yolumuz, genel anlamda, Azerbaycan'da serbest ekonominin yeniden sağlanması, özelleştirme sürecinin tamamlanması yoludur. Biz bu yolda ilerliyoruz. Bu kolay bir yol değil. Birçok ülkeler, aynı zamanda ekonomik yönden gelişmiş ülkeler bu yolu onca yıllar, bazen de yüzyıllar içinde katetmişler. Biz asla hayallere kapılmıyoruz ve bu yolun kısa sürede geçileceğini de düşünmüyoruz. Biz herşeye gerçekçi gözle bakıyoruz, gerçekçi bir biçimde yaklaşıyoruz. Fakat temel konu şu ki, biz izlediğimiz yola güveniyoruz ve inanıyoruz ki, bu kendi sonucunu verecektir. Azerbaycan'ın iç ekonomik olanakları - ki hem doğal kaynaklarının, hem ekonomik potansiyelinin, hem de entelektüel birikiminin dünyanın büyük şirketleri ile ortak bir şekilde değerlendirilmesi, ülkemize yapılan yatırımların etkin kullanımı sonucunda - Azerbaycan ekonomisinin yüksek düzeylere ulaştırılmasını sağlayacaktır. Biz bunların sonucunda Azerbaycan halkının, vatandaşlarının refah düzeyini yükseltebileceğiz.
Böylece, bu bilgileri ileterek ben, size şu çağrıda bulunuyorum, Azerbaycan'la işlerinizi geciktirilmeksizin yapın. Azerbaycan'da sosyo-politik istikrar her yabancı yatırımcı için temel koşuldur. Bu sağlanmıştır. Ben size şu konuda güvence veriyorum ki, gelecek senelerde de sağlanacaktır.
Ben size söyledim, yabancı yatırımın Azerbaycan'a gelmesi için 200'den fazla yasa çıkartılmıştır. Gerekli yasalar bundan böyle de kabul edilecektir. Biz ekonomimizde liberalleşme sürecini bundan böyle de uygulayacağız. Ülkelerimizin kapıları açık. Bir kimse gelip Azerbaycan'da sağlam bir iş yapmak istiyorsa, bizim ülkemizde onun için tüm olanaklar mevcuttur.
Sayın Bayanlar ve Baylar!
Ben sizinle bugünkü görüşmemin çok verimli olduğunu düşünüyorum. Bu fırsattan yararlanarak, Azerbaycan'ın durumu ile ilgili size bir takım bilgiler verdim ve kendi görüşlerimi, dileklerim size ilettim.
Çeviri 25 Temmuz 1998 tarihli AZERBAYCAN Gazetesinden yapılmıştır