Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev`in uluslararası örgüt temsilcileri ile görüşmesi - 6 Ocak 2001


scotch egg
scotch egg
temp-thumb
temp-thumb

Haydar Aliyev: Sayın konuklar, ben sizi Azerbaycan`da selamlıyorum. Belki Azerbaycan`da bu kadar çok sayıda çeşitli ülke parlamento üyesi, yahut büyükelçisi birarada olmamıştır. Ben Avrupa`da bizim ülkemize, halkımıza yönelik ilginin giderek arttığını görüyorum. Sanırım, ihtimam da artmaktadır. Bu nedenle ben sizinle görüşmeden çok memnunum.

Sizin hangi amaçla geldiğiniz bellidir. Biz bu konuyu sizinle önceler görüştük. Önceki görüşmede konunun tekrar görüşülmesi üzerinde anlaştık. Şimdi zaman gelip çattı. Siz Azerbaycan`dasınız. Biz de sizin ziyaretinizle ilgili olarak ve genel anlamda tekrar parlamento seçimlerinin yapılması konusunda çok iş yaptık. Sanırım, yarın bu çalışmaların sonucunu izleyebileceksiniz. Buyurun, sizi dinliyorum.

Paula Kokkonen: Sayın Cumhurbaşkanı, bizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Maalesef, geçen sefer, aralık ayında burada bulunduğum sırada son görüşmeye katılamadım. Fakat Azerbaycan`ı tekrar ziyaret etmekten dolayı çok memnunum. Burada meslektaşlarımla beraber olmaktan, görüşmemizden çok memnunuz. Birbirimizle sohbet ederken Azerbaycan'ın sanki "NOKİA" cep telefonuna benzediğini söyledik. Burada insanları birbirine bağlıyor, biraraya getiriyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, biz tekrar seçimlerin, gerçekten, ileriye yönelik bir adım, gelişme olduğunu gözlemledik. Azerbaycan`ın bu adımlarını desteklemek ve batılı kurumlara entegrasyonunu pekiştirmek amacıyla biz Sizin ülkenize geldik. Demokrasinin kurulması işbirliği demektir. Bu işbirliği, hem devletler arasında hem devletin kendi içinde sağlanan bir işbirliğidir.

Sayın Cumhurbaşkanı, haberimiz var - Siz, seçimlerde yolsuzluğun olmaması, herşeyin açık, saydam bir ortamda yapılması için yönetim makamlarına ilgili talimatlar vermişsiniz. Biliyoruz ki, Sayın Penahov da bu talimatı ilgili makamlara iletmiştir. Yine belki bir takım eksiklikler olur diye biz biraz endişe ve kaygı duyuyoruz.

Andreas Gross(Avropa Konseyi Parlamenterler Meclisi Seçimleri İzleme Özel Komite Başkanı): Sayın Cumhurbaşkanı, bize zaman ayırdığınız için ben de Size şükranlarımı sunmak istiyorum. Seçim bölgelerinin hiç olmazsa,bir kısmında tekrar seçimlerin yapılması ile ilgili aldığınız kararı biz iyi niyetle atılmış ve gelişmeye yönelik bir adım olarak değerlendirdik. Böyle bir adımın atılmasına bizim de katkımız, toplumda bulunan güçler arasında karşılıklı güvenin pekiştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak, yardım etmekti. Fakat şu kısa süre zarfındaki gözlemlerimiz toplumda beklediğimiz güvenin tam anlamıyla sağlanamadığı düşüncesine sevk etti. Sayın Cumhurbaşkanı, bu nedenle ben Size şöyle bir soru sormak istiyorum: Seçime bir gün kalsa da, toplumdaki güçler arasında karşılıklı güveni sağlamak pek mümkün olmamıştır, Siz bunu nasıl açıklardınız?

Haydar Aliyev: Ben bunu anlamıyorum. Düşüncenizi biraz netleştirin.

Andreas Gross: Bü tür önemli bir eylemin yapıldığı ülkelerde, genelde, seçimlerin göstergeleri olan toplumsal tartışmaları, seçim kampanyaları gibi oluşumlar gözlemlenir. Böyle günlerin yaşandığı ülkelerde insanlar, genelde, Pazar günü sandık başına gidip oy kullanma düşüncesine yoğunlaşmış olurlar. Muhalif ve de herhangi başka bir görüşü savunmak demokrasi için en tehlikeli durum değildir. Demokrasi için en tehlikeli durum ilgisizliktir.

Temsilcilerimizin bir kısmı iki hafta, bir kısmı ise bir haftadır Azerbaycan`da bulunyorlar. Biz burada kamuoyunda seçimlerle ilgili yoğun çalışmaları görüyoruz. Doğru, bazı partiler bu seçimlere katılıyor, bazıları katılmıyorlar. Ne var ki onların katılması için biz de bir takım girişimlerde bulunduk, bu sürece katkıda bulunmaya çalıştık. Bazı partilerin ise tüm bu sürecin kendisine güvenleri kalmamıştır veya azdır. Sorum şu, Sizce, toplum ve siyasi partiler ülkede yaşanan bu süreçlere neden pek inanmıyorlar, güvenmiyorlar?

Haydar Aliyev: Şimdi anladım. Birincisi, ben sizin neyi kastettiğinizi bilmiyorum. Burada ayın 7`sinde ülke genelinde değil, yalnız münferit bölgelerde, 11 bölgede seçimler yapılıyor. Siz biliyorsunuz, seçim yasası, genel seçimlere katılan partilerin yahut bağımsız adayların kendi seçim propaganda çalışmalarını organize etmelerini ve yapmalarını öngörüyor. Bunun için onlar basından faydalanırlar. Ve bunun yanı sıra bölgelerin kapsamında kendi seçim kampanyalarını yaparlar. Ben bu kampanyaların yapıldığını düşünüyorum. Fakat ülke genelinde bunu izlemek biraz zor oldu.

Zira bu, birincisi, bölgelerde çoğunluk sistemiyle yapılan seçimlerdir. Bana verilen bilgilere göre, her bölgede hem gerekli organizasyon çalışmaları düzenlenmiş, hem adaylar kendi seçmenleri ile görüşmelerde bulunmuş ve seçilmek için ilgili etkinlikleri yapmışlar. 11 bölgede bir yere ortalama 8 kişi aday olmuş. Yani, işte bu, insanların aktifliğini gösteriyor. Burada ilgisizliğin olduğunu söylemek için bir neden yok. Ben bazen izliyorum, adaylar televizyonda konuşuyorlar. Onlar devlet televizyonunda ücretsiz yayın sürelerinden yararlanıyorlar. Özel televizyonlarda ise, muhtemelen belli bir miktar para ödüyor ve konuşmalarını yapıyorlar. Ben burada özel televizyon temsilcilerini görüyorum, onlar da konuşmaların olduğunu biliyorlar. Birkez daha söylüyorum, bu ülke genelinde yapılan seçimler değil, ayrı ayrı bölgelerde münferit adayların seçilmesi için yapılan bir çalışmadır. Bu çalışmayı ise seçilmek için aday olmuş insanlar, öncelikle, kendileri yapıyorlar. Seçim kurulları ise onlara uygun koşulları sağlıyorlar. Devlet, yürütme organları bu çalışmalara müdahale edemez ve müdahele etmemeleri için birkez daha uyardık.

Ben söylediklerinizin ikinci kısmını, ne söylemek istediğinizi anlıyorum. Konu, bazı partilerin bu seçime katılmaktan vazgeçmesi ile ilgilidir. Örneğin, onlardan biri Müsavat Partisi ta başından seçimlere katılmaktan vazgeçmiştir. Milli İstiklal Partisi,- ki ben izliyorum, bizim gazeteler yazıyorlar, hergün özel televizyonda programlar yayınlanıyor,- bir gün seçime giriyoruz diyorlar, öbür gün gitmiyoruz diyorlar.

Bildiğim kadarıyla, muhtemelen medyadan edindiğim bilgiye göre, sonunda, onlar parti üyelerinden isteyen herkese seçime katılma fırsatını tanımışlar. Milli İstiklal Partisi`nin bizim tanıdığımız birçok aktif üyesi gelip seçim kuruluna dilekçe vermişler, imza toplamışlar, kaydolmuşlar ve seçilmek için birçok faaliyetlerde bulunmuşlar. Ancak ayın 4`de onlardan bazıları seçim kuruluna başvurarak seçimlere katılmaktan vazgeçtiklerini bildirmişler. Fakat hepsi değil. Milli İstiklal Partisi`nden 6 kişi seçimlere katılıyor. Halk Cephesi Partisi`nden 4 kişi, Yurttaş Partisi`nden 1 kişi katılıyor. Bir kişi Sosyal Demokrat Partisi`nden katılıyor. Ben muhalefet partilerini söylüyorum. Fakat merkez partiler var ki, onlar ne muhalefet, ne iktidar konumundalar. Onların da temsilcileri katılıyorlar. Biz herhangi partiyi daha fazla sayıda kişiyi aday göstermesi için zorlayamayız.

Örneğin, Milli İstiklal Partisi`nin çok tanıdık, saygın yöneticilerinden biri olan Şadman Hüseynov, 7 sayılı seçim bölgesine dilekçe ile başvurmuş, imza toplamış, adaylığı kabul edilmişti. Hatta pankartlarını bile getirmişti. Ancak ayın 4`de gelip partisinin bir karar aldığını ve adaylıktan çekildiğini söylemiş. Nedenini sormuşlar. Diyor ki, parti böyle bir karar almıştır. Ben bunu ayın 4`de akşam duyduğumda çok üzüldüm. Zira o kişi dört sene boyunca, biz Avrupa Konseyi`ne aday olduğumuz andan bu yana Azerbaycan heyetinin üyesi oldu ve üstelik orada çok etkin çalışmalarda bulundu. Ne var ki şimdi biz ona ne bir baskı yapar ne onu zorlayabiliriz.

Genel olarak bakıldığında, birçok adaylar bağımsızdırlar, hiçbir partiye üye değiller. Ancak siz biliyorsunuz, Azerbaycan`da partiler tüm nüfusu temsil etmiyorlar. Nüfusun çoğu bağımsızdır. Hiçbir parti üyesi değil ve hiçbir parti ile bağlantısı yoktur. Milletvekili adaylarından 49`u bağımsızdır. Yani, biz bu konulara müdahale edemeyiz. Onun için ben nüfusun kayıtsız olduğunu sanmıyorum.

Bir unsuru da hesaba katmak gerekir, genel seçim yapıldığında birkaç ay tüm ülkede tanıtım çalışmaları yapılır. Partiler kendi tanıtımlarını, bağımsız milletvekilleri ise kendi propagandalarını yaparlar. Bu, nufusun hemen hemen büyük bir bölümünü kapsar. Fakat şimdi örneğin Yasamal İlçesi'ndeki 7 sayılı bölgede beş-altı aday var. Orada veya Hatai İlçesi'nde, Sabuncu İlçesin`de - ki ben Bakü`yü kastediyorum - pek kimse seçimlerle ilgilenmiyor. Bizde çoğunluk sisteminin uygulandığı 100 bölge bulunuyor. İki durum sözkonusu, bir 5 Kasım`da olduğu gibi bölgelerin hepsinde seçimlerin yapılması, bir diğeri sadece 11 bölgede yapılması. Tabii, sonuncusu tüm ülkenin sorunu niteliğinde olamaz. Zira herhangi ilçede insanların bir başka bölgede yapılan seçimden haberleri olmayabilir. Fakat bana verilen bilgilerin ışığında adayların çok etkin bir çalışma yaptıklarını biliyorum. Bazıları da, söylediğim üzere, önce adaylığını koymuş, kaydolmuş, daha sonra adaylıktan çekilmiştir. Şu durumda hiçbir şey yapılamaz.

Paula Kokkonen: Sayın Cumhurbaşkanı, izninizle, önce büyükelçiler konuşsun, ardından sözü Avrupa Konseyi Azerbaycan raportörüne bırakalım.

Pietro Ercole AGO (Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi AGO Gözlem Grubunun Başkanı, Avrupa Konseyi`nde İtalyan Büyükelçi): Sayın Cumhurbaşkanı, ben de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi AGO Gözlem Grubu adına, büyükelçilerin bir temsilcisi olarak Size bir şeyler söylemek istiyorum. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Delegasyonu'nun, AGİT ve Avrupa Konseyi Parlamanterler Meclisi delegasyonlarının işbirliği yaparak bu seçimleri izlemiş olmalarını görmekten son derece memnunuz.

Geçen sene Haziran ayında - ki o sırada İtalya, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin dönem başkanlığını yürütüyordu - ülkemizin bakanı ile beraber Sizin bölgeyi ziyaret ettik. Amacımız bölgedeki durum, bilhassa Azerbaycan ve Ermenistan`ın Avrupa Konseyi`ne üye olarak alınması ile ilgili AKPM için bir rapor hazırlamaktı.

Sayın Cumhurbaşkanı, bildiğiniz üzere, İtalya, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını yürüttüğü sırada Azerbaycan ve Ermenistan`ın en kısa zamanda Avrupa Konseyi`ne üye olarak alınması için elinden gelen çabayı gösterdi. Fakat Azerbaycan`da 5 Kasım seçimlerinin sonucu tatmin edici bulunmadığı için Avrupa Konseyi`nde yapılan müzaerelerde şu kanıya vardılar ki, söz konusu ülkelerin Avrupa Konseyi`ne üyeliği iki aşamada gerçekleşsin. Bakanlar Komitesi`nin son toplantısında, her iki ülkenin Avrupa Konseyi üyeliğine davet edilmesi ve bunun Ocak ayında imza töreninde belgelendirilmesi kararı alındı.

Bu kararı belgeletmek için 13 ülkenin temsilcilerinden ibaret gözlem grubu oluşturuldu ve bu grubun başkanlığını ben yürütüyorum. Amacımız, bu ülkeyi ziyaret ederek buradaki durumla ilgili rapor hazırlamak ve Bakanlar Komitesi`nin 17 Ocak'ta yapılacak toplantısında onlara tavsiyede bulunmaktır. Eğer herşey yolunda giderse, AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu`nun olumlu görüşünü alırsak ve onlar tekrar seçimlerin iyi geçtiğini ifade ederlerse, o halde biz Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi`ne, ocak ayının son haftasında yapılacak olan AKPM toplantısında Azerbaycan ve Ermenistan`ın AK`ye üye alınmasını resmen onaylamalarını tavsiye edeceğiz.

Sayın Cumhurbaşkanı, şunu da belirtmek isterim ki, Sizin hükümetinizin temsilcisi sayın Araz Azimov Strasbourg`a gelerek, bizimle ve sayın Gross ile, aynı şekilde AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu yöneticileri ile görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler sonucunda yaptığımız ortak istişarelerin ardından biz şu görüşe vardık, Azerbaycan Hükümeti 5 Kasım seçimlerinden sonra bir takım eksikliklerin giderilmesi yönünde gerekli adımları atmıştır. Onun için böyle bir delegasyonla Azerbaycan`ı ziyaret etme kararını aldık. Böyle olmakla birlikte Sayın Gross`un ifade ettiği üzere, bizim hala bazı endişelerimiz bulunmaktadır.

Kuşkusuz ki, biz seçimlere tüm muhalif partilerin katılmasını isteriz. Bazı muhalif partilerin seçimlere katılmamasına ilişkin yaptığınız açıklamayı göz önünde bulunduracağız. Belki bu partiler parlamento seçimlerine katılmamayı kendi stratejilerinin bir parçası olarak belirlemiş olabilirler.

Biz Azerbaycan Merkez Seçim Kurulu Başkanı ile yaptığımız görüşmeden memnun kaldık. 11 seçim bölgesinin her birinden, hiç olmazsa, birer muhalefet temsilcisinin aday olduğuna ilişkin tatminkar bir bilgi aldık. Yani muhalefet temsilcileri de katılıyorlar. Bu da çoğulculuğun bir göstergesidir. Bununla birlikte, seçimlerin özgür, adil olması ve 5 Kasım`da gözlemlemiş oluğumuz ciddi kusurların bu defa tekrarlanmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Şunu belirtmek isterim, muhalif parti temsilcileri dahil tüm Azerbaycan toplumu Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne üye olmasını yüce bir amacı olarak belirlemiştir ve biz bunu memnuniyetle karşıladık. Onlar da Azerbaycan'ın Avrupa Konseyi'ne üye olarak alınmasını istiyorlar. Onun için bu konunun, yani Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi üyeliğine alınmasını tüm toplumun dileği ve isteği olduğunu düşünüyoruz.

Bizim diğer endişemiz nüfusun seçimlere katılımı ile ilgilidir. Başka bir deyimle, endişemiz yüzde 25 sınırının aşılamamış olmasıdır. Böyle olursa, yani bir takım seçim çevrelerinde seçmenlerin yüzde 25`i seçime katılmazsa, o zaman bu bölgelerde seçimin sonuçları iptal edilmelidir.

Birkez daha söylemek isterim ki, umarız, burada bulunan Avrupa Konseyi, AGİT Parlamenterler Meclisi temsilcilerinin onayından sonra, yani gözlemcilerin görüşünü aldıktan sonra, muhalefetin de, kısmen olsa bile, bu seçimlere katılması göz önüne alınarak, Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne üye olması ile ilgili olumlu tavisyede bulunabileceğiz. Özellikle belirtirim ki, Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne üyeliğini sağlamak halihazırda önümüzdeki amacımız olsa da, bu, yalnız başlangıç noktasıdır. Yani Azerbaycan ile Avrupa Konseyi arasındaki işbirliğinin başlangıcıdır. Umarız, bu işbirliği sayesinde Avrupa Konseyi`nin tecrübeleri ile Azerbaycan`da demokrasinin derinleşmesi için ortak girişimlerde bulunarak bunu başaracağız.

Birkez daha beyan etmek isterim ki, Sizin hükümetiniz işbirliği, demokratik toplumun kurulması çizgisini başarıyla uygulamıştır.

Haydar Aliyev: Sayın Büyükelçi, teşekkür ederim. Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne üye olma süreci hakkında, ülkenizin Avrupa Konseyi`ne dönem başkanlığı sırasında yapılan çalışmalar hakkında verdiğiniz geniş bilgi beni çok memnun etti. Mamafih biz bu süreç boyunca çeşitli komitelerde, komisyonlarda Azerbaycan'a yönelik adaletsiz şeyler söylendiğini düşünüyoruz. Biz eksikliklerimizle ilgili tüm haklı düşünceleri kabul ediyoruz. Fakat haksız yorumlar, tabii ki, bizi endişelendiriyor ve bunları kabul edemeyiz. Bu süreç boyunca biz hep bildirdik ve bugün de bildiriyoruz, Azerbaycan, Avrupa Konseyi`ne üye olmak istiyor. Siz de Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi`ne üye olmasını istediğinizi söylüyorsunuz. Azerbaycan, bu süre zarfında, adaylığı döneminde Avrupa Konseyi'ne katılma isteğini hep kanıtlamıştır.

Biz iyi biliyoruz ki, Avrupa Konseyi`nin temel ilkesi demokrasidir. Azerbaycan`da biz demokratik bir düzen kuruyoruz, ülkemizde demokratik, laik hukuk devleti kuruluyor. Tüm alanlarda reformlar uygulanıyor. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü tam sağlanmıştr. Azerbaycan`da vicdan özgürlüğü, etnik köken ve ırk ayrımı yapılmaksızın insanlara eşit haklar da sağlanmıştır. Tabii ki, seçimler de bu demokrasi sürecinin bir parçasıdır. Eğer biz Avrupa Konseyi`ne üye olmak istiyorsak, demek ki, Avrupa Konseyi`nin temel ilkelerinin hepsine uymaya çalışıyoruz ve çalışmalıyız. Bu çalışmada bazı şeyler oluyor, bazıları olmuyor.

Siz kendiniz söylediniz, Avrupa Konseyi`ne katılım süreci iki aşamadan oluşuyor. Katılma isteğinin yanı sıra biz kendi sorumluluğumuzun da bilincindeyiz. Biz bu nedenle demokrasi birikimini daha iyi benimsemek, demokratik yapılanma sürecini hızla geliştirmek istiyoruz.

Tabii ki, 5 Kasım seçimlerinde eksiklikler olmuştur. O eksikliklerden dolayı Merkez Seçim Kurulu ve Anayasa Mahkemesi 11 bölgede seçimlerin sonuçlarını yetersiz bulmuştur. Fakat genel olarak seçimlere negatif bir değer biçmek doğru değil. Ben bunu asla kabul edemem. Eğer siz, mutlaka muhelefetten çok sayıda kişi katılmalı diye düşünüyorsanız, - onlar ne kadar oy kazanmışlarsa o kadar sandalye almışlar. Ne var ki bazı muhalif partiler, devlete, hükümete, iktidara kendi istekleri dayatmak ve bunları uygulamak istiyorlar. İşte bu yüzden şimdi bazı partiler çeşit çeşit manevralar deniyorlar.

Sebep ne? Azerbaycan`da seçimler gerçekleşmesin, Azerbaycan Parlamentosu yasal olmasın falan. Bu amaçları gerçekleştirmek istiyorlar. Son yıllarda büyük zorluklar pahasına kazandığımız sosyopolitik istikrarı bozmak ve bunu da şahsi amaçları için kullanmak istiyorlar. 11 bölgenin her birinden 2-3 kişiyi aday göstermelerine kim engel oluyor. Üstelik, şu 11 bölgede yapılacak seçimlerin özel denetim altında olacağını biliyorlar. Böylesine özel denetim altında yapılan seçimlere katılmak gerekir. Ne var ki onlar bunu da yapmıyorlar. Ben onların kendilerine güvenmedikleri konusuna gelmiyorum bile. Siz her partinin anlattıkları kadar büyük sosyal desteğe sahip olduğu düşüncesine boş yere inanmayın.

Sayın Büyükelçi, siz bu konunun, yani Azerbaycan ve Ermenistan`ın üyeliğinin ertelendiğini söylediniz. Biz de bunu kabul ettik. Buna karşı çıkmaya hakkımız yok. Siz bilirsiniz. Bana verilen bilgiye göre, şimdi 11 bölgede seçimlerin yapılması için iktidar makamları, Merkez Seçim Kurulu ve bölge seçim kurulları tarafından gerekli çalışmalar yapılmıştır. Siz de - üst düzey büyükelçiler, çok deneyimli parlamento üyeleri bunu izlemeye geldiniz. Çok güzel. İzleyin, daha sonra bir yargıya varın. Fakat önceden bunun böyle olduğunu veya olmadığını söylemek - ben buna anlam veremiyorum. İlgili mercilerimiz bu konuda ellerinden geleni yapıyorlar.

Siz söylediniz ki, seçimlere katılım yüzde 25 olmalıdır. Yasada da bu böyle yazılmıştır. Tabii ki, eğer seçmenlerin yüzde 25`i seçime gelmezse o zaman seçim geçerli sayılamaz. Eğer siz bizim böyle bir şey yapabileceğimizi düşünüyorsanız, bu beni çok kaygılandırmaktadır. Siz bizim hakkımızda ne kadar olumsuz düşünüyor muşsunuz!

Kısacası, nasıl isterseniz öyle denetleyin. Fakat adil, tarafsız olun ve muhalefetin söylediklerinin hepsini, tabiri caizse, son gerçek olarak algılamayın.

Paula Kokkonen: Sayın Cumhurbaşkanı, teşekkür ederim. İzninizle Azerbaycan raportorü de bir konuşma yapacak.

Haydar Aliyev: Buyursun, buyursun. Biliyorum, o, raportordür ve herşeyin kendisine bağlı olduğunu söylüyor.

Guillermo Martinez Casan (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Özel Komitesi Raportörü, İspanya Parlamento Üyesi): Sayın Cumhurbaşkanı, herşey sizin elinizdedir, Size bağlıdır. Gerçek ve sağlam demokrasinin sağlanması herkesin yer alması gereken bir işidir. Bu, hem hükümetin, hem muhalefetin görevidir. Onun için düşünüyoruz ki, tüm muhaif partilerin bu seçimlere katılımı önemliydi, gerekliydi. Onların bazı endişeleri ve iddiaları, talepleri olabilir.

Biz o istekleri yasal istekler olarak görüyoruz. Düşünüyoruz ki, demokratik bir toplumda kararlar hukuk devleti çerçevesinde, yasaların üstünlüğü koşulları altında kabul edilmelidir. Düşünüyoruz ki, toplumda demokrasinin kurulması, daha derin yerleşmesi yasal kuruluşlar ve yasalar kapsamında, parlamento tarafından biçimlendirilmelidir. Zira biz düşünüyoruz ki, siyasi partiler parlamentoda toplantılara ve oturumlara katılmadığı, temsil edilmediği takdirde bu, onları yasal bulmadığımız faaliyetlere girişmelerine, toplumda isteklerine yasadışı yollardan ulaşmaya çalışmalarına sürüklüyor. Bu da sonuçta toplumda istikrarın bozulmasına neden oluyor. Azerbaycan`da bunun yaşanmasına izin veremeyiz. Biz Avrupa Konseyi üyesi hiçbir ülkeye Azerbaycan`da herhangi değişiklikleri istikrarı bozmak suretiyle sağlamaya çalışmasına izin vermeyeceğiz.

Sayın Cumhurbaşkanı, şu konuda çok umutlu olduğumuzu belirmek isteriz ki, iki gün sonra varacağımız sonuç, Azerbaycan'ın, demokrasi okulu olarak gördüğümüz Avrupa Konseyi`ne üye olacağı ve o değerlerden yararlanabileceği yönünde olacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı, hatırlarsanız, geçen seferki görüşmemizde bunu Size söylemiştim. Ben Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi`nde çalışan meslektaşlarıma, Azerbaycan`ın Avrupa Konseyi ile işbirliği süreciyle ciddi bir şekilde ilgilenmelerini birkez daha tavsiye edeceğim. Böylece, Siz ait olduğunuz Avrupa ile sizin ülkeniz arasında bulunan ilişkilerde arabulucularla veyahut herhangi zorluklarla karşılaşmayacaksınız.

Sayın Cumhurbaşkanı, önümüzdeki yıllarda biz hem Azerbaycan iktidarı ile, hem muhalefeti ile kimi zaman gerekli sert önlemlerin uygulanması için müzakereler yapacağız. Bazen ağır kararların alınmasına ihtiyaç duyulabilir. Fakat bu kararlar toplumunuzun gelişmesine hizmet ettiği için onları uygulamak gerekeçektir. Lütfen bizi kendi dostunuz ve meslektaşınız olarak görün. Biz ileride de Sizinle işbirliği yapmak niyetindeyiz ve bunu sabırsızlıkla bekliyoruz.

Hendrik Wagenmakers (Avrupa Konseyi Hollanda Büyükelçisi): Sayın Cumhurbaşknaı, ben burada bulunmaktan dolayı çok memnunum ve fırsattan yararlanarak konukseverliğiniz için Size teşekkür ederim.

Ben birkaç gündür Sizin ülkenizde bulunuyorum. Buraya Letonya Dışişleri Bakanına eşilk eden heyetle geldim. Biliyorsunuz, Letonya, şimdi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını yürütüyor. Burada bulunduğum günlerde Azerbaycan devleti, halkı ile ilgili bilgilerimi artırdım ve daha fazla bilgi edindim. Buraya geldiğimde kendimi Azerbaycan halkının dostu olarak görüyordum, oysa şimdi daha bir yakın görüyorum. Mamafih tekrar seçimlerin sonuçlarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Umarım, yarınki seçimlerin sonuçları özgür, adil bir şekilde yapılmış seçimlerin sonuçları olacaktır.

Ben işbirliğimizin çerçevesini seçimlerle sınırlamak istemezdim. Bunun ilerisine bakmak isterim. Büyükelçi Ago'nun ve Sayın Cumhurbaşkanı, Sizin bahsettiğiniz işbirliğimizin başlangıcı konusuna gönderme yapmak istiyorum. Başka deyimle, sözleri icraata dönüştürmek gerek. Onun için lutfedip bazı konuları bu heyete de açıklarsanız Size çok minnettar olurum.

Sayın Cumhurbaşkanı, hem temsil ettiğim hükümet için hem benim için hem buraya katılan heyet için çok önemli: Azerbaycan, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu'nca öne sürülen ve Azerbaycan Raportörü Clerfayt`ın raporunda belirtilen ve Sizin de kabul ettiğiniz yükümlülükleri nasıl yerine getirecek, açıklayabilir misiniz? Özellikle ben siyasi tutuklular dosyasının yeniden açılması konusunda Azerbaycan`ın üstlendiği yükümlülüğü nasıl yerine getireceği ile ilgileniyorum. Bu soruyu sormamın nedeni şudur ki, Hollanda Dışişleri Bakanına parlamentoda böyle bir soru sormuşlar. Bu soruyu cevaplandırması için ona yardımcı olmam gerekir. Teşekkür ederim.

Haydar Aliyev: Sayın büyükelçi, teşekkür ederim. Siz bu soruyu geçen sefer bana sordunuz. Ben de size yanıtladım. Onun için tekrarlamaya gerek yoktur. Fakat genel olarak, özellikle bizim dostumuzun, Azerbaycan raportorünün konuşmasından sonra bende şöyle bir düşünce oluştu, siz bizi öyle korkutuyorsunuz ki, biz Avrupa Konseyi`ne katılmaya belki hiç gerek yoktur diye düşünüyoruz?! Şimdiden bize diyorsunuz ki, sizinle sert konuşacağız, biz bunu yapacağız, şunu yapacağız. O zaman bizim düşünmemiz lazım. Biz şimdi bağımsız bir devletiz. Avrupa Konseyi de uluslararası bir örgüttür. Üye olmak isteği ile birlikte biz bu teşkilatın şartlarını da yerine getirmeyi üstleniyoruz. Fakat şimdi bizi ürkütuyorsunuz. Bunun hangi amaçla yapıldığını bilmiyorum. Kaçalım mı istiyorsunuz? Fakat biz kaçacak değiliz. Korkacak da değiliz. Elimizden geleni yapacağız.

Son 4-5 ayda buraya gelen heyetlerin, aynı şekilde sizin demokrasi üzerine birçok konuşmalarınızı dinledim. Anladığım kadarıyla siz hepiniz demokrasi profesörüsünüz. Fakat biz de birinci sınıf öğrencisi değiliz. Eğer demokrasi hakkında bizim bir bilgimiz olmasaydı, demokrasinin tarihçesini, onun ne olduğunu bilmeseydik, biz kendimiz böyle bir düzen kurmak ister miydik? Ben sizin tüm değerli tavsiyelerinizi seve seve kabul ediyorum. Aynı zamanda demokrasi hakkında kitaplar okuyarak sizin düzeye ulaşmaya çalışacağım. Gidip Sorbonne Üniversitesi`nde doktora yapacağım.

Size şaka yapıyorum. Size sadece şunu söyleyebilirim, biz demokrasi yolunda ilerliyoruz ve ilerleyeceğiz - siz veya başkası istese de istemese de. Fakat demokrasi bir süreçtir. Demokrasinin bir başlangıcı var, sonu ise yoktur. Ben sizin bile demokrasi konusunda dağın doruğuna ulaştığınızı sanmıyorum. Biz size kıyasla dağın eteğinde bulunuyoruz. Fakat sizin de ileriye doğru yol almanız gerekir. Biz sizden daha hızlı gitmeye çalışacağız ve hızımız arttığında buna dayanabilmek için kalbimizi, adalelerimizi güçlendireceğiz. Fakat bunu tam anlamıyla başaramayız. Zira bunun için zamana ihtiyaç var. Bu nedenle gelin bir noktada uzlaşalım, biz demokrasi ailesinde yaşıyoruz. Ne var ki bir ailede herkes aynı boyda olamaz. Aynı anne-babanın çocukları da eşit akılda değiller ve eşit kazanıma sahip değiller. Bildiğimizi yapıyoruz, bilmediğimizi öğreniyoruz. Sizin tavsiyeleriniz de bize yarar sağlıyor.

Paula Kokkonen: Sayın Cumhurbaşkanı, masanın ancak bu tarafında oturan kişilerin gerçeği söyleyen insanlar olduğunu asla düşünmüyoruz. Bizim ülkelerimizin bazıları düz arazilerden oluşur, orada tırmanılacak dağ bile yoktur. Düşünüyorum ki, hepimizin bir amacı var - gözlerimizi açarak ve düşünerek bu hayırlı işe katılmak.

Sayın Cumhurbaşkanı, görüşmemize katılan tüm heyetler adına Size birkez daha teşekkürümüzü sunar ve bir ricamızı iletmek isteriz. Geçen sefer biz Sizinle seçimden hemen sonra, basın toplantısı yaptıktan sonra görüştük. Lütfen, bu defa mümkünse, bu işi tersine yapalım. Sırayı bozalım. Seçimden sonra Sizin için uygun bir zamanda, basın toplantısından önce Sizinle görüşelim, düşüncelerimizi önce Sizinle paylaşalım. Başka deyimle, siz bizim yorumlarımızla ilgili basından, televizyondan yanlış bilgi almayınız.

Haydar Aliyev: Biliyorsunuz, aynı 8`de benim çok işlerim var. Ayın 8`de Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin resmi ziyaret için buraya geliyor. Biz birkaç belge üzerinde çalışıyoruz. Onun için ayın 8`i benim için çok yoğun bir gündür. Fakat sizinle kısa bir görüşme yapabilirim.

Paula Kokkonen: Sayın Cumhurbaşkanı, heyet başkanlarından oluşan küçük bir grupla görüşmeye geleceğiz. Çok teşekkür ederim.

Çeviri 7 Ocak 2001 tarihli AZERBAYCAN Gazetesinden yapılmıştır.