Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in, "Azerbaycan`da iş dünyası" ‎konulu uluslararası konferansta nutku - "Royal Garden" oteli, Londra, ‎22 Temmuz 1998


Sayın Başkan!‎

Sayın Başbakan!‎

Sayın Bayanlar ve Baylar!‎

Ben sizi bugün Londra'da, bu muhteşem salonda en içten ve yürekten selamlıyorum ve bu ‎konferansa başarılar diliyorum.‎

Ben Birleşik Krallık Başbakanı Tony Blair'in daveti üzerine resmi bir ziyaret için Birleşik ‎Krallık'ta, Londra'da bulunuyorum. Bugün resmi ziyaretimin üçüncü günüdür. Önceki iki günde Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin gelecekteki gelişimi için ‎çok değerli çalışmalar yapmak mümkün olmuştur ve ben bundan çok memnunum.‎

Ekselansları Kraliçe ile yapılan dünkü görüşmem benim için özellikle büyük önem arz ‎etmektedir. Dün Başbakan Tony Blair ile bir görüşme yaptık, yaptığımız müzakereler, ‎konuşmalarımız ve nihayet, imzaladığımız ortak belgeler Birleşik Krallık ile Azerbaycan ‎arasında ilişkilerin daha ileriye götürülmesi, bu ilişkilerde yeni bir dönemin açılması için çok ‎uygun zeminler oluşturmuştur. Bu yüzden de ben gezimden ve yapılan çalışmalardan çok ‎memnun kaldığımı belirtmek istiyorum. Birleşik Krallık Hükümeti'ne ve benim bu ziyaretimin ‎düzenlenmesinde katkılarda bulunan bakanlara, bütün kuruluşlara bize gösterilen dikkat ve ‎özenden dolayı, sıcak iş ortamından dolayı teşekkür ederim. ‎

Bugünkü uluslararası konferans benim için çok önemlidir. Zira buraya sadece Büyük ‎Britanya'nın değil, Birleşik Krallık'ın değil, dünyanın öteki ülkelerinin de iş adamları, ‎Azerbaycan'la iş yapmak isteyenler toplanmış bulunuyorlar. Bu nedenle de şu konferansı ‎düzenleyen şirkete teşekkür ederim. Konferansın önünde duran hedefi yaşama geçireceğinden ve ‎amacına ulaşacağından umutlu olduğumu belirtmek istiyroum.‎

Sayın Bakan, siz kendi konuşmanızla bu konferansın açılışını yaptınız. Birleşik Krallık ‎Bakanının konferansa katılımı ve konuşma yapması, kuşkusuz ki, bu konferansın önemini daha ‎da artırmıştır. Sayın Bakan, Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler, Azerbaycan ‎Cumhuriyeti'nin durumu ve başarıları konusunda aktarmış olduğunuz değerli düşünceler için ve Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasında ilişkilerin geliştirilmesinde yaptığınız tüm ‎hizmetlerden dolayı Size teşekkür ederim. ‎

Sayın Bakan, ben Sizin burada aktardığınız görüşlere tam olarak katılıyorum ve son dört yılda ‎Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasında bütün alanlarda, özellikle ekonomik işbirliği alanında ‎bir hayli iş yapılmış olduğunu onaylıyorum. Bilhassa yapılan bu çalışmalar, kazanılan başarılar ‎sonucunda artık biz ileriye yönelik planlar, çalışmalar üzerinde düşünüyor ve ortak işler ‎yapıyoruz.‎

Sayın Bayanlar ve Baylar! Azerbaycan, Kafkasya'da bulunan bir ülkedir. Uzun yüzyıllar boyunca ‎bağımsızlıktan, hürriyetten yoksun kalmış halkımız, ülkemiz, nihayet, 1991 yılının sonlarında ‎Sovyetler Birliği'nin çökmesi üzerine kendi bağımsızlığını, ulusal özgürlüğünü kazanmıştır. Altı ‎senedir biz bağımsızlık koşulları altında yaşıyoruz. Fakat bu yıllar bizim için pek kolay geçmedi. Eskiden Sovyetler Birliği'ne üye olan ve birliğin çökmesinden sonra ‎bağımsızlığına kavuşan cumhuriyetlerin, ülkelerin hepsi şimdi geçiş dönemini yaşıyor. ‎

Bugün Size söyleyebilirim ki, bu ülkelerin hepsi eski komunist ideolojisinden, soyalist sosyo-‎ekonomik, devlet yapısından büsbütün vazgeçmiştir. Her ülke kendine özgü bir yolda ‎ilerliyor. Fakat benim gözlemlerim gösteriyor ki, bu ülkeler kendi çaplarında, birbirlerinden şu ‎veya bu düzeyde farklı koşullar altında, piyasa ekonomisi yolunda ilerlemeye çalışıyorlar. Bu ‎yüzden de geçiş dönemi bu ülkelerein hepsi için karmaşık bir dönemdir.‎

Azerbaycan için ise bu dönem daha sıkıntılı ve daha ağırdır. Bunun bir dizi nedenleri vardır. ‎Nedenlerden biri şu ki, Azerbaycan 1991 yılının sonlarında bağımsızlığını kazandığı sırada ‎komşu Ermenistan'la savaş durumunda idi. Daha 1988 yılında, komşu Ermenistan ‎Azerbaycan'ın sınırları içinde bulunan küçük Dağlık Karabağ ilini,- ki o bölgede nüfusun büyük bir kısmı ‎Ermeni ulusuna mensuptu, - Azerbaycan'dan koparıp Ermenistan'a bağlama girişiminde bulundu. Bunun sonucunda da Azerbaycan ile Ermenistan arasında ihtilaf çıktı ve daha ‎sonra savaşa dönüştü. Artık 1991 yılında Ermenistan ile Azerbaycan arasında savaş, ‎çatışmalar sürüyordu.‎

Bu, Azerbaycan'ı öteki ülkelerden farklı kılan bir unsurdur. Fakat bunun bizim açımızdan, ‎Azerbaycan açısından çok acılı sonuçları oldu. Savaş sonucunda Ermenistan silahlı ‎kuvvetleri çeşitli nedenler yüzünden, - kuşku yok ki, birkaç büyük devletin bu ülkeye özel ‎yardımlarda bulunması nedeni dahil - Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının %20'sini işgal ‎etmeyi başarmıştır. Dağlık Karabağ ve onun çevresinde bulunan araziler Ermenistan askeri ‎birliklerince işgal edilmiş ve orada ikamet eden bir milyondan fazla Azeri kendi yerlerinden, ‎yurtlarından zorla göç ettirilmiştir. Altı senedir, onların büyük bir bölümü zor koşullar altında, ‎çadırlarda yaşıyor.‎

Bu, Azerbaycan'ın geçiş dönemini zorlaştıran, sıkıntıya sokan bir etkendir. İkinci etken- ‎Azerbaycan, bağımsızlığını kazandığı sırada demin bahsettiğim bu savaşın devam etmesi ve ‎Azerbaycan içinde çeşitli yasadışı silahlı çetelerin, cinayet işlemiş kimselerin iktidar savaşına ‎girişmesinden dolayı ülkede sosyo-politik durumun istikrarsız ve çok sıkıntılı olması ile ilgilidir.‎

Azerbaycan, bağımsızlığına kavuştuktan sonra bu iki faktör onun bağımsız bir devlet olarak ‎politik, ekonomik ve diğer düzenlemeler yapmasına engel oluşturmuş ve bazı durumlarda bunu ‎çok geciktirmiştir. Fakat bugün memnuniyetle diyebilirim ki, bu iki faktörün olumsuz etkisini ‎azalttık, yahut tamamen ortadan kaldırdık. Ermenistan ile Azerbaycan arasında süren ‎savaşı 1994 yılı Mayıs ayında durdurmayı başardık. Ermenistan ile Azerbaycan arasında sözleşme ‎imzalanmıştır ve dört seneyi aşkın bir süredir ateşkes sağlanmış durumda, operasyonlar ‎yapılmamaktadır, kan dökülmüyor, savaş yoktur.‎

Fakat barış da yok. Biz Dağlık Karabağ, Ermenistan-Azerbaycan ihtilafını barışçıl yoldan, AGİT ‎Minsk Grubu'nun aracılığıyla çözmeye çalışıyoruz, görüşmelerde bulunuyoruz. Bu görüşmeler ‎bir takım sonuçlar veriyor, fakat temel sonuca henüz ulaşılmış değil. Biz bunu başaracağız diye ‎umuyorum.‎
‎ ‎
Azerbaycan'da yurtiçi sosyo-politik durumun normale dönmesini sağlayabildik. Eskiden ‎Azerbaycan'da bulunan yasadışı silahlı çeteler, suç işlemiş olan gruplar, bazı politik güçler ‎tarafından kullanılan bu suçlular etkisiz hale getirildiler. Alınan önlemler sonucunda artık 1995 ‎yılından Azerbaycan'da sosyo-politik durum tam istikrara kavuşmuştur.‎

‎1995 yılı Kasım ayında bağımsız Azerbaycan'ın ilk Anayasası kabul edilmiş ve 1995 yılı kasım ‎ayında demokratik seçimlerin temelinde ilk parlamento seçimleri yapılmıştır. Böylece, biz ‎bağımsızlığımızı kazandıktan sonra ilk senelerde kaybettiğimiz zamanı son yıllarda hızlı büyüme ‎aracılığıyla belli bir oranda telafi etmeye çalışıyoruz ve bunu da başardık.‎

Bunların hepsi Azerbaycan'ın dünyanın tüm devletleri ile eşit, karşılıklı yarara dayalı ilişkiler ‎kurması için olanaklar sağlamıştır. Özellikle, şimdi Azerbaycan'la dünyanın birçok ülkeleri ‎arasında çok geniş ekonomik ilişkiler kurulmuştur. Dünyanın birçok ülkeleri zengin doğal ‎kaynakları, ekonomik potansiyeli, jeopolitik konumu nedeniyle Azerbaycan'a büyük ilgi ‎gösteriyorlar. Biz bu ilgiyi takdir ediyoruz ve hatta bu ilginin artması için gerekli işleri ‎yapıyoruz. Zira Azerbaycan'ın geleceğini ülkemizin bütün alanlarda, özellikle ekonomi alanında ‎dünya ile bütünleşmesinde görüyoruz.‎

Biz Azerbaycan'da demokratik, laik, hukuk devletinin kurulması sürecini gerçekleştiriyoruz. ‎Devlet yapılanmasında izlediğimiz yol demokrasi yoludur. Biz bu yolda ilerliyoruz ve büyük ‎başarılar kazandığımızı düşünüyorum. Azerbaycan ekonomisi serbest ekonomi, özel ‎girişimciliğin geliştirilmesi, dünya ekonomisiyle bütünleşme ve bütün bunların sonucunda piyasa ‎ekonomisini geliştirme yolunda ilerlemektedir.‎

Bu alanda da başarılarımız az değildir. Politik devlet yapımız, ekonomi alanında izlediğimiz ‎politika, seçtiğimiz yol birbirine bağlı - bütün alanların demokratikleşmesi, politikada, sosyal ‎yaşamda, ekonomide demokratik reformların uygulanması. Azerbaycan'da söz konusu ‎demokratik reformlar artık kendi sonuçlarını vermiştir. Bütün bunların sonucunda da, ‎kaydettiğim gibi, şimdi ekonomik yönden gelişmiş ülkeler tarafından Azerbaycan'a ilgi her ‎geçen gün artmaktadır. Fakat bu sadece sıradan bir ilgi değil. Azerbaycan'la ortak çok sayıda ‎büyük işler yapılmaya başlanmıştır ve bu işlerin de güzel sonuçlarına tanık olmaktayız.‎

Burada hem konferans başkanı, hem de Sayın Bakan Birleşik Krallık ile Azerbaycan arasında ‎mevcut bulunan, çok iyi olarak değerlendirdiğim ekonomik ilişkileri, Birleşik Krallık'ın 100'den ‎fazla şirketinin Azerbaycan'da faaliyetlerde bulunmasını da anlattılar. Bu bir gerçek. "BP" ‎şirketi, öteki şirketler Azerbaycan'da büyük oranda yatırımlar yapmışlar. Birleşik Krallık ‎şirketleri Azerbaycan'ın ilk petrol anlaşmasını - "Yüzyılın anlaşması"nın yaşama geçirilmesi ile ‎ilgili kurulmuş olan Azerbaycan Uluslararası İşletme Şirketi'nce verilecek siparişlerin büyük bir ‎bölümünü kendi üzerlerine almışlar. Bu ülkenin şirketleri Azerbaycan'da sadece birinci ‎anlaşmanın gerçekleştirilmesi ile ilgli 350 milyon dolar değerinde siparişler almışlar ve ‎ülkemizde başarılı bir şekilde çalışıyorlar.‎

Bunların hepsi Azerbaycan'da oluşmuş bulunan ortamı mükemmel bir biçimde gözler önüne ‎seriyor. Biz ileride de tüm alanlarda bu çalışmalara güç kazandırmak istiyoruz. Burada bizim ‎bakanlar Azerbaycan'ın ekonomik durumu, cumhuriyetimize yatırımların girişi için sağlanmış ‎ortam ve siyasal ekonomik reformların uygulanması sonucunda elde edilen başarılar hakkında ‎konuşmalar yapacak ve rakamlar aktaracaklar. Fakat ben şu fırsatı değerlendirerek, genel olarak, ‎birkaç şey söylemek istiyorum.‎

Biz Azerbaycan'a yabancı yatırımların gelmesinden yanayız ve ben ülkemizde girişimciliğin, ‎piyasa ekonomisinin geliştirilmesinin ekonomi alanındaki stratejik yolumuz olduğunu kaydettim. ‎Bunu sağlamak için öncelikli olarak gerekli yasaları kabul ettik. Girişimcilik faaliyetinin ‎sağlanması, finans, vergi sisteminin düzenlenmesi, tarım alanında reformların uygulanması, dış ‎ticaretin liberalleştirilmesi için, genel anlamda, ekonomide liberalizasyon sürecinin ‎gerçekleşmesi için 200'den fazla yasa kabul ettik. Bu yasalar birçok alanları kapsıyor, bunun ‎yanı sıra yabancı yatırımların korunması aynı belgelerde önemli bir yer tutmaktadır.‎

İşte söz konusu bu yasalar ve onların uygulanması Azerbaycan'da bu ekonomik ortamı ‎sağlamıştır. Biz Azerbaycan'da ekonomik reformları tüm alanlarda uyguluyoruz. Özelleştirme ‎yapılıyor, düşünüyorum ki, bu alandaki başarılarımız dikkate değerdir. Tarım alanında da ‎reformlar uyguluyoruz. Söleyebilirim ki, bu reformlar Bağımsız Devletler Topluluğu'na üye olan ‎ülkeler arasında uygulanan en cesur reformlardır. Biz toprağın özel mülkiyete geçmesi, toprak ‎sahibinin onu satması ya da başka bir kişiye vermesi hakkında yasa çıkarmışız ve bunu ‎uyguluyoruz. Kısa bir zaman zarfında, son iki yılda tarım alanında uyguladığımız reformlar ‎kendi sonucunu vermiştir. Şimdi tarım alanında hayvancılık, hemen hemen tamamen ‎özelleştirilmiştir, toprağın büyük bir bölümü sahiplerine - köylülere dağıtılmıştır ve onlar bunu ‎verimli bir şekilde kullanıyorlar. Asıl bunların sonucudur ki, Azerbaycan'da son yedi-sekiz yılda ‎tarım üretimi yıllık olarak yüzde 10-15 oranında düşüş kaydetmesine karşın, bu yılın ilk altı ‎ayında %4 artmıştır.‎

Sanayi alanında ve ekonominin öteki sektörlerinde de uyguladığımız reformlar kendi sonucunu ‎vermiştir. Bütün bunların sayesinde, Azerbaycan ekonomisinde yedi-sekiz sene boyunca devam ‎eden çöküşün önüne geçilmiş ve 1996 yılından başlayarak bir büyüme gözlemlenmektedir. 1996 ‎yılında ilk defa gayri safi milli hasıla %1.3 oranında artış kaydetmiştir. 1996 yılında bu, yüzde ‎‎5.8 oranına kadar yükselmiştir. 1998 yılının ilk altı ayında ise artış %9 olarak gerçekleşmiştir. ‎Bir düşünün, 1990 yılından 1998 yılına kadar gayri safi milli hasılada %20-25 oranında bir düşüş ‎görülmüş olsa bile, biz bu gerilemenin önüne geçmeyi başardık ve son yıllarda -1996, 1997 ve ‎‎1998 yıllarında gözle görülür bir büyüme sağlayabildik.‎

Azerbaycan büyük sanayi ülkesidir, bizde çeşitli sanayi dalları bulunuyor. Bunun büyük bir ‎kısmı da eskiden Sovyetler Birliği'ndeki mevcut genel sanayi sisteminin bir parçasıydı. Ne yazık ‎ki, o dönemlerde Sovyetler Birliği'nde bizim sanayi tesisleri öyle bir şekilde yapılmıştı ki, ‎birliğin diğer bölgelerindeki tesislerle çok sıkı bir bağ söz konusuydu. Bu ekonomik ilişkilerin ‎kopması üzerine ve Rusya pazarlarında bizim ürettiğimiz ürünlere talep azaldıktan veya ‎tamamen durduktan sonra sanayi tesislerimizin büyük bir bölümünün işi zorlaştı.‎

Bu yüzden ve geçiş döneminin diğer özelliklerinden dolayı, son yıllarda sanayi sektöründe de ‎büyük bir daralma vardı, sanayi üretimi her sene %20-25 oranında azalıyordu. Fakat ‎‎1996 yılında bu daralmayı durdurduk. 1997 yılında sanayi üretimi az da olsa, yüzde 0.3 oranında ‎arttı. Fakat 1998 yılının ilk altı ayında üretim yüzde 0.7 oranında artmıştır. Bu büyük bir artış ‎değil, ama geçen yıllardaki yüzde 20-25 oranındaki düşüşle karşılaştırıldığında, tabii ki, pozitif ‎bir sonuçtur. Tüm bunları, uyguladığımız reformlar sonucunda sağlamak mümkün olmuştur.‎

Bizim finans sisteminde de çok ciddi değişiklikler yapılmıştır. Örneğin, 1994 yılında ‎Azerbaycan'da enflasyon oranı yüzde 1600 düzeyinde idi. 1995 yılında yaklaşık yüzde 600 ‎oranındaydı. 1996 yılında biz enflasyonun, neredeyse, tamamen önüne geçmeyi başardık- ‎enflasyon, yaklaşık %3-4 oranındaydı. 1997 yılında enflasyon yüzde 0.4 oranında oldu, bu ‎yılın ilk altı ayında ise yüzde 0.6. Ben düşünüyorum ki, bu tür verilerle biz gurur ‎duyabiliriz.‎

Bunun sonucunda Azerbaycan'ın ulusal parası - manat istikrara kavuşmuş, değer kazanmıştır ve ‎her geçen yıl daha da değer kazanmaktadır. Döviz işlemlerinin yapılmasını da sağlamışız, ‎bunların hepsi bizde serbest bırakılmıştır. Azerbaycan'da finans, döviz sisteminde tam serbest ‎ekonomi prensiplerini uygulamaya koyduk ve bu, kendi sonucunu veriyor.‎

Ben artık söyledim, Azerbaycan'a yabancı yatırımın yapılması için birçok yasalar çıkardık. ‎Burada Sayın Bakan'ın konuşmasından şunu anladım, siz bir takım ek önlemlerin alınmasını ‎bekliyorsunuz. Konunun ne olduğunu tam anlamıyla bilmiyorum, halihazırda bütün olanaklar sağlanmıştır ‎diye düşünüyorum. Fakat aynı zamanda şunu belirtirim ki, biz bir gelişme içindeyiz, herşey ‎mükemmel duruma getiriliyor ve her geçen yıl daha mükemmel duruma getirilecektir. ‎Eğer bizim ekonomimizin bugün ve ileride belirttiğim doğrultuda ilerlemesi için herhangi değerli ‎önerileriniz olacaksa, onları incelemeye, gerekli önlemleri almaya hazırırz.‎

Fakat şunu bilmenizde yarar var, yabancı şirketlerin Azerbaycan'a gelmesi ve çalışması için ‎bütün olanaklar sağlanmıştır. Şimdi Azerbaycan'da, sanıyorum, 1500 yabancı şirket çalışıyor. ‎Bu, az bir rakam değil, fakat bunların sayısı giderek artıyor ve artacaktır. Yabancı yatırımcıların ‎Azerbaycan'da iş yaparak gelirlerini kendi ülkelerine transferi bizim yasalarla düzenlenmiştir. ‎Yani burada iş yapma ve gelirini kendi ülkesine götürme olanağı da sağlanmıştır. Eğer bunun ‎dışında başka olanaklar sağlamak gerekiyorsa, biz bunları oluşturmaya hazırız.‎

Ülkemize gelen sermayenin büyük bir bölümü Azerbaycan'ın 1994 yılının Eylül ayından ‎şimdiye kadar imzaladığı petrol anlaşmalarıyla sağlanmaktadır. Biliyorsunuz ki, 1994 yılı Eylül ‎ayında Azerbaycan dünyanın birçok önde gelen petrol şirketleri, aynı zamanda Birleşik ‎Krallık'ın "BP" Şirketi ile büyük bir anlaşma imzaladı. Bunu "Asrın Mukavelesi " diye ‎isimlendirdiler. Azerbaycan'ın "Azeri", "Çırak" ve "Güneşli" yataklarında ortak çalışmaların ‎yapılması için 11 şirket bir araya gelerek konsorsiyum oluşturdu.‎

Artık bu anlaşma yaşama geçirilmektedir. Biliyorsunuz, geçen sene Kasım ayında biz erken ‎petrolü ürettik ve onu dış pazara naklediyoruz. Bunun için biz bu süre içinde Bakü-Novorossisk ‎petrol boru hattını inşa ederek kullanıma açmayı başardık ve onun aracılığıyla petrol ihraç ‎ediyoruz. İkinci petrol boru hattı - Bakü'den Gürcistan'ın Karadeniz'deki Supsa limanına kadar ‎uzanacak bir boru hattı yapılmaktadır. Gelecek yıl bu petrol boru hattı da kullanıma sunulacaktır. ‎

Biz anlaşmayı imzalarken baz olarak aldığımız tahminler gereği, anlaşma bölgesinden toplam ‎olarak 510 milyon ton petrol üretileceği bekleniyordu ve anlaşmanın gerçekleşmesi için 8 milyar ‎dolar değerinde sermaye yatırımı öngörülmüştü. Bugün memnuniyetle açıklıyorum ki, yapılan ‎çalışmalar bu tahminleri pozitif anlamda değiştirmiştir. Şimdi belli oluyor ki, 510 milyon ton ‎değil, 630 milyon ton petrol üretimi bekleniyor. Bu da bir rastlantı değildir, zira şimdiye kadar ‎‎"Çırak" petrol yatağında 5 kuyu açılmıştı ve her kuyudan günlük 500 ton petrol üretimini ‎bekliyorduk. Fakat şimdi her kuyudan günlük 2 bin ton - dört katı fazla petrol üretiliyor. ‎Aynı yatakta daha 24 kuyu açılacaktır. Öbür yataklarda da kuyular açılacaktır. Böylelikle, ‎görüyorsunuz, 630 milyon ton da henüz son rakam değildir, o da değişecektir. ‎

Bu alanda bizim izlediğimiz politika ve aldığımız karar kendini kanıtlamaktadır. Biz 1994 yılı ‎Eylül ayından şimdiye dek Hazar'ın Azerbaycan'a ait bölümünde bulunan zengin yatakların ‎ortak işlenmesi için anlaşmalar imzalamışız. Bu anlaşmaların sayısı düne kadar 12'iydi. İlk ‎anlaşma 1994 Eylül ayında imzalanmıştır. Dün ise burada, Londra'da Başbakanlık Merkez ‎Binası'nda 3 yeni anlaşma daha imzalandı.‎

Birincisi, Azerbaycan'ın zengin petrol yataklarının bulunduğu "Araz", "Alev" ve "Şark" geniş ‎olanaklara sahip olan petrol strüktürlerinin (kapanlarının) ortak işlenmesine ilişkin Büyük ‎Britanya'nın "BP", Norveç'in "Statoil" şirketleriyle ARDNŞ arasında anlaşma imzalandı.‎

İkincisi - "İnam" petrol yatağıdır. Bu yatağın ortak işlenmesi için Büyük Britanya'nın ‎‎"Monument Oil & Gaz" Şirketi ile Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi arasında anlaşma imzalandı. ‎Bunun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri'nin "Amoco", Rusya'nın Merkez Yakıt petrol ‎şirketleri de bu anlaşmaya taraf olmuşlar. ‎

Üçüncü anlaşma ise Büyük Britanya'nın Ramco Şirketiyle ARDNŞ arasında Azerbaycan'ın ‎karada bulunan "Muradhanlı" ve "Caferli" petrol yataklarının ve "Zerdab" geniş olanaklı ‎strüktürünün ortak işlenmesi için imzalanmış olan anlaşmadır.‎

Böylece, şimdi anlaşmaların sayısı 15'e ulaşmıştır. Fakat bizim bundan sonrası için de petrol ‎yataklarımız ve Azerbaycan'a ilgi gösteren şirketler vardır. Sanıyorum, bu süreç devam ‎edecektir.‎

Bu rakamlar her gün değişmektedir, fakat ben diyebilirim ki, 14 ülkeden yaklaşık olarak 26, 27, ‎‎28 şirket Azerbaycan'ın büyük petrol yataklarında ortak çalışmalar yapıyorlar. Düşünüyorum ki, ‎bunlar 21.yüzyılın başından sonuna kadar Azerbaycan'ın bu ülkelerle ve petrol şirketleriyle ‎işbirliğini sağlayacak ve ilerisi için de bir temel oluşturacaktır.‎

Tek kelimeyle, bu alanda bizim yaptığımız çalışmalar pozitif sonuçlar vermiştir. Ben ‎düşünüyorum ki, bunlar başlı başına Azerbaycan'da iş yapmak için sağlanmış olan ortamı ‎gösteriyor. Şimdi bu firmaların her birisi Azerbaycan'da kendi şubesini açmıştır. Azerbaycan'da ‎yabancı şirketlerin şubelerinin sayısı artık bir haylı fazla. Benim burada görüşmelerde ‎bulunduğum yeni şirketler diyorlar ki, bugün yarın, bir-iki ay sonra Bakü'de kendi şubelerini ‎açacaklar. Ben bu önerileri memnuniyetle tasvip ediyorum, beğeniyorum, takdirle karşılıyorum. ‎Her şirketin Azerbaycan'a gelmesi için bütün olanaklar sağlanmıştır ve sağlanacaktır.‎

Peki bu neyi anlatıyor? Bu şunu anlatıyor ki, bizim ülkemizin kapıları yabancı şirketlere, genel ‎olarak, tüm yabancı yatırımlara, dış ticarete açıktır.‎

Örneğin, biz dış ticareti tamamen liberalleştirdik, liberalizasyon sonucunda bizim dış ticaret ‎hacmi hayli artış kaydetmiştir. Bizim dış ticaret hacmi geçen yıl 1 milyar 600 milyon dolar ‎olmuştur. Fakat birkaç yıl öncesinde böyle bir rakam söz konusu bile olamazdı. ‎

Bizde gümrük vergileri çok düşük, yüzde15'ten fazla olamaz. Kuşku yok ki, bu da dünyadaki ‎başka ülke şirketlerinin Azerbaycan'la ilişkiler kurması için, mal dolaşımı, ticaret için iyi ‎olanaklar sağlıyor. ‎

Azerbaycan'a yabancı yatırımların girişi konusunda ben gururla şunu kaydedebilirim ki, kişi ‎başına gelen yabancı sermaye miktarı ile biz Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri arasında ilk ‎sıradayız.‎

Azerbaycan'da kişi başına 160 dolar yabancı yatırım yapılıyor. BDT üyesi bütün öteki ülkelerle ‎karşılaştırdığımızda bu, en yüksek rakamdır.‎

Bizde özel sektör gelişmiştir. Bunun için biz tüm olanakları sağlamışız. Ben size demin ‎söyledim, biz tarım sektöründe bu alanda bir program uygulamışız ve belli sonuçlara ulaşmışız. ‎Özelleştirme uygulanıyor, 18 bin küçük işletme özelleştirilmiştir. Biz şimdi orta ve büyük ölçekli ‎işletmelerin özelleştirilmesine başlamışız. Yaklaşık olarak 1200 orta ve büyük ölçekli işletme ‎hisse senetli şirketlere dönüşmüştür. Onlardan yaklaşık 700 işletmenin hisse senetleri tamamen ‎dağıtılşmıştır. Bu rakamlar kendi kendine çok şeyi anlatmaktadır.‎

Eğer, Azerbaycan'da özelleştirmenin gerçek anlamda 1996-1997 yıllarında uygulanmaya ‎başlandığını göz önünde bulundurursanız, bu iki sene içinde yapılmış olan çalışmaların ne kadar ‎iyi sonuçlar verdiğini anlarsınız. Özel sektörün gelişmesi sonucunda, örneğin, geçen sene gayri ‎safi yurtiçi hasılanın yüzde 50'si özel sektörce sağlanmıştır. Tarımın ise gayri safi yurtiçi ‎hasıladaki payının yüzde 85'i özel sektörce sağlanmıştır. Bu şunu gösteriyor ki, Azerbaycan'da ‎özel sektör artık kendine özgü bir yer edinmiştir, kısa süre içinde güçlendirilmiştir. Eğer bizim ‎yasalarımız, kurallarımız buna izin vermese idi, özel sektör kısa zaman zarfında bu denli bir ‎gelişme kaydedemezdi. Kuşku yok ki, bu, bizim çalışmaların bir başlangıcıdır. Ama bu başlangıç ‎geleceğe giden büyük yolları açıyor ve büyük umutlar vadediyor.‎

Biz Uluslararası Para Fonu ile, Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile ve öteki ‎seçkin bankalarla da yoğun işbirliği içindeyiz, onlardan krediler alıyoruz. Ben, bizim dış ‎borcumuzun minimum düzeyde olduğunu söyleyebilirim. Bizim yaklaşık olarak 500 milyon ‎dolar dış borcumuz var. Dış borcumuzun gayri safi milli hasıladaki payı yüzde 10 oranındadır. ‎BDT üyesi öteki ülkelerde ise bu rakam, yüzde 25, hatta yüzde 30 oranındadır. Bizim dış borcumuz ‎Dünya Bankası'ndan, Uluslararası Para Fonu'ndan ve başka finans kuruluşlarından aldığımız ‎uzun vadeli ve çok avantajlı kredilerden oluşuyor. Bizim başka dış borcumuz yok.‎

Size şunu belirtirim ki, biz cumhuriyetimizin içişlerinde bir takım sıkıntılarla karşılaşmış olsak ‎dahi Azerbaycan'da dış borcun artmasına izin vermiyoruz ve sorunları kendi olanaklarımızla, ‎bunun yanı sıra yabancı şirketlerin Azerbaycan'daki faaliyetinden sağlanan gelirlerle çözmeye ‎çalışıyoruz.‎

Biz Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ile sıkı işbirliği yapıyoruz. Onlar bizim rakamları, ‎yaptığımız reformları denetliyorlar. Memnuniyetle söyleyebilirim ki, onlar bizim işlerimizi - ‎hem uyguladığımız reformları hem de sağladığımız başarıları çok takdir ediyorlar. Hatta onların ‎temsilcileri Azerbaycan'a geldiklerinde ve bizim heyetimizin Washington'da Uluslararası Para ‎Fonu'nda, Dünya Bankası'nda temasları sırasında ekonomik, finansal alanda göstergelerimizi diğer ‎BDT üyesi ülkelerin yanında örnek olarak gösteriyorlar.‎

Kuşkusuz ki, biz bunlarla asla yetinemeyiz. Ben bu olumlu bilgileri size aktararak, bizim ‎ekonomi alanında çok şeylere ulaştığımızı söyleyemem. Hayır, biz sadece, seçtiğimiz yolun ‎başlangıç aşamasındayız. Biz hangi yolla ilerlediğimizi biliyoruz ve sizin de şunu bilmeniz ‎gerek.‎

Bizim yolumuz reformlar yoludur. Yolumuz piyasa ekonomisinin geliştirilmesi yoludur. ‎Yolumuz girişimciliğin geliştirilmesi yoludur. Yolumuz, genel anlamda, Azerbaycan'da serbest ‎ekonominin yeniden sağlanması, özelleştirme sürecinin tamamlanması yoludur. Biz bu yolda ‎ilerliyoruz. Bu kolay bir yol değil. Birçok ülkeler, aynı zamanda ekonomik yönden gelişmiş ‎ülkeler bu yolu onca yıllar, bazen de yüzyıllar içinde katetmişler. Biz asla hayallere kapılmıyoruz ‎ve bu yolun kısa sürede geçileceğini de düşünmüyoruz. Biz herşeye gerçekçi gözle bakıyoruz, ‎gerçekçi bir biçimde yaklaşıyoruz. Fakat temel konu şu ki, biz izlediğimiz yola güveniyoruz ve ‎inanıyoruz ki, bu kendi sonucunu verecektir. Azerbaycan'ın iç ekonomik olanakları - ki hem ‎doğal kaynaklarının, hem ekonomik potansiyelinin, hem de entelektüel birikiminin dünyanın ‎büyük şirketleri ile ortak bir şekilde değerlendirilmesi, ülkemize yapılan yatırımların etkin ‎kullanımı sonucunda - Azerbaycan ekonomisinin yüksek düzeylere ulaştırılmasını sağlayacaktır. ‎Biz bunların sonucunda Azerbaycan halkının, vatandaşlarının refah düzeyini yükseltebileceğiz.‎

Böylece, bu bilgileri ileterek ben, size şu çağrıda bulunuyorum, Azerbaycan'la işlerinizi ‎geciktirilmeksizin yapın. Azerbaycan'da sosyo-politik istikrar her yabancı yatırımcı için temel ‎koşuldur. Bu sağlanmıştır. Ben size şu konuda güvence veriyorum ki, gelecek senelerde de ‎sağlanacaktır.‎

Ben size söyledim, yabancı yatırımın Azerbaycan'a gelmesi için 200'den fazla yasa ‎çıkartılmıştır. Gerekli yasalar bundan böyle de kabul edilecektir. Biz ekonomimizde liberalleşme ‎sürecini bundan böyle de uygulayacağız. Ülkelerimizin kapıları açık. Bir kimse gelip ‎Azerbaycan'da sağlam bir iş yapmak istiyorsa, bizim ülkemizde onun için tüm olanaklar ‎mevcuttur.‎

Sayın Bayanlar ve Baylar!‎

Ben sizinle bugünkü görüşmemin çok verimli olduğunu düşünüyorum. Bu fırsattan yararlanarak, ‎Azerbaycan'ın durumu ile ilgili size bir takım bilgiler verdim ve kendi görüşlerimi, dileklerim ‎size ilettim.‎

Sizin her birinize çalışmalarınızda başarılar dilerim. Sizin her birinize Azerbaycan ile ‎ilişkilerin kurulmasında ve geliştirilmesinde başarılar dilerim. İlginiz için teşekkür ‎ederim. 

Çeviri 25 Temmuz 1998 tarihli AZERBAYCAN Gazetesinden yapılmıştır