Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in Avrupa Birliği heyeti ile görüşmesi - Bakü, 21 Şubat 2001


Haydar Aliyev: Sayın bakan!

Sayın genel sekreter!

Sayın komiser!

Sayın konuklar, bayanlar ve baylar!

Ben sizleri birkez daha selamlıyorum. Azerbaycan’a hoşgeldiniz. Ben bu görüşmemizden çok memnunum.

Biz bugün hep birlikte Avrupa Birliği’nin TRACECA projesinin gerçekleştirilmesi amacıyla burada kurulmuş olan sekreterya binasını açtık. Bu, önemli bir gelişmedir. Fakat Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz sadece TRACECA projesi ile sınırlı kalmamalı. TRACECA projesi, işbirliğimizin bir parçasıdır. Bu yüzden de biz bir kaç yıldır Avrupa  Briliği ile  geniş çaplı işbirliği yapıyoruz ve bu ilişkilerimizi daha da genişletmek istiyoruz.

Avrupa Birliği’nin bugün Avrupa’da ve tüm dünyada oynadığı pozitif rolü çok takdir ediyoruz. Biz Avrupa Birliği’ne daha yakından entegre olmak istiyoruz. Biz artık Avrupa Konseyi üyesiyiz. Bu arada Azerbaycan’ın Avrupa Konseyi’ne üye olması için yaptığınız yardımdan dolayı size teşekkür ederim. Bu, ilk aşamadır. Bunun ardından Avrupa Birliği yoluna giriliyor. Biz bunun kolay bir yol olmadığını biliyoruz. Avrupa Birliği’nin, kuruluş üyesi ülkeler için belirlediği kriterler Avrupa Konseyi üyesi ülkeler için öne sürülen kriterlere oranla, tabii ki,  daha ciddidir. Fakat Avrupa'ya entegrasyon bizim strateji yolumuzdur. Onun için biz bu yolda ilerleme kaydetmek istiyoruz. Hangi hızla, ne kadar zaman diliminde bunu başaracağımızı, elbet, söyleyemeyiz. Bir kez daha belirtirim ki, sizin bu konudaki kriterlerinizin çok ciddi olduğunu biliyoruz. Fakat biz kendi isteğimizi, temennimizi söylüyoruz. Öte yandan ortaklık ve işbirliği programı temelinde şimdiye kadar yaptığımız çalışmalardan dolayı bizim bu yolda mesafe alabileceğimizi düşünüyoruz.

Bizim bölge Avrupa Birliği için, dolayısıyla Avrupa için çok önemli bir bölgedir. Güney Kafkasya ülkelerinin Avrupa için ne kadar büyük önem taşıdığını Avrupa’da, aynı şekilde Avrupa Birliği’nde anlıyorlar, biliyorlar ve biz bunun farkındayız.

Muhtemelen siz de onaylayacaksınız, Azerbaycan, bu listede özel yer  işgal ediyor. Zira Azerbaycan Avrupa ve Asya’nın, Batı ile Doğu'nun kavşağında bulunuyor, Batı ve Doğu geleneklerini kendinde birleştiren bir ülkedir. Azerbaycan’ın Hazar Denizi’nde bulunan büyük doğal kaynakları - yalnız Hazar Denizi’nde değil, genel olarak ülkemizin çeşitli yerlerinde bulunan zengin kaynakları - işbirliğimiz için zemin oluşturmaktadır. Ne var ki bu zenginliklerin ortak işlenmesi için uluslararası kuruluşların önünde, aynı şekilde Güney Kafkasya ülkeleri ile işbirliği yapan Avrupa Birliği'nin önünde önemli bir konu var. Bu konu silahlı ihtilafların bertaraf edilmesi, bölgede barışın tesisi ve Güney Kafkasya Güvenlik Paktı’nın kurulmasıdır. Biz bunları bir amaç olarak görmekteyiz ve bu alanda Avrupa Birliği’nin yardımlarını alabileceğimizi düşünüyoruz.

Buyurun.

Anna Lindh: Sayın Cumhurbaşkanı, çok teşekkür ederim. Sizin ülkeyi ziyaret etmekten çok memnun oldum. Bu gezinin bizim için de çok mühim olduğunu belirtmek isterim.

Güney Kafkasya, Avrupa Birliği için son derece önemli bir bölgedir. Zira Avrupa Birliği genişledikten sonra Güney Kafkasya bölgesi artık Avrupa Birliği’ne komşu bir bölge olacaktır. Onun için biz Avrupa Birliği  temsilcileri olarak Güney Kafkasya bölgesinde barışın ve istikrarın tesisini, bu bölgenin ekonomik kalkınması ve bölgede yaşayan halkların maddi refahının iyileştirilmesi bakımından en temel etkenlerden biri olarak düşünüyoruz.

Biz Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile işbirliğimizi genişletmeyi ve böylece bu bölgede Avrupa Birliği’nin varlığını pekiştirmeyi düşünüyoruz. Böyle bir işbirliğinin daha kolay yürümesi, genişlemesi için işbu bölgedeki askeri ihtialfların çözüme bağlanması  gerekir. Onun için biz hepimiz, bölgedeki işbirliğinin genişlemesi için sorunların çözümü için uğraşma, bu çalışmaya katkıda bulunma gerektiği düşüncesini savunuyoruz. Avrupa Birliği, sorunun barışçı yoldan giderilmesi için olası herhangi bir çerçevede yardım etmeye hazırdır. Ancak hiç kuşkusuz, bu sorunun çözümünü başlıca olarak ihtilaf tarafları arasında aramak lazım. Sorunun çözümü daha ziyade onlara bağlı olacaktır. Biz aynı şekilde bölgesel işbirliğinin genişletilmesinden yanayız, bunu istiyoruz. Sorunların çözümüne paralel olarak bölgesel işbirliği genişletilmelidir. Bu yüzdendir ki, bölgedeki mevcut durumla ilgili değerli görüşlerinizi, Ermenistan-Azerbaycan sorununun çözümü yolunda ne tür adımlar atıldığını Sizden duymak isteriz. Bu sorunun çözümü için Avrupa Birliği ne yapabilir - bu konuda tavsiyelerinizi de almak isteriz.

Haydar Aliyev: Bu uzun bir konudur. Eğer bu konuda herşeyi anlatırsam, iki saat beni dinlemeniz gerekecektir.

Güney Kafkasya’da bulunan sorunları siz biliyorsunuz. Birincisi, Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunudur. İkincisi Gürcü-Abhaz sorunu, bir anlamda Gürcü-Osetin sorunudur. Fakat onların hepsinden zor olanı Ermenistan-Azerbaycan sorunudur. Bu sorun artık 12 yaşında.

12 sene zarfında bu sorunun çözümü için çok çabalar harcandı. Ancak bir sonuç sağlanamadı.

Herşeyi anlamak için problemin köküne inmek gerekir. Sorun niçin başladı? Ermenistan, Azerbaycan’ın  kopmaz bir parçası, eski Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ’a yönelik toprak iddiasında bulundu. Bu, Azerbaycan ve Ermenistan’ın daha Sovyetler Birliği üyesi oldukları dönemde - 1988 yılında odu. Maalesef, zamanında bunun önüne geçilmedi, bu sorun gerçek silahlı ihtilafa dönüştü. Savaş, yıllarla sürdü ve bazı nedenler yüzünden Ermenistan silahlı kuvvetleri hem Dağlık Karabağ’ı, hem de ardından bunun çevresinde bulunan Azerbaycan’ın 7 bölgesini işgal ettiler. Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si Ermenistan silahlı kuvvetlerinin işgali altında bulunuyor. Bu topraklarda bir milyon kadar Azerbaycan vatandaşı yerinden, yurdundan edildi ve şuan çadırlarda yaşıyor.

O bölgelerden göç etmiş çoğu insan çadırlarda barınıyor.

Bugün sabah evden çıkıp işe gelirken ben şiddetli rüzgarla birlikte kar yağdığını gördüm. Evden çıkıp arabaya binene kadar kar yüzüme vurdu.  Sizin uçak Bakü’ye indiğinde burada hem kar hem rüzgar vardı. Sizinle buluştuğumuzda hem siz hem ben bu karın, bu yağmurun altında kaldık. Ne var ki hepimiz acele binanın içine girmeye çalıştık. Şimdi bir düşünün, insanlar kış yaz demeden, üstelik öyle bir-iki sene değil, yedi-sekiz sene çadırlarda yaşıyorlar.Yağmura da, kara da,  yakıcı sıcaklara da dayanıyorlar, ne yapsınlar? Onların kalacak başka bir yeri yoktur. Evleri, tüm mülkleri işgal edilmiş, yağmalanmıştır.  Buna rağmen yine de kendi topraklarına geri dönmek ve hatta ilk yıllarda kendi topraklarında çadırlarda bile yaşamak istiyorlar. Fakat biz bunu sağlayamıyoruz. Ermenistan silahlı kuvvetleri işgal altındaki topraklardan geri çekilmiyor.

1994 yılı Mayıs ayında biz Ermenistan-Azerbaycan savaşını durdurduk, yani ateşkes sözleşmesini imzaladık. Sorunun barış yoluyla çözüme kavuşması için görüşmeler yapıyoruz. 6 seneyi aşkın bir süredir bu görüşmeler sürüyor. Birleşmiş Milletler’in, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin işgal altındaki Azerbaycan bölgelerini kayıtsız-şartsız boşaltmasına ilişkin 4 kararı bulunuyor. Fakat Ermenistan buna uymuyor. Ayrıca bu konularla AGİT Minsk Grubu ilgileniyor. Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa Minsk Grubu eşbaşkanlığını yürütüyor. Onlar son yıllarda birkaç öneride bulundular. Fakat Ermenistan bu önerileri kabul etmedi. 1998 yılı sonunda yeni bir öneri sunuldu.

Bunu ise Azerbaycan kabul edemedi. Zira Azerbaycan açısından bu öneri asla kabul edilemez.

Biliyorsunuz, son dönemlerde Ermenistan Cumhurbaşkanı ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı arasında doğrudan görüşmeler yapılmaktadır. Bu görüşmelerde biz karşılıklı ödünlerle uzlaşma yollarını araştırıyoruz. Fakat burada da bir ilerleme kaydedemiyoruz. Başlıca neden, Ermenistan’ın ya Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını istemesi yahut Ermenistan’a bağlanması talebidir. Bu, Azerbaycan toprağıdır. Bu şu demek oluyor ki,  biz Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün ihalaline imza atmalıyız. Bu, uluslararası hukluk ilkelerine tamamen aykırıdır. Biz bunu yapamayız. Ancak Minsk Grubu’nun,  Dağlık Karabağ’a Azerbaycan devletinin sınırları içinde yüksek özerklik statüsü verilmesi yönünde de bir önerisi oldu. Ermenistan bunu kabul etmiyor. Ne yazık ki dünya kamuoyu da, Birleşmiş Milletler de, AGİT de, diğer büyük ülkeler de, aynı şekilde Avrupa Birliği de böyle bir haksızlığa göz yumuyor.

Zaman geçiyor, sorun çözülmüyor. Birbirine komşu iki ülke arasında barış sağlanmamıştır. Bunun yalnız Azerbaycan’a zarar verdiğini düşünmüyorum. Doğru, onların topraklarının bir metresi bile Azerbaycan tarafından işgal edilmemiştir. Buna rağmen onlar da bu sorundan dolayı sıkıntı çekiyorlar. Sorunun çözüme bağlanması Ermenistan’a bağlıdır. Ermenistan ise bunun çözümüne yanaşmıyor. Bu da Güney Kafkasya’da barışın sağlanmasına bırakın engel olmayı kesinlikle olanak tanımamaktadır.

Siz Güney Kafkasya ülkelerinin ekonomik işbirliğinin çok önemli bir konu olduğunu söylediniz, biz de aynı düşünüyoruz. Örneğin, biz tüm alanlarda Gürcistan ile çok verimli işbirliği yapıyoruz. İşbirliği yapmak bir yana hatta bizim çok verimli, sıcak dostluk ilişkilerimiz vardır. Biz Ermenistan ile Azerbaycan arasında barışın sağlanmasını istiyoruz. Bunun için işgal altındaki topraklar boşaltılmalıdır. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü sağlanmalıdır. O zaman Güney Kafkasya’nın üç ülkesi arasında işbirliği çok hızla gelişir. Birkez daha söylüyorum, tüm sorunların çözümü Ermenistan’a bağlıdır. Biz  ise barış istiyoruz. Sorunun yalnız barışçı yoldan çözümünü istiyoruz. Savaşın tekrar başlamasını istemiyoruz. Bununla birlikte topraklarımızın  büyük bir bölümünün Ermenistan silahlı kuvvetlerinin işgali altında kalmasına izin veremeyiz.

Avrupa Birliği de çok önemli ve nüfuzlu bir kuruluştur. Bu konuda kendi görüşünü söyleyebilir. Ne var ki  biz bunu bile duyamıyoruz. Bu kadar.  

Anna Lindh: Herşeyden önce Size teşekkür ederim ve belirtmek isterim ki, Avrupa Birliği, bu sorunun çözümünde rolünü aslında Minsk Grubuna destek olacak şekilde görüyor. Biz Minsk Grubunun bu süreçlerle ilgilendiğini ve çok önemli bir kuruluş olduğunu düşünüyoruz. Biz Sizinle Ermenistan Cumhurbaşkanı arasında yapılan doğrudan görüşmeleri büyük ilgi ve umutla izliyor, bu temaslara büyük önem veriyoruz. Liderlerin karşılıklı ödünlerde bulunması büyük bir cesaret ister ve sorunun çözümü için onların karşılıklı çabada bulunmaları gerekir.

Yakında, kısa süre sonra bu sorunun çözümünde bir dönüm noktasının olacağına ve sorunun görüşmeler yoluyla çözüleceğine inanıyoruz.

Bu sorunun nasıl ve hangi koşullar çerçevesinde çözüleceği ile ilgili herhangi bir yorum yapmadan önce, bölgesel işbirliği konusuna tekrar değinmek istiyorum. Zira çok gergin geçen görüşmelerde bölgesel işbirliğinin gerçekleştirilmesi taraflar arasında gerginliğin giderilmesine de ayrıca hizmet eder diye düşünüyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı, birkez daha beyan ederim ki, Ermenistan Cumhurbaşkanı ile Sizin aranızda yapılan görüşmeleri biz çok olumlu değerlendiriyoruz. Sizi takdir ediyor ve bu barış görüşmelerinin yanı sıra bölgesel işbirliği konularında ilişkilerinizi genişletme çağrısında bulunuyoruz.

Şimdi sözü Sayın Solana’ya bırakmak isterim.

Haydar Aliyev: Kendisi bizim eski dostumuzdur.

Javier  Solana: Sayın Cumhurbaşkanı, tekrar Azerbaycan’ı ziyaret etmekten, Sizinle bir araya gelmekten, sizi dinlemekten çok memnunum. Bizim böyle bir takımla ülkenizi ziyaret etmemizin, bölgeye gezimizin önemli bir sembolik anlamı bulunuyor. Bu, sizin ülkenize ve bölgeye yönelik ne tür iyi niyetlerimizin olduğunun bir göstergesidir.

Siz ülkeniz için büyük çalışmalar yaptınız. Ben kendim bizzat buna tanık oldum. Sizin bundan böyle de ülkeniz için büyük işler yapacağınızdan eminim.

İhtilaf ve barışın sağlanması ile ilgili demin söylediklerinizi ben çok dikkatle dinledim. Genellikle, ben bu konulara her zaman önem veririm. Sizin ne ağırlıkta, ne kadar nüfuzlu bir siyasetçi olduğunuzu da iyi bilirim. Hepimizin bu sorunun çözümü konusunda bir olanağı olduğunu düşünüyorum. Yaptığınız ortak görüşmelere de aynı zamanda bilhassa önem verdiğimi belirtirim.

Bu görüşmeler sırasında Size yardımcı olmak için mümkün olan tüm olanakları, sahip olduğumuz tüm kaynaklarımızı kullanacağımız, elimizden ne gelirse, onlarla Size yardım etmeye hazır olduğumuz konusunda teminat vermek isterim.

Böyle bir süreci ileriye götürmek için işte Sizin gibi liderlere ve Sizin gibi cesur şahıslara ihtiyaç duyuyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı, son dönemde birlikte çok hassas ve hafızalardan silinmeyen yıllar geçirdik, büyük gelişmelere tanık olduk. İzninizle, yan odada Sizinle başbaşa görüşmemiz sırasında söylediğim bir şeyi Size hatırlatmak isterim. Hatırlarsanız, görüşmemizde birlikte Avrupa’nın tarihini inceledik, o tarihçeyi birlikte araştırdık. Hatırlarsanız, Avrupa’da yaşanan büyük trajedileri, ihtilafları ve büyük savaşları, onların yol açtığı sıkıntıları konuştuk ve eninde sonunda tüm bunların barış yoluyla çözüme kavuşmasından bahsettik. Avrupa, artık ihtilaflardan usanmıştır ve ihtilaflara izin verilmemesi yolunu izliyor. Şimdi Avrupa, artık birleşme yolunu izliyor. Bugün Avrupa'yı temsil eden bu şahıslar, muhtemelen, birkaç yıl sonra artık birleşik, muazzam, nüfusu belki Japonya’dan dört kat, ABD’den birkaç kat fazla olan bir topluluğu temsil edecekler. Öyle bir kurumu, öyle bir birliği temsil edecekler ki, bunun silahlı kuvvetleri, askeri gücü belki dünyanın en güçlü, en kudretli gücü olacaktır. Bizzat ben babama, dedeme ve atalarıma bugünkü Avrupa’da bana yaşama olanağını sağladıkları için minnettarım. Zira  atalarımızın dünyaya bakış açıları çok net ve açıktı. Onlar  Avrupa’yı bir bütün olarak, barış ortamında yaşayan, bölgesel işbirliğinin sağlandığı, refah ve mutluluk yolunda birlikte yürüyen bir bölge olarak görmek istemişler.

Şimdi izninizle, Sizin bu bölge ile ilgili dileklermi ifade etmek isterim. Dilerim, sizin bölgenizde de barış sağlanır, bölgesel işbirliği gelişir, bölge ülkeleri ve halkları mutlu bir ortamda yaşarlar. Kendinizi yalnız hissetmeyin. Çevrenizde bu isteklerin gerçekleşmesi için uğraşmaya hazır olan, bunu temenni eden pekçok dostunuz bulunuyor. İnanın, bunlar benim içimden, kalbimin derinliklerinden gelen sözlerdir. Sizi daha önemli çalışmalar yapmaya teşvik etmek için söylüyorum: Lütfen barış, bölgesel bütünleşme yönünde faaliyetinizi sürdürün, genişletin, nitekim bu, nihayetinde halkınızı hakettiği gelişmeye, kalkınmaya ve refaha götürecektir. Birkez daha Size teşekkürlerimi sunuyorum.

Haydar Aliyev: Sayın Solana, benim değerli dostum! Şahsımla ilgili söylediğiniz güzel şeylerden dolayı size teşekkür ediyorum. Aramızda çok yüksek düzeyde karşılıklı bir sempati oluştuğunu söyleyebilirim, ben böyle düşünüyorum. Gerçekten bu yıllar zarfında sizinle defalarca buluşup  çok mühim görüşmeler yaptık.

Avrupa hakkında söyledikleriniz, yani onun kat ettiği mesafe ve bugünkü beklentileri hakkında anlattıklarınız, tabii ki, bizi hayran bırakıyor. Yani  biz de bölgemizde aynı şeylerin olmasını istiyoruz. Ne var ki bu mesafeyi kat etmek Avrupa için kolay olmadı. Ancak bu yoldan geçti. Artık bunu başarmıştır, şimdi birleşiyor. Ama Avrupa’da bölücülüğün tamamen bertaraf edildiğini söyleyemem. Keza sizin vatanınızda da. İşte burada da yaşanan anlaşmazlıkların temelinde bölücülük bulunuyor. Biz bu bölücülüğün önüne geçebilirsek, herşeyi yaparız.

Size ve tüm konuklara söylüyorum: Hem bugünkü kuşaklar hem gelecek kuşaklar için, kendi çocuklarım, kendi torunlarım için ve halkımın geleceği adına ben barış, barış ve yine barış sağlamak istiyorum, bundan emin olabilirsiniz. Eğer barış ve  güvenlik olmazsa, ne demokrasi, ne ekonomik büyüme, ne insanların huzuru sağlanamaz. Bu yüzdendir ki ben hayatımın önemli bir kısmını buna adadım. Ömrümün geriye kalanını da buna adayacağım. Dünyada benim için en büyük mutluluk Azerbaycan’da barışı, huzuru sağlayabilmektir. Ben kendi payıma düşeni yapıyorum.

Evet, ben tavizlerin olması gerektiğini düşünüyorum. Fakat herşeyin bir sınırı var. Sınır var, bu sınırı aşamayız. Eğer aşarsan bu, ters tepki yaratacaktır. Bu nedenle ben uğraşıyorum ve hep uğraşacağım.  Dilerim bir gün biz barışı sağlarız, işgal altındaki toprakları kurtarırız.. O yerler tahrip edilmiştri ve orada onarım çalışmalarının yapılması için Avrupa Birliği bize milyarlarca dolar bize yardım eder. Ben bu perspektifleri görüyorum.  Sorun sadece barış değil, barışın tesisi birinci koşuldur  Ne  var ki yıkılmış evlerin, hastanelerin - ki herşey harabeye çevrilmiştir - insanların yaşamlarını sürdürecek şekilde onarılması en önemli görevlerden biridir. Biz  kendimiz bunu yapamayacağız. Burada Avrupa Birliği’nin yardımı bizim için çok önemli. Dünyanın tüm finans kuruluşlarının yardımı bizim için büyük önem arzedecektir. Ben bu günleri görüyorum. Fakat onun için barışı sağlamak lazım. İşte biz burada bulunuyoruz. Eğer işte bu sınırı atlayabilrisek , bunun ardından sizinle işbirliğimzi iyi olacaktır ve Güney  Kafkasya’da da işbirliği, barış iyi bir şekilde sağlanacaktır. Gelin çabalarımızı birleştirelim. Herşeyi bana yüklemeyin.

Christopher Patten: Her ne kadar biz sizin omuzladığınız böylesine ağır bir yükü omuzlarımıza alamazsak da,  bu çalışmada Sizin yerinizi tutamazsak da, sanırım Avrupa Birliği de bu konuda bir takım rol üstlenebilir. biz barış sağlandıktan sonra bunun pekiştirilmesine katkıda bulunabieceğimizi düşünüyoruz. Barış sağlandıktan sonra yoksul, evsiz insanlara, eğitim, sağlık alanında durumu kötü olan halklara yardımcı olmakla birlikte, o insanları bizleri dinlemeye ve barışı sağlamlaştırmaya sevkedebileceğiz. Gerçi hayat bize öğretti ki, barışı sağlayan şahıslar Tanrı tarafından korunan  ve yardım edilen şahıslar olmuşlar. Ancak bazen biz çalışmalarımızla kendilerine pek yardımcı olamıyoruz. Ben çok coşkulu bir komisserim. Bunun yanı sıra  dopdolu,  bahçe işlerine büyük ilgi duyan biriyim. Örneğin, ben hayatımda böylesine  güzel güller görmedim. Önümüzdeki  bu güzel gülleri,  Avrupa Birliği ile Azerbaycan arasında işbirliğinin sembölü olark değerlendiriyorum.

Bizim ilişkilerimiz çok güçlüdür ve bu ilişkilerin daha da genişlemesini istiyoruz. Biz Azerbaycan ile birçok alanlarda geniş kapsamlı işbirliği yapıyoruz. Son yıllar zarfında biz Azerbaycan’a 300 milyon avro değerinde yardım yaptık. Ortak çalışmalarda bulunarak  işbirliği yaptığımız en önemli alanlardan biri işte bu rehabilitasyon projeleri oldu.

Durumlarını çok dokunaklı sözlerle anlattığınız, karın, yağmurun altında kalan insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi için onlara yardım edilmesi amacıyla biz bir dizi projeler gerçekleştiriyoruz. Azerbaycan’da gerçekleştirdiğimiz rehabilitasyon projelerini konu alan   küçük bir kitap da yayınladık, burada eğitim, tarım alanında, yerleşik insanlara yardım edilmesi alanında yaptığımız çalışmalardan bahsediliyor. Başbakan yardımcısı da bu kitaba çok iyi bir önsöz yazdı. Kitapta güzel resimler de bulunuyor. Başbakan yardımcısı, bu kitaba yazdığı önsözünde Avrupa Birliği ile Azerbaycan arasındaki işbirliğinin ileride daha da gelişeceğini ümit ettiğini bildirdi. Bunun böyle olacağına eminiz.    

Barış  sağlandıktan sonra rehabilitasyon projeleri, onarım çalışmaları için bir hayli oranda kaynak tahsis edilmesine, size yardım yapılmasına ihtiyaç olacağının farkındayız. Bu bölgede işbirliği kapsamında pek çok ortak proje de yaşama geçireceğiz.

Bundan önceki görüşmemizde TRACECA projesi temsilcilik binasının açılış töreninde Siz bu proje hakkında çok güzel şeyler söylediniz. Siz bize TRACECA projesi ile daha fazla ilgilenme, daha fazla işler yapma çağrısında bulundunuz. Avrupa Birliği, şimdiye kadar 40 milyon avro civarında teknik yardım etmiştir. Bunun yanı sıra Dünya Bankası, Avrupa Bankası buraya 400 milyon avro tutarında yatırım yapmıştır. Daha fazla işler yapmamız gerektiğini anlıyoruz. Boru hatlarının inşasına 25 milyon avro değerinde yatırım yapılmasına ilişkin bir  proje bulunuyor. Düşünüyoruz ki, bu boru hatlarıyla taşınacak ürünlerin dünya piyasalarına hızla ulaşması için  biz bundan sonraki faaliyetlerimizde bölgede inşa edilecek boru hatlarına yönelik ilgiyi daha da artırmalı, daha büyük miktarda kaynak tahsis etmeliyiz.

Bu projelerin genel olarak bölgenin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunacağına inanıyoruz. Ülkenizde  ekonomik ve politik reformların daha da yaygınlaşması için biz Sizinle diğer alanlarda da işbirliğimizi genişleteceğimize eminiz. En zor iş Size düşmüştür. Fakat kısa süre sonra Sizin büyük başarılara imza atarak, bizi Sizin gibi iyi çalışmaya, bu projelerin başarılıl olması için çabalarımızı artırmaya teşvik edeceğinize inanıyorum.

Haydar Aliyev: Teşekkür ederim, sayın komiser. Öncelikle Avrupa Birliği tarafından şimdiye kadar Azerbaycan’a yapılmış yardımlardan dolayı teşekkür ederim. Bazı bölgelerimizde yapılmış olan onarım çalışmalarından dolayı size teşekkür ederim. Çok  güzel bir kitap yazdığınızı söylediniz. O kitapta Sayın Başbakan Yardımcısı çok güzel şeyler yazmış. Ben bu sözlerin icraata dönüşmesini dilerim. Kitap yazmak zor değildir. Fakat iş yapmak zordur. Gelecekte biz barışı tesis edersek, siz restorasyon çalışmalarında Azerbaycan’a çok yardımlar yapacağınızı beyan ettiniz, bunu duyunca ben çok memnun oldum. Ancak barışı sağlamak gerekir.

Özür dileirm, şöyle bir hikaye var: fareler kediden kurtulmak isterler ve kedi geldiğinde sesini duyup kaçsınlar diye boynuna bir çıngırak takmaya karar verirler. Farelerin hepsi bu öneriyi kabul eder. Ardından  ikinci bir konu ortaya çıkar. Sorarlar, kedinin boynuna çıngırağı kim takacak? Şimdi anlaşılıyor ki, bunu ancak ben yapmalıyım. Hepiniz vaatlerde bulunuyorsunuz, övüyorsunuz vesaire ancak başlıca sorunu benim çözmem gerekir. Sayın gazeteciler, muhalifler, Azerbaycan Cumhurbaşkanını hergün eleştirenler -  şimdi gördünüz mü? Ben şu çıngırağı kedinin boynuna taktığımda kedi beni yerse ne olacak? Sorun  işte burada. 

Ancak ben kolay lokma değilim.

Javier Solana: Onu biliyoruz.

Haydar Aliyev: Ancak  durum bu.

Ben birkez daha size teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla, siz barışı benim sağlamamı, sonra da gelip benimle beraber tüm bu işleri yapacağınızı söylüyorsunuz. Öyle mi? Şimdi benim çalışmam gerekir. Ancak siz de verdiğiniz sözden caymayacksınız. Söz veriyor musunuz? Biraz sesiniz kısık.

Christopher  Patten: Ne var ki biz de kedinin boynuna çıngırak takmak zorunda kalmış farenin durumuna düşürmek  istemeyiz.

Haydar Aliyev: Görüyor musunuz, ben işte aynı durumdayım.

Anna Lindh: Sayın Cumhurbaşkanı, ancak Siz verdiğimiz sözden dönmeyeceğiz, sözümüze sadık kalacağımız ve yaptığımız bu çok enteresan görüşmeden sonra işbirliğimizin daha da genişleyeceği konusunda bize güvenin. Sayın Cumhurbaşkanı, ancak ben sizi bir fare ile kıyaslamaya asla cesaret  edemezdim. Fakat muhtemelen en cesur adımı atmak yine Size düşecektir.

Haydar Aliyev: Biliyor musunuz, ben de kendimi fare ile kıyaslamak istemezdim, ancak bu Azerbaycan değiminin  tam da yeri idi ve ben onun için söyledim.

Benim Dostum Solana’ya bir kitap hediye etmek istiryorum. Bu kitap NATO’nun 50.kuruluş yıldönümüne ithaf edilmiştir. Hatırlıyorsanız, biz orada bir araya gelmiştik. Sadece orada değil, başka yerlerde de görüşmemiz oldu. Biz sizinle NATO üzerine pekçok görüşmede bulunduk ve bu arada çok işler yaptık. İşte bu NATO ile ilgili bir kitaptır. Ben şimdi bunu siz hediye ediyorum. Burada  resimlerinizi  ve bizim görüşmelerimiz hakkında yazıları göreceksiniz. Avrupa Birliği ile işbirliğimiz iyi giderse, ileride bir kitap da onunla ilgili yapacağım. O zaman size de kitap hediye edeceğiz. Teşekkür ederim.

                                               ***

Anna Lindh: Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ile görüşmemiz sona erdi. Tüm bu müzakerelerin ardından merak ettiğiniz konular varsa, cevaplamaya hazırız.

Soru: Siz Erivan’da bulunduğunuz sırada bölgede ekonomik işbirliğinin sağlanması ve düzenlenmesine ilişkin bir öneride bulundunuz. Demin yaptığınzı görüşmede Azerbaycan Cumhurbaşkanı, sorun çözülmediği sürece bunun mümkün olmadığını bildirdi. Siz ileride bu doğrultuda hangi adımları atmayı düşünüyorsunuz? Bu düşüncenizi ileride de sürdürmeyi düşünüyor musunuz?

Christopher Patten: Hiç kuşkusuz, bölgesel işbirliğinin yapılması konusunda siyasi düşünce farkı hâkâ bulunuyor. 1999 senesinde Avrupa Birliği ve bu bölgenin iki ülkesi arasında ortak bir bildiri kabul edildi. Aynı bildiride bulunan başlıca maddelerden biri- belli bir işbirliği mekanizmasının sağlanması için itici bir gücün olması ve gerekli önlemlerin alınması ile ilgiliydi. Üst düzeyde görüşmelerimiz, temaslarımız ve burayı ziyaretimiz sırasında anlaşıldı ki, ülkeniz sorunun barışçıl çözümüne ilişkin verdiği söze bağlıdır. Barışın tesisi edilmesi için biz de uğraşacağız, elimizdne geleni yapacağız.

Soru: Maastricht Anlaşması imzalanalı 9 sene oluyor. Bu yıllar zarfında Avrupa Birliği’ne yeni üyeler alındı. Yakında bu birliğe daha hangi ülkeler katılacaktır?

Javier Solana: Siz biliyorsunuz, genel anlamda genişleme süreci uygulanmaktadır. Sırada bekleyen ülkelerin Avrupa Birliği üyeliğine alınması konusunun masaya yatırılması mümkündür. Siz biliyorsunuz, Nice’de zirve toplantısı yapıldı, orada çok önemli belge ve anlaşmalar kabul edildi. Bu da kendi başına genişleme sürecine hız katmıştır. Bu sorun çözüldükten sonra diğer devletlerin de Avrupa Birliği’ne adaylığı görüşülebilir.

Soru:  Siz bugün  söylediniz ki TRACECA projesine büyük önem veriyorsunuz. Bu  proje biraz uzuyor,  size de öyle gelmiyor mu? Eğer uzuyosa, nedenini öğrenebilir miyiz?

Christopher Patten: Biz bu projenin yaşama geçirilmesi için Brüksel’de düzenli görüşmeler yapıyor, toplatılar düzenliyoruz. Azerbaycan Cumhurbaşkanı  ile görüşmemizde ben, halihazırda TRACECA  projesi kapsamında boru hatlarının inşası amacıyla 26 milyon avro değerinde kaynak ayrılması hakkında bir proje bulunduğunu söyledim. Boru hatları alanında biz  bir dizi proje gerçekelştirmeyi  planlıyoruz. Bu proje erteleniyorsa, erteleme sadece bir noktadan diğer noktaya ulaştırılmadan kaynaklanabilir. Ben sizinle samimi konuşuyorum ve bunun çok önemli bir proje olduğunun, onun gerçekleştirilmesi için tüm çabalarımızla çalışacağımızı söyleyebilirim .

Çeviri 22 Şubat 2001 tarihli AZERBAYCAN Gazetesinden yapılmıştır.