Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in AGİT Dönem Başkanı Bronislaw Geremek`in başkanlığındaki heyetle yaptığı görüşmeden - 25 Kasım 1998


 Haydar Aliyev: Sayın Bakan, Sayın Başkan!

Sayın konuklar!

Ben sizi Azerbaycan`da en içten duygularla selamlıyorum. Azerbaycan`a hoş geldiniz!

AGİT Dönem Başkanı Sn. Geremek`in başkanlığındaki AGİT heyetinin Azerbaycan`ı ziyareti ülkemizin yaşamında çok önemli bir olaydır. Azerbaycan AGİT`in çalışmalarına her zaman çok büyük önem veren bağımsız bir devlet olarak AGİT üyesi olmaktan çok memnundur. Biz ileride de AGİT`le işbirliği yaparak bu alanlarda Azerbaycan devletinin yapılanma sürecini ve ülkemizdeki sosyo-politik durumu AGİT normları düzeyine ulaştırmak istiyoruz.

Sayın Geremek Polonya Dışişleri Bakanı`dır ve Polonya ile Azerbaycan arasında dostluk, işbirliği ilişkileri oluşmuştur ve gelişmiştir. Bu ilişkilerin gelişmesi için 1997 yılı Ağustos ayında benim - Azerbaycan Cumhurbaşkanı`nın Polonya`ya resmi ziyareti sırasında çok faydalı çalışmalar yaptık ve Polonya ile Azerbaycan arasında birçok önemli belgelere imza atıldı. Bunun yanı sıra Polonya Cumhurbaşkanı Sayın Kwasniewski ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Polonya-Azerbaycan dostluk ilişkilerinin geliştirilmesi ile ilgili ortak deklarasyon imzaladılar.

Ben Cumhurbaşkanı Kwasniewski`yi Azerbaycan`a resmi ziyarete davet ettim ve biz onun 1999 yılında Azerbaycan`a yapacağı geziyi sabırsızlıkla bekliyoruz. Dilerim ki, Sayın Cumhurbaşkanı Kwasniewski ile beraber Sayın Bakan Geremek de Azerbaycan`ı tekrar ziyaret eder. Biz bugün bakanla yaptığımız başbaşa görüşmede Polonya-Azerbaycan ilişkileri ile ilgili çok kapsamlı bir görüş alışverişinde bulunduk. Ben pekçok konuda bilgiler verdim. Bizim vardığımız ortak kanı şöyle, Polonya ile Azerbaycan arasında ilişkiler iyi bir düzeydedir, başarılı bir biçimde gelişiyor ve bunların çok güzel bir geleceği var. Özellikle ekonomik ilişkileri geliştirmek için büyük olanaklar sunulmaktadır. Bunun yanı sıra ileride Polonya ve Azerbaycan arasında Azerbaycan petrolünün ve doğalgazının ihracı alanında çok verimli ilişkiler oluşabilir. Ben bugün şunu birkez daha söylüyorum ki, Azerbaycan, Ağustos 1997`de Varşova`da yaptığımız görüşmelere dayanarak bu doğrultuda kendi çalışmalarını sürdürecektir.

AGİT Dönem Başkanı Sayın Geremek ile baş başa görüşmelerimizin büyük bölümü Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ anlaşmazlığının AGİT çerçevesinde çözüme bağlanması konuları üzerine oldu. Biz AGİT`in bu alanda faaliyetini çok önemsiyoruz ve şimdiye kadar yapılan çalışmalara çok değer veriyoruz.

Altı sene önce, 1992 yılında AGİT Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığını, Dağlık Karabağ anlaşmazlığını barış yoluyla çözmek için kendi bünyesinde Minsk Grubunu oluşturmuştur. Geçtiğimiz yıllarda biz Minsk Grubu ile çok verimli işbirliği yaptık. AGİT hem Minsk Grubu çerçevesinde, hem de AGİT zirvelerinde ve dışişleri bakanlarının toplantılarında Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının barışçıl yoldan çözümlenmesi için çok çabalar harcamıştır.

Biz Aralık 1994`te AGİT`in Budapeşte Zirvesi`nde kabul edilen kararı Ermenistan-Azerbyacn anlaşmazlığının çözümü alanında ileriye atılan önemli bir adım olarak değerlendirdik. Aralık 1996`da AGİT Lizbon Zirvesi`nde Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının barış yoluyla çözümlenmesi için ilkeler saptandı. Bizim kanaatimizce, Minsk Grubu eşbaşkanları bu ilkelerin temelinde büyük barış anlaşmasının hazırlanmasını sağlayabilirler.

Ne yazık ki, AGİT Lizbon Zirvesi`nden sonra Minsk Grubu eşbaşkanları - Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa pek etkin çalışmalar yapmadılar, işler bizim istediğimiz şekilde ilerlemedi. Fakat bununla birlikte Haziran 1997`de Minsk Grubu eşbaşkanları Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının çözüme bağlanması için önerilerde bulundular ve biz bu önerileri ilkesel olarak kabul ettik. Ermenistan tarafı bu önerileri tasvip etmediği için Minsk Grubu eşbaşkanları Eylül 1997`de yeni öneriler sundular. Bu öneriler sorunun iki aşamada çözümünü öngörüyordu. Biz bu önerileri de ilkesel olarak kabul ettik. Eylül-Ekim aylarında Ermenistan tarafının da bunu ilkesel olarak kabul ettiği yönünde bilgiler geldi. Fakat sonra bu önerileri gerçekleştirmek mümkün olmadı. Ermenistan yönetiminde yaşanan olaylar ve diğer nedenler yüzünden Minsk Grubu eşbaşkanlarının çalışmaları belli oranda kesintiye uğradı.

Fakat biz Minsk Grubu eşbaşkanlarına önerilerin gerçekleştirilmesi için sürekli çağrılar yaptık, ricalarda bulunduk. Minsk Grubu eşbaşkanları da bize yeni öneriler hazırlayıp sunacakları yönünde vaatlerde bulundular.

Bu sene, 9 Kasım 1998 tarihinde Minsk Grubu eşbaşkanları - Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa temsilcileri Azerbaycan`ı ziyaret ettiler ve sorunun çözüme bağlanması için yeni öneriler sundular. Biz bu önerileri büyük bir titizlikle, özenle inceledik, onlara büyük bir sorumlulukla yaklaştık. Fakat 9 Kasım`da akşamleyin Minsk Grubu eşbaşkanlarına bu önerilerin Azerbaycan tarafından kabul edilemeyeceği yönünde bir açıklamada bulunduk.

Biz, Minsk Grubu eşbaşkanlarına onların sundukları yeni önerileri neden kabul edemediğimizi de izah ettik. Yani biz şu yeni ilkeyi kabul edemiyoruz. Onlar da bize bu düşüncelerimizi göz önünde bulunduracaklarına söz verdiler. Ardından Minsk Grubu eşbaşkanları Ermenistan`ı ziyaret ettiler. Gelen bilgilerden şunu anladık ki, Ermenistan tarafı bu önerileri ilkesel olarak kabul etmiştir. Biz 9 Kasım`da sözlü olarak verdiğimiz cevabın yanı sıra, 19 Kasım tarihinde Minsk Grubu eşbaşkanlarına bu öneriler hakkındaki görüşümüzü resmen, yazılı olarak bildirdik.

Sayın Bakan Geremek ile baş başa görüşmemizde bu konu üzerine çok kapsamlı görüş alışverişi yaptık. Ben sayın başkana, bakana Azerbaycan`ın neden bu önerileri kabul edemeyeceği ile ilgili çok detaylı bilgiler verdim.

Bugün burada çok kalabalık heyet, basın mensupları bulunuyor. Bu yüzden de ben bizim o önerileri neden kabul edemediğimizi açıklamak istiyorum.

Bilindiği üzere, anlaşmazlığın çözüme kavuşması için AGİT Lizbon Zirvesi`nde ilkeler tespit edilmiştir. O ilkelerden biri de Dağlık Karabağ`a Azerbaycan devletinin sınırları içinde en geniş özerklik hakkının, statüsünün verilmesidir. Biz bu ilkeyi kabul ettik, yani hükümet, devlet, Azerbaycan Cumhurbaşkanı bunu onayladı. Fakat toplumda herkes aynı görüşte değildir. Azerbaycan kamuoyunda birçokları bunu kabul etmememiz gerektiğini düşünüyor ve bu nedenle de bizim görüşümüze karşı muhalif tavır sergiliyorlar.

Fakat bunlara rağmen, biz durumdan kurtulmak, bölgemizde barışı sağlamak ve topraklarımızın işgal altındaki bölümünü kurtarmak, - ki Azerbaycan topraklarının yüzde 20`si Ermenistan silahlı kuvvetlerinin işgali altındadır - işgal edilmiş topraklardan zorla göç ettirilmiş bir milyon Azerinin, Azerbaycan vatandaşlarının kendi yerlerine, yurtlarına geri dönmesi için taviz vererek bu ilkeyi onayladık. Biz bu konuyu Minsk Grubu eşbaşkanları ile defalarca görüştük, Ermenistan yöneticileri ile görüştük. Ben şunu bugün de söylüyorum, eğer biz Dağlık Karabağ`a özeklik statüsü verilmesini kabul ediyorsak, dünyada, uluslararası hukuk ilkelerinde mevcut en üstün statünün Dağlık Karabağ`a verilmesini de kabul edebiliriz. Fakat onun Azerbaycan`ın sınırları içinde bulunacağı kaydıyla.

Fakat şimdi sunulan yeni önerilerin temel ilkesi "ortak devlet" ilkesidir. Bu, Rusça söylendiğinde daha iyi anlaşılır - "obşeye qosudarstvo". Bunun örneği, ne uluslararası deneyimde, ne de uluslararası hukuk ilkelerinde mevcuttur. Bu, yeni icat edilmiş bir devlet biçimidir. Kuşkusuz ki, yeni icat edilen herşey iyi olmalıdır. Bu nedenle ben bunu yeni bulunduğu ve şimdiye kadar hiçbir yerde uygulanmadığı için kötülemek istemiyorum. Konu bunun anlamı ile ilgili. İşte onun anlamı da şudur: "ortak devlet". Sunulan önerilerden şu anlaşılıyor,- orada aynen böyle yazılmıştır,- "Dağlık Karabağ Cumhuriyeti" Azerbaycan ile birlikte "ortak devlet" kuruyor.

Bilindiği üzere, Azerbaycan devleti varlığını südürüyor. Azerbaycan 1991 senesinde bağımsızlığını kazanmış ve bağımsız bir devlet olarak ululslararası örgütlerce tanınmış, keza AGİT`te temsil edilmiştir. Fakat bu öneriden şu anlam çıkıyor ki, güya Azerbaycan henüz mevcut olmayan "Dağlık Karabağ Cumhuriyeti"ni tanımalıdır - fiili anlamda orada birşeyler var, fakat bir cumhuriyet gibi onu kimse tanımamıştır, biz de tanımamışız,- ve biz onunla birlikte "ortak devlet" kurmalıyız.

Burada da eleştirilecek çok madde var, fakat bizim temel itirazımız buna yöneliktir. Biz Azerbaycan`ın dünyada bağımsız bir devlet olarak tanındığı bir dönemde kendi içinde, topraklarında, bir takım nedenler yüzünden ve Ermenistan`ın Azerbaycan`a yaptığı askeri saldırı, Azerbaycan`a yönelik uygulanan işgal politikası sonucu belli bir özgürlük kazanmış Dağlık Karabağ`ın Azerbaycan ile birlikte bir devlet kurmasını kabul edemeyiz . Bu öneri Azerbaycan devletinin, Azerbaycan halkının ulusal çıkarlarına aykırı bir öneridir. Ben Minsk Grubu eşbaşkanlarının bizimle birkaç yıl işbirliği yaparak, şimdi durup dururken Azerbaycan`ın asla kabul edemeyeceği bir öneri sunmalarına çok şaşırıyorum. Birilerinin, nedense, ne pahasına olursa olsun, güya bu sorunu çözmek istediği yönünde bir düşünce oluşuyor. Son on yılda, Ermenistan`ın Azerbaycan`a yönelik saldırısının başlamasından şimdiye kadar Azerbaycan`ın uğradığı zararlara, ülkemizin yaşamında gelişen olaylara tanık olan birisinin ve Azerbaycan`ın büyük sıkıntılarla karşılaştığını görenlerin Azerbaycan`a karşı böyle davranmamaları gerekir.

Doğru, bazı nedenlerden dolayı Ermenistan silahlı kuvvetleri Azerbaycan topraklarının yüzde 20`sini işgal etmiştir. Bunun sonucunda hem işgal altındaki bölgelerde Azerbaycan`ın zenginlikleri tahrip edilmiştir, üstelik oradan - bu topraklardan zorla göç ettirilmiş bir milyondan fazla kişi altı senedir çadırlarda, zorlu koşullar altında yaşıyor. Azerbaycan`ın bir parçası olan Dağlık Karabağ Ermenistan tarafından işgal edilmiş, nitekim Ermenistan`a bağlanmıştır. Bu da günümüzün gerçekleridir. Fakat tüm bunlar askeri saldırı sonucunda olmuştur. Bu, güçlünün güçsüze zarar vermesi sonucunda olmuştur ve bilindiği üzere, birçok devletlerin Ermenistan`a doğrudan yardımı ve desteği sonucunda yaşanmıştır.

Evet, Azerbaycan bu tür yaralar almıştır. Fakat Azerbaycan asla kendi toprağının herhangi bir bölümünü diğer devlete veremez. Azerbaycan`ın toprak bütünlüğü uluslararası hukuk ilkeleri, keza AGİT ilkelerince düzenleniyor ve düzenlenmelidir. Toprak bütünlüğü bir formalite niteliğinde değil, gerçekçi nitelik, egemenlik niteliği taşımalıdır. Azerbaycan`ın toprak bütünlüğünün bozulması, topraklarının yüzde 20`sinin işgal edilmesi ve işgal ordusunun denetiminde bulunması sadece Azerbaycan`ı değil, tüm dünya kamuoyunu, keza AGİT`in tüm üyelerini kaygılandırmalıdır. Özellikle AGİT Minsk Gubu üyelerinin, Minsk Grubu eşbaşkanlarının bu çalışmalara büyük sorumlulukla yaklaşmaları gerekir.

Bu nedenle de biz bu önerileri kabul edemeyiz. Doğru, biz savaşın bitmesini, barışın sağlanmasını istiyoruz. Biz 1994 yılında ateşkes anlaşmasını imzaladık. Dört buçuk senedir, ateşkes düzenini uyguluyoruz ve bugün şunu birkez daha söylüyorum ki, biz ateşkes düzenini sürdüreceğiz. Bunların hepsi geçici nitelik taşımaktadır diye düşünüyoruz. Biz Azerbaycan`ın işgal edilmiş topraklarının kurtarılacağından, Azeri vatandaşlarının kendi yerlerine, yurtlarına geri döneceklerinden, Azerbaycan`ın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanacağından ve Dağlık Karabağ`ın da Azerbaycan`ın sınırları içinde en geniş özerklik statüsünü alması ile bölgede normal yaşama geçileceğinden kuşku duymuyoruz. Biz buna inanıyoruz. Fakat biz bu sorunu çözmek için önerilen bu yolları kabul edemeyiz.

Güya bu öneri üzerinde önce Azerbaycan ile bir anlaşmaya varıldığı yönünde bazı yorumlar yapıyorlar. Bu, gerçeği yansıtmayan bir haberdir. Dün Rusya Dışişleri Bakanı Sayın İvanov bana telefon etti. O, bana şunu söyledi ki, Minsk Grubu eşbaşkanları bu önerilerle ilgili ona bilgi verirken güya Azerbaycan tarafının bunu memnunlukla karşıladığını ve kabul edeceğini anlatmışlar. Ben ona tüm bunların yanlış olduğunu söyledim. Bu öneriler konusunda Azerbaycan tarafı ile asla bir uzlaşma sağlanmamıştır. Biz bu önerileri 9 Kasım`da aldık ve hemen kendi tutumumuzu açıkladık, kendi cevabımzı verdik.

Ben bu konularla ilgili AGİT Başkanı`na, Dışişleri Bakanı Sayın Geremek`e detaylı bilgiler verdim. Belki de bunları ona tekrar anlatmış gibi oluyorum. Fakat bunları burada söylemek zorundayım. Sayın Geremek, ben sizden rica ettim ve birkez daha rica ediyorum, Azerbaycan`ın bu sorununa büyük bir titizlikle ve özenle yaklaşın. Biz bu önerileri kabul edemeyiz, şimdiye kadar bizim kabul etmeyip, Ermenistan`ın kabul ettiği veya Ermenistan`ın onaylamayıp bizim onayladığımız pekçok öneriler oldu. Minsk Grubu ise bunların ardından kendi çalışmalarını sürdürdü. Fakat şimdi, AGİT dışişleri bakanlarının 2 Aralık`ta Oslo`da yapılacak zirve toplantısı öncesinde böyle bir öneri sunarak bizi zor durumda bırakmak haksızlıktır. Umarım, Minsk Grubu üyeleri, AGİT üyeleri, özellikle AGİT Dönem Başkanı Sayın Geremek bizim düşüncelerimizi titizlikle, özenle değerlendirecekler. Teşekkür ederim.

Bronislaw Geremek: Sayın Cumhurbaşkanı, bundan önceki görüşme ve şimdiki görüşme sırasında sergilediğiniz tutum için Size şükranlarımı sunuyorum. Benim dönem başkanlığı yaptığım süre içinde Azerbaycan`a gelen AGİT heyeti herşeyden önce bu ülkede barışa ve istikrara bağlılığını göstermek için gelmiştir. AGİT heyeti buraya Azerbyacan halkının içinde düştüğü durumu, çektiği acıları anladığını belirtmek için gelmiştir. Biz bu sorunu gerçekten anlıyoruz, onu hissediyoruz. Bu sorunun çözüme bağlanması için bu zorlukların bilincinde olmak gerçekten önemlidir.

Sayın Cumhrubaşkanı, ben şöyle bir kanıya vardım, Sizin ülkeye barış lazım. Bu öyle bir barış olmalı ki, her iki tarafın çıkarları gözetilsin. Dağlık Karabağ ermenilerinin milli kimliği korunsun, bunun yanı sıra Azerbaycan`ın işgal edilmiş toprakları geri verilsin, Azerbaycan`ın göçmen ve mültecilerinin kendi yerlerine geri dönme olanağı sağlansın. Ben tam eminim, AGİT bu sorunun çözümünde tüm gücünü ortaya koyacak, barışın, istikrarın ve adaletin sağlanması için kendi yardımını sürdürecektir.

Sayın Cumhurbaşkanı, biraz önce Siz Minsk Grubu eşbaşkanlarının son önerilerine yönelik tutumunuzu açıkladınız. AGİT Dönem Başkanı olarak ben sizin söylediklerinizin hepsini dikkate alacağım. Sizin barış için çalışmalarınızı sürdüreceğiniz, Minsk Grubunun çabalarını desteklediğiniz ve ateşkes düzeninin sürdürüleceği hakkında sözlerinizi ben büyük memnuniyetle dinledim. Anlıyorum, siz bu ihitlaf tarafları arasındaki gelecek görüşmelerin planını Minsk Grubu çerçevesinde görüyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı, benim kanaatimce, biz hepimiz barış görüşmelerinin yeniden yapılmasına yönelik koşulların sağlanması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Polonya Dışişleri Bakanı olarak ise şunu söylemek isterim ki, Sizin Polonya`yı resmi ziyaretiniz çok iyi sonuçlar verdi. Umarım, Cumhurbaşkanı Kwasniewski`nin Azerbaycan gezisi sağlanmış diyalogun devamı niteliğini taşıyacak ve artık oluşmuş ilişkileri - kültürel, politik ve ekonomik ilişkileri yeni düzeye ulaştıracaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı, izninizle ben bir kaç özel konuya değinmek isterim. Fakat bu konuların basın mensupları olmadan görüşülmesi daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

"AZERBAYCAN" Gazetesi, 28 Kasım 1998 yılı.