Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları Carry Cavanaugh (ABD), Nikolay Gribkov (Rusya), Philippe De Suremain (Fransa), Rusya Federasyonu Dışişler Bakan Yardımcısı Vyaçeslav Trubnikov ile görüşmede yaptığı konuşmadan - 12 Temmuz 2001


Haydar Aliyev: Sayın eşbaşkanlar, biz sizi özlemişiz. Bizi unutmuşsunuz. Bu nedenle sonunda zaman bulup bölgeye geldiğiniz için çok sevindim.
e son dönemBen sizi yürekten selamlıyorum vde Minsk Grubunun faaliyetinin etkinlik kazanmasını ve hatta son zamanlarda daha da güçlenmesini çok olumlu buluyorum. Zira birileri artık Minsk Grubunun etkinliğini kaybettiğini düşünüyorlar. Ancak ben, tam tersi, sizin güçlendiğinizi düşünüyorum. Kişisel bazda da güçlenmişsiniz. Fakat bununla birlikte siyasi açıdan da güç kazanmışsınız. Bu yıllar içinde edindiğiniz deneyim doğal olarak Ermenistan-Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorununun çözümlenmesi için iyi bir zemin oluşturmuştur.
Ben sizin bu seferki gezinizin güzergâhını beğendim. Geçen defa Azerbaycan`dan başlamıştınız. Bu defa ise Ermenistan`dan. İşgal altındaki bölgelerden biri olan Fuzuli rayonunu (red. idari birim) ziyaretinizi ben özellikle takdir ediyorum. Önceleri Akdam`ı ziyaret etmiştiniz, şimdi ise Fuzuli`yi gördünüz. Bir az zamanınız olsaydı gidip öbürlerini de görürdünüz, daha iyi olurdu. Her hâlde bu kadarı bile beni sevindirdi.
Sizi birkez daha selamlıyorum. «Hoşgeldiniz!» diyorum.
Minsk Grubunun ABD`li eşbaşkanı Carry Cavanaugh: Sayın Cumhurbaşkanı, çok teşekkür ederim. Tekrar bir araya gelmekten memnunuz ve barışın sağlanması sürecinde çabalarımızı devam ettirmenin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Şimdi bu sorun bizim hükümetlerimizde en üst düzeylerde görüşülmektedir. Başkan George Bush ve Devlet Başkanı Vladimir Putin Slovenya`daki görüşmeleri sırasında bu sorunu ele almışlar. Başkan Putin ve Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da 1 Temmuz`da St. Petersburg`da yapılan görüşmede aynı sorunu masaya yatırdılar. Cumhurbaşkanlarımız bize şu kesin talimatlarda bulunmuşlar ki, Dağlık Karabağ sorununun çözümünü bulmak için yapabileceğimiz herşeyi yapalım, bu sorun ile ilgili Sizinle ve Cumhrubaşkanı Koçaryan`la ortak çalışalım, sorunun kesin çözümünü sağlamak için yaratıcı bir yaklaşımda bulunalım, esneklik gösterelim.
Onlar bu bölgede yaşanan olayları dikkatle izliyorlar ve sorunu anlıyorlar. Bizim devlet başkanlarımızın bu sorunla ilgili bilgisi yüzeysel değildir, onlar sorunun tüm ayrıntılarını biliyorlar. Diplomatlar kendi cumhurbaşkanlarının sorunu çok detaylı olarak bildiklerini gördükleri zaman, bir kural olarak, endişeleniyorlar. Devlet başkanı Putin beyaz bir kağıt alarak hemen bölgenin haritasını çiziyor. Başkan Bush ise haritaya bakarak diyor: «Evet, bu, bir sorundur, fakat işte burada da bir sorun var.»
Onun için de bu soruna olan uluslararası ilgi çok büyüktür. Bu ziyaret sırasında Sizinle biraraya gelme fırsatımız oldu ve bunu memnunlukla belirtiyoruz. Şimdiki gezinin güzergahı da rastlantı sonucu seçilmemiştir. Önceki ziyaretimiz sırasında biz mültecilerin yaşadıkları bölgelere gitmeyi amaçlamıştık. Biz Ağcabedi`de mülteci kampına gittik ve Akdam`da neler yaşandığını görebilsinler diye beraberimizde çeşitli ülkelerden olan gazeteciler de götürdük.
Dün biz geldiğimiz güzergâh üzerinde silahlı ihtilaf sırasında yapılan tahripleri gördük. Biz Şuşa`da, Fuzuli`de, Horadiz`de, keza Hankendi şehrinde de olduk. Günün sonunda biz temas hattını geçtik. Biz dünyayı, bu bölgede yapılan tüm yıkımların ve anlaşmazlık sonucunda bölgenin uğradığı kayıpların hep aklımıza olduğuna inandırmak istiyorduk.
Ziyaretimizin iki amacı vardı. Birinci amaç, Sayın Cumhurbaşkanı, Sizinle ve Cumhurbaşkanı Koçaryan`la bu sorunun çözüm yollarının müzakeresini sürdürmek, ayrıca askeri operasyonların yeniden başlaması ihtimaline verdiğimiz önemi vurgulamaktı. Biz Sizin sorunun barışçıl yoldan çözümüne bağlı olduğunuzu biliyoruz.
Bununla birlikte biz bazı kimselerden, sorunun en iyi çözüm yolunun askeri operasyonlar olduğunu duyduk. Fakat dün biz askeri çatışmaların nelere yol açtığına tanık olduk. Biz bu ziyaret sırasında silahlı ihtilaf sonucunda da ne kadar insanın zarara uğradığından emin olduk. Biz, görüşmeler sırasında sorunun çözümünun bulunabileceğinden eminiz. Biz bu konuda kendi cumhurbaşkanlarımızdan, yöneticilerimizden talimat aldık. Sayın Cumhurbaşkanı, Sizinle ve Cumhurbaşkanı Koçaryan ile ortak çalışmamız yönünde talimat aldık. Muhtemelen benim meslektaşlarım da bir şeyler eklemek isterler.
Haydar Aliyev: Teşekkür ederim.
Vyaçeslav Trubnikov (Rusya Dışişler Bakan Yardımcısı): Sayın Haydar Aliyeviç, eş başkanlar olarak dün bize gösterilen konukseverlik için teşekkür ederim. Bizim buraya neden geldiğimizi vurgulamak istiyoruz. Ben meslektaşım Sayın Cavanaugh`un bizim iki amacımızın olduğuna ilişkin görüşlerine tam katılıyorum, o, bunları tam net olarak aktardı. Bu konuda aramızda her hangi bir görüş ayrılığı yok, biz bu amaçlara bağlı kalıyoruz ve eş başkanlar, genel olarak, Minsk Grubu hakkında basında nelerin yazılmasına bakılmaksızın bağlı kalacağız. Başlıcası şudur ki, bizim iki cumhurbaşkanıyla da çalışmaların, işbirliğinin sürdürülmesine yönelik çok olumlu yaklaşımımız devam ediyor. Biz görüşmeler yolu dışında başka bir yöntemin olmadığına eminiz. Biz bu görüşü her zaman ve kesin bir biçimde onaylıyorduk. Buraya da işte bu nedenden dolayı geldik.
Haydar Aliyeviç, Sizin Fuzuli rayonunu kendi gözlerimizle görmemiz konusundaki tavsiyenizi, yani «görmekten duymak yeğdir» ilkesini değil, tam tersi «yüz kere dinlemekten bir kere görmek yeğdir» ilkesini temel almamız yönündeki tavsiyenizi iyi hatırlıyorum. Kuşkusuz ki, Fuzuli rayonunda, Şuşa`da gördüklerimiz bizi şuna birkez daha inandırıyor ki, «ne savaş, ne barış» durumundan kısa sürede kurtulmak gerekiyor. Bu, çok zor bir durumdur ve tabii ki, hem Ermenistan nüfusunu hem Azerbaycan nüfusunu psikolojik baskı altında tutmaktadır.
Biz hem bu hem diğer cumhurbaşkanının tutumu bakımından bizim çabalarımız için uygun bir zeminin sağlandığından kesin eminiz. Zira Sizin de, Cumhurbaşkanı Koçaryan`ın da iyi niyetli yaklaşımları tükenmemiştir. Biz bundan kesin eminiz. Eğer böyle bir güven olmasaydı, kuşkusuz, biz kendi misyonumuzu verimsiz, faydasız olarak değerlendirirdik. Şimdi ise tam tersi bir durum söz konusudur. Son yarım yılda Ermenistanlı meslektaşınızla yoğun ve çok kapsamlı görüşmeler yapmanız bizi çabalarımızı güçlendirmemiz için teşvik etmiştir. Zira siz bize iyi örnek oluyorsunuz. Hem de sadece örnek olmakla kalmıyorsunuz, biz Sizden öneriler alıyoruz ve bunları anladığımız, benimseyebildiğimiz bir biçimde hem bu tarafa, hem öteki tarafa aktarmak, sorunla ilgili her iki tarafı tatmin edecek çözüm yollarını arayıp bulmaya çalışıyoruz. Başka yolu yok. Biz bu ihtilafta kazanan ve kaybeden taraf olamayacağını biliyoruz. En önemlisi budur. Biz bu düşünceyi uluslararası kamuoyuna iletmek istiyoruz ve kendimiz de buna kesin inanıyoruz.
Biz barış için çalışmalıyız. Fuzuli`de gördüklerimiz, orada duyduklarımız - 3 milyon metrekarelik alana mayın döşenmiştir,- bu, korkunç birşeydir. Biz helikopterle geçerken sadece duvarları kalmış konutlarda yaşayan insanları, verimli fakat ekilemeyen arazileri gördük ve kuşkusuz ki, bu bizi, eşbaşkanları çok üzdü ve duygusal yönde etkiledi. Şunu da söyleyeyim ki, bu etki, doğal olarak, duyduklarımızdan ve bize anlatılanlardan daha kuvvetliydi. Bu yüzden de bu defa Erivan`dan Hankendi`ye, Şuşa`ya, Fuzuli`ye giden yol güzergahını tercih etmemiz, muhtemelen doğru bir karardı. Zira «ne savaş, ne barış» durumunun kısa sürede barışçıl yoldan son bulması için kendi olanaklarımız çerçevesinde maksimum çabayı göstermek kararlılığı içindeyiz. Ben düşünüyorum ki, Sayın Cavanaugh`un anlattıkları bizim bakış açılarımız, üç eş başkanın bakış açılarıyla tam uyuşmaktadır. Bu konuda biz görüş birliği içindeyiz. Hiçkimse, güya bizim tutumlarımızda farklılıkların olduğuna ilişkin spekülasyonlar yapmaya kalkışmasın. Hayır, böyle birşey yok. Biz tek amaca ulaşmak - sorunun barışçıl yoldan çözümünü sağlamak için tek bir takım halinde çalışıyoruz. Haydar Aliyeviç, Sizi bu konuda temin ederiz.
Haydar Aliyev: Teşekkür ederim.
Philippe De Suremain (AGİT Minsk Grubunun Fransalı Eşbaşkanı): Sayın Cumhurbaşkanı, Minsk Grubu eş başkanlarına gösterilen misafirperverlik için ben de Size şükranlarımı sunmak istiyorum. Bakü`ye gelmek her zaman bizim için bir zevktir, fakat biz buraya dinlenmeye değil, çalışmaya geldik. Dinlenmeyi daha sonraya bırakalım.
Haydar Aliyev: İnşallah tatile de gelirsiniz.
Philippe De Suremain: Biz burada şunu sergilemek isteriz, üç eşbaşkan bir bütün oluşturmaktadır ve onlar buraya kendi çalışmalarını- devlet başkanlarının özenle takip ettikleri çalışmayı gerçekleştirmek için gelmişler. Ülkelerin huzurlu bir ortamda ekonomik gelişme olanağını elde etmesi için biz sorunun barış yoluyla çözümünü sağlamaya çalışacağız. Bize umut veren gelişme, iki tarafın da sorunun görüşmeler yoluyla çözümü için çaba gösterdiklerini belirtiyor olmasıdır. Zira şu apaçık ortadadır ki, sorunun askeri yoldan çözümü bizi sadece çıkmaz duruma sokmakla kalmayacak, hem de daha büyük felaketlere neden olacaktır. Biz buraya herşeyi kendi gözlerimizle görmek için geldik. Dün yolda gelirken, aynı zamanda Fuzuli bölgesinden geçerken savaşın verdiği acıları gördük. Biz buraya gerçekten etkin bir çalışma içinde olduğumuzu ve uluslararası kamuoyunun bu soruna ilgisinin azalmadığını, onun olayların seyrini, bizim çalışmamızı özenle izlediğini sergilemek için geldik. Keza biz gördüklerimizi beraberimizde getirdiğimiz gazeteciler de görsünler ve bizim ülke toplumları da bu bölgede yaşananlardan haberdar olsunlar istiyorduk.
Ziyaretimiz sırasında şuna emin olduk, bu, şimdi gerçekten önemlidir. Biz emin olduk ki, şimdiki statüko kolayca bozulabilir ve yabancı yatırımcıların, uluslararası birliğin yardım için buraya gelmeleri ve etkin yardımlarda bulunabilmeleri için kısa sürede sorunun çözümünü sağlamak gerekiyor.
Tüm bu çalışmada zaman çok önemli bir etkendir. Biz Sizi temin ederiz ki, zorunlu olarak gördüğümüz yardımı yapmakta ve destek olmakta kararlıyız.
Sayın Cumhurbaşkanı, teşekkür ederim.
Haydar Aliyev: Teşekkür ederim.
Ben sizi dinleyerek ve son aylar içinde yaşanan süreçleri birkez daha hatırlayarak katiyetle söylüyorum ki, 1992 yılında kurulmuş olan Minsk Grubunun,- eğer belirli dönemleri, eş başkanların bulundukları dönemleri karşılaştırırsak, - Minsk Grubu eşbaşkanlarının bu sorunun çözümüne şimdiki kadar yoğun ilgisini ben önceleri hiç görmedim. Bu çok pozitif ve umut verici bir durumdur. Özellikle devlet başkanları Sayın George Bush, Sayın Vladimir Putin, Sayın Jacques Chirac bu konuya çok önem verdikleri için, kendi aralarında bu sorunu görüştükleri için ve eş başkanlara kesin talimatlarda bulundukları için ben düşünüyorum ki, AGİT tarafından eş başkan olarak atanmış bu üç büyük ülke ve bu anlaşmazlığın çözüme bağlanması için sorumluluk taşıyan ülkeler gerçekten bu sorunun çözümünde yeni bir aşamaya girmişler. Ben Başkan Vladimir Putin`le, Başkan George Bush`la ve Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile bu sene yaptığım bizzat görüşmelerde bu sorunun bizim açımızdan en önemli sorun olduğunu ifade ettim ve üç devlet başkanının da bu sorunun gerçek çözümünü bulmakta kararlı olduklarını anladım. Benim söylediğim bu yeni aşamayı nitelendiren temel faktör şudur ki, böyle bir durum, önceleri asla söz konusu olmamıştır.
Cumhurbaşkanları, örneğin, Başkan George Bush`un Devlet Başkanı Vladimir Putin`le bizzat görüşmesinde, Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Jacques Chirac`ın yaptığı görüşmede, - tüm dünyada pek çok sorun bulunmasına rağmen, - bu sorunu kendileri için çok önemli bularak tartışmış ve kendi temsilcilerine bir dizi talimatlar vermişler.
Ben önemli bir konuyu burada birkez daha vurgulamak istiyorum. Bu da şudur ki, eşbaşkanlar - Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, söz konusu ülkelerin devlet başkanları Vladimir Putin, George Bush, Jacques Chirac ve onların atadıkları heyetlerin hepsi aynı görüşteler ve hepsi kendi çabalarını birleştiriyorlar.
Ben bundan önceki, geçmiş dönemi hatırlıyorum. Biliyorsunuz, ben artık sekiz senedir bu sorunla ilgileniyorum.
Biz eş başkanlar arasında, devlet başkanları arasında ve onları temsil eden yetkili kişiler arasında benzer dayanışmayı daha önce hiç görmedik.
Belki de işte bu, sorunun şimdiye kadar çözülmemiş olmasının temel nedenlerinden biridir. Umarım, eşbaşkanlar arasında, yani devlet başkanlarını ve eş başkanları temsil eden ilgili şahıslar arasında bulunan bu sıcak ilişki bundan böyle daha da güçlenecek, üç ülke tek bir noktaya odaklanacaktır. Onlar sorunun adil çözümü için çalışacaklar.
Sizin bu güzergahı izleyerek Fuzuli rayonunu da ziyaret etmeniz ve oradan cephe hattını geçmeniz beni çok memnun etti. Bu bölgeler, yani Akdam da, Fuzuli de, Cebrayıl da, Zengilan da, Kubadlı da, Laçın da, Kelbecer de ve Şuşa dahil olmak üzere Dağlık Karabağ da - tüm bunlar Azerbaycan toprağının en güzel bölgeleridir. Vaktiyle orada yapılanlar yalnız bir sene, bir yüzyıl değil, pekçok yüzyıl sonucunda sağlanmıştır. Şimdi orada herşey tahrip edilmiştir.
Siz daha önceleri bu bölgeleri görmediniz. Oysa ben bunların hepsini görmüştüm. Orada yaşamış kişiler bunu benden daha iyi bilirler. Bir düşünün, eğer şimdi gidip onları ziyaret edersem, gözlerimin yaşını tutamam. Bir toprak iddiası için böyle bir savaşın çıkmasının acılı sonuçları işte budur. Düşünüyorum ki, bu anlaşmazlık çıktığında onu barış yoluyla çözmek mümkündü ve o dönemlerde onun bu tür yıkımlara yol açmasına izin verilmeyebilirdi. Fakat ne yazık ki, böyle bir trajedi yaşandı. Bir yandan insanlar yerlerinden zorla göç ettirildiler ve şimdi çadırlarda yaşıyorlar, öte yandan onların kuşaktan kuşağa aktararak kurup yaptıkları evler, herşey tahrip edidi.
Ben geçen Pazar aniden bizim deniz kenarındaki parka gittim. Yani bundan hiçkimsenin haberi yoktu, ben onu önceden planlamamıştm. Ben, sadece, Pazar günü - böyle bir kıyafette değildim, klasik bir tatil kıyafeti giymiştim - otomobilde giderken birden aklıma esti, otomobili durdurup parkı geziyim dedim. Tabii ki, insanlarla bu görüşmem hem benim için, hem de onlar için hem beklenmedikti, hem de çok iyi oldu. Parkın bir bölümünü gezdim. Parkta bir yerde tartı aleti koyduklarını, kişileri tarttıklarını gördüm. Tartı aleti de çok eskiydi. Ben bu tartıya çıktım, beni tartmasını söyledim. Tarttılar ve söylediler ki, benim kilom 79 kilogram 800 gramdır. Fakat bunu burada söylemekte amacım bu değildir. Ben bilmiyordum, meğerse beni tartan kişi bu ihtilaf sonucunda Akdam`dan göç etmek zorunda kalmıştır. Görüyor musunuz, o, böyle bir yolla burada ekmeğini kazanıyor. O, bana biraz zayıfladığımı, fakat endişelenmemem gerektiğini söyledi. İnşallah Şuşa`yı kurtardığımızda orada kebap yeriz, sen de kilo alırsın dedi. Doğrudur, ardından gazeteler bunu yazdılar. Tabii, ben burada kötü bir şey yapmadım. Ben bununla ne söylemek istiyorum? Bu kişi Akdamlıdır, fakat kalbinde Şuşa yaşıyor. Şuşa her Azeri için çok değerlidir. Şimdi bir düşünün, o, Akdam`da kendi evinin, kendi köyünün yıkıldığını gördüğünde, Şuşa`ya geri dönerken orayı da tahrip edilmiş olarak gördüğünde, ne kadar acılı bir duruma düşecektir.
Nitekim bu facia yaşandı ve buna son vermek gerekiyor. Biliyorsunuz, bu anlaşmazlığı görüşmeler yoluyla çözmek istiyoruz. Ben kendim de sizinle görüşmelerimde şunu hep söyledim, ben sorunun barış yoluyla çözümünden yanayım. Bu sorun çözülecek. Bu anlaşmazlık dokuz senedir sürüyor. Kişiler kötü koşullarda yaşıyorlar.
Siz Fuzuli bölgesini gördünüz. Fuzuli`de iki Horadiz var- birisi Horadiz köyü, ötekisi de Horadiz demiryolu istasyonudur. Horadiz demiryolu istasyonu bizim denetimimizdedir, ama Horadiz köyü işgal altındadır. Önce orayı da işgal etmişlerdi, sonra biz kurtardık. Birkaç senedir onarım işleri yapıyoruz, çoğu kişi oraya taşınmış, orada yaşıyor. Her halde onların ne kadar mutlu olduklarını gördünüz. Şimdiye kadar söz konusu bölgede bu kadar sayıda kişi yaşamamıştı. Onların hepsini oraya toprak çekiyor. Şimdi hep sorunu barışçıl yoldan çözeceğimizi ve bunu yapmamız gerektiğini söylüyoruz. Fakat bu konu sonsuza kadar böyle süremez.
Siz söylüyorsunuz ki, artık burada yer yer savaşalım, ne bileyim topraklarımızı savaş yoluyla kurtaralım diye çağrılar yapılıyor. Buna şaşırmamak lâzım, bu tür düşünceler tehlikelidir, fakat aynı zamanda doğaldır. Zira kişiler sorunun barış yoluyla çözülmediğini görüyorlar. Bu nedenle kişi, ben kendimi kurban vereyim de toprağımı kurtarayım diyor.
Ben, sizin de kendi faaliyetinizi artık pekiştirme zamanı geldiğini düşünüyorum. Azerbaycan Cumhurbaşkanı ile Ermenistan Cumhurbaşkanı arasında doğrudan görüşmeler yapıldı. Bunları değerlendirerek sorunu çözmek gerekiyor. Eğer sorunun çözümü bundan böyle de uzarsa, beklenmedik şeylerin ortaya çıkması doğaldır ve onun da önüne geçilmesi mümkün olmayabilir. Bu ise ikinci bir sıkıntıya neden olacaktır. Bu nedenle Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak ben, bizim hükümet sorunun barışçıl yoldan çözümünden yanayız. Biz bu ateşkes düzenini sürdüreceğiz.
Fakat Azerbaycan`da bir deyim var: bazen kişinin sabrı taştığında herşeyi unutuyor. Diyor ki, yeter artık, ya ölürüm, ya kalırım.
Ben yaptığınız işler için Size birkez daha teşekkür ederim. Şimdi biz sizinle bir azcık daha ayrıntılı bir görüşme yaparız diye düşünüyorum. Bundan böyle sizin sorunun çözümüne daha büyük katkılarda bulunacağınızı birkez daha umuyorum. Teşekkür ederim.

Bilgi notu

"Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in AGİT Minsk Grubu ‎eşbaşkanları Carey Cavanaugh (ABD), Nikolay Gribkov (Rusya), Philippe de Suremain ‎‎(Fransa), Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Birinci Yardımcısı Vyaçeslav Trubnikov ile ‎görüşmesinden" (12 Temmuz 2001 yılı, Cumhurbaşkanlığı Sarayı) belgesine ilişkin tarihi ‎vesika

Harita ve grafikler

Ermenistan - Azerbaycan Dağlık Karabağ sorunu‎